Connect with us

BANKA HABERLERİ

Sanayide hammadde karaborsaya düştü

Sanayi sektörlerinde kullanılan hammaddelerin fiyatlarında yüzde 100’ü aşan artışlar oldu. İthal hammaddeye bağımlı sanayi sektörleri, zor durumda. Kimi ürünlerde, lojistik sorunlar nedeniyle ürünleri temin süreleri de uzadı. Sektör temsilcileri, kurda yaşanan yükselişin negatif etkisinin de görülmeye başladığını belirtiyor.

Yayınlanma:

|

Salgın sonrası açılmalara hazırlanan dünyanın en büyük üreticilerinin hammaddelere olan aşırı talebi ve lojistikte yaşanan konteyner krizi gibi problemler dünyada emtia fiyatlarının hızla yükselmesine yol açtı. Plastikten, pamuğa, demirden çeliğe kadar sanayinin ana girdi kalemlerinde yaşanan fiyat artış oranı, kurda son günlerde yaşanan hızlı yükselişin de etkisi ile yüzde 100’ü aştı. Bu durum son ürün fiyatlarına yansımakla kalmadı, Türkiye’nin ihracat hedefini tehdit eder hale geldi. Hazır giyimden gıdaya, mobilyadan plastik sektörüne kadar birçok alanda hammadde darboğazı derinleşmeye başladı. Yaşanan sorunlara çözüm bulunamaması halinde yılsonu için 200 milyar dolar olarak belirlenen ihracat hedefinin hayal olacağını dile getiren sektör temsilcileri, ilave gümrük vergilerinin geçici bir süre de olsa kaldırılmasını ya da bazı kalemlerde ihracatın sınırlandırılması gerektiğini vurguladı.

TGSD: Hammadde ihracatı durdurulmalı

Hammadde sorunun en yoğun yaşandığı sektörlerden biri hazır giyim. Geçen yıl 17,1 milyar dolarlık ihracata imza atan sektörde bu yılın ilk iki ayında ise ihracat deyim yerindeyse yerinde saydı. Sebebi ise ana girdi kalemleri olan pamuk ve polyester gibi iplik fiyatlarının yüzde 75’e yakın artması. Söz konusu artış oranı kullanım alanı çok geniş olan likrada ise yüzde 300’ü aştı. Likra fiyatı 5 dolarlardan 15 dolara, hatta kara borsada 20 dolarlara çıktı. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Hadi Karasu, konuyu bakanlığa da götürdüklerini belirterek, “Hammadde fiyatlarında Çin’in pandemiden çıkar çıkmaz dünyadaki emtiayı toplama hırsı ve konteyner fiyatlarındaki artış, hammadde fiyatlarına yansıdı. Ama Türkiye piyasasında bu artış, dünya fiyatlarını da geçti. Portekiz, Bangladeş gibi ülkeler Türkiye’den hammadde topladı. Bu durum darboğazı artırdı. Bunu değerlendiren üreticiler daha yüksek fiyatlara ürün satmaya başladı. Şimdi Inditeks gibi büyük gruplar fiyat alırken, ‘dışarda daha ucuz, bu fiyata verirseniz alırız’ diyorlar. Fırsatçılığın önüne geçilemez. Bunun kontrol altına alınması lazım. Ya hammadde ihracatı bir süre durdurulmalı ya da yine ilave gümrük vergisi geçici bir süre kaldırılmalı. İhracat hedefine katma değerli ürün ihracatı ile ulaşılabilir” dedi.

