Connect with us

ŞİRKETLER

İş yaşamında temel bazı ilkeler

Yayınlanma:

|

“Eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse Michelangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’ın beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürün. O kadar güzel süpürün ki, gökteki ve yerdeki herkes durup, burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.”

Martin Luther King

Başkaları yapmasa da işin doğrusunu yapmak

Birçok iş yerinde iş tanımları istenilen seviyede fayda sağlamıyor. Çalışanlar işe girerken iş tanımını imzalarlar ama bir süre sonra bir kısım çalışan, iş tanımındaki görevlerin bazılarını yerine getirmekten uzaklaşır. İşin doğrusunun az kişi tarafından yapılması, sorumluluk bilincinin giderek azalması veya yönetimsel hatalar bu durumun sebepleri arasında gösterilebilir. Bazı çalışanlar, küçük yaşlarından itibaren sorumluluk duygusuna sahip olduklarından dolayı, etrafında olanlardan bağımsız olarak hareket ederler ve görev tanımlarını yerine getirmedikleri zaman kendilerini rahatsız hissederler. Sorumluluk duygusu çok gelişmiş olan bu çalışanların, hedeflerine ulaşma olasılığı tabii ki daha yüksek oluyor.

Nezaket yolundan ayrılmamak

İş yaşamında, bir çalışanın karşısına zorlu çalışma arkadaşı, yönetici veya müşteriler çıkabilir. Ve bu durum, çalışanın motivasyonunu bozabilir veya nezaket, hoş görü sınırlarını zorlayabilir. Çalışanın her şeye rağmen nezaketini koruyabilmesi ve ötekileşmemesi, kendini iyi yönetebildiğinin ve yaşamda kendisi olarak kalabildiğinin bir göstergesidir.

İşe -mümkünse- zamanından 15/20 dakika erken gelmek

Çalışanın işine erken ulaşması, gününü planlayabilmesi, zamanını yönetebilmesi, varsa bireysel işlerini halledebilmesi vb. konularda önemli fayda sağlar. İşe tam zamanında veya geç ulaşan bir çalışan, her zaman yapılacaklar listesi dolu olduğundan ve iş saatleri içinde üzerinde psikolojik bir baskı oluştuğundan günü planlama vb. konular için fırsat bulmakta veya yaratıcılığını kullanmakta zorlanabilir.  

Hem azimli hem de yardımsever olmak

Hırslı/azimli insanları ikiye ayırmamız mümkündür. Birinci gruptakiler, iş yaşamında hemen bir noktaya gelmek isteyen, hırs konusunda sınırlarını gereğinden fazla zorlayan ve hedeflerini değerler üzerine inşa etmekte zorlanan kişiler diyebiliriz. Diğer gruptakiler ise, en az birinci gruptakiler kadar hırslıdır/azimlidir fakat daha emin adımlarla, değerlerine daha çok bağlı şekilde ilerlemeyi tercih ederler. Ben her zaman, ikinci gruptakilerin başarısının daha kalıcı ve sürdürülebilir olacağına inanıyorum.

Özel hayatı işe karıştırmamak

Günümüzde birçok kişi duygu yönetimini yeterince yapamadığından dolayı, özel yaşamındaki problemleri iş yaşamına karıştırabiliyor. Ve bu durum, çalışanın iş performansını düşürüyor… Bu konuda akıllı telefonların uçuş modu özelliğini kendimize örnek alarak, düşünce sistemimize uyarlayabiliriz; zihnimizin bir köşesinde benzer bir buton oluşturabiliriz. İş saatleri başladığında kendimizi iş moduna almak, yaptığımız işin verimliliği, profesyonel/bireysel duruş ve kurumsal imaj açısından son derece önemli bir yaklaşım olacaktır.   

