Connect with us

Erol Taşdelen

Yerli Özel ve Yabancı Bankalar ektiğini biçiyor

Kamu kaynaklarını nakit akışı Kamu Bankalarından geçsin. Piyasayı fonlamayan özel ve yabancı bankalar emekli maaşlarını da vermesin!

Yayınlanma:

|

Kamu kaynaklarını nakit akışı Kamu Bankalarından geçsin. Piyasayı fonlamayan özel ve yabancı bankalar emekli maaşlarını da vermesin! Kamu otoritesi Vergi Gelirlerinin Kamu Bankaları aracılığı ile toplamaya başladı devamı gelecek mi göreceğiz.

Türkiye’de 53 Banka var bunu 3’ü Kamu, 9’u Özel Sermayeli Yerli, 21 adeti Yabancı Sermayeli.
Klasik hikayedir ama her dönemde de olur maalesef. Havalar güneşli iken Bankalar şemsiye açar tam lazım oldu havalar bozdu yağmur yağıyor, şemsiyeler kapanır.
Tebessüm ile dinlediğimiz bu klasik hikaye yine aynı oldu.
Son üç yıldan başlayarak özellikle 2018 ikinci yarıdan itibaren Piyasayı Kamu bankaları sırtlıyor resmen, kusura bakmasınlar Özel Yerli ve Yabancı sermayeli bankalar hala yağmurun durmasını bekliyor. Biz değil somut rakamlar ile banka banka   koyuyoruz ortaya bankaların kendi rakamları diyor bunu.  
2018 sonunda Bankaların 2.392 milyar TL toplam Kredisi 2019 Aralık ayında 2.598 milyar TL’ye yükseldi. 306 milyar TL arttı bunun 187 milyar TL’lık kısmını Kamu Bankaları sırtladı.
Kamu Bankaların Kredilerdeki artışı 11 ayda % 16,6 olurken, Yabancı Bankalar % 3,9, Yerli Özeller  % 1,92 artmayı tercih etti.
Yağmur var strateji küçülme üzerine.  Bu artışlar Kredilerde küçülmeyi gösteriyor reel olarak.  O nedenle Kamu otoritesi “Enflasyona göre reel değişim” değerlendirmesini getirdi kriterlerine. Kredilerde özel  yerli ve yabancı bankalar bir buçuk yıldır durduğu yerde top sektiriyor, bir türlü oyuna dahil olmuyor. “Serbest Piyasadır yaparlar” diyecek bir şeyimiz yok ama Devletin yapacak şeyleri vardı ve yapmaya da başladı. Bankacılık tarihimizde  ilk defa Devlet ciddi ciddi ben buradayım “yaptıklarınızı / yapmadıklarınızı fark ediyorum” dedi : Tebrikler!
Devlet aklı bu sefer seyretmedi
Hikaye klasik ama bu sefer “Kırmızı başlıklı” kızın akıbeti aynı olmadı. Kurda kuşa yem olmamayı öğrendi. Devlet aklı bu sefer refleksini gösterdi. Ne güzel faizler yükselmiş, kurlar bastırılmış Türk Sanayisi / halkı Bankalara çalışmaya başlamıştı. Yerli ve Yabancı özel Bankalar kredileri bıçak gibi kestiği gibi verdikleri kredileri alma telaşına düştüler. Aslında “kendi dar ağacının da çivilerini çakıyorlar” da farkında değiller. Piyasayı bu kadar boğarsan ne yapacak. Firmanın çeklerini vermeyip kredi kapatırsan nasıl dönecek. Konkordatoların artması bana sürpriz olmadı açıkçası. Bankalar orta uzun vade kredileri 3 yıldır durdurmuş, firma Kısa vadeli borçta yakalanmış, firma bankaya verdiği çek karşılığını da tekrar kullanamıyor, kredi kapamaya gittiği gibi yeni kredi de verilmiyor. Ne yapacak bu durumda Firmaya, seçenek ve çıkış yolu bırakmıyorsunuz ki. Piyasaları bu kadar borca boğan kimdi. Hiç ihtiyacı olmadığı halde “kredi kullan, kredi kullan” diye günde on defa arayan kimdi?