“Ülke, iplikten değil kumaş ihracatından kazanır”

Örme Sanayicileri derneği Başkanı Fikri Kurt da son bir yılda pamuk ve polyesterde fiyatların yüzde 75, likrada ise yüzde 300 arttığını belirterek, yine termin sürelerinin ise çok fazla uzadığını söyledi. Kurt, “Hammadde ihracatından kg bazında 40 cent veya 1 dolar kazanıyoruz. Bunun yerine, hammadde iç piyasada kalsa; örmeci, boyahaneci, hazır giyim üreticileri, emprime, baskı, ilikçi, düğmeci, naylon, karton, etiket gibi ambalaj üretimi yapanlar da bu üretim bandında yer alacak ve ismi geçen sektörlerde, işsizlik rakamlarının üst sevilerde olduğu bu dönemde binlerce kişi istihdam edilecek. Hazır giyim ihracatı ise kg bazında, iplik ihracatına göre daha yüksek oranda döviz girdisi sağlayacak. Yani ülke ekonomisine daha fazla katkı, iplik ihracatıyla değil, katma değerli kumaş ihracatı ve hazır giyim konfeksiyon ihracatıyla sağlanabilir. Tekstildeki dış ticaret fazlası bu şekilde oluşmaktadır” diye konuştu.

“Fiyatı artmayan hammadde yok”

Öte yandan hammadde fiyatlarındaki artış, enflasyon sepetinde yüzde 5,87 ağırlığı olan hazır giyim ürünlerine de hızla yansıyor. Yeni sezonda giyim enflasyonunun yüzde 30 artması bekleniyor. Türkiye ihracatının lokomotif sektörü olan otomotivde de en çok çelik fiyatları konusunda sıkıntı yaşanıyor. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, otomotiv endüstrisinde en büyük girdi olan çelik fiyatlarında dolar bazlı artış oranının yüzde 40’ı aştığını belirterek, “Aslında fiyatı artmayan hammadde yok. Navlun fiyatları deseniz orda ise 2 kat artış söz konusu” dedi.

Hammadde karaborsaya düştü

Mobilya sektörü de artan talebin etkisi ile son aylarda büyük bir hareketlilik yaşıyor. Döviz kaynaklı olarak mobilyanın hammaddeleri olan süngerde son bir yılda yüzde 130, cilada yüzde 40 ve MDF’de yüzde 25 artış yaşanırken, sektör temsilcileri hammaddede karaborsa oluştuğunu söyledi. Artışın ise kaçınılmaz olarak fiyatlara yansıyacağını kaydettiler. Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan, dövizden kaynaklı olarak cila, mobilya aksesuarı, cam, metal gibi bazı ürün gruplarında artış yaşandığını belirterek, “Geçen yılın son çeyreğinden beri hammadde bulamama sorunuyla karşı karşıyayız. Öncelikle MDF bulamıyoruz. Bunun en büyük nedeni, dolar kurunun yükselmesinden dolayı Türkiye’nin MDF üreticisi olarak ucuz ülke konumuna gelmesi, üreticilerin ihracat yapma iştahıyla ürünlerinin tamamını ihraç etmeleri, biz mobilya üreticilerini zor durumda bırakıyor. Oysa hammadde ihracatında elde edilecek gelir, mobilya ihracatının üçte biri kadar” dedi. Bu nedenle iç pazarda ürün teslimleri gecikirken, ihracatta da kendilerini sıkıntıya düşürdüğünü söyleyen Gürcan, “Döviz kurundaki bu şokları düşündüğünüz vakit, hammadde temini konusunda iyice zorluk yaşamaya başladık” diye konuştu. Gürcan, “Hammadde maliyetlerindeki artış ister istemez ürün son fiyata yansıyacak” dedi.

İthalat kotaları tedariki zorlaştırıyor

Plastik de son dönemde fiyatı hızla artan ürünler arasında ilk sırada yer alıyor. İstanbul Kimyevi Maddeler İhracatçıları Birliği Başkanı Adil Pelister, kimya sektöründe özellikle plastik ürünlerinde hammaddenin en büyük sorun haline geldiğini vurguladı.

