ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Türkiye’de Dolar kurunun tarihi!

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Amerikan dolarının, avronun veya İngiliz sterlinin değeri ortalama bir Türkiye vatandaşı için ekonomiyle ilgili gündelik olarak en çok takip edilen göstergelerden biri. Bu değerlerde kısa süreli dalgalanmalar, birçok kişi için ekonominin yolunda gidip gitmediğinin bir işareti niteliğinde değerlendiriliyor. Özellikle küreselleşmenin hız kazandığı bu çağda kur değişimlerinin anlık takibi ticaretle uğraşanların olmazsa olmaz faaliyeti haline gelmiş durumda. Son zamanlarda hızla yaşanan kur artışları, Cumhuriyet tarihi boyunca Türk lirasının değer serüveni ve Türkiye’nin şimdiye kadar uyguladığı kur politikalarını tekrar tekrar gündeme getiriyor.

Döviz Kuru Değişimleri (1923-2021)
Türkiye, 1980’li yıllara kadar sabit kur rejimi uygulamıştı. Sabit kur rejiminde yerli paranın değeri Merkez Bankası tarafından belirli bir kur üzerinden yabancı paralara karşı eşitlenir. Bir başka deyişle, her gün arz ve talep üzerinden dalgalandığını gördüğümüz kur değerleri bu sistemde sabittir. Fakat dünya ekonomisindeki değişimler ve ülkelerin dış ticaretindeki dalgalanmalar Merkez Bankası tarafından belirlenen kur değerini sürdürülemez hale getirebilir. Bu durumda devlet tarafından resmi döviz fiyatları yükseltilebilir (devalüasyon) ya da resmi döviz fiyatları düşürülebilir. (revalüasyon).

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde, 1930 yılına kadar Türk lirasının değeri arz ve talep dalgalanmalarına bırakılmıştı. Lozan Antlaşması gereği beş yıl süreyle gümrük politikalarının uygulanamaması ve dolayısıyla devletin ithalat kısıtlamasına uğraması ve para kontrolü gibi araçlardan yoksun kalması bu durumda rol oynamıştı. Buna rağmen Türk lirası bu dönemde uluslararası kambiyo piyasalarında çok da değer kaybetmemişti. Fakat 1929’ta yaşanan Dünya Ekonomik Bunalımı kambiyo kurlarında istikrarsızlık yarattı ve hükümeti önlemler almaya itti. 1930’da kurulan ve 1931’de faaliyetlerine başlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu dönemin bir ürünüydü. Bu dönemde Türk lirasının değeri üzerinden çeşitli düzenlemeler yapıldı.
7 Eylül 1946 Devalüasyonu
1930’lar ekonomide devletçilik politikasına yönelmenin yaşandığı ve sıkı kambiyo kontrollerinin uygulandığı bir dönemdi. 2. Dünya Savaşı süresince de Türk lirasının değeri diğer para birimlerine karşı daha yüksek tutuldu. Fakat savaş sırasında yaşanan enflasyon ve savaş sonrası ekonomide liberalleşmeyi teşvik eden iklim, Türkiye’nin ilk yüksek oranlı devalüasyonunu da beraberinde getirdi. Recep Peker Hükümetinin 7 Eylül 1946’da aldığı kararlar neticesinde Türk lirasının değeri %40’a yakın oranda düşürüldü ve 1 ABD doları 1,3 TL’den 2,8 TL seviyesine yükseldi.

4 Ağustos 1958 Devalüasyonu
Dünya ekonomisi 2. Dünya Savaşı sonrasında her bakımdan 1930’lu yıllardan çok farklıydı. ABD ve Sovyetler Birliği ekseninde iki kampa ayrılmış uluslararası düzen iki kampa ait kurumları ve politikaları barındırıyordu. Süper güçlerin sağladığı resmi yardımlar bu kamplaşma için bir rekabet öğesi haline gelmişti. Kore Savaşı’na Batı blokunun yanında katılım gösteren Türkiye de bu kamplaşmada tercihini yaptı. ABD dış yardım programı ve beraberinde gelen serbest piyasa ekonomisiyle dışa açılma politikası da Türkiye ekonomisinin çehresini değiştirdi. İthalatta serbestleşme ve dış kaynak bolluğu 1950’lerin ilk yarısında yüksek büyüme oranları olarak geriye döndü. Fakat olumlu koşulların tersine dönmesi ve artan dış borç, Türkiye’yi tarihinde ilk kez ama son olmayacak bir kurumla tanıştırdı: IMF. İstikrar programı çerçevesinde 4 Ağustos 1958’de ithalatta de facto olarak 1 ABD doları 9 TL’ye eşitlendi. İki yıl sonra bu karar tüm kurda uygulandı.