Devlet, “TL Kredi yok ise destek de yok” dedi
Birçok insan farkında değil ama Bankalar ilk şoku, Kamu otoritesinin TL Kredilerde % 10-20 artış yapan Bankalara TCMB Karşılıklarında düşürme ile ödülü  ve blokede tutulan karşılıklara düşük faiz cezası vermesi ile yaşadı. Ne tesadüf ben de yayınladım TL Kredilerde en fazla artış yapan Kamu Bankaları idi,  ölçeğinin küçük olması avantajından yararlanan 2-3 küçük banka girdi listeye. O devasa “biz sektörün Amiral Gemisiyiz” diye toplantılarda kasım kasım kasılan Bankaların hiçbiri yoktu mesela. Kamu otoritesinin TL Kredileri ödüllendirmesi normal, bir de baktım Cumhuriyet Bankacılık tarihinde yok 20 günde 9 milyar USD Yabancı Para Krediler TL’ye döndü. Yeni kaynak yok ama. Daha önce yapsaydınız ya bunu.
Özel yerli ve yabancı bankalar suçüstü yakalandı
Piyasa hareketli iken piyasanın kaymağını yemek kolaydır. Bu dönemde her çalışan başarılı, yüksek performans ile çalışıyormuş gibi gözükür. Kriz dönemleri aynı zamanda test dönemidir. Kaliteli, deneyimli, stratejik bakış açısına sahip olup olmama bu dönemlerde belli olur. Son beş yılda nerede ise banka personelinin yarısını “düşük performans gösteriyorlar” diye işten çıkaran bankaları bakıyorum da CEO’ları başta olmak üzere Yönetim Kurulu koltuklarına yapışmış kalmış. Banka Hisse değerleri yarıya düşmüş, Takip oranları almış başını gitmiş ama bunların tek yaptığı Üst Yönetici ödemelerini artırmak olmuş. Kendilerini hala çok başarılı görüyorlar demek ki. Bölgeler desen “ürün satın” söyleminden başla bir şeyleri olmayan işlevsiz birimler olmuş mobbing merkezleri olmuş, müdürler desen iş yok, güç yok personelin öğlen ve hafta sonlarını çekmecelerini karıştırmakla meşgul “olur ya personel kendisi ile ilgili abuk sabuk yazılan mailleri arşivlemişlerdi mi bir bakayım” diye düşünüyorlar her halde. Sektörde tam bir akıl tutulması hakim olmuş durumda.
Vergi ödemeleri Kamu Bankalarından
Kamu otoritesinden, TL Kredilerde Yüzde 10-20 Karşılıklar ile ilgili düzenlemenin üzerine bir hamle daha geldi. ”Vergiler Devlet Bankasından yatacak” dedi. Kesinlikle doğru bir hamle. Yok öyle devlerim tüm imkanlarından yararlanıp kar üzerine kar yapayım ama Piyasayı desteklemeyeyim. Yiyelim içelim ama hesap ödemeyelim diyorlar. Trafik cezaları dahil artık tüm vergi ödemeleri Kamu Bankalarından olacak.
Vergi yetmez diğer ödemeler de Kamu Bankaları aracılığı ile olmalı

