Connect with us

GÜNDEM

Teknoloji Bizi Tembelleştiriyor Mu?

Yayınlanma:

|

Teknoloji geliştiriyor mu, tembelleştiriyor mu? Arkadaşlarımla internet üzerine yaptığımız bir tartışmada, sabah kalktığımızda akıllı mutfaklarımızda dost canlısı robotlar tarafından hazırlanan kahvaltı ve kahveye uyanma fikri hakkında konuştuk. Akıllı arabalarımız bizi işe götürürken biz de bu arda araştırmalarımızı okuyor olabilirdik. Şaşırtıcı bir şekilde, bu fikir beni her şeyden daha çok korkuttu. Kulağa ne kadar harika gelse de daha tembelce bir şey düşünemezdim.

Google’ın nasıl tamamen geleneksel araştırma yönteminin yerini aldığını düşündüm. Ebeveynlerimizin araştırmaları için kütüphanelerde saatler harcarken biz istediğimiz bilgiye arama motorlarını kullanarak hızlı bir şekilde erişebiliyoruz. Teknoloji bizi tembelleştirdi mi? Dijital çağ zihinlerimizi zayıflatıp derin düşünmemizi imkânsızlaştırıyor mu?

“Teknoloji bizi güçsüzleştirir!”

Bu soruya cevaben, Dominique Jackson, yakın gelecekte İzcilerin çocuklara pusula yerine GPS kullanmayı öğreteceğini yazıyor. Ona göre, teknolojinin her bir yeni sürümüyle fiziksel olarak daha az aktif ve ekrana daha bağımlı hale geliyoruz. Bir gün Wall-E’deki tembelliğin timsali sandalyelerin üzerinde gezinen uzay insanları olacağımızdan korkuyor ve bu korkusunda yalnız da değil.

Andy, bloğunda teknolojinin bizi sosyal, fiziksel ve zihinsel olarak zayıflattığını yazıyor. Teknolojinin daha az yüz yüze iletişime yol açtığına dikkat çekiyor. Ayrıca daha uzun süre hareketsiz kalmamıza neden oluyor. Andy’nin yakınmaları, teknolojinin aşırı kullanımına karşı olanlar arasında çok yaygın. Bu grubun altında yatan duygu, teknolojinin daha önce yapmaya zorlandığımız şeyleri yapmamamıza izin vermesidir. En büyük korkuları, teknolojiye güvenmeye devam edersek, elde etmek için çok çalıştığımız tüm ilerlemeyi tersine çevireceğimizdir.

Ancak bu argümanlarda bir şeyler eksik görünüyor. Teknoloji daha önce yapamadığımız şeyleri yapmamızı sağlamadı mı? Bilgisayar olmasaydı nerede olurduk? İnsan aya ulaşamazdı. Trafik çok verimsiz olurdu. Teknoloji kötüyse, tüm bunları nasıl açıklarsınız?

Cevap, teknolojiği nasıl kullandığımızda. Geçen ay kaç tane Netflix şovu izlediniz? Umutsuzca internette gezinirken kaç saat harcıyorsunuz? Reader’s Digest’e göre, tıkınırcasına izlemek düşündüğümüzden daha kötü olabilir. Amerikan Kalp Derneği’nin araştırması, günde üç saatten fazla televizyon izlemenin bir kişinin erken öIüm riskini ikiye katladığını gösteriyor. Yani Andy’nin korkuları geçerliydi. Kötü kullanılan teknolojinin olumsuz etkileri olabilir.

Teknolojiyi Etik Şekilde Kullanma Yükümlülüğümüz

Teknoloji, doğuştan kötü olmasa da kötüye kullanılabilir. Tesla oto-pilotunun ortaya çıkışından sonra, çok sayıda sürücü sürüş sırasında uyurken veya mesaj yazarken yakalandı, bazıları kazalara neden oldu. Sonuç olarak, çeşitli yetkililer Tesla reklamlarında otomatik pilot kelimesinin kullanılmasının yasaklanması çağrısında bulundu. Mesele şu ki, bu teknoloji kimseye zarar vermek için tasarlanmamıştı.