10 Ağustos 1970 Devalüasyonu
Türkiye’nin 1960’lı yılları, geçen on yılın tecrübelerinden ders çıkarıldığı bir planlı kalkınma dönemi olarak geçer. Yatırım politikalarındaki öncelikler ve bu yatırımlar için kaynak tahsisleri beş yıllık kalkınma planlarıyla belirlenmiş, başta 1960’ta kurulan Devlet Planlama Teşkilatı ve diğer kamu kuruluşları tarafından denetlenmiştir. Fakat yapılan planlamalarla kısa dönemli makro-ekonomik yönetimler arasındaki uyumsuzluk planlama politikalarındaki en önemli engeli oluşturmuştur. Özellikle 1964 yılından itibaren Türk lirasındaki aşırı değerlenme ve bu değerlenmeye karşı üretilen kur politikaları 1970’li yılların başında başlayan bir ödemeler dengesi krizine neden oldu. Bunun sonucu olarak da 10 Ağustos 1970’te Türk lirası %66 oranında devalüe edilerek 1 ABD doları 15 TL’ye eşitlendi.

1970-80 Arası Kur Ayarlamaları
Türkiye’de artan şiddet olayları ve çeşitli mallar için girilen kuyruklarla hatırlanan 1970’ler sadece Türkiye için değil, ekonomisi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için de ekonomik istikrarsızlığın en yüksek seviyede yaşandığı yıllardı. İki kutuplu dünya düzeninin getirdiği çatışma ortamı savunma harcamalarında artışa neden olurken, süper güçlerin kendi kamplarındaki ülkeler için yarattığı kaynaklarda da giderek kısıtlamalara gidilmişti. Krizlerle dolu bu on yıl savaş sonrası ekonomik düzeni tanımlayan Bretton Woods sisteminin çökmesiyle başladı. Ağustos 1971’de 1 ons altın, 35 ABD dolarına eşitlenerek ekonomik öngörülebilirlik sağlayan bu sistem çöktü ve para birimleri serbest dalgalanmaya geçti. 1973 yılı sonunda OPEC’in petrol fiyatlarını bir politika hamlesi olarak dört katına çıkarması dünyada yüksek büyüme rakamlarının yaşandığı döneme nokta koyarken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerin gırtlağa kadar borca batmasına neden oldu. Türkiye özelinde Kıbrıs Bunalımı ve ABD Ambargosu da bunlara eklenince özellikle 1977’den sonra Türkiye sürekli bir kriz döngüsüne girdi. Vadesi gelen borçlarını ödeyemeyen Türkiye, 1978’de IMF ile anlaşmak zorunda kaldı. Uygulanan program çerçevesinde 1 ABD doları 25 TL’ye çıkarıldı. Bir yıl sonra yine yapılan bir devalüasyonla 1 ABD dolarının değeri 47 TL oldu.

24 Ocak 1980 Kararları
Temel mallarda meydana gelen eksiklikler, duraklayan ekonomi, yükselen enflasyon, sosyal ve siyasi kargaşa ve yürütülemeyen istikrar programları Türkiye’de 1970’lerin sonunu tanımlayan kavramlardı. 1979’da İran-Irak Savaşı’nın tetiklediği 2. Petrol Krizi de bu on yılın son büyük ekonomik şokunu yaşattı. Dünya bir borç krizinin sarmalındayken Türkiye, ekonomsinin yönetilemez noktaya gelmemesi için kredi bulmak zorundaydı. ABD’de Ronald Reagan ve İngiltere’de de Margaret Thatcher’ın başını çektiği “serbestleşme” hareketi, Türkiye ekonomisini serbest piyasa koşullarında dışa açılması için zorluyordu. 24 Ocak 1980 kararları da bu iklimde Türkiye’nin IMF kredisi alabilmek için hazırladığı bir ekonomik programdı. Sonraki süreçte de bu kararlar, Türkiye’nin ithal ikameci modelden ihracata dönük büyüme modeline geçişinde bir milat olarak gösterildi. Yeni ekonomik modelde döviz kuru Türkiye’nin rekabet gücünü sağlayacak şekilde değişken olacak ve ardından serbestleşmeye geçilecekti. Bu doğrultuda 1 ABD doları 47 TL’den 70 TL’ye çıkarıldı. 1 Mayıs 1981’den itibaren de Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Türk lirasının dış değerini ABD dolarının piyasadaki değerini izleyerek günlük olarak ilan etmeye başladı.