Kamu otoritesi kesinlikle doğru bir hamle yapmıştır. Sık sık eleştirdiğimiz kamu kararları bu sefer çok doğru adrestedir. Kamu adına karar alıcıları tebrik ederim ama bu yetmez. Diğer ödemeler de Kamu Bankaları aracılığı ile  olmalı. Neler mi başlayalım önerilerimize o zaman.
Emekli maaşları Kamu Bankalarından olmalı
Emekli maaşlarını kim ödüyor : SGK / Devlet yani. Emekli maaşlarını ödeyen SGK Kamu Kurumu mu, evet. O zaman niçin Özel ve Yerli Bankalara ödeniyor ki bu maaşlar, Kamu Bankalar aracılığı ile ödenmeli. Dijital ise Kamu Bankaları da eskisi gibi değil Dijitalleşti. Sadece emekli maaşları değil, tüm kamu maaşları Kamu Bankalar aracılığı ile ödenmeli.
Eczane ve Hastane ödemeleri Kamu Bankaları ile olmalı
SGK aracılığı ile sadece emekli maaşları ödenmiyor ki. Eczane ve Hastanelere milyarlarca lira ödeme yapılıyor. Bu ödemeler de kesinlikle Kamu Bankalar aracılı ile olmalı. Kamu parası Kamu Bankalarında dönmeli.
Kamu İhale kurumunun ödemeleri Kamu Bankalarından olmalı
Kamu ihale usulü ile yapılan tüm ödemeler Kamu Bankaları hesaplarına olmalı. Bu paraların ödenecek yerlere ödemeleri de Kamu Bankalar hesaplarına olmalı.
Bakanlık ödemeleri Kamu Bankalar aracılığı ile olmalı
Bakanlıkların yaptığı tüm harcama ve nakit akışları Kamu Bankalarında dönmeli. Devletin Parası kamu bankalarında dönmeli kesinlikle. Kamu maaş ödemeleri, Adliyenin bloke paraları ve ödemeleri sadece Kamu Bankalarına olmalı.
Kamu Kaynaklarını Kamu kullanmalı
Kısaca Kamu Kaynakları özel yerli ve yabancı bankalara değil Kamu Bankalarında değerlendirilmeli. Yok öyle Devletin tüm imkanlarından yararlanayım ama Piyasaya yağmur başlayınca desteğimi çekeyim demek. Türkiye’nin bir muz Cumhuriyeti, Sömürge ülkesi olmadığını da başka türlü anlatamayacağız bu bankalara. Vatandaşa, firmalara “yolunacak kaz” gözü ile bakan anlayış sonlanana kadar bu sektörde düzenlemeler şart.  Devlet durmamalı aynı aylayış ile devam etmelidir. Birileri çıkıp “Serbest Piyasa ekonomisi, haksız rekabet” masallarını anlatacak ama Serbest Rekabet sadece piyasalar iyi iken işlemiyor maalesef. “Devlet batık kredileri kurtarsın” derken Serbest Piyasayı unutan bankaların kendi hatalarını da kabul edip hesap verme zamanı gelmiştir. Yok öyle, “armutu yerim ama çöpü size kalsın” demek. Yok öyle, “yedim içtim hesabı Halk ödesin” demek.
Hikayenin sonu bu sefer farklı bitecek gibi, şemsiye kapatan bankaların elinden o şemsiye alınıp kafalarına geçirilecek gibi. Şu anda onun şoku içindeler zaten. Bu hikayede Devletin yanında olmak Vatandaşlık borcu, sosyal sorumluluk gereğidir.
Ne demişti Ziya Paşa :
“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”

Erol TAŞDELEN
Ekonomist, Siyaset Bilimci
[email protected]

Erol Taşdelen

Tekstil Sektörü sil baştan: Pamuk Yasaklanıyor, sağlıkçılar endişeli…

Tekstilin aşırı tüketim nedeni ile üretimi yetersiz hale gelen Pamuk ve Yün’ü terk ederek Pterol ürünü olan Polyester kumaşa geçmesi tartışmaları da beraberinde getirdi. Tesktil sektörü talebi karşılayabilmek ve maliyetleri düşürmek için Polyester ürünleri Çevreci ve Geri Dönüşüm savunması ile savunurken Toplum Sağlık uznamları sağlık açısından Petrol Ürünlerinin kansorejen etki yaptığını öne sürerek tekstilden tamamen yasaklanmasını savunuyor. Yasal düzenlemeler ise Petrol Ürünleri kullanmak isteyen üreticilerin lehine ilerliyor…

Yayınlanma:

|

Avrupa Birliği (AB), sağlıkçıların ciddi kaygılarını içeren itirazlarına rağmen çevre kirliliğiyle mücadele kapsamında Plastik ve Tekstil sektörlerinde köklü değişiklikler yapıyor.

