Connect with us

BANKA HABERLERİ

Pamuk eller cebe

Yayınlanma:

|

Türkiye gerçekten ilginç bir ülke. Hayat çok hızlı akıyor ki gündemi yakalamakta zorlanıyorsunuz bazen. Özellikle ekonomik sorunların giderek daha çok görünmeye başlamasıyla, iktidarın ekonomiye yönelik müdahalelerinin sıklığı artarken, daha da fazla olmaya başladı.

Geçen hafta perşembe günü TCMB politika faizlerini sabit tutarak, bekleneni yaptı. Zaten bu yüzden alınan karar kamuoyunda da ilgi çekmedi. Herkes böyle bir karar çıkacağını biliyordu zaten. İktidarın ekonomik büyümeden taviz vermeyeceği, parasal genişlemeden vazgeçmeyeceği bilinmekteydi. Bu kredi genişlemesinin önünde engel tanımayan iktidar, ilk çeyrekte olduğu gibi ikinci çeyrekte de tüketim üzerinden büyüm sağlamaya çalışıyordu. BETAM’ın en son yaptığı tahmine göre, ikinci çeyrekte de büyümenin yüzde 5,6 çıkma ihtimali var.

Ancak büyüme sağlarken iktidar bir de sorunla karşılaşmakta. Öncelikle uygulanan ekonomi politikası ve yönetimi kimseye güven vermiyor. Ardından krediler arttırıldıkça, o krediler yatırıma, üretime değil, daha çok döviz talebi yaratmaya gidiyor. Ekonomi yönetimine güven eksikliği ve hüküm süren yüksek enflasyon vatandaşı dövize yatırım yapmaya yönlendiriyor. Zira vatandaş yarın dövizin daha da artacağına ikna olmuş durumda. Kredi faizlerinin düşük olması, döviz alsat ile sağlanacak getirinin ödenecek olan faizlerden daha çok kazanca işaret ediyor olması, dövizin cazibesini daha da arttırıyor.
Siz faizleri düşük tutup, vatandaşa ucuz kredi sağladıkça, ekonomiden umudunu yitirmiş olan
vatandaş da ele geçirdiği para ile döviz talep etmekte.

Elbette bu döviz talebinin tek nedeni böyle spekülasyon yapmak değil. Özellikle iktidarın desteklemek istediği üretimi yapan küçük ve orta boy işletmeler için ise hiç değil. Bu dönemde enflasyon nedeniyle firmaların çalışma sermayeleri erimekte ve bu erimeyi durdurmak için alternatif yollar aranmaktadır. İktidarın istediği gibi kazançlarını TL’de tutsalar, düşük faiz ve var olan yüksek enflasyon sermayelerini hızlı bir şekilde tüketecek. Bir süre sonra iş yapamaz hale gelebileceklerdir. Bugün geçerli olan ekonomik koşullarda işletmelerin çalışma sermayelerini korumalarının en etkili yolu dövize ve mala yatırım yapmaktır. Kimse bunun için suçlanamaz.

Ülkemizdeki bazı firmalar ise döviz olarak borçlu. TCMB verilerine göre, özel sektörün döviz açığının yaklaşık 115 milyar dolar olduğu biliniyor. Onlar da borçlarını ödemede sıkıntıya düşmemek için ellerine para geçtikçe döviz satın alıp, biriktirmektedirler. Geçmişte var olan kur istikrarı böyle bir talepte bulunmalarını gereksiz kılmaktayken, bugün kurların her geçen gün artacağının beklenmesi onların önceden döviz satın almalarına ve stok yapmalarına neden olmaktadır. Elbette iktidar bunun olmasını istemiyorsa, öncelikle makroiktisadi istikrardan ödün vermemesi gerekmektedir. Bugün makroiktisadi istikrarsızlığın varlığı işletmelerin döviz taleplerinin en önemli nedenidir. Buna rağmen hale mevcut dövizlerinden şirketlerin vazgeçmesi isteniyorsa, o zamanda oluşacak kur riskini birilerinin yüklenmesi gerekecekti. Tıpkı Kur Korumalı Mevduat (KKM) sahiplerine yapıldığı gibi. Bu mümkün mü?

Bir de üretimi ağırlıklı olarak ithal girdiye bağımlı olan şirketler var. Onlar da ithalat yapabilmek için döviz tutuyorlar. Ama daha önemlisi, kurlarda istikrar olmadığı ve dövizin gelecekte daha da değer kazanacağı yönünde güçlü bir beklentinin olması, bu firmaları ucuzken döviz alıp kenara atmaya sevk ediyor. Şimdi bu insanların döviz varlıklarını satmaya zorlamak, ileride yapmaya zorunlu oldukları ithalatı yapamamalarına yol açacaktır. Yine ortaya çıkacak kur risklerini kim karşılayacağı sorusu karşımıza çıkacaktır.

