Connect with us

GÜNCEL

Türkiye’nin ilk yetenek araştırması: Beyaz yakalı olmak artık cazip değil

Türkiye’nin ilk yetenek araştırmasına göre, son dönemde beyaz yakalı olmak artık cazip bir seçenek değil. Şirketler, yeni yetenekleri keşfetmek ve ellerinde tutmak için yeni yollar bulmak zorunda kalacak gibi görünüyor.

Yayınlanma:

|

Araştırmaya göre, beyaz yakalı olmak artık rağbet gören bir seçenek olmaktan çıktı. Ülkenin son dönemde içine girdiği sosyo-ekonomik koşullar, yetenekler için yurtdışında çalışma seçeneğini daha cazip bir hale getirdiğini gösteriyor. Araştırma beyin göçünün özellikle dijital yetkinlikteki kişilerde yaşandığını ortaya koyuyor.

Türkiye’nin önde gelen hızlı tüketim, perakende, teknoloji, e-ticaret, finans şirketleri ile holdi̇ng bünyelerinde görev yapan insan kaynakları yöneticileri ve 25-39 yaş arası yeteneklerin yanı sıra ‘yetenek avcısı’ danışmanlarla yapılan derinlemesine görüşmelere dayanan bu niteliksel araştırma, hem ülkenin dönemsel koşulları hem de yeteneklerin bu yeni koşullar altındaki gelecek arayışlarına ilişkin zihin açıcı içgörüler sunuyor.

İş dünyasına ışık tutacak güncel bir rehber

Araştırmayı tasarlarken, şirketlerin son dönemde iyice şiddetlenen yetenekleri elde tutma ihtiyacını esas almakla birlikte, yeteneklerin kendileri ve hedefleri hakkındaki güncel fikirlerini öğrenmek amacıyla da yola çıktıklarını söyleyen GeneX Kurucu Ortağı Behiye Ersin Arsan, çalışma kapsamında yeteneklere ve şirketlere eşit mesafede durduklarını özellikle belirtiyor. Araştırmanın üzerinde dikkatle çalışılmaya değer pek çok sonuç sunduğunu kaydeden Arsan, elde edilen çıktıların farklı sektörlerden şirketler tarafından özelleştirilerek yetenek yönetimi stratejilerine baz oluşturmasını hedeflediklerini ifade ediyor: “Bu kapsamlı ve geniş spektrumlu çalışmanın yetenek yönetimi işini dünya standartlarında ele almak isteyen tüm kişi ve kurumlarla buluşmasını ümit ediyoruz.”

FutureBright Kalitatif Araştırmalar Genel Müdür Yardımcısı Ebru Özdemir Taşdiken ise, çalışmanın başında kendilerine, “İş dünyasında ilerlerken terazinin bir kefesine anne şefkatini, diğerine yeni deneyimlere yelken açma tutkusunu koyan yetenekler tam olarak ne istiyor?”, “Belirsizlik karşısında şirketler, hangi uygulamalara başvuruyor?” gibi sorular sorarak işe koyulduklarını söylüyor. Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından birinin, bir süredir esmekte olan girişimcilik rüzgarının bir ölçüde dinmesi ve yeteneklerin ‘güvenli liman’ olarak gördükleri kurumsal şirketlere yönelmesi olduğuna vurgu yapan Taşdiken, yeteneklerin bir gözünün ‘gig ekonomisi’ olarak adlandırılan esnek çalışma modelinde olduğunu da not ediyor. Taşdiken ayrıca, içinde bulunduğumuz yeni koşulların yeteneklerin tercihlerine yansımalarını daha iyi anlamak üzere yaptıkları çalışmadan elde edilen içgörülerin, iş dünyasına ışık tutacak güncel bir rehber olacağını ifade ediyor.

Beyaz yakalılığın astarı yüzünden pahalı

Araştırmanın en çarpıcı sonuçlarından biri, beyaz yakalı olmanın yetenekler için havalı bir şey olmaktan çıkmış olması. Bunun temel sebeplerinden biri, Türkiye’de beyaz yakalı olmanın karşılığının eskisi kadar alınamadığına yönelik gittikçe yaygınlaşan kanaat. Daha açık bir ifadeyle, beyaz yakalıların maaş seviyeleri, şirketlerin sunduğu yan haklar ve statü sembolleri yeteneklerin gözünde cazibesini hızla kaybediyor.

