Connect with us

BANKA HABERLERİ

Akbank Genel Müdürü Kaan Gür’ün 2025 beklentisi olumlu

Yayınlanma:

|

Gür, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, finansal koşullardaki sıkılığın etkisiyle Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğiyle birlikte yavaşlama eğilimine girdiğini söyledi.

Gayri Safi Yurt İçi Hasılada (GSYH) ikinci ve üçüncü çeyreklerde sınırlı bir daralmanın yaşandığını anımsatan Gür, şunları söyledi:

“Ekonomik aktivitedeki soğumayla birlikte enflasyon üzerindeki talep yönlü baskıların hafiflediğini söyleyebiliriz. Talepteki dengelenme ve maliyetlerdeki ılımlı seyre rağmen enflasyondaki iyileşme arzu edilenin gerisinde kalsa da, yıllık enflasyonun Mayıs 2024’te zirve yaptıktan sonra baz etkileriyle belirgin bir düşüş kaydettiği görülüyor. Türk lirasındaki güçlü reel değerlenmeye rağmen, kredi büyüme tavanlarıyla sağlanan sıkı makro ihtiyati duruşun cari denge ve dış finansman ihtiyacında önemli bir iyileşme sağladığını söylemek mümkün. Makro dengelerdeki iyileşme, döviz kurlarındaki istikrar ve ülke risk primindeki düşüş bir taraftan yabancı sermaye girişlerini desteklerken diğer taraftan yurt içi yerleşiklerin lira tercihini güçlendiriyor. Nitekim TCMB rezervleri de nisandan bu yana çarpıcı bir artış eğilimi sergiliyor. Son dönemde enflasyon eğiliminde gözlenen iyileşme, para politikasında enflasyondaki düşüşe eşlik eden, temkinli ve ölçülü bir faiz indirim sürecini destekliyor. Buna rağmen önümüzdeki dönemde sıkı parasal duruşun korunacağı, maliye politikasının da enflasyonla mücadeleye daha fazla destek vereceği bir yıl bizi bekliyor”

Akbank Genel Müdürü Gür, 2024 yılının kredi büyümesi, fonlama maliyetleri ve karlılık açısından bankacılık sektörü için beklediğimiz gibi zorlu bir dönem olduğunu ancak sektör olarak başarılı bir sınav verdiklerini vurguladı.

Makrofinansal dengesizliklerin ve risklerin azaltıldığı bu geçiş sürecinin getirdiği maliyetleri iyi yöneterek sermaye gücünün ve bilanço sağlamlığının korunduğunu ifade eden Gür, “Enflasyondaki düşüş eğiliminin devamıyla birlikte sektör için en zor dönemin geride kaldığını ve önümüzdeki dönemde fonlama maliyetlerinde beklediğimiz iyileşmeyle bilançoların kademeli olarak rahatlayacağını düşünüyoruz.” diye konuştu

“Sürdürülebilir karlılığı odak noktamızda tutmaya devam ettik”

Gür, Akbank’ın 2024’te Türkiye’yi, toplumu ve müşterileri desteklemeye devam ettiğini ve üçüncü çeyrekte ekonomiye sağlanan kredi desteğini 1 trilyon 292 milyar lirası nakdi olmak üzere toplam, 1 trilyon 591 milyar lira seviyesine çıkardıklarını belirtti.

Kuvvetli müşteri kazanımı performansının 2024 yılında da sürdüğüne dikkati çeken Kaan Gür, şu bilgileri paylaştı:

“Dijitalden müşteri edinimi sürecinde sunduğumuz farklılaşan deneyimin de etkisiyle büyümelerimiz devam etti. Yılın ilk 9 ayında 1,1 milyon net aktif müşteri kazanımı gerçekleştirdik. Böylece 3 yıldan az bir sürede aktif müşteri sayımızdaki artış 6 milyona yaklaştı. Bu başarımızda, müşterilerimizin yenilikçi ürün ve hizmetlerimizi tercih etmelerinin katkısı çok büyük. Bununla birlikte, güçlü sermaye yeterlilik oranı, yüksek verimlilik, tüketici ve KOBİ segmentlerinde özel bankalar arasında artan pazar payı kazanımlarıyla sürdürülebilir karlılığı odak noktamızda tutmaya devam ettik.”

