Connect with us

GÜNDEM

YABANCILARA GAYRİMENKUL SATIŞI VE KONUT FİYATLARI/KİRALARI

Yayınlanma:

|

Türkiye’de ekonomi yönetimi, uzun yıllar boyunca, gayrimenkul yatırımlarını ön plana çıkaran bir stratejiyi tercih etmiştir. Buna ilave olarak kamu yatırımları içinde de altyapı yatırımlarına daha fazla ağırlık verilmiştir. Bu anlayış kaynak dağılımını da etkilemiş, üretken sanayi ve tarım yatırımları yerine arazi rantlarının realize edilmesine yönelik gayrimenkul yatırımlarında daha büyük bir artış ile karşılaşılmıştır. Her yıl yaklaşık bir milyon civarında artan nüfus ve sürecin devamlılığını sağlamış, önce Suriye, sonra da başta Afganistan olmak üzere diğer ülkelerden gelen milyonlarca sığınmacı da bu süreci beslemiştir. Son olarak Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle bu ülkelerden Türkiye’ye gelenlerin gayrimenkul talebi ile karşılaşılmıştır.

Bu sürecin gerisinde öncelikle 2003 yılından itibaren yabancılara gayrimenkul satışına izin veren yasal düzenleme, daha sonra ise belli bir tutarda gayrimenkul alanlara vatandaşlık verilmesi uygulaması yer almıştır. Kuşkusuz adeta yeni bir “kavimler göçü”ne izin veren yönetim anlayışı da bu süreçte çok etkili olmuştur.

21. yüzyılda bile hâlâ tarihsel süreçte oluşan göçebe toplum özelliklerini devam ettiren, bu yapıyla uyumlu kısa vadeli bakış açısını, kurnaz ve fırsatçı yaklaşımı canlı tutan bir toplumsal zihniyetin rant kollamayı öne çıkarmaması ve arazi rantlarını göz ardı etmesi söz konusu olamazdı, olmadı da. İktidarda kalma veya iktidar olma yolunda bu anlayışa yeterince imkan sunmanın anahtar role sahip olduğunu gören politikacıların da bu konuya kayıtsız kalması beklenemezdi, kalmadılar da.

Ekonomi politikası ve yatırım tercihleri ile bu toplumsal anlayışın bir sonucu olarak Türkiye’de konut/AVM/rezidans yatırımlarının hızla artması söz konusu olmuştur. Ancak, bunun sonucunda Türkiye’de üretim boyutunda uluslararası ticarete konu olan ve olmayan mallar boyutunda dengesizlik oluşmuştur. Nitekim, Türkiye’nin; diğer ülkelerden daha çok ticarete konu mallar satın alırken, içerde yatırımları daha çok ticarete konu olmayan alanlara yönlendirmesi ilave bir dengesizlik kaynağı haline gelmiştir. Böylece 1947 yılından itibaren aralıksız dış ticaret açığı veren bir ülkenin dış ticaret açığı, kriz dönemleri dışında, sürekli üst platoya yükselmiştir. Bu plato da ayrıca dış borç platosunu sürekli beslemiştir.

Haklı/anlamlı gerekçeleri olsa da konut, AVM/rezidans türü yatırımların ön plana çıkarılması, bunların da daha çok lüks nitelikte yapılması, ithal inşaat/konut malzemeleri talebini de artırmıştır. Bu arada 2002-2015 döneminde önce yüksek petrol fiyatları, ardından da küresel finans krizinin etkilerini azaltmak isteyen gelişmiş ülkeleri yarattığı küresel likidite bolluğu nedeniyle Türkiye’ye yönelen doğrudan yabancı yatırımlar ile kısa vadeli spekülatif yabancı sermayede (sıcak para) ciddi artışlar olmuştur. Yine 2000’li yıllarda uygulanan veya uygulanmayan politikalar sonucu oluşan yüksek faiz-düşük kur iklimi özel kesimi daha ucuz hale gelen dış borçlanmaya yönlendirmişti. Böylece ülkeye her kanaldan (doğrudan yatırım, sıcak para, kredi/borç) adeta döviz akmış, oluşan döviz bolluğu da (rezerv artışı) TL’yi yapay olarak değerli hale getirmişti. Dolayısıyla, elektronik eşyalarından, mermerine, armatürüne, mobilyasına kadar birçok girdisi ithal olan konutlar/binalar inşa edilmiştir. Lüks konutların bulunduğu rezidanslar ve sitelere de daha çok ithal ürünler satan mağazalar açılmış, böylece hem inşaat süreci hem de sonrasında buraları ithalatın bir “dinamosu” haline gelmiştir.

