Connect with us

ŞİRKETLER

Çalışanlar kaliteli ve güçlendirici molalar istiyor

Yayınlanma:

|

Dünyanın önde gelen gıda hizmetleri şirketi Compass Group’un küresel pazar istihbarat ajansı Mintel’e yaptırdığı Global Eating At Work 2023 Araştırması’na göre, ekiplerini daha uzun, daha kaliteli ve daha sık ara vermeye teşvik eden işverenler, üretkenliğin kilidini açmanın, çalışan refahını iyileştirmenin ve daha fazla insanı ofislere geri döndürmenin anahtarı olabilir.

Compass Group’un 26 ülkedeki 35.000 çalışandan elde ettiği bilgileri analiz eden Global Eating at Work 2023 Araştırması, ana öğle yemeği molalarında çalışanların geçirdiği sürelerin ülkelere göre önemli ölçüde değiştiğini ortaya çıkardı. Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Çin’de çalışanların öğle yemeği molalarında geçirdiği süre ortalama 54 dakika iken, Polonya gibi büyüyen ekonomilerde bu süre 20 dakikanın biraz daha üzerinde.

Türkiye’de öğle yemeği molası ortalama 42 dakika ve çalışanların yarısından fazlası öğle yemeğini arkadaşıyla yiyor

Çalışanlar bugün ortalama olarak, eğer varsa, ana öğle yemeği molaları için günde sadece 35 dakikasını ayırıyor. Araştırma, Türkiye’deki çalışanların ise öğle yemeği yani ana molaları için günde ortalama olarak sadece 42 dakikasını ayırdığını, bunun da dinlenme, enerji toplama ve meslektaşlarıyla sosyalleşme fırsatları için yetersiz kaldığını ortaya koyuyor.

Dünyada haftanın beş günü çalışanların ortalama olarak bir öğle yemeği molasını atladıkları ve üçte birinin öğle yemeğini yalnız yedikleri tespit edildi. Türkiye’de çalışanların da haftada en az bir öğle yemeği molasını atladığı gözlemlendi. Araştırmaya göre öğle yemeğini yalnız yiyenlerin oranı ise oldukça düşük (%18). Türkiye’de çalışan kesimin %89’u öğle yemeğini bir arkadaşıyla yemeyi tercih ediyor, başka bir deyişle sosyalleşme fırsatını değerlendirdiği görülüyor.

Dünya genelinde çalışanların %5’i, çalışma haftaları boyunca hiç ara vermediklerini bildirdi. Bu eğilim, yaşlı bakımı endüstrisindeki çalışanlar için %10’a ulaşırken, işyerinde çalışanların %7’si ve hibrit ile evden çalışanların ise yalnızca %3’ü. Türkiye’de bu oranlar daha düşük: Çalışanların genelinde bu oran %1 iken, yaşlı bakımı endüstrisi dahil sağlık çalışanlarının %4’ü, eğitim sektörü çalışanlarının %3’ü ve işyerinde çalışanların ise %2’si hiç ara vermediklerini belirtiyor.

İş yerinde daha kaliteli molalar vermek üretkenliği, refahı ve ekip oluşturmayı destekliyor

Araştırma, kaliteli mola alanları ile yiyecek ve içecek olanaklarına yatırım yapan işverenlerin, işgücünün üretkenliğini, refahını ve iş arkadaşlarıyla iş birliğini önemli ölçüde artırırken çalışanları arasındaki izolasyon duygularını azaltabileceğini gösteriyor.

Dünya genelinde çalışanların %78’i öğle yemeği molasının kendilerini daha verimli hale getirdiğini söylerken, %85’i bir iş günü boyunca düzenli mola vermenin genel üretkenliklerini artırdığını kabul ediyor. Türkiye’de çalışanların %88’i öğle yemeği molasının verimliliklerini artırdığını, %93’ü ise düzenli mola vermenin genel üretkenliklerini artırdığını savunuyor. Her 10 çalışandan 7’si bu düzenli araları yeme ve içme için kullandığını belirtiyor.

