ABD, 20. yüzyılın ortasından itibaren dünya sisteminin siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel liderliğini elinde bulunduran küresel hegemon olarak konumlandı. Ancak 21. yüzyılın özellikle ikinci on yılında Çin’in yükselişi, Rusya’nın agresif politikaları, Avrupa’nın özerkleşme çabaları ve küresel güneyin yükselen sesiyle birlikte bu liderlik sorgulanmaya başlandı.
Bu yazıda, ABD’nin bu değişen dünya düzenine verdiği agresif, savunmacı ve refleksif tepkiler; yani “hegemonik çöküş refleksi” ele alınmaktadır.
1. Hegemonya Nedir? ABD’nin Konumu
Hegemonya, sadece askeri veya ekonomik güçle değil; aynı zamanda fikir, kültür ve değerlerle de dünyayı şekillendirebilme kabiliyetidir. ABD, Soğuk Savaş sonrası:
-
Doların rezerv para olması
-
NATO ve IMF gibi kurumlarla kurallar koyucu rol
-
Hollywood, teknoloji ve eğitim sistemiyle yumuşak güç üretimi ile bu gücü sağlamlaştırdı.
2. Hegemonik Çatırdama: Çöküşün Sinyalleri
ABD’nin hegemonik pozisyonunu sarsan bazı önemli göstergeler şunlardır:
3. Refleksif Savunma: ABD’nin Sert Tepkileri
ABD bu çöküşü kabul etmek yerine refleksif tepkiler göstermeye başladı. Bu tepkiler, hegemonik kaybın reddi ve liderliği koruma çabası olarak okunabilir.
a) Ticari Agresyon
Çin’e yönelik ticaret savaşları, yüksek gümrük tarifeleri ve tedarik zincirlerinin yeniden şekillendirilmesi, ekonomik üstünlüğü geri kazanma girişimidir.
b) Teknoloji Ambargoları
Huawei, TikTok, ZTE gibi Çinli şirketlerin yasaklanması, bilgi ve iletişim hegemonyasının korunması içindir.
c) Askeri Yayılma ve Baskı
Ukrayna ve Tayvan krizlerinde daha agresif tutumlar, güvenlik garantörü kimliğini yeniden tesis etme girişimidir.
d) Değerler Üzerinden Baskı
Demokrasi, insan hakları gibi kavramlar üzerinden diğer rejimlerin meşruiyetini sorgulamak, ahlaki üstünlük iddiasının bir yansımasıdır.
4. Yeni Çok Kutuplu Dünya ve ABD’nin Krizi
Bugünün dünyasında:
-
Çin, ekonomik hegemonya adaylığı için hızla yükseliyor.
-
Rusya, askeri güçle jeopolitik dengeyi zorluyor.
-
Hindistan, teknoloji ve nüfusla öne çıkıyor.
-
AB, kendi savunma ve enerji bağımsızlığını kurma çabasında.
-
BRICS gibi bloklar, alternatif ekonomik yapılar kuruyor.
ABD ise bu gelişmeler karşısında “ya hep ya hiç” refleksiyle, çok kutupluluğu reddediyor; çünkü çok kutupluluk, onun merkezde olmadığı bir dünya demek.
5. Türkiye ve Diğer Orta Güçler İçin Dersler
ABD’nin bu çöküş süreci, Türkiye gibi ülkeler için hem fırsatlar hem riskler barındırıyor:
-
Fırsatlar: Alternatif ittifaklar kurma, bölgesel etki artırma, stratejik denge siyaseti yürütme
-
Riskler: Bloklar arasında sıkışma, ekonomik kırılganlık, jeopolitik baskılar
Türkiye’nin dikkat etmesi gereken şey, bu refleksif agresiflik döneminde dengeyi bozmadan, çıkarını maksimize eden çok yönlü dış politika yürütmesidir.
Çöküş Kaçınılmaz Değil, Ama Yön Değişiyor
ABD hâlâ dünyanın en güçlü ülkesi. Ancak bu güç artık tek yönlü değil, paylaşımlı bir güç olmak zorunda. Bu yeni dünyada hegemonya, baskıyla değil; ortaklıklarla, iş birliğiyle, uyumla sürdürülebilir.
ABD’nin bu refleksi yönetememesi halinde, baskıcı ve kırılgan bir süper güce dönüşme riski büyüyor.