Öte yandan, çoğu yetenek için beyaz yakalı olmanın bedeli, kendisi olmaktan, özgürlük ve özgünlüğünden vazgeçmek anlamına geldiği halde, beklentiler ve elde edilenler, göze alınan bu kişisel maliyetleri artık karşılamıyor. Haftanın beş günü 09.00 – 17.00 mesaisi, bitmeyen toplantılar, alınamayan kararlar, iş yerinde karşılaşılan kısıtlamalar ve adalet hislerini zedeleyen hiyerarşi ayrıcalıkları, özellikle genç yetenekleri kaçıran faktörlerin başında yer alıyor. Konu hakkında yorum yapan bir yetenek, “Benim için haftanın beş günü işe gitmek hapse girmekten farksız” diyor söz gelimi.

Yeteneklerin gözü dışarıda

Araştırmanın bir başka önemli çıktısı, Türkiye’de son döneme damgasını vuran beyin göçü gerçeğini yeteneklerin bakış açısından teyit ediyor. Ülkenin son dönemde içine girdiği sosyo-ekonomik koşullar, yetenekler için yurtdışında çalışma seçeneğini gittikçe daha cazip bir hale getiriyor. Konu hakkında yorum yapan insan kaynakları yetkililerine göre, etki alanını kaybetmeden daha yüksek bir refaha kavuşmak isteyen yeteneklere yurtdışından da yüksek bir talep var. Konu hakkında konuşan bir yetkili, “Türkiye’de özellikle di̇ji̇tal yetkinlikteki işgücünü istihdam etmek zor” diyor.

Bu durum, Türkiye’de faaliyet gösteren şirketleri yetenekleri bulmak ve elde tutmak açısından gittikçe daha çok zorlarken, yeteneklerin yurtiçi kariyer seçeneklerini de biçimlendiriyor. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, yetenekler Türkiye’de kalmayı tercih etseler bile, kendilerine daha sonra yurt dışının kapısını açacak seçeneklere, başka bir deyişle global ve çok uluslu şirketler ile faaliyetleri uluslararası alana yayılmış yerli şirketlere öncelik veriyorlar.

Bu koşullar altında operasyon alanı Türkiye ile sınırlı olan şirketlerin yetenekleri çekme ve elde tutma kapasiteleri epey yetersiz kalıyor. Araştırmada yer alan bir yeteneğin sözleri durumu net bir şekilde özetliyor aslında: “Bir Türk firmasında çalışmama rağmen, yurtdışı ile bağlantılı olmam, gerektiğinde oraya gitme imkanımın olması, beni rahatlatan bir şey açıkçası.”

Ayrılsak da dost kalalım

Bu yeni gerçeklerin farkına varan şirketler çözüm olarak, kaybettikleri veya kaybetmeleri muhtemel yetenekleri tümüyle yitirmemenin yollarını arıyor. Ayrılığın kaçınılmaz olduğu durumlarda şirketler, yetenekleri, kendi çalışanı olmasalar bile ekosistemleri içinde, ‘gig ekonomisi’ koşullarıyla tutmaya çalışıyor. Bunun mümkün olmadığı koşullarda ise, gelecekte yeniden çalışabilmek beklentisiyle dostça vedalaşma, yeteneği tedarikçi, müşteri ya da en azından şirket hakkında olumlu sözler söyleyecek bir ‘marka elçisi’ olarak kazanmak gi̇bi̇ seçenekler devreye alınıyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Prof. Dr. YILMAZ: TCMB faiz kararını değerlendirdi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye, G20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra en yüksek yıllık enflasyona sahip ülke. TÜİK verilerine göre mart ayı aylık enflasyonu yüzde 3,16 ve yıllık yüzde 68,5. Enflasyon oranının önümüzdeki aylarda aylık yükselişini devam ettirerek mayıs ayında yüzde 75’e yakın bir seviyeye çıkacağını tahmin ediyorum. 

TCMB’nin nisan ayı faiz kararı oldukça kritik önem sahip. Bankanın şubat ayında politika faizini yüzde 45’te sabit tuttuktan sonra mart ayındaki toplantıda 500 baz puan arttırarak yüzde 50’ye çıkardığını hatırlayalım. Banka faiz koridoru uygulamasına devam ediyor ve şu anda piyasada gecelik faizler koridorun üstü olan yüzde 53’te.  

Son faiz artırımındaki en önemli etkenler, yerel seçim öncesinde kurda yaşanan hareketlilik ve uluslararası kuruluşların faiz artırımına ilişkin görüşleriydi. 

