Connect with us

BANKA HABERLERİ

Akbank Genel Müdürü Kaan Gür’ün 2025 beklentisi olumlu

Yayınlanma:

|

Gür, “Bankacılık Söyleşileri” kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, finansal koşullardaki sıkılığın etkisiyle Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğiyle birlikte yavaşlama eğilimine girdiğini söyledi.

Gayri Safi Yurt İçi Hasılada (GSYH) ikinci ve üçüncü çeyreklerde sınırlı bir daralmanın yaşandığını anımsatan Gür, şunları söyledi:

“Ekonomik aktivitedeki soğumayla birlikte enflasyon üzerindeki talep yönlü baskıların hafiflediğini söyleyebiliriz. Talepteki dengelenme ve maliyetlerdeki ılımlı seyre rağmen enflasyondaki iyileşme arzu edilenin gerisinde kalsa da, yıllık enflasyonun Mayıs 2024’te zirve yaptıktan sonra baz etkileriyle belirgin bir düşüş kaydettiği görülüyor. Türk lirasındaki güçlü reel değerlenmeye rağmen, kredi büyüme tavanlarıyla sağlanan sıkı makro ihtiyati duruşun cari denge ve dış finansman ihtiyacında önemli bir iyileşme sağladığını söylemek mümkün. Makro dengelerdeki iyileşme, döviz kurlarındaki istikrar ve ülke risk primindeki düşüş bir taraftan yabancı sermaye girişlerini desteklerken diğer taraftan yurt içi yerleşiklerin lira tercihini güçlendiriyor. Nitekim TCMB rezervleri de nisandan bu yana çarpıcı bir artış eğilimi sergiliyor. Son dönemde enflasyon eğiliminde gözlenen iyileşme, para politikasında enflasyondaki düşüşe eşlik eden, temkinli ve ölçülü bir faiz indirim sürecini destekliyor. Buna rağmen önümüzdeki dönemde sıkı parasal duruşun korunacağı, maliye politikasının da enflasyonla mücadeleye daha fazla destek vereceği bir yıl bizi bekliyor”

Akbank Genel Müdürü Gür, 2024 yılının kredi büyümesi, fonlama maliyetleri ve karlılık açısından bankacılık sektörü için beklediğimiz gibi zorlu bir dönem olduğunu ancak sektör olarak başarılı bir sınav verdiklerini vurguladı.

Makrofinansal dengesizliklerin ve risklerin azaltıldığı bu geçiş sürecinin getirdiği maliyetleri iyi yöneterek sermaye gücünün ve bilanço sağlamlığının korunduğunu ifade eden Gür, “Enflasyondaki düşüş eğiliminin devamıyla birlikte sektör için en zor dönemin geride kaldığını ve önümüzdeki dönemde fonlama maliyetlerinde beklediğimiz iyileşmeyle bilançoların kademeli olarak rahatlayacağını düşünüyoruz.” diye konuştu

“Sürdürülebilir karlılığı odak noktamızda tutmaya devam ettik”

Gür, Akbank’ın 2024’te Türkiye’yi, toplumu ve müşterileri desteklemeye devam ettiğini ve üçüncü çeyrekte ekonomiye sağlanan kredi desteğini 1 trilyon 292 milyar lirası nakdi olmak üzere toplam, 1 trilyon 591 milyar lira seviyesine çıkardıklarını belirtti.

Kuvvetli müşteri kazanımı performansının 2024 yılında da sürdüğüne dikkati çeken Kaan Gür, şu bilgileri paylaştı:

“Dijitalden müşteri edinimi sürecinde sunduğumuz farklılaşan deneyimin de etkisiyle büyümelerimiz devam etti. Yılın ilk 9 ayında 1,1 milyon net aktif müşteri kazanımı gerçekleştirdik. Böylece 3 yıldan az bir sürede aktif müşteri sayımızdaki artış 6 milyona yaklaştı. Bu başarımızda, müşterilerimizin yenilikçi ürün ve hizmetlerimizi tercih etmelerinin katkısı çok büyük. Bununla birlikte, güçlü sermaye yeterlilik oranı, yüksek verimlilik, tüketici ve KOBİ segmentlerinde özel bankalar arasında artan pazar payı kazanımlarıyla sürdürülebilir karlılığı odak noktamızda tutmaya devam ettik.”

