Kamu kaynaklarını nakit akışı Kamu Bankalarından geçsin. Piyasayı fonlamayan özel ve yabancı bankalar emekli maaşlarını da vermesin! Kamu otoritesi Vergi Gelirlerinin Kamu Bankaları aracılığı ile toplamaya başladı devamı gelecek mi göreceğiz.
Türkiye’de 53 Banka var bunu 3’ü Kamu, 9’u Özel Sermayeli Yerli, 21 adeti Yabancı Sermayeli.
Klasik hikayedir ama her dönemde de olur maalesef. Havalar güneşli iken Bankalar şemsiye açar tam lazım oldu havalar bozdu yağmur yağıyor, şemsiyeler kapanır.
Tebessüm ile dinlediğimiz bu klasik hikaye yine aynı oldu.
Son üç yıldan başlayarak özellikle 2018 ikinci yarıdan itibaren Piyasayı Kamu bankaları sırtlıyor resmen, kusura bakmasınlar Özel Yerli ve Yabancı sermayeli bankalar hala yağmurun durmasını bekliyor. Biz değil somut rakamlar ile banka banka koyuyoruz ortaya bankaların kendi rakamları diyor bunu.
2018 sonunda Bankaların 2.392 milyar TL toplam Kredisi 2019 Aralık ayında 2.598 milyar TL’ye yükseldi. 306 milyar TL arttı bunun 187 milyar TL’lık kısmını Kamu Bankaları sırtladı.
Kamu Bankaların Kredilerdeki artışı 11 ayda % 16,6 olurken, Yabancı Bankalar % 3,9, Yerli Özeller % 1,92 artmayı tercih etti.
Yağmur var strateji küçülme üzerine. Bu artışlar Kredilerde küçülmeyi gösteriyor reel olarak. O nedenle Kamu otoritesi “Enflasyona göre reel değişim” değerlendirmesini getirdi kriterlerine. Kredilerde özel yerli ve yabancı bankalar bir buçuk yıldır durduğu yerde top sektiriyor, bir türlü oyuna dahil olmuyor. “Serbest Piyasadır yaparlar” diyecek bir şeyimiz yok ama Devletin yapacak şeyleri vardı ve yapmaya da başladı. Bankacılık tarihimizde ilk defa Devlet ciddi ciddi ben buradayım “yaptıklarınızı / yapmadıklarınızı fark ediyorum” dedi : Tebrikler!
Devlet aklı bu sefer seyretmedi
Hikaye klasik ama bu sefer “Kırmızı başlıklı” kızın akıbeti aynı olmadı. Kurda kuşa yem olmamayı öğrendi. Devlet aklı bu sefer refleksini gösterdi. Ne güzel faizler yükselmiş, kurlar bastırılmış Türk Sanayisi / halkı Bankalara çalışmaya başlamıştı. Yerli ve Yabancı özel Bankalar kredileri bıçak gibi kestiği gibi verdikleri kredileri alma telaşına düştüler. Aslında “kendi dar ağacının da çivilerini çakıyorlar” da farkında değiller. Piyasayı bu kadar boğarsan ne yapacak. Firmanın çeklerini vermeyip kredi kapatırsan nasıl dönecek. Konkordatoların artması bana sürpriz olmadı açıkçası. Bankalar orta uzun vade kredileri 3 yıldır durdurmuş, firma Kısa vadeli borçta yakalanmış, firma bankaya verdiği çek karşılığını da tekrar kullanamıyor, kredi kapamaya gittiği gibi yeni kredi de verilmiyor. Ne yapacak bu durumda Firmaya, seçenek ve çıkış yolu bırakmıyorsunuz ki. Piyasaları bu kadar borca boğan kimdi. Hiç ihtiyacı olmadığı halde “kredi kullan, kredi kullan” diye günde on defa arayan kimdi?
Devlet, “TL Kredi yok ise destek de yok” dedi
Birçok insan farkında değil ama Bankalar ilk şoku, Kamu otoritesinin TL Kredilerde % 10-20 artış yapan Bankalara TCMB Karşılıklarında düşürme ile ödülü ve blokede tutulan karşılıklara düşük faiz cezası vermesi ile yaşadı. Ne tesadüf ben de yayınladım TL Kredilerde en fazla artış yapan Kamu Bankaları idi, ölçeğinin küçük olması avantajından yararlanan 2-3 küçük banka girdi listeye. O devasa “biz sektörün Amiral Gemisiyiz” diye toplantılarda kasım kasım kasılan Bankaların hiçbiri yoktu mesela. Kamu otoritesinin TL Kredileri ödüllendirmesi normal, bir de baktım Cumhuriyet Bankacılık tarihinde yok 20 günde 9 milyar USD Yabancı Para Krediler TL’ye döndü. Yeni kaynak yok ama. Daha önce yapsaydınız ya bunu.