Çalışan refahının daha iyi desteklenmesi için, dünya genelinde her 10 çalışandan 8’i işverenlerinden, iş yerinde dinlenmeleri ve yeniden enerji toplamaları için uygun molalar verebilecekleri alanlar sağlamalarını beklerken Türkiye’de ise her 10 çalışandan 9’u işverenlerinin bu imkanı sağlamasını bekliyor.

Yemek molaları sosyalleşme ve ağ kurma olanağını artırtıyor

Dünya genelinde tüm yaş grupları arasında ana molalarına en kısa süreyi ayıranlar Z kuşağı ile Baby Boomers (günde 34 dakikadan daha az). Öğle yemeği molasına ortalama 42 dakika ayrılan Türkiye’de ise genç kuşak ana molalarında en kısa süreyi kullanıyor; Z ve Y kuşağının ortalaması 40 dakika. Yaklaşık 47 dakika ile en uzun mola verenler ise Baby Boomers.

Farklı nesillerin iş molalarından farklı beklentileri var ve bu da işverenlerin mola alanlarını iş gücü karışımının refah gereksinimlerine uyacak şekilde uyarlama ihtiyacını vurguluyor. Mola sırasında yemek yemek ve içmek her yaş grubu için en önemli öncelik olsa da, özellikle genç nesil Z ve Y Kuşağı çalışanları, zamanlarını iş arkadaşlarıyla sosyalleşme de dahil olmak üzere rahatlamak ve kişisel ilgi alanlarını veya hobilerini takip etmek gibi ruh sağlıklarını destekleyen daha çeşitli uğraşlar için kullanmak istiyor.

Dünya genelinde gelişmiş yiyecek olanaklarına sahip işyerlerinde (çalışan restoranı, kafeterya, kantin, kahve dükkanı), çalışanların %70’i öğle yemeğini iş arkadaşlarıyla birlikte yemeyi tercih ederken, yalnızca %23’ü kendi başına yemek yiyor.
Buna karşılık, hiçbir yiyecek ve içecek tesisi sağlanmadığında, sadece %38’i ana molalarını meslektaşlarıyla geçirirken, yaklaşık yarısı (%48) yalnız yemek yemeyi tercih ediyor.

“İşverenler, evden çalışanları işyerine geri dönmeye teşvik etmek için ev konforuyla rekabet etmeli”

Ana molaların uzunluğu ev, hibrit ve ofiste çalışanlar arasında büyük ölçüde tutarlı olsa da, evden çalışan kişiler, işyerinde olduğundan daha sık ve daha kaliteli molalar verdiklerini bildirerek, işverenlerin çalışanları ofise geri dönmeye teşvik etmeye çalışırken karşılaştıkları zorluğun altını çiziyor. Dünya genelinde hibrit çalışanların %58’i evden çalışırken daha fazla mola verdiklerini söylüyor, Türkiye’de ise bu oran %75.

Araştırma, birçok işyerinde uygun mola alanlarının bulunmamasından şikayetçi olunduğunu öne sürüyor. Dünya genelinde çalışanların %79’u, Türkiye’de ise çalışanların %93’ü işverenlerin uygun koşullarda mola verebilecekleri bir yer ve zihinsel sağlıklarını destekleyen programlar sağlamalarının önemli olduğunu vurguluyor. Dünya genelinde çalışanların üçte birinden fazlası (%35) ülkemizde ise çalışanların %26’sı işverenlerinin rahatlamaları ve yeniden enerji toplamaları için uygun bir dinlenme alanına sahip olmadığını söylüyor.

Nihat Kartal: “Çalışanlar kendileri için en verimli şekilde ve zamanda enerji toplamayı umuyor.”

Araştırma verilerini değerlendiren Sofra/Compass Group Türkiye CEO’su Nihat Kartal “Çalışanların verimliliğini sağlamak günümüzde işletmelerin karşı karşıya olduğu önemli bir zorluk. Dolayısıyla çalışanların iş günlerinde daha fazla mola vererek dinlenmeleri ve iş arkadaşlarıyla birlikte enerji toplamaları için zaman ayırmalarını sağlamak büyük bir fark yaratabilir. Yüksek kaliteli molalar hem çalışanlar hem de işverenler için bir kazan-kazan yöntemidir ve çalışanların üretkenliğini, işbirliğini ve ruh sağlığını iyileştirdiği kanıtlanmıştır.

