Connect with us

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Esad Moskova’ya sığındı: Suriye tarihi yeniden yazılıyor

Yayınlanma:

|

Geride bıraktığımız hafta hem Türkiye’de hem de KKTC’de enflasyon başlığı ön saflarda yer aldı. TCMB, enflasyon verisi ardından yayımladığı fiyat gelişmeleri raporunda, bizim de dikkat çektiğimiz üzere, işlenmemiş gıdaya bağlı olarak güçlü fiyat artışının aylık tüketici enflasyonunu yukarıya çektiğini, gıda hâriç aylık enflasyonun ise %1,34 ile görece olumlu bir görünüm arz ettiğini dile getirdi. Enflasyon verisi ardından TÜİK de Kasım ayı enflasyon rakamlarının mevsimsel etkilerden arındırılmış serisini yayımladı. Ekli grafikten de görüleceği üzere, son üç aylık verinin yıllıklandırılmış hâli hafif de olsa %37,55’ten %38,3’e yükselerek acaba enflasyonla savaşta zafer ilan etmek için çok mu erken sorularını da gündeme taşıdı. KKTC’de ise, Kasım enflasyonu aylık bazda %0,78 artış kaydederek Şubat 2021’den bu yana en az artış kaydederken, yıllık enflasyon da %59,88 seviyesine gerileyerek neredeyse son üç yılın en düşük seviyesine geriledi. Aylık enflasyonun KKTC için de üç aylık verisini yıllıklandırırsak, enflasyonun %30 seviyesinin hemen altına geldiğini ve yönünü aşağıya çevirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Enflasyonla ilgili uzun bir giriş yaptıktan sonra, her ne kadar enflasyonist eğilimin katılık göstermeye devam ettiğini kabul etsek de, biz hâlâ TCMB’nin kendi kontrolünde olan enflasyon kalemlerinde başarı elde ettiğini, taze sebze ve meyve kalemi dışındaki tabloya bakarak 26 Aralık tarihinde faiz indirimine gideceğini düşünüyoruz. Faiz indirim montanının ise belki 250 baz puan olmayacağına rezerv koyarak daha küçük bir indirim ile ‘suyun sıcaklığını’ test etmek isteyeceğini de düşünüyoruz.

Piyasanın da bizim gibi düşündüğünü tahmin ediyoruz keza faiz indirim beklentisinin ‘yarayacağı’ iki sektör olan bankacılık ve emlak sektörüne ait BİST endeksleri geride bıraktığımız haftayı iyimser bir şekilde tamamladı. Şöyle ki, 14bin seviyesinin üzerinde temiz bir kapanış ile yükseliş isteğinin artacağını paylaştığımız BİST Banka endeksi haftayı 15bin seviyesinin dayanarak %6’ya yakın yükselişle tamamladı (ana endekste ise yükseliş %4,6 oldu). Bu yükselişte, faiz indirim beklentileri esas aktör olsa da, BİST50’de yer alan şirketler için açığa satış yasağının 2025 yılının ilk iş gününde kaldırılacağı, bankalara ise enflasyon muhasebesi uygulanmaması yönünde karar etkili oldu. Piyasa mekanizmasının daha sağlıklı işlemesine olanak sağlayacak açığa satış kararının da kaldırılması, yabancı girişlerinin artmasına neden olacağını düşünüyoruz.

USDTRY kuru 34,80 seviyesine gelirken, kamunun döviz kurunu tıpkı orkestra şefi gibi yönettiğini ve bebek adımları ile yükselişine izin verdiğini not edelim. 2025 yılında büyük resimde enflasyonla mücadelede maliye politikasının ön planda kalmasını beklerken, TCMB’nin de orkestra şefliğine devam ederek TL’yi reel anlamda güçlü tutmaya devam edeceğini ve bunu da etkin bir politika aracı olarak kullanacağını iddia edebiliriz. Faizlerin ineceği bir ortamda, kurun daha öngörülebilir bir patikada seyretmesi, yabancı girişlerini de destekleyecektir. ︎Bu minvalde, yabancının Türkiye algısını gösteren 5 yıl vadeli CDS risk primi 243 baz puana kadar gerileyerek neredeyse son beş yılın en düşük seviyesine geriledi. Bakan Şimşek, bu durumu uygulanan programa güven olarak nitelendirirken, dış finansmana da erişimi kolaylaştırdığını açıkladı.