Ancak, 2015 sonrası dönemde küresel ekonomik iklim ve likidite bolluğu tersine dönmüştür. Ayrıca, ülke içinde referandum, genel ve yerel seçimler arka arkaya gelmiş, ekonomi politikası tercihlerindeki hataların da eklenmesiyle inşaat ve tüketim çekişli büyüme sürdürülemez hale gelmiştir. Merkez Bankası döviz rezervlerinin kurları tutabilmek amacıyla eritilmesi de döviz ihtiyacını artırmıştır.

Böylesi bir ortamda döviz girişinin artırılması amacıyla yabancılara daha fazla gayrimenkul satılması ve bunu teşvik etmek amacıyla belli bir tutarın üzerindeki fiyatla konut alanlara vatandaşlık verilmesi söz konusu oldu. Dolayısıyla Türkiye; düne kadar uluslararası ticarete çok fazla konu olmayan ev ve arazileri uluslararası ticarete konu ürün haline getirdi. Zira satılabilecek pek kamu kuruluşu kalmamıştı. Birçok kamu kuruluşunun özelleştirilmesi sürecinde yabancılara yapılan satışların ardından büyük tutarlarda gayrimenkulün de yabancılara satılması, yerli ve milli boyutunun güçlü olduğuna sürekli vurgu yapan bir yönetim dönemine denk düştü!

Yabancılara gayrimenkul satışlarına ilişkin veriler aşağıdaki tabloda verilmiştir. Satılan gayrimenkullerin ne kadarının konut/bina, ne kadarının ise arazi/tarla olduğuna ilişkin ayrıntılı bir bilgi yayınlanmamaktadır. Bu nedenle bu detayı bilemiyoruz.

Tablodan görülebileceği gibi yabancılara satışa izin veren düzenlemenin ardından, 2003 yılı sonrasında her yıl ortalama 3,3 milyar dolarlık gayrimenkul yabancılara satılmıştır. Böylece 2022 yılı Ekim sonu itibarıyla toplam satış tutarı 67,6 milyar dolara ulaşmıştır.

Yabancılara gayrimenkul satışı doğrudan yabancı yatırım girişleri içinde gösterilmektedir. Bu çerçevede bir değerlendirme yapıldığında 2003-2022 döneminde her yıl Türkiye’ye gelen doğrudan yatırımların ortalama yüzde 31,8’i gayrimenkul satışı kaynaklı olmuştur. Dolayısıyla doğrudan yatırım girişinde bir nitelik sorunu olduğunu, yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı artırabilecek kaynak girişinin sınırlı kaldığını söylemek mümkündür.

Diğer taraftan, yine 2003-2022 döneminde Türkiye’ye toplam olarak 248,8 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım girişi gerçekleşmiştir. Dolayısıyla son yirmi yılda Türkiye’ye gelen toplam doğrudan yabancı yatırımların yüzde 24,5’i gayrimenkul satışı şeklinde olmuştur.

Yıllık ve birimli olarak yabancılara gayrimenkul satışlarını gösteren grafikten küresel finans krizi ve pandemi sürecinde satışlarda gerileme olduğu anlaşılmaktadır. 2022 yılına ilişkin Kasım ve Aralık ayı verileri de açıklandığında, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle bu ülke vatandaşlarının Türkiye’den gayrimenkul alımını artırmalarının etkisiyle, yıllık bazda satış rekoru kırılma olasılığının oldukça yüksek olduğu söylenebilir.