Arzın azaldığını dile getiren Pelister, “İthalat kotaları da tedariki zorlaştırıyor. Plastik sektörünün hammaddelerinde yüzde 137’e varan artışlar söz konusu. Navlun fiyatlar 3-4 katına çıktı. Konteyner bulamama sorunumuz da devam ediyor. Enerji maliyetlerinde de ciddi artış oldu. Artışları hammadde, lojistik, enerji ve işçilik şeklinde sıralayabiliriz” dedi. Pelister, şöyle devam etti: “Dünyadaki petrokimya hammaddelerinin dolar bazındaki fiyat artışları, dolar kurundaki artışlar, lojistik sorunlar, arz sorunları, faizlerdeki ciddi artışlar ve finansmana ulaşmadaki zorluklar fiyatların aşırı yükselmesiyle beraber başta KOBİ’lerimiz olmak üzere üretici firmalarımızın sermaye yetersizliği sorunlarına sebep oluyor. Yeterli olmayan hammadde arzının yanı sıra getirilen atık ithalat kotası, geri dönüşüme konu olan hammaddenin tedariğinin azalmasına neden oluyor.”

Stokçuluk başladı

Geride bıraktığımız yıl 18.4 milyar dolarlık ihracata imza atan makine sektörü de hammadde krizinden etkilenen sektörlerden biri.

Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) Genel Sekreteri Zühtü Bakır’ın verdiği bilgilere göre, son bir yılda 500 dolarlarda olan sıcak hadde sac fiyatı 850 dolarlara çıktı. Bunun özellikle bazı tarım makineleri ve kazanlar gibi ürünlerde fiyat artışlarına neden olduğunu dile getiren Bakır, “PLC ve kontrol sistemlerinde kullanılmaları bakımından çipler henüz sorun olmasa da temininde riskler oluşturuyor. Bununla birlikte, olası bir üçüncü dalga halinde, pandemi nedeniyle arzında zaten daralma yaşanan elektronik, hidrolik ve pnömatik makine bileşenlerinin, Çin gibi ülkelerdeki yüksek talep de dikkate alındığında, erişiminde bir tehdit söz konusu. Firmalarımız bu konuda stok gibi tedbirleri alırken, özel amaçlı makinelerdeki değişkenlikler nedeniyle bu her zaman mümkün olamıyor. Ayrıca, navlun maliyetlerinin yükselmesi ve lojistik zorluklar imalatın yanı sıra ticareti de zorlaştıran unsurlar oldu” açıklamasında bulundu.

Ham yağ fiyatı yüzde 100 arttı

Son aylarda başta ayçiçek olmak üzere yağ fiyatlarında da önemli oranda artış yaşanmıştı. Konuyu bir basın toplantısı ile ele alan Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Türkiye’nin en çok ithal ettiği ürünler arasında yağlı tohumların yer aldığını belirterek, bu ürünlerde üretimin artırılması gerektiğini söylemişti. Açıklamasında bu ürünün eksikliğinin problem olmaya devam ettiğine dikkat çeken Büyükhelvacıgil, “Geçen yıl çekirdek fiyatları ton başına 5 bin 400 TL’ye kadar geldi, ham yağın fiyatı da ton başına 10 bin TL sınırını aştı. Bu sadece bizim ülkemizdeki eksiklikten değil, Rusya ve Ukrayna gibi üreticilerde de kuraklık sebebiyle yüzde 20-25 civarında üretim düşüşü yaşandı. Ham yağın ton fiyatı 700 dolar civarındayken bugün itibarıyla 1325 dolar seviyesine geldi. Bunlar ürkütücü. Doların da karşılıksız basılmasıyla emtia fiyatlarına müthiş yönelme oldu” diye konuşmuştu.

“Kamuya iş yapanlarda iflas furyası bekliyoruz”