Özel yerli ve yabancı bankalar suçüstü yakalandı
Piyasa hareketli iken piyasanın kaymağını yemek kolaydır. Bu dönemde her çalışan başarılı, yüksek performans ile çalışıyormuş gibi gözükür. Kriz dönemleri aynı zamanda test dönemidir. Kaliteli, deneyimli, stratejik bakış açısına sahip olup olmama bu dönemlerde belli olur. Son beş yılda nerede ise banka personelinin yarısını “düşük performans gösteriyorlar” diye işten çıkaran bankaları bakıyorum da CEO’ları başta olmak üzere Yönetim Kurulu koltuklarına yapışmış kalmış. Banka Hisse değerleri yarıya düşmüş, Takip oranları almış başını gitmiş ama bunların tek yaptığı Üst Yönetici ödemelerini artırmak olmuş. Kendilerini hala çok başarılı görüyorlar demek ki. Bölgeler desen “ürün satın” söyleminden başla bir şeyleri olmayan işlevsiz birimler olmuş mobbing merkezleri olmuş, müdürler desen iş yok, güç yok personelin öğlen ve hafta sonlarını çekmecelerini karıştırmakla meşgul “olur ya personel kendisi ile ilgili abuk sabuk yazılan mailleri arşivlemişlerdi mi bir bakayım” diye düşünüyorlar her halde. Sektörde tam bir akıl tutulması hakim olmuş durumda.
Vergi ödemeleri Kamu Bankalarından
Kamu otoritesinden, TL Kredilerde Yüzde 10-20 Karşılıklar ile ilgili düzenlemenin üzerine bir hamle daha geldi. ”Vergiler Devlet Bankasından yatacak” dedi. Kesinlikle doğru bir hamle. Yok öyle devlerim tüm imkanlarından yararlanıp kar üzerine kar yapayım ama Piyasayı desteklemeyeyim. Yiyelim içelim ama hesap ödemeyelim diyorlar. Trafik cezaları dahil artık tüm vergi ödemeleri Kamu Bankalarından olacak.
Vergi yetmez diğer ödemeler de Kamu Bankaları aracılığı ile olmalı
Kamu otoritesi kesinlikle doğru bir hamle yapmıştır. Sık sık eleştirdiğimiz kamu kararları bu sefer çok doğru adrestedir. Kamu adına karar alıcıları tebrik ederim ama bu yetmez. Diğer ödemeler de Kamu Bankaları aracılığı ile olmalı. Neler mi başlayalım önerilerimize o zaman.
Emekli maaşları Kamu Bankalarından olmalı
Emekli maaşlarını kim ödüyor : SGK / Devlet yani. Emekli maaşlarını ödeyen SGK Kamu Kurumu mu, evet. O zaman niçin Özel ve Yerli Bankalara ödeniyor ki bu maaşlar, Kamu Bankalar aracılığı ile ödenmeli. Dijital ise Kamu Bankaları da eskisi gibi değil Dijitalleşti. Sadece emekli maaşları değil, tüm kamu maaşları Kamu Bankalar aracılığı ile ödenmeli.
Eczane ve Hastane ödemeleri Kamu Bankaları ile olmalı
SGK aracılığı ile sadece emekli maaşları ödenmiyor ki. Eczane ve Hastanelere milyarlarca lira ödeme yapılıyor. Bu ödemeler de kesinlikle Kamu Bankalar aracılı ile olmalı. Kamu parası Kamu Bankalarında dönmeli.
Kamu İhale kurumunun ödemeleri Kamu Bankalarından olmalı
Kamu ihale usulü ile yapılan tüm ödemeler Kamu Bankaları hesaplarına olmalı. Bu paraların ödenecek yerlere ödemeleri de Kamu Bankalar hesaplarına olmalı.
Bakanlık ödemeleri Kamu Bankalar aracılığı ile olmalı
Bakanlıkların yaptığı tüm harcama ve nakit akışları Kamu Bankalarında dönmeli. Devletin Parası kamu bankalarında dönmeli kesinlikle. Kamu maaş ödemeleri, Adliyenin bloke paraları ve ödemeleri sadece Kamu Bankalarına olmalı.
Kamu Kaynaklarını Kamu kullanmalı
Kısaca Kamu Kaynakları özel yerli ve yabancı bankalara değil Kamu Bankalarında değerlendirilmeli. Yok öyle Devletin tüm imkanlarından yararlanayım ama Piyasaya yağmur başlayınca desteğimi çekeyim demek. Türkiye’nin bir muz Cumhuriyeti, Sömürge ülkesi olmadığını da başka türlü anlatamayacağız bu bankalara. Vatandaşa, firmalara “yolunacak kaz” gözü ile bakan anlayış sonlanana kadar bu sektörde düzenlemeler şart. Devlet durmamalı aynı aylayış ile devam etmelidir. Birileri çıkıp “Serbest Piyasa ekonomisi, haksız rekabet” masallarını anlatacak ama Serbest Rekabet sadece piyasalar iyi iken işlemiyor maalesef. “Devlet batık kredileri kurtarsın” derken Serbest Piyasayı unutan bankaların kendi hatalarını da kabul edip hesap verme zamanı gelmiştir. Yok öyle, “armutu yerim ama çöpü size kalsın” demek. Yok öyle, “yedim içtim hesabı Halk ödesin” demek.
Hikayenin sonu bu sefer farklı bitecek gibi, şemsiye kapatan bankaların elinden o şemsiye alınıp kafalarına geçirilecek gibi. Şu anda onun şoku içindeler zaten. Bu hikayede Devletin yanında olmak Vatandaşlık borcu, sosyal sorumluluk gereğidir.
Ne demişti Ziya Paşa :
“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir”
Erol TAŞDELEN
Ekonomist, Siyaset Bilimci
[email protected]