Connect with us

Erol Taşdelen

Bankaların İtibarı var mıydı

Bankalar en çok itibara önem veriyor. Emekliye işsizlik sigortası, arabası olmayana kasko yapan bir banka müşteri nezdinde ne kadar itibarlıdır?

Yayınlanma:

|

Bankalar en çok itibara önem veriyor. Emekliye işsizlik sigortası, arabası olmayana kasko yapan bir banka müşteri nezdinde ne kadar itibarlıdır?

“Müşteri odaklılığını” terk edip, “Ürün odaklı” çalışmaya başlayacaksın
“Ben yönetimdeyken kar edeyim” de gerisini boş ver diyeceksin
Devre sonu komisyon alacaksın
Rotatif / BCH kredi kullandır “peşin komisyon” al
Ekspertiz ücretinin üzerine kar koyup müşteriye iki katını iste
Emekli müşteriye “İşsizlik Sigortası” yapacaksın
Aracı olmayan müşteriye Kasko yapacaksın
Cuma vadeli mevduatı bozup vadesizde bırakacaksın
Gurbetçi mevduatlarını bilgisi dışında aylarca vadesizde bırakacaksın
Gurbetçiye mevduatlarını kandırıp DCD yapacaksın
Gurbetçi mevduatlarını Sigorta Fonlarına kaydıracaksın
Müşteriyi kandırıp kısa süreli ama hacimli BES’ler yapacaksın ( az vergi vermeye aracılık yapıp bir de devleti kandıracaksın )
“Kredi teklifi için peşin komisyon” alıp, kredi ret bile olsa üzerine yatacaksın
Kredi kartlarına reklam yaparak milletin faturalarını bağlatıp bir süre sonra fatura başına para keseceksin ( ekstreler kontrol lütfen )
“Kredi Limit Sigortası” diye bir ürün uydurup her kredili müşteriye zorunlu sigorta yapacaksın
En az bir kredi kartı “yıllık üyelik ücreti” almadan müşteriye kanunen vermek zorunda olmana rağmen müşteriye bunu hiç dillendirmeyeceksin

Müşteriye aynı ortak limitli 4 kart verip her birinden ayrı ayrı yıllık işletim ücreti alacaksın
Müşteri Teminat Mektuplarını iade etmesine rağmen rakamların düşmesin diye sistemden çıkışı yapmayıp haksız komisyonlar alacaksın
Direkt satışın yaptığı sigortaları şubeciler dahil göremeyip adam öldüğünde sigortadan para alıp borcunu kapatacağına mirasçıları mahkeme mahkeme süründüreceksin
Kredi borcu olduğunda müşterin ölür ise ertesi gün mirasçılara ihtarı çakacaksın ama mevduatı varsa ölü taklidi yapıp hiç bildirim yapmayacaksın
Taksitli kredilerin formülünü bozup hafta sonuna gelen taksitlerde kendine yontup daha fazla faiz alacaksın
Konut kredisi yerine “satıcı az gelir vergisi versin” diye “bir miktar konut ana krediyi tüketici kredisi verip” paraları aklayacaksın
Spot kredi vade sonlarını Cuma gününe getirip müşteriden 3 gün fazla faiz alacaksın
“Dijitalleştik, sistem yapmış” diyerek bir gecede binlerce müşterinden toplu uyduruk komisyon / masraf keseceksin