Ancak yerel seçimin ardından kurdaki hareketlilik yerini sakinliğe bıraktı, net döviz rezervlerinde iyileşme başladı. 

Seçimin ardından para ve maliye politikasında sıkılaşmaya yönelik açıklamalar gelmeye devam etti. TCMB tarafından para politikasının enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda sıkılaştırılacağı ve likidite arttırıcı adım atılmayacağı yönündeki açıklamalar, mevduat faizlerini yukarı çekip enflasyonla mücadeleyi daha etkin kılar. Ayrıca maliye politikasında da kamu harcamalarında tasarruf ile sıkılaşmanın devam edeceğine ilişkin açıklamalar, -geçen yılın yaz dönemindeki gibi- vergi artışlarının enflasyonist etkisinin ortaya çıkmasını engeller. O nedenle bu söylemlere bakınca da TCMB bu ay faiz arttırmayabilir.  

Tabi söylem dışında gerçekler var. Örneğin kur artışı her zaman olduğu gibi enflasyonla mücadelenin önünü kesecek bir etken. TEPAV’ın hesaplamalarına göre 2024 yıl sonu tüketici enflasyonun yüzde 40’ın altına inmesi için aylık kur artışlarının yılın kalan döneminde yaklaşık yüzde 2 ve daha az olması gerekiyor. O nedenle TCMB kontrollü kur politikasına devam edecekse politika faizini arttırma ihtiyacı hissetmeyebilir. Ancak bu politikanın sürdürülemez olduğuna daha önce de şahit olduk.  

Ayrıca kur artışını engellemek için yabancı sermayeye ihtiyaç var. Seçim öncesi hisse senedi ve DİBS piyasasından yabancı sermaye çıkışı gerçekleşirken, seçim sonrası yabancı sermaye için ortam hazırlanmaya çalışılıyor. Bunun yolu da faiz arttırımından geçiyor. Hem de Ortadoğu gerilimi ve jeopolitik risklere rağmen.

Enflasyonla mücadelenin önünde başka bazı önemli engeller var: Bunlardan biri, TL mevduat faizlerinin yükselişine rağmen dolarizasyonda arzu edilen düşüşün gelmemesi. Sıkı parasal duruş halen hem döviz dönüşümlü KKM’de hem de DTH’daki azalışı beraberinde getirmekte kısmen etkisiz. 

Çoğu banka mevduat faizlerini özellikle yüksek meblağlar söz konusu olduğunda arttırıyor. Bu da daha düşük meblağlardaki gönüllü tasarrufların artmasını engellerken iç talepteki beklenen baskıyı geciktiriyor. 

Bir diğeri ve en önemlisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanamaması. TCMB’ye göre yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 36. Oysa geçen hafta açıklanan nisan ayı piyasa katılımcıları anketine göre yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 44,19. Bir önceki anket döneminde beklenti yüzde 44,16’ydı. Dolayısıyla TCMB mart ayı PPK toplantısında politika faizini 500 baz puan arttırmasına rağmen, katılıcıların beklentileri yüzde 36’lık yıl sonu TÜFE tahminine halen yakınlaşmamış. 

Yine aynı anket verilerine göre; 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 36,7 iken, nisan ayında yüzde 35,17’ye çok sınırlı gerilemiş durumda. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi mart ayı anket döneminde yüzde 22,67 iken nisan ayında ise yüzde 22,05. 

Enflasyon beklentilerindeki bozulma, enflasyonun gelir dağılımında ortaya çıkardığı adaletsizlikleri daha önce de yazdım. Ama hafta sonundaki restoran boykotu enflasyonla başımızın ne kadar dertte olduğunun göstergelerinden biri. TCMB’nin enflasyonla mücadelede etkinliğini ortaya koyması beklenir ancak faiz kararı hizmet enflasyonuyla ilgili nasıl bir çözüm üretecek? Politika faizindeki artışın işletmelerin kredi ve finansman maliyetlerini yükselterek yeniden fiyat artışlarını besleme olasılığı yüksek. Bu durumu bertaraf edecek “yol”, maalesef emek maliyetini minimize etmekten, yani ücretlerin baskılanması, ardından işsizlik ve yoksulluktan geçecek gibi görünüyor.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

GÜNCEL

Lokanta ve kafelerde beklenen KDV artışı geldi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğe göre; Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı, lokanta, kafe gibi yiyecek ve içecek satışı yapılan işletmelerde uygulanan KDV oranlarında düzenlemeye gitti.

Yapılacak değişikliğe göre; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 Tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde yer alan, ‘yüzde 8’ ibareleri ‘yüzde 10’, ‘yüzde 18’ ibareleri ise ‘yüzde 20’ olarak düzenlenecek.

Düzenlemeyle birlikte kafe, lokanta, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları ve dışarıdan temin edilen ürünler için KDV oranı yüzde 10 olarak hesaplanacak. Aynı zamanda, internet üzerinden, telefonla ya da gel- al gibi yöntemlerle yapılan satışlarda da aynı KDV oranı uygulanacak.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Halkbank’tan HUBrica ile girişimcilere destek

Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan: “Gelişen ve değişen finansal teknolojilerin ülkemizdeki öncü bankası olarak, ‘Fikirler HUBrica’da büyür’ mottosuyla duyurduğumuz Hızlandırma Programıyla fintek ekosisteminin gelişmesine katkı sunacağız” dedi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Halkbank, Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde girişimcilik programları düzenleyen ‘YTU Startup House’ ile birlikte HUBrica Hızlandırma Programı’nı hayata geçirdi.

Bankadan yapılan açıklamaya göre programın açılış toplantısı, bugün İstanbul Finans Merkezi’nde yer alan Halk Ofis Kuleleri’nde gerçekleştirildi.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, YTU Startup House ile yapılan işbirliği neticesinde girişimcilik ekosisteminde yeni bir hikaye yazmaya başlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, özellikle son yıllarda dünyada finansal teknolojilerin büyük bir gelişme gösterdiğini ve finans sektöründeki rolünün çok daha belirleyici hale geldiğini aktardı.

Finans sektöründe teknolojinin rolünün hiç olmadığı kadar belirleyici bir hale geldiğini kaydeden Arslan, ‘Girişimcilik ruhu ve teknolojiye olan bu büyük ilgi, finans sektöründe çığır açacak ortamlar ve fırsatlar oluşturuyor. Gelişen ve değişen finansal teknolojilerin ülkemizdeki öncü bankası olarak, ‘Fikirler HUBrica’da büyür’ mottosuyla duyurduğumuz Hızlandırma Programıyla fintek ekosisteminin gelişmesine katkı sunacağız. Bu program, aynı zamanda bankamızın girişimcilik ekosisteminin gelişimine katkı sağlamaya, yenilikçi fikirleri desteklemeye ve finans sektöründeki dönüşümü hızlandırmaya yönelik taahhüdünün en güçlü göstergesidir.’ ifadelerini kullandı.

Bankanın köklü birikimi ve güçlü finansal yapısıyla üretim, yatırım, ihracat ve istihdamın artışına katkıda bulunan tüm girişimcilerin başarı yolculuklarında yanlarında olduğuna dikkati çeken Arslan, özellikle kadınların ve gençlerin yenilikçi ruhundan aldıkları ilhamla çalışmalarına devam edeceklerini belirtti.

Arslan, programda yer almaya hak kazanan 11 girişimi tebrik ettiğini aktararak, ‘Programın hayallerinizi gerçekleştirmenize ve başarıya ulaşmanıza yardımcı olacağına inanıyorum. HUBrica’nın sunduğu destek ve kaynaklarla, büyüme ve başarı yolculuğunuzda sizlerin yanında olacağız.’ açıklamasını yaptı.

– Üst düzey network imkanı

Geniş kapsamlı bir değerlendirme sürecinden sonra programa kabul edilen girişimciler için online eğitim programları tasarlandı. 6 ay sürecek program boyunca uzman eğitmenler ve mentörler tarafından desteklenecek olan girişimciler, eğitim sonunda ürünlerini farklı pazarlarda ve platformlarda müşterilerle buluşturma imkanına sahip olacak.

Programa dahil olan girişimciler, banka yöneticileriyle bir araya gelerek üst düzey network kurma, kitle fonlama ve yatırımcı buluşmaları yoluyla yatırım alma imkanına kavuşacak.

Programı başarıyla tamamlayarak mezun olan girişimler için Eylül 2024’te Demo Day etkinliği düzenlenecek.

Programdan mezun olmaya hak kazanan girişimler, bu organizasyonda, girişimcilik ekosisteminin önemli temsilcileri karşısında proje sunumlarını gerçekleştirecek ve yatırım alma fırsatı elde edecek.

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.