Connect with us

EKONOMİ

2025 FİRMALARIN REEL CİRO VE KARLILIKLARI NE DURUMDA?

Yayınlanma:

|

2025 yılı itibarıyla Türkiye’deki firma cirolarının reel (enflasyondan arındırılmış) durumu hakkında kapsamlı ve güncel veriler henüz kamuoyuna açıklanmamıştır. Ancak, 2025’in ilk çeyreğine dair bazı ön değerlendirmeler ve beklentiler bulunmaktadır.

Bankavitrini.com’da yer alan bir analizde, sanayi sektöründe elektrik ve doğalgaz fiyatlarına yapılan zamların üretim maliyetlerini artırdığı ve bu durumun firmaların kârlılıklarını olumsuz etkileyebileceği belirtilmektedir. Bu gelişmeler, reel cirolarda baskı yaratabileceği yönünde bir öngörü sunmaktadır

Daha önceki dönemlere ait veriler, örneğin 2024 yılına ilişkin İş Bankası’nın raporunda, bazı sektörlerde reel ciro kayıpları yaşandığına işaret etmektedir. Örneğin, tekstil sektöründe reel ciro yıllık bazda %5,3 azalırken, hazır giyim sektöründeki reel ciro kaybı %11,3 olarak gerçekleşmiştir.

2025 yılına ait daha net ve detaylı reel ciro verileri, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) gibi resmi kurumların ilerleyen dönemlerde yayımlayacağı raporlarla elde edilebilecektir. Bu kurumların yayınlarını takip ederek güncel verilere ulaşabilirsiniz.

2025 YILINDA KARLILIK NE DURUMDA?

2025 yılında Türkiye’de firma ciroları ile kârlılık arasındaki ilişki, reel bazda oldukça dikkat çekici bir şekilde gelişmiştir. Aşağıda bu ilişkinin nasıl şekillendiğini sektör bazlı ve genel ekonomik gelişmeler üzerinden özetliyorum:

1. Ciro Artışı ve Enflasyon Etkisi

  • 2025’te birçok firmanın cirosu nominal olarak arttı. Ancak bu artış yüksek enflasyonun etkisiyle reel olarak zayıf kaldı.

  • TÜFE’nin %55-60 bandında seyrettiği bir ortamda, %50 ciro artışı reel anlamda ciro kaybı anlamına geldi.

Örnek:
Bir firma 2024’te 100 milyon TL ciro yaptı, 2025’te 150 milyon TL’ye çıktı → +%50
Ama enflasyon %60 → Reel ciro -%6,25

2. Maliyet Baskısı & Kâr Marjları

  • 2025 yılında:

    • Enerji maliyetleri (elektrik, doğalgaz) yüksek seyretti.

    • Asgari ücret artışlarıyla işçilik maliyetleri arttı.

    • Kur dalgalanmaları ithal girdilere bağımlı sektörleri etkiledi.

  • Bu gelişmeler, brüt ve net kâr marjlarını aşağı çekti.

  • Özellikle imalat, inşaat, tekstil ve perakende gibi sektörlerde ciro artsa da kâr azaldı.

3. Finansman Giderleri Etkisi

  • 2025 yılında faiz oranları yüksekti. Bu da:

    • Kredi ile dönen firmalarda finansman giderlerinin patlamasına neden oldu.

    • Net kârlar ciddi anlamda eridi.

Örnek:
Cirosu %60 artan bir inşaat firmasının net kârı %40 azaldı çünkü finansman gideri 4 kat arttı.

4. Sektörel Bazda Gelişmeler

Sektör Ciro Gelişimi Kâr Gelişimi Not
Tekstil Nominal artış Reel düşüş Maliyet baskısı çok yüksek
Gıda Perakende Güçlü artış Kârlılık yatay Enflasyon fiyatlara yansıtıldı
Otomotiv Nominal artış Net kâr azaldı Kur etkisi ve kredi darlığı
Enerji Yüksek ciro Yüksek kâr Fiyat avantajı var
İnşaat Dalgalı Düşük kâr Maliyet ve finansman yükü ağır

Sonuç: “Ciro Var, Kâr Yok” Dönemi

2025’te birçok firma için geçerli olan tablo:

“Ciro artıyor gibi görünse de, enflasyon ve maliyetler yüzünden kârlar düşüyor.”