1980’den sonra Türkiye sabit kur rejiminden Merkez Bankası’nın çeşitli araçlarla piyasaya müdahale ederek kura etki ettiği müdahaleli dalgalı kur rejimine geçti. Ağustos 1988’de Merkez Bankası bünyesinde döviz ve efektif piyasaların kurulmasıyla günlük olarak açıklanan kur, arz ve talebin etki ettiği dalgalanmaya bırakıldı. Bu dalgalanma Merkez Bankası’nın zaman zaman yaptığı müdahalelerle kontrol altında tutuluyordu. Sabit kur rejiminin terk edilmesiyle dönem dönem uygulanan yüksek oranlı devalüasyonlar da sona erdi. Fakat 1980’den sonra da Türkiye ekonomisi özellikle kriz dönemlerinde günlük kurda yüksek değişimlerin yaşandığı dönemler yaşadı.
2001 Krizinde Türk Lirası Bir Günde %28 Değer Kaybetti
Türkiye son kırk yılda Türk lirasındaki en yüksek değer kaybını 22 Şubat 2001’de yaşadı. Olumsuz ekonomik görünüm ve siyasi gerginliklerin başrol oynadığı 2001 Şubat krizinde ABD doları 685 bin TL’den 957 bin TL’ye çıktı. Türkiye siyasetinde ve ekonomisinden önemli değişimlerin yolunu açan bu kriz, ekonominin %6’ya yakın oranda daralmasına da neden olmuştu. Türk lirasında bir başka rekor düzeyde değer kaybı da süregelen ekonomik krizden kurtulmak için 5 Nisan 1994’te açıklanan kararların ardından yaşanmıştı. Bu kararlardan sonra Türk lirasında 6 ve 7 Nisan tarihlerinde sırasıyla %28 ve %20’ye yakın oranlarda değer kaybı yaşandı.


Son on yılda Türk lirasında en yüksek değer kayıpları ise 2018 yılında yaşandı. Olumsuz ekonomik beklentiler ve ABD ile Türkiye arasında Rahip Brunson krizi nedeniyle gerginleşen ilişkiler 2018’in başında 3,75 TL seviyelerinde olan ABD dolarını yıl içinde 7 TL seviyelerine kadar çıkardı. Türk lirası, ABD dolarına karşı günlük olarak 24 Mayıs’ta %5, 13 Ağustos’ta %9 ve 14 Ağustos’ta ise %13,6 değer kaybetti. Son on yılın bir diğer yüksek değer kaybı da 22 Mart 2021’de yaşandı. 20 Mart’ta Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla tetiklenen dalgalanmayla Türk lirası bir gün içinde %8 değer kaybetti.
Son Yıllarda Döviz Kurları


Son aylarda döviz kurlarındaki değişim Türkiye’nin gündemini işgal ediyor. Geçen yıl 3,44 Türk Lirası’na aldığımız 1 ABD Doları, 6,50 Türk Lirası’na kadar tırmanmış durumda ki bu da bir yılda yaklaşık %90 civarında bir artış anlamına geliyor. Kurdaki bu istikrarsızlık da öngörülebilir bir ekonomik ortam için en büyük engeli oluşturuyor. Fakat Türkiye’nin döviz kurları ile olan problemli ilişkisi aslında yeni bir durum değil.