En küçük konularda dahi disiplinli ve sözünün eri olmak

Öz disiplin ve verilen sözlerin tutulması, zamanla çalışanda güven verici bir duruş oluşturur. Ve bu duruş, çalışanın ikna yeteneğine ve gelecekteki özgürlüğüne önemli ölçüde katkı sağlar.  

Çalışanın, yaptığı işi kendi işi gibi görmesi

Yıllardır eğitimlerimde işini iyi yapmakla ilgili tekrarladığım bir söz vardır ve hâlâ bu yaklaşımı savunurum; “çalışan yaptığı işi kendi işi gibi görüyorsa eğer gelecekte bir gün, ya o işletmede çok önemli bir konuma ulaşır ya da -girişimcilik yeteneğinin olması durumunda- kendi işini kurabilir.” Bu konuda hassas davranan çalışanların, ödülü kaçınılmazdır…

Dedikodu ortamlarından uzak durmak

Birçok işletmede bu tarz -konuşana veya dinleyene herhangi bir faydası olmayan- konuşma ortamlarının olduğu aşikârdır. Profesyonel bir çalışan, zamanını bu tarz gereksiz ortamlarda harcamaz. Oraya harcayacağı zamanı, kendini geliştirmek ve işinde daha iyi olmak için kullanır. Ve bu çalışan çok geçmeden bu yaklaşımının meyvelerini toplamaya başlarken, dedikodu peşinde koşmayı tercih edenler iş yaşamında ilerlemekte zorlanırlar.

Hatalarını kabul etmek

Kendi hatasını kabul etmeyenlerin yoğun olduğu bir kültürde yaşadığımız da aşikârdır. Çalışanın bu konuda geliştirmiş olduğu özerk yaklaşımı, kendi saygınlığı ve güvenilirliği açısından son derece önemli bir yaklaşım olacaktır.  

Sorumluluk duygusuna sahip olmak

Sorumluluğunu keşfetmemiş insan, yaşamında anlam bulamaz” der değerli üstat Doğan Cüceloğlu ve ekler; “Sorumluluk duygusu gelişmemiş insanın özgürlük anlayışı anarşi kokar; özgürlük duygusu gelişmemiş insanın sorumluluk duygusu ise esaret!” Sorumluluk hem özel hem de iş yaşamımızda, denetimi kendi elimize almamızı sağlayan çok önemli bir bilinç düzeyidir. Çalışanın, sorumluluk sahibi olduğunu, iş tanımındaki görevlerini yerine getirmesinden ve yaptığı işin sonuçları ne olursa olsun onu üstlenmesinden anlayabiliriz.

Yeniliğe uyum sağlamak

Gelecekteki en büyük meziyetlerden biri, değişikliğe uyum sağlamak olacak. Yeni teknoloji ve yaşam tarzı ile birlikte, değişikliğe kolay adapte olabilenler iş dünyasındaki pozisyonlarını koruyacaklardır. Bu sebepten çalışanın her geçen gün, kendini tanımaya ve duygusal zekâsını geliştirmeye yatırım yapması, gelecekteki potansiyeli açısından son derece önemli bir yaklaşım olacaktır.   

Bir çalışanın ‘öz disiplin ve özerklik’ yaklaşımı ile -diğerleri yapmasa dahi- yukarıdaki kuralları benimsemesi durumunda, aşağıdaki faydalı sonuçların ortaya çıkması muhtemeldir:

– Çalışan, aradığı mutluluğu/huzuru yolun sonunda değil, yolun üzerinde bulur

– Yaşam/iş hedeflerine emin adımlarla ulaşır

– Birçok çalışan/yönetici için rol/model olabilir

– Çalışanın, kendi kendine geliştirmiş olduğu özerk yaklaşımı sayesinde motivasyonu yükselir ve kişisel tatmini de önemli oranda artar

– Ayrıca öz güveni yükselen çalışan, bireysel doyuma ulaşır, rolünü rahatlıkla oynar ve işinde saygınlık kazanır

– Mesleki ün kazanma olasılığı yüksek olur

Yücel Uygun

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Döngüsel Ekonomi: Geleceğin Sürdürülebilir Modeli

Yayınlanma:

|

İklim krizinin derinleştiği, doğal kaynakların hızla tükendiği bir çağda, geleneksel “kullan-at” yaklaşımı artık sürdürülebilirliğini kaybetti. Bu noktada, işletmelerin ve toplumların geleceğini şekillendirecek model: Döngüsel Ekonomi.