Pandemiden dolayı inşaat sektörüne yönelik bazı malzemelerin üretiminin sekteye uğraması ve yeterli derecede üretilememesinden dolayı bir tedarik sorunu oluştuğunu belirten İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Tahir Tellioğlu, “Bu nedenle üretim dengesinin bozulmasına bağlı olarak bir fiyat artışı oldu. İkinci artış ise dövizin yükselmesinden geldi. 2019’un sonunda malzeme kaynaklı hammadde girdilerimizde yüzde 30 artış olurken, geçen yıldan mart ayında kadar yaşanan artış ise yüzde 70’i buldu” dedi. Özellikle demir fiyatlarında hızlı artış yaşandığını aktaran Tellioğlu, bunun yanı sıra elektrik malzemeleri, sıhhi tesisat, çimento ve beton fiyatlarında da ciddi artış olduğunu söyledi. “Hükümetin kendine göre belirlediği enflasyonun yüzde 20-25 olarak düşünüldüğünde müteahhidin bunu ancak yüzde 30’luk bölümünü tolere edebildiğini” aktaran Tellioğlu, “Şimdi yüzde 50’yi geçince bütçeyi ciddi oranda bozuyor” dedi. Bu durumunda inşaat sektöründe üretimin zamanında yapılması ve maliyetlerin karşılanması noktasında sıkıntı yarattığını belirten Tellioğlu, sorunun özellikle kamu müteahhitlerini fazlasıyla etkilediğini belirtti. Kamuya iş yapan müteahhitlerin öz kaynaklarını kullanarak işi çözmeye çalıştığını özkaynağı kalmayanların ise iflas noktasına geldiğini ifade eden Tellioğlu, “Kamuya iş yapanlarda bir iflas furyası bekliyoruz” dedi.

Elektronikçiler üretimi kıstı

Elektrik elektronik sektörü ise son aylarda daha çok otomotiv sektöründe konuşulan çip krizinden olumsuz etkileniyor. Türk Elektronik Sanayicileri Derneği Başkanı Yaman Tunaoğlu, salgın ile birlikte elektronik ürünlere olan talebin artması ile birlikte çip talebinin katlandığını, arzın ise yetersiz kaldığını söyledi. Bu nedenle fiyattan ziyade tedarik konusunda büyük sıkıntılar yaşandığını dile getiren Tunaoğlu, “Otomotiv sektöründe daha konuşuluyor ama büyük beyaz eşya markaları da bu sıkıntıyı yaşıyor. Büyük birçok üretici üretimlerini kısmak zorunda kaldı. bu sıkıntının yıl sonuna kadar süreceğini tahmin ediyoruz. Ülkelerin bu alana yatırım yapmasıyla ancak aşılabilir” diye konuştu.

“Maliyet artışları konut fiyatlarına yansıyacak”

nşaat sektörünün temel hammaddesini demir ve çimento oluştuğunu belirten İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım da, söz konusu iki üründe geçen yıldan bu yana yüzde 50’den fazla artış olduğunu söyledi. Kurlardaki her artışın maliyet yükünü daha da artırdığını aktaran Durbakayım, “İnşaat hammadde fiyatlarına özellikle demir ve çimentoya bir anda ve yüksek oranda zam yapılması, kaynak sıkıntısı çeken sektörümüzün elini kolunu bağladı. Bu artışlar direkt konut fiyatlarına yansıyacak” dedi. Durbakayım, “Sektör olarak devlet büyüklerinden sektördeki çarkların daha iyi dönmesi için teşvik talep ederken gelecek her zam haberi, bizi daha da köşeye sıkıştıracak” diye konuştu.

Mobilya sektörü büyük darbe alabilir

MDF, sünger, cila gibi girdilerin neredeyse hepsinde yüzde 80-130 bandında bir artış meydana geldiğini belirten MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, “Hammadde sıkıntısı uzun zamandır devam ediyor. Hammadde bulamadığımız için döviz kurundaki farklılığı dahi hissedemedik. Şu an ciddi bir karaborsa oluşmuş durumda. Hem üreticiler hem de satıcılar kısmında sorun var. Karaborsa ve ürün bulma sorunları kısa vadede çözülmezse sektör büyük darbe alacak. Hammaddecilerin ihracatı sektöre büyük zarar veriyor. Kurdaki yükseklik bu ihracatı artıracak. Mutlaka hammadde ihracatına kota konması gerektiğini düşünüyoruz” açıklamasını yaptı.

