Connect with us

BANKA HABERLERİ

Seçimin ve bütçe açığının yükü bankaların üzerinde

Bankacılık sektörünü menkul kıymet alımına zorlayan makroihtiyati önlemler Hazine’nin sabit getirili borçlanma payının yüzde 58’e yükselmesini sağlarken bankacılar risk uyarısı yapıyor. Uzmanlar da zorunlulukla hem seçimin hem de bütçe açığının finansmanının bankalara kaldığını vurguladı.

Yayınlanma:

|

Yüksek bütçe açığı ve yüksek enflasyon ortamında Türkiye 2023 seçim yılını karşılayacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı hem bütçe açığını hem de seçim ekonomisinin finansmanını sağlamak için yüksek iç borçlanma hedeflerini belirledi. Önümüzdeki üç ay 173.6 milyar lira iç borçlanma öngören Hazine’nin 2023 yılı hedefi ise 918.3 milyar lira. Merkez Bankası ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) aldığı makroihtiyati önlemler ise bankaları kredilendirme ve mevduat politikasında zorunlu sabit getirili menkul kıymet alımına yönlendirirken Hazine’nin de düşük maliyetli borçlanmasını sağlıyor. Bankacılık sektörünün yüksek risk uyarıları yaptığı zorunlu menkul kıymet alımları uzmanlara göre hem seçimin hem de bütçe açığının finansmanının bankacılık sektörüne yüklenmesi sonucunu doğuracak.

Yüksek mevduat faizine uyarı

Merkez Bankası’nın TL mevduatın artırılmasına ilişkin düzenlemede yaptığı son değişikliğin ardından bankacılık sektöründe TL mevduat için yüzde 30’a varan faiz oranları gündeme geldi. Bankalar yüzde 10 civarı faizlerden menkul kıymet alımı yapmak yerine kur korumalı mevduat hariç TL mevduatları artırmak için faiz oranlarını yükseltti. Ancak buna da Merkez Bankası’ndan uyarı geldi. Merkez Bankası bankaların faiz artırımının yaptıkları düzenlemelerin ‘ruhuna aykırı’ olduğunu ve uygulamadan vazgeçilmesini istedi.

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı da kasım-ocak dönemini kapsayan üç aylık iç borçlanma stratejisini yayımladı. Bu dönemde yüksek miktarda iç borçlanma öngören Hazine, bu ay 31.2 milyar liralık iç borç servisine karşılık 57 milyar TL’lik iç borçlanma yapılması programlandı. Aralıkta 24.2 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık 49.4 milyar TL’lik, ocakta 46.7 milyar TL’lik iç borç servisine karşılık toplam 69.9 öngörüldü. Eylül sonundaki planda kasım için 31.2 milyar liralık iç borçlanma öngörülmüştü. Yeni planla kasım ayı artırıldığı gibi toplam üç ayda 1 liralık ödemeye karşılık yaklaşık 1.7 liralık bir borçlanma öngörülmüş oldu. Kasımda düzenlenecek 7 ihalenin ilki 7 Kasım’da olacak.

Borçlanmada sabit getirilinin payı yüzde 58’e yükseldi

Yine Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre bankaları sabit getirili menkul kıymet alımına yönelten makroihtiyati önlemler sonunda 2022 yılı başında yüzde 24,6 olan sabit getirili TL cinsi iç borçlanmanın ortalama maliyeti, 2022 Ekim ayına gelindiğinde yüzde 10,9’a geriledi. 2022 Ocak – Ekim döneminde ise yüzde 17,6 seviyesinde gerçekleşti. 2019-2021 döneminde toplam iç borçlanmanın yüzde 38’i sabit getirili TL cinsi senetler ile sağlanmışken, 2022 Ocak – Ekim döneminde sabit getirili TL cinsi senetlerin iç borçlanmadaki payı yüzde 58’e yükseldi.

Hazine’nin 2023 planı da 2022’deki yaşananlara ve politikaya uyumlu şekillendi. 2022 başında Hazine iç borçlanma hedefini 397.1 milyar lira olarak açıklamışken gerçekleşme tahmini 643.7 milyar liraya yükseltildi. Yani yüzde 62,1 artırıldı.

Yukarı yönlü revizyonlar eylül itibariyle yıllık 176.6 milyar liraya yükselen bütçe açığının finanse etme çabalarının bir sonucu olarak yorumlandı. Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre eylül ayında merkezi yönetim bütçe dengesi 78.6 milyar lira açık verdi. 9 aylık bütçe açığı 45.5 milyar dolara ulaşırken eylül itibariyle yıllık bütçe açığı da 176.6 milyar TL’ye yükseldi.

Vatandaşın tasarrufu da negatif getiride 2022 bütçe açığına yönelik Hazine’nin adımları izlenirken uzmanlar 2023 bütçe hedeflerinde de seçim bütçesinin izlerinin görüldüğünü vurguladı. Harcamalarda ve bütçe açığında artışın da finansmanı için de Hazine’nin iç borçlanma hedefi 918.3 milyar liraya çıktı.