2025 yılından itibaren PET plastikten üretilen şişelerin en az %25 oranında geri dönüştürülmüş malzeme içermesi zorunlu hale geliyor. 2030 yılında bu oran %50’ye çıkarılacak. Bunu yanında, doğaya atılmaması için plastik şişelerin kapaklarının tamamen çıkarılamaz şekilde tasarlanması da mecburi olacak.

Yeni düzenelmeler Tekstil sektöründe de büyük bir dönüşümü beraberimnde getirecek. AB’nin döngüsel ekonomi politikaları kapsamında, 2050 yılına kadar tüm tekstil ürünlerinin geri dönüştürülebilir olması planlanıyor. Bu çerçevede, pamuk gibi geri dönüştürülmesi zor doğal liflerin yerine, plastik şişelerden elde edilen Polyester kumaşların kullanımı teşvik edilecek.

GERİ DÖNÜŞÜM SEKTÖRÜ GÖZDE OLDU!

AB’nin Teksitlde Sürdürülebilir sloganı ile savunduğu Polyester ürünlerin Petrol kaynaklı olduğu gzö ardı ederek çevresel etkiler ile öne sürmesi ve bu yönde yasal düzenlemelere gitmesi Geri Dönüşüm Sektöründe faaliyet gösteren firmalara olan ilgiyi de artırmış durumda. Bu firmalar geri dönüşüm ürünlerin tekrar ekonomiye kazandırarak çevreye olumlu katkı sunduklarını savunurken yeni düzenlemeler bu firma ürünlerine olan talebi de artırmış durumda. Türkiye aynı zamanda AB ülkelerinin Geri Dönüşüm ürünlerini en fazla ithal eden ülkeler grubunuda yer alırken yerli çevreciler de bu ürünler o kadar kıymetli niçin bizim gibi ülkelere bu ürünleri gönderiyorlar eleştirilerini yapıyor.

SAĞLIKÇILAR ENDİŞELİ: PEROL ÜRÜNLERİ KANSOREJEN!

Düzenlemeler her ne kadar Çevreci ve Geri dönüşü teşvik edecek şekilde sunulsa da Sağlıkçıların yeni uygulama ile ilgili ciddi kaygıları var. Zira, başta PET’den elde edilen iplikler gibi Polyester ve Akrelik ipliklerin ana hammaddesi PETROL! PETROL’den elde edilen ipliğin direkt vücut ile temas temesi, güneş ışığına maruz kalması içindeki üretim aşamasındaki kiyasallar ile birleşince ciltte ciddi deformelere ve  kansorejen maddeler içerdiği için direk İnsan hayatını tehdit ettiğine yönelik kaygılar da artmış durumda. Her ne kadar Tekstil Polyester ve Akrelik ağırlıklı kumaş ve ürün üretmeye yoğunlaşsa da bu ürünlerin İnsan hayatını tehdit edeceği yönündeki kaygıların da yersiz olmadığı buna karşılık Dünya Sağlık Örgütü’nün yeterli açıklama yapmaması ve tavır almaması eleştirilere neden oluyor.

SAVUNMA: PAMUK VE YÜN ÜRETİM YETERSİZ!