Türkiye 1980’lere kadar döviz kurlarının değerinin Merkez Bankası tarafından belli zaman aralıklarıyla belirlendiği sabit kur rejimini yürüttü. Bu uygulama her ne kadar kulağa hoş gelse de sıkı derece döviz kontrolleri ve Merkez Bankası’nın bu politikayı uygulaması için güçlü bir rezerv gerektirir. Kurun sabit tutulamadığı durumda da yerel para birimin değeri azaltılır (devalüasyon) ya da artırılır (revalüasyon).
1923’te 1 ABD Doları 1,67 TL’ydi. 1980 yılında ise ortalama bir ABD Doları 75 TL ediyordu. Bir başka deyişle, Cumhuriyetin kuruluşundan, 1980’e kadar Türk Lirası, ABD Doları karşısında yaklaşık 44 kat değer kaybetmişti. 1950’de 7,84 TL olan İngiliz Sterlini de 1980’e geldiğimizde Türk Lirası karşısında tam 21 kat değer kazanmıştı.
1980’lerde geçilen daha esnek kur rejimleriyle beraber, döviz kurlarındaki dalgalanmalar da daha görünür hale gelmeye başladı.
1980’lerde Dolar ve Sterlin, 1980 öncesi 57 yılda kazandığı oranı sadece 11 yılda geçti. 1980-1991 arasında ABD doları 54 kat, İngiliz Sterlini ise 41 kat değer kazandı.
Ekonomik olarak çok zorlu bir dönem olan 1990’larda ise döviz kurlarındaki oynaklığın en üst seviyede olduğunu belirtmek gerekiyor. 2018 yılında şu ana kadar ortalama ABD Doları’nın değeri, 1990 yılındaki ortalama değerinin tam 1.669 katı. Bir başka deyişle, günümüzden baktığımızda (altı sıfırın atıldığını dikkate alarak) 1990 yılında ortalama olarak 10 ABD Doları üç kuruşa, 10 İngiliz Sterlini ise 5 kuruşa tekabül ediyordu. Bugün ise 2018 yılları ortalamaları ABD Doları için 4,35 TL, İngiliz Sterlini için ise 5,88 TL.




Doğruluk payı
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Dolara İhtiyaç Duyan İran Destekli Milisler Visa ve Mastercard’a Yöneliyor
Silahlı gruplar, bir bankacılık boşluğu kapatıldığında dolara erişimini kaybetti. Zirvede ayda 1,5 milyar dolar içeren kartları kullanarak bir döviz bozdurma planından yararlanmak için hızla döndüler. Merkez Resmi kur ile piyasa kur farkını fırsata çevirip milyonlarca dolar akladılar…

Yayınlanma:
19 saat önce|
06/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Irak, birkaç yıl önce Visa ve Mastercard için küçük bir pazardı ve 2023’ün başında sınır ötesi işlemlerde ayda yalnızca 50 milyon dolar veya daha az gelir elde ediyordu. Ardından, o yılın Nisan ayında neredeyse bir gecede %2900’lük bir artışla yaklaşık 1,5 milyar dolara patladı.
Ne değişti? ABD’li ve Iraklı yetkililere ve The Wall Street Journal tarafından incelenen belgelere göre, Iraklı milis grupları, Visa ve Mastercard’ın ödeme ağlarından kendileri ve İran’daki müttefikleri için endüstriyel ölçekte nasıl dolar çekeceklerini buldular.
Kartlara geçiş, ABD Hazinesi ve New York Federal Rezerv Bankası‘nın 2022’nin sonlarında dolandırıcılık için kullanılan büyük bir boşluğu (kara para aklama güvencelerinden yoksun Irak bankalarının uluslararası banka havalesi işlemleri) kapatmasının ardından geldi. Irak’ın işgali sırasında ABD tarafından yaratılan bu sistemdeki kusurlar, İran’ın ve desteklediği milis gruplarının on yıldan fazla bir süre içinde milyarlarca dolara erişmesine izin verdi.
ABD nihayet bu musluğu kapattıktan sonra, milisler hızla kart şemasından kar elde etmenin yollarını buldular.
ABD’li ödeme devleri, Mastercard ve Visa markalı nakit ve banka kartları çıkarmak için Iraklı ortaklarla anlaşarak patlamayı körüklemeye yardımcı oldu ve onlara işlem seviyelerini artırmak için finansal teşvikler sundu. Belgelere göre, bazı durumlarda, Iraklı ihraççıların milis bağları vardı ve yaygın yolsuzlukla bilinen bir ülkede yetersiz dolandırıcılık kontrolleri vardı.
Yine de, Hazine tarafından silahlı grupların katılımı hakkında bilgilendirildikten sonra, kart şirketlerinin işlemleri önemli ölçüde dizginlemesi aylar aldı – bu zirveden düştü, ancak yine de bu yılın başlarına kadar ayda yaklaşık 400 milyon dolar ile 1,1 milyar dolar arasında değişiyordu. Konuya aşina olan kişilere göre, kart ödemelerinin kontrolünü ele geçirmek amacıyla, Irak Merkez Bankası kısa süre önce ayda 300 milyon dolarlık bir üst sınır belirledi.
Irak’ın hem resmi bir dolar kuru hem de daha yüksek, gayri resmi bir kuru var. Bu, bir kişinin Irak’ta ön ödemeli nakit ve banka kartları satın alabileceği, parayı diğer Orta Doğu ülkelerinde Irak’ın resmi kuru üzerinden dolar olarak çekebileceği ve daha sonra resmi olmayan kur üzerinden dinara dönüştürmek için Irak’a iade edebileceği anlamına geliyor. Bu, %21’e kadar ulaşan kazançlar sağlar. Resmi Ku ri lepiyasa kuru arasındaki farkı fırsata çevirip milyonlarca dolar kazandılar.
Sonuç, yirmi yıl veya daha uzun bir süre önce İran’ın desteğiyle ortaya çıkan ve Irak ve Suriye’deki Amerikan güçlerine yönelik saldırılar nedeniyle ABD yaptırımları altında kalan Irak’ın güçlü milisleri için gelişen bir iş oldu. Mastercard ve Visa, bazı yüksek riskli pazarlarda sınır ötesi işlemlerde %1 ila %1,4 veya daha fazla ücret alarak da kâr elde etti.
WSJ-Davit S. Cloud
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Bankalara Kara Para Cezası yağdı