Elbette bunlar cevabını yetkililerden alamayacağımız sorular. İktidar söylemese de bu sorulara
maruz kaldığında kulağının üzerine yapmayı tercih ediyor. Bilmezliğe, görmemezliğe geliyor. BDDK şirketlerin 15 milyar dolar döviz varlığa sahip olduğuna işaret ederken, döviz açıklarının 115 milyar dolar olduğu gerçeğini dikkatlerden kaçırıyor.

Konu şirketleri ve sermayeyi ilgilendiren konular olduğu için, iktidar o meşhur “beka” söylemlerini neredeyse hiçbir şekilde kullanamıyor. Ama işletmeleri de TL talep etmelerini arzuluyor. Böyle yaparak, üstü kapalı olarak doğacak riskleri ve zararları şirketlere yüklemeye çalışıyor. Yani döviz borcun varsa döviz satın almadan, varlıklarını TL olarak biriktirmeni istiyor. Ardından gelecekte artacak döviz fiyatlarından satın alınacak dövizlerle borçların ödenmesini istiyor.

İthalat yapmak isteyenler için de aynı beklenti geçerli. Ama sorun şu: Bu işletmeler daha az döviz tutarak maruz kalacakları kur risklerini karşılamak için ihtiyaç duyacakları TL kazançlarındaki artışları ekonominin bugünkü halinde nasıl elde edecekler? Bunun da cevabı yok tabii. Zaten cevap verecek zaman da yok. Şu anda acil olarak çözülmesi gereken bir sorun var. O da ekonominin ihtiyaç duyduğu dövizleri bir şekilde bulmak ve ülkenin dış ödemelerinde bir sorunla karşılaşmasının önüne geçmek. Bununla kıyaslandığında diğer sorunlar tali sorunlar olarak görülüyor. O kadar tali ki son günlerde alınan kararların iktidar üzerine yapacağı olumsuz siyasi etkiler bile göz ardı edilebiliyor.

BDDK’nin geçen hafta cuma günü almış olduğu karar bunlardan biri. Amaç TL kredilerin döviz talebine değil de amacına uygun bir şekilde üretime, yatırıma gitmesini sağlamak mı, yoksa işletmelerin elindeki döviz varlıklara erişim imkânı kazanmak mı? Yetkililer amacın birincisi olduğunu söylüyorlar ve yaptıklarıyla sermaye piyasaların kurumsal işleyişine ciddi bir sınırlama getirdiklerini kabul etmiyorlar.

O nedenle, alınan kararı mikro ihtiyati kararlar kapsamında ele almayı tercih ediyorlar. Fakat bu kararı ilginç kılan nakit kredi kullanımında sınırlama ile karşılaşacak firmaların büyüklüğünün oldukça düşük tutulmuş olmasıdır.

Buna göre, bankada 15 milyon TL (880-900 bin dolar) civarı döviz cinsinden mevduatı olan ve belli finansal koşulları karşılayamayan firmaların bankalardan TL kredi kullanımına sınırlama getiriliyor. Bu şekilde nakit TL kredi kullanmak isteyenlerin döviz satmalarını zorunlu hale gelmiş oluyor. Bu kısıtlamaların nedeni firmaların tasarruflarını döviz olarak değil de ağırlıklı olarak TL olarak tutmalarını teşvik etmek ve bunun için de nakdi kredileri ödül olarak kullanmak. Bu da gösteriyor ki amaç mevduatlarda bir türlü kırılamayan döviz mevduatları bozdurup sistem içine çekmek. Böylece ekonominin ihtiyaç duyduğu dövizi ülke içinden karşılamak.

BDDK kararında yer alan döviz varlık büyüklüğünün düşük tutulmasının da son derecede manidar olduğu kanaatindeyim. Zira 1 milyon doların altında bir varlığa tekabül eden o tanım ülkemizdeki küçük ve orta ölçekli birçok firmayı kapsamı içine alabilir. Bağımsız denetime tabi olma koşulu da getirseniz, neticede bu karar hedefine sadece TÜSİAD gibi büyük organizasyonların üyesi olan işletmeleri koymuş değil. Onlarla birlikte, bu kısıtlamadan göreli olarak çok daha fazla etkilenecek olan ve daha çok TOBB ve MÜSİAD üyeleri arasında yer alan işletmeleri hedefine koymaktadır.

BDDK düzenlemesini bu kapsamda değerlendirdiğimizde, AKP’nin 20 yıllık iktidarında sermaye ile ilişkilerinde bir ilkin gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Bu karar, iktidarın bunca yıl sermaye birikimlerine ve servetlerine ciddi katkıda bulunduğu kesimlere yönelik, iflas etmiş
ekonomik modelinin finansmanına sessiz olarak gerçekleştirilmiş destek talebinden başka bir şey değildir. Aslında bu ve ardından gelen tebliğlerle iktidar, sermayenin bir kesimine “pamuk eller cebe” demektedir.

Öner Günçavdı – Medyascope

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

MERKEZİ YÖNETİMİN 2025 MAYIS AYI GELİR GİDER ANALİZİ

Yayınlanma:

|

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bugün (15.06.2025) yayınladığı veriler baz alınarak Merkezi Yönetimin 2024 Mayıs ayı sonu (önceki dönem) ile 2025 Mayıs ayı sonu (cari dönem) kıyaslanarak değerlendirme yapılmıştır. Açıklanan verilerden hazırladığımız tablo aşağıda sunulmuştur.

TESPİTLERİMİZ

1- Toplam gelirler içinde en yüksek tutarlı kalemler: Gelir Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, İthalde ve Dahilde Alınan KDV’dir. Cari dönemde bu 4 vergi türünün toplamı, toplam vergi gelirlerinin %70,7’sini oluşturmaktadır.
2- Toplam vergi gelirlerinin önceki dönemde %17,’4’ü, cari dönemde ise %20,9’u faiz ödemelerine gitmiştir..
3- Sosyal Güvenlik Kurumlarına (SGK) Görevlendirme Giderleri ile Hazine Yardımları adı altında yapılan ödemelerde önemli artış olmuştur. SGK’ya bir önceki dönemde 593,8 milyar TL aktarılırken, bu tutar cari dönemde 891,4 milyar TL olmuştur.
4- Bütçe açığı diğer kalemlere kıyasen daha düşük artış göstermiştir. Ancak yaptığımız araştırmalarda yılların son ayındaki bütçe açığı önceki aylara göre inanılmaz artmaktadır. Örneğin yılların ilk 11aylık bütçe açıkları toplamı (milyar TL); 2022’de 20,4; 2023’te 532,4; 2024’te 1.226,9 iken Aralık aylarındaki (tek aylık) bütçe açığı 2022’de 122,2; 2023’te 848, 2024’te ise 829,2 olmuştur. Sebebini bilmiyoruz. Ancak bu bağlamda yılın bütçe açığı sene sonunda netleşmektedir.


SONUÇ

Cari dönemde, personel giderleri+SGK’ya aktarılan tutar+faiz giderleri, toplam harcamaların %54,3’ünü oluşturmaktadır. Bu harcama kalemleri ve diğer harcama kalemleri dikkate alınınca gider tarafında harcamaları azaltacak tedbirlerin alınması zor görünmektedir. Sıklıkla gündeme getirilen tasarruf tedbirlerinin de bu büyüklükteki bütçede önemli bir sonuç sağlamayacağı görüşündeyiz. Bu nedenle Merkezi Yönetimin gelirleri arttırıcı (vergi oranlarını arttırma, yeni vergiler koyma, muafiyetleri ve istisnaları kaldırma gibi) uygulamalara gideceği kanaatindeyiz.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Sıddık Kardeşler Haddecilik Konkordato Talebinde Bulundu

Yayınlanma:

|

Yazan:

İSO 500’de 304. sıradaydı, 6,8 milyar TL ciroya rağmen konkordatoya başvurdu!

1976 yılında kurulan ve Türkiye çelik sanayisinin köklü firmalarından biri olan Sıddık Kardeşler Haddecilik Sanayi Ticaret Ltd. Şti., konkordato başvurusunda bulundu. 2024 yılı itibarıyla 6,8 milyar TL ciroya ulaşan şirket, İSO 500 listesinde 304. sırada yer almasına rağmen mali darboğazdan kurtulamayarak mahkemeye başvurdu.

Sektörde Şok Etkisi Yarattı

Sıddık Kardeşler’in konkordato kararı, demir-çelik sektöründe yankı uyandırdı. Yüksek cirosuna ve sektördeki güçlü konumuna rağmen böyle bir adım atılması, finansal risklerin ne kadar derinleştiğini gözler önüne serdi. Şirketin konkordato talebiyle birlikte mahkemeden süre talep ettiği ve borç yapılandırması sürecine girmeyi hedeflediği öğrenildi.

Konkordato Nedir, Ne Sağlar?

Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyen firmaların, alacaklılarıyla uzlaşarak faaliyetlerine devam etmesini sağlayan yasal bir süreçtir. Bu süreçte şirketin mal varlıkları koruma altına alınır ve mahkemenin onayı ile borç ödeme planı devreye girer. Amaç, iflasın önüne geçerek şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesidir.

Ekonomik Dalgalanma ve Sektörel Zorluklar

Son yıllarda artan enerji maliyetleri, kur dalgalanmaları ve iç piyasada yaşanan tahsilat problemleri; birçok sanayi şirketi gibi Sıddık Kardeşler’i de zora soktu. Özellikle çelik sektöründe rekabetin giderek arttığı ve marjların daraldığı bir dönemde, finansal yönetim becerileri daha da kritik hâle geldi.

Gözler Mahkeme Sürecinde

Şirketin konkordato başvurusunun kabul edilip edilmeyeceği ve geçici mühlet kararı verilip verilmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Sektör temsilcileri ise bu gelişmeyi sadece tekil bir iflas belirtisi değil, çelik sektörünün alarm veren yapısal sorunları olarak değerlendiriyor.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

İş Bankası’ndan dijital tahvil ihracı

İş Bankası Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk dijital Eurotahvil ihracını gerçekleştirdi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Euroclear tarafından işletilen Dijital Finansal Piyasa Platformu (D-FMI) kullanılarak ihraç edilen Eurotahvil, 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde meydana gelen deprem felaketlerinden etkilenen illerdeki kişilerin, çiftçilerin, mikro ve küçük işletmelerin finansmanı için kullanılacak. İşlemde Citigroup Global Piyasalar ile Citibank Londra Şubesi dealer ve ajan banka rolleriyle görev aldı.

“Dijitalde doğmuş tahvil” (Digitally Native Note) olarak adlandırılan tahvil, Dağıtık Defter Teknolojisi (DLT) kullanılarak ihraç edildi. Söz konusu teknoloji; güvenli ve merkezi olmayan kayıt tutmayı sağlıyor; tahvillerin ihraç edilmesini ve takasını da kolaylaştırıyor. Bu sayede ihraç edilen Eurotahvilin takası da işlemin fiyatlandırıldığı gün içerisinde sonuçlandırıldı.

Türkiye’de ve gelişmekte olan bir piyasada özel bir banka tarafından blokzincir teknolojisi kullanılarak yapılan ilk Eurotahvil ihracı

İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, konuya ilişkin değerlendirmesinde, ikinci yüzyılına adım attıkları 2025 yılında, Türkiye’de ve gelişmekte olan piyasalarda özel bir banka tarafından ilk dijitalde doğmuş Eurotahvil ihracını gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti vurgulayarak şunları söyledi:

“Türk bankacılık sektörünün uluslararası finansal piyasalarına erişim gücü, gelişmişlik düzeyi ve yeni teknolojilere hızlı adaptasyonunun teyidi niteliğindeki bu işlem, İş Bankası’nın dünyadaki yeni teknolojileri hayata geçirmedeki öncü rolünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu ihracımızı, blokzincir teknolojisinin sermaye piyasaları işlemlerinde kullanımına örnek oluşturması açısından kıymetli buluyorum. Finansal piyasa enstrümanlarının sürekli gelişen teknolojilerle çeşitlenmesinde öncü rol oynamaktan da ayrıca gurur duyuyoruz. İşlemin dayandığı teknolojinin yanı sıra elde edilecek kaynakların deprem bölgesindeki üretici kesimlerce kullanılması ise işlemin önemini artıran bir diğer temel unsur.”

IFC Genel Müdürü Makhtar Diop da şöyle konuştu:

“Bu yatırım, finansal inovasyon alanında önemli bir dönüm noktası olup, Türkiye’nin ilk dijital tahvili olma niteliğini taşıyor. Bir blokzinciri platformunda ihraç edilen söz konusu tahvil, Türkiye’de depremden etkilenen işletmelerin finansmana erişmesine yardımcı olacak. Bu işlemle tahvil piyasasında yeni dijital teknolojileri kullanarak finansmanı daha erişilebilir hale getiriyor ve en çok ihtiyaç duyan taraflara kritik önemi haiz sermayeyi yönlendirerek depremden etkilenen bölgenin yeniden inşa ve toparlanma süreçlerini destekliyoruz.”

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.