Bu koşullarda Türkiye’de konut fiyatlarındaki artışın önemli bir nedenin yabancılara konut satışı olduğu ortaya çıkmaktadır. İnşaat malzemelerinde maliyetlere bağlı fiyat artışları da (enerji, çimento, demir, nakliye, işgücü) yine konut fiyatlarındaki artışı desteklemektedir. Yine ekonomi yönetiminin zaman zaman uygulamaya koyduğu düşük faizli, uzun vadeli konut kredileri de fiyat artışlarında rol oynamaktadır. Bütün bunlara bağlı olarak kira geliri/konut fiyatı oranının önemli ölçüde düşmesi söz konusu olmuştur. Dolayısıyla kira/konut fiyatı dengelerinin yeniden kurulması için ya konut fiyatlarının düşmesi ya da kiraların artması gerekmektedir. Konut fiyatlarının yabancıların talebi ve inşaat malzemeleri fiyatlarındaki artış gibi nedenlerle gerilemesi düşük bir olasılıktır. Ayrıca uygulanan negatif reel faiz politikası nedeniyle tasarrufların konut alımına yönelmesi devam etmektedir. Dolayısıyla orta ve düşük gelirli grupların artık bırakın ev sahibi olmayı, nitelikli bir ev kiralama imkanları dahi azalmıştır.

Kısaca ifade etmek gerekirse, Türkiye’de yoğun özelleştirmelerin yapıldığı 2000 sonrası dönemde kamu kuruluşlarının önemli bir bölümünü yabancılara satılmıştır. Yukarıdaki veriler çerçevesinde yabancılara gayrimenkul satışının tam gaz devam ettiği görülmektedir. Zayıf sermaye yapısı, yüksek borçluluk düzeyi ve çağın yenilikçi/yıkıcı rekabet koşullarına uyum güçlükleri yanında daha da zorlu hale gelecek gibi görünen makro ve küresel ekonomik koşullar nedeniyle sıranın özel kesim işletmelerine de gelebileceğini söylemek mümkündür. Peki daha ne kadar ve nereye kadar?

Yaşar UYSAL – gazetedurum

Okumaya devam et

GÜNCEL

BİLANÇO NEYİ ANLATIR NASIL OKUNMALI?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Finansal tablolar, bir şirketin performansını değerlendirmenin temel yollarından biridir. Bu tabloların en önemlilerinden biri de bilançodur. Peki, bilanço nedir, neyi anlatır ve nasıl okunmalı?

Bilanço Nedir?

Bilanço, bir şirketin belirli bir tarihteki mali durumunu özetleyen mali tablodur. Şirketin neye sahip olduğunu (varlıklar), ne kadar borcu olduğunu (yükümlülükler) ve bu borçlar çıktıktan sonra ortaklara kalan kısmı (özkaynak) gösterir.

Bilanço denkliği şu temel formüle dayanır:

Varlıklar = Yükümlülükler + Özkaynaklar

Bu formül, bir şirketin tüm kaynaklarının nasıl finanse edildiğini gösterir: ya borç alınarak ya da özkaynaklarla.

Varlıkları Anlamak

Varlıklar, şirketin sahip olduğu her türlü ekonomik değeri ifade eder. İki ana gruba ayrılır:

  • Dönen Varlıklar: Nakit, alacaklar, stoklar gibi kısa sürede paraya çevrilebilen kalemler.

  • Duran Varlıklar: Makine, bina, taşıt gibi uzun vadeli ve işletmenin üretim kapasitesini artıran yatırımlar.

Varlıkların dağılımı, şirketin likidite durumu ve yatırım stratejileri hakkında fikir verir.

Ödenmemiş Yükümlülükler

Yükümlülükler, şirketin dış kaynaklardan sağladığı finansal yükümlülüklerdir.

  • Kısa Vadeli Yükümlülükler: 1 yıl içinde ödenmesi gereken borçlar (ticari borçlar, banka kredi taksitleri).