Yayınlanma:
1 gün önce|
06/07/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Singapur, küresel finans dünyasını sarsan tarihi bir kara para aklama soruşturmasını tamamladı. UBS Group, Citigroup, Julius Baer ve Credit Suisse gibi dünyanın önde gelen finans devlerinin de aralarında bulunduğu dokuz kuruluşa toplam 21,5 milyon dolar para cezası kesildi. En yüksek ceza 4,5 milyon dolarla Credit Suisse’e verildi.
Singapur Tarihinin En Büyük Mali Operasyonu
2023 yılında başlatılan soruşturma kapsamında; yaklaşık 2,3 milyar dolarlık yasa dışı varlık tespit edildi, 10 yabancı uyruklu kişi tutuklandı. Bu kapsamda gerçekleştirilen operasyonlar, Singapur tarihindeki en büyük finansal suç dosyası olarak kayıtlara geçti.
Ceza Alan Kurumlar ve Gerekçeler
Singapur Para Otoritesi (MAS) tarafından yürütülen denetimlerde, aşağıdaki eksikliklerin tespit edildiği bildirildi:
-
Müşteri risk analizlerinin yetersiz yapılması
-
Servet kaynaklarının izlenmemesi
-
Şüpheli işlemlerin zamanında raporlanmaması
Cezaya çarptırılan finansal kurumlar ve ceza miktarları şöyle:
-
Credit Suisse: 4,5 milyon dolar
-
UOB Kay Hian: 2,85 milyon Singapur doları
-
Blue Ocean Invest: 2,4 milyon Singapur doları
-
Trident Trust Company Singapore: 1,8 milyon Singapur doları
-
UBS Group, Citigroup, Julius Baer, UOB ve LGT Bank: toplam 27,5 milyon Singapur doları (yaklaşık 20 milyon USD)
Sanıklara Hapis ve Sınır Dışı Kararı
Tutuklanan şüphelilere 13 ila 17 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Cezalarını tamamlayan bu kişiler kalıcı şekilde Singapur’dan sınır dışı edildi. Yetkililer, tekrar ülkeye girişlerinin yasaklandığını açıkladı.
Kara Paranın Kaynağı: Dolandırıcılık ve Bahis
Reuters’ın ulaştığı bilgilere göre, suç gelirleri büyük ölçüde yurtdışı dolandırıcılık şebekeleri ve online yasa dışı bahis siteleri üzerinden elde edildi. Aklanan paraların bir kısmı Singapur bankalarında tutuldu, bir kısmı ise lüks gayrimenkul, spor otomobil ve mücevher gibi alanlara yatırıldı.
Denetim Süreci Sıkılaşıyor
Singapur Para Otoritesi (MAS), finans kuruluşlarının dahili denetim sistemlerini güçlendirdiğini ve sürecin yakın takibe alındığını açıkladı. Ayrıca şeffaflığın artırılması ve kara paranın önlenmesi amacıyla yeni yükümlülükler getirileceği bildirildi.
Küresel bankacılık sistemi açısından Singapur gibi düzenleme konusunda sert tutum sergileyen finans merkezlerinin etkisi büyüyor. Özellikle Asya-Pasifik bölgesinde kara para aklamaya karşı yürütülen bu tür operasyonlar, yalnızca yerel değil, uluslararası finansın denetim reflekslerini de yeniden şekillendiriyor.
Kaynak:
MAS (Monetary Authority of Singapore), Reuters, bankavitrini.com araştırma birimi
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Tribünler TCMB’yi çağırıyor: Enflasyonda kırılmamın ilk işaretleri…

