Connect with us

BANKA HABERLERİ

KKM’nin savunulacak bir tarafı yok

Yayınlanma:

|

Nasıl oluyor da bazı iktisatçılar kur korumalı mevduat (KKM) sistemini savunuyorlar? Savunuyorlar, çünkü miladı KKM’nin uygulamaya konulduğu tarihten itibaren başlatıp, “KKM olmasaydı kur nasıl da artacaktı?” savından yola çıkıp, “KKM sayesinde Hazine’nin düşük faizle borçlanabildiğine” kadar gidiyorlar. Daha da ileri gidip, bu sayede kamu borcunun GSYH’ye oranının düşmesinden destek alıyorlar.

Sık sık kendimden alıntı yapmak gibi görünecek; kusura bakmayın ama yapmak durumundayım. ‘Parasal İktisat: kuram ve Politika’ adlı kitabımın kamunun borç dinamiğini incelediğim bir bölümü var. Geleneksel parasal iktisat kitaplarında böyle bir bölüm yer almıyor. Benim kitapta yer almasının ana nedeni, bizim gibi ülkelerde bütçe açığının ve finansman biçiminin para politikası üzerindeki etkilerinin önemli olması. Borç oranının borçlanma faizini, faizin de borçlanma oranını etkileyerek sevimsiz bir sarmal yaratması. O bölümden bir alıntı yapayım:

“Bu sarmaldan enflasyonu beklenen düzeyin üzerine çıkararak kurtulmak mümkün değil mi? Burada kamu borcunun yüksek düzeyde olduğu ülkelerin politikacıları için ‘beni kullan’ diyen bir olanak söz konusu. Bu olanağı ‘enflasyon yaratmanın dayanılmaz çekiciliği’ olarak adlandırabiliriz. Borçlandığım faizi bir dönem öncesinin enflasyon bekleyişleri belirledi. Oysa bu dönem beklenen enflasyondan daha yüksek enflasyon yaratırsam borç oranımı düşürmem mümkün. Dayanılmaz bir çekicilik bu.”

O bölümü yazarken, enflasyonun çok altında bir faizle bankaları Hazine tahvili almaya zorlamanın etkilerini tartışmak aklıma gelmemişti. KKM’nin uygulamaya sokulmasına, malum faiz indirimleri sonrasında döviz kurunun ve enflasyonun patlaması neden olmuştu. Hem çok düşük faiz hem de patlayan enflasyon şüphesiz kamu borcunun GSYH’ye oranını aşağıya çekti. Peki, övünecek miyiz bununla?

KKM’nin olumsuzlukları bana o kadar açık geliyor ki, şu satırları yazarken bile “bu kadar açık seçik ortada olan bir şey hakkında neden yazı yazıyorsun” diye kendime sormadan edemiyorum. Asıl gelmek istediğim nokta başka ama olumsuzluklardan bazılarını sırlayayım: Doğrudan bütçeye ve TCMB’ye bir yük getirdi KKM. 2022 yılında Hazine bütçesine getirdiği yük 92.5 milyar lira. TCMB’nin 2022 Yıllık Faaliyet Raporu’nda açık biçimde yer almıyor ama orada yer alan bazı kalemlerden konunun uzmanları, TCMB’ye de yaklaşık 89 milyar liralık bir maliyet çıktığını hesaplamışlar. Ayrıca, KKM’yi cazip kılmak için getirilen vergi avantajlarından doğan vergi kayıpları söz konusu. Bir de KKM’nin ortaya çıkmasına neden olan bir dizi kararın sıçrattığı risk primimiz var. O nedenle, uluslararası piyasalardan yabancı para cinsinden borçlandığında Hazine tefeci faizi ödüyor bir süredir. Bu da bütçeye önemli bir yük. İlla basit kâr-zarar hesabı çerçevesinde bakılacaksa, terazinin bir kefesine düşen kamu borcu ve yerli para cinsinden Hazine’nin borçlanma faizini, diğer kefesine de az önce saydığım maliyetleri koyabilirsiniz.