  • Uzun Vadeli Yükümlülükler: 1 yıldan uzun sürede ödenecek borçlar (tahviller, uzun vadeli krediler).

Şirketin borç yapısı, finansal risk düzeyi hakkında önemli ipuçları sunar.

Eşitliği Anlamak

Bilançodaki “eşitlik” ilkesi, şirketin varlıklarının tamamının bir kaynağı olduğunu ifade eder:

Varlıklar = Borçlar + Özkaynak

Bu, şirketin tüm mal varlığının ya dış borçlarla (yükümlülükler) ya da ortakların yatırımlarıyla (özkaynaklar) finanse edildiği anlamına gelir.

Anahtar Bilanço Oranları

Bilançoyu daha anlamlı kılmak için bazı finansal oranlara bakmak gerekir. İşte en çok kullanılanlar:

  • Cari Oran
    = Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Borçlar
    🔹 Şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme kapasitesini gösterir.

  • Borç / Özkaynak Oranı
    = Toplam Yükümlülükler / Özkaynak
    🔹 Şirketin borçla mı, özkaynakla mı finanse edildiğini gösterir. Risk düzeyini anlamak için önemlidir.

  • Aktif Karlılık Oranı
    = Net Kâr / Toplam Varlıklar
    🔹 Şirketin sahip olduğu varlıkları ne kadar verimli kullandığını gösterir.

Bilanço; yatırımcılar, yöneticiler ve kredi verenler için kritik bilgiler sunar. Şirketin sağlığını, borçlarını, likiditesini ve büyüme potansiyelini anlamanın en güçlü yoludur.

Bilançoyu sadece rakamlar yığını olarak değil; şirketin mali fotoğrafı olarak görmek gerekir.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Faizde geri sayım: Rezervler güçleniyor, TL ilgisi artarken gözler TÜFE’de

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasalarında CHP davası sonrası olumlu hava dün de korundu. TL ve TL cinsi finansal varlıkların büyük bir kısmı, Türkiye’de siyasi iklimin değiştiği 19 Mart öncesi döneme geri döndü. Borsa İstanbul haftanın ilk üç gününde %8,4 yükselirken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi de %39,3 seviyesine kadar geriledi. TCMB’nin yaklaşık iki hafta sonra düzenleyeceği olağan PPK toplantısında anlamlı bir faiz indirimine soyunacağı yönünde beklenti -bizler 350 baz puan indirimle politika faizinin %42,50 seviyesine geleceğini ve koridorun daha simetrik bir görünüm kazanacağını düşünüyoruz- hisse senetlerine de alım getirdi. Faizin gerilemesinin sanıldığının aksine bankacılık sektörü için iyi bir şey olmasının da yardımı ile, Borsa İstanbul bankacılık endeksi geride bıraktığımız haftayı da dikkate alırsak %20 yükseldi.

Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan CDS primi 285 baz puan ile 20 Mart’tan bu yana en düşük seviyeye gerilerken, USDTRY kuru da dün 39,80 seviyesinin altına gerileyerek TL ilgisini teyit etti. Her ne kadar siyasi cepheden gelen kafa karıştırıcı minvalde haberler gündemde yer tutsa da, genel hatları ile yurt içi siyasi risklerin azalmaya meyil tutması ile TCMB’nin de net yabancı para pozisyonu ciddi anlamda iyileşti. Sayıların dili ile konuşursak, 1 Temmuz valörlü işlemlerde, net yabancı para pozisyonu 7,6 milyar dolar artarken, manşet rakam da 28,1 milyar dolar seviyesine yükselerek son dönemlerin zirvesini test etti. Hatırlanacağı üzere, 19 Mart’tan hemen önce 61 milyar doları aşan manşet rakam, 28 Nisan tarihinde, TL’den uzaklaşan yatırımcıların döviz talebi ile 7,6 milyar dolar seviyesine kadar gerilemişti. TCMB’nin döviz rezervlerini güçlendirmesini, tıpkı bir ordunun silah envanterini güçlendirmesi olarak yorumlayabiliriz. Pazartesi günü TCMB’nin olumlu hava ile birlikte döviz alımına aniden başlaması, piyasada TL fazlalığına da sebebiyet verdi. Bankalar bir hafta vadeli %46 faizle repoya yüklendikleri bir ortamda, döviz satışı sonrasında ellerinde fazla TL kalınca, TL REF geçici de olsa %46 seviyesinin altına indi!