Doğal ve sağlıklı olan Pamuk ve Yün’ün maliyetler ve yetersiz üretilmesi nedeni ile Tekstilde kullanılması tercih dışına itilirken bunu çözümü ise az tekstil ürünleri tüketiminden geçiyor, fakat dünya genelindeki aşırı Tüketim Alışkanlığı yaratılması bu ihtiyacı karşılamak için alternatif yol arama arayışını tetikkiyor. AB’de kişi başına tekstil tüketimi yıllık 25 kg’a gelmiş durumda. Toplum yararına bildirimlerde bulunan Sağlıkçılar ise Tekstil tüketiminin  düşürülerek tekrar doğal olana Pamuk ve Yün ürünlere dönülmesini savunuyor. Günümüz aşartlarında kısa sürede bunun olamayacağını fakat en azından iç çamaşırların Pamuk ve Yün ürünlerden seçilmesinin Petrol ürünü olan Polyerter kumaşların olumsuz etkisini azaltacağını savunuyorlar. Pamuk ve Yün ürünlerindeki fiyat artışı ise Polyester ürünlere olan tercihi artırmış durumda. Diğer taraftan petronden elde edilen kumaşlarda elektik, dayanıklılık gibi özellikler öne çıkarılarak tüketin de artırılmış durumda. Poliyester kumaştan yapılan ürünler ayakkabı sektöründen, konfeksiyone, ev tekstilinden araç kumaşlarına kadar birçok sektöre yayılmış durumda…

Erol TAŞDELEN-Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

KIRIK CAM TEORİSİ NEDİR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Kırık Cam Teorisi , 1982 yılında James Q. Wilson ve George L. Kelling tarafından ortaya atılan bir alışkanlık ve kriminoloji teorisidir. Teorik olarak, küçük oranların dağılımının ve suçların önlenmemesi durumunda daha büyük suçların ve sosyal dağılımın kaçınılmaz hale gelmesi savunur.

Teorinin Temel Mantığı

Teorinin adı, bir binadaki kırık bir camın tamir edilmemesi halinde diğer camların da kırılmaya başlaması fikrinden gelir. Eğer bir mahallede veya şehirde küçük suçlar ve değişmeler (grafiti, terk edilmiş binalar, çöp odaları, gürültü yasak vb.) kontrol belgesi alınmazsa, bu durum bölgedeki suç oranlarını arttırır ve daha büyük suçlara zemin hazırlar.

Örnekler ve Uygulamalar

  1. New York Metrosu (1990’lar)
    • New York’ta metro istasyonlarında küçük suçlarla mücadele edildi: kaçak binişler engellendi, duvarlardaki grafitiler temizlendi, dilencilik azaltıldı. Sonuç olarak metrodaki suç oranları ciddi şekilde düştü .
  2. Şehir Güvenlik Politikaları
    • Teorik olarak bazı şehirlerde polis güçlerinin sıfır tolerans politikası uygulamasına yol açtı. Küçük suçların sert şekilde cezalandırılmasıyla, daha büyük suçların önüne geçilmesi amaçlandı .

Eleştiriler

  • Aşırı Polis Gücü Kullanımı: Bazı durumlarda, küçük suçlara sert cezalar hukukunun orantısız polis olaylarına ve sosyal adaletsizliğe yol açtığını savunuyor.
  • Ekonomik Faktörlerin Göz Ardı Edilmesi: Teori, suçun yalnızca şiddetlendirilmesinden kaynaklanıp devam ederken, yoksulluk, işsizlik ve eğitim eksikliği gibi temel nedenler göz ardı edildiği için eleştiriliyor.

Sonuç

Kırık Cam Teorisi, özellikle şehir güvenlik politikaları ve suç önleme stratejisi açısından önemli bir yaklaşım sunmuştur. Ancak, sosyal adalet ve ekonomik faktörler göz önünde bulundurulmadan insanlarda tartışmalara yol açabilmektedir.

KIRIK CAM TEORİSİ’NİN İŞ DÜNYASINDA NE ANLAMA GELİR?

Kırık Cam Teorisi , iş dünyasında kurumsal disiplin, iş etiği ve marka itibarı açısından önemli çıkarımlar sunmaktadır. Küçük porsiyonlukların veya etik ihlallerin zamanında düzeltilmemesi, daha büyük problemler ve krizler doğurabilir .

İş Dünyasında Kırık Kam Teorisi’nin Uygulamaları

1. Şirket Kültürü ve Disiplin

  • Küçük kuralsızlıklar (örneğin, çalışanların işleri sürekli geç gelmesi, küçük etik ihlaller, dikkatsiz müşteri hizmetleri) dikkate alınmasalar, daha büyük süreçlere dönüşebilir.
  • Örnek: Bir ofiste çalışanların sürekli olarak iş disiplinini ihlal etmesi (mesaiye geç kalma, küçük basınçlar, sorumsuzluk) ile genel bir disiplinsizliğe ve düşük verimliliğe yol açabilir .

2. Müşteri Memnuniyeti ve Marka İmajı

  • Küçük müşteri şikayetlerine önem verilmezse, anlık müşteri memnuniyetsizliği artar ve marka imajı zarar görür.
  • Örnek: Bir restoranın küçük hijyen problemlerini görmezden gelmesi, “sağlıklı skandallarına veya müşteri kaybı nedeni”.

3. Şirket İçindeki Etik Kurallar ve Yolsuzluk

  • Küçük çaptaki etik ihlalleri (masraf raporlarında küçük sahtekarlıklar, rüşvetin normalleşmesi) büyük yolsuzluklara dönüşebilir.
  • Örnek: Bir şirket, çalışanların fatura şişirme gibi küçük usulsüzlüklerini görmezden gelir, ileride büyük değişiklikler mali dolandırıcılıklara yol açabilir.

4. Operasyonel Verimlilik ve Kalite Kontrol

  • Küçük kalite sorunlarına veya paketlere aksaklıklara zamanında müdahale edilmezse, müşteri kaybı ve maliyet artışı kaçınılmaz hale gelir.
  • Örnek: Bir üretim birimi küçük üretim hataları düzeltilmezse, büyük farklılık kalite sorunlarına ve ürün geri çağrılarına yol açılabilir.

5. Liderlik ve Çalışan Motivasyonu

  • Yönetimin küçük hataları tolere etmesi, çalışanların motivasyonunu düşürebilir ve profesyonellik standartlarını güçlendirebilir.
  • Örnek: Bir yöneticinin sürekli olumsuz bir tutum sergilemesi veya çalışanlarına adil davranmaması, şirket içinde güvensizliğe ve yüksek işten ayrılma bölümlerine yol açabilirsiniz.

Sonuç

İş dünyasında Kırık Kamera Teorisi , küçük sorunların erken tespit edilip iyileştirilmesinin arttırılmasını vurgular. Küçük hatalar ardı ardına, kurumsal kültürde bozulmalara, verimlerin azalmasına ve hatta ekonomik krizlere neden olabilir . Bu nedenle, küresel disiplin, kalite kontrol ve etik kurallar konusunda sıfır tolerans politikası uygulaması uzun vadeli sürdürülebilir başarıya sahiptir.

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

BANKACILIK SEKTÖRÜ 2024: Karsız Büyüdüler!

2024 yılı bankalar için sıkıntılı olmaya devam etti. Sık sık değişen tebliğ ve mevzuatlar bankaları temkinli olmaya iterken; kredi tarafındaki sınırlama önlemleri, mevduat karşılıklarındaki değişikliler; vergi oranlarının artması, sendikasyon kredi bulmadaki zorluklar sektörü zorlayan unsurlardan oldu… Özellikle beklentilerin satın alındığı Ticari İşlemlerdeki pozisyonlar karlılıkları direkt etkilediği görüldü…

Yayınlanma:

|

BDDK Bankacılık sektörü 2024 yıl sonu mali verileri yayınlandı. Veriler Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların toplamından oluşuyor. İlk dikkat çeken veri, Sektör 2023 yılına göre bilançoyu %39 büyütürken, Net Karlılık sadece %6 büyüdü. Enflasyona göre realize edildiğinde gerçekte sektörün zarar ettiğini söylemek yanlış olmayacak.

SEKTÖRDE BİLANÇO BÜYÜMEYE DEVAM ETTİ

2023 sonunu 23,5 trilyon TL bilanço büyüklüğü ile kapatan Bankacılık Sektörü 2024 yılında %39 büyüme ile 32,6 trilyon TL hacme ulaştı. 2023 yılını 11,6 trilyon TL Kredi hacmi ise %37 büyüyerek 16 trilyon TL seviyesine ulaştı. Buna karşılık 192 milyar TL’lik Takipteki Alacaklar %53 büyüme ile 293 milyar TL hacmine ulaşmış durumda. Bu tutar içinde yıl içinde Varlık Yönetim Şirketlerine devir yapılan alacaklar  düşünüldüğünde sektörün gerçek takip tutarı açıklananın üzerinde oldu. Sektör 2023 yılında Beklenen Zarar Karşılılarına 469 milyar TL ayırırken 2024 yılında %15 artışla 541 milyar TL hacmini aşmış durumda.

2023 sonunu 14,8 milyar TL Mevduat hacmi ile kapatan sektör, 2024 yılında %27 büyüme ile 18,9 trilyon TL Mevduat hacmine ulaştı. Toplam Mevduatın  %33,8’ine denk gelen 6,4 trilyon TL’lik kısmı ise vadesiz mevduattan oluştu. 2023 sonunda 2,1 trilyon TL olan Özkaynaklar da %35 artış ile 2,9 trilyon TL seviyesine yaklaşmış durumda.

Resim

BİLANÇODAKİ BÜYÜME NET KARLILIĞA TAŞINAMADI

Sektör 2024 yılındaki bilanço büyümesine karşılık sektörünün bunu Net Karlılığa taşıyamadığı görüldü. 2023 yılında 620 milyar TL Net Karlılık açıklayan sektör 2024 yılında sadece %6 büyüme ile 659 milyar TL Net Karlılık seviyesinde kaldı. Karlılığın düşüşünde Ticari İşlem Gelirlerindeki anormal düşüş ve zararlar etkili olurken; sektörün 2023’deki 187,5 milyar TL Personel Giderinin 346,6 milyar TL’ye çıkması; Toplam Faiz Dışı Giderlerin 807 milyar TL’den 1,3 trilyon TL’ye çıkması gibi genel giderlerindeki artışın da etkili olduğu görüldü.

YERLİ ÖZER SERMAYELİ BANKALARDA KAR EROZYONU YAŞANDI

Kamu ve Yabancı Sermayeli Bankalara göre daha fazla Bilanço büyümesini sağlayan Yeli Özel Sermayeli Bankalar, bu büyümeye rağmen  tam anlamı ile Kar erozyonu yaşadığı görüldü. Sektör 2024 yılında bilançosunu %39 büyütürken Yerli Özel Bankalarda bilanço %33 büyümede kaldı. 2023 sonunu 6,9 trilyon Bilanço büyüklüğü 9,2 trilyon TL’ye yükseldi. Mevduat ise 4,1 trilyon TL’den %29 büyüyerek 5,3 trilyon TL seviyesine ulaştı. Bu büyümeye karşılık 2023 yılını 228 milyar TL Net karlılık açıklayan sektör 2024 yılında %38 düşüş ile 141 milyar TL Net Karlılıkta kaldı. Özel Sermayeli Bankalardaki Kar Erozyonunda Net Faiz Gelirini artıramama yanında Ticari İşlemlerdeki Kambiyo ve Türev işlemlerdeki zarar büyüklüğünün etkili olduğu görüldü.

