Amerika’da son otuz yılın en soğuk kışı yaşanıyor. Soğuktan ölüm haberleri, kar fırtınaları arasında İsa peygamberin doğum günü 25 Aralık Pazar günü kutlandı. Yaşadığımız yerde de hava çok soğuktu, hissedilen sıcaklık eksi 32 santigrat dereceye kadar düştü. Hastalıklarla boğuşmaktan, soğuklardan evden dışarı adım atamadık. Hoş, hasta olmasaydık da dışarıda, hele bu soğuklarda yapacak bir şey bulamayacaktık. Noel günü galiba bu ülkenin daha bir ıssızlaştığı, sokakların daha tenha olduğu zaman. Yalnızların yalnızlıklarını daha derin, yabancıların da yabancılıklarını daha sıkı hissettiği bir gün. Tatil sezonunun üçüncü, en son bayramı. Bu bayrama dair hazırlıklar (alışverişler, süslemeler) Şükran Gününden sonra başlıyor. 3-4 hafta süren bekleyiş İsa’nın doğum günü kutlamalarıyla zirveye ulaşıyor.
Noel haftası başında önce ben, sonra Ulaş ve en son Sibel grip, nezle vb. olduk. Battaniyelerin, yorganların altında üçüz olarak güzel zaman geçirdik. Hasta olsak da beraberdik. İşin bu yönü güzeldi. Hafta sonuna doğru hastalıklar terki vücut ettiğinden Noel akşamı arabayla küçük şehrimizde küçük bir şehir turu attık.
Her yer kapalıydı. Yeme, içme, eğlenme, alışveriş, market vs. her şeyin kapalı olduğu bir akşamdı. Soğukta Noel süslemeleri ve ışıklandırmalarını gezdik, seyrettik. Havanın eksi seviyelerde olması sokakları daha bir tenha kılmıştı. Zannımca, yukarıda yazdığım gibi, Noel akşamı herhalde sokakların en tenha olduğu gün bu ülkede. Evi olanların evlerde toplandığı yemek yediği, hediyeler alıp verdiği zaman. Şehrin AVM’sinin olduğu yere de gittik. Anytime Gym adında bir spor salonu gördük ki spor salonu açıktı. İçeride Noel akşamı ağırlık kaldıran, koşu bandında koşan birkaç kişi gördük. Bayram gününü spor salonunda geçirme tercihi şaşırttı bizi. Ama adına yakışan bir işletmeymiş!
Aslında Amerika’ya yirmi yıl önce, ilk kez geldiğimde kapitalizmin nasıl ev içi bir kültür yarattığı dikkatimi çekmişti. O zaman yaşadığım yer Ohio eyaletinin başkenti Columbus’tu. Sokakta hayatın olmadığı, bununla alakalı olarak insanların hafta sonları için ne kadar çok video kasedi ödünç aldıklarını hatırlıyorum. O zamandan bu yana video kasetleri unutuldu ama Amerika’da insanların evlerinde zaman geçirme alışkanlıkları pek değişmedi, değişmemiş. Şu günlerde okuduğum kitap (The Joy of Movement; Kelly McGonigal; 2019; sayfa 169) benim yirmi yıl önce yaptığım gözlemimi doğruluyor. Yirmi bin Amerikalı yetişkinin katıldığı araştırmaya göre, sıradan (tipik) Amerikalılar zamanlarının yüzde 93’ünü iç mekânlarda geçiriyorlar. İnsanların doğada, sokakta geçirdikleri zaman tüm zamanlarının dörtte birinden bile az, yani yüzde 17’si.
Noel kutlaması denince iki şey akla geliyor. Noel arifesi (24 Aralık) akşam kiliselerde olan kutlamalar ve genellikle Noel günü (25 Aralık), evde yemekli toplantı ve hediyeleşme. Halloween (Cadılar Bayramı) kutlamalarında kostümler ve şeker, çikolata öne çıkıyorsa Noel kutlamalarında da hediyeleşme öne çıkıyor. İnsanlar hediyelerini yüz yüze veremezse bile posta yoluyla gönderiyorlar mutlaka. Noel hediyeleşmelerinin dar gelirli ailelere yük getirdiği de bir gerçek, bu arada.
Yaşadığımız küçük Bloomington’da Noel haftasına özgü alışverişin yarattığı canlılıktan eser yoktu bu yıl. Salgın nedeniyle birçok dükkânın kapanmak zorunda kalması, internet üzerinden alışverişin artmış olması bu sönüklüğün asıl sebebi olabilir.
Ha bu arada, hiçbir devlet, hükümet ilgilisi çıkıp Noel kutlayan yoldan çıkar, Noel kutlayan bizden biri değildir gibi deli saçması, zırva açıklamalar yapmıyor. İnsanların neyi kutlayıp kutlamayacakları kendilerine bırakılmış durumda. Kimse kimseye karışmıyor.
Abbas Karakaya – 27 Aralık 2022 Salı
Bloomington