Yayınlanma:
3 gün önce|
04/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Dün Türk mali piyasalarının gündeminde, TÜİK tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verisi bulunuyordu. Buna göre, yıllık enflasyon %35,05 ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşirken, aylık artış da %1,4 oldu. Temel enflasyon göstergeleri Eylül 2021’den bu yana ilk defa ardarda %2’nin altında artış kaydederken, manşet enflasyon da son 3,5 yılın en düşük düzeyine geriledi. Verinin alt kalemlerinde, tıpkı geçen ay olduğu üzere, gıda ve alkolsüz içecekler harcama grubunda aylık fiyat değişiminin eksi %0,27 olması belirleyici oldu. Daha önce de belirttiğimiz üzere, Türk-İş ve İTO’nun gıda kalemlerinde anlamlı artışlar görürken, TÜİK’in iki aydır negatif fiyat açıklamasını bir miktar da olsa garip karşılandı. Diğer alt kalemlerde ise, enflasyonun müsebbibi olarak gördüğümüz kira yani konut fiyatlarında yıllık enflasyonun %66 (aylık %2,62), eğitim yıllık %73 (aylık %4,51) ve sağlık yıllık %39 (aylık %0,66) artış kaydetti. Fiyatlama anlamında yapışkanlık yaratan unsurların devrede kalmayı sürdürdüğünü görüyoruz ki bu da tablonun olumsuz tarafını gösterdi!
Mevcut durumda politika faizinin %46, TÜFE’nin %35, sene sonu tahminimiz %28-30 olduğu hatta 12 ay sonrası ise de %25 olduğu düşünülürse, reel faizin oldukça yüksek olmasından hareketle, dışarıda jeopolitik riskler ve ticaret savaşına yönelik endişelerini de yumuşaması, içeride siyasi risklerin hafiflemesi gibi faktörlerin ışığında, TCMB’nin 24 Temmuz olağan PPK toplantısında 350 baz puan faiz indirimine gideceğini, böylelikle politika faizinin işlerin adeta altüst olduğu 19 Mart öncesine döneceğini, faiz koridorunun ise daha simetrik bir hâl alacağını düşünüyoruz. TCMB’nin, yılın geriye kalan üç toplantısının her birinde 250şer baz puan indirime gidip, sene sonu manşet faizini %35 seviyesine getirmesini baz senaryo olarak planlıyoruz.
Gelelim verinin piyasa yansımasına… İlk etapta olumlu seyreden piyasa tepkisi akabinde yerini bir miktar da olsa kâr satışlarına terk etti. Özellikle hafta başı CHP Kurultay kararının ertelenmesi ardından ortaya çıkan iyimserlik sonrası biraz soluklanma ihtiyacını da normal karşılamak gerekiyor. Son dört günde neredeyse %15 yükselen Borsa İstanbul bankacılık endeksi dün günü %0,7 düşüşle tamamladı. Borsa İstanbul ana endeksinde ise fiyat boyu kısalarak gün sadece %0,4 artışla tamamlandı. Faiz indiriminin yarayacağı sanayi hisselerinde ise (BİST-Sinai endeksi) %1 artış gördük. Tahvil cephesinde iki yıl vadeli gösterge tahvil sınırlı yükselirken, Türkiye’nin yabancı indinden risklerini gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi ise 280 baz puan ile neredeyse 19 Mart sonrası dönemin en düşük düzeyine geriledi. USDTRY kuru oldukça sakin ve yatay bir seyir izleyerek 39,80 seviyesinin etrafında dar bir bantta salınmaya devam etti.
Her hafta perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK’nın haftalık bültenlerini yine enine boyuna irdeledik. Ne demiştik, ölçemezsen bilemezsin, bilemezsen de yönetemezsin. Bu minvalde, 27 Haziran ile sona eren haftada, parite etkisinden arındırılmış seriye göre toplam DTH kurumsal cephede yaşanan artışın etkisi ile 0,68 milyar dolar artış kaydetti. BDDK verisine göre ise, KKM stoku azalmaya devam ederken (stok rakam 13,7 milyar dolar), toplam DTH içinde payı %2,35 seviyesine kadar geriledi. DTH ve KKM’nin toplamı %40,40, TL’nin payı ise %59,60 seviyesinde önemli bir değişim kaydetmedi. Menkul kıymet istatistiklerine göre ise, yabancıların menkul kıymet pozisyonu (hisse senedi 0,25 milyar dolar, DİBS 0,31 milyar dolar, eurobond 0,28 milyar dolar) olmak üzere net anlamda 0,8 milyar dolar artış kaydetti. TCMB’nin CHP Kurultay kararı sonrası net yabancı para pozisyonundaki iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz. Salı günü valörlü işlemlerde yaşanan 7,6 milyar dolar artış ardından Çarşamba valörlü işlemlerde de 1,1 milyar dolar artış ile manşet rakam 29,2 milyar dolar seviyesine yükselerek dikkat çekti (bakınız grafik). TCMB’nin döviz pozisyonunun iyileşmesi, TL’nin kırılganlığını azaltan önemli bir unsur olduğunun da altını peşinen çizmemiz gerekiyor.
Dönelim yurt dışına… Dün içeride enflasyon, dışarıda ise ABD istihdam raporu yakından takip edildi. Özel sektör istihdamının pandemiden sonra ilk kez azalış göstermesi ardından dün açıklanan verinin de bir miktar zayıf geleceği düşünülmüştü ama tam da öyle olmadı. Şöyle ki, Haziran ayında tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 147 bin artış kaydederken (beklenti +110bin) işsizlik oranı da %4,3’ten %4,1’e geriledi. İstihdam raporunu beklentilere oranla güçlü gelmesi ardından FED’in Temmuz ayında faiz indirimine gidebileceğine yönelik zaten cılız olan beklentiler iyice azaldı. Vadeli kontratlara göre, sene sonuna kadar indirim beklentisinin boyu kısalarak 52 baz puan olurken, Eylül toplantısında 25 baz puan indirime ise %72 şans tanınıyor.
Verinin piyasa yansıması ise doların hafifçe güçlenmesine, hisse senetlerinin ise beklentileri aşan güçlü istihdam ile artış kaydetmesi ile sonuçlandı. Hisse senetlerine olumlu yansıyan bir başka faktör ise her ne kadar bütçeye 3,4 trilyon dolar etki yapması, enflasyonu artırması ve ilave borçlanma gereksinimi yaratması beklense de, Trump’ın “büyük güzel yasası” meclisten de onay almayı başardı. ABD’de vergi paketinin büyümeye yardımcı olacağı görüşünden hareketle majör endeksler dün geceyi %1 civarında yükselişle tamamladı.
Güçlü ABD istihdam raporu ile 10 yıllık tahvil getirisi hafifçe yükselerek %4,34 seviyesine gelirken, altının ons fiyatı ise 3,340 dolar seviyesine hafif de olsa geriledi. Göz bebeğimiz gümüşse 37 dolar seviyesinin kıyısında haftayı kapatmaya aday görünüyor. Daha geniş bir açıdan bakarsak, altın gümüş rasyosunda (aşağıdaki grafikten de göreceğiniz üzere) kritik seviyelere geldik. Rasyonun 90 seviyesinin altına gelmesi durumunda gümüşün koşu temposunu artıracağını düşünüyoruz. Direnişin parası bitcoin ise 109bin dolar seviyesinin üzerine yerleşirken, asıl hareketin başlaması için önünde sadece 113bin dolar seviyesindeki direnci aşması kaldı (bakınız grafik).
Wall Street’teki yükseliş, Nvidia’nın 4 trilyon dolarlık değerlemeye yaklaşması ve güçlü gelen ABD istihdam verileri ile desteklenirken, piyasalarda bir süredir hâkim olan iyimserlik, 9 Temmuz tarihinde dolacak 90 günlük tarife uzatımının sonu nedeniyle yerini biraz daha temkinli bir seyre terk etti. Reuters haberlerinde Trump’ın tarifeler ile ilgili ülkelere mektuplar göndermeye başladığın okuyoruz. Asya’nın gösterge endeksi Nikkei bu sabah yatay bir seyir izlese de, haftalık bazda %0,8 kayıpla üç haftalık yükseliş serisini sonlandırmaya hazırlanıyor. Kore borsası Kospi ise %1,3 geriledi. Genel hatları ile haftanın son iş gününde, Asya piyasalarında hafif de olsa satıcılı bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de hafif de olsa düşüşler görülüyor. ABD piyasalarının bugün Bağımsızlık Günü nedeniyle tatil konumunda olacağını not edelim. Mali piyasaların gündeminde bugün KKTC İstatistik Kurumunu enflasyon verileri, Türkiye’de ise Reel Efektif Döviz Kuru takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dilerim.
TCMB net yabancı para pozisyonu, swap hâriç
Bitcoin
Altın Gümüş Rasyosu
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (855)
- BANKA ANALİZLERİ (141)
- BANKA HABERLERİ (3.158)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (456)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.861)
- GÜNCEL (3.289)
- GÜNDEM (3.217)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (134)
- ŞİRKETLER (2.276)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (482)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.082)
- Ali Coşkun (28)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (27)
- Dr. Abbas Karakaya (66)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (581)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (9)
- Süleyman Çembertaş (17)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Squid Game Dizisinden Şirket Hayatına 13 Kritik Ders