Teknoloji tek başına kimseye zarar veremez (henüz). Bu nedenle teknolojiyi etik bir şekilde kullanmak teknoloji sahipleri olarak bizim sorumluluğumuzdur. Örneğin, teknoloji her zaman mükemmel değildir. Bilgisayar sistemlerinde aksaklıklar var. Bu nedenle, diğer insanları etkileyebilecek teknolojiyi kullanırken her zaman dikkatli olmalıyız. Teknolojinin tüm amacı kolaylıktır, ancak teknolojiyi başkalarını rahatsız edecek şekilde kullandığımızda, amacı bozar.

Bununla birlikte, teknolojinin iyi kullanılmasının kullanıcıları üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Andy, teknolojinin bizi fiziksel olarak zayıflatacağından endişelenmiş olsa da korkacak pek bir şeyi yok. FitBit ve akıllı saatler gibi teknolojiler, iyi bir gece uykusu sağlamak için sizi ayakta tutarak ve uyku döngülerini izleyerek sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik eder.

Bunun da ötesinde, Gizmodo’dan Kristen, akıllı saatlerin kalp atışı anormalliklerini tespit etme yeteneğine sahip olabileceğini öne süren bir UCSF çalışmasının sonuçları hakkında yazdı. Bu doğruysa, akıllı saatler genel zindelik sağlığının ötesine geçmiş olacaktır.

Teknoloji İletişim Becerilerini Zayıflatır Mı?

Teknoloji karşıtları, son teknolojinin diğer insanlarla doğrudan sosyalleşme yeteneğimizi kötüleştirmesinden de korkuyor. Ancak bu, çok fazla iyi bir şeyin kötü bir şey olduğu başka bir durumdur. Elbette, tüm iletişiminizi Facebook Messenger üzerinden yapıyorsanız, iletişim stratejinizi yeniden değerlendirmeniz gerekebilir, ancak iletişim teknolojisi büyük ölçüde zarardan çok yarar sağladı. Laurel Storm, iletişim teknolojisinin başarılı olduğu dört yolu ortaya koyuyor:

  • İletişimde Kalma: İletişim insanları bir araya getirir ve mesafe sorunu ortadan kaldırır.
  • İş Yapmak: Şirketler, pazarlarını yerel tabanlarının ötesine genişletme becerisine her zamankinden daha fazla sahip. LinkedIn gibi web siteleri ile iş ağları da daha kolay hale getirildi.
  • Engellerin Üstesinden Gelmek: Teknoloji sayesinde, işitme cihazları ve konuşma cihazları aracılığıyla daha önce mümkün olmayan yerlerde engellilerin iletişim kurmasını sağladı.
  • Daha Geniş Bir Kitleye Ulaşmak: İnternet, YouTube ve Facebook gibi mecralar aracılığıyla şimdiye kadarki en geniş kitleye ulaşma olanağı sağlandı.

Sonuç olarak teknolojinin açıkça hem iyi hem de kötü kullanımları vardır. Elbette insanlar her zaman teknolojiyi kötüye kullanmanın bir yolunu bulacaktır, ancak iyi kullanıldığında derin etkileri olabilir. Yukarıda, teknolojinin yaşamlarımız üzerinde nasıl olumlu etkileri olduğuna dair birkaç örnek gösterdim ama kesinlikle daha fazlası var. Her zaman olduğu gibi, çok fazla iyi bir şey kötü bir şey olabilir. Teknoloji söz konusu olduğunda, olumsuz yönleri yalnızca kullanıcıların sorumsuzluğundan ortaya çıkıyor.