Makroihtiyati önlemler sadece bankacılık sektörüne yük getirmiyor. Hazine’nin düşük maliyetli borçlanmasını sağlayan düşük faiz politikası TL mevduatın getirisinin negatif olması sonucunu doğuruyor. Merkez Bankası’nın faiz indirimleri sonrasında TL mevduat faizi yüzde 15,4 seviyesine gerilemiş durumda. Üç ay önce yüzde 18 seviyelerinde olsa da mevduat faizi yüksek enflasyonla getiri yine negatifdeydi. Aynı şekilde kurun baskılanması da kur korumalı mevduatın getirisinin düşük kalmasına neden oluyor. Önceki dönemlerde yatırımcısını memnun eden KKM tercihi de son dönemde kurdaki baskı nedeniyle yatırımcısına düşük mevduat faizi kazandıracak. Öte yandan BDDK’nın ve Merkez Bankası’nın aldığı makroihtiyati önlemler tahvil faizlerinde sert düşüşe neden oldu. Bankaların menkul kıymet tutma zorunluluğu hem kredilerde hem de mevduatlarda uygulanıyor. Alınan kararların başında bankaların yabancı para mevduatın yüzde 5’ine kadar tahvil tutulması zorunluluğu geliyor. Bankalar yeni yıldan itibaren TL mevduat oranı yüzde 50 ve yüzde 60’ın altında kalırsa ilave 2 ve 7 puan tahvil tutma yükümlülüğü altındalar. Ayrıca KOBİ, esnaf, mali kesim, KİT, tarım, ihracat ve yatırım kredileri, kurumsal kredi kartları hariç kullandırılan ticari kredilerin yüzde 30’u oranında tahvil tutma şartı bulunuyor. Temmuz-aralık arasında söz konusu kredilerin stok tutarının artış oranı yüzde 10’u aşarsa, aşan tutan kadar tahvil tutulması gerekiyor. Bunun yanı sıra kullandırılan ticari kredi faizi referans oranının 1,4 katını aşarsa yüzde 20, 1,8 katını aşarsa yüzde 90 tahvil tutma şartı da var.

5 yılda bankacılık sektörünün iç borçtaki payı yüzde 65 arttı

Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerine göre eylül ayı itibariyle iç borç stokun yüzde 99,1’i yurtiçi yerleşiklerin elinde bulunuyor. Stokun yüzde 76’sı ise bankacılık sektöründe. Bundan 5 yıl önce bankacılık sektörünün iç borç stokundaki payı yüzde 46,1 seviyesindeydi. 5 yılda sektörün elindeki iç borç stoku yüzde 65 artış gösterdi. Dikkat çekici artış kamu bankalarında. Kamu bankaları neredeyse iki katı iç borç stoku bulunduruyor 5 yıl öncesine göre. 2017 Eylül’de kamu bankaları iç borç stokundaki elinde bulundurma oranı yüzde 17,7 iken Eylül 2022 itibariyle yüzde 37’ye çıktı. Özel bankalarda da 5 yıl önce yüzde 17,1 olan pay şu an yüzde 21,2 seviyesinde. Yabancı yatırımcıların ise 5 yılda iç borç stokundaki payı yüzde 95,6 azaldı ve yüzde 20,4’ten yüzde 0,9’a indi.

UZMANLAR NASIL YORUMLADI

ZORLAMAYLA FİNANSMAN SAĞLANIYOR

TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay: Zaten bütçe açığı verince Hazine’nin başka finansman yolu yok, tahvil satacak. Bankalar da bu tahvillerin bir kısmını portföyünde tutacak bir kısmını satacaklar. Ancak miktarlar çok yükseldi. Ve normal koşullarda bu döngü bankaların kendi isteğiyle oluyor, Hazine ihaleye çıkıyor, bankalar teklif veriyorlar Hazine de ne kadar teklifi karşılamak istiyorsa karşılıyor. Ama şimdi bir zorlama var. Onun dışında faiz çok düşük ve tahvilin fiyatı artıyor sonuçta ilerde faizlerin artırıldığını düşünelim bankalar buradan zarar yazacaklar. İşlerini zorlaştırıyor. Bu bankaların ne kadar etkiler portföy yapılarına bağlı bilemiyorum. Faiz yükseldiğinde ellerindeki tahvillerin değeri düşecek. Önemli olan başta bir yanlış karar alıyorsunuz faizi indiriyorsunuz, o önce kuru sıçratıyor, sonra enflasyon sıçrıyor, kur sıçramasından ürküyorsunuz bir sürü dolu karar alıyorsunuz dövize talep olmasın diye ama bir sürü düzenleme yapıyorsunuz yetmiyor. Ardından kredi ve mevduata sıra geliyor. Bunların hepsi zorluyor ve başka kırılganlıklar yaratıyor. Hiçbir ülkede faizler hep düşük olmaz ki düşük ve yüksek olduğu dönemler vardır. Bu mevcut sistem içinde başka sistem tasarlanırsa, ekonomiyi kapatıyor, sermaye hareketlerini yasaklıyorsunuz ve her şeyi tek merkezden kontrol ederseniz olabilir. Faiz şudur, bunlara kredi açabilirsiniz olabilir bu başka bir dünya ama o dünyada mıyız onu da bilmiyoruz. İkisinin arasındayız. Her şey merkezden kontrol edildiği dönemler vardı, 70’lerde kredi mevduat faizlerine sınır vardı. Bu ikisinin ortasında bir yerdeyiz onun için karışıklar çıkıyor. Onu da savunanlar olabilir ama o sistemi tasarlamak lazım bir ayağı burada diğeri başka yerde karışıyor işler.

BİLANÇOLARDA VADE VE FAİZ RİSKİ OLUŞTURUYOR

Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara: Bankalara ilave olarak uzun vadeli tahvil tutma yükümlülüğünün getirilmesi bilançolarında vade ve faiz riski oluşturuyor. Bankalar bunu kredi vadelerini kısaltarak telafi etmeye çalışıyorlar. Şu an itibarıyla yönetebiliyorlar ancak ilerde faizler beklenenden çok daha yüksek seviyelere çıkarsa bankacılık sektörünün sermayesi ciddi anlamda aşınabilir. Faiz artınca ekonomi zaten yavaşlayacak, bazı şirketler iflas edecek ve bankaların aktif kalitesi bozulacak. Bunun üzerine bir de uzun vadeli devlet tahvillerinden gelecek kayıpların eklendiği bir durumda bankacılık sisteminin zorlanabileceğini söyleyebiliriz.

SEÇİM ÖNCESİNDE HARCAMA FIRTINASI GELECEK

TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç, Dr. Atılım Murat: Orta vadeli programdaki 2021 bütçesine bakınca muazzam bir seçim bütçesinin olduğu görülüyor ve açık konuşmak gerekirse hayatımda hiç görmediğim bir harcama fırtınası gelecek seçim öncesinde. Bir şekilde bunun finanse edilmesi gerekiyor. Son dönemde açıklanan düzenlemeler tedbirlere baktığımız zaman da bu maliyetin bankacılık sektörüne yıkılacağı görülüyor. Bankacılık sektörünün şikayetleri var ama seçime kadar bu şekilde devam edecek. Ama KKM’den gelen yükü, ama seçim için yapılacak bütçe harcamalarının bir kısmı bankacılık sektörü tarafından karşılanacak bu çok net. Yüzde 10 tahvil faiziyle risk alacağıma mevduatta yüzde 30 vereyim diyen bankalar vardı Merkez Bankası uyarısıyla yine bunun önüne geçildi. Politika yapıcıların aklındakiler çok net anlaşılıyor seçime kadar bankalardan finanse edecekler. Bankalar da düşük faizli tahvilleri düşük faizli menkul kıymetleri bilançolarında taşıyarak ciddi şekilde risk almış olacaklar.

HALININ ALTINA SÜPÜRMEK GİBİ BANKALARA SÜPÜRÜLÜYOR

Fortuna Capital CEO’su Dr. Altuğ Özaslan: Menkul kıymet alımı bankacılık sektörünün tercihlerini kendi inisiyatifinden çıkaran ve serbest piyasa dinamiklerinin aksine bir zorlamadır. Bu baskı ile yüksek enflasyon sebebiyle artan vergi gelirlerine rağmen 2022 yılında %180 çevirme oranıyla borçlanan Hazine, tarihi yüksek enflasyon döneminde tarihi düşük reel faiz ile ve ortalama fonlama vadesi yükseltilerek fonlanıyor. Bunun iktisat biliminde adı borç monetizasyonudur. Ama borç monetizasyonu bile genelde serbest piyasa dinamikler içinde gerçekleşirken, bu durum borç monetizasyonunu dahi 1 seviye öteye taşıyarak Türkiye’de bankacılık sektörünü -65% reel faiz ile 5 yıl ve üzere tahvil almak zorunda bırakıyor. Bu da demek oluyor ki, KKM gibi ortodoks ekonomi politikası araçlarının kamuya maliyeti ve seçim ekonomisinin maliyeti, halının altına süpürülür gibi bankacılık sektörünün bilançosuna doğru süpürülüyor. Bu orta ve uzun vadede, en sağlam sektörümüz olan bankacılık sektörü için istenmeyen riskleri doğurmaya gebe bir politikadır. Umarım bu politikalar neticesinde 90’lı yılların tarihinin kafiyeli olduğunu görmeyiz.

KAMU FİNANSMANI İÇİN ANGARYA SALINIYOR

Ekonomist Uğur Civelek: Konu şu enflasyon yüzde 80’nin üzerinde kalırken yüzde 50’nin altına düşmesi beklenmezken yüzde 10,5 referans faiz var, yüzde 20’lerden kamu finansmanını nasıl sürdürecekler? Bankalara kamu finansmanı için angarya salınıyor. Bütçe açığı yüksek ve finansman lazım ve bunu düşük faizle yapmak istiyorlar. Eki açıdan bakılmalı, bankalar tek başına bu yükü çekemez. Bankalar aracıdır. Bankalardan yüksek bütçe açığında ortaklık istiyorlar. Düşük faizle seçim finansmanını karşılasınlar istiyorlar bankalardan ve bunu yapmaya zorluyorlar. Bankalar aracıdır bu finansman yine vatandaştan gelecek. Bankalarda risklerini azaltma konusunda adımları olduğunu görüyoruz. Yeni kredi vermek isteksizliği var, bir takım kurumsal kredilerin geri alabilmesi için menkul kıymet tavsiyesi var, halka açılsın tahvil ihraç etsin bankaya olan borcu ödesin isteniyor. Bankalar büyümek istemiyor, iki ateş altında sıkışmış vaziyetteler. Bu kötü bir yol bu yolun sonu yok. BDDK, Merkez Bankası ve siyaset de o yola sürmeye çalışıyor. O yola giren bankalar çıkamaz bu gidiş kredi kalitesini çökertiyor.

Şebnem TURHAN – Dünya

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TEB’in ilk çeyrekte net kârı 3 milyar 5 milyon TL oldu

Türk Ekonomi Bankası (TEB) 2024 yılı birinci çeyrek finansal sonuçlarını açıkladı. 31 Mart 2024 itibarıyla TEB’in aktif toplamı 454 milyar TL olurken, net kârı 3 milyar 5 milyon TL olarak gerçekleşti. TEB’in ekonomiye ve müşterilerine sağladığı desteğin en önemli göstergesi olan kredileri toplam aktiflerinin yüzde 54,7’sini oluşturdu.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Her dönem olduğu gibi risk yönetimine ve aktif kalitesine öncelik veren TEB’in toplam kredileri yılın birinci çeyreğinde 248,2 milyar TL seviyesinde gerçekleşirken, aynı dönemde toplam mevduatı ise 311,7 milyar TL oldu. 2024 yılında güçlü sermaye yapısıyla birlikte istikrarlı büyümeyi sağlayan ve karlılığını sürdürülebilir bir şekilde devam ettiren TEB’in özkaynakları 36,7 milyar TL olurken, sermaye yeterlilik rasyosu hedef rasyo olan yüzde 12’nin çok üstünde, yüzde 17,67 oranında gerçekleşti.

TEB ülkemizin sürdürülebilir büyümesine katkıda bulurken; “iyi ve örnek banka” anlayışıyla ekonomi, çevre ve toplum için pozitif etki yaratan çalışmalar yapmaya devam ediyor. Sürdürülebilirlik konusunda toplumsal farkındalığı artırmayı amaçlayan TEB, 2024 yılının ilk çeyreğinde, daha iyi bir gelecek için hayata geçirdiği projeleri ve bu alanda somut olarak attığı adımları anlattığı yeni bir reklam kampanyası başlattı. “TEB Etkisi, Bugün İyi Yarın Daha İyi” kampanyasıyla TEB, bugün iyiye verilen desteğin hepimizin geleceğini pozitif yönde etkilediğini vurgularken, daha iyi bir gelecek için TEB Etkisi’ne dikkat çekti. Paydaşlarıyla birlikte toplumu daha iyi bir geleceğe taşımak için çalışan banka, sürdürülebilirlik konusunda toplumsal farkındalığı artırmaya yönelik çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

TEB, “en çok tavsiye edilen banka olma” hedefiyle müşteri deneyimini iyileştirmeye yönelik çalışmalarını sürdürdü. Yılın ilk çeyreğinde 62 bin müşterisini dinleyen ve müşteri memnuniyetini tüm kanallarda düzenli olarak ölçen TEB, geri bildirimler doğrultusunda daha iyi müşteri deneyimi sağlamak amacıyla sektörde fark yaratan çözümler sundu. TEB, tüm müşterilerinin Şubelerinde, Çağrı Merkezi’nde, CEPTETEB Mobil Bankacılık ve İnternet Şubesi’nde yaşadığı müşteri deneyimini daha da geliştirmek için çalışmayı sürdürüyor.

Taşıt kredisi ile gerçek ve tüzel müşterilerinin taşıt alımı için finansman ihtiyaçlarını karşılayan TEB, banka bünyesine dahil ettiği TEB Finansman A.Ş. ile taşıt kredisi piyasasındaki yerini daha da güçlendirdi. Banka, 2024 yılının ilk çeyreğinde TEB Oto Finans online taşıt kredisi başvuru formu ile müşterilerine teb.com.tr üzerinden sadece üç adımda taşıt kredisi ön başvurusu yapma imkanı sundu. Bu sayede kullanıcılar, satın almak istedikleri araç marka modeli ve yetkili satıcı seçimlerini yapıp; kredi tutarı, vade bilgisi ve sınırlı kişisel bilgi ile ön başvuruda bulunduktan sonra seçtikleri yetkili satıcıya giderek başvurularını tamamlayabiliyor.

TEB, CEPTETEB Mobil Uygulaması ve İnternet Şubesi ile müşterilerinin günlük bankacılık ihtiyaçlarını 7/24 kesintisiz olarak karşılamayı sürdürüyor. Yılın ilk çeyreğinde “Kasko Poliçesi teklifi alarak poliçe oluşturma” ve “Kolay Adres ile telefon rehberinden seçilen kişilere hesap/IBAN bilgisi girmeden para gönderme” gibi finansal ihtiyaçlara yönelik hızlı, kolay ve yeni özellikler CEPTETEB Mobil’de devreye alındı.

Ticari müşterilerine en iyi dijital bankacılık deneyimini sunmak amacıyla CEPTETEB İŞTE’yi geliştirmeye devam eden TEB, zenginleştirilmiş menü seçeneklerini kullanıma açtı. Bu kapsamda yılın ilk çeyreğinde çiftçilerin ihtiyaçlarına yönelik tasarlanan Harman Kart ile kredi kullanım ve detaylı kredi gözlem menüleri devreye alındı. CEPTETEB İŞTE üzerinden yapılan para transfer limitlerinin gözlemlenmesi, tüm dijital ekstrelere tek ekrandan erişim ve ekstre tercih değişikliği gibi yenilikler kullanıma sunuldu.

TEB, Kurumsal İnternet Bankacılığı kullanan müşterilerinin de dijital bankacılık kullanım deneyimini iyileştirmek ve yeni hizmetlerle içeriğini geliştirmek amacıyla CEPTETEB İŞTE Yeni Kurumsal İnternet Bankacılığı Projesi’ni başlattı. Bu kapsamda tamamlanan çalışmalar arasında yer alan “Hesaplar” ve “Kredi Kartları” menüleri müşterilerin kullanımına sunuldu.

TEB, Kadın Bankacılığı ile sürdürülebilir ekonomik büyüme için kadın işletme sahiplerinin ve girişimcilerin iş dünyasındaki varlığını güçlendirmeye, ekonomiye daha fazla dahil olmalarına katkıda bulunmaya devam etti. TEB, kadın iş sahiplerinin kullanımına sunulan TurWIB II Kredisi ile anlaşma kapsamında deprem bölgesindeki kadın iş sahipleri öncelikli olmak üzere kredi kullandırmayı sürdürdü. Kadın iş sahiplerinden oluşan kredi hacmi yılın ilk üç ayında geçen yıla göre yüzde 20 oranında artarak 7,5 milyar TL seviyesine ulaştı.

TEB, ülkemizin büyüme hedefini yakalamasına ve toplumun sürdürülebilir kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla finansal okuryazarlığa odaklanan çalışmalarına devam ediyor. TEB Aile Akademisi kapsamında sunulan eğitimlerle hak ve yükümlüklerini bilen, finansal, çevresel ve hukuksal olarak bilinçli tüketici olması hedeflenen bireyler yetiştirilmesi destekleniyor. Yılın ilk çeyreğinde dört farklı sektörde yaklaşık 10 kurumun 3 bine yakın çalışanına finansal okuryazarlık eğitimleri sunulurken, “Çevre Hukuku Okuryazarlığı” ve UNICEF iş birliğiyle hazırlanan “İklim Okuryazarlığı” eğitimleri de verilmeye başlandı.

Girişimcileri destekleme ve girişimcilik ekosistemini güçlendirme çalışmaları kapsamında TEB, Girişim Bankacılığı ile yeni adımlar atmayı sürdürdü. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdürlüğü’nün erken aşamasını başarıyla tamamlayan ve hızlı büyüme potansiyeli taşıyan teknoloji girişimlerinin daha hızlı ölçeklenmesine ve küresel pazarlara açılmasına destek olmak amacıyla hayata geçirdiği Turcorn 100 Programı kapsamında aday 15 firma açıklandı. Programın ilk ve tek banka partneri olan TEB, Turcorn adayı girişimcilere Girişim Bankacılığı hizmetleriyle destek vermeye başladı.

BNP Paribas’ın küresel ağının bir parçası olarak, güçlü muhabir bankacılık ağı ile ithalatçılara uygun vade ve avantajlı maliyetlerle gerek hammadde gerekse makine yatırımlarına finansman imkânları sağlayan TEB, ihracatçı firmaların yanında yer almaya devam etti. İhracatçı firmalara sağlanan TCMB kaynaklı kredilere erişimin devam ettiği yılın ilk üç ayında kredi kullandırımı 1,7 milyar Türk Lirası’na ulaştı.

TEB’e yılın ilk çeyreğinde ödül

TEB Özel Bankacılık, World Finance Bankacılık Ödülleri kapsamında “Türkiye’deki En İyi Özel Bankacılık” ödülünü aldı. Altı yıldır bu ödüle layık görülen TEB Özel Bankacılık sektör liderliğini tescillerken, başarılı ve istikrarlı performansını uluslararası alanda da kanıtlamış oldu.

TEB Müşteri Etkileşim Merkezi ve Şube Dışı Satış Kanalı, 2024 yılının ilk çeyreğinde 6. CX Awards tarafından “En İyi Teknoloji-Teknolojide İnovasyon” ödülüne layık görüldü.

TEB’in uçtan uca otomasyon ile müşterilerine zaman kazandırdığı ve finansmana erişim kolaylığı sağladığı e-Fatura Kredisi, Stevie Awards tarafından “İşletmeler İçin Ürün İnovasyonu” kategorisinde altın ödül alırken, Global Business Excellence Awards  (Küresel İş Mükemmelliği Ödülleri) kapsamında “En İyi İnovasyon” kategorisinin kazananı oldu.

31 Mart 2024 Tarihli Finansal Sonuçlara İlişkin Seçilmiş Göstergeler:

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Akbank, geliştirdiği “büyük dil modeli” ile geleceğin bankacılık dilinden konuşuyor

Yayınlanma:

|

Yazan:

Akbank, bankacılık alanındaki tecrübesini yapay zeka teknolojileri alanındaki gücü ile bir araya getirerek, bankacılık ürün ve süreçleri üzerine uzmanlaşmış kendi ‘büyük dil modeli’ni geliştirdi.

Bankadan yapılan açıklamaya göre Akbank teknoloji mühendisleri tarafından geliştirilen yeni ‘büyük dil modeli’, bankacılık uzmanlığı gerektiren konuları etkin bir şekilde anlayarak daha verimli ve hızlı sonuç üreten bir yapay zeka (GenAI) altyapısına olanak sunuyor.

Akbank, yürüttüğü yapay zeka çalışmalarının yanı sıra üretken yapay zeka çözümlerini de bir süredir odağına almıştı. Bu kapsamda Akbank, bankacılık alanındaki tecrübesini yapay zeka teknolojileri alanındaki gücü ile bir araya getirerek, bankacılık ürün ve süreçleri üzerine uzmanlaşmış kendi ‘büyük dil modeli’ni geliştirdi.

Model, açık kaynaklı birçok model üzerinde yürütülen araştırma çalışmalarının sonucunda seçilen, Türkçe ve İngilizceyle birlikte sekiz dilde iletişim imkânı sunan Mixtral modelini temel aldı.

56 milyar token ve bankacılık özelinde 100 bin örnek dokümanla eğitilen bu yeni model, bankacılık uzmanlığı gerektiren konuları etkin bir şekilde anlayarak daha verimli ve hızlı sonuç üreten bir yapay zeka altyapısına olanak sunuyor.

– Bankacılık hizmetleri üretken yapay zeka ile yeniden şekilleniyor

Geliştirilen modelin ilk uygulama alanı resmi kurumlar, iş ortakları ya da müşterilerden yazışma yoluyla gelen binlerce talimat ve talebin otomasyon dahilinde okunması, anlamlandırılması ve işlemlerin otomatik olarak gerçekleştirilmesi olarak belirlendi.

Böylece müşteriler tarafından şubelere gelen para transferi talimatları gibi detaylı işlemlerin daha hızlı ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi ile müşteri deneyimi en üst seviyeye çıkartılıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Akbank Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Gökçay, Akbank olarak bankacılığın geleceğini tanımlama vizyonuyla inovasyon çalışmalarının sınırlarını genişletmeye devam ettiklerini belirtti.

Gökçay, hızla değişen teknoloji ortamında yapay zeka, bulut tabanlı uygulama modernizasyonu, servis bankacılığı teknolojileri gibi alanlarda çalışmalarını titizlikle sürdürdüklerinin altını çizerek, ‘Teknoloji, bankacılığın geleceğinde kritik bir rol üstleniyor ve bu rol hem hizmetleri hem de müşteri deneyimini kökten değiştirecek güçte. Biz de önemli yatırım alanlarımızdan biri olan yapay zeka teknolojilerini, pek çok yeni bankacılık hizmetini sunabileceğimiz stratejik bir değer potansiyeli olarak görüyoruz.’ ifadelerini kullandı.

Akbank’ın daha önce sunduğu doğal ses modeli, yardımcı sohbet botları gibi yapay zeka uygulamalarıyla her zaman müşterilerinin hayatını kolaylaştıran çözümlerde öncü olduğunu vurgulayan Gökçay, karmaşık finansal taleplere cevap olabilmek için 76 yıllık bankacılık tecrübelerini yapay zeka uzmanlığıyla sentezleyerek kendi büyük dil modelini geliştirdiklerini kaydetti.

Gökçay, bu kapsamda müşterilerinden gelen talepleri çok daha hızlı bir şekilde işleyerek, yanıtlayarak, kişiselleştirilmiş hizmetler sunarak üst düzey bir deneyim sağlayacaklarına işaret etti.

İşlenen verilerin yalnızca bankanın veri ortamlarında tutulduğunu ve güvenle saklanacağını anlatan Gökçay, şunları kaydetti:

‘Geliştirdiğimiz yeni ‘büyük dil modeli’ müşteri talimatlarını işlemede ve doğruluk oranlarında yüksek başarı sağladı. Model, 56 milyar token ve bankacılık özelinde 100 bin örnek doküman ile eğitildi. Yaptığımız testlerde klasik doğal dil işleme çözümleriyle elde edilen doğruluk oranı, büyük dil modeli ile kurgulanan üretken yapay zeka ve arama optimizasyonu uygulamaları sonrası yüzde 35 artış gösterdi. Akbank olarak, önümüzdeki dönemde de mevcut doğal dil işleme çözümlerini büyük dil modeli ile dönüştürmeyi ve yapay zeka temelli yeni bankacılık uygulamalarını hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu çerçevede, müşterilerimizin ihtiyaçlarını öngörebilen, hızlı ve güvenilir çözümler geliştirmek için teknolojiyi en etkin şekilde kullanmaya devam edeceğiz.’

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

IBAN’ını kullandırana hapis cezası

Bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kayıt dışılıkla mücadele kapsamında tüm tuşlara aynı anda basmaya başladı. Bastığı bu tuşlardan bir tanesi de kendi banka hesabını başkalarına kullandıranlarla alakalıdır.

Bakan Şimşek, kişisel hesaplara (IBAN) gelen paraların nereden ve niçin geldiğinin sorgulanma süreci için vergi idaresine talimat verdi. Ve böylece bir tür kazıma yöntemiyle vergi idaresi kayıp ve kaçakla mücadele etmek adına binlerce hesabı takibe aldı.

Ne oluyor?

Vergi idaresi, şu aralar mal ve/veya hizmet satışı yapan kişilerin/şirketlerin, bu satış dolayısıyla alması gereken parayı kredi kartı ya da nakit olarak al(a)madığı durumlarda ilgisiz kişilerin banka hesaplarına transfer yoluyla gönderilmesi sonucu ortaya çıkan kaybı sorgulamakta. Örneğin bir tüccar, bir malı ya da hizmeti birine satarken ürünün parasını ya nakit ya da kredi kartıyla alabilmektedir. Bunun karşılığında da tüccar, yasaların izin verdiği hadler ve koşullar doğrultusunda ya fiş ya da fatura düzenlemek zorundadır.

Buraya kadar bir sorun yok ancak satıcı bazen sattığı ürünü kredi kartı komisyonundan ve dolayısıyla da gelir/kurumlar vergisi ile KDV’den kaçmak için alıcıdan, verdiği bir IBAN numarasına parayı göndermesini istemektedir. Böylece mal/hizmet satışı görüntüde olmamış sayılacak ve vergi de ödenmemiş olacaktır.

Paranın geldiği IBAN ise ya o işletmede çalışan birine ya işletme sahibinin çocuğu, eşi gibi yakınlarından birine ya da güvendiği başka birine ait olabilmektedir. Hatta işletme sahibiyle hiçbir akrabalık bağı olmayan başka birine de ait olabilmektedir.

Tam da bu noktada Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu şekilde para gelen IBAN sahiplerini incelemeye başladı. Bu IBAN denetim işlemi, Vergi Dairesi Başkanlıklarının olduğu yerde vergi dairesi başkanlığı ­-29 ilde vergi dairesi başkanlığı bulunmaktadır- olmayan yerlerde ise defterdarlıklar vasıtasıyla yapılacak.

Malı/hizmeti satan için idari para cezası var

Malı ve/veya hizmeti satan kişilerden öncelikle alınmayan ­kurumlar, gelir, KDV gibi vergiler alınacak. Akabinde alınmayan bu vergilerin bir (1) katı kadar da vergi ziyaı cezası ile düzenlenmeyen faturalar için düzenlenmesi gereken fatura tutarının yüzde 10’u kadar da özel usulsüzlük cezası kesilecek. Ancak kesilecek bu yüzde 10’luk tutar 2024 yılı için 3 bin 400 TL’yi geçmiyorsa 3 bin 400 TL, şayet üstünde ise o tutar kesilecek. Örneğin, bu şekilde satılan ancak faturası kesilmeyen ürünün fiyat 25 bin TL ise bunun yüzde 10’u 2 bin 500 TL olacak ama 2024 yılı için asgari 3 bin 400 TL’yi geçmediği için 3 bin 400 TL kesilecek. Ya da satılan ürünün fiyatı 60 bin TL ise 60 bin TL’nin yüzde 10’u 6 bin TL’dir ve bu tutar da asgari ceza tutarı olan 3 bin 400 TL’nin üstünde olacağından bu işlem için 6 bin TL özel usulsüzlük cezası kesilecektir. Bu şekilde kesilecek özel usulsüzlük cezası da 2024 yılı için en fazla 1 milyon 700 bin TL olacaktır. Ayrıca alınmayan vergiler üzerinden her ay için aylık yüzde 3,5 gecikme faizi de alınacak

IBAN’ını kullandıran için idari para cezası var

IBAN’ını kullandıran için ise daha vahim bir durum var; hem vergi ve idari para cezası hem de hapis cezası. Daha vahim olan ise basında dolaşan haberlere göre IBAN’ını kiralayan binlerce kişinin olmasıdır.

Zaten hiç kimse de IBAN’ını bir karşılık olmadan “tanımadığı” birine kiralamayacağına göre IBAN sahiplerinin komisyon aldığı varsayılacak ve aldığı varsayılan ya da gerçekte aldığı komisyon dolayısıyla gelir ve katma değer vergisi ile idari para cezaların yanı sıra gecikme faizi de istenecek.

Aldığı komisyon tutarının ne kadar olduğu belli olmadığı için Danıştay ve vergi idaresi nezdinde genel olarak en az yüzde 2 olarak uygulanmaktadır. Yani IBAN’ını kiraladığı varsayılan kişinin hesabında -normalin dışında- 20 milyon TL’lik bir işlem hacmi varsa bunun en az yüzde 2’si kadar (en az 400 bin TL) komisyon aldığı varsayılıp bu tutar üzerinden ödemesi gereken vergiler ile cezalar kesilecektir.

IBAN’ını kullandıran için hapis cezası da var

IBAN’ını kullandıranların akıbetini öğrenmek için önce 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’sonra da Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’e bakmak lazım.

Buna göre 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesine göre IBAN’ını başkasına kullandıracak kişinin bunu gidip yükümlüye bildirmesi gerekiyor. Kanun’da geçen yükümlü kavramından bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri ve Cumhurbaşkanınca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler anlaşılmalıdır.

Süreç şöyle işleyecek

Bu inceleme/kazıma işlemi genel olarak vergi dairesi nezdinde işleyecek. Ancak konuya vergi müfettişleri de dahil edilip incelemenin boyutu genişletilecek. Bu arada vergi dairesi müdürlerinin de inceleme yetkisi olduğundan inceleme açısından hukuken bir sorun bulunmamaktadır.

İncelemeye yetkili kişi yani vergi dairesi müdürü ya da vergi müfettişi, IBAN’ını başkasına kullandırtan kişiyi tespit edip incelemeye alacak ardından düzenlediği vergi suçu raporuyla önce savcılığa sonra da MASAK’a bilgi verecek.

Savcılık ise gelen bu raporu baz alarak iddianameyi oluşturacak. Bu kişilerin suçlanacağı madde ise 5549 sayılı Kanun’un 15’inci maddesidir. Bu maddeye göre yükümlüler nezdinde veya aracılığıyla yapılacak kimlik tespitini gerektiren işlemlerde, kendi adına ve fakat başkası hesabına hareket eden kimse, bu işlemleri yapmadan önce kimin hesabına hareket ettiğini yükümlülere yazılı olarak bildirmediği takdirde altı aydan bir yıla kadar hapis veya beş bin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

Bu maddenin gerekçesinde ise işlemin esas sahibinin kimliğinin gizli tutulmasının önlenmesi amaçlanmıştır cümlesi bulunmaktadır. Ve böylece IBAN’ını kullandıran kişi, bankaya (yükümlüye) gidip kim için kullandırdığını yazıyla bildirirse bu bildirim sonucunda bu madde uyarınca ceza işlemi uygulanmayacaktır. Ama hesaptaki para hareketinden sonra bildirmenin pek bir önemi maalesef bulunmamaktadır.

Özetle bankaya gidip bildirimde bulunmamış ve IBAN’ını kullandırdığı anlaşılan kişi için ya bir yıla kadar hapis cezası ya da beş bin güne kadar adli para cezası kesilecek.

Ayrıca IBAN’ı kullanan iş yeri sahibi de (tüccar vs) TCK madde 38 uyarınca bu suçu azmettiren olarak işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır.

Verilecek adlî para cezasının miktarı, bir (1) gün karşılığı olarak en az 20 ve en fazla 100 Türk Lirasıdır.

Nihayet; hapis cezasının süresi 1 yılın altında olduğu için burada CMK madde 171 uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecektir. Yine söz konusu ceza TCK madde 50 kapsamında seçenek yaptırımlara çevrilebilecek, TCK madde 51 kapsamında ertelenebilecek ve yine sanık hakkında CMK madde 231/5 uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir.

Murat BATI-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.