Buna bağlı olarak:

  • Net kâr marjı düşen firmalar yatırımlarını azalttı.

  • Kredi borçları artan firmalar bilanço riski ile karşı karşıya kaldı.

  • Erken uyarı sinyalleri: artan stoklar, negatif nakit akışı, düşük özsermaye kârlılığı

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patrona Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.

Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;

Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.

Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.

Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.

İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.

Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
bankeralicos@gmail.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

DOLAR KRİZİ NESIL ORTAYA ÇIKAR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dolar krizi, bir ülkenin yerel para biriminin ABD doları karşısında hızla değer kaybetmesiyle oluşan ekonomik durumdur. Bu kriz; döviz kıtlığı, borç ödeme güçlüğü, sermaye kaçışı ve yüksek enflasyon gibi ciddi ekonomik sorunları beraberinde getirir. İşte dolar krizinin nasıl ortaya çıktığına dair temel nedenler:

1. Cari Açık ve Dış Ticaret Bağımlılığı

  • Ülke, ithalata ihracattan fazla para harcıyorsa sürekli dolar ihtiyacı doğar.

  • Bu açık sürdürülemez hale geldiğinde dolar bulmak zorlaşır ve kriz tetiklenir.

2. Yüksek Dış Borç ve Vade Baskısı

  • Kamu veya özel sektörün yüklü miktarda dolar cinsinden borcu varsa ve bu borçların vadesi gelmişse;

  • Dolar bulmakta zorlanan ülke ödeme güçlüğüne düşer ve piyasa panikler.

3. Merkez Bankası Rezervlerinin Erimesi

  • Merkez Bankası döviz rezervlerini düşürdüğünde güven kaybı yaşanır.

  • Özellikle rezervlerin swap gibi “emanet” paradan oluştuğu ortaya çıkarsa, yatırımcılar dolara hücum eder.

4. Sermaye Kaçışı ve Güven Erozyonu

  • Yatırımcılar ülkeye olan güvenini yitirdiğinde (hukuksuzluk, keyfi kararlar, faiz baskısı vs.) dolar cinsinden varlıklarını yurt dışına çıkarır.

  • Bu talep doları fırlatır.

5. Kur Korumalı Mevduat ve Dövize Endeksli Politikalar

  • Devletin doları bastırmak için kullandığı geçici araçlar (örneğin KKM) sürdürülemez hale geldiğinde şok yaşanır.

  • Kur üzerindeki “baskı” bir anda patlayabilir.

6. Enflasyon ve Faiz Uyumsuzluğu

  • Yüksek enflasyona rağmen faiz düşük kalırsa yerli para değer kaybeder, insanlar dolara yönelir.

  • Dolarizasyon artar, kriz riski büyür.

7. Küresel Etkiler (FED Faiz Artışı vb.)

  • ABD Merkez Bankası (FED) faiz artırdığında, gelişmekte olan ülkelerden dolar çıkışı başlar.

  • Türkiye gibi kırılgan ekonomilerde bu ciddi sarsıntılar yaratır.

Örnek: 2021-2022 Türkiye Dolar Krizi

  • TL’nin değer kaybı, düşük faiz ısrarı, KKM uygulaması, Merkez Bankası’nın rezerv satışı gibi politikalarla birleşerek krizi tetiklemişti.

  • Kur bir günde %10-15 sıçramıştı.

Okumaya devam et

EKONOMİ

YEŞİL MUTABAKAT VE SINIRDA KARBON VERGİSİNE (SKV) HAZIRMIYIZ ?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya ithalatının % 29,6’sını Avrupa gerçekleştiriyor. Türkiye’nin ihracatının da % 50′ si Avrupa Bölgesine yapılıyor.

Ülkenin en büyük sanayi kollarından olan ÇELİK ve ÇİMENTO sektörünün yeşil mutabakata ve sınırda karbon vergisine hazırlanabilmesi için dönüşüm ve uyum maliyetleri her ikisi için ayrı ayrı 30 MİLYAR DOLAR… Toplam 60 Milyar DOLAR..

Sınırda Karbon Vergisini (SKV) ya biz toplayacağız ya onlar. Biz toplarsak sanayi yaşar aksi var olan sanayiyi de eritmek demek…

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.