Faizler yükselince POS müşterini blokeli satışa zorlayacaksın; faizler düşünce komisyonlu satışa zorlayacaksın
İhracatı olmayan müşteriye Döviz kredisi verip batmasını sağlayacaksın
Batık firma kredilerini KGF Kredileri ile kapatıp KGF’ye çakacaksın
“Kriz geliyor, öldük, battık” diye vatandaşı dövize yönlendireceksin
Sorunlu kredilerde müşterinin 7 sülalesini arayıp taciz edeceksin
Borç bilmez çiftçiye yöntemler gösterip borç batağına çekeceksin
Gariban vatandaşa cep telefonu tuşu ile kredi çakıp boğazına kadar borca batıracaksın
Yeterlik ve yetkinliğine bakmadan müteahhitlere projeler yapıp memleketi beton yığınına çevireceksin
Kira öder gibi ödeyecek diyerek milleti 10’ar yıl borç batağına sokacaksın
70-80 yaşındaki vatandaşa BES yapacaksın
Milleti reklam bombardımanı ile tüketime yönlendirip Tüketici kredisi çakacaksın
Vatandaşı 12 taksit ile tatile gönderip 1 yılda biriktireceği tüm paraya el koyacaksın
3.000.-TL’lık krediden 500.-TL sigorta + komisyon masrafı keseceksin
Müşterilere “bir nüshasını elden aldım” diye evraklar imzalatıp hiçbirini vermeyeceksin
Banka karının %50’si kadar kısmını Üst Yöneticilerine vereceksin
Banka zarar ederken Üst Yöneticilerine % 70 zam yapacaksın
Bilançolarının haline bakmadan şatafatlı sunumlarla başarılı gibi göstereceksin
Takibe atman gereken dosyaları “aman bilanço bozulmasın” diye Piri Reisi kıskandıracak şekilde yıllarca yüzdüreceksin
Kredini %5’lik kadarına alacaklarını Varlık Şirketine satacaksın ve bunu marifet gibi sunacaksın
Milyarlık firmalara gücün yetmeyecek ama gariban vatandaşın ensesinden ayrılmayacaksın
Takibe düşmüş müşteriye bir de sen vurup iki kat temerrüt faiz uygulayacaksın
Hakkın olmadığı halde emekli maaşlarına el koymaya kalkacaksın
Firmaya kefil olanlara “geri bildirim yapmadığınız sürece ilerde kullanılacak tüm kredilerden de sorumlusunuz” açıklamasına bile gerek görmeden vatandaşı kefil yapacaksınız
Konut Sigortası klozuna “işsizlik teminatı” koyup prim alacaksın ama “firman kriz nedeni ile batmalıydı” diyerek işsiz kalan müşteriye ödeme yapamam diyeceksin
Nerede ise her sattığın ürünün yanına “gemide tarak satan pazarlamacılar gibi” bir de sigorta ekleyeceksin
Ömrünü kurumuna vermiş Personelini limon gibi sıkıp sıkıp yıllar sonra kapı önüne koyacaksın
Personelinin mesaisini vermeyeceksin
Personelin yarısını taşerona teslim edeceksin, taşeron batacak ama hiç sorumluluğun yokmuş gibi kafayı kuma gömeceksin
Sektörü yabancılara peşkeş çekip ülke kaynaklarının yağmalanmasını sağlayacaksın
Fonksiyonlarını yitirmiş Bölge Müdürlüklerini mobbing Merkezlerine dönüştüreceksin
Sektörü hayatında iktisat okumamış mühendislere teslim edeceksin, kriz çıktığında da far görmüş tavşan gibi kala kalacaksın
Ayağını masaya uzatıp wiski + puro ile pozlar vereceksin ama üç kuruş para verdiğin şube personelinin sosyal medya hesaplarını bile takip edip uyaracaksın
Karı koca  ayrı bankada GMY’lik yapacaksınız ama şubedeki garibana, “müşteri, banka sırrı, verileri koruma” diye geyikler anlatacaksın

“Dijitalleşiyoruz” ayağına yurt dışına milyarlarca dolar ödeyeceksiniz ama emekçi personelin üç kuruş maaşını gelince maliyet aklına gelecek
Paraşütleme gelen Bölge müdürlerin, şube müdürlerin %5-10 komisyon ile kredi komisyonculuğu yaparken bankasını her şeyin üzerinde görüp hizmet veren, ekonomik katma değer yaratmak için çırpınan fedakar emekçileri kapı önüne koyacaksın
Ödül ayaklarına yurt dışı tatillerini bankaya kitleyeceksin
Personelin sosyal medya dolaşımına bile karışacaksın
Bankayı kümes, kendini de horoz görüp sapıklıkların ortalığa saçılacak
Tacize uğrayan personelini koruyup kollayacağına tam tersi cezalandırıp tacizciyi himaye edeceksin
Uydurup Performans sistemi ile insanları işinden gücünden edeceksin
********
Sonrada bunları yazınca, “sektörün itibarını sarsıyorlar” diye çığırtkanlık yapacaksın.
********
Abi ne içiyorsunuz bilmiyorum ama şaşkınlıktan akıl tutulması yaşadığınız, ezberlerinizin bozulduğu kesin. Boğazınıza kadar gömülmüşsünüz farkında değilsiniz, aslında farkındasınız da hareket ettiğinizde bataklığa iyice gömüleceğinizi de biliyorsunuz. O nedenledir angut kuşu gibi celladınızı bekler vaziyette kalakalmanız. KİMSEYİ SUÇLAMAYIN O BATAKLIĞI OLUŞTRUMAK İÇİN KOVA KOVA SUYU SİZ TAŞIDINIZ! Bizler türbinlerde seyirciyiz, gördüğümüzü yazıyoruz artık, hadi size geçmiş olsun!