Gür, 2024 yılında da sürdürülebilirlik stratejisi ışığında emin adımlarla ilerlemeye devam ettiklerini ve 2023 yılı sonunda sürdürülebilir finansman alanındaki 2030 hedefini dört katına çıkartarak 800 milyar lira olarak güncellediklerini söyledi.

Sürdürülebilir finansmanda üçüncü çeyrek itibarıyla 352 milyar liraya ulaştıklarını anlatan Gür, “Bu yıl ayrıca 2050 net sıfır hedefimizi güçlendirdik ve Net Sıfır Bankacılık Birliği üyesi olduk. Çimento, demir-çelik, gayrimenkul ve enerji sektörlerinin karbonsuzlaşmasını önceliklendirerek 1,5 derece senaryosuyla uyumlu 2030 hedeflerimizi ve sektörel yol haritalarımızı açıkladık. Böylece, Türkiye’de sektörel karbonsuzlaşma stratejisini açıklayan ilk mevduat bankası olduk. Net sıfır ve iklim değişikliği çerçevesinde kurumlar arası işbirliklerinde aktif rol almayı sürdürdük. Türkiye Bankalar Birliği’nde Akbank başkanlığında İklim Dönüşümü Finansmanı Teknik Alt Çalışma Grubunu kurduk. Türkiye’nin 2053 Net Sıfır hedefleri doğrultusunda karbonsuzlaşma teknolojilerinin kapsamı ve finansmanı odağında çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.

Kaan Gür, AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi konulara odaklanarak ihracatçıların yeşil dönüşüm sürecinde yanlarında olduklarını ve 2024’te dijital ve yeşil dönüşüm odaklı “Birlikte Geleceğe Buluşmaları” düzenlediklerini belirtti.

Türkiye İhracatçılar Meclisi işbirliğiyle düzenlenen “İhracatta Sınırları Aş” eğitimleriyle de sürdürülebilirliğin ticaretteki önemini vurguladıklarını dile getiren Gür, “Önümüzdeki yıllarda müşterilerimizin uluslararası piyasalarda rekabetçiliklerini artırmalarına, yeni piyasalara erişmelerine destek olmaya devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

“Yüksek etki ve fayda sağlayan yatırımlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz”

Bugün 400’den fazla ileri analitik model ve 100’den fazla bilişsel model sayesinde ortaya koydukları çözümlerle sektörde fark oluşturduklarına değinen Kaan Gür, şunları söyledi:

“Müşterilerimizin bankacılık ihtiyaçlarını yazılı ve sesli olarak karşılayan Akbank Asistan, 2024’te üretken yapay zeka çözümleriyle daha yetenekli hale geldi. Bugün aylık 2 milyon oturum ve 170 milyondan fazla sesli görüşmeyle hizmet veriyor. Asistan çözümümüz müşterilerimizin yanı sıra çalışma arkadaşlarımızın da hayatını kolaylaştırıyor. Tüm dijitalleşme ve analitik yetkinliklerimizi, iş modelimizin ve tüm kanallarımızın merkezine alarak müşterilerimize ayırt edici bir deneyim ile hizmet verebilmenin gururunu yaşıyoruz.”

Gür, insan odaklı sürdürülebilirlik anlayışıyla, bu yıl da topluma değer katmaya devam ettiklerini ve 6 Şubat depremlerinden etkilenen bölgeler için başlatılan “Akbank Güzel Yarınlar Hareketi” kapsamında ikinci dönem çalışmalarını hayata geçirdiklerini dile getirdi.

Türkiye ve Avrupa’nın en büyük ileri dönüşüm projelerinden biri olan “Dönüşümde Gelecek Var” ile işlevini tamamlamış ofis eşyalarını okul mobilyalarına dönüştürdüklerini söyleyen Kaan Gür, proje sonunda, ileri dönüşümle üretilen 18 bini aşkın yeni mobilyayı deprem bölgesindeki bin 300’den fazla okulda 400 bine yakın öğrencinin kullanımına sunacaklarına değindi.

Akbank Genel Müdürü, “Aynı azim ve kararlılıkla, 2025 yılında da tüm paydaşlarımız için değer yaratmayı sürdüreceğiz.” diye konuştu.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Süper zenginlerin serveti 3 kat daha hızlı arttı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yoksullukla mücadele etme amacı ile kurulmuş olan Oxfam International, İsviçre’deki elitlerin yıllık toplantısına denk gelen küresel eşitsizlik konusundaki son değerlendirmesinde, önümüzdeki on yıl içinde en az beş trilyonerin ortaya çıkacağını öngörüyor. Kurumun geçen yıl yayınlanan raporunda bir trilyonerin ortaya çıkacağı tahmin edilmişti.

“Takers Not Makers” başlıklı rapor, geçen hafta görevden ayrılan ABD Başkanı Joe Biden’ın “çok az sayıda ultra zengin insanın elinde tehlikeli bir güç yoğunlaşması” uyarısına ağırlık katan bir araştırma sundu. Rapor, Dünya Ekonomik Forumu’nun bu hafta Davos’taki yıllık toplantısında iş yöneticileri, hükümet ve sivil toplum grubu liderleri, akademisyenler ve diğerleri dahil olmak üzere yaklaşık 3.000 kişiyi ağırlamasıyla birlikte geldi.

“Küresel oligarşinin tacındaki mücevher”

İlk döneminde Davos’u iki kez ziyaret eden ve Pazartesi günü yemin edecek olan seçilmiş başkan Donald Trump, Perşembe günü forum etkinliğine video aracılığıyla katılacak. Uzun zamandır servet birikimini savunan Trump, milyarder Elon Musk’ı baş danışmanlarından biri olarak sayarken, Oxfam International’ın yönetici direktörü Amitabh Behar, “Şu anda gördüğünüz şey, en zengin adam tarafından desteklenen milyarder bir başkanın yemin etmesi. Yani bu, küresel oligarşilerin tacındaki mücevher gibi bir şey,” değerlendirmesinde bulundu.

Behar “Bu belirli bir bireyle ilgili değil. Milyarderlerin artık ekonomik politikaları, sosyal politikaları şekillendirebildiği ve sonunda onlara daha fazla kar sağladığı ekonomik sistemimiz var,” ifadelerini kullandı.

Biden’ın milyarderlerin ABD vergi kanunu aracılığıyla “adil paylarını ödemeye başlamaları” çağrısı gibi, küresel bir savunuculuk grubu olan Oxfam da hükümetleri eşitsizliği ve aşırı serveti azaltmak ve “yeni aristokrasiyi ortadan kaldırmak” için en zenginleri vergilendirmeye çağırdı.

Milyarderlerin serveti 2024 yılında günde 5,7 milyar dolar arttı

Birçok yatırımcı 2024’te güçlü kazançlar elde etti ve S&P 500 gibi en iyi teknoloji şirketleri ve borsa endekslerinin yanı sıra altın ve Bitcoin gibi kripto paraların fiyatı da güçlü performans gösterdi.

Oxfam, milyarder servetinin geçen yıl 2 trilyon dolar veya günde yaklaşık 5,7 milyar dolar arttığını, bunun 2023’e göre üç kat daha hızlı olduğunu söyledi. Milyarder sayısının 204 artarak 2.769’a çıktığını ve en zengin 10 adamın servetinin ortalama olarak günde yaklaşık 100 milyon dolar arttığını söyledi.

Fakir halen aynı fakir

Dünya Bankası verilerine atıfta bulunan grup, devam eden yoksulluğa işaret ederek, günde 6,85 dolardan az parayla yaşayan insanların sayısının 1990’dan bu yana “neredeyse hiç değişmediğini” söyledi. Oxfam, ultra zenginlerle ilgili veriler için Kasım ayı sonu itibarıyla Forbes’un Gerçek Zamanlı Milyarder Listesi’ni kullandı.

Buna karşılık, 2024’te her hafta en az dört yeni milyarder ortaya çıktı ve milyarder servetinin beşte üçü miras, tekel gücü veya “kayırma bağlantılarından” geliyor.

Über zenginler ile fakirler arasındaki büyüyen uçuruma rağmen, Salı günü resmen başlayan yıllık Davos toplantısının bu yıl her zamankinden daha fazla para kazanmaya ve anlaşmalar yapmaya odaklanacağı anlaşılıyor; bazı Batı ülkelerinde güçlü liderler yükselişte ve iş dünyasında çeşitlilik ve iklim değişikliği gibi ilerici nedenler azalıyor.

Yapay zekanın, işletmelerin daha fazla verimlilik elde etmesi için bir araç olarak yükselişinin devam etmesi, birçok sektörde birçok beyaz yakalı işi altüst edebileceği ve çeşitli endüstrilerdeki çalışanları yerinden edebileceği yönündeki endişelere rağmen, bu yıl Davos’ta yine merkezi bir tema olacak.

bloomberght

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

TEB CEO Leblebici: Enflasyon hariç ekonomi iyi, yatırım yapılabilir notu 2026’da gelir

“Herhangi bir rating şirketinin Türkiye’nin notunu yükseltmeme ihtimali düşük görünüyor. Program böyle devam ederse 2026’da ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum.”

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, ekonomi gündemine ilişkin EKONOMİ’ye değerlendirmelerde bulundu. Leblebici, “Program böyle devam ederse 2026 yılında ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum” dedi. Türkiye’nin en önemli sorununun verimsizlik olduğunu vurgulayan Leblebici, “Eğer Türkiye şirket birleşmeleriyle verimliliği artırabilecek bir yapıya giderse hem yatırımın önünü açar hem de kapasitesini artırır” yorumunu yaptı.

Ümit Leblebici, “Temel göstergelere bakıldığında aslında Türkiye çok iyi duruyor. Bir data hariç, o da enflasyon. Borcun gayrisafi milli hasılaya oranı 25’e yaklaşıyor. Cari açıkta çok iyi durumdayız. 0 ile 10 milyar dolar arasındaki bir cari açık, Türkiye için çok da büyük değil” dedi. Leblebici, Merkez Bankası döviz rezervinin 2024 yılı Mart ayından beri toparlandığına dikkat çekip, beklentisini dile getirdi: “Herhangi bir rating şirketinin Türkiye’nin notunu yükseltmeme ihtimali düşük görünüyor. Program böyle devam ederse 2026’da ülke notumuzun ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıkabileceğini düşünüyorum.” TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, sorularımızı yanıtlarken, makro ekonomik gelişmeler başta olmak üzere şu mesajları verdi:

Büyüsek de cari açık çok artmaz

“Cari açıkta iyileşme sorgulanıyor. ‘Tekrar büyürsek tekrar açılacak’ deniyor. Buna çok katılmıyorum. Çünkü çok sayıda mekanizmanın birleşmesi sonucu üretilen bir ekonomi politikası var. O ekonomi politikası da cari açığın ani yükselmesini engelleyen bir yapıda. Enerji fiyatları çok kötü gitmiyorsa cari açık çok büyümeyecek. Ayrıca enerji yatırımları da artmış durumda. Yeşil enerji dönüşümleri, yani petrole bağımlılığı azaltacak yatırımlar artıyor. Yenilenebilir enerjinin toplam üretim kapasitesindeki payı yüzde 60’ı aştı. Buna nükleer de eklendiğinde enerjide dışa bağımlılık gittikçe azalacaktır.”

Notumuz yükselecek

“Borçların gayri safi milli hasılaya oranındaki iyileşmede kur etkisi de var ama sonuçta oran yüzde 25. Yani, yüzde 70-90-100 değil. Böyle bir şey yok Türkiye’de. O nedenle Türkiye’nin borç ödeme kapasitesinde hiçbir problem yok. Buradan bir başka yere gidiyorum. 2024 yılı Mart ayından beri Merkez Bankası döviz rezervleri toparlandığı için herhangi bir uluslararası rating şirketinin Türkiye’yi “upgrade” etmeme, yani notunu yükseltmeme ihtimalini düşük görüyorum. 2025’te “upgrade”ler göreceğiz. Hatta eğer böyle gidersek 2026’da “investment grade” olacağımızı düşünüyorum. Eğer şu güne kadar uyguladığımız politikaları devam ettirirsek.”

Türkiye’nin büyük problemi verimlilik

“Ülkemizde en büyük problem verimlilik. Hâlâ verimli çalışmayan bir yapıdayız. Doğası gereği son 3 yıldır yatırım yapma ihtiyacı azaldı. Neden? Önceki negatif reel faiz ortamı, yatırımlarını ertelesen de yani daha az verimli olsan da kârlılığını sürdürmeye yardımcı oldu. Bir senedir pozitif reel faize döndük. Pozitif reel faiz ortamında artık verimliliğin konuşulması gerekiyor. Yatırımlarda verimliliğin sağlanması gerekiyor. O verimlilikle pozitif reel faizdeki kâr marjını tekrar yukarıya götürmeye çalışman gerekiyor. Bunu yapabilecek firmalar var. Verimli çalışmayan çok sayıda firma da var. Eğer Türkiye şirket birleşmeleriyle verimliliği artırabilecek bir yapıya giderse hem yatırımın önünü açar hem de kapasitesini artırır. Böylelikle toplam verimlilik artar.”

Şirket birleşmelerini teşvik etmek gerekiyor

TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, Türkiye’de şirket birleşmelerini teşvik edecek düzenlemelere ihtiyaç olduğunu belirtip, şunları anlattı: “Toplam verimliliği artırmak için şirket birleşmeleri gerekiyor. Geçmiş üç dönemi çok iyi değerlendirip sermaye olarak güçlenmiş, borcunu azaltmış ve yeni yatırım kapasitesine sahip şirketler oldu. Bu dönemi çok iyi geçirmemiş, tasarrufa da önem vermemiş, negatif faizle kendini yaşatmış ama geleceğe hazırlanmamış şirketler de oldu. Toplam üretkenliği sağlayabilmek için şirketleri birleştirelim, birleşmeye özendirelim ve üretimi artıralım. Türkiye bunu yapacaktır diye düşünüyorum. O yönde bir eğilim görüyorum. Sonuçta yatırımlar bir dönem ertelendi. Artık ertelenebilecek durumda değil. Önümüzdeki 2-3 yıl iyi iş yapıp büyümek istiyorsan muhakkak yatırım yapacaksın. Bence kaçınılmaz hale geldi.”

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Ters dolarizasyon: TL’nin toplam mevduattaki payı on yılın zirvesinde!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hatırlanacağı üzere, Mayıs 2024’den bu yana Türk Lirası ile ilgili mütemadiyen olumlu görüşler sunmakla birlikte, mevcut TL uzun pozisyonlarımıza da sıkı sıkıya sarılmaya devam edeceğimizi hemen hemen her gün yineliyoruz. Yeni yıla TCMB’nin faiz indirim hikâyesinin de damga vurması ile birlikte, yabancı menşeli raporların da TL lehine olumlu bir ton kullanmaya başladıklarını görüyoruz. TL’de reel değerlenme yönünde görüşümüzü korurken, TCMB’nin önümüzdeki hafta Perşembe günü yılın ilk olağan PPK toplantısı ile başlayarak sekiz toplantıda da faiz indirimine soyunmak suretiyle politika faizini %27,50 seviyesine kadar indirmesini bekliyoruz. TCMB’nin regulator konumu ile döviz piyasasını gerekli gördüğü durumda satım, gerekli gördüğü durumlarda da alım yaparak ‘dengede’ tutmaya, tıpkı bir orkestra şefi gibi yönetmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Yılın ilk çeyreğinde veya ilk yarısında TL’de reel değerlenmenin devam edeceğini, yılın geriye kalan kısmında ise değerlenmenin dozu azalsa da korunacağını düşünüyoruz.