Büyük resmi konuşmak gerekirse, her ne kadar siyasi cephede belirsizlikler hâkim olsa da, 8 Eylül tarihine kadar önümüzde yaz dönemi ve büyük bir zaman dilimi olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. TCMB’den yıl sonuna kadar düzenlenecek dört olağan toplantıdan beklenen 1100 baz puan faiz indirimi, enflasyonun %30 seviyesinin hemen altına inme ihtimali, TL tahvillere yönelik alım iştahını desteklerken, uzun bir süredir oldukça negatif ayrışan hisse senetlerine de alım getirdi. Türk Lirası faizin (USDTRY kuru ile karşılaştırıldığında) yatırımcısına reel getiri sunmaya yaz ayları boyunca devam edeceğini düşünüyoruz. Lâkin, dün Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı öncü verilere göre, Haziran ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre %38,8 artarak 8,2 milyar dolar oldu. Bu bozulmada yaşanan jeopolitik gelişmelerin enerji fiyatları üzerinden rol oynadığını düşünüyoruz. Reel değerlenme politikası ile dezenflasyon sürecine destek verilmek istense de, son üç ayın ortalaması 9 milyar dolar açığa işaret ederek rekabet gücünde ciddi bir aşınma yaratarak dış ticaret açığını da anlamlı düzeyde artırdığını göz ardı etmemek gerekiyor!

TL ve TL cinsi varlıklara yönelik olumlu tonumuzu yine de korumaya devam ediyoruz. Hisse senetlerinde pozisyon artırılabileceğini düşünüyoruz. Bankacılık hisseleri ve inşaat sektörü ile ilintili hisselere alıcı gözle bakılması gerektiğini düşünüyoruz. CHP davası sonrası olumlu havanın yarattığı iyimserliğe dem vurarak salı günü bültenimizin manşetini  “Ankara’dan abim geldi evde bir ‘bayram’ havası” diyerek hisse senetlerinde var olan coşkuya işaret etmek suretiyle piyasaların Ankara’yı yani TCMB’ye beklediğinin altını çizmiştik. Bugün TL faizlerin geleceğine yönelik önemli bir veriyi birazdan hep birlikte göreceğiz. TÜİK, saat 10.00’da Haziran ayı enflasyon oranları açıklanacak. Piyasaların medyan tahmini TÜFE’nin aylık bazda %1,6 artış kaydetmesi, yıllık rakamın da %35,4 seviyelerinde yatay kalması yönünde. Olumlu bir sürpriz ihtimalini de göz ardı etmiyoruz.

Dönelim yurt dışına… ABD Başkanı Trump, 9 Temmuz tarihinde tarifelerin devreye girmesinden önce Vietnam ile ticaret anlaşması yapıldığını duyurarak, Vietnam menşeli birçok ürüne uygulanacak gümrüğü %46 yerine %20 olarak belirledi. Çin menşeli ürünlerin Vietnam üzerinden geçişi ise %40 vergiye tabi tutulacak. Anlaşma kapsamında ABD, Vietnam’a sıfır gümrükle ihracat yapabilecek ve özellikle büyük motorlu araçlara öncelik tanınacak. Ancak detaylar belirsizliğini koruyor. Bu adımın Vietnam’ın Çin’e karşı denge arayışında ABD ile ilişkilerini sürdürme stratejisine de katkı sağladığını düşünüyoruz.

Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler, Trump’ın kapsamlı vergi indirimi ve harcama paketini 4 Temmuz’a kadar yasalaştırmak amacıyla son oylamaya yaklaşıyor. Yaklaşık 3,4 trilyon dolarlık maliyetiyle borcu büyütecek yasa tasarısı, Cumhuriyetçiler içindeki bazı muhafazakâr isimlerin itirazlarına rağmen, Trump’ın baskısıyla kritik önemdeki prosedürel oylama 220-212 ile geçti. Yasa tasarısı, Trump’ın 2017’de başlattığı vergi indirimlerini uzatıyor, göçmenlik denetimlerini sıkılaştırıyor ve yeşil enerji teşviklerini kaldırıyor. Tasarının geçmesi Trump için büyük bir iç politika zaferi anlamına gelecek.

Trump ile Elon Musk arasında kılıçların yeniden çekilmesi sonrasında, dün Tesla’nın ikinci çeyrek sonuçların farklı bir gözle takip edildi. Teslimatlarının %13,5 düşerek analist beklentilerinin altında kaldığını ve şirketin üst üste ikinci yılda da satış düşüşü yaşama ihtimalini artırdığını gördük. Yılın ikinci yarısında büyüme hedefini tutturmak için 1 milyondan fazla araç teslim etmesi gereken Tesla, Çin’de yenilenen Model Y ile toparlanma sinyalleri verse de, Trump’ın vergi reformu kapsamında elektrikli araç teşviklerinin kaldırılması riski ve Elon Musk’ın sağ eğilimli siyasi duruşu, özellikle ABD ve Avrupa’daki talebi olumsuz etkiliyor. Hisseler yılbaşından bu yana %20 düşüş kaydetti.

Trump politikaları nedeniyle doların değer kaybı özellikle EUR’ya karşı devam ederken, dün İngiltere Maliye Bakanı Reeves’in parlamento oturumunda gözyaşlarını tutamaması, kraliyet aslanı Sterlin üzerinde baskı yarattı. Başbakan Starmer, Reeves’e tam destek verirken, Reeves’in duygusal tepkisi, bir gün önce hükûmetin sosyal yardım reformlarında geri adım atmasıyla bütçede oluşan açık nedeniyle yaşanan siyasi gerilimin ardından geldi. Piyasalar, Reeves’in görevden alınabileceği endişesiyle sterlini ve tahvilleri sert şekilde sattı. Bir önceki gün dolar karşısında 1,38 seviyesine dayanarak son dört yılın zirvesini test eden GBPUSD paritesi, 1,36 seviyesinin altına gerilerken, uzun vadeli tahviller sert sayılabilecek bir satış baskısı ile karşı karşıya kaldı. Mali disiplin vurgusuyla tanınan Reeves, bütçedeki açığın alternatif vergi artışı veya harcama kesintileriyle kapatılmak zorunda kalabileceği eleştirileriyle karşı karşıya kalırken, Reeves’in görevine devam edeceği vurguladı. İngiltere Maliye Bakanı Liz Truss benzeri yaşanan dünkü gelişmeleri yakından takip edeceğiz. GBPUSD paritesinde sert geri çekilme ile GBPTRY kuru da dün 54 seviyesinin hemen altını test etti.

ABD borsaları geceyi yükselişle tamamlarken, yeni günün veri takvimi oldukça yoğun görünüyor. ABD piyasalarının yarın tatil nedeniyle kapalı konumda olmasına paralel, her ayın ilk cuması açıklanan ve ABD ekonomisinin gidişatı hakkında en önemli bilgileri sunduğuna inanılan tarım dışı istihdam verisi bugün KKTC saati ile 15.30’da açıklanacak. Öncesinde dün açıklanan özel sektör istihdamı pandemiden sonra sonra ilk kez azalma kaydetti! FED’in görev tanımında fiyat istikrarının yanı sıra tam istihdam görevi de olduğunu düşünürsek, bugün açıklanacak verinin önem arz edeceğini düşünüyoruz. Vadeli kontratlara göre, yıl sonuna kadar FED’den beklenen faiz indirimi 67 baz puan. FED’in bu ay faiz indirimi yapma ihtimali piyasa fiyatlamalarında %25 seviyesinde kalırken, zayıf bir istihdam verisi ile bu oran hızla yükselebilir!