Bunlar önemli elbette ama çok daha önemli bir konu var. Şu: Eylül 2021’den itibaren alınan kararlarla ekonominin tüm dengelerini bozduk. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bir yanda sıçrayan enflasyonun son derece artırdığı hayat pahalılığı var. Bu, gelir dağılımını işgücünün aleyhine bozuyor. Emeğin GSYH’den aldığı pay birkaç yıldır baş aşağıya gidiyor. Bir yandan döviz kuru patlamasın diye peşi sıra çok sayıda takla atıyoruz; bilançoları tahrip ediyoruz. Öte yandan önemli bir servet aktarımı yaşanıyor; özellikle borç verenlerden borç alanlara bir aktarım söz konusu, onlar ellerini ovuşturuyorlar.

Kısacası, ekonominin tüm dengelerinin bozulduğu, kısacası sürdürülemez bir durumu “aman da KKM ile ne güzel kur artışı durdu, faizler artsaydı daha mı iyiydi” gibi bir savla savunmak bana bir garip geliyor. Sürdürülemez durumu savunmak da neyin nesi? Adı üstünde; sürdürülemez.

Fatih ÖZATAY

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MERKEZİ YÖNETİMİN 2025 MAYIS AYI GELİR GİDER ANALİZİ

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bugün (15.06.2025) yayınladığı veriler baz alınarak Merkezi Yönetimin 2024 Mayıs ayı sonu (önceki dönem) ile 2025 Mayıs ayı sonu (cari dönem) kıyaslanarak değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan verilerden hazırladığımız tablo aşağıda sunulmuştur.

TESPİTLERİMİZ

1- Toplam gelirler içinde en yüksek tutarlı kalemler: Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İthalde ve Dahilde Alınan KDV’dir. Cari dönemde bu 4 vergi türünün toplamı, toplam vergi gelirlerinin %70,7’sini oluşturmaktadır.
2- Toplam vergi gelirlerinin önceki dönemde %17,’4’ü, cari dönemde ise %20,9’u faiz ödemelerine gitmiştir..
3- Sosyal Güvenlik Kurumlarına (SGK) Görevlendirme Giderleri ile Hazine Yardımları adı altında yapılan ödemelerde önemli artış olmuştur. SGK’ya bir önceki dönemde 593,8 milyar TL aktarılırken, bu tutar cari dönemde 891,4 milyar TL olmuştur.
4- Bütçe açığı diğer kalemlere kıyasen daha düşük artış göstermiştir. Ancak yaptığımız araştırmalarda yılların son ayındaki bütçe açığı önceki aylara göre inanılmaz artmaktadır. Örneğin yılların ilk 11aylık bütçe açıkları toplamı (milyar TL); 2022’de 20,4; 2023’te 532,4; 2024’te 1.226,9 iken Aralık aylarındaki (tek aylık) bütçe açığı 2022’de 122,2; 2023’te 848, 2024’te ise 829,2 olmuştur. Sebebini bilmiyoruz. Ancak bu bağlamda yılın bütçe açığı sene sonunda netleşmektedir.


SONUÇ

Cari dönemde, personel giderleri+SGK’ya aktarılan tutar+faiz giderleri, toplam harcamaların %54,3’ünü oluşturmaktadır. Bu harcama kalemleri ve diğer harcama kalemleri dikkate alınınca gider tarafında harcamaları azaltacak tedbirlerin alınması zor görünmektedir. Sıklıkla gündeme getirilen tasarruf tedbirlerinin de bu büyüklükteki bütçede önemli bir sonuç sağlamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle Merkezi Yönetimin gelirleri arttırıcı (vergi oranlarını arttırma, yeni vergiler koyma, muafiyetleri ve istisnaları kaldırma gibi) uygulamalara gideceği kanaatindeyiz.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Sıddık Kardeşler Haddecilik Konkordato Talebinde Bulundu

Yayınlanma:

|

Yazan:

İSO 500’de 304. sıradaydı, 6,8 milyar TL ciroya rağmen konkordatoya başvurdu!

1976 yılında kurulan ve Türkiye çelik sanayisinin köklü firmalarından biri olan Sıddık Kardeşler Haddecilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., konkordato başvurusunda bulundu. 2024 yılı itibarıyla 6,8 milyar TL ciroya ulaşan şirket, İSO 500 listesinde 304. sırada yer almasına rağmen mali darboğazdan kurtulamayarak mahkemeye başvurdu.