Öğle yemeği molası artık günümüzde rutin bir olay olmaktan çıkmıştır. Esnek çalışmanın yaygınlaşması ile birlikte çalışanlar kendileri için en verimli şekilde ve zamanda enerji toplamayı umuyor. Enerjilerini yenileyip arttırmak için uygun olan kaliteli yiyecek ve içecekler tüketmenin, meslektaşlarıyla iletişim kurmanın ve sosyalleşmenin teşvik edildiği bir işyeri kültürü istiyorlar. Bu araştırmada ekiplerini motive etmek, yeni yetenekleri çekmek ve hibrit çalışanları işyerine geri dönmeye teşvik etmek isteyen işverenlerin, çalışanların farklı ihtiyaçlarını yansıtan rahat mola alanları yaratmayı içeren, insanların evde gerçekleştiremeyecekleri sosyal etkileşim için benzersiz yiyecek deneyimleri ve fırsatları sunan konforlu çalışma alanlarına daha fazla yatırım yapması gerektiği görülüyor.” dedi.

Notlar:

*Gelişmiş yiyecek ve içecek olanakları, bir çalışan restoranı, kafeterya veya kantini ya da yemek servisi yapan bir kahve dükkanını içerir.

Kuşak demografisi:

• Z kuşağı – 1996-2010 arasında doğanlar

• Y kuşağı – 1981-1995 arasında doğanlar

• X Kuşağı – 1966-1980 arasında doğanlar

• Baby Boomers – 1946-1965 yılları arasında doğanlar

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

İklim Değişikliği Kanunu Meclis’ten Geçti: Hayatımız Nasıl Değişecek?

Yayınlanma:

|

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen İklim Değişikliği Kanunu, çevre politikalarında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Kanun; sanayiden tarıma, enerji üretiminden günlük yaşama kadar çok geniş bir etki alanına sahip. Peki, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra hayatımızda neler değişecek?

1. Karbon Yönetimi ve Emisyon Ticaret Sistemi Geliyor

Yeni kanun ile birlikte artık sanayi ve enerji gibi yüksek emisyon üreten sektörler için karbon emisyonu izni alma zorunluluğu getirildi. İzin almadan faaliyet gösteren işletmelere ağır para cezaları uygulanacak.

Ayrıca Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak. Bu sistem sayesinde işletmeler karbon salım haklarını alıp satabilecek, “karbon piyasası” resmen doğmuş olacak. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyumlu bu sistem, ihracat yapan firmaların rekabet gücünü koruması açısından da kritik.

2. Yeni Kurumsal Yapılar ve Yetkiler

Kanunla birlikte İklim Değişikliği Başkanlığı daha güçlü bir yapıya kavuştu. Başkanlık artık doğrudan veri toplayacak, denetim yapacak, raporlama zorunluluğu getirebilecek. Her yıl güncellenen Ulusal İklim Eylem Planı, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine yönelik yol haritasını oluşturacak.

Yerel düzeyde ise valilerin başkanlığında kurulacak İl İklim Koordinasyon Kurulları, iklim değişikliğiyle mücadeleyi sahaya indirecek.

3. Yeni Bir Fon Kaynağı: Karbon Gelirleri

Emisyon izinlerinden, cezai yaptırımlardan ve karbon ticaretinden elde edilecek gelirler, doğrudan “iklim projeleri” için kullanılacak. Bu amaçla döner sermaye işletmesi kurulacak ve yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi projeler desteklenecek.

Bu sayede devlet, çevresel politikalarını sadece bütçeden değil, aynı zamanda karbon piyasasından fonlayabilecek.

4. Tüm Sektörlerde Dönüşüm Zorunluluğu

İklim Kanunu yalnızca çevre politikalarını değil; enerji, tarım, sanayi, ulaştırma, ormancılık ve atık yönetimi gibi tüm sektörleri etkiliyor. Örneğin:

  • Tarımda: İklime dirençli ürün desenleri ve kuraklık riskine göre planlama yapılacak.