YABANCI SERMAYELİ BANKALAR BİLANÇO BÜYÜMESİ SEKTÖR ORTALAMASININ ALTINDA KALDI

Yabancı Sermayeli Bankalar 2023 sonunu 5,9 milyar TL Bilanço büyüklüğü ile kapatırken 2024 yılında sadece %10 büyüme ile 6,4 trilyon TL büyüklüğe ulaştı. Sektör ortalamasının %39 olduğu düşünüldüğünde bu büyüme sektörün oldukça altında olduğu dikkat çekti. Aynı şekilde Krediler sektörde %37 büyürken Yabancı Sermayeli Bankalarda %18 büyüme ile 2,8 trilyon TL’den 3,3 trilyon TL’ye ulaşabildi. Mevduatta ise 2023 seviyesi olan 3,7 trilyon TL korunurken reel olarak bu durum küçülme anlamına gelmekte. Bu duruma karşılık Yabancı Sermayeli Bankalar karlılıkta %6 olan sektör ortalamasının 3,5 katı %21 artış ile fazla kar artışı sağladı. 2023 yılında 173 milyar TL karlılıklarını %21 artırarak 209 milyar TL seviyesine yükseltti.

KAMU BANKALARI ORTALAMANIN DÖRT KATI KAR ETTİ

Bankacılık sektörünün 32,6 Trilyon TL’lik Aktif büyüklüğünün  %38’i; 16 trilyon TL olan Kredi hacminin %37’si; 18,9 trilyon TL olan mevduatının %42’si Kamu Bankaları taşımakta. 2024 yılında Bilanço büyümesi sektör ortalamasını atında sınırlı kalsa da Karlılıkta Yabancı ve Yerli Sermayeli Bankalara göre artış oranının daha iyi oldu.

2023 sonunu 10,7 trilyon TL Bilanço büyüklüğü ile kapatan Kamu Bankaları %16 büyüme ile 2024 sonunda 12,4 trilyon TL hacme ulaştı. 5,6 trilyon TL olan Kredi hacimsel büyüme ise sınırlı kalarak sadece %6 büyüde ve 5,9 trilyon TL seviyesinde kaldı. Buna karşılık Takipteki alacaklar ise  %51 artarak 61 milyar TL’den 92 milyar TL seviyesine; Beklenen Zarar Karşılıkları da 189 milyar TL’den 199 milyar TL seviyesine ulaştı. Toplam Mevduat ise %15 artarak 6,9 Trilyon TL’den 8 trilyon TL ‘ye yükseldi.

Kamu Bankaları Bilanço büyümesi diğer banka ve sektöre göre sınırlı olmasına rağmen kar artışı  %6 olan sektörün üzerinde oldu. 2023 yılını 125 milyar TL Net karlılıkla kapatan Kamu bankaları 2024 yılında %25 artış ile  156 milyar TL seviyesinde kapadı. Kamu Bankalarındaki Kar artışının nedeni ile bankaların Bilanço ve Faaliyet Raporları açıklaması ile ortaya çıkacak ve ayrı yazı konusu olacak.

Kısaca, Özel Sermayeli Bankalar sektör ortalamasının üzerinde bilançoyu büyütmesine rağmen bunu Karlılığa taşımada zorlandığı; Yabancı Sermayeli ve Kamu Bankalarının bilanço büyümelerinin sınırlı kalmasına rağmen Karlılığı sektör ortalamasının üzerinde gerçekleştirdiler. 2024 yılında YAPI ve KREDİ BANKASI’nın ve 2025 başında ŞEKERBANK‘ın satışı ile görüşmelerin sonuçsuz kalması ise akıllarda kalan haberler oldu. 2025 yılında Bazı bankalarda üst yönetim değişiklileri ve bazı bankaların el değiştirmesi ise sürpriz olmayacaktır.

Erol TAŞDELEN– Ekonomist          www.bankavitrini.com

***************************

GARANTİ BBVA 2024 SONU MALİ VERİLERİ AÇIKLANDI

YAPI KREDİ KAR EROZYONU YAŞADI

AKBANK 2024: Büyüyen bilançoya rağmen karlılık eridi!

 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.