Dünya- Yener KARADENİZ / Hasan KUŞ / Leyla İLHAN / Osman KILIÇ

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Dolara İhtiyaç Duyan İran Destekli Milisler Visa ve Mastercard’a Yöneliyor

Silahlı gruplar, bir bankacılık boşluğu kapatıldığında dolara erişimini kaybetti. Zirvede ayda 1,5 milyar dolar içeren kartları kullanarak bir döviz bozdurma planından yararlanmak için hızla döndüler. Merkez Resmi kur ile piyasa kur farkını fırsata çevirip milyonlarca dolar akladılar…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Irak, birkaç yıl önce Visa ve Mastercard için küçük bir pazardı ve 2023’ün başında sınır ötesi işlemlerde ayda yalnızca 50 milyon dolar veya daha az gelir elde ediyordu. Ardından, o yılın Nisan ayında neredeyse bir gecede %2900’lük bir artışla yaklaşık 1,5 milyar dolara patladı.

Ne değişti? ABD’li ve Iraklı yetkililere ve The Wall Street Journal tarafından incelenen belgelere göre, Iraklı milis grupları, Visa ve Mastercard’ın ödeme ağlarından kendileri ve İran’daki müttefikleri için endüstriyel ölçekte nasıl dolar çekeceklerini buldular.

Kartlara geçiş, ABD Hazinesi ve New York Federal Rezerv Bankası‘nın 2022’nin sonlarında dolandırıcılık için kullanılan büyük bir boşluğu (kara para aklama güvencelerinden yoksun Irak bankalarının uluslararası banka havalesi işlemleri) kapatmasının ardından geldi. Irak’ın işgali sırasında ABD tarafından yaratılan bu sistemdeki kusurlar, İran’ın ve desteklediği milis gruplarının on yıldan fazla bir süre içinde milyarlarca dolara erişmesine izin verdi.

ABD nihayet bu musluğu kapattıktan sonra, milisler hızla kart şemasından kar elde etmenin yollarını buldular.

ABD’li ödeme devleri, Mastercard ve Visa markalı nakit ve banka kartları çıkarmak için Iraklı ortaklarla anlaşarak patlamayı körüklemeye yardımcı oldu ve onlara işlem seviyelerini artırmak için finansal teşvikler sundu. Belgelere göre, bazı durumlarda, Iraklı ihraççıların milis bağları vardı ve yaygın yolsuzlukla bilinen bir ülkede yetersiz dolandırıcılık kontrolleri vardı.

Yine de, Hazine tarafından silahlı grupların katılımı hakkında bilgilendirildikten sonra, kart şirketlerinin işlemleri önemli ölçüde dizginlemesi aylar aldı – bu zirveden düştü, ancak yine de bu yılın başlarına kadar ayda yaklaşık 400 milyon dolar ile 1,1 milyar dolar arasında değişiyordu. Konuya aşina olan kişilere göre, kart ödemelerinin kontrolünü ele geçirmek amacıyla, Irak Merkez Bankası kısa süre önce ayda 300 milyon dolarlık bir üst sınır belirledi.

Irak’ın hem resmi bir dolar kuru hem de daha yüksek, gayri resmi bir kuru var. Bu, bir kişinin Irak’ta ön ödemeli nakit ve banka kartları satın alabileceği, parayı diğer Orta Doğu ülkelerinde Irak’ın resmi kuru üzerinden dolar olarak çekebileceği ve daha sonra resmi olmayan kur üzerinden dinara dönüştürmek için Irak’a iade edebileceği anlamına geliyor. Bu, %21’e kadar ulaşan kazançlar sağlar. Resmi Ku ri lepiyasa kuru arasındaki farkı fırsata çevirip milyonlarca dolar kazandılar.

Sonuç, yirmi yıl veya daha uzun bir süre önce İran’ın desteğiyle ortaya çıkan ve Irak ve Suriye’deki Amerikan güçlerine yönelik saldırılar nedeniyle ABD yaptırımları altında kalan Irak’ın güçlü milisleri için gelişen bir iş oldu. Mastercard ve Visa, bazı yüksek riskli pazarlarda sınır ötesi işlemlerde %1 ila %1,4 veya daha fazla ücret alarak da kâr elde etti.