Nedir Bu Döngüsel Ekonomi?

Döngüsel ekonomi, kaynakların verimli kullanıldığı, atığın minimuma indirildiği ve ürünlerin ömrünün uzatıldığı bir sistemdir. Sadece geri dönüşümle sınırlı değildir; tasarımdan tüketime, kullanımdan yeniden üretime kadar bütünsel bir dönüşüm vizyonu sunar.

Döngüsel Ekonominin 10 Temel Aşaması

1. REDDET (Refuse):

Gereksiz veya işlevsiz ürünleri üretmeyi veya satın almayı reddet.

2. YENİDEN DÜŞÜN (Rethink):

Çok işlevli ürünler geliştir, paylaşım ve ortak kullanım modellerini benimse.

3. AZALT (Reduce):

Tasarımda ve kullanımda verimlilik sağla. Az ambalaj, az tüketimle kaynakları koru.

4. YENİDEN KULLAN (Reuse):

Başkaları tarafından hâlâ işlevsel olan ürünleri yeniden değerlendir.

5. ONAR (Repair):

Bozulan ürünleri çöpe atmadan önce onararak kullanım ömrünü uzat.

6. YENİLE (Refurbish):

Eski ürünleri yenileyerek günümüz standartlarına uygun hale getir.

7. YENİDEN ÜRET (Remanufacture):

Kullanılmış ürünlerin parçalarını al, yeni bir ürün oluştur.

8. YENİDEN AMAÇLANDIR (Repurpose):

Atık ürünleri farklı işlevlerde tekrar kullan.
Örnek: Cam kavanozdan masa lambası yapmak.

9. GERİ DÖNÜŞTÜR (Recycle):

Malzemeleri işleyip yeniden üretime kazandır.

10. ENERJİ GERİ KAZANIMI (Recover):

Artık kullanılamayacak atıkları enerjiye dönüştür.

Doğrusal Ekonomiden Farkı Nedir?

Doğrusal Model:
Kaynak çıkar ➝ Üret ➝ Kullan ➝ At
(Sadece geri dönüşüm ve enerji kazanımıyla sınırlıdır)

Döngüsel Model:
Atığı en baştan önlemeyi hedefler. Tüm süreçlerde tekrar kullanımı, onarımı ve dönüşümü merkeze alır. Böylece hem çevre korunur hem de ekonomik verim artar.

İşletmeler İçin Ne Anlama Geliyor?

  • Maliyet Avantajı: Atık azaltma ve kaynak verimliliğiyle operasyonel tasarruf

  • Risk Azaltma: Tedarik zincirinde esneklik

  • Rekabet Üstünlüğü: Yatırımcı ve tüketicinin sürdürülebilirlik odaklı tercihleri

  • Uyum: AB Yeşil Mutabakatı ve diğer küresel düzenlemelere entegrasyon

Gelecek Döngüde

Döngüsel ekonomi, sadece çevreci bir model değil; aynı zamanda ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma için stratejik bir tercihtir. Bu modele geçiş karmaşık olabilir; ancak uzun vadeli değer ve istikrar için kaçınılmazdır.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Konkordato Alan Firmalar Reel Piyasayı Nasıl Bozuyor?

Yayınlanma:

|

Türkiye’de artan konkordato başvuruları ve kolay alınabilen kararlar, sadece borçlu firmaları değil, tüm ekonomik sistemi derinden olumsuz etkilemektedir. Konkordato sürecine giren bir firma, reel piyasada zincirleme etkiler yaratarak tedarik zincirini bozar, fiyat dengesini sarsar ve güven ortamını zedeler. Bu bozulmalar hem konkordato öncesi hem de sonrası süreçte farklı şekillerde ortaya çıkar.

Konkordato Öncesi: Gizli Kriz Dönemi

Konkordato başvurusundan önceki süreçte firmalar mali sıkıntılarını genellikle gizler. Ancak piyasada dikkatli gözlerden kaçmayan bazı davranışlar bu sıkıntının sinyallerini verir:

1. Ödemelerde Gecikmeler ve Yapılandırma Talepleri

Firma, tedarikçilerine olan ödemelerini geciktirmeye başlar. Çek ve senetlerini döndürür, vadeleri uzatmak ister, borçlarını yeniden yapılandırma teklifleri sunar.

➡️ Bu durum piyasada güveni sarsar ve ticaret yavaşlamaya başlar.

2. Dampingli Satışlar ve Fiyat Bozulması

Nakit ihtiyacıyla firma, elindeki malları normal piyasa değerinin çok altında satar. Bu agresif fiyatlama, sektördeki diğer oyuncuları zararına satışa zorlar ve rekabeti bozar.

➡️ Piyasa fiyat dengesi altüst olur.

3. Yoğun Mal Alımı – Ödeme Geleceğe Yayılır

Firma, riskini çevreye yaymak için piyasadan vadeli mal toplamaya çalışır. Ödemeler geleceğe yayılırken, alacaklılar bu durumu genellikle fark edemez.

➡️ Risk, domino etkisiyle başka firmalara taşınır.

Konkordato Sonrası: Yasal Koruma Dönemi

Firma konkordato ilan ettiğinde borçları dondurulur ve alacaklılar tahsilat yapamaz. Bu durum reel piyasada yeni kırılmalara neden olur.

1. Tahsilat Zinciri Kırılır

Alacaklı firmalar tahsilat yapamayınca kendi ödeme dengeleri bozulur. Bu durum tedarik zincirinde domino etkisi yaratır.

➡️ Sağlıklı firmalar bile bu zincirleme etkiyle darboğaza girer.

2. Bankacılık Riski Artar

Alacaklı firmaların bilançolarında tahsili geciken alacaklar artar. Bankalar bu firmaların kredi riskini artırır, kredi derecelendirme notları düşer.

➡️ Sadece borçlu firma değil, alacaklılar da finansal olarak cezalandırılır.

3. Mal Temini Zorlaşır

Konkordato ilan eden firma, piyasadan artık vadeli mal alamaz. Çoğu firma peşin çalışmak ister, bu da konkordato sürecindeki firmanın toparlanmasını daha da zorlaştırır.

➡️ Üretim ve ticaret hacmi daralır, istihdam riske girer.

Reel Piyasada Bozulma Nasıl Yayılıyor?

Etki Alanı Bozulma Şekli
Ticari Güven Şirketler arasında temkinli ve daralan ilişkiler
Nakit Akışı Tahsilatlar aksar, ödemeler gecikir
Fiyat Mekanizması Damping nedeniyle maliyetin altında satışlar
Bankacılık Sistemi Kredi riskleri yükselir, yeni kredi muslukları kapanır
Tedarik Zinciri Zincirleme iflas ve daralma etkisi

Konkordato, yalnızca batmakta olan bir firmayı kurtarma süreci değildir. Yanlış kullanıldığında, reel sektörde ciddi güven kayıplarına, fiyat bozulmalarına ve ödeme zinciri krizlerine yol açar. Konkordato sürecinin şeffaf, denetimli ve gerçekten “iyi niyetli borçlular” tarafından kullanılması, sistemin sürdürülebilirliği için hayati önemdedir.