  • Sanayide: Temiz teknolojiye geçmeyen işletmeler hem cezai hem ticari kayıplarla karşılaşacak.

  • Ulaştırmada: Emisyonsuz araçlar, elektrikli ulaşım sistemleri teşvik edilecek.

5. İşletmelere Yeni Yükümlülükler

Tüm firmalar, emisyon verilerini kayıt altına almak, raporlamak ve belirli eylem planlarına uymak zorunda olacak. Bu yükümlülüklere uymayanlara idari para cezaları, faaliyet izni iptali gibi yaptırımlar uygulanabilecek.

Bu durum, özellikle ihracat yapan firmalar için hayati önemde. Zira Avrupa Birliği, karbon vergilendirmesi uygulayan firmaları “düşük riskli” kabul edecek.

6. Sosyal Etki ve “Adil Geçiş” Politikası

Yasa kapsamında “adil geçiş” kavramı da hukuk sistemine girdi. Fosil yakıtlardan vazgeçerken, bu sektörlerde çalışan işçilerin mağdur olmaması, istihdam kaybı yaşanmaması için sosyal destek ve eğitim politikaları uygulanacak.

Hayatımızda Neler Değişecek?

  • Enerji ve ulaşım maliyetleri artabilir, çünkü karbon fiyatlaması ürünlere yansıtılacak.

  • Yeni iş kolları doğacak: karbon denetçiliği, iklim danışmanlığı, yeşil enerji üretimi gibi alanlarda istihdam artacak.

  • Tüketiciler, daha çevreci ürünlere yönelmek zorunda kalacak.

  • Belediyeler, yerel iklim uyum projeleri yürütmekle sorumlu olacak.

  • Firmalar, çevreye duyarlı üretim modellerine geçmek zorunda kalacak.

İklim Değişikliği Kanunu, Türkiye’nin çevre ve enerji politikasında bir dönüm noktasıdır. Bu yasa ile birlikte hem kamu hem özel sektör, çevresel sorumluluklarını daha sistematik ve yasal çerçevede yerine getirmek zorunda kalacak. Bu süreç ilk etapta maliyetli ve zorlayıcı gibi görünse de, uzun vadede Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme vizyonuna katkı sunacak köklü bir değişimi beraberinde getirecektir.

Resim

Okumaya devam et

GÜNCEL

SİGORTA SEKTÖRÜNDE YAPAY ZEKA DÖNÜŞÜMÜ

Opinion AI, sigorta sektöründeki dijital dönüşümün merkezinde yer alarak, sektöre yeni standartlar kazandırıyor. Şirket, platformunu sürekli geliştirerek sigorta şirketlerinin değişen ihtiyaçlarına dinamik bir şekilde yanıt veriyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Günümüzün hızla değişen ve rekabetçi iş dünyasında, sigorta sektörü de dönüşümün eşiğinde. Artan müşteri beklentileri, karmaşık veri setleri ve operasyonel verimlilik baskısı, sektör oyuncularını yenilikçi çözümler aramaya itiyor. İşte tam da bu noktada, yapay zeka (YZ) teknolojileri, sigorta sektörünün geleceğini şekillendirecek devrim niteliğinde bir güç olarak sahneye çıkıyor. YZ destekli çözümler, artık sadece bir lüks değil, sektörde ayakta kalmak ve rekabet avantajı elde etmek için vazgeçilmez bir stratejik araç haline geliyor. Bu yeni dönem, sigorta şirketlerinin operasyonlarını daha akıllı, daha hızlı ve daha verimli hale getirerek hem şirketlere hem de müşterilere eşi benzeri görülmemiş faydalar sunuyor.

Yapay Zekâ ile Yeni Bir Çağ

Sağlık teknolojileri alanında lider konumda olan Opinion AI, sigorta sektörüne getirdiği inovasyonlar ve sunduğu stratejik çözümlerle dikkatleri üzerine çekiyor. Opinion AI, gelişmiş yapay zeka algoritmalarını kullanarak sigorta şirketlerinin operasyonel verimliliğini artırırken, maliyetleri önemli ölçüde düşürüyor ve çok daha isabetli klinik kararlar alınmasını sağlıyor.

Opinion AI’ın yapay zekâ teknolojisi, sigorta sektörünün uzun süredir ihtiyaç duyduğu dönüşümü beraberinde getiriyor. Opinion AI Kurucu Ortağı Elif Elkin, bu dönüşümün somut etkilerini şöyle açıklıyor: “Tıbbi talep onay süreçlerini otomatikleştiren yapay zeka çözümümüz, sigorta şirketlerinin provizyon işlemlerini %80 oranında hızlandırırken, operasyonel maliyetleri %25 azaltıyor. Platformumuz, sigorta analistlerine sunduğu dijital asistanlık sayesinde tıbbi taleplerin doğruluğunu bilimsel kanıtlarla değerlendiriyor ve böylece daha hızlı, tutarlı ve güvenilir kararlar alınmasını sağlıyor.”

Kanıtlanmış Faydalarla Güçlenen Sigorta Operasyonları

Elif Elkin, Opinion AI’ın sigorta sektörüne sunduğu temel faydaların, operasyonel mükemmeliyeti ve stratejik avantajı bir araya getirdiğinin de altını çizdi:

  • Hızlı ve Doğru Provizyon: Opinion AI, tıbbi talepleri ICD-10 teşhis kodları ve CPT/DRG prosedür kodları üzerinden derinlemesine analiz eder. Bu sayede, teşhis-tedavi uyumluluğunu otomatik olarak değerlendirerek, basit ve geçerli taleplerin hızla onaylanmasını sağlarken, şüpheli veya karmaşık vakaları detaylı inceleme için akıllıca yönlendirir.
  • Suistimal Tespiti ve Önleme: Yapay zeka algoritmaları, anomali tespiti ve ileri analitik yetenekleriyle potansiyel dolandırıcılık vakalarını proaktif olarak belirliyor. Sistem, tutarsız teşhis-tedavi çiftleri veya yüksek seviyede kodlanmış hizmetleri tespit ederek, uygunsuz ödemelerin önüne geçiyor ve sigorta şirketlerini finansal risklerden koruyor.
  • Maliyet Verimliliği ve Kaynak Tasarrufu: Müşteri deneyimlerimiz, Opinion AI teknolojisinin sigorta şirketlerinde yıllık %15-20 oranında maliyet tasarrufu sağladığını göstermektedir. Daha doğru talep değerlendirmesi ve suistimallerin azaltılması sayesinde sigorta şirketleri, kaynaklarını daha etkin ve verimli kullanabiliyor.
  • Kanıta Dayalı Karar Desteği: Opinion AI, sigorta analistlerine her kararın arkasındaki bilimsel kanıtları şeffaf bir şekilde sunar. Tıbbi literatürden, güncel klinik kılavuzlardan ve en yeni araştırmalardan desteklenen önerilerle, hem daha tutarlı hem de yasal olarak savunulabilir kararlar alınmasını güvence altına alır.
  • Dijital İkiz Teknolojisi ile Kişiselleştirilmiş Değerlendirme: Platformun benzersiz dijital ikiz teknolojisi, her hastanın özgün profili için kişiselleştirilmiş risk analizi ve tedavi değerlendirmesi yapar. Bu ileri düzey yaklaşım, standart kural tabanlı sistemlerin ötesine geçerek, her vakanın kendine özgü nüanslarını dikkate alan, derinlemesine kararlar alınmasını mümkün kılar.

Endüstri Uyumu ve Veri Güvenliğinde Tam Güvence

Opinion AI çözümleri, HIPAA ve GDPR gibi en katı sağlık gizlilik yasaları ve düzenlemelerine tam uyumlu olarak tasarlandı. Platform, hasta verilerinin güvenliğini en üst düzeyde sağlayarak, sigorta şirketlerinin yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirmelerine yardımcı olur ve veri güvenliği konusunda tam bir güvence sunuyor.

Sigorta Sektörünün Geleceği Opinion AI ile Şekilleniyor

Elif Elkin, son olarak sözlerini şöyle tamamladı: “Amacımız sadece sigorta işlemlerini otomatikleştirmek değil, aynı zamanda sigorta şirketleri ile sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında daha şeffaf, verimli ve iş birlikçi bir ekosistem yaratmak. Yapay zekâ teknolojimiz, sigorta sektörünün daha adil, daha verimli ve kanıta dayalı bir yaklaşımla çalışmasına olanak tanıyarak hem sektör oyuncuları hem de nihai kullanıcılar için kazan-kazan durumu yaratıyor.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Kredi Derecelendirme Notunu Belirleyen Unsurlar

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir firmanın kredi derecelendirme (rating) notu; o firmanın finansal gücünü, risk profilini ve borçlarını ödeme kapasitesini ölçmek için kullanılır. Finansal kurumlar ve derecelendirme kuruluşları, bu notu verirken birçok kriteri değerlendirir. Bu kriterlerin her biri, rating notunun oluşmasında belirli bir yüzdesel ağırlığa sahiptir.

1. Finansal Performans ve Mali Tabloların Analizi (%40)

Rating notunun en büyük payını firmanın finansal performansı oluşturur. Bilanço, gelir tablosu ve nakit akış tablosu üzerinden;

  • Kârlılık

  • Likidite

  • Borçluluk oranları
    gibi temel göstergeler analiz edilir. Ayrıca özkaynak-yabancı kaynak dengesi gibi sermaye yapısı unsurları da, finansal risklerin yönetimi açısından kritik önemdedir.

2. Firma Yönetimi ve Kurumsal Yapı (%20)

Yönetim kadrosunun deneyimi, profesyonelliği ve stratejik karar alma kapasitesi, firmanın sürdürülebilir başarısı üzerinde büyük etki yapar.
Kurumsal yönetim ilkelerine (şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik, sorumluluk) uyum, firmanın dış yatırımcılar nezdinde güvenilirliğini artırır.
Ayrıca sektörel tecrübe, yönetimin krizlere karşı refleksi ve inovatif yaklaşımı da bu başlıkta değerlendirilir.

3. Faaliyet Alanı ve İş Modeli (%15)

Firmanın hangi sektörde faaliyet gösterdiği, iş modelinin sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği de değerlendirme kriteridir.
Öne çıkan alt başlıklar:

  • Ürün veya hizmet kalitesi

  • Müşteri portföyü çeşitliliği

  • Pazar payı

  • Teknoloji kullanımı ve inovasyon kapasitesi

Ayrıca, sektör trendlerine hızlı uyum sağlama yeteneği ve büyüme potansiyeli bu kategoriye katkı sağlar.

4. Sektörel ve Makroekonomik Faktörler (%15)

Firma dışı faktörler de rating notunu etkiler. Özellikle:

  • Sektörün genel sağlığı (büyüme, rekabet, regülasyonlar)

  • Ekonomik konjonktür (faiz oranları, döviz kurları, enflasyon)

  • Politik ve jeopolitik riskler

Firmanın içinde bulunduğu sektörün dışsal risklere açıklığı, genel değerlendirmeye doğrudan yansır.

5. Ödeme Disiplini ve Kredi Geçmişi (%10)

Firmanın geçmiş borç ödeme davranışı, kredi notu üzerinde doğrudan etkilidir.

  • Gecikmeli ödemeler

  • Temerrüt kayıtları

  • Bankalarla yaşanan sorunlar

Bu unsurlar, firmanın risk primini yükseltir. Buna karşılık, düzenli ve sorunsuz kredi ödemeleri, güvenilirlik algısını pekiştirir ve finansmana erişimi kolaylaştırır.

Kredi notu, sadece bir firmanın geçmişini değil; gelecekteki ödeme gücünü, sürdürülebilirliğini ve finansal güvenilirliğini yansıtan kritik bir göstergedir.

🔑 Unutulmamalıdır: Kredi notu, geçmişin aynası değil, geleceğin güvence anahtarıdır…

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.