Gür, 2024 yılında da sürdürülebilirlik stratejisi ışığında emin adımlarla ilerlemeye devam ettiklerini ve 2023 yılı sonunda sürdürülebilir finansman alanındaki 2030 hedefini dört katına çıkartarak 800 milyar lira olarak güncellediklerini söyledi.

Sürdürülebilir finansmanda üçüncü çeyrek itibarıyla 352 milyar liraya ulaştıklarını anlatan Gür, “Bu yıl ayrıca 2050 net sıfır hedefimizi güçlendirdik ve Net Sıfır Bankacılık Birliği üyesi olduk. Çimento, demir-çelik, gayrimenkul ve enerji sektörlerinin karbonsuzlaşmasını önceliklendirerek 1,5 derece senaryosuyla uyumlu 2030 hedeflerimizi ve sektörel yol haritalarımızı açıkladık. Böylece, Türkiye’de sektörel karbonsuzlaşma stratejisini açıklayan ilk mevduat bankası olduk. Net sıfır ve iklim değişikliği çerçevesinde kurumlar arası işbirliklerinde aktif rol almayı sürdürdük. Türkiye Bankalar Birliği’nde Akbank başkanlığında İklim Dönüşümü Finansmanı Teknik Alt Çalışma Grubunu kurduk. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır hedefleri doğrultusunda karbonsuzlaşma teknolojilerinin kapsamı ve finansmanı odağında çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.

Kaan Gür, AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi konulara odaklanarak ihracatçıların yeşil dönüşüm sürecinde yanlarında olduklarını ve 2024’te dijital ve yeşil dönüşüm odaklı “Birlikte Geleceğe Buluşmaları” düzenlediklerini belirtti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi işbirliğiyle düzenlenen “İhracatta Sınırları Aş” eğitimleriyle de sürdürülebilirliğin ticaretteki önemini vurguladıklarını dile getiren Gür, “Önümüzdeki yıllarda müşterilerimizin uluslararası piyasalarda rekabetçiliklerini artırmalarına, yeni piyasalara erişmelerine destek olmaya devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Yüksek etki ve fayda sağlayan yatırımlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz”

Bugün 400’den fazla ileri analitik model ve 100’den fazla bilişsel model sayesinde ortaya koydukları çözümlerle sektörde fark oluşturduklarına değinen Kaan Gür, şunları söyledi:

“Müşterilerimizin bankacılık ihtiyaçlarını yazılı ve sesli olarak karşılayan Akbank Asistan, 2024’te üretken yapay zeka çözümleriyle daha yetenekli hale geldi. Bugün aylık 2 milyon oturum ve 170 milyondan fazla sesli görüşmeyle hizmet veriyor. Asistan çözümümüz müşterilerimizin yanı sıra çalışma arkadaşlarımızın da hayatını kolaylaştırıyor. Tüm dijitalleşme ve analitik yetkinliklerimizi, iş modelimizin ve tüm kanallarımızın merkezine alarak müşterilerimize ayırt edici bir deneyim ile hizmet verebilmenin gururunu yaşıyoruz.”

Gür, insan odaklı sürdürülebilirlik anlayışıyla, bu yıl da topluma değer katmaya devam ettiklerini ve 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgeler için başlatılan “Akbank Güzel Yarınlar Hareketi” kapsamında ikinci dönem çalışmalarını hayata geçirdiklerini dile getirdi.

Türkiye ve Avrupa’nın en büyük ileri dönüşüm projelerinden biri olan “Dönüşümde Gelecek Var” ile işlevini tamamlamış ofis eşyalarını okul mobilyalarına dönüştürdüklerini söyleyen Kaan Gür, proje sonunda, ileri dönüşümle üretilen 18 bini aşkın yeni mobilyayı deprem bölgesindeki bin 300’den fazla okulda 400 bine yakın öğrencinin kullanımına sunacaklarına değindi.

Akbank Genel Müdürü, “Aynı azim ve kararlılıkla, 2025 yılında da tüm paydaşlarımız için değer yaratmayı sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

JCR Kredi Derecelendirme Rapor Zorunluluğunda yeni düzenleme

Yayınlanma:

|

Yazan:

JCR-ER kredi derecelendirme notu raporu alma zorunluluğu 17.04.2025 tarihli BDDK kararına göre 500 Milyon TL den 750 Milyon TL ye yükseltildi…

 

Bu resim için alternatif metin açıklaması yok

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi

Finansman Giderlerinin Muhasebeleştirilmesi, bir işletmenin borçlanma yoluyla sağladığı kaynaklar (kredi, tahvil, leasing vb.) karşılığında katlandığı faiz, kur farkı, kredi komisyonu gibi giderlerin muhasebe kayıtlarına alınması sürecidir.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Firmalar, faaliyetlerini finanse etmek, yatırım yapmak, işletme sermayesi ihtiyacını karşılamak amacıyla sıklıkla bankalardan kredi kullanmaktadır. Kredileri, gerek kısa vadeli işletme kredileri gerekse uzun vadeli yatırım kredileri şeklinde olabilir. Ancak kredi kullanımı beraberinde önemli bir maliyet unsuru olan finansman giderlerini de getirmektedir.

Bu giderlerin muhasebeleştirilmesi, firmanın faaliyet yapısına, kredinin kullanım amacına ve muhasebe politikasına göre farklılık gösterebilir.

Finansman gideri; kullanılan krediye ilişkin faiz, komisyon, kur farkı ve benzeri maliyetleri kapsar.

Bu tür giderlerin sınıflandırılması ve doğru şekilde kaydedilmesi, hem vergi açısından hem de mali analizler açısından büyük önem taşır.

1. Finansman Giderinin Direkt Gider Yazılması (780/300-381)

Eğer kullanılan kredi işletmenin genel finansman ihtiyacını karşılamaya yönelikse faaliyet giderlerini finanse ediyorsa, finansman gideri oluştuğu dönemde doğrudan giderleştirilir.

Burada önemli olan giderin dönemsellik ilkesine göre doğru döneme kaydedilmesidir. Örneğin faiz tahakkuku yıl sonunda yapılmışsa bu gider ilgili yılın gelir tablosunda yer almalıdır.

2. Finansman Giderinin Stoklarda Aktifleştirilmesi (150-151-152/300 veya 381)

Üretim yapan firmalarda kredi genellikle hammadde alımı ya da stok finansmanı için kullanılır. Bu gibi durumlarda finansman gideri doğrudan satılacak malın maliyetiyle ilişkilendirilebilir. Bu yönteme maliyetleştirme denir.

Bu durumda finansman gideri, İlk Madde ve Malzeme, Yarı Mamuller ya da Mamuller hesaplarına dağıtılır.

Bu yöntem, özellikle stokların maliyetinin doğru hesaplanması gereken sektörlerde (inşaat, üretim) tercih edilir. Aynı zamanda stoklar satıldığında bu maliyetler SMM’i olarak gelir tablosuna yansır.

3. Gelecek Aylara Ait Giderler Hesabına Atılması
(180-102, 780-180)

Bazen krediye ilişkin faiz gideri peşin olarak ödenebilir. Peşin ödemeler, muhasebenin dönemsellik ilkesi gereğince ödendiği dönemde değil ilgili oldukları dönemlerde giderleştirilmelidir.

Bu kayıt, her ay ilgili tutarın 780 no’lu hesaba aktarılması şeklinde düzenli olarak yapılır. Bu sayede giderler dönemine uygun olarak gelir tablosuna yansır.

4. Alternatif Uygulamalar

Bir fabrika binası yapımı için kredi kullanılmışsa ve faizler bina tamamlanıncaya kadar ödenmişse bu faizler bina maliyetine dahil edilebilir.

📌Kredinin kullanım amacı belli olmalı.
📌Faiz ve kur farkları gibi giderlerin dönemsel ayrımı dikkatle yapılmalı.
📌Maliyetleştirme yapılacaksa, giderlerin gerçekten stok ya da yatırım süreciyle ilişkili olduğu kanıtlanmalı.

Bankalar mali analizde finansman giderine büyük önem verirler. Toplam finansman giderini bilmek isterler.

🔥Tamamı direkt gider yazılan finansman gideri, gelir tablosunda bellidir.

🔥Makyajlama kapsamında 180-280’de yer alan kredi faizleri, özkaynaklardan karşılıklı düşülür.

Bankalar stoklara atılan finansman giderlerini nasıl görebilir?

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Merkez Bankaları Neden Altına Yöneldi?

Yayınlanma:

|

Bir zamanlar pek çok kişi tarafından karşıt yorum olarak reddedilen şey, şimdi dünya çapında ana akım medya tarafından yankılanıyor: doların küresel rezerv para birimi olarak rolü artık sorgulanmıyor.

Yıllarca, Batı’nın finansal savaşa aşırı bağımlılığının artan tehlikelerini belgeledim:

  • Yaptırım
  • Rezerv dondurmaları
  • SWIFT’in silahlandırılması

Bunlar diplomasinin stratejik araçları değildi. Bunlar daha derin bir şeyin ilk işaretleriydi: çaresizlik, kırılganlık ve çökmekte olan bir dünya düzeni.

Sadece geçen yıl, ABD doları, rekor merkez bankası altın alımının etkisiyle altın karşısında satın alma gücünün %35’inden fazlasını kaybetti. Bu bir trend değil, bir sinyal.

Bu arada, BRICS ülkeleri, geleneksel Batılı müttefikler arasındaki çatlaklar genişlese bile, daha koordineli hale geliyor.

Avrupa ve Asya’da liderler, artık istikrarlı hissetmeyen bir sisteme maruz kalmalarını yeniden değerlendiriyorlar.

Giderek artan bir şekilde, uluslar gerçek egemenliğin tek bir ilkeyle başladığını kabul ediyorlar: sıfır karşı taraf riski. Bu yol doğrudan altına çıkar.

Bu gelişmeler münferit değil, daha derin bir parasal kırılmanın belirtileri.

Güvenin buharlaşmasıyla, altın artık sadece bir riskten korunma değil. Yeni bir sistemin temeli haline geliyor.

Bu nedenle VON GREYERZ’in Ortağı Matthew Piepenburg ile yaptığım son görüşme daha önemli bir zamanda gerçekleşemezdi.

Altın, borç, BRICS’in yeniden düzenlenmesi ve ABD Hazine tahvillerine olan güvenin çözülmesi konusundaki bakış açısı, kafa karışıklığıyla gölgelenmiş bir dünyada nadir görülen bir netlik sundu ve birçok kişinin daha yeni anlamaya başladığı şeyi ortaya çıkardı.

Hadi onu parçalayalım.

Hazine Piyasasının Güvenli Liman Statüsü Aşınıyor ve Altın Sığınak Oluyor

Onlarca yıldır ABD Hazine tahvilleri, yatırımcılar ve kurumlar tarafından nihai güvenli liman olarak görülen küresel finansın temel taşı olarak işlev gördü. Bu anlatı şimdi yıpranıyor.

“Bir likidite krizi var,” dedi Piepenburg bana. “Bu sistemi devam ettirmek için yeterli gres yok.”

ABD devlet tahvilleri, oynaklık dönemlerinde istikrar sağlamak yerine, daha çok riskli varlıklar gibi davranmaya başladı. Son piyasa kargaşasında, getiriler tipik olarak düşecekleri zaman yükseldi ve sistemin artan kırılganlığını vurguladı.

“Stres zamanlarında getiriler aslında düşmüyor, yükseliyor “dedi. ” “ABD Hazinesi neden artık güvenli bir liman gibi davranmıyor?”

Cevabın, Amerikan ekonomisini gömen borçta yattığını söylüyor.

37 trilyon doların üzerinde federal borç ve hanehalkı, kurumsal ve uzun vadeli hak yükümlülükleri dahil edildiğinde 100 trilyon dolardan fazla olan sistem, kendi vaatlerinin ağırlığı altında eziliyor.

Piepenburg, “Noel Baba, bu kadar borcun altına gömüldüğünüzde bir likidite krizini çözemez” diye uyardı. “Bazuka parası olmadan, para biriminin değerini düşürmeden bu borç çarklarını döndürmeye yetecek kadar gres yok.”

Bu nedenle, altının dünyanın dört bir yanındaki merkez bankaları tarafından bir riskten korunma olarak değil, temel bir rezerv varlığı olarak sessizce yeniden paraya çevrildiğini de sözlerine ekledi.

“Altın artık Tier 1 bir varlık. Merkez bankaları net bir şekilde yerleşiyor. Hazine tahvillerinden uzaklaşıyorlar” dedi. “Bu zengin olmakla ilgili değil. Mesele fakirleşmemek.”