WSJ-Davit S. Cloud

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Bankalara Kara Para Cezası yağdı

Yayınlanma:

|

Singapur, küresel finans dünyasını sarsan tarihi bir kara para aklama soruşturmasını tamamladı. UBS Group, Citigroup, Julius Baer ve Credit Suisse gibi dünyanın önde gelen finans devlerinin de aralarında bulunduğu dokuz kuruluşa toplam 21,5 milyon dolar para cezası kesildi. En yüksek ceza 4,5 milyon dolarla Credit Suisse’e verildi.

Singapur Tarihinin En Büyük Mali Operasyonu

2023 yılında başlatılan soruşturma kapsamında; yaklaşık 2,3 milyar dolarlık yasa dışı varlık tespit edildi, 10 yabancı uyruklu kişi tutuklandı. Bu kapsamda gerçekleştirilen operasyonlar, Singapur tarihindeki en büyük finansal suç dosyası olarak kayıtlara geçti.

Ceza Alan Kurumlar ve Gerekçeler

Singapur Para Otoritesi (MAS) tarafından yürütülen denetimlerde, aşağıdaki eksikliklerin tespit edildiği bildirildi:

  • Müşteri risk analizlerinin yetersiz yapılması

  • Servet kaynaklarının izlenmemesi

  • Şüpheli işlemlerin zamanında raporlanmaması

Cezaya çarptırılan finansal kurumlar ve ceza miktarları şöyle:

  • Credit Suisse: 4,5 milyon dolar

  • UOB Kay Hian: 2,85 milyon Singapur doları

  • Blue Ocean Invest: 2,4 milyon Singapur doları

  • Trident Trust Company Singapore: 1,8 milyon Singapur doları

  • UBS Group, Citigroup, Julius Baer, UOB ve LGT Bank: toplam 27,5 milyon Singapur doları (yaklaşık 20 milyon USD)

Sanıklara Hapis ve Sınır Dışı Kararı

Tutuklanan şüphelilere 13 ila 17 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Cezalarını tamamlayan bu kişiler kalıcı şekilde Singapur’dan sınır dışı edildi. Yetkililer, tekrar ülkeye girişlerinin yasaklandığını açıkladı.

Kara Paranın Kaynağı: Dolandırıcılık ve Bahis

Reuters’ın ulaştığı bilgilere göre, suç gelirleri büyük ölçüde yurtdışı dolandırıcılık şebekeleri ve online yasa dışı bahis siteleri üzerinden elde edildi. Aklanan paraların bir kısmı Singapur bankalarında tutuldu, bir kısmı ise lüks gayrimenkul, spor otomobil ve mücevher gibi alanlara yatırıldı.

Denetim Süreci Sıkılaşıyor

Singapur Para Otoritesi (MAS), finans kuruluşlarının dahili denetim sistemlerini güçlendirdiğini ve sürecin yakın takibe alındığını açıkladı. Ayrıca şeffaflığın artırılması ve kara paranın önlenmesi amacıyla yeni yükümlülükler getirileceği bildirildi.

Küresel bankacılık sistemi açısından Singapur gibi düzenleme konusunda sert tutum sergileyen finans merkezlerinin etkisi büyüyor. Özellikle Asya-Pasifik bölgesinde kara para aklamaya karşı yürütülen bu tür operasyonlar, yalnızca yerel değil, uluslararası finansın denetim reflekslerini de yeniden şekillendiriyor.

Kaynak:
MAS (Monetary Authority of Singapore), Reuters, bankavitrini.com araştırma birimi

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Konkordato Alan Firmalar Reel Piyasayı Nasıl Bozuyor?

Yayınlanma:

|

Türkiye’de artan konkordato başvuruları ve kolay alınabilen kararlar, sadece borçlu firmaları değil, tüm ekonomik sistemi derinden olumsuz etkilemektedir. Konkordato sürecine giren bir firma, reel piyasada zincirleme etkiler yaratarak tedarik zincirini bozar, fiyat dengesini sarsar ve güven ortamını zedeler. Bu bozulmalar hem konkordato öncesi hem de sonrası süreçte farklı şekillerde ortaya çıkar.

