Connect with us

ŞİRKETLER

Şirketlerde Sermaye alarmı!

Yayınlanma:

|

Her sektörün enflasyonu birbirinden farklı… 2019’da bazı sektörlerde tek haneli, büyük kısmındaysa yüzde 17-20 bandında olan enflasyon, 2022 yılında 24 sektörün 12’sinde 3 haneye ulaştı. Yüksek enflasyon, şirketlerin stok, tahsilat, nakit akışı denklemini bozunca işletme sermayesi ihtiyacı 4-5 katına çıktı. Özetle şirketlerin günlük faaliyetlerini döndürebilmeleri için gerekli olan stok ve ticari alacak gibi varlıklarda büyük sıkıntı var. İşte CEO’ları finansçıya dönüştüren işletme sermaye ihtiyacı artışı ve bunun getirdiği sıkıntıların 2023’e yansımaları…

Son 6 aydır hemen hemen her iş insanının ajandasında işletme sermayesi ilk sıralarda yer alıyor. Örneğin Eti CEO’su Hakan Polatoğlu, enflasyonun yarattığı zorlukları nakit ve işletme sermayesine dikkat ederek yönettiğini söylüyor. Anadolu Grubu İcra Başkanı Hurşit Zorlu, işletme sermayesinin en kritik konulardan biri olduğuna dikkat çekiyor ve “Bu dönemde işletme sermayenizi ne kadar kontrol altında tutabilirseniz o kadar başarılı olursunuz. Alacakları, stokları daha aktif kullanarak iş yapmak gerekiyor” diye anlatıyor. Yeni dönemde tüm bu gerçekler ışığında CEO’lar adeta birer finansçıya dönüşmüş durumda. Erciyas Holding CEO’su Emre Erciyas, en önemli işinin işletme sermayesi ve nakit akış yönetimi olduğunu vurgulayarak liderin yeni misyonunun artık finans olduğunu doğruluyor ve “Tamamen finansçıya dönüştük. Bütün patronlar gibi biz de buna kafa yoruyoruz” diye konuşuyor.

KRİZ BOYUTUNDA

Son bir yılda döviz kurlarında yaşanan sıra dışı yükselişin de etkisiyle üretimde kullanılan hammaddelerin maliyet artışı TL bazında 6 kata, enerji özellikle de elektrik maliyetlerindeki artışlar TL bazında 8-10 kata kadar ulaşmış durumda. Personel maliyetleriyse hem beyin göçü hem yüksek enflasyondan dolayı 2 -3 kat arttı. Bu faktörlere 2022 yılının ilk 6 ayındaki dünya ve Türkiye genelindeki güçlü tüketici talebi de eklendi ve şirketler daha pahalı girdi maliyetleriyle daha fazla adet üretmek zorunda kaldı. Bu gelişmeler sonucunda şirketlerin işletme sermayesi ihtiyacı TL bazında 4 katın üzerinde arttı. İş dünyası da özellikle işletme sermayesi ihtiyacı ve finansmana ulaşmaktaki sıkıntının artık bir kriz boyutunu aldığını ifade ediyor. Alpplas Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Öney, “Eğer bu tarafta ciddi rahatlatıcı adımlar atılmazsa 2023 yılında birçok şirketin faaliyetini sonlandırmak zorunda kalacağını görebiliriz” diyor. Yönetim danışmanı Çiğdem Güven, pandemi krizi sonrasında yeniden hareketlenmeye başlayan ekonomik ortamda iş gücü, tedarik zinciri krizi, yüksek talep, resesyon ve yüksek enflasyon oranlarıyla karşı karşıya kalan iş dünyasının işletme sermayesi ihtiyacının katlandığını belirtiyor. Ağırlıklı stok fazlası ve yüksek enflasyon etkisi nedeniyle karşılaşılan durumun pek çok sektörden irili ufaklı her şirketi sıkıntıya soktuğunu ifade ediyor.

HAMMADDENİN PAYI BÜYÜK 

İşletme sermayesi ihtiyacındaki artış yüksek enflasyonla doğrudan ilişkili. Enflasyonu tetikleyen en önemli kalemlerden biri de tamamen dövize bağlı hammaddede fiyatları. Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, ana sanayi sektörlerini zora sokan hammaddedeki durumu şöyle anlatıyor: “Lojistik sektöründe konteyner krizinin başlamasıyla beraber olağanüstü artışlar gözlendi. Fiyatlar 2021’de 450-500 dolar bandında dengeye geldi. 2022 Şubat’ında patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı sonrası hurda arzında yaşanan sıkıntılar nedeniyle 2022 yılının Mart ayında hurda fiyatları 680 dolar seviyesine kadar ulaştı. Savaş koşullarının ılımlı hale gelmesiyle fiyatlar 350-400 dolar bandında seyretmeye başladı.” Yayan, çelik hammadde tüketiminde yüzde 70 paya sahip olan hurdada 2022 yılında fiyatın 2019 yılına göre yüzde 80 artmasının ve enerji fiyatlarındaki yüzde 300’e varan artışların da nihai ürün fiyatlarına kısmen yansıtılabildiğini belirtiyor. Goldmaster CEO’su Sinan Bora, hammadde fiyatlarının küçük ev aletleri sektöründe 3 yıllık sürede yaklaşık yüzde 250 arttığını söylüyor ve “Bu da enflasyonu yıllık bazda yüzde 20-25 civarında etkiledi” diyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, bakır sektöründe enflasyonu ana hammadde girdisi olan katot bakırının prim rakamının belirlediğini söylüyor. 2019 ila 2021 sonuna kadar primde bir değişiklik olmadığını ancak 2022 yılında yüzde 30, 2023 yılına girerken de yüzde 84 gibi rekor bir artış olduğuna dikkat çekiyor. Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş, “2019’da enflasyon, yüzde 50 civarındaydı. 2022’de ise yüzde 160. Hammadde fiyat artışı, maliyet artışı, kira artışı gibi etkenler enflasyondaki artışın en büyük nedenleri” diyor.

“DAYANMAK ZOR” 

İşletme sermaye ihtiyacını şirketler farklı şekillerde yönetiyor. Kimi kendi öz kaynaklarıyla ilerliyor, kimi halka arz gerçekleştirerek nakit akışı sağlama yolunu seçiyor kimiyse kredi alıyor. Oğuz Holding CEO’su Enes Örer, kendi öz kaynaklarıyla ilerlediklerini söylüyor. 2019’da yaklaşık yüzde 25 seviyelerinde olan içecek sektörü enflasyonunun 2022’de yüzde 200 seviyelerini aştığını belirtiyor ve ekliyor: “Sanayide elektrik yüzde 500, doğal gaz yüzde 900 seviyelerinde arttı. İşletme sermaye ihtiyacı yüzde 300 seviyesinde arttı. Bunu da kendi öz kaynaklarımızdan karşılamak için çaba sarf ediyoruz. 2023 yılında bu duruma dayanmanın imkanı yok.” Majorca Tiffany Estetica Ceramica A.Ş. CEO’su Serkan Önem, son 3 yılda hammadde fiyatlarının 3-3,5 kat arttığını söylüyor ve maliyet yükünü nasıl aştıklarını şöyle anlatıyor: “Enerji maliyetlerimiz yaklaşık yüzde 800-900 arttı. 2021 yılında halka arz sayesinde ciddi bir nakit akışı sağladık. Ayrıca şirketimiz sermaye piyasası borçlanma araçlarını da aktif olarak kullanıyor, bu nedenle işletme sermayemizde ciddi bir ihtiyaç açığı olmadı.” Mapei Türkiye Genel Müdürü Selman Tarmur, yapı kimyasalları sektöründe son 3 yıllık enflasyon artışının yüzde 200 olduğunu söylüyor. Tarmur, şöyle açıklıyor: “2019 ve 2022 yılları arasında hammadde fiyat artışımız yaklaşık yüzde 200 olurken elektrik tarafında 9-10 kat maliyet artışı oldu. Sektörümüzde çok hızlı büyümeden kaynaklı olarak 2019-2022 yılları arasında işletme sermaye ihtiyacımız 6 kata çıktı. Bu duruma sermaye artışları ve kredi kullanarak çözüm buluyoruz.”

İŞÇİLİKTE DOMİNO ETKİSİ

İşletme sermayesi ihtiyacını artıran enflasyonun bir diğer nedeni işçilik maliyetlerindeki artış. Netaş CEO’su Sinan Dumlu, BT ve telekom sektöründe çip krizi ve lojistik kaynaklı sorunların yanı sıra özellikle işçilik maliyetlerinin 4 kat arttığına dikkat çekiyor. Majorel CEO’su Soner Caşur, müşteri hizmetleri sektörünün ana maliyet kaleminin personel giderleri olduğunu söylüyor ve “Sektörde 2019-2022 arasında Türkçe hizmet verilen işlerin işçilik maliyetlerinde artış yüzde 172 seviyesinde gerçekleşirken, şirketimizdeki gibi Almanca, İngilizce, Hollandaca, Fransızca gibi farklı dillerde yurt dışına hizmet verilen işlerin işçilik maliyetlerindeki artış yüzde 250 seviyelerine ulaştı” diyor. Gencallar CEO’su Ahmed Gencal, hazır giyim perakendeciliğinde ücret giderlerinin 2019’a kıyasla yüzde 161 arttığına dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Sektörün asıl sorunu ciroların artışında önemli güç olan satış primlerinin toplam gelir içindeki payının azalıyor olması. Bu durum çalışanların gözünde primin cazibesini azalttı. Bunu çözebilmek adına sektör, prim oranlarını revize etme yoluna gidiyor. Bu, çalışanlarımız açısından pozitif gözükmekle birlikte tüketici fiyatları üzerinde yeni bir artış baskısı yaratıyor. İşletme sermayesi ihtiyacımız 2019’a göre yüzde 54 artmış durumda.” BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu, personel maliyetlerinde Aralık 2022’ye kadar yaklaşık yüzde 250 artış olduğunu belirtiyor. 2023 asgari ücret tespitiyle artışın devam ettiğini belirtiyor. Sektördeki şirketlerin maliyet artışlarını fiyatlara tam olarak yansıtamadıkları için ya zarar ettiklerini ya da kâr edemediklerini anlatan Balcıoğlu, “Kârla beslenemeyen işletme sermayeleri maalesef yetersiz hale geldi. Son 3 yıl içinde ihtiyaç duyulan işletme sermayesi TL bazında yüzde 400 arttı. Çözüm olarak stok yönetimiyle kaynak oluşturduk. Son olarak şirkete ortaklar alarak nakit sermaye artışı sağladık. İhtiyaç devam ederse kredi kullanmayı planlıyoruz” diyor. TUSİD Başkanı Güçlü Kaplangı, “İşçilikte yüzde 200’ü geçen artış var. İşçilik maliyetlerine yansıyan yol, yemek, servis diğer kıdem, ihbar gibi maliyetler onun dışında işçilere ya da çalışanlara verilen sosyal haklar olarak da baktığımızda yüzde 200- 220’leri bulan bir artış söz konusu” diye anlatıyor.

DEĞİŞİM YANSIDI MI?

Ankutsan Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Kesgi, işletme sermayesi ihtiyacının TL bazında ortalama yüzde 400, döviz bazında ise ortalama yüzde 70 arttığına dikkat çekiyor. Kesgi, “Artan işletme sermayesi artışına paralel olarak bir yandan kredi hacimleri artarken diğer yandan daha etkin stok yönetimi ve tahsilat yönetimine yönelik çalışmalara önem veriliyor” diyor. Armatür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan, armatür sektörünün de enerji, işçilik, döviz kuru artışı gibi pek çok artıştan etkilendiğini belirtiyor. Turhan, sektörde vadelerin de kısaldığına dikkat çekiyor ve “Vadeler 180 günlerden 120 güne kadar kısaldı. Satışlar hala uzun vadeyle ancak alımlarda vadeler kısaldı. Bu nedenle şirketler sermayede yetersiz kalıyor” diyor. Sektörün işletme sermayesi ihtiyacının en az 3 kat arttığına dikkat çeken Turhan, “Bankalardan düşük faizli kredi kullanımına yönelim oldu. Ancak bankalar şu anda ürün karşılığı kredi veriyor. Bu nedenle sektör nakit akışında sıkıntılar yaşıyor” diye anlatıyor. ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “Enflasyon bu kadar hızla yükselince, yarın ürünün kaç lira olacağı konusunda belirsizlik olunca iş insanları olarak doğal tepkimiz malı peşin satmak. Peşin satıp hemen yerine yeni mal koyalım, hammadde temin edelim ve enflasyondan en az etkilenelim diye çabalıyoruz” diyor. Geçmişte 2-3 ay olan vadelerin artık asgari yüzde 50 peşin, kalanı en fazla 1 ay olmak üzere vadeliye döndüğünü açıklayan Öksüz, en az 2 katına çıkan işletme sermayesi ihtiyacını karşılamanın zorlaştığını anlatıyor. Öksüz, “Faizler düştü gibi gözükse de ihtiyaç duyulan meblağların çok altında kredi bulunabiliyor. Bu da çok büyük bir sorun. Üyelerimizin ticaretlerini geliştirebilmek için yurt dışında pazar arama faaliyetlerini artırdık” diyor. Saray Bisküvi ve Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Samed Özdağ, bisküvi, çikolata, şekerleme sektöründe hammadde fiyatlarının son 3 yılda yüzde 320, enerji fiyatlarının yüzde 680 ve işçilik maliyetlerinin yüzde 180 arttığını söylüyor. Vadelerin 90 günden 40 güne düştüğünü belirtiyor. Özdağ, “İşletme sermayesi ihtiyacımızın artışına özkaynakta sermaye artışı ve reeskont kredileriyle çözümler üretiyoruz” diyor.

YAKIN TEHLİKE

İş dünyasının tüm temsilcileri işletme sermayesi ihtiyacı ve finansmana ulaşmadaki sıkıntıyı aşmalarını sağlayacak çözüm arayışında. Alpplas Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Öney, özellikle son 1,5 yıl içinde işletme sermayesi ihtiyacının çok ciddi şekilde arttığını söylüyor. Öney, şöyle devam ediyor: “Hammadde tedarikinde yaşanan sıkıntılar alımların peşine dönmesine, yüksek stok seviyeleriyle çalışılmasına neden oldu. Aynı dönemde maalesef ülkemize has yaşadığımız iç ekonomik problemler dış kaynak kullanım maliyetlerini çok ciddi oranda artırdı. Son 3-4 ayda borçlanma maliyetleri kağıt üstünde aşağıya doğru gelse de reel olarak krediye ulaşım imkansıza yakın bir hal aldı. Piyasada az miktarda bulunan nakit, finansmana getirilen yasal kısıtlamalar piyasanın gerçeklerinden uzak kaldı. Şirket olarak son 3 yılda finansal dış kaynak kullanım tutarımızı 10 kat artırdık. Buna rağmen işletme sermayesi ihtiyacının tamamını karşılayamıyoruz. Kısa vadede bu sorun bir şekilde yönetilse bile bizim gibi yüksek teknoloji üretim yapan bir sanayi kuruluşu için elzem olan yatırımları kısmak veya iptal etmek zorunda kalıyoruz. Bu durum uzun vadede bizim gibi şirketlerin küresel rekabette geri kalmasına neden olacaktır.” Gelişen Ev ve Yaşam Eşyası Markaları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çığır Şahin de oldukça endişeli. Şahin, “Sektörümüzün işletme sermayesine olan ihtiyacı son 3 yılda 4 kart arttı. Erişim sağlayabildiğimiz kadar kredi ve finansman kullanıyoruz ama bunların büyük bir kısmı özel banka kredilerinden oluşuyor. İşletmelerimizin öz sermaye oranı gittikçe azalıyor, yakın ve orta vadede bunu büyük bir tehlike olarak görüyorum” diyor. SUDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Karamehmetoğlu, Ortalama Net Çalışma Sermayesi (NÇS) ihtiyacının yüzde 200’e yakın arttığını söylüyor ve “NÇS ihtiyacını azaltmak adına stok süreleri ve miktarının azaltılması için minimum alımlarla dengeleme yapılmaya çalışılıyor. Alacak tahsilat süreleri iyileştirilse de maalesef bu oran beklenen seviyelere çekilemedi” diyor.

 

 

CAPİTAL

Okumaya devam et

GÜNCEL

Squid Game Dizisinden Şirket Hayatına 13 Kritik Ders

Yayınlanma:

|

Yazan:

Netflix’in global fenomene dönüşen dizisi Squid Game, sadece bir hayatta kalma yarışması değil, aynı zamanda modern iş hayatı, finansal sistemler ve insan doğası üzerine güçlü metaforlar barındırıyor. Dizi, bir oyun üzerinden sistemin acımasız yüzünü gösterirken, çalışanlar ve yöneticiler için de önemli dersler içeriyor.

