Merkez Bankası rezervleri 120,1 milyar dolara yükseldi. Uluslararası rezervler, döviz, altın ve IMF’deki özel çekme haklarından oluşuyor.
Döviz rezervlerinin seviyesi, Türkiye için önemlidir. Zira;
1. Dalgalı kur politikası teoride otomatik olarak kur istikrarını sağlar. Zira bir ülke cari açık verirse dövize talep ve kur artar. Yüksek kur ithalatı daha pahalı, ihracatı daha avantajlı yapar. İthalat azalır, ihracat artar. Cari açık yerine cari fazla oluşur. Dövize talep azalır, kur dengeye gelir. Ya da tersi olur. Ne var ki bu teorik durum, Türkiye şartlarına uymadı. Kur arttığı halde ithalat azalmadı. İki nedenle; Bir… Üretimde ithal girdiye bağımlı bir yapı oluştu. İthalat azalınca, üretim yapılamaz. İki… Yerli ve yabancı sermaye siyasi iktidara güven duymuyor. İçerde hiç kimse ithal girdi yerine ikame yatırım yapmıyor.
Bu şartlarda kurda aşırı dalgalanmaları önlemek için tek çözüm, Merkez Bankası rezervleri kalıyor. Merkez Bankası döviz satış ihaleleri ile döviz talebinin bir kısmını karşılar.
2. Türkiye’nin, bir yıl içinde ödemesi gereken kısa vadeli ve vadesi gelen dış borç tutarı ile cari açık toplamı 200 milyar dolar kadardır. Buna karşılık Türkiye’nin beş yıllık tahvillerinin iflas risk pirimi 362 baz puandır. Bu demektir ki Türkiye’ye borç verenler Türkiye tahvillerini kredi temerrüt swapı yaptırıyor ve bunun için 3,6 yüzdelik puan prim ödüyorlar. Yani Türkiye dış borçları çevirmekte hem zorlanıyor, hem de pahalı borçlanıyor. Bu şartlarda devlet veya özel sektör olsun, dış borçlarında temerrüt riski yüksektir. Döviz bulamazlarsa temerrüte düşerler. Bunun için de Merkez Bankası rezervleri son çaredir.
3. CDS oranları ülke riskini gösteriyor. Uluslararası piyasalarda ekonomiye duyulan güveni artırmak ve CDS oranlarının düşmesi için Merkez Bankası rezervlerinin yeterli olması gerekir.
Merkez Bankası döviz rezervlerini nasıl artırır?
MB kambiyo piyasasından doğrudan döviz satın alır. Döviz alım ihaleleri düzenler;
Borçlanma kanallarını kullanarak borç alır;
Bankaların mevduat için merkez Bankasında tuttukları zorunlu karşılık oranlarını artırır.
Söz gelimi son ayda IMF pandemi desteği olarak 190 üye ülkeye SDR (Special Drawing Rights (Özel çekme hakları) tahsis etti. Türkiye’ye de IMF’de olan yüzde 0,98 sermaye payı nedeniyle 6,3 milyar dolarlık koşulsuz kredi aldı. Bu parayı Merkez Bankası geri ödeyecek ve fakat şartları uygun olduğu için kullanması gereken bir imkan oldu.
Yine Merkez Bankası 15 Eylül’de bankalarda döviz mevduatının, Merkez Bankasında tutulan zorunlu karşılık oranlarını artırdı. Bir yıla kadar vadeli olanları, yüzde 21’den yüzde 23’e, bir yıldan uzun vadeli olanları ise yüzde 15’ten yüzde 17’ye çıkardı. Bu yolla Merkez Bankası rezervlerinin 3,4 milyar dolar artması hesaplanıyor.
Merkez Bankasının ne kadar rezervi var?
10 Eylül tarihli Merkez Bankası rezerv varlıkları toplamı 119,3 milyar dolardır. Buna karşılık yükümlülükleri toplamı 160,7 milyar dolardır.
Merkez bankası yükümlülükleri;
Önceden belirlenmiş kısa dönemli çıkışları,
Yurt içi forward, future açık poziyonunu,
Şarta bağlı döviz yükümlülükleri (bankacılık sektöründeki döviz mevduatlarına karşı MB’da tutulan karşılıkları) kapsar.
Merkez Bankası borçlanarak döviz rezervlerini artırabilir, ancak yükülüğün fazla olması hem net rezervin eksi olması demektir, hem de faiz ödediği için rezerv tutmanın maliyeti yüksektir.
Merkez bankalarının kullanabilecekleri döviz tutarını net döviz rezervi belirler.
Merkez Bankası verilerine göre 10 Eylül 2021 Merkez Bankasının Swap hariç net rezervi eksi 40,6 milyar dolardır.
2018 öncesine kadar net rezerv “artı 40 milyar dolar” dolayında iken 128 milyar dolar olayından sonra “eksiye” geçti. Eskiye göre Yaklaşık 80 ile 100 milyar dolar arasında fark oluştu. Eğer MB 100 milyar doları piyasaya sürmüş olsaydı, dolar beş liraya düşerdi. Kısa sürede bu kadar bir farkın ortaya çıkması insanın aklını zorluyor ve normal MB döviz işlemleriyle açıklamak imkanı olmuyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bugün (15.06.2025) yayınladığı veriler baz alınarak Merkezi Yönetimin 2024 Mayıs ayı sonu (önceki dönem) ile 2025 Mayıs ayı sonu (cari dönem) kıyaslanarak değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan verilerden hazırladığımız tablo aşağıda sunulmuştur.
TESPİTLERİMİZ
1- Toplam gelirler içinde en yüksek tutarlı kalemler: Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İthalde ve Dahilde Alınan KDV’dir. Cari dönemde bu 4 vergi türünün toplamı, toplam vergi gelirlerinin %70,7’sini oluşturmaktadır.
2- Toplam vergi gelirlerinin önceki dönemde %17,’4’ü, cari dönemde ise %20,9’u faiz ödemelerine gitmiştir..
3- Sosyal Güvenlik Kurumlarına (SGK) Görevlendirme Giderleri ile Hazine Yardımları adı altında yapılan ödemelerde önemli artış olmuştur. SGK’ya bir önceki dönemde 593,8 milyar TL aktarılırken, bu tutar cari dönemde 891,4 milyar TL olmuştur.
4- Bütçe açığı diğer kalemlere kıyasen daha düşük artış göstermiştir. Ancak yaptığımız araştırmalarda yılların son ayındaki bütçe açığı önceki aylara göre inanılmaz artmaktadır. Örneğin yılların ilk 11aylık bütçe açıkları toplamı (milyar TL); 2022’de 20,4; 2023’te 532,4; 2024’te 1.226,9 iken Aralık aylarındaki (tek aylık) bütçe açığı 2022’de 122,2; 2023’te 848, 2024’te ise 829,2 olmuştur. Sebebini bilmiyoruz. Ancak bu bağlamda yılın bütçe açığı sene sonunda netleşmektedir.
SONUÇ
Cari dönemde, personel giderleri+SGK’ya aktarılan tutar+faiz giderleri, toplam harcamaların %54,3’ünü oluşturmaktadır. Bu harcama kalemleri ve diğer harcama kalemleri dikkate alınınca gider tarafında harcamaları azaltacak tedbirlerin alınması zor görünmektedir. Sıklıkla gündeme getirilen tasarruf tedbirlerinin de bu büyüklükteki bütçede önemli bir sonuç sağlamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle Merkezi Yönetimin gelirleri arttırıcı (vergi oranlarını arttırma, yeni vergiler koyma, muafiyetleri ve istisnaları kaldırma gibi) uygulamalara gideceği kanaatindeyiz.
İSO 500’de 304. sıradaydı, 6,8 milyar TL ciroya rağmen konkordatoya başvurdu!
1976 yılında kurulan ve Türkiye çelik sanayisinin köklü firmalarından biri olan Sıddık Kardeşler Haddecilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., konkordato başvurusunda bulundu. 2024 yılı itibarıyla 6,8 milyar TL ciroya ulaşan şirket, İSO 500 listesinde 304. sırada yer almasına rağmen mali darboğazdan kurtulamayarak mahkemeye başvurdu.
Sektörde Şok Etkisi Yarattı
Sıddık Kardeşler’in konkordato kararı, demir-çelik sektöründe yankı uyandırdı. Yüksek cirosuna ve sektördeki güçlü konumuna rağmen böyle bir adım atılması, finansal risklerin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Şirketin konkordato talebiyle birlikte mahkemeden süre talep ettiği ve borç yapılandırması sürecine girmeyi hedeflediği öğrenildi.
Konkordato Nedir, Ne Sağlar?
Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen firmaların, alacaklılarıyla uzlaşarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan yasal bir süreçtir. Bu süreçte şirketin mal varlıkları koruma altına alınır ve mahkemenin onayı ile borç ödeme planı devreye girer. Amaç, iflasın önüne geçerek şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesidir.
Ekonomik Dalgalanma ve Sektörel Zorluklar
Son yıllarda artan enerji maliyetleri, kur dalgalanmaları ve iç piyasada yaşanan tahsilat problemleri; birçok sanayi şirketi gibi Sıddık Kardeşler’i de zora soktu. Özellikle çelik sektöründe rekabetin giderek arttığı ve marjların daraldığı bir dönemde, finansal yönetim becerileri daha da kritik hâle geldi.
Gözler Mahkeme Sürecinde
Şirketin konkordato başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği ve geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Sektör temsilcileri ise bu gelişmeyi sadece tekil bir iflas belirtisi değil, çelik sektörünün alarm veren yapısal sorunları olarak değerlendiriyor.
İş Bankası Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk dijital Eurotahvil ihracını gerçekleştirdi.
Euroclear tarafından işletilen Dijital Finansal Piyasa Platformu (D-FMI) kullanılarak ihraç edilen Eurotahvil, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen deprem felaketlerinden etkilenen illerdeki kişilerin, çiftçilerin, mikro ve küçük işletmelerin finansmanı için kullanılacak. İşlemde Citigroup Global Piyasalar ile Citibank Londra Şubesi dealer ve ajan banka rolleriyle görev aldı.
“Dijitalde doğmuş tahvil” (Digitally Native Note) olarak adlandırılan tahvil, Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) kullanılarak ihraç edildi. Söz konusu teknoloji; güvenli ve merkezi olmayan kayıt tutmayı sağlıyor; tahvillerin ihraç edilmesini ve takasını da kolaylaştırıyor. Bu sayede ihraç edilen Eurotahvilin takası da işlemin fiyatlandırıldığı gün içerisinde sonuçlandırıldı.
Türkiye’de ve gelişmekte olan bir piyasada özel bir banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk Eurotahvil ihracı
İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ikinci yüzyılına adım attıkları 2025 yılında, Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel bir banka tarafından ilk dijitalde doğmuş Eurotahvil ihracını gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti vurgulayarak şunları söyledi:
“Türk bankacılık sektörünün uluslararası finansal piyasalarına erişim gücü, gelişmişlik düzeyi ve yeni teknolojilere hızlı adaptasyonunun teyidi niteliğindeki bu işlem, İş Bankası’nın dünyadaki yeni teknolojileri hayata geçirmedeki öncü rolünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu ihracımızı, blokzincir teknolojisinin sermaye piyasaları işlemlerinde kullanımına örnek oluşturması açısından kıymetli buluyorum. Finansal piyasa enstrümanlarının sürekli gelişen teknolojilerle çeşitlenmesinde öncü rol oynamaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. İşlemin dayandığı teknolojinin yanı sıra elde edilecek kaynakların deprem bölgesindeki üretici kesimlerce kullanılması ise işlemin önemini artıran bir diğer temel unsur.”
IFC Genel Müdürü Makhtar Diop da şöyle konuştu:
“Bu yatırım, finansal inovasyon alanında önemli bir dönüm noktası olup, Türkiye’nin ilk dijital tahvili olma niteliğini taşıyor. Bir blokzinciri platformunda ihraç edilen söz konusu tahvil, Türkiye’de depremden etkilenen işletmelerin finansmana erişmesine yardımcı olacak. Bu işlemle tahvil piyasasında yeni dijital teknolojileri kullanarak finansmanı daha erişilebilir hale getiriyor ve en çok ihtiyaç duyan taraflara kritik önemi haiz sermayeyi yönlendirerek depremden etkilenen bölgenin yeniden inşa ve toparlanma süreçlerini destekliyoruz.”