Erol TAŞDELEN
25 yıllık banka emekçisi
[email protected]

Erol Taşdelen

İsrail-İran Savaşı: Tezler, Stratejiler, Dersler ve Uluslararası Kurumların Sınavı

Yayınlanma:

|

Orta Doğu’da uzun süredir devam eden gerilimin adı haline gelen İsrail ve İran arasındaki çatışma, son dönemlerde doğrudan askeri karşılaşmalara evrilecek kadar tehlikeli bir boyut kazandı. Şam’daki İran diplomatik temsilciliğine düzenlenen İsrail saldırısı ve ardından İran’ın doğrudan misillemesiyle taraflar ilk kez bu kadar açık şekilde birbirini hedef aldı. Bu makalede, tarafların öne sürdüğü tezler, uyguladıkları stratejiler, bu çatışmalardan çıkarılması gereken dersler ve uluslararası kurumların bu süreçteki performansı değerlendirilmektedir.

1. Tarafların Tezleri

İsrail’in Tezleri

  • Meşru Müdafaa Hakkı: İsrail, İran’ın vekil unsurlar (Hizbullah, Hamas, Husiler) aracılığıyla İsrail’e saldırdığını savunmakta ve buna karşı doğrudan İran hedeflerine müdahaleyi meşru görüyor.

  • Nükleer Tehdit: İran’ın nükleer silah elde etme çabası, İsrail açısından kırmızı çizgi olarak görülüyor.

  • Bölgesel Kuşatma Algısı: İran’ın Suriye, Lübnan ve Gazze üzerinden İsrail’i kuşatma stratejisine karşı refleks geliştirildiği belirtiliyor.

İran’ın Tezleri

  • Filistin’e Destek: İsrail’in Filistin topraklarındaki uygulamalarını “işgal” olarak niteleyen İran, direniş hareketlerini desteklemenin meşru bir hak olduğunu savunuyor.

  • Bölgesel Savunma: İsrail ve ABD’nin kendisine karşı ittifaklar kurduğunu, bu durumun İran’ı savunmaya ittiğini öne sürüyor.

  • Diplomatik Saldırıya Misilleme: Şam’daki konsolosluğun vurulmasını doğrudan İran’a savaş ilanı olarak kabul ederek, misilleme hakkını kullandığını iddia etti.

2. Uygulanan Stratejiler

İsrail’in Stratejisi

  • Hedef Odaklı Operasyonlar: Vekil aktörler yerine İran’ın askeri ve nükleer altyapısına nokta operasyonlar yapıldı.

  • İstihbarat Gücü: Mossad ve askeri istihbaratla hedef tespiti konusunda üstünlük sağlandı.

  • ABD ile Koordinasyon: ABD’nin koşulsuz desteği ile uluslararası arenada yalnız kalmama stratejisi benimsendi.

İran’ın Stratejisi

  • Kontrollü Misilleme: 300’e yakın füze ve İHA ile doğrudan saldırı yapılmasına rağmen, geniş çaplı savaştan kaçınıldı.

  • Vekil Güçler Üzerinden Baskı: Hizbullah, Hamas ve Husiler vasıtasıyla İsrail’in farklı cephelerde meşgul edilmesi sağlandı.

  • Uluslararası Mesaj Verme: Sınırlı saldırıyla, caydırıcılık oluşturulmaya çalışıldı; ancak kriz büyümesin diye ölçülü kalındı.