BRICS’in Yükselişi ve Globalde Dolardan Uzaklaşma

Politika çevrelerinde uzun süredir tartışılan dolarsızlaşma eğilimi, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarının ardından gözlemlenebilir bir gerçeklik haline geldi. Jeopolitik güç iddiası olarak başlayan şey, çok kutuplu bir finansal yeniden düzenlemeyi hızlandırdı.

Piepenburg, “2022’de ABD dolarının silahlandırılmasından bu yana, 45 ülke artık bunun dışında ticaret yapıyor” dedi. “Otuz ülke fiziki altınlarını ülkelerine geri gönderdi. Bu bir tesadüf değil, bir tepki.”

ABD’nin Rus merkez bankası varlıklarını dondurmasıyla meydana gelen kritik değişime işaret etti. Birçok hükümet için bu eylem, doların tarafsız bir küresel rezerv olduğu yanılsamasını paramparça etti. “Dünya rezerv para birimini silahlandırdığınızda,” dedi, “bağlı olduğu güveni baltalıyorsunuz.”

Bu değişim hiçbir yerde BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan daha belirgin değildir.

BRICS para birimi söylentileri dünya çapında dolaşırken, Piepenburg grubun gerçek niyetini açıkladı: “Birbirlerinin fiat para birimlerine de güvenmiyorlar ama altına güveniyorlar.”

BRICS’in planının tek bir para birimi başlatmak olmadığını, bunun yerine %40’ı altınla ve %60’ı emanette tutulan yerel para birimleriyle desteklenen bir ödeme sistemi kullanmak olduğunu belirtti.

“Bu, doları bir gecede değiştirmekle ilgili değil” dedi. “Ama bu, ondan kesin bir uzaklaşma.”

Fort Knox: Sistemi Açığa Çıkaran Tabu

Altının yeniden dirilişiyle ilgili hiçbir tartışma, Amerika’nın kendi rezervlerini ele almadan tamamlanmış sayılmaz.

Amerika Birleşik Devletleri, büyük ölçüde Fort Knox’ta depolanan 8.100 tondan fazla altın tuttuğunu iddia ediyor.

Eski Hazine Bakanı Steve Mnuchin, 2017’de Fort Knox’ta

Yine de, altmış yılı aşkın bir süredir tam ve bağımsız bir denetim yapılmamıştır. Şimdi, şeffaflık çağrıları ivme kazanıyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ve Elon Musk, Fort Knox’un canlı yayınlanan bir denetimi fikrini ortaya attılar.

Ancak Piepenburg’a göre şeffaflık riskler taşıyor. “Ne istediğine dikkat et,” dedi. “Kaç mermim olduğunu bilmeden savaşa girmezdim. Ve orada ne olduğunu bilmeden elimi göstermek istemezdim.”

ABD’nin altın varlıklarında iddia ettiği kadar baskın olmayabileceğine inanıyor ve Çin’in rezervlerinin çok az rapor edildiğinden şüpheleniyor.

“Çin’in Dünya Altın Konseyi’nin söylediğinden en az on kat daha fazla altına sahip olduğundan oldukça eminim” dedi. “Ve muhtemelen en iyi saklanan bir sırrı saklamadığımız sürece Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla.”

Söz konusu olan optikten daha fazlasıdır. Piepenburg, “Altın nihai BS dedektörüdür” dedi. “Bu, sisteme tutulan bir ayna ve bu yüzden bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Çünkü her şey erirken, değerini koruyor.”

Bir Hesaplaşma Anı

ABD dolarının sonunu görmüyoruz, ancak tartışmasız üstünlüğünün sona ermesini tanık oluyoruz.

Petro-dolar çerçevesi çatırdıyor. Altın, stratejik bir rezerv varlık olarak sessizce yeniden kullanılıyor. Ve bir zamanlar küresel piyasaların dokunulmaz köşe taşı olan ABD Hazineleri, bir zamanlar onlara bağımlı olan kurumlar tarafından yeniden değerlendiriliyor.

Çıkarımlar derindir. Merkez bankaları artık ne yaptıkları konusunda sessiz kalmıyorlar… Hızla ve kasıtlı olarak altına doğru ilerliyorlar.

Asıl soru, altının yükselip yükselmeyeceği değil, halkın hareketi neyin yönlendirdiğini kavrayıp anlamayacağıdır.

Tyler Durden 

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.