Hadi gelin bu noktadan devam edelim. Birinci soru: TL değerli mi? Geride bıraktığımız hafta TCMB tarafından açıklanan reel efektif döviz kuru verilerine göre, Ekim ayından sonra Kasım ayında da sepet bazında TL’nin nominal olarak değerlendiği bir ayda, TL reel anlamda da değerlenmiş. TÜFE bazlı endekse göre aylık %3,4 yurtiçi ÜFE bazlı endekse göre ise aylık %2 değerlenmiş. Bu sonuçla birlikte, TÜFE bazlı endeks Şubat 2021’den, ÜFE bazlı endeks ise Eylül 2016’dan bu yana en yüksek düzeye geldi (bakınız grafik). TL’deki reel değerlenmenin cari dengeye şimdilik negatif bir yansıması olmasa da, bir noktada elbette etkisi olacağını düşünüyoruz (henüz o noktada değiliz). Hazır yeri gelmişken, 2025 sonu USDTRY bilanço çalışma kurumuzu psikolojik 40 seviyesini olarak yazdığımızı da not etmiş olalım.

İkinci nokta olarak da, her hafta perşembe günü açıklanan TCMB ve BDDK verilerine bakarak, yukarıdaki söylemlerimizi kuvvetlendireye çalışalım. TCMB verilerine göre, 29 Kasım ile biten haftada, yabancı yatırımcıların hisse senedi portföyü 280 milyon dolar, devlet tahvili portföyü ise 610 milyon dolar büyümüş. Bu sonuçlarla, hisse senetlerine 2024 yılı genelinde küskün olan yabancı yatırımcının portföyü yaklaşık 2,6 milyar dolar azalırken, devlet tahvili portföyü ise 16,5 milyar dolar büyümüş. 29 Kasım verisine göre ise yabancının Türk eurobondlarına ilişkin portföyü 2,5 milyar dolar artış kaydederken, Mayıs 2024’den bu yana en sert alımın yapıldığını da not edelim! 2025 yılında yabancının hisse senetlerine yönelik kırgınlığını da gidereceğini düşünüyoruz. TCMB’nin ise ABD başkanlık seçimleri döneminde artan volatilite ile kaybettiği rezervleri son haftalarda yeniden yerine koyduğunu görüyoruz. Swap ve kamu dövizleri hâriç net rezervler +36,7 milyar dolar seviyesine yükselirken, swap hariç net rezervler ise 50 milyar dolar seviyesinin kıyısına kadar yükseldi. TCMB’nin güçlenen rezervleri, yeni senede de kuru istikrarlı bir patikada tutmaya devam edecektir. TL uzun pozisyonlarımız bizler de bu bağlamda korumaya devam edeceğiz.

Yurt dışı cephede ise geride bıraktığımız hafta jeopolitika ve siyasetin ön plana çıktığı enteresan bir hafta olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gözler bir tarafta Trump 2.0 dönemine ilişkin politikaları takip ederken, Fransa’da 1962 yılından sonra ilk kez güvenoyu alamayan iktidar görevden alınırken, Cumhurbaşkanı Macron, kısa sürede yeni bir başbakan atayacağını ve onun da yeni bütçe hazırlayacağını açıkladı. 2025 yılı için planlanan 40 milyar euro tasarruf hedefli bütçe tasarısının Meclis’te yeterli desteği alamaması ardından, Le Pen, bütçe açığının daha kademeli azaltılacağı paketlere destek sözü verdiğini de not edelim. Güney Kore’de yaşanan alışılmadık olaylar da üzerine tuz biber olsa da, finansal ürün fiyatlarında anlamlı bir volatilite yaşanmadı.

Hafta sonu, Suriye’de muhaliflerin başkent Şam’ın da kontrolünü ele geçirmesi sonrasında Esad ülkeyi terk ederken bir dönemin de kapandığını görüyoruz. Hemen hemen herkesin ortak bir dille ifade ettiği üzere, Rusya’nın Ukrayna ile devam eden yıpratıcı ve uzun savaşına ilaveten İran’ın da gündeminde İsrail bulunması Suriye’de sürecin ivme kazanmasına neden oldu. Baba Hafız Esad, 1970 yılında gerçekleştirdiği darbe ile Baas Partisi’nin lideri olmuş ve Suriye’yi otoriter bir rejimle yönetmişti. 2000 yılında Hafız Esad’ın ölümünün ardından, oğul Beşar Esad görevi devralarak Baas Partisi’nin siyasi hâkimiyetini sürdürmüştür.

Esad rejiminin çöküşü, Suriye’nin yaklaşık 50 yıllık siyasi yapısında köklü bir dönüşüm anlamına gelirken, bölgesel ve ekonomik dengeleri de derinden etkileyebilir. Rusya, askeri üslerinin güvenliğini sağlamak için Esad ve ailesine sığınma hakkı verdiğini açıklarken, Ortadoğu’da oluşan yeni resmi değerlendirmeye devam eden büyük devletler Esad’ın otokratik rejiminin çöküşünü memnuniyetle karşıladı. Ülkenin bundan sonra nasıl bir dengeye oturacağı çok önemli. On yılı aşkın süredir Türkiye, Lübnan ve Ürdün’ün çeşitli yerlerindeki kamplara dağılmış olan milyonlarca mültecinin evlerine dönmesine de zemin hazırlayabilir. Türkiye açısından ise göçmen başlığının yanı sıra, PYD/YPG konularına hatta ekonomik ve ticari konularına varan geniş bir yelpazede yeni bir sayfa açılmış olabileceğini düşünüyoruz.

Geride bıraktığımız hafta, FED Başkanı Powell, ABD ekonomisinin oldukça iyi durumda olduğunu belirtmesi ardından gözler her ayın ilk Cuması ABD’de açıklanan istihdam raporuna çevrildi. Raporun genel hatları ile beklentilere paralel sonuçlandığını söyleyebiliriz. Dijital altın, namı diğer direnişin parası Bitcoin’in ise, Trump’ın ABD SPK’sının başına kripto paralarla barışık olan Atkins’i atayacağı haberi sonrası ilk kez 100bin dolar seviyesini aştı. Bitcoin/Altın rasyosunda (bir bitcoin kaç ons altın alır) teknik mânâda önemli bir seviye olarak gördüğümüz 37 seviyesinin etrafında dolaşmaya devam ettiğini görüyoruz. Teknik mânâda, BTCUSD cephesinde ise, 68,500 seviyesinin aşılması ile ilk etapta 91bin devamında 103-104 bin ara seviye olmak kaydı ile 125-130 bin dolar aralığının hedef sahasına girmesini beklediğimizi uzun bir süredir bültenlerimizde işliyoruz. Değer saklama araçlarında kıyasıya devam eden kavgada altının bitcoine göre geride kaldığını çok açık bir şekilde görülse de, ABD’nin 36 trilyona çıkan borcuna rağmen altının sakin seyrini biraz da şaşkınlıkla seyrediyorum!

En büyük 500 şirket şemsiyesi altında barındıran ABD’nin S&P500 endeksi haftayı tüm zamanların zirvesinde tamamlarken, yeni gün ve hafta başlangıcında pasifiğin diğer ucunda karmaşık bir seyir görülüyor. Fransa ve Güney Kore’deki siyasi çalkantılara, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejiminin çöküşü de eklendi. Bu gelişme, zaten karmaşık olan Orta Doğu’daki durumu daha da zorlaştırdı. Güney Kore Cumhurbaşkanı Yeol, geçen hafta ilan ettiği kısa süreli sıkıyönetim nedeniyle ciddi bir siyasi krizle karşı karşıya. Muhalefet liderliğindeki parlamentoda yapılan azil oylamasını atlatsa da, Yoon hakkında ceza soruşturması başlatıldı ve Savunma eski bakanı Kim Yong-hyun tutuklandı. Yoon’un partisinin lideri, cumhurbaşkanının yetkilerinden fiilen çekileceğini ve erken istifa edeceğini açıkladı. Kriz, ülkenin demokratik imajını zedelerlen, son bir yılın en düşük seviyesine gerileyen Güney Kore borsası bu sabah da %2,3 düşüşle Asya’da başı çekiyor. Çin’de hayal kırıklığı yaratan enflasyon verisi ile geriye kalan bölge borsaları ise artılar ve eksiler arasında karmaşık bir seyir izliyor.

Bu hafta Çarşamba günü gözler ABD’de açıklanacak enflasyon (TÜFE) verisini takip edecektir. Verinin, FED’in 18 Aralık tarihinde sonuçlanacak faiz kararına ışık tutacağını düşünüyoruz. Öte yandan, Almanya’da erken seçim, Fransa’da hükümet krizi ve Trump’ın tarife tehdidi arasında sıkışan Avrupa cephesinde ise ECB bu hafta faiz kararı vermek üzere toplanıyor. Piyasa tahminleri, her iki otoritenin de 25 baz puan faiz indirimine gideceğine %84 ihtimal tanıyor.

Reel Efektif Döviz Kuru (REDK)

100 seviyesi, bir ülkenin döviz kuru dinamiklerinde denge noktası olarak kabul edilir ve ekonomik analizlerde referans noktası olarak kullanılır. Bu nedenle, REDK endeksi analiz edilirken 100 seviyesinin altına veya üstüne çıkışlar, ekonomi ve politika yapıcılar için kritik bir gösterge olarak değerlendirilir.

1733721286a585f71e464712ccf48a1723df931c50_1_1200.jpg

Bitcoin

173372128694169dabdf1f6b1b36ed82105bec71eb_2_1200.jpg

Bitcoin/Altın

1733721286864b368e068f7ad755328e4434563dea_3_1200.jpg 

TCMB Rezervler

 1733721287e46c4774da398b538a2a3b4e894d6fe3_4_1200.jpg

*KKTC Enflasyon ve Yayılma Endeksi

 173372128776ac4ca7febb4c5dc0a93acdfc855c57_5_1200.jpg

Türkiye Enflasyon Yayılma Endeksi

1733721287d65bd63d4aba8416031f29bdd735f51a_6_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Trump iki hafta süre verdi: İran’a ani saldırı riski ‘şimdilik’ azaldı

Yayınlanma:

|

Yazan:

FED Başkanı Powell’ın yüksek belirsizlik ortamında temkinli davranarak, Trump’ın tarifelerinin etkileri netleşmeden faiz indirimi yapmadığı hatta “şu an ne olacağını kimse bilmiyor, biz de bekleyip göreceğiz.” dedi olağan toplantısının ertesi günü, İsviçre Merkez Bankası politika faizini 25 baz indirerek üç yıl önceki %0 seviyesine geri çekti. Norveç Merkez Bankası ise dün sürpriz bir şekilde politika faizini 25 baz puan indirerek %4,00 seviyesine çekti. Bu, bankanın 2020’den bu yana gerçekleştirdiği ilk faiz indirimi oldu. İngiltere Merkez Bankası ise faizini beklendiği üzere %4,25 seviyesinde sabit bırakırken, gevşemeye açık kapı bırakması dikkat çekti.

Akabinde sahneye çıkan TCMB, jeopolitik gelişmeleri ve tarife savaşlarının getirdiği belirsizliğe işaret edere politika faizini %46 seviyesinde sabit bırakırken, beklentimizin aksine faiz koridorunu simetrik bir hâle de getirmedi. Mevcut belirsizlik ortamında, ihtiyaç olması durumunda, borç verme faizi oranını %49 seviyesinde bırakarak aslında 300 baz puan ilave sıkılaşma esnekliğini korudu. Son günlerde AOFM, TCMB’nin politika faizi olan %46 seviyesine gerilerken, dün BIST repo faizi (TLREF) ise %47 seviyesine yükseldi.

Tansiyonun artmadığı günlerde iş gören faizin %46’ya yeniden gerileyeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin şahin bir duruş sergilemesine rağmen, eğer işler önümüzdeki 45 gün içerisinde ‘çirkinleşmezse’, Temmuz toplantısında kuvvetli bir faiz indirim ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyoruz! Biraz daha büyük resimden bakarsak, Temmuz’da en az 350 baz puan faiz indirimi beklerken, sene sonu politika faizinin %35 seviyesine gerilemesini bekliyoruz.

Dönelim kararın piyasa yansımasına…  USDTRY kuru dün gün 39,25 seviyelerinde tamamlaması ardından bu sabah, pazartesi valörlü işlemlerde, gerek üç günlük fonlama maliyet gerekse de hafta sonu riski almak istenmemesi nedeniyle ilk işlemlerin 39,65 seviyelerinden eşleştiğini görüyoruz. Yüksek faiz ortamının şirketler üzerinde baskı kurması, finansman maliyetlerinde artışın yarattığı kârsızlık sorunu, üzerine tuz biber olan jeopolitik gelişmeler ve petrol fiyatlarının yüksek seyri, hisse senedi cephesinde havanın bozulmasına neden oldu: BİST100 endeksi günü %1 düşüle tamamlarken, haftanın genelinde şimdilik %2,25 düşüş sergiledi. Ana endekste aşağıda 9,000 yukarıda ise 9,700 oyun sahasının çizgilerini temsil ediyor. Kırdığı yöne doğru hareketin ivme kazanmasını bekliyoruz. CDS risk primi bebek adımları ile 315 baz puan seviyesine yükselirken, TCMB’nin şahin duruşuna paralel iki yıl vadeli gösterge tahvil basit faizi yeniden %40 seviyesinin altına geriledi.

Türkiye ile ilgili paragrafı kapatmadan, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerine de bakmak isterim. 13 Haziran ile sona eren haftada, yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış döviz hesapları (DTH) 2,9 milyar dolar artış kaydetti. Bu rakam bir önceki hafta yine kurumsal müşteriler kaynaklı 2,6 milyar dolar azalmıştı. Bu nedenle çok fazla anlam yüklemek istemedik. BDDK verisine göre, KKM hacmi 5,2 milyar TL azalışla 566 milyar TL seviyesine geriledi. KKM hacmi çok küçüldüğünden azalış hızı da iyice ivme yitirdi. KKM’nin toplam mevduat stokundaki payı %2,5 seviyesine gerilerken, DTH ve KKM’nin toplamdaki payı ise önceki haftaya göre önemli bir değişim göstermeden %41 oldu (TL payı ise ~ %59). TCMB’nin 18 Haziran valörlü işlemlerinde net yabancı para pozisyonu yaklaşık 0,6 milyar dolar artışla manşet rakam 24,3 milyar dolar seviyesine geldi (bakınız grafik). Daha geniş bir açıdan bakarsak, sene sonunu ile siyasi iklimin değiştiği 19 Mart arasında 22 milyar dolar biriktiren TCMB, 19 Mart ile 28 Nisan arasında 50 milyar dolar rezerv kaybetmesi ardından yeniden yavaş yavaş rezerv biriktirmeye çabaladığını görüyoruz. Yabancıların menkul kıymet pozisyonu net anlamda 1,1 milyar dolar iyileşirken, hisse senetlerine ilginin yeniden tırmandığını da not edelim.

ABD piyasalarının Juneteenth tatili nedeniyle kapalı olması, Asya seansına net yön vermedi. Bu sabah ABD vadeli işlemlerinde %0,25 oranında düşüşler göze çarparken, yeni gün başlangıcında Pasifik’in diğer ucunda ise iyimser bir seyrin hâkim olduğunu görüyoruz. Kore ve Hong Kong borsaları %1’in üzerinde yükselirken, gösterge endeks Tokyo borsası, güçlenen YEN nedeniyle yatay bir seyir izliyor. Japonya’da Mayıs ayında çekirdek enflasyon gıda fiyatlarının öncülüğünde yıllık %3,7’ye yükselerek son iki yılın zirvesine çıktığını ve merkez bankasının hedefinin üstünde kalmaya devam ettiği görüyoruz.

İsrail-İran savaşının şiddetlenmesi ve Trump’ın olası ABD müdahâlesine yönelik kararını iki hafta içinde açıklayacak olması, küresel piyasalarda temkinli iyimser bir seyre yol açtı. Petrol fiyatları jeopolitik risklerle desteklense de, Brent bu sabah %2,5 düşüşle 76,80 dolar seviyesine geriledi (son üç haftada yükseliş %19). Benzer bir etkinin kıymetli madenler cephesinde de etkili olduğunu görüyoruz. Altının ons fiyatı hafta genelinde %2,25 düşüşle 3,350 dolar seviyesine gerilerken, gümüşün ons fiyatı ise hafta başı 37,30 dolar seviyesine kadar yükselmesi ardından 35,80 seviyesine geri çekildi. Benzer bir şekilde riskin arttığı son günlerde değer kazanan dolar da (DXY) bu sabah kazanımlarını geri verdi.

Bu arada haftaya yapacağım sunum için çalışırken, Hürmüz Boğazı’nı ve İran’ın ihracatı hakkında derinlemesine araştırma yaptım. ABD ile Çin arasında başlayan jeostratejik rekabetin tetiklediği tarife savaşları tüm haşmetiyle devam ederken, İran’ın ihraç ettiği petrolün %90’ını kim alıyor biliyor musunuz? Evet, Çin! Büyük resimde, daha önce de değindiğim üzere, İsrail’in son dönemde Hamas ve Hizbullah gibi örgütlere yönelik artan operasyonel baskısı, İran’ın askeri ve nükleer altyapısına doğrudan saldırı ile uzun süredir beklenen ancak ertelenen rejimi devirme sürecinin fiilen başlaması, Suriye, Lübnan ve Irak gibi ülkelerdeki güç boşluklarını hep birlikte geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Bu yeni tablonun şimdilik enerji fiyatları ve güvenlik politikaları üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkisi ön planda olsa da, İran’ın etkisinin zayıflaması, Türkiye’nin diplomatik ve jeopolitik manevra alanını genişletebilir. Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarının tasfiyesi, PKK’nın silah bırakma sürecinin hızlanması ve belki de Kıbrıs’a kadar uzanacak daha dengeli bir diplomasi ortamının oluşması gibi olumlu gelişmelerin de önünü açabileceğini düşündüğümüzün altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Tüm bu gelişmelerin belki de en dikkat çekici sonuçlarından biri ise, Çin’in enerji arz güvenliği açısından daha kırılgan ve dışa bağımlı hâle gelmesidir.

Mali piyasaların gündeminde bugün Türkiye cephesinde tüketici güven endeksi ve merkezi yönetim borç stoku, dışarıda ise İngiltere’de perakende satışlar ve ABD Philadelphia FED endeksi takip edilebilir. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.

TCMB net döviz pozisyonu (tüm swaplar ve hazine dövizleri hâriç)

1750393777de952173ce1360eb447297a426318bf9_1_1200.jpg

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

FATF’ten Kara Para Aklamaya Karşı Net Hamle

Dijital Para Transferlerinde Yeni Dönem Başladı
Kimin Para Gönderdiği Artık Saklanamayacak

Yayınlanma:

|

Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF), küresel finansal sistemin güvenliğini artırmak amacıyla Tavsiye 16’yı güncelledi. Bu değişiklikler, özellikle sınır ötesi ödemelerde şeffaflığın artırılması, dolandırıcılığın önlenmesi ve hatalı transferlerin azaltılması gibi kritik alanlarda büyük değişimlere işaret ediyor.

Neden Tavsiye 16 Güncellendi?

Geleneksel ödeme sistemleri, özellikle sınır ötesi para transferlerinde, gönderici ve alıcı bilgilerini eksiksiz ve doğru bir şekilde aktarmakta yetersiz kalabiliyor. Bu durum:

  • Dolandırıcılık vakalarının artmasına,

  • Terörizmin finansmanına olanak tanıyan açıkların oluşmasına,

  • Hatalı transferlerin geri alınamamasına yol açıyordu.

FATF, bu sorunların önüne geçmek amacıyla Tavsiye 16’yı yeniden yapılandırarak “gözetim, doğrulama ve şeffaflık” esaslarını merkezine aldı.

Yeni Tavsiyenin Ana Unsurları

1. Zorunlu Bilgi Paylaşımı

Artık tüm sınır ötesi ödeme işlemlerinde, gönderen ve alıcı hakkında tanımlayıcı bilgiler eksiksiz olarak iletilmek zorunda. Eksik bilgi içeren transferler kabul edilmeyecek.

2. “Travel Rule” Uygulaması

Bu kural, müşteri bilgilerinin ödeme işlemi boyunca tüm aracılarla birlikte “seyahat etmesini” zorunlu kılıyor. Böylece her aşamada veri izlenebilirliği sağlanıyor.

3. Gerçek Zamanlı Kimlik Doğrulama

Bankalar ve ödeme kuruluşları, girilen alıcı bilgilerinin doğruluğunu gerçek zamanlı olarak kontrol etmekle yükümlü hale geldi. Bu sistem hatalı ödemeleri büyük oranda engelleyecek.

4. Sanal Varlık (Kripto) Transferlerine Genişleme

Yapılan güncellemeler, kripto para borsaları ve sanal varlık hizmet sağlayıcılarını da kapsıyor. Artık bu kuruluşlar da aynı şeffaflık ve bilgi paylaşımı yükümlülüklerine tabi olacak.

Küresel Finansal Sisteme Etkileri

Bu yeni çerçeve, sadece bankaları değil, tüm finansal teknoloji firmalarını ve aracı ödeme kuruluşlarını kapsıyor. Özellikle:

  • Kripto para işlemleri artık daha izlenebilir olacak.

  • Fintech şirketleri, müşteri bilgilerini anlık doğrulama sistemleri kurmak zorunda kalacak.

  • Bankalar, daha fazla operasyonel uyum ve teknoloji yatırımı yapmak zorunda olacak.

Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?

Türkiye gibi yüksek hacimli dış ticaret yapan ve uluslararası para akışına açık ülkeler için bu değişiklikler:

  • Kara para aklamaya karşı mücadelede etkinliği artıracak,

  • Yatırımcı güvenini ve finansal sistemin itibarını güçlendirecek,

  • Bankaların dijitalleşme ve veri yönetimi altyapılarını yenilemeye zorlayacak.

Ana Yenilikler ve Etkileri

Madde Açıklama Etkisi
1. Gönderen ve Alıcının Tanımlanması Artık tüm ödemelerde gönderici ve alıcı bilgileri eksiksiz iletilmek zorunda 🔐 Kimlik doğruluğu artar
2. “Travel Rule” (Seyahat Kuralı) Güçlendirildi Gönderiyle birlikte müşteri bilgileri de “taşınmak” zorunda 🔎 İzlenebilirlik artar
3. Gerçek Zamanlı Veri Doğrulama Bankalar ve ödeme kuruluşları bilgileri doğrulamakla yükümlü 🛡️ Hatalı transferler azalır
4. Sanal Varlık Transferlerine Uygulama Kripto para transferlerinde de aynı kurallar geçerli 💻 Kripto dolandırıcılığı azalır

FATF’nin Tavsiye 16’da yaptığı güncellemeler, yalnızca bir düzenleme değişikliği değil, aynı zamanda finansal sistemlerin geleceğine yönelik bir güvenlik reformudur. Bu reform, hem uluslararası finansal güvenliği artıracak hem de tüketicileri hatalı işlemlerden ve dolandırıcılıktan koruyacaktır.

Finansal kurumların, bu yeni döneme hazırlıklı olması artık bir tercih değil, zorunluluktur.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Tanrının Bankeri’nin Ölümü: Roberto Calvi ve Vatikan’ın Kara Kutusu

Yayınlanma:

|

18 Haziran 1982 sabahı, Londra’nın merkezinde yer alan Blackfriars Köprüsü’nün altına sarkan bir ceset bulundu. Elleri arkadan bağlanmış, cepleri taşlarla doldurulmuş bir adam… Bu kişi, İtalya’nın en güçlü bankalarından birinin başkanı Roberto Calvi’ydi. Kamuoyunun ona verdiği lakap: “Tanrı’nın Bankeri”.

I. Roberto Calvi Kimdi?

Roberto Calvi, 1920 yılında Milano’da doğdu. Ekonomi eğitiminin ardından kısa sürede İtalya’nın en köklü finans kurumlarından biri olan Banco Ambrosiano‘da yükseldi. 1970’lerde bankanın yönetim kurulu başkanı oldu. Ancak onu diğer bankacılardan ayıran en önemli fark; Vatikan’la olan yakın ilişkileriydi.

Calvi’nin yönettiği Banco Ambrosiano, Vatikan Bankası (IOR – Istituto per le Opere di Religione) ile doğrudan bağlantılıydı. Vatikan, bankanın hisselerinin önemli bir kısmını elinde bulunduruyor ve dini kurumlar aracılığıyla dünya genelinde para transferleri yapıyordu. Calvi, bu ilişkiden güç alarak İtalya’da “dokunulmaz” kabul edilen figürlerden biri haline geldi.

II. Skandalın Patlak Vermesi

1981 yılına gelindiğinde İtalyan mali denetçileri Banco Ambrosiano’da ciddi yolsuzluklar olduğunu fark etti. Bankanın yurt dışındaki bazı bağlı şirketler aracılığıyla belirsiz ve teminatsız şekilde yüz milyonlarca dolar kredi verdiği ortaya çıktı.

Bu kredilerin izini süren yetkililer;

  • Latin Amerika’da faaliyet gösteren paravan şirketler,

  • İtalyan mafyası ile doğrudan ilişkili isimler,

  • Vatikan Bankası’nın aracı olarak kullanılması gibi bağlantılarla karşılaştılar.

Üstelik Calvi’nin aynı zamanda İtalya’daki yasadışı P2 Mason Locası’nın üyesi olduğu ortaya çıktı. Bu mason locası, askerler, medya patronları, iş insanları ve siyasilerden oluşan gizli bir yapılanmaydı ve darbe planları dahi yapmıştı.

III. Çöküş ve Ölüm

1982 yılı Haziran ayında Banco Ambrosiano’nun bilançosunda 1.4 milyar dolara yakın açık olduğu resmen açıklandı. Bu, bankanın iflası anlamına geliyordu.

Bu gelişmeden sadece birkaç gün sonra, Roberto Calvi İtalya’dan kaçtı. Önce Avusturya’ya, oradan da Londra’ya geçti. Ancak 18 Haziran sabahı, cesedi Thames Nehri üzerindeki Blackfriars Köprüsü’nün altında bulundu.

Calvi’nin ölümü ilk başta intihar olarak kayıtlara geçti. Ancak;

  • Elleri ve ayaklarının bağlı olması,

  • Ceplerinde tuğla ve taşlar bulunması,

  • Üzerindeki belgelerin sahte olması,

  • Ölümünden önce Vatikan, masonluk ve mafya ilişkileri hakkında konuşmak istemesi

gibi detaylar, bunun profesyonelce işlenmiş bir cinayet olduğunu düşündürdü.

IV. Vatikan, Mafya ve P2 Locası Üçgeni

Calvi’nin ölümü sadece bir iş insanının trajik sonu değil, Vatikan Bankası’nın karanlık yüzünün deşifre olması anlamına geliyordu. İddiaya göre;

  • Vatikan Bankası, Calvi aracılığıyla Latin Amerika’daki antikomünist hareketlere para aktarıyordu.

  • Mafya, kara parayı aklamak için Banco Ambrosiano’yu kullanıyordu.

  • P2 Mason Locası, bu sistemin koruyucusu ve dağıtıcısı konumundaydı.

Calvi’nin ölümünün ardından Vatikan, Banco Ambrosiano’nun çöküşünden sonra 250 milyon dolarlık zararı kısmen üstlendi ve tazminat ödemeyi kabul etti. Ancak bu adım hiçbir zaman tam bir sorumluluk kabulü olarak görülmedi.

V. Yargı Süreci ve Cevapsız Kalan Sorular

2005 yılında İtalya’da Roberto Calvi’nin öldürülmesine dair yeni bir dava açıldı. Mafya ile bağlantılı beş kişi yargılandı. Ancak 2007 yılında hepsi delil yetersizliğinden beraat etti. Cinayet hâlâ resmen çözülmüş değil.

Bugün bile şu sorular cevap bekliyor:

  • Calvi gerçekten neyi biliyordu?

  • Vatikan bu yapıdan ne kadar haberdardı?

  • P2 Locası ve mafya, Vatikan’la ne düzeyde iş birliği yapıyordu?

  • Calvi’nin ölümü neden İngiltere’de gerçekleşti?

VI. Sonuç: Bir Bankerin Ölümünden Fazlası

Roberto Calvi’nin ölümü, sadece bir banka başkanının trajedisi değil; aynı zamanda din, finans ve suç dünyasının birbirine nasıl karışabileceğinin en çarpıcı örneğidir. Bu olay, Vatikan Bankası’nın şeffaf olmayan yapısını dünya kamuoyunun gündemine taşımış ve uluslararası finansal sistemdeki kara delikleri görünür kılmıştır.

Aşağıda doğrudan Calvi olayını konu alan ve dolaylı olarak ilham alan bazı filmleri ve belgeseller listesi:

🎬 1. God’s Banker (Tanrı’nın Bankeri) – 2022 (Belgesel Dizi)

  • Tür: Belgesel / Mini Dizi

  • Platform: Sky Documentaries (İngiltere)

  • Konu: Roberto Calvi’nin ölümü, Banco Ambrosiano skandalı ve Vatikan-Mafya-P2 ilişkisi detaylıca anlatılıyor. Gerçek olaylara, arşiv görüntülerine ve tanıklıklara dayanıyor.

  • Öne Çıkan: Cinayetin yıllar boyunca nasıl örtbas edildiği ve İtalyan yargısının çaresizliği gözler önüne seriliyor.

🎬 2. Il Banchiere di Dio (Tanrının Bankeri) – 2002

  • Yönetmen: Giuseppe Ferrara

  • Oyuncular: Omero Antonutti, Pamela Villoresi

  • Konu: Doğrudan Roberto Calvi’nin hayatını ve ölümünü merkezine alan bir İtalyan yapımı biyografik filmdir.

  • Detay: Filmde Calvi’nin Vatikan, mason locası ve mafya ile ilişkileri dramatik bir şekilde işlenir.

🎬 3. The Bankers of God: The Calvi Affair (I banchieri di Dio – Il caso Calvi) – 2002

  • Yönetmen: Giuseppe Ferrara

  • Konu: Yine Calvi’nin hayatını, Banco Ambrosiano’nun yükselişini ve düşüşünü, Vatikan’la bağlarını ve ölümüyle ilgili komploları ele alır.

  • Detay: Filmde olaylar hem tarihi gerçekliğe hem de teorilere dayalı biçimde işlenir.

🎬 4. The Godfather Part III (Baba 3) – 1990

  • Yönetmen: Francis Ford Coppola

  • Karakter: “Frederick Keinszig” karakteri Roberto Calvi’den esinlenilmiştir.

  • Konu: Filmde Vatikan Bankası, İtalyan mafyası ve küresel finans çevreleri arasındaki karanlık ilişkilere değinilir.

  • Detay: Filmdeki “Immobilaire” şirketi ve Vatikan Bankası skandalı, Calvi olayından doğrudan esinlenmiştir. Calvi’nin ölümüyle benzerlikler taşıyan bir sahne de bulunur.

🎬 5. The Pope’s Banker (BBC Belgeseli – 2014)

  • Konu: Vatikan Bankası’nın tarihsel rolü, Calvi’nin ilişkileri ve ölümü detaylı olarak analiz edilir.

  • Platform: BBC Four

  • Belgesel Niteliği: Bilimsel ve arşiv temelli bir anlatı sunar.

🎬 6. Our Godfather – 2019 (Netflix)

  • Ana Konu: Mafya itirafçısı Tommaso Buscetta’nın hikayesi

  • Bağlantı: Belgeselde Roberto Calvi cinayetiyle bağlantılı olan Cosa Nostra (Sicilya mafyası) yapılanmalarına dair bilgiler yer alır.

🎥 Ayrıca İlham Alınan Bazı Diğer Yapımlar:

  • Angels & Demons (2009): Vatikan’ın karanlık güç yapıları, masonik referanslar.

  • Spotlight (2015): Finansal değil ama dini kurumların şeffaf olmayan yapısı üzerine benzer bir sorgulama yaklaşımı.

  • Conspiracy temalı diziler ve belgesel serileri (ör. Dirty Money – Netflix)

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.