3. Alınacak Dersler

Askeri ve Teknolojik Perspektiften

  • Hibrit Savaş Gerçekliği: Modern savaşlar, doğrudan değil, vekil aktörler ve teknolojik araçlar üzerinden yürütülüyor.

  • İHA ve Füze Savaşları: İran’ın İHA kullanımı, İsrail hava savunmasının sınırlarını gösterdi.

  • Caydırıcılığın Yeni Ölçütleri: Artık caydırıcılık sadece askeri üstünlükle değil, teknolojik ve diplomatik uyumla sağlanıyor.

Bölgesel ve Küresel Perspektiften

  • İttifaklar Yeni Döneme Giriyor: Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler açık pozisyon almaktan kaçındı, bu da bölgesel kartların yeniden karıldığını gösteriyor.

  • Enerji Güvenliği Riski: Hürmüz Boğazı gibi stratejik geçişlerin riski, küresel enerji piyasasını etkiledi.

  • Nükleer Tehdit Gündemde: İran’ın nükleer programı, yeniden diplomatik ve askeri çözüm arayışlarını tetikledi.

4. Uluslararası Kurumların Rolü

Birleşmiş Milletler (BM)

  • Yetersiz Kaldı. Güvenlik Konseyi tarafları sadece itidale çağırabildi; bağlayıcı adımlar atılamadı. ABD’nin vetosu İsrail lehine oldu.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)

  • Sessizliğe Büründü. Konsolosluk saldırısı ve sivil kayıplar gibi ciddi meselelerde somut bir inceleme başlatılmadı.

Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları

  • Raporlar Yayınlandı ama Etkisizdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Af Örgütü gibi kurumlar çağrılar yaptı ancak diplomatik etki oluşturamadı.

İsrail ile İran arasındaki bu çatışma, klasik savaş paradigmasının dışına çıkan, hibrit ve vekil unsurlarla örülmüş yeni nesil çatışmalara örnek teşkil etmektedir. Teknolojinin, istihbaratın ve diplomatik koordinasyonun öne çıktığı bu yeni dönemde, uluslararası kurumlar mevcut refleksleriyle yetersiz kalmaktadır. Bu kriz, sadece İsrail ve İran için değil, tüm bölge ve dünya barışı açısından çok yönlü derslerle doludur.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Türkiye’de Ekmek Üretimi: Katkı Maddeleri, Genetik Müdahaleler ve Kimyasal İşlemler

Yayınlanma:

|

Ekmek, binlerce yıldır sofraların temel besin kaynağıdır. Ancak günümüzde tüketilen ekmeklerin içeriği, üretim yöntemi ve hammaddeleri geçmişe kıyasla oldukça değişmiştir. Türkiye’de ekmek üretimi Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde yapılsa da, bazı katkı maddeleri ve endüstriyel yöntemler nedeniyle halk sağlığı açısından endişeler gündeme gelmektedir. Bu yazıda, Türkiye’deki ekmeklerde kullanılan katkı maddeleri, buğdayın genetik yapısıyla ilgili gelişmeler ve ekmek üretiminde uygulanan kimyasal işlemler ele alınacaktır.

1. Ekmeklere Katılan Maddeler Nelerdir?

Türkiye’de satılan ekmeklerin büyük bölümü, sadece un, su, maya ve tuzdan ibaret değildir. Özellikle endüstriyel üretimde yaygın şekilde katkı maddelerine başvurulmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Askorbik Asit (E300): Hamurun dayanıklılığını artırmak için kullanılır.

  • Emülgatörler (E471, E472): Hacim artırıcı ve yumuşatıcı etki sağlar.

  • Enzimler: (amilaz, proteaz gibi) Ekmek içi yumuşaklığını ve raf ömrünü artırır.

  • Şeker ve Glikoz Şurubu: Renk ve tat verici olarak kullanılır.

  • Soya Unu ve Süt Tozu: Kıvam ve besin değeri açısından katkı sağlar.

Bu katkılar sayesinde daha hacimli, daha parlak ve uzun süre bayatlamayan ekmekler üretilmektedir. Ancak bunların sürekli tüketimi, özellikle hassas bireylerde sindirim sorunlarına neden olabilir.