ABD istihdam raporunun yanı sıra, gözler yukarıda da değindiğim üzere Trump’ın büyük vergi indirimi ve harcama paketinin Temsilciler Meclisinden geçip geçmeyeceğinde olacak. Çin’in hizmet sektörü aktivitesi, Haziran ayında zayıflayan talep ve ihracat siparişlerindeki düşüşle birlikte son dokuz ayın en yavaş büyümesini kaydetti. ABD ile geçici ticaret ateşkesi sürse de yüksek tarifelerin Çin’in ihracat baskısını artırdığını ve iç talep yetersizliğinin büyüme üzerinde temel bir engel olmaya devam ettiğini görüyoruz. Asya borsaları da yoğun gündem nedeniyle bu sabah karışık bir seyir izliyor. Hong Kong borsası zayıf verilerin gölgesinde %1 gerilerken, YEN’in değer kazanıma paralel Tokyo borsası Nikkei önemli bir değişim kaydedemedi. Altının ons fiyatı 3,350 dolar seviyelerinde yatay bir seyir izlerken, gümüş 36,50 dolar seviyesine toparlandı. Direnişin parası bitcoin ise yeniden 109bin dolar seviyesine yaklaştığını görüyoruz. Bitcoin cephesinde ilk nazarda 109bin dolar üzerinde haftalık kapanış, akabinde de 113bin doların aşılması ile asıl hareketin başlayacağını düşünüyoruz. Fiat para sistemine yönelik güven bunalımı ile arzı sabit fiziki enstrümanlara yönelik olumlu tonumuzu koruyoruz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Hazır Beton Sektöründe Sarsıntı: Teknik Beton Konkordato İlan Etti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin hazır beton, çimento, alçı ve kireç üretiminde faaliyet gösteren önemli oyuncularından biri olan TEKNİK BETON TURİZM İNŞAAT MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş., yaşadığı mali darboğaz nedeniyle konkordato talebinde bulundu. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 30 Haziran 2025 tarihli kararıyla şirkete 3 aylık geçici mühlet tanıdı.

Mahkeme Kararı ve Sürecin Özeti

  • Mahkeme: Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

  • Esas No: 2025/782

  • Karar Tarihi: 30/06/2025

  • Geçici Mühlet Süresi: 3 Ay

  • Konkordato Komiserleri:

    • Engin Dinçeli (mali konular uzmanı)

    • Deniz Çalışkan

    • Av. Şeyma Nur Kıhtır

Karar kapsamında, borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıklarının üçüncü kişilere devri yasaklandı. Mahkeme izni olmaksızın rehin tesis edilemeyecek, kefil olunamayacak ve ücretsiz tasarruf işlemleri yapılamayacak.

Geçici Mühletin Hukuki Sonuçları

İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 288. maddesi gereğince, geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Bu kapsamda:

  • 6183 sayılı yasa kapsamında yapılan takipler dahil olmak üzere tüm takip işlemleri durduruldu.

  • Yeni icra ve iflas takipleri başlatılamayacak.

  • Bu tedbirler, yalnızca rehinli ve İİK 206/1 kapsamındaki imtiyazlı alacakları kapsamaz.

Sektörün Genel Görünümü

İnşaat sektöründeki durgunluk, artan hammadde maliyetleri, yüksek faiz oranları ve kamu ihalelerinde yaşanan yavaşlama; özellikle hazır beton ve yapı malzemeleri üreten firmalar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Enerji maliyetlerindeki artışlar ve kur dalgalanmaları da finansal yükü artırmıştır. Bu nedenlerle Teknik Beton’un konkordato süreci, sektör geneline dair önemli bir işarettir.

Alacaklılara Duyuru

Şirketten alacaklı olduğunu iddia eden kişi ve kuruluşlar, ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz dilekçesiyle birlikte mahkemeye başvurabilir. Bu süre zarfında konkordato koşullarının oluşmadığı yönündeki deliller de sunulabilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.