Sektörde Şok Etkisi Yarattı

Sıddık Kardeşler’in konkordato kararı, demir-çelik sektöründe yankı uyandırdı. Yüksek cirosuna ve sektördeki güçlü konumuna rağmen böyle bir adım atılması, finansal risklerin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Şirketin konkordato talebiyle birlikte mahkemeden süre talep ettiği ve borç yapılandırması sürecine girmeyi hedeflediği öğrenildi.

Konkordato Nedir, Ne Sağlar?

Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen firmaların, alacaklılarıyla uzlaşarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan yasal bir süreçtir. Bu süreçte şirketin mal varlıkları koruma altına alınır ve mahkemenin onayı ile borç ödeme planı devreye girer. Amaç, iflasın önüne geçerek şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesidir.

Ekonomik Dalgalanma ve Sektörel Zorluklar

Son yıllarda artan enerji maliyetleri, kur dalgalanmaları ve iç piyasada yaşanan tahsilat problemleri; birçok sanayi şirketi gibi Sıddık Kardeşler’i de zora soktu. Özellikle çelik sektöründe rekabetin giderek arttığı ve marjların daraldığı bir dönemde, finansal yönetim becerileri daha da kritik hâle geldi.

Gözler Mahkeme Sürecinde

Şirketin konkordato başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği ve geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Sektör temsilcileri ise bu gelişmeyi sadece tekil bir iflas belirtisi değil, çelik sektörünün alarm veren yapısal sorunları olarak değerlendiriyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İş Bankası’ndan dijital tahvil ihracı

İş Bankası Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk dijital Eurotahvil ihracını gerçekleştirdi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Euroclear tarafından işletilen Dijital Finansal Piyasa Platformu (D-FMI) kullanılarak ihraç edilen Eurotahvil, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen deprem felaketlerinden etkilenen illerdeki kişilerin, çiftçilerin, mikro ve küçük işletmelerin finansmanı için kullanılacak. İşlemde Citigroup Global Piyasalar ile Citibank Londra Şubesi dealer ve ajan banka rolleriyle görev aldı.

“Dijitalde doğmuş tahvil” (Digitally Native Note) olarak adlandırılan tahvil, Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) kullanılarak ihraç edildi. Söz konusu teknoloji; güvenli ve merkezi olmayan kayıt tutmayı sağlıyor; tahvillerin ihraç edilmesini ve takasını da kolaylaştırıyor. Bu sayede ihraç edilen Eurotahvilin takası da işlemin fiyatlandırıldığı gün içerisinde sonuçlandırıldı.

Türkiye’de ve gelişmekte olan bir piyasada özel bir banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk Eurotahvil ihracı

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ikinci yüzyılına adım attıkları 2025 yılında, Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel bir banka tarafından ilk dijitalde doğmuş Eurotahvil ihracını gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti vurgulayarak şunları söyledi:

“Türk bankacılık sektörünün uluslararası finansal piyasalarına erişim gücü, gelişmişlik düzeyi ve yeni teknolojilere hızlı adaptasyonunun teyidi niteliğindeki bu işlem, İş Bankası’nın dünyadaki yeni teknolojileri hayata geçirmedeki öncü rolünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu ihracımızı, blokzincir teknolojisinin sermaye piyasaları işlemlerinde kullanımına örnek oluşturması açısından kıymetli buluyorum. Finansal piyasa enstrümanlarının sürekli gelişen teknolojilerle çeşitlenmesinde öncü rol oynamaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. İşlemin dayandığı teknolojinin yanı sıra elde edilecek kaynakların deprem bölgesindeki üretici kesimlerce kullanılması ise işlemin önemini artıran bir diğer temel unsur.”

IFC Genel Müdürü Makhtar Diop da şöyle konuştu:

“Bu yatırım, finansal inovasyon alanında önemli bir dönüm noktası olup, Türkiye’nin ilk dijital tahvili olma niteliğini taşıyor. Bir blokzinciri platformunda ihraç edilen söz konusu tahvil, Türkiye’de depremden etkilenen işletmelerin finansmana erişmesine yardımcı olacak. Bu işlemle tahvil piyasasında yeni dijital teknolojileri kullanarak finansmanı daha erişilebilir hale getiriyor ve en çok ihtiyaç duyan taraflara kritik önemi haiz sermayeyi yönlendirerek depremden etkilenen bölgenin yeniden inşa ve toparlanma süreçlerini destekliyoruz.”

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.