Gelin hep birlikte ilk paragrafta yer alan argümanlara sayıların dili ile ruh kazandıralım. Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini yine enine boyuna irdeledik. Bu bağlamda, 10 Ocak ile sona eren haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri, yaklaşık 2,5 milyar dolar yükselişle 160,4 milyar dolar seviyesine yükselerek yeni bir rekor kırdı. Öte yandan, swap hariç net döviz pozisyonu ise son on üç günlük zaman diliminde yaklaşık 14,5 milyar dolar yükselişle 48,6 milyar dolar seviyesine yükselerek on yıldan daha uzun bir sürenin zirvesini geldi. Hazine’nin dövizlerini de dikkate alırsak, net rezervlerin 59 milyar dolar seviyesi ile (bakınız grafik) oldukça iyimser bir tablo sunmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. TCMB’nin güçlü döviz pozisyonu kuru istikrarlı bir şekilde ‘kontrolde’ tutmaya olanak tanıyor.

Öte yandan BDDK verisine göre, 15 Ocak ile biten haftada, yabancı para mevduatlar 1 milyar dolar düşüş kaydederek 187,2 milyar dolar seviyesine geriledi. KKM bakiyesi istikrarlı bir şekilde 23 milyar TL daha düşüş kaydederken, USD bazlı ana parası 0,7 milyar dolar düşüşle 30,9 milyar dolar seviyesine geriledi. TCMB’nin KKM’yi 2025 yılında bitirmekte kararlı olduğunun altını bir kez daha çizelim. KKM’nin de bir nevi yabancı para mevduat olduğu düşünülürse, KKM dâhil toplam yabancı para mevduatın toplam mevduat havuzundaki payı %40 seviyesine gerilerken, TL’nin toplam mevduat havuzundaki payı ise %60 seviyesine dayanarak son on yılın zirvesine yükseldi!

Yabancıların menkul kıymet pozisyonuna bakınca hisse senetlerinde bitmeyen satış isteğinin devam ettiği yine görüyoruz. 10 Ocak ile biten haftada yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi portföyü 0,2 milyar dolar azalırken, tahvil portföyü ise yaklaşık 0,5 milyar dolar artış kaydetmiş. Eurobondlarda ise banka ihraçları önde olmak koşu ile 0,2 milyar dolar artış görüyoruz. Hülâsa, yabancı Türk tahvilleri ile âşk yaşamaya devam ederken, hisse senetleri ile ilgisizliği ya da küskünlüğü ise korunmaya devam ediyor. Yerel seçimlerin geride kaldığı Nisan 2024 başıma göre bakarsak, yabancının yaklaşık 17 milyar TL Türk tahvillerinde alım yaptığını, hisse senetlerinden ise 3,1 milyar dolar çıkış yaptığını not edelim.

Yurt dışı cephede ise ABD enflasyonun soğumaya başladığının anlaşılması, akabinde Trump’ın ekonomi takımının kademeli tarife artışlarına hazırlandığı yönünde haberler ile birleşince, FED’in de Haziran ayında faiz oranlarını düşüreceği yönündeki beklentilerin yeniden canlandığını gördük. Bu gelişmelere paralel tahvil getirileri düşerken, ileriye dönük enflasyon kaygılarının da bir miktar da olsa azalması ile hafta içinde %4,80 seviyesi ile son on dört ayın zirvesine yükselen on yıllık ABD devlet tahvilinin getirisi %4,60 seviyesine geriledi. Benzer bir şekilde, İngiltere’de geçen hafta 2008 küresel kriz döneminden bu yana en yüksek seviyeye gelen on yıllık tahvil getirisi de 30 baz puan geriledi.

Elbette, faizin düşmesi ile faiz getirisi olmayan kıymetli madenleri elde tutma maliyeti azalınca, altının ons fiyatı bir ayın zirvesine yakın 2,715 dolar seviyesine yükselirken, seneye oldukça iyimser bir başlangıç yapan ve yılın sınırlı iş gününde %6,5 yükselen gümüş de 31 dolar seviyesinin kıyısına kadar yükseldi. Haftalık kapanışın 30,50 dolar seviyesinin üzerinde olması durumunda, gümüş uzun pozisyonlarımızı artıracağız. USDTRY kuru otoritenin izin verdiği ölçüde bebek adımları ile yükselirken, altının da yeniden yükselişe geçmesi ile gram altın 3,100 TL seviyesini aşarak tüm zamanların zirvesine yükseldi. Kripto paralarda da yükselişin sürdüğünü görüyoruz. Pazartesi günü koltuğa oturacak olan Trump’ın kanun hükmünde kararnameleri arasında kripto varlıkları öncelikler arasına alabileceği yönünde piyasa dedikodularına paralel amiral gemi Bitcoin bu sabah 101bin dolar seviyesine yükseldi. Bültenlerimizde, uzun bir süredir, günlük iniş çıkışlardan ziyade büyük resmi konsantre olarak arzı sabit ve adeta ‘çatırdayan’ dolar sistemine karşı mutlak surette portföylerde yer alması gerektiğini, asıl yukarı yönlü hareketin ise Trump heyecanının bitmesi ardından yılın ikinci yarısında yaşanacağını düşünüyoruz.

Pariteler cephesinde gerek ABD’de açıklanan ve soğumaya devam ettiğini gösteren enflasyon, gerekse kademeli tarife artışlarını da yardımı ile soğuyan tahvil faizlerine paralel GBPUSD paritesi 1,22 seviyelerinin diplerinde soluklanmaya başlarken, benzer bir şekilde EURUSD paritesinin de 1,03 seviyelerinde şimdilik ‘huzur’ bulduğunu görüyoruz. EURUSD cephesinde Kıta Avrupa’sının siyasi, ekonomik ve yapısal sorunlarının yanı sıra ve Trump’ın da hamlelerinin ilk zamanlarda doları güçlendirme potansiyeli ile birlikte okunursa, EURUSD paritesinde uzun bir süre parite seviyesi olan 1,00’den pek de uzaklaşamayacağını hatta tıpkı 2022 yılında olduğu üzere 0,95 seviyesinin de radar menzilinde olacağını düşünüyoruz. Bu görüşlerimize paralel, EUR’da her anlamlı yükselişi satış fırsatı olarak okuyacağız. Kraliyet aslanı Sterlin’i ise şimdilik takip ediyoruz.

Hafta ortası, ABD enflasyon verisinin de yardımı ile ABD hisse senetleri topyekûn yükselişe geçerken, Wall Street’in üç ana endeksi, son iki ayın en büyük günlük kazancını kaydetmesi ardından dün akşam bir miktar da olsa kâr satışlarına boyun eğdi. Çin’de açıklanan büyüme verisi hükûmetin yıllık %5 hedefini karşılarken dördüncü çeyrekte %5,4 ile tahminlerin de üzerinde gerçekleşti. Bu toparlanma, özellikle sanayi üretimi ve ihracatın desteklediği bir canlanmayı yansıtırken, uygulanan teşvik önlemlerinin önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Lâkin, ABD Başkanı Trump’ın yeniden göreve gelmesiyle ticaret gerilimleri ve Çin mallarına yönelik olası tarifeler 2025 için ekonomik görünümü gölgelediğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Çin ekonomisinin de git gide Japonyalaşma riski taşıması, zayıf iç talep, emlak sektöründeki kriz ve artan işsizlik, toparlanmayı sürdürmek için daha güçlü ve kalıcı teşvik politikaları gerektiğini ortaya koyuyor.

Yeni gün başlangıcında, Asya hisse senetlerinde, ABD kapanışının aksine, hafif de olsa yeşil rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Japonya borsası ise, önümüzdeki hafta Japonya Merkez Bankasından beklenen faiz artırımının gölgesinde son üç ayın en kötü haftasını bitirmeye hazırlanırken, (güçlü YEN ihracat odaklı Japon şirketlerine pek de iyi gelmiyor) Şangay borsası ise güçlü veriye rağmen sadece %0,4 oranında yükseliş kaydetti. Makro cephede ise bugün Türkiye’de piyasa katılımcıları anketi ön plana çıkarken, İngiltere’de perakende satışlar, Euro bölgesinde enflasyon, ABD ise sanayi üretimi takip edilebilir. Mikro cephede ise şirket finansalları takip edilecek. Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum.

Dolarizasyon eğilimi terse döndü

1737090237c9be9b7bc47e95831fb798ee1a6e9512_1_1200.jpg

TCMB net döviz pozisyonu 10 yılı aşkın bir sürenin en iyi seviyesinde

1737090237e07c95c0c213e933454e606f522ac0b0_2_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.