Konkordato; sadece borçlu firmayı değil, doğrudan ve dolaylı olarak onlarca firmayı, yüzlerce çalışanı, bankacılık sistemini ve genel piyasa dengelerini sarsar. Özellikle öncesinde sessiz ilerleyen kriz, piyasada açık yara haline gelir. Her konkordato, aslında güven ekonomisinin kırılma noktasıdır.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

BİLANÇO NEYİ ANLATIR NASIL OKUNMALI?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Finansal tablolar, bir şirketin performansını değerlendirmenin temel yollarından biridir. Bu tabloların en önemlilerinden biri de bilançodur. Peki, bilanço nedir, neyi anlatır ve nasıl okunmalı?

Bilanço Nedir?

Bilanço, bir şirketin belirli bir tarihteki mali durumunu özetleyen mali tablodur. Şirketin neye sahip olduğunu (varlıklar), ne kadar borcu olduğunu (yükümlülükler) ve bu borçlar çıktıktan sonra ortaklara kalan kısmı (özkaynak) gösterir.

Bilanço denkliği şu temel formüle dayanır:

Varlıklar = Yükümlülükler + Özkaynaklar

Bu formül, bir şirketin tüm kaynaklarının nasıl finanse edildiğini gösterir: ya borç alınarak ya da özkaynaklarla.

Varlıkları Anlamak

Varlıklar, şirketin sahip olduğu her türlü ekonomik değeri ifade eder. İki ana gruba ayrılır:

  • Dönen Varlıklar: Nakit, alacaklar, stoklar gibi kısa sürede paraya çevrilebilen kalemler.

  • Duran Varlıklar: Makine, bina, taşıt gibi uzun vadeli ve işletmenin üretim kapasitesini artıran yatırımlar.

Varlıkların dağılımı, şirketin likidite durumu ve yatırım stratejileri hakkında fikir verir.

Ödenmemiş Yükümlülükler

Yükümlülükler, şirketin dış kaynaklardan sağladığı finansal yükümlülüklerdir.

  • Kısa Vadeli Yükümlülükler: 1 yıl içinde ödenmesi gereken borçlar (ticari borçlar, banka kredi taksitleri).

  • Uzun Vadeli Yükümlülükler: 1 yıldan uzun sürede ödenecek borçlar (tahviller, uzun vadeli krediler).

Şirketin borç yapısı, finansal risk düzeyi hakkında önemli ipuçları sunar.

Eşitliği Anlamak

Bilançodaki “eşitlik” ilkesi, şirketin varlıklarının tamamının bir kaynağı olduğunu ifade eder:

Varlıklar = Borçlar + Özkaynak

Bu, şirketin tüm mal varlığının ya dış borçlarla (yükümlülükler) ya da ortakların yatırımlarıyla (özkaynaklar) finanse edildiği anlamına gelir.

Anahtar Bilanço Oranları

Bilançoyu daha anlamlı kılmak için bazı finansal oranlara bakmak gerekir. İşte en çok kullanılanlar:

  • Cari Oran
    = Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Borçlar
    🔹 Şirketin kısa vadeli borçlarını ödeme kapasitesini gösterir.

  • Borç / Özkaynak Oranı
    = Toplam Yükümlülükler / Özkaynak
    🔹 Şirketin borçla mı, özkaynakla mı finanse edildiğini gösterir. Risk düzeyini anlamak için önemlidir.

  • Aktif Karlılık Oranı
    = Net Kâr / Toplam Varlıklar
    🔹 Şirketin sahip olduğu varlıkları ne kadar verimli kullandığını gösterir.

Bilanço; yatırımcılar, yöneticiler ve kredi verenler için kritik bilgiler sunar. Şirketin sağlığını, borçlarını, likiditesini ve büyüme potansiyelini anlamanın en güçlü yoludur.

Bilançoyu sadece rakamlar yığını olarak değil; şirketin mali fotoğrafı olarak görmek gerekir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.