Yerli Turist Nerede? Tatil Cennetleri Neden Boş Kaldı?

TOBB’un “Nefes Kredisi” KOBİ’ler için yeniden başlıyor

Gün Ortası Bolluğu, Akşam Sıkışıklığı: Türkiye “Duck Curve” ile Tanıştı!

Döngüsel Ekonomi: Geleceğin Sürdürülebilir Modeli

Dolara İhtiyaç Duyan İran Destekli Milisler Visa ve Mastercard’a Yöneliyor

Bankalara Kara Para Cezası yağdı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

AKBANK 3,4 milyar TL Takipteki Alacaklarını sattı

İsrail-İran Savaşının Türkiye’ye Etkileri

Sermaye kediye mi yüklendi?

Kentsel dönüşüm müteahhiti yaptığı daire ve dükkanları satıp ‘İflas ettim’ dedi
- Kayıt dışı ile mücadele sürüyor 06/07/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Temmuz'da Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 06/07/2025
- TEMMUZ AYI PROFESÖR MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Profesör Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 06/07/2025
- YENİ HEMŞİRE MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Hemşire Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 06/07/2025
- YENİ TEKNİSYEN MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Teknisyen Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 06/07/2025
- SON DAKİKA: ÇILGIN SAYISAL LOTO SONUÇLARI 5 TEMMUZ 2025 | 419.765.006,39 TL büyük ikramiye devretti! Çılgın Sayısal Loto sonuçları nasıl öğrenilir? 06/07/2025
- Piyasalar canlanıyor: Savaş bitti, faiz indirimi beklentisi güçlendi 06/07/2025
- Pekin'den AB'ye misilleme 06/07/2025
- Şimşek: 18 bin mükellefimiz vergi matrahını 32 milyar lira artırdı 06/07/2025
- Rekabet Kurumu'ndan Spotify açıklaması 06/07/2025
- TOBB'un "Nefes Kredisi" KOBİ'ler için yeniden başlıyor 06/07/2025
- Borsanın gözü faiz indirimlerinde 06/07/2025
- Küresel piyasalarda FOMC toplantı tutanakları radarda 06/07/2025
- ABD’den Türkiye’ye kripto düzenlemeleri: Yeni oyun planı 05/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı