GÜNCEL
BÜLTEN: “Çok beklersiniz!”

Yayınlanma:
1 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Türk mali piyasalarına bir kere alıştınız mı, başka piyasalar insana inanın çok sıkıcı geliyor. Dün sonuçlanan olağan TCMB Para Politikası Kurulu toplantısında oyun değiştirici bir adım atıldı. Politika faizi %17,50 seviyesinden 750 baz puan artırımla %25,00 seviyesine getilirldi. Karar ardından X hesabından açıklama yapan Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, enflasyonun ‘belini bükeceğiz’ demese de, “kararlıyız, fiyat istikrarı en büyük önceliğimiz” açıklamasında bulunarak TCMB’nin şahin tonunu bir kademe daha yükseltti.
Piyasa beklentisinin 250 baz puan artırımla %20 seviyesine yoğunlaştığı bir günde TCMB’nin adeta ‘kükremesi’, ortodoks para politikası duruşuna net ve açık bir şekilde geçildiği anlamını taşıyor. Hatırlanacağı üzere, faizin bir noktada %25 seviyesine getirileceğine kesin gözüyle bakarken, bunun bir defada yapılacağını ön görmemiştik. Kararın kendisi kadar, politika metninde de parasal sıkılaştırmanın devamına işaret edilirken, TCMB’den yılın geriye kalan her olağan toplantısında 250 baz puan faiz artırımına giderek politika faizini %35 seviyesine yükselteceğini yönünde görüş değişikliğine gidiyoruz.
TCMB’nin enflasyonla savaş konusunda dün sergilediği şahin duruş takdir edilirken, kararın uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da dikkatinden kaçmayacağını düşünüyoruz! Yakın bir zamanda not / görünüm artırımı gelmesini bekliyoruz. Her ne kadar TCMB piyasa faizlerini arkadan takip ediyor olsa da, son dönemde atılan yerinde adımları bir bütün olarak ele alırsak, TL ve TL cinsi varlıklar açısından olumlu olarak okuyoruz.
TCMB’nin piyasalara yön tayin etmesi gereken (politika) faizi ile piyasa faizleri arasındaki uçurumun kapanması kuşkusuz önemli olsa da, asıl mevzunun enflasyon karşısında ezilen (negatif faiz) TL yatırımcısının bundan sonra mağdur edilmeyeceğidir. Daha basit bir yaklaşımla, bundan sonraki dönemde faizlere ‘reel’ açıdan da bakmak gerektiğini düşünüyoruz. Belki İslami öğretiye göre faiz haram olsa da, enflasyon kadar faiz (ortodox para politikası) bundan sonra daha çok ‘hoşgörü’ ile karşılanabilir.
Reel faiz konusunun dün alınan yerinde karar sonrası gelin kararın piyasa yansımasına ilk etapta bakalım. Peşinen yabancı indinde Türkiye’nin risklerini yansıtan 5 yıl vadeli CDS risk primi dün neredeyse 40 baz puan düşerek 380 baz puana gerilediğini not edelim. Riskin düşmesi eurobond getirilerinin de düşmesi yani fiyatlarının artması anlamına geliyor. Bu da Türkiye’nin yurtdışından daha ucuz borçlanması demek. Borsa konusunda rengimiz son dönemde belli: kalabalıkların coşkusu ile enflasyondan kaçan küçük yatırımcının desteği ile yükselen borsa, bundan sonra yeni para girişinden yoksun biraz dinlenmeye geçebileceğini paylaşmıştık. Faizin artmasını zerre kadar sevmeyen biz bankacıların endeksi (XBANK) dün %8,5 artış kaydederken, ana endeks ise günü %1,5 düşüşle tamamladı!
TCMB’nin hafta sonundaki KKM kararlarının üzerine gelen dünkü agresif faiz adımı ardından artık mevduat, kredi ve kredi kartı yani genel faiz hadlerini yükselmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu da hâliyle iç talebi keskin bir şekilde yavaşlatarak arzu edilen soğumayı da beraberinde getirebileceğini düşünüyoruz.
USDTRY kuru ise dün büyük ihtimalle zarar kes emirlerinin tetiklenmesi ile KKM’nin duyurulduğu Aralık 2021’den sonra en büyük günlük düşüşünü kaydederek 27,2350 (tüm zamanların zirvesi) seviyesinden 25,30 seviyesine kadar (~ %7) geriledi. TCMB’nin piyasaları şok etmesi ve durmadan yukarı giden kurun üzerinde biriken enerjinin birden boşalması sonrasında bu tip sert hareketleri pek de yadırgamamak gerekiyor. Asıl soru veya merak edilen konu ise bundan sonra kur nasıl bir seyir izleyecek? Peşinen söylemeliyim ki kurun çok da gerilememesi gerekiyor. Bunun arkasını da gelin hep beraber dolduralım.
Dün açıklanan son verilere göre TCMB’nin swap ve hazine dövizleri hariç net rezervleri eksi 64,6 milyar dolar seviyesinde. TL’ye yönelik yabancı ilgisinin oluşması durumunda (yabancı döviz satıp TL almak isterse) işte o dövizin bir alıcısı olacak! TCMB bu süreçte rezerlerini güçlendirmek isteyecektir. Bu görüşümüzü seçim öncesi kaleme almış olduğumuz “USDTRY: Bu aşk fazla sana!” başlıklı yazımızda da gerekçeleri ile birlikte ele almıştık. Uzun bir süredir döviz piyasasına sağlıklı bir şekilde ulaşamayan (ithalatçı) şirketlerin kur düşüşü ile döviz ihtiyaçlarını gidermek isteyeceklerini düşünüyoruz. Ötesi, TL’nin değerlenmesi halihazırda oldukça sıkıntılı bir tablo sergileyen dış ticaret rakamlarını daha da zorlayacak ve TL’nin rekabet avantajının daha da kaybolması anlamına gelecektir. Dün yaşanan ve bekletinin 3 katı kadar uzak bir sapma ile sonuçlanan kararın abartılı piyasa tepkisini bir kenara bırakırsak, toz bulutunun oturması sonrasında TL’nin değer kazanmasının pek de şu ortamda gerekli olmadığının daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Konuyu hafızalara kazınmış bir alıntı ile noktayayım: Çok beklersiniz!
Hâliyle bültenimizin büyük bir kısmını şok etkisi yaratan PPK’nın kararı domine etti. Yurtdışı piyasalarda ise dün Nvidia’nın kâr rakamları ardından yaşanan iyimserlik gün boyu korunamadı. Küresel merkez bankacıların zirvesi olan ve her yıl ABD’nin Jackson Hole kasabasında düzenlenen ekonomik sempozyumu dün başladı. Bugün sahneye FED Başkanı Powell 17:00’da çıkacak. ABD’de ekonomik aktivitenin zayıflamasına rağmen (dün zayıf tarafta kalan PMI verileri yorumlamıştım) FED’in tonunu sürpriz bir şekilde şahin tutmaya devam etmesi piyasalar üzerinde endişe yaratıyor. Faiz oranlarının uzun süre yüksek seviyesinde kalacağı tedirginliği ve Powell’ın konuşması öncesinde ABD borsaları geceyi %1’in üzerinde düşüşle tamamlarken, Nasdaq endeksi %2’ye yakın geriledi. Altının ons fiyatı Powell’ı beklerken 1,915 dolar civarında sakinliği korurken, doların piyasa kuru olan DXY’nin 6. haftayı da peş peşe yükselişle tamamla noktasında olduğunu görüyoruz. GBPUSD paritesine uzun bir süredir dile getirdiğimiz 1,2620 teknik seviyesinin altında ilk kapanışa dün akşam şahitlik ettik. Haftalık kapanış da müsade ederse, aşağıda 1,23 seviyerinin diplerine kadar uzun bir yolumuz var! (GBPUSD kısa pozisyonumuz devam ediyor).
Yeni gün başlangıcına, Asya piyasalarının da Powell öncesi kırmızılar bağladığını görüyoruz. Japonya’da bu sabah açıklanan çekirdek enflasyon rakamı ağustos ayında yavaşlamaya işaret etse de, merkez bankasının %2 olan hedefinin oldukça üzerinde kalmaya devam etti. Veri ardından politika yapıcıların on yıllardır süren büyük parasal teşviki aşamalı olarak kaldırma konusunda baskı altında olduklarını düşünüyorum. Japonya borsası Nikkei %2 düşüşle bu sabah ön sırada koşuyor. ABD tahvil getirileri 14 yılın en yüksek seviyelerinin altında istikrar kazanırken, bu sabah 2 yıllık tahvil getirisinin yeniden %5 seviyesinin üzerine yükseldiğini görüyoruz. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı güçlenen dolar ve Çin merkezli küresel büyümeye ilişkin endişelerin artmasıyla üst üste ikinci haftayı da düşüş yolunda tamamlamaya aday görünüyor. USDTRY kurunun dün 25,30 seviyesini test etmesi ardından sabah erken saatlerdeki ilk işlemlerde 26,00 seviyesine toparlandığını not edelim.
Gözler her ne kadar Powell’ın konuşmasını takip edecek olsa da, bugünün veri takviminde Türkiye’de açıklanacak kapasite kullanım oranı ve reel kesim güven endeksi; dışarıda ise Almanya’da büyüme, IFO iş dünyası güven endeksi ve ABD’de Michigan Üniversitesi güven endeksi takip edilebilir.
İlginizi Çekebilir
BANKA HABERLERİ
Vatandaş kredi ve kredi kartında batıkta!

Yayınlanma:
3 saat önce|
13/02/2025Yazan:
BankaVitrini
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nden derlenen verilere göre, borç ödemelerinde artış sürüyor.
Vatandaşın takibe düşen borçları 1 yılda yüzde 110 oranında artış gösterirken, bireysel kredi veya kredi kartı borcunu ödememiş kişi sayısı da yüzde 65 arttı.
Bireysel kredi ve kredi kartını ödememiş gerçek kişi sayısı pandemi dönemi düzenlemeleriyle 2020 yılında gerilerken, 2021 yılında hem düzenlemelerin hem de enflasyonun etkisiyle yeniden artış göstermişti. Yılın ikinci yarısından itibaren yeniden artışa geçtiği görülen borcunu ödeyemeyenlerde kredi borçluları 2024 yılında yüzde 81, kredi kartı borçluları da yüzde 54 oranında artış gösterdi.
Hem kredi hem kart borçluları zirvede
Kredi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerde iki borcunu da ödeyemeyenlerin yılbaşına göre yüzde 78 arttığı görülürken, toplam kredi ve kredi kartı borçlularının yüzde 23’ünü oluşturdu.
Takipteki alacaklar
Tüketici kredileri ve kredi kartlarında takibe düşen alacaklar da 2025 yılının ocak ayı sonunda 2024 yılı başından bu yana yüzde 110, beş yıl öncesine göre 2020 yılı başından bu yana da yüzde 384 oranında artış gösterdi.
Takipteki alacakların toplam tüketici kredileri ve kredi kartlarına oranı ise 2023 yılı ikinci yarısından bu yana artış göstermeye devam ediyor. 2024 yılı başında takibe düşen alacaklardaki kredi kartlarının toplam (bireysel tüketici kredileri ve kredi kartları) içindeki oranı yüzde 0,64 olurken, 2025 yılı ocak ayı sonunda bu oran yüzde 1,60’a çıktı. Kredilerde de aynı dönemde oran yüzde 1,14’ten 1,65’e çıktı.
EKONOMİ
TÜSİAD Başkanı Turan: Sanayici çok zorlanıyor

Yayınlanma:
7 saat önce|
13/02/2025Yazan:
BankaVitrini
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan TÜSİAD Olağan Genel Kurul toplantısında konuştu. Turan bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarı sağlanması gerektiğini belirterek “Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim.” dedi.
Hukukun üstünlüğüne de vurgu yapan Turan şu ifadeleri kullandı;
“Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Daha iyi bir geleceği, hukuka güven olmadan kuramayız. Hukukun üstünlüğünü, hemen ve tam olarak tesis etmeden; Ne ekonomide, ne toplumda, ne iç, ne de dış politikadaki sorunlar çözülebilir. Ayrıca toplumsal kutuplaşmanın yerini, toplumsal uyuma bırakması, siyasette yumuşama ve siyasi alanın genişlemesi, sorunlarımızın çözümünü mutlaka kolaylaştıracaktır. Bu noktada, terör sorununun kalıcı olarak ortadan kalkması en büyük dileğimizdir. Ancak şunu da görelim: izlenmekte olan sürecin başarısı ile, hukuk devleti ve demokratik standartların iyileştirilmesi arasında birbirini besleyen karşılıklı bir etkileşim vardır. Biri olmadan diğeri eksiktir. Hukukun üstünlüğünü tesis edersek, tüm sorunlarımızı konuşarak, ortak akılla çözebiliriz.”
“Sanayici çok zorlanıyor”
Turan sözlerini şöyle sürdürdü; “Bakan Mehmet Şimşek’in ekonomi programına destek veriyorsak da, ekonomide her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Enflasyonla mücadelenin hızlanması gerekiyor. Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için. Sanayici çok zorlanıyor. İhracatçı kan ağlıyor. İthalatın cazibesi artıyor.
Hem sanayici mutsuz hem çalışanlar. Hem büyük işletmeler zorlanıyor hem KOBİ’ler. Hem Batıdaki girişimciler yakınıyor hem Doğudakiler. Peki kimin yüzü gülüyor? Özdemir Asaf “Her şeyi zamana bıraktık, zamanımız var mı bilmeden…” demişti. Artık zamanımızın kalmadığını biliyoruz. Dünyada büyük bir değişim yaşanıyorken, önümüzde bir sıçrama fırsatı olduğunu görüyoruz. Bundan yararlanalım diyoruz. Ama enerjimiz boşa gidiyor. Dünyadaki değişimi yakalayamıyoruz. Artık hiçbir şeyi zamana bırakamayız. Bunun için zamanımız kalmadı. Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli.”
“Yapmamız gereken en önemli reform”
Vergi gelirlerini artırmak için kayıt dışılıkla mücadele etmeliyiz. Sürdürülebilir büyüme ve sağlam bir ekonomi için eğitim ve liyakat esastır. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargı da bu sürecin temel taşlarıdır. Bu iki reformu başarırsak, diğer tüm reformlar kolaylıkla gerçekleşecektir. Yapmamız gereken en önemli yapısal reform, gençlerimizi iyi yetiştirmek ve iş gücünü yeniden eğitmektir. Okul öncesi eğitim zorunlu ve ücretsiz olmalı. Müfredat değişimlerini şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yapmalıyız. Eğitim sistemini tarikatların etki alanının dışına taşımalıyız.
“2025’te fırsatlar ve riskler var, bu kavşağı çok iyi geçirmeliyiz”
Gelir dağılımındaki eşitsizlik artıyor. Yüksek enflasyon aslında bir vergidir. Serbest piyasa koşulları işlemeli, ihalelerde ve kredilerde eşitlik ilkesi gözetilmelidir. 2025’te büyük fırsatlar ve riskler var. Bu kavşağı çok iyi geçirmeliyiz. Hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının güven ortamında, liyakatli insanlarla bu reformları gerçekleştirebiliriz.”
Turan: Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden sorunlar çözülmez
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da konuşmasında şunları kaydetti:
“Tutuklamalara sürekli yenileri ekleniyor ancak infial yaratan olaylarda suçlular kolayca serbest kalıyor. Suç örgütü kurmak artık şirket kurmaktan daha kolay oldu.
Modern devletin temelinde hukukun üstünlüğü vardır. Yönetim keyfi değil, hukukun üstünlüğüne göre yapılır. Biz insanız, bu ülkenin vatandaşlarıyız. İnsani değerleri ekonomik değerlerin önüne koyarız. Hukukun üstünlüğü tesis edilmeden ne iç ne de dış sorunları çözebiliriz. Terör sorununun ortadan kalkması en büyük dileğimizdir.
Mehmet Şimşek’in politikalarına destek versek de her şeyin yolunda olduğunu söyleyemeyiz. Sanayici kan ağlıyor, ithalatın cazibesi artıyor. Bu ortamda işimizi nasıl devam ettireceğiz? Hem sanayici hem işveren hem de çalışan mutsuz. Her şeyi zamana bıraktık ama artık zamanımız var mı? Artık enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım, sanayici nefes alsın. Sussak gönlümüz razı değil.”
EKONOMİ
ENFLASYONA GÜNAH KEÇİSİ ARANIYOR: TALEP Mİ, MALİYET Mİ?

Yayınlanma:
13 saat önce|
13/02/2025Yazan:
BankaVitrini
Son yıllarda, ABD enflasyon oranı 1980’lerin başından beri görülmeyen seviyelere ulaştı. Federal Rezerv’in tercih ettiği ölçü olan yıldan yıla kişisel tüketim harcamaları (PCE) enflasyonu Haziran 2022’de %7,2 ile zirve yaparken, politika yapıcılar tarafından yakından izlenen bir başka enflasyon ölçüsü olan çekirdek PCE enflasyonu Şubat 2022’de %5,6’ya ulaştı. Enflasyondaki bu artış, COVID-19 salgınının başlangıcındaki önemli ekonomik dalgalanmalarla yakından bağlantılıydı. Ancak ekonomistler, bastırılmış tüketici talebi, küresel tedarik zinciri kesintileri ve bu dönemdeki genişletici maliye ve para politikaları gibi faktörlere atıfta bulunarak kesin nedenleri konusunda bölünmüş durumdalar.
Örneğin, eski Fed Başkanı Ben Bernanke ve Olivier Blanchard, enflasyonun öncelikle dış fiyat şoklarından kaynaklandığını savunarak küresel emtia fiyatlarındaki oynaklığı ve tedarik zinciri aksaklıklarını vurguladı. Enflasyondaki artışı, daha yüksek fiyatlar yoluyla tüketicilere yansıtılan dış maliyet baskıları olan “arz faktörlerine” bağladılar.
Ancak Domenico Giannone ve Giorgio Primiceri, bunun yerine bu dönemde yüksek enflasyonun ana itici güçlerinin “talep güçleri” olduğunu savundu. Bu talep güçleri, firmaları talebe ayak uydurmak için üretimi artırmaya teşvik eden tüketim, yatırım veya hükümet harcamaları gibi iç harcama bileşenlerindeki değişikliklerdir. Üretimdeki bu artışlar genellikle daha yüksek marjinal üretim maliyetlerine neden olur, çünkü örneğin firmaların daha fazla işçi çekmek için daha yüksek ücretler ödemesi gerekir ve bu da sonunda fiyatları yükseltmelerine yol açar.
Genişletici maliye politikasının, özel tüketimi ve yatırımı artıran devlet tüketimindeki veya yatırımlarındaki artışları veya hanehalklarına ve işletmelere yapılan transferlerdeki artışları içerdiği ölçüde, bu tür bir talep faktörü olarak kabul edilir. Genişleyici para politikası da genellikle bir talep faktörü olarak sınıflandırılır, çünkü geleneksel para politikası aktarım mekanizması, faiz oranlarını düşük tutmanın belirli bir fiyat seviyesi için özel tüketimi ve yatırımı teşvik etmeye yardımcı olduğunu varsayar.
Bu blog yazısında, son enflasyonist eğilimleri analiz etmek ve bunları yukarıda belirtilen faktörlere ayırmak için ABD ekonomisinin tahmini bir makroekonomik modelini kullanıyorum. Modelin sonuçları, Giannone ve Primiceri’nin bakış açısıyla daha yakından uyumlu olup, talep faktörlerinin – özellikle genişletici maliye ve para politikalarının – pandeminin başlamasından sonra enflasyonu yönlendirmede merkezi bir rol oynadığını göstermektedir. Daha da önemlisi, aynı faktörler bu dönemde güçlü bir ekonomik toparlanmaya da katkıda bulundu.
Makroekonomik Model
Analiz, ABD ekonomisinin orta ölçekli bir dinamik stokastik genel denge (DSGE) modeli olan St. Louis Fed DSGE modelinin bir versiyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir. DSGE modelleri, çeşitli ajanların nasıl etkileşime girdiğini ve farklı şoklara nasıl tepki verdiğini simüle eden ekonominin matematiksel temsilleridir. Bu ajanlar şunlardır:
- Tüketen, tasarruf eden ve yatırım yapan haneler
- Mal ve hizmet üreten, işçi kiralayan ve sermaye kiralayan firmalar
- Vergi toplayan, harcama yapan ve transferler sağlayan hükümet
- Para politikasını etkilemek için faiz oranlarını belirleyen merkez bankası
Bu ajanlar, bugünün eylemlerinin gelecekteki refahlarını nasıl etkilediğini hesaba katarak dinamik kararlar alırlar. Birden fazla pazardaki etkileşimleri, ekonominin genel dengesini belirler. Model “stokastik”tir, yani aracıların kararlarını etkileyen üretkenlik veya tercihlerdeki değişiklikler gibi öngörülemeyen şokları hesaba katar.
ABD ekonomisini doğru bir şekilde yansıtmak için, temel parametreler uzun vadeli ortalamalara göre kalibre edilir veya 1959’un ilk çeyreğinden 2019’un dördüncü çeyreğine kadar olan geçmiş veriler kullanılarak tahmin edilir. Bu yaklaşım, modelin tahminden karşı olgusal politika analizine kadar çeşitli görevleri gerçekleştirmesine olanak tanır. En önemlisi, model, gözlemlenen ekonomik davranışı en iyi açıklayan dış şokları ve politikaları belirleyerek, verileri tarihsel bir şok ayrıştırması yoluyla yorumlayabilir.