2. Buğdayın Genetiği ile Oynandı mı?

Türkiye’de GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) buğday üretimi yasaktır. Ancak bu, buğdayın tamamen doğal olduğu anlamına gelmez. Modern tarımda yaygın olan hibrit ve ıslah edilmiş buğday türleri, genetik müdahale olmaksızın yüksek verimli ve dayanıklı çeşitler oluşturmak amacıyla laboratuvar ortamında seçilmiştir.

Özellikle 1950 sonrası yaygınlaşan “cüce buğday” türleri, geleneksel buğdaylara göre daha kısa boylu, verimli ve glüten oranı yüksek çeşitlerdir. Bu tür buğdaylar, özellikle ekmeklik un üretiminde yaygın olarak kullanılmakta, ancak yüksek glüten içeriği nedeniyle sindirim sorunları ve gluten intoleransı gibi sağlık şikayetlerinde artışa neden olmaktadır.

3. Kimyasal İşlemler ve Endüstriyel Teknikler

Modern ekmek üretimi, geçmişin geleneksel yöntemlerinden oldukça uzaktır. Endüstriyel üretim süreçlerinde uygulanan bazı işlemler şunlardır:

  • Unun Beyazlatılması: Bazı ülkelerde (ve geçmişte Türkiye’de de) benzoil peroksit gibi kimyasallar kullanılmıştır. Günümüzde Türkiye’de bu tür kimyasalların kullanımı kısıtlıdır.

  • Hızlandırılmış Fermantasyon: Geleneksel ekmeklerde maya 6-8 saatlik uzun fermantasyonla çalışırken, fabrikasyon ekmeklerde bu süre 30-60 dakikaya kadar indirilebilmektedir. Bu da sindirimi zorlaştırabilir.

  • Yüksek Isı ve Kısa Süreli Pişirme: Raf ömrünü uzatmak ve üretimi hızlandırmak için yüksek ısıda kısa sürede pişirme yöntemleri tercih edilir. Bu, besin değerini azaltabilir.

  • Yumuşaklık İçin Katkılar: Raf ömrünü uzatmak ve bayatlamayı geciktirmek için kimyasal yumuşatıcılar, enzim karışımları ve katkı maddeleri kullanılır.

4. Halk Sağlığı ve Eleştiriler

  • Halk ekmek gibi kamu kurumlarının ürettiği ekmekler daha güvenli kabul edilse de, katkı maddesiz değildir.

  • Ucuz ekmek üretiminde kalitesiz un, fazla katkı maddesi ve hızlı üretim döngüsü nedeniyle sindirim sorunları ve sağlık riskleri artabilir.

  • Özellikle çocuklar, yaşlılar ve hassas bünyeli bireyler için bu katkıların uzun vadeli etkileri dikkatle incelenmelidir.

5. Daha Sağlıklı Ekmek Tüketimi İçin Öneriler

  • Ekşi mayalı ve uzun süre fermente edilmiş ekmekler tercih edilmelidir.

  • Tam buğday unu veya taş değirmende öğütülmüş un kullanılarak yapılan ürünler besin değeri açısından daha zengindir.

  • Katkı maddesi içermeyen, güvenilir butik fırınlardan ya da köy fırınlarından alışveriş yapılabilir.

  • Etiket okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. “Un, su, maya, tuz” dışında çok sayıda içerik varsa uzak durulmalıdır.

Ekmek, basit bir besin gibi görünse de üretim sürecinde kullanılan maddeler ve buğdayın yapısal değişimleri nedeniyle sağlık üzerinde önemli etkiler oluşturabilir. Türkiye’de GDO’lu buğday kullanılmıyor olsa da, modern tarım ve endüstriyel üretim süreçleri buğdayın doğallığını tartışmalı hale getirmiştir. Katkı maddeleriyle raf ömrü uzatılmış, hacim artırılmış, estetik olarak cazip hale getirilmiş ekmekler, besin değerinden ve sindirim kolaylığından uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle, bilinçli tüketici tercihi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Eşler Arasında Finansal İhanet: Aileyi Sessizce Yıkan Tehlike

Yayınlanma:

|

Aile içinde güven sadece duygusal sadakate değil, maddi şeffaflığa da dayanır. Ancak bazı çiftler arasında, dışarıdan görünmeyen ama ilişkinin temelini sarsan bir ihanet türü yaşanır: Finansal ihanet.

Bu yazıda finansal ihanetin ne olduğu, hangi biçimlerde ortaya çıktığı, aile üzerinde nasıl etkiler yarattığı ve nasıl önlenebileceği üzerinde duracağız.

Finansal İhanet Nedir?

Finansal ihanet, eşlerden birinin diğerinden gelir, borç, harcama ya da yatırım bilgilerini saklaması, mali kararlarda tek taraflı ve gizli hareket etmesi anlamına gelir. Bu davranış biçimi, evlilikteki güven bağını derinden sarsar ve duygusal sadakatsizlik kadar yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

Finansal İhanetin Biçimleri

Finansal ihanet farklı şekillerde kendini gösterebilir:

  • Gizli kredi kartları: Eşten habersiz alınan ve yüksek harcamalara neden olan kartlar.

  • Gizli gelirler: Ek gelirlerin ya da primlerin gizlenmesi.

  • Gizli borçlar: Krediler, kefaletler ya da riskli borçların saklanması.

  • Kontrol dışı harcamalar: Pahalı alışverişlerin, kumar veya bağımlılık harcamalarının gizlenmesi.

  • Varlık saklama: Altın, döviz, borsa yatırımları gibi varlıkların eşten gizlenmesi.

Neden Yapılır?

Finansal ihanetin arkasında genellikle şu motivasyonlar yatar:

  • Güvensizlik: Eşin para yönetme becerisine güvenmeme.

  • Kontrol arzusu: Ekonomik gücü elinde tutma isteği.

  • Bireysel özgürlük arayışı: Bağımsız maddi hareket alanı oluşturma çabası.

  • Kötü alışkanlıklar: Kumar, alışveriş bağımlılığı gibi bağımlılıklar.

  • İletişim eksikliği: Maddi konularda yeterince konuşmama ve ortak dil kuramama.

Aile Üzerindeki Etkileri

Finansal ihanet sadece iki eş arasında değil, tüm aile üzerinde olumsuz etkilere neden olur:

1. Güven Krizi

Eşlerin birbirine olan güveni zedelenir. Duygusal uzaklaşma başlar.

2. Sürekli Tartışmalar

Harcamalar ve borçlar üzerine bitmeyen tartışmalar ortaya çıkar. İletişim bozulur.

3. Ekonomik Sarsıntı

Gizli borçlar ya da savurgan harcamalar aile bütçesini çökertir. Kredi notları düşebilir, icra süreçleri başlayabilir.

4. Çocukların Psikolojisi

Evdeki stresli ortam çocuklara da yansır. Güvensizlik ve kaygı gelişebilir.

5. Boşanma Riski

Finansal ihanet birçok boşanma davasında gerekçe olarak gösterilir. Özellikle tekrar eden vakalar ilişkiyi kurtarılamaz hale getirebilir.

Nasıl Önlenir?

✅ Şeffaf Finansal İletişim Kurun

Harcamalar, gelirler ve borçlar hakkında açık konuşulmalı. Aile bütçesi birlikte yapılmalı.

✅ Ortak Hesap ve Bilgilendirme

Erişimi her iki tarafın da sağladığı ortak hesaplar kullanılmalı. Gizli işlem yapılmamalı.

✅ Finansal Danışmanlık

Profesyonel destekle aile bütçesi yeniden düzenlenebilir.

✅ Evlilik Terapisi

Güven kaybı büyükse, ilişkisel destek alınmalı.

✅ Finansal Eğitim

İki taraf da bütçe yapmayı, tasarrufu ve yatırım bilincini geliştirmeli.

Finansal ihanet, evliliklerde görünmeyen ama en yıkıcı krizlerden biridir. Güveni ve ekonomik düzeni sarsarak aile birliğini tehdit eder. Bu nedenle çiftler, maddi konularda dürüstlük ve açıklık ilkesini temel prensip haline getirmelidir.

Unutulmamalı ki, bir evliliği sadece aşk değil; ekonomik sadakat de ayakta tutar.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.