Konkordato Öncesi: Gizli Kriz Dönemi

Konkordato başvurusundan önceki süreçte firmalar mali sıkıntılarını genellikle gizler. Ancak piyasada dikkatli gözlerden kaçmayan bazı davranışlar bu sıkıntının sinyallerini verir:

1. Ödemelerde Gecikmeler ve Yapılandırma Talepleri

Firma, tedarikçilerine olan ödemelerini geciktirmeye başlar. Çek ve senetlerini döndürür, vadeleri uzatmak ister, borçlarını yeniden yapılandırma teklifleri sunar.

➡️ Bu durum piyasada güveni sarsar ve ticaret yavaşlamaya başlar.

2. Dampingli Satışlar ve Fiyat Bozulması

Nakit ihtiyacıyla firma, elindeki malları normal piyasa değerinin çok altında satar. Bu agresif fiyatlama, sektördeki diğer oyuncuları zararına satışa zorlar ve rekabeti bozar.

➡️ Piyasa fiyat dengesi altüst olur.

3. Yoğun Mal Alımı – Ödeme Geleceğe Yayılır

Firma, riskini çevreye yaymak için piyasadan vadeli mal toplamaya çalışır. Ödemeler geleceğe yayılırken, alacaklılar bu durumu genellikle fark edemez.

➡️ Risk, domino etkisiyle başka firmalara taşınır.

Konkordato Sonrası: Yasal Koruma Dönemi

Firma konkordato ilan ettiğinde borçları dondurulur ve alacaklılar tahsilat yapamaz. Bu durum reel piyasada yeni kırılmalara neden olur.

1. Tahsilat Zinciri Kırılır

Alacaklı firmalar tahsilat yapamayınca kendi ödeme dengeleri bozulur. Bu durum tedarik zincirinde domino etkisi yaratır.

➡️ Sağlıklı firmalar bile bu zincirleme etkiyle darboğaza girer.

2. Bankacılık Riski Artar

Alacaklı firmaların bilançolarında tahsili geciken alacaklar artar. Bankalar bu firmaların kredi riskini artırır, kredi derecelendirme notları düşer.

➡️ Sadece borçlu firma değil, alacaklılar da finansal olarak cezalandırılır.

3. Mal Temini Zorlaşır

Konkordato ilan eden firma, piyasadan artık vadeli mal alamaz. Çoğu firma peşin çalışmak ister, bu da konkordato sürecindeki firmanın toparlanmasını daha da zorlaştırır.

➡️ Üretim ve ticaret hacmi daralır, istihdam riske girer.

Reel Piyasada Bozulma Nasıl Yayılıyor?

Etki Alanı Bozulma Şekli
Ticari Güven Şirketler arasında temkinli ve daralan ilişkiler
Nakit Akışı Tahsilatlar aksar, ödemeler gecikir
Fiyat Mekanizması Damping nedeniyle maliyetin altında satışlar
Bankacılık Sistemi Kredi riskleri yükselir, yeni kredi muslukları kapanır
Tedarik Zinciri Zincirleme iflas ve daralma etkisi

Konkordato, yalnızca batmakta olan bir firmayı kurtarma süreci değildir. Yanlış kullanıldığında, reel sektörde ciddi güven kayıplarına, fiyat bozulmalarına ve ödeme zinciri krizlerine yol açar. Konkordato sürecinin şeffaf, denetimli ve gerçekten “iyi niyetli borçlular” tarafından kullanılması, sistemin sürdürülebilirliği için hayati önemdedir.

Konkordato; sadece borçlu firmayı değil, doğrudan ve dolaylı olarak onlarca firmayı, yüzlerce çalışanı, bankacılık sistemini ve genel piyasa dengelerini sarsar. Özellikle öncesinde sessiz ilerleyen kriz, piyasada açık yara haline gelir. Her konkordato, aslında güven ekonomisinin kırılma noktasıdır.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.