“Arz ve Talep” ve “Yapısal Şoklar”
Enflasyonun nedenleri üzerine yapılan tartışma genellikle arz ve talep arasındaki bir yarışma olarak çerçevelenir. Bu düşünce çizgisi, temel ekonomik ilkelere dayanır:
- “Talep şokları”, tıpkı belirli bir ürün için talep eğrisindeki dışsal bir kaymanın, o ürünün hem miktarını hem de fiyatını aynı yönde hareket ettirmesi gibi, enflasyon ve ekonomik büyüme oranlarını aynı yönde hareket ettiren şoklar olarak yorumlanır.
- “Arz şokları” ise enflasyon ve çıktı büyüme oranlarını zıt yönlerde hareket ettiren şoklardır.
Örneğin Adam Shapiro, talep ve arzın enflasyonun son zamanlardaki davranışına göreceli katkılarını incelemek için bu mantığı çeşitli PCE kategorilerine uygular.
Buna karşılık, DSGE modeli yapısal bir yaklaşım benimser. Toplam arz ve talep dinamikleri, ajanların mikroekonomik davranışlarının ve piyasa etkileşimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu nedenle enflasyon, verimlilik artışındaki değişiklikler, işgücü piyasasındaki aksaklıklar veya hanehalkı tasarruf tercihlerindeki değişiklikler gibi çok sayıda yapısal şokun etkileşiminden kaynaklanır. Bu yapısal şoklar, basitlik açısından “talep” (örneğin, maliye ve para politikaları, dış talep) ve “arz” (örneğin, verimlilik artışı, işgücü piyasası dalgalanmaları) kategorilerine ayrılabilirken, bu tür sınıflandırmalar biraz keyfidir.
Enflasyonu Modelin Merceğinden Anlamak
İlk rakam, yıldan yıla enflasyonu, talep grubuna karşı arz grubundaki yapısal şokların neden olduğu bileşenlere ayrıştırıyor. Enerji ve gıda fiyatlarını hariç tutan ve bu nedenle modelin yakalamaya en uygun olduğu enflasyon ölçüsü olan çekirdek PCE enflasyonuna odaklanıyoruz. (2024’ün dördüncü çeyreğine ilişkin son gözlem, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir.) Bu tür bir alıştırmaya tarihsel şok ayrıştırması denir ve araştırmacıların ve politika yapıcıların, hem verilerde hem de model içinde var olan bir değişkendeki hareketlere farklı şokların katkısını incelemek için tahmini bir model kullanmalarına olanak tanır.
Grafik, çekirdek PCE enflasyonunun %2’den yüzde puanlık sapmaları açısından tarihsel şok ayrışmasını sunar, bu nedenle sıfır çizgisi %2 enflasyona karşılık gelir. Rakam, COVID-19 döneminin ilk aşamalarında arz faktörlerinin ilgili olmasına rağmen, negatif talep faktörleriyle fazlasıyla dengelendiğini ve bunun da enflasyonun 2020’de sürekli olarak %2’nin altında kalmasına neden olduğunu ortaya koyuyor. 2021 yılından itibaren talep unsurları enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturmaya başlamış, arz unsurları ise hafiflemiştir. 2022’de başlayan enflasyondaki müteakip düşüş, bu talep baskılarındaki düşüşle aynı zamana denk geliyor ve 2024’ün sonundaki son artış, arz yönlü enflasyonist baskıların yeniden canlanmasıyla açıklanıyor. Sonuç olarak, bu ayrışma, son yıllarda enflasyonun hem yükselişini hem de düşüşünü açıklamada “talep” ile ilgili faktörlerin görece daha önemli olduğuna işaret etmektedir.
Yıldan Yıla Çekirdek PCE Enflasyonu Yapısal Şok Türüne Göre Kırıldı
KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu ve yazarın hesaplamaları.
NOT: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir.
Maliye ve Para Politikalarının Etkisinin Belirlenmesi
Bir adım daha ileri giderek bu talep şoklarının maliye ve para politikası bileşenlerini ayrıştırabiliriz. Bu alıştırma, maliye ve para politikası katkılarını çekirdek PCE enflasyonuna ayıran bir sonraki şekilde sunulmaktadır. Maliye politikası, hükümet harcamalarındaki değişiklikler ve hanehalklarına yapılan transferler yoluyla enflasyona katkıda bulunurken, para politikası, tarihsel verilere göre tahmin edilen bir para politikası kuralından (Taylor kuralının bir çeşidi) saparak ve faiz oranlarını böyle bir kuralın gerektirdiğinden daha düşük bir seviyede belirleyerek enflasyona katkıda bulunur.
Analiz, maliye politikasının 2020-2022 yılları arasında enflasyon oranının yükseltilmesinde önemli bir rol oynadığını, para politikasının ise 2021-2023 yılları arasında enflasyona katkıda bulunduğunu gösteriyor. 2023 yılı boyunca para politikasının rolü azalmış, ancak taleple ilgili diğer faktörlerin (hanehalklarının belirli bir fiyat düzeyi ve faiz oranı için tüketme arzusunun artması gibi) etkisiyle talebin etkisi yüksek kalmıştır.
Yıldan Yıla Çekirdek PCE Enflasyonu Önemli Kaynaklara Göre Kırılım
KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu ve yazarın hesaplamaları.
NOTLAR: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, Cleveland Fed tarafından yayınlanan çekirdek PCE nowcast’inden elde edilmiştir. “Diğer” gibi belirli kaynakların yüzde puanları görünür olamayacak kadar küçük olabilir.
Son
St. Louis Fed DSGE modeli kullanılarak çekirdek PCE enflasyonunun tarihsel şok ayrıştırmaları, “talep” kategorisi altında sınıflandırılan yapısal şokların son yıllarda ABD enflasyonunun hem yükselmesinde hem de sonrasında düşmesinde önemli bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Hem parasal hem de mali politikanın katkısı özellikle önemliydi.
Yine de aynı maliye ve para politikaları, pandemi sırasında şoklar yaşarken ABD ekonomisini de desteklemiş görünüyor. Bir sonraki şekil, fiili çıktı (gayri safi yurtiçi hasıla ile ölçüldüğü gibi) ile bir dizi sürtüşmenin yokluğunda hakim olacak çıktı seviyesi arasındaki fark olan ABD çıktı açığının tarihsel bir şok ayrışmasını göstermektedir. (2024 için dördüncü çeyrek verileri, St. Louis Fed DSGE modeli tarafından hesaplanan tahminlerdir.)
Çıktı açığı kilit kaynaklara göre ayrıldı
KAYNAKLAR: Ekonomik Analiz Bürosu, Atlanta Federal Rezerv Bankası ve yazarın hesaplamaları.
NOTLAR: 2024 için dördüncü çeyrek verileri, St. Louis Fed DSEG modeli tarafından hesaplanan tahminlerdir. Pozitif bir çıktı açığı, ekonominin nominal katılıklar olmayan karşı olgusal bir ekonomide üretimle ölçülen potansiyel kapasitesinin üzerinde üretim yaptığını gösterirken, negatif bir çıktı açığı, ekonominin potansiyel kapasitesinin altında üretim yaptığını gösterir.
Çıktı açığı genellikle ekonomik gevşekliğin bir ölçüsü olarak yorumlanır. Yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi, çıktı açığı analizi, makroekonomik politikaların sadece enflasyonu körüklemekle kalmayıp, aynı zamanda 2020 ve 2021 yıllarındaki ciddi negatif şoklara karşı koyarak ekonomik toparlanmayı da desteklediğini göstermektedir. 1 Bu, krizler sırasında politikanın geleneksel dengeleyici rolünün altını çizmektedir.
Not
- 2020’nin ikinci çeyreğinde Federal Rezerv para politikasını agresif bir şekilde gevşetti. Ancak, St. Louis Fed DSGE modelinden ve Taylor kuralı varyantından türetilen çıktı tahminine göre, para politikası, sıfır alt sınır gibi kurumsal kısıtlamaların yanı sıra sürtüşmeler ve modelin diğer özellikleri tarafından üretilen içsel kalıcılık gibi diğer faktörler nedeniyle o çeyrekte çıktı açığı üzerinde olumsuz bir etkiye sahipti.
Miguel Faria-e-Castro, St. Louis Federal Rezerv Bankası’nda ekonomist ve ekonomi politikası danışmanıdır.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (749)
- BANKA ANALİZLERİ (135)
- BANKA HABERLERİ (2.943)
- BASINDA BİZ (56)
- BORSA (405)
- CEO PERFORMANSLARI (27)
- EKONOMİ (2.722)
- GÜNCEL (2.619)
- GÜNDEM (2.994)
- RÖPORTAJLAR (46)
- SİGORTA (126)
- ŞİRKETLER (1.975)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (408)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (806)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (6)
- Dr. Abbas Karakaya (60)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (445)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (44)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (25)
- Mustafa Akpınar (25)
- Onur ÇELİK (7)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (73)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (13)
- Tungay Dere (17)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR

Vatandaş kredi ve kredi kartında batıkta!

TÜSİAD Başkanı Turan: Sanayici çok zorlanıyor

ENFLASYONA GÜNAH KEÇİSİ ARANIYOR: TALEP Mİ, MALİYET Mİ?

Türkiye İş Bankasından 2024’te 45,5 milyar lira net kar

MERKEZ BANKASI BAŞKANI FATİH KARAHAN SAHAYA İNDİ

Elon Musk Oval Ofiste: Bütçe açığı iflasa neden olabilir!

Sabancı Holding, bankacılık ve finansal hizmetler faaliyetlerini tek çatı altında yürütecek

ÖLÜ AT TEORİSİ

ŞEKERBANK SATIŞI İPTAL OLDU!

Tekstil Sektörü sil baştan: Pamuk Yasaklanıyor, sağlıkçılar endişeli…

HİZMETKAR LİDER NASIL BİR ÇALIŞMA ORTAMI YARATIR?

Prof.Dr. YILMAZ: Emeklilerin gözünden Türkiye’nin güncel durumu: Eğilimler ve gerçekler

Üç ay önce Halka Arz için başvuru yapan firma Konkordato aldı

Suriye, Türkiye’den gidecek mallara yüzde 500 vergi koydu!
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 13/02/2025
- Yemek Kartları Marketlerde Geçecek Mi? Yemek Kartları Vergi Kararı Uygulamaya Geçti Mi, Vergi Uygulanacak Mı? Multinet, Pluxee, Ticket, Setcard… 13/02/2025
- ABD'de ÜFE beklentilerin üzerinde artış gösterdi 13/02/2025
- Yapay zekâ yeniden şekilleniyor 13/02/2025
- Bakan Şimşek'ten cari denge açıklaması 13/02/2025
- Euro Bölgesi'nde sanayi üretimi aralıkta geriledi 13/02/2025
- SON DAKİKA... Ankara'da toplu ulaşıma zam! 13/02/2025
- ABD'de üretici enflasyonu Ocak'ta tahminleri aştı 13/02/2025
- Döviz kredileri 2019'dan bu yana en yüksek seviyede 13/02/2025
- Sabancı, 8 şirketiyle CDP Küresel Liderler listesinde yer aldı 13/02/2025
- Şişecam 90 yaşında 13/02/2025
- Bakan Şimşek'ten cari denge yorumu 13/02/2025
- Türkiye ile Pakistan arasında 24 anlaşma imzalandı 13/02/2025
- Döviz mevduatlarında yerel seçimlerden beri en hızlı artış 13/02/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ2 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM1 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı