Connect with us

BANKA HABERLERİ

Boratav : IMF’nin Türkiye öngörüleri ve ötesi

Yayınlanma:

|

IMF ve Dünya Bankası’nın Nisan 2021 toplantıları sanal ortamda yapıldı. Bu toplantılarda IMF’nin ekonomik, finansal ve malî raporları yayımlanır; veri bankası güncelleştirilir. 

Son IMF verilerinde yer alan bazı Türkiye öngörülerini gözden geçirelim. 

Millî gelir: 2021-2022’nin öngörüleri 

Aşağıdaki tablo, Türkiye millî gelirinin (GSYH’nın) 2020-2022 yıllarına ait IMF veri bankasından alınmış ve türetilmiştir.

IMF, geçmiş dönemlere (örneğin tablodaki 2020’ye) ait ülke verilerini geçerli kabul eder; kendi veri tabanına ekler. Tablodaki 2021 ve 2022 sayıları ise IMF öngörüleridir. Bu öngörüler (her ülke ve Türkiye için) 2026’ya kadar uzatılmaktadır. Aşağıda onları da tartışacağım.

Ekonominin enflasyondan arındırılmış TL ile hesaplanan (“reel”) büyüme oranı satır 1’de yer alıyor. 

Satır 2’de yer alan dolarlı GSYH toplamı, ekonominin uluslararası büyüklüğünü ve dışsal bağlantılarının, kırılganlıklarının ağırlığını belirlemek için önem taşır. Bu sayı, cari fiyatlarla hesap edilen GSYH, ortalama dolar fiyatına bölünerek elde edilir.  

2020-2022 ortalama dolar/TL  kurları satır 3’te yer alıyor.

Cari fiyatlı GSYH toplamını, sabit (“hacim endeksli”) büyüklüğe dönüştürmekte kullanılan en kapsamlı enflasyon oranı, “millî gelir deflatörü” diye bilinir. Türkiye’de yaygın olarak kullanılan; maaş ve asgari ücret zamlarında dikkate alınan TÜFE’den farklıdır. Bu oran “GSYH enflasyonu” başlığı altında satır 4’te yer alıyor. 2020 oranı (%14,7), TÜİK’in geçen yıla ait millî gelir hesaplamasında kullandığı “GSYH deflatörü”dür. IMF, 2021 ve 2022 için bu enflasyon öngörüsünü (%12,6 → %10,5) düşürüyor (satır 4).

Doların ortalama fiyatı enflasyondan daha hızlı artarsa, dolarlı GSYH aşağı çekilir. Örneğin, 2020’deki döviz krizi ortalama dolar fiyatını sıçratmış; sabit TL’ye göre ekonominin %1,8 büyüdüğü bu yıl (satır 1), dolarlı GSYH %5,4 gerilemişti.

Dolardaki göreli “ucuzlama” ise millî geliri dolar olarak yükseltir. Satır 3’te, 2021 ve 2022 dolar fiyatlarının bir önceki yıla göre artış oranlarını hesaplayın; %8,2 → %4,7 çıkacaktır. Satır 4’te 2021 ve 2022’deki GSYH enflasyonunun (%12,6 → %10,5’un) bir hayli altında seyreden dolar/TL kuru, dolarlı GSYH’yı yukarı çekmiştir. 

Bu iki yılda dolarlı GSYH’nın büyüme oranlarını hesaplayın: %10,4 ve %9,3 çıkacaktır. Sabit TL ile öngörülen büyüme tempoları (%6,0 →%3,5) aşılmaktadır. Kişi başına 10.000 dolarlık millî gelir eşiği 2022’de bu sayede aşılacaktır. 

IMF’nin 2021 ve 2022’de dolar fiyatlarının göreli olarak ucuzlayacağı öngörüsü, aslında, Türkiye’ye dış kaynak girişlerinin canlı seyredeceğini varsaymaktadır. 

Ülkeler-arası 2020-2021 karşılaştırması: Türkiye ön saflarda… 

IMF’nin son verileri Türkiye ekonomisi için 2021’de yüzde 6 oranında büyüme öngörüyor. Bu veriler, Mart 2021’deki TCMB operasyonu öncesinde hazırlanmıştı. Dolayısıyla 2021 öngörüleri, ekonomi politikalarında Kasım 2020’de Albayrak sonrasında gerçekleştirilen “normalleşme” sürecinin devam edeceğini varsaymıştır. Yani, TCMB, neoliberal enflasyon hedeflemesine dönecek; bu sayede yabancı sermaye girişleri canlı seyredecek; politika faizlerindeki artışın frenleyici etkisi giderilecektir. 

IMF’nin 2020-2021 Türkiye GSYH verilerini ve öngörülerini diğer ülkelerle karşılaştıralım. Büyüme bilançosunda ülkemiz ön saflarda yer alıyor. Korona salgınının tüm dünyayı sarstığı 2020’de büyük Batı ve “Güney” ülkeleri arasında sadece üç ülke pozitif büyüme gerçekleştirebilmiştir: Vietnam (%2,9), Çin (%2,3) ve Türkiye (%1,9)…    

Bu sonucu IMF’nin 2021 öngörüleriyle birleştirelim ve 2020-2021 millî gelir hareketlerinin toplamına göz atalım: Türkiye ekonomisi (%1,8 + %6,0 ile) bir kez daha Çin ve Vietnam’ın ardından “dünya üçüncüsü” konumundadır. Büyük Batı ekonomileri içinde 2020’deki daralmayı bu yıl telafi eden tek ülke (yüzdeler olarak -3,5 → +6,4 ile) ABD’dir. 

Büyük “Güney” ülkeleri katılırsa Türkiye’nin 2021 büyüme temposunu aşan ülke sayısı 9’a çıkmaktadır. Ne var ki, hepsi salgın yılında sert oranlarda daralmıştı. Hindistan bu yıl %12,5’lik büyüme öngörüsü ile ilk sıraya çıkmaktadır; ama 2020’de %8’lik bir daralmayı izleyerek… 

‘Ekonomik sağduyu’nun maliyetleri  

İktidar blokunun önceliklerini aşan sorunlar da var: Yüzde 6’lık büyüme öngörüsü 2021’e özgüdür; orta dönemde dinamik bir büyüme söz konusu değildir: IMF verileri  2022-2026 dönemi Türkiye’sinde her yıl yüzde 3,5’lik büyüme içeriyor. Bu, Türkiye ekonomisi için IMF’nin tahmin ettiği potansiyel büyüme hızıdır. 

Bu oran bir üst sınırdır. Örneğin, Türkiye millî gelirinin son yüksek büyüme (%7,5) yılı olan 2017 ile başlayalım ve IMF öngörülerini ekleyerek 2023’e uzatalım: Altı yılda Türkiye ekonomisi %3,1’lik bir tempoyla büyümüş olacaktır. AKP iktidarının 2003-2013 döneminde gerçekleştirdiği %4,5’lik büyüme temposu üçte bir aşağı çekilecek; ekonomi durgunlaşacaktır.  

IMF’nin 2026’ya kadar uzattığı nicel değişkenler neoliberal iyimserliği yansıtıyor: Finansal istikrara dönüşün maliyeti (“yüksek kredi faizleri”), canlı sermaye girişleri (“ucuzlayan döviz”) yoluyla telafi edilir; yüzde 3’ü biraz aşan bir büyüme temposu sağlanır. Sıkı para politikaları ve ucuzlayan döviz zaman içinde enflasyonu aşağı çeker; makro-ekonomik istikrar yerleşir; ama kronik dış açıklar devam eder. 

Ne var ki, bu durgunlaşma senaryosu Türkiye toplumunun ve emekçilerinin geleceği açısından ciddi sorunlar içeriyor. Çalkantılı dört yılın ve korona salgınının mirası içindeyiz: Çok yüksek işsizlik ve ağır yoksullaşmadan oluşan bir toplumsal bunalım…. Neoliberal modelin   öngördüğü “istikrar içinde durgunlaşma”, bu toplumsal bunalımı hafifletemez. 

Ekonomi yönetimi dağılmış; IMF’nin de simgelediği “ekonomik sağduyu reçeteleri” muhalefet saflarında saygınlık kazanmıştır. Bu “sağduyu”, sermayenin Türkiye üzerindeki tahakkümünün sonucu olan dış kaynak hareketlerine bağımlılığı sineye çekmektedir. Durgunlaşma, bugünkü toplumsal bunalımın yanı sıra, ekonominin yapısal hastalıklarını, azgelişmişliğini de kalıcı kılacaktır. 

Soldaki iktisatçılar, bu nedenle “ekonomik sağduyu” dışındaki seçenekleri tartışmayı sürdürmelidir. 

Yönetilemeyen bir ekonomi… Ya ülke? 

IMF’nin 2021’de Türkiye için önerdiği “istikrarlı büyüme” senaryosu, Mart’ta TCMB operasyonu ile fiilen reddedildi. Niçin? 

Bu soruyu 2 Nisan’da bu köşede yanıtlamıştım (Merkez Bankası Operasyonu. Niçin?). Finansal disiplin, Saray’la içli-dışlı ilişkiler içinde olan sermaye çevrelerinin hayat damarlarını tıkayacağı için… İktidar bloku, “normalleşme” koşullarında ayıklanacak “çürük elmaları” da içerdiği için…  

Kalan tek seçenek, “malı alıp götürmek” midir? Bu eşiğe gelinmişse, yozlaşmış kapitalizmlere özgü olan; siyasal iktidardan kaynaklanan rant yaratma, el koyma, paylaşma süreçleri dahi aşılmıştır. İktisatçıların izleyemeyeceği bir alana girilmiştir. 

Ekonominin seyri, günü gününe alınan, bazen çelişkili kararlara teslim edilmiş gibidir. Fazla sürdürülemez. Son Merkez Bankası operasyonu, belki de, ekonomi yönetiminin fiilen son bulması anlamındadır. 

Ekonomi bir yana, “yönetilemeyen bir ülke” örnekleri de sıklaşmaktadır. Salgın karşısında duyarsızlık, hareketsizlik başta geliyor. Amiraller operasyonu eklenmelidir. Saray’da AB liderlerine uygulanan tuhaf protokolü birkaç gün önce gözledik. Dış siyasette tehlikeli yalpalamalar, tutarsızlıklar güncelleşmiştir. Ağır bedeller taşıyacak çılgınlıkları frenleyebilecek kurumsal güvenceler yok olmuştur.  

Yönetilemeyen bir ülkenin nereye sürükleneceği bilinemez. Sözün bittiği yere gelinir.

Bu dönemece gelmeden demokrat, cumhuriyetçi, sosyalist muhalefetler ayrı ayrı, giderek birlikte toparlanmalı; hazır olmalıdır.      

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MERKEZİ YÖNETİMİN 2025 MAYIS AYI GELİR GİDER ANALİZİ

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bugün (15.06.2025) yayınladığı veriler baz alınarak Merkezi Yönetimin 2024 Mayıs ayı sonu (önceki dönem) ile 2025 Mayıs ayı sonu (cari dönem) kıyaslanarak değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan verilerden hazırladığımız tablo aşağıda sunulmuştur.

TESPİTLERİMİZ

1- Toplam gelirler içinde en yüksek tutarlı kalemler: Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İthalde ve Dahilde Alınan KDV’dir. Cari dönemde bu 4 vergi türünün toplamı, toplam vergi gelirlerinin %70,7’sini oluşturmaktadır.
2- Toplam vergi gelirlerinin önceki dönemde %17,’4’ü, cari dönemde ise %20,9’u faiz ödemelerine gitmiştir..
3- Sosyal Güvenlik Kurumlarına (SGK) Görevlendirme Giderleri ile Hazine Yardımları adı altında yapılan ödemelerde önemli artış olmuştur. SGK’ya bir önceki dönemde 593,8 milyar TL aktarılırken, bu tutar cari dönemde 891,4 milyar TL olmuştur.
4- Bütçe açığı diğer kalemlere kıyasen daha düşük artış göstermiştir. Ancak yaptığımız araştırmalarda yılların son ayındaki bütçe açığı önceki aylara göre inanılmaz artmaktadır. Örneğin yılların ilk 11aylık bütçe açıkları toplamı (milyar TL); 2022’de 20,4; 2023’te 532,4; 2024’te 1.226,9 iken Aralık aylarındaki (tek aylık) bütçe açığı 2022’de 122,2; 2023’te 848, 2024’te ise 829,2 olmuştur. Sebebini bilmiyoruz. Ancak bu bağlamda yılın bütçe açığı sene sonunda netleşmektedir.


SONUÇ

Cari dönemde, personel giderleri+SGK’ya aktarılan tutar+faiz giderleri, toplam harcamaların %54,3’ünü oluşturmaktadır. Bu harcama kalemleri ve diğer harcama kalemleri dikkate alınınca gider tarafında harcamaları azaltacak tedbirlerin alınması zor görünmektedir. Sıklıkla gündeme getirilen tasarruf tedbirlerinin de bu büyüklükteki bütçede önemli bir sonuç sağlamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle Merkezi Yönetimin gelirleri arttırıcı (vergi oranlarını arttırma, yeni vergiler koyma, muafiyetleri ve istisnaları kaldırma gibi) uygulamalara gideceği kanaatindeyiz.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Sıddık Kardeşler Haddecilik Konkordato Talebinde Bulundu

Yayınlanma:

|

Yazan:

İSO 500’de 304. sıradaydı, 6,8 milyar TL ciroya rağmen konkordatoya başvurdu!

1976 yılında kurulan ve Türkiye çelik sanayisinin köklü firmalarından biri olan Sıddık Kardeşler Haddecilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., konkordato başvurusunda bulundu. 2024 yılı itibarıyla 6,8 milyar TL ciroya ulaşan şirket, İSO 500 listesinde 304. sırada yer almasına rağmen mali darboğazdan kurtulamayarak mahkemeye başvurdu.

Sektörde Şok Etkisi Yarattı

Sıddık Kardeşler’in konkordato kararı, demir-çelik sektöründe yankı uyandırdı. Yüksek cirosuna ve sektördeki güçlü konumuna rağmen böyle bir adım atılması, finansal risklerin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Şirketin konkordato talebiyle birlikte mahkemeden süre talep ettiği ve borç yapılandırması sürecine girmeyi hedeflediği öğrenildi.

Konkordato Nedir, Ne Sağlar?

Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen firmaların, alacaklılarıyla uzlaşarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan yasal bir süreçtir. Bu süreçte şirketin mal varlıkları koruma altına alınır ve mahkemenin onayı ile borç ödeme planı devreye girer. Amaç, iflasın önüne geçerek şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesidir.

Ekonomik Dalgalanma ve Sektörel Zorluklar

Son yıllarda artan enerji maliyetleri, kur dalgalanmaları ve iç piyasada yaşanan tahsilat problemleri; birçok sanayi şirketi gibi Sıddık Kardeşler’i de zora soktu. Özellikle çelik sektöründe rekabetin giderek arttığı ve marjların daraldığı bir dönemde, finansal yönetim becerileri daha da kritik hâle geldi.

Gözler Mahkeme Sürecinde

Şirketin konkordato başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği ve geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Sektör temsilcileri ise bu gelişmeyi sadece tekil bir iflas belirtisi değil, çelik sektörünün alarm veren yapısal sorunları olarak değerlendiriyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İş Bankası’ndan dijital tahvil ihracı

İş Bankası Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk dijital Eurotahvil ihracını gerçekleştirdi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Euroclear tarafından işletilen Dijital Finansal Piyasa Platformu (D-FMI) kullanılarak ihraç edilen Eurotahvil, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen deprem felaketlerinden etkilenen illerdeki kişilerin, çiftçilerin, mikro ve küçük işletmelerin finansmanı için kullanılacak. İşlemde Citigroup Global Piyasalar ile Citibank Londra Şubesi dealer ve ajan banka rolleriyle görev aldı.

“Dijitalde doğmuş tahvil” (Digitally Native Note) olarak adlandırılan tahvil, Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) kullanılarak ihraç edildi. Söz konusu teknoloji; güvenli ve merkezi olmayan kayıt tutmayı sağlıyor; tahvillerin ihraç edilmesini ve takasını da kolaylaştırıyor. Bu sayede ihraç edilen Eurotahvilin takası da işlemin fiyatlandırıldığı gün içerisinde sonuçlandırıldı.

Türkiye’de ve gelişmekte olan bir piyasada özel bir banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk Eurotahvil ihracı

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ikinci yüzyılına adım attıkları 2025 yılında, Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel bir banka tarafından ilk dijitalde doğmuş Eurotahvil ihracını gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti vurgulayarak şunları söyledi:

“Türk bankacılık sektörünün uluslararası finansal piyasalarına erişim gücü, gelişmişlik düzeyi ve yeni teknolojilere hızlı adaptasyonunun teyidi niteliğindeki bu işlem, İş Bankası’nın dünyadaki yeni teknolojileri hayata geçirmedeki öncü rolünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu ihracımızı, blokzincir teknolojisinin sermaye piyasaları işlemlerinde kullanımına örnek oluşturması açısından kıymetli buluyorum. Finansal piyasa enstrümanlarının sürekli gelişen teknolojilerle çeşitlenmesinde öncü rol oynamaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. İşlemin dayandığı teknolojinin yanı sıra elde edilecek kaynakların deprem bölgesindeki üretici kesimlerce kullanılması ise işlemin önemini artıran bir diğer temel unsur.”

IFC Genel Müdürü Makhtar Diop da şöyle konuştu:

“Bu yatırım, finansal inovasyon alanında önemli bir dönüm noktası olup, Türkiye’nin ilk dijital tahvili olma niteliğini taşıyor. Bir blokzinciri platformunda ihraç edilen söz konusu tahvil, Türkiye’de depremden etkilenen işletmelerin finansmana erişmesine yardımcı olacak. Bu işlemle tahvil piyasasında yeni dijital teknolojileri kullanarak finansmanı daha erişilebilir hale getiriyor ve en çok ihtiyaç duyan taraflara kritik önemi haiz sermayeyi yönlendirerek depremden etkilenen bölgenin yeniden inşa ve toparlanma süreçlerini destekliyoruz.”

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.