Dijital Toplumla Büyümek

Bir teknoloji aşığı olarak, “Dijital Toplum” adlı bir ders hemen ilgi çekici geldi. Kaydolduktan sonra, “Belki her şeyi biliyorum? Belki bu ders yeni başlayanlar içindir…” diye düşündüm.  Sadece birinci dersten sonra kafam karıştı. Bu dersten önce teknoloji hakkında hiç bu kadar eleştirel düşünmemiştim ama “teknoloji her şeyi değiştirdi mi?” diye sorulduğunda nutkum tutuldu. Elbette değiştirdi ama nasıl?  Oturumların geri kalanında, bunun gibi sorular dijital çağla ilgili bir eleştirel düşünce tarzı geliştirmeme yardımcı oldu.

Karşılaştığım en büyük zorluklardan biri, teknolojinin sahip olabileceği tüm etik sonuçları anlamaktı. Önceden teknolojiyi sadece iyi bir şey olarak görüyordum. Öğrendim ki teknoloji her zaman olumlu değildir. İnsanlar üzerinde büyük etkileri olabilir. Yaptığımız tartışma sayesinde otomasyon ve gözetimin etik ikilemleri hakkında bir farkındalık kazandım.

  • Robotlar işlerimizin yerini aldığında ne olur?
  • Cihazların özel bilgilere erişmesi doğru mudur?

Bu düşünceler dersin geri kalanında teknoloji hakkındaki görüşümü şekillendirmeye devam etti. Örneğin, geçenlerde Londra metrosunun otomasyonu üzerine bir makale okudum. Çoğu insan bunu şehrin geleceği ve harika bir fikir olarak görüyor. Ancak tren sürücüleri, işleri tehlikede olduğu için aksini düşünüyor. Bu sınıf nedeniyle, bunun gibi durumlarda “gerçekten kim kazanıyor ve kim kaybediyor?” diye soruyorum. Akıllı şehirleri ve otomasyonu tartışırken aynı sorunu yaşadım.

Ek olarak, telif hakkı konusunda da derinlemesine bir anlayış kazandım. Bu dersten önce, hiç halka açık bir şekilde yayınlamamıştım ve bu nedenle kaynak sorunları hakkında düşünmek zorunda değildim. Profesyonel dünyaya girmeye hazırlanırken tüm bu uygun atıf sürecini öğrenmek benim için ne kadar değerli bir beceri olduğunu kanıtladı.

Bir bilgisayar bilimi öğrencisi ve çalışanı olarak bu ders bana çok uygun geldi. İşim hakkında etik düşünmek benim için tamamen yeni bir şey. Bir yandan, ne yaptığımın ve bunun başkalarını nasıl etkilediğinin farkında olmak bir profesyonel olarak üzerimde daha fazla baskı oluşturuyor. Öte yandan, işime benim için başka bir önem katıyor.

Bu yaz işime döndüğümde, bu eleştirel düşünme becerilerini alıp işime uygulamayı planlıyorum. Sürekli olarak, “Bu kimi etkiliyor?” ve “Bu verimli ve kullanılabilir mi?” gibi sorular sormak istiyorum. Hayır cevabını verdiğimde, teknolojinin bütün amacı verimlilik ve rahatlık olduğundan daha iyi bir iş yapabileceğimi bileceğim.

Yazan: Jacob Nelson / Çeviren: Feride İrem Yılmaz

Okumaya devam et

Ali Coşkun

30 HAZİRAN: AY SONU UYARILARI

Yayınlanma:

|

Yazan:


Bugün ay sonu olup firmaların finansal sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gereken çok önemli bir gündür. Ayrıca yılın ikinci bilanço dönemidir.

Aşağıdaki hususlara azami dikkat edilmesi, firmanızın kredi notu ve bankalarla olan itibarınızın korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Bugüne özel firmaların yapması gerekenler;

1. Banka Borçlarının Kontrolü ve Ödemesi

Çalıştığınız tüm bankalarla sabah erkenden irtibata geçerek; kredi taksitleri, komisyonlar, BCH, KMH, Ek hesap, devre faizleri gibi ödenmesi gereken bir borç olup olmadığını mutlaka yazılı (e-posta) veya sözlü olarak teyit ediniz.

Varsa bu borçlar gün içinde acilen ödenmelidir.

Para transferi gerçekleştirilmiş olsa dahi saat 17.00’den önce banka hesapları kontrol edilmeli, sistemin bu borçları otomatik tahsil edip etmediği bizzat teyit edilmelidir. Sistemsel gecikmeler yaşanabilmektedir.

2. DBS Komisyonları (Doğrudan Borçlandırma Sistemi)

Bazı bankalarda DBS komisyonları manuel olarak tahsil edilmektedir.

Bu nedenle yalnızca para transferi yapmak yeterli olmayabilir.

İlgili komisyonların tahsil edilip edilmediği saat 17.00’den önce mutlaka kontrol edilmelidir.

3. Takas Çek Ödemeleri

Bugün bankalarda yoğunluk yaşanabileceğinden, takas çek ödemeleri son dakikaya bırakılmamalıdır.

Sistemsel problemler ya da personel hataları nedeniyle çek takası gecikebilir.

Takas saatinin 1 dakika geçilmesi bile çeklerin karşılıksız yazılmasına neden olabilir.

4. KMH (Kredili Mevduat Hesabı) Eksi Bakiyeler

KMH hesapları eksi bakiyede ise mutlaka artıya geçirilmelidir.

Bazı bankalarda bu hesapların sadece dışardan EFT ile kapatılması gerekmektedir.

Hesaptaki mevcut bakiye ile kapatılan durumlarda bile Merkez Bankası’na gecikme bildirimi yapılabilmektedir.

Her ay gecikmeli tahakkuk ödemeleri, firmanın Kredi Notunu olumsuz etkiler.

3.500 TL’lik bir tahakkuk kaydı dahi bazı firmaların kredi kullanamamasına neden olmuştur.

Bazen bu tür ödenmeyen borçların nedenini firmalara sorduğumuzda “ banka bize bilgi vermedi “ şeklinde bildirimler alıyoruz.

Bankaların bu tür borçlar ile ilgili olarak firmalara bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak bu tür borçları mesela takasta çeki olduğunu firmalara yazılı veya sözlü olarak bildiren banka şubeleri de bulunmaktadır.

5. Merkez Bankası Memzuç Kayıtları

Bugün yapılmayan her ödeme, 30.06.2025 tarihli gecikmiş tahakkuk, temerrüt veya ödenmemiş kredi taksidi olarak Merkez Bankası kayıtlarına geçebilir.

Bu durum firmanızın finansal itibarını ve rating notunu ciddi şekilde düşürebilir.

Sonuç olarak; Ay sonu işlemleri ihmal edilmemeli, tüm banka hareketleri mesai bitiminden önce birebir takip edilmelidir.

Küçük görünen meblağlar uzun vadede büyük sorunlara yol açabilir.

Finansal disiplini sürdüren firmalar, güçlü banka ilişkileri ve yüksek rating ile her zaman bir adım öndedir.

Ay sonunda yapılan bir ihmal güvenilirliği sarsabilir.

Firmaların bugünü sorunsuz bir şekilde geçirmelerini diliyorum.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan

Yayınlanma:

|

Yazan:

Tüzel Kişilerde Mutlak Butlan: Şirket, Dernek, Vakıf ve Siyasi Partiler Açısından Hukuki Geçersizlik

Hukuk düzeninde bazı işlemler, baştan itibaren geçersiz sayılır. Bu tür işlemler “mutlak butlan” (yokluk) kavramı ile açıklanır. Türk hukuk sisteminde; şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler gibi tüzel kişiler açısından da bu geçersizlik ciddi sonuçlar doğurur.

Mutlak Butlan Nedir?

Mutlak butlan; hukuka, kamu düzenine, ahlaka veya emredici şekil kurallarına aykırı bir hukuki işlemin başlangıçtan itibaren hükümsüz olması halidir. Bu işlemler sanki hiç yapılmamış gibi değerlendirilir. Mutlak butlan hâlinde:

  • Herkes geçersizliği ileri sürebilir.

  • Mahkemeler re’sen (kendiliğinden) dikkate alır.

  • Zamanaşımı söz konusu değildir.

  • Hukuki sonuç doğurmaz.

1. Şirketlerde Mutlak Butlan

Ticaret hayatında şirketler üzerinden gerçekleştirilen bazı işlemler, hukuki şekil şartlarına ve kanuni kurallara aykırıysa mutlak butlan gündeme gelir.

Örnekler:

  • Geçersiz Kuruluş: Asgari sermaye şartını taşımayan bir anonim şirketin kurulması.

  • Kanuna Aykırı Amaç: Yasa dışı işler (örneğin kaçakçılık) için kurulan şirketler.

  • Şekil Eksikliği: Genel kurul toplantısı, zorunlu çağrı ve nisap şartları olmadan yapılırsa alınan kararlar geçersizdir.

2. Derneklerde Mutlak Butlan

Dernekler Kanunu’na göre, bir derneğin hem kuruluş hem de faaliyet süreçlerinde kamu düzeni ve yasalara uygunluk esastır. Aksi hâlde mutlak butlan söz konusu olur.

Örnekler:

  • Kanunsuz Kuruluş: Dernek tüzüğü, yürürlükteki yasalara aykırıysa (örneğin yasadışı örgüt propagandası içeriyorsa).

  • Geçersiz Genel Kurul: Üyelerin haberi olmadan yapılan toplantıda alınan kararlar hükümsüzdür.

  • Amaç Ahlaka Aykırı: Toplumda nefret, ayrımcılık, ırkçılık gibi ahlaka aykırı fikirleri yayan dernekler geçersiz sayılır.

3. Vakıflarda Mutlak Butlan

Vakıflar, kuruluşlarında sıkı şekil şartlarına tabidir. Bu şartlara uyulmaması hâlinde vakıf tüzel kişiliği oluşmaz.

Örnekler:

  • Resmî Senet Eksikliği: Noter huzurunda düzenlenmeyen vakıf senedi geçersizdir.

  • Mal Varlığı Devri Yoksa: Kurucu tarafından belirtilen taşınmazın vakfa devri yapılmamışsa kuruluş yok hükmündedir.

  • Kamu Düzenine Aykırı Amaç: Terör finansmanı veya ayrımcı amaç güden vakıflar geçersizdir.

4. Siyasi Partilerde Mutlak Butlan

Siyasi partiler, Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na uygun olarak faaliyet yürütmek zorundadır. Anayasa Mahkemesi, bu konuda nihai denetim merciidir.

Örnekler:

  • Anayasa’ya Aykırılık: Laiklik, insan hakları, devletin bütünlüğü gibi ilkelere aykırı partiler kapatılır ve işlemleri mutlak butlanla geçersiz sayılır.

  • Usulsüz Kurultay: Parti tüzüğüne aykırı yapılan seçimler geçersizdir.

  • Tüzük ve Program İhlalleri: Toplumsal barışa tehdit oluşturan ifadeler taşıyan programlar yok hükmündedir.

Tüzel Kişilerde Hukuki Ciddiyet Şart

Mutlak butlan, yalnızca bireysel sözleşmelerde değil; kurumların varlığını ve işlemlerini de doğrudan etkileyen bir hükümsüzlük türüdür. Şirketler, dernekler, vakıflar ve siyasi partiler; kuruluş ve faaliyet süreçlerinde şekil, içerik ve amaç yönünden hukuka uygun davranmadıklarında, yaptıkları işlemler geçersiz sayılır. Bu durum, hem kamu düzeninin korunması hem de hukuki güvenliğin sağlanması açısından kritik öneme sahiptir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

ZENGİNLİK İLLÜZYONU: Gerçek Zenginlik mi, Borçla Alınmış Bir Hayal mi?

Yayınlanma:

|

Günümüzde birçok birey, şirket ve hatta ülke; sahip olduğundan çok daha fazla zenginmiş gibi davranıyor. Lüks arabalar, büyük evler, gösterişli tatiller ve sosyal medyada sergilenen “refah dolu” hayatlar… Ancak tüm bu görüntülerin arkasında çoğu zaman borçla finanse edilen bir tüketim yatıyor.

Bu duruma ekonomi literatüründe “Zenginlik İllüzyonu” adı veriliyor. Yani kişi ya da kurumlar gerçek zenginlik yerine, borçla veya geçici gelirlerle sürdürülen bir refah algısı içinde yaşıyorlar.

BİREYSEL DÜZEYDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Kredi kartıyla yapılan lüks harcamalar

  • Taksitle alınan araba, ev, tatil vb.

  • Sosyal medyada sergilenen “lüks yaşam” gösterileri

Gerçek: Sahip olunan varlık değil, borçla finanse edilmiş bir tüketimdir.

Kredi kartıyla alınan pahalı telefonlar, taksitle gidilen lüks tatiller ve gösteriş için yapılan harcamalar… Tüm bu tüketim örnekleri, zenginlik illüzyonunun bireysel düzeydeki tezahürüdür. Kişi, aslında gelecek gelirini bugünden harcamakta, ama kendini “zengin” hissetmektedir.

ŞİRKETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Sürekli borçlanarak yapılan yatırımlar

  • Gerçekleşmemiş kârlar üzerinden yapılan büyüme planları

  • Finansal tablolarda şişirilmiş varlıklar

Gerçek: Firmanın nakit akışı sorunlu olabilir, ancak dışarıdan “büyüyen ve zenginleşen şirket” algısı yaratılır.

Bazı firmalar; sürekli kredi kullanarak yatırım yapmakta, borçla büyümektedir. Finansal tablolarda görülen “kâr” çoğu zaman nakit akışıyla desteklenmeyen hayali bir kârdır. Böyle firmalar dışarıdan güçlü görünse de içeride ciddi risk taşır.

DEVLETLERDE ZENGİNLİK İLLÜZYONU

Nasıl oluşur?

  • Aşırı borçlanmayla finanse edilen büyük altyapı projeleri

  • Yapay şekilde düşük faizle genişleyen ekonomi

  • Kısa vadeli döviz girişleriyle büyüyen cari açık

Gerçek: Ekonominin temelleri zayıftır ama halk kendini refah içinde hisseder. Bu, genellikle krizle sonuçlanır (örneğin 2001 Türkiye krizi, 2008 ABD mortgage krizi).

Makroekonomik düzeyde, bazı devletler büyük projeler yaparak vatandaşlarına “refah” algısı yaratır. Ancak bu projelerin finansmanı borçla sağlanıyorsa ve üretim-tasarruf dengesi bozulmuşsa, bu durum sadece geçici bir illüzyondur. Ekonomik kriz kaçınılmaz hale gelir.

Zenginlik İllüzyonunun Nedenleri

  • Tüketim kültürü ve reklamlar

  • Sosyal medya ve gösteriş toplumu

  • Finansal okuryazarlık eksikliği

  • Yatırım yerine tüketimin teşvik edilmesi

  • Kısa vadeli politikalar

ZENGİNLİK İLLÜZYONUNUN SONUÇLARI VE ZARARLARI

  • Gerçek olmayan refah, tasarrufları azaltır.

  • Aşırı borçlanma ekonomiyi kırılgan hale getirir.

  • Kriz anlarında bu illüzyon bir anda dağılır.

  • Sosyal huzursuzluk ve gelir adaletsizliği artar.

GÖSTERİŞ DEĞİL GERÇEK ZENGİNLİK

Gerçek zenginlik; üretim, tasarruf ve sürdürülebilir gelir artışıyla mümkündür. Tüketim ve borçla sürdürülen bir yaşam tarzı, sadece zenginlik illüzyonu yaratır. Bu yanılsamadan kurtulmak için finansal bilinçlenme ve sadeleşme şarttır. Zenginlik illüzyonu, finansal gerçeklerden kopmuş bir algı oyunudur. Ekonomide sürdürülebilir refah; gerçek gelir artışı, üretim gücü ve tasarruf ile olur, borç ve gösterişle değil.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.