ÇALIŞANLAR İÇİN 7 HAYATİ DERS

1. Sistem Sorgulanmalı

Karakterlerin büyük kısmı, sistemin onları sürüklediği borç ve çaresizlik girdabında kayboluyor. Şirket çalışanları da kurumsal düzenin içinde ezilmeden önce, bu sistemin kendilerine nasıl hizmet ettiğini sorgulamalı.

2. Finansal Okuryazarlık Şart

Dizide birçok karakterin borç batağına düşmesi, temel finansal okuryazarlık eksikliğini gözler önüne seriyor. Gelir-gider yönetimi, borç kontrolü ve tasarruf alışkanlığı, iş hayatında ayakta kalmanın anahtarı.

3. Takım Ruhu ve Bireysellik Dengesi

Oyunların bazılarında ekip çalışması, bazılarında bireysel yetenek öne çıkıyor. Çalışanlar da iş hayatında bu iki beceri arasında denge kurmalı.

4. İtibar, Pozisyondan Değerlidir

Kazanmak uğruna etik dışı davranışlarda bulunan karakterler, insanlıklarını kaybediyor. Kurumsal hayatta da pozisyon değil, etik duruş uzun vadede kazandırır.

5. Başarı Tanımı Gözden Geçirilmeli

Para ve mevki, başarıyı tek başına tanımlayamaz. Anlamlı bir iş, aidiyet hissi ve kişisel gelişim de başarının parçasıdır.

6. Belirsizlik Altında Karar Alma Becerisi Geliştirilmeli

Dizide karakterler bilinmezlikle dolu kararlar alırken zorluk yaşıyor. Çalışanlar da stres altında sağlıklı karar verme yetilerini geliştirmeli.

7. Her Zaman Bir Seçeneğiniz Vardır

Oyunculara oyundan çıkma hakkı verilmesi gibi, iş hayatında da sizi yıpratan ortamlardan çıkmak bir tercihtir. Alternatifler her zaman mevcuttur.

YÖNETİCİLER İÇİN 6 STRATEJİK DERS

1. Korku ile Değil, Saygı ile Yönetin

Dizide organizatörler korku ile düzen kuruyor ama bu sistem sürdürülemiyor. Kurumlarda da çalışanı korkutarak değil, güven vererek liderlik yapılmalı.

2. Adaletli Rekabet Kültürü Oluşturun

Adaletsiz rekabet, çalışanlar arasında yıkıcı bir etki yaratır. Terfi ve ödüllendirme sistemleri şeffaf ve liyakate dayalı olmalıdır.

3. Kriz Anlarında Gerçek Liderlik Ortaya Çıkar

Dizide kriz anlarında kim gerçek lider kim değil açıkça görülüyor. Yöneticiler de zor zamanlarda çalışanlarının yanında olmalı, yol göstermelidir.

4. Çalışanlar Rakip Değil, Ortağınızdır

Karakterler birbirine karşı oynatıldığında güven duygusu kaybolur. İş hayatında da çalışanlar arasında rekabet yerine iş birliği teşvik edilmelidir.

5. Empatiyi Elden Bırakmayın

Merhametli ve anlayışlı karakterlerin dizi boyunca öne çıkması, empati yetisinin liderlikteki önemini gösteriyor. Yöneticiler sadece yön veren değil, dinleyen ve anlayan olmalıdır.

6. Sahaya İnmeden Lider Olunmaz

Organizatörlerin uzaktan izleyici olması, onları lider değil kontrolör yapar. Günümüz yöneticileri ise sahada olmalı, çalışanlarıyla aynı havayı solumalıdır.

Oyun Değil, Gerçek Hayat

“Squid Game”, modern kapitalist sistemin aşırılıklarını distopik bir evrende kurgularken, hem çalışanlara hem de yöneticilere güçlü mesajlar veriyor.
Bu diziyi sadece bir kurgu değil, kurumsal hayatın aynası olarak okumak; iş dünyasının insan merkezli, adaletli ve sürdürülebilir bir yapıya evrilmesi açısından kıymetli bir fırsattır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yerli Turist Nerede? Tatil Cennetleri Neden Boş Kaldı?

Yayınlanma:

|

2025 yılına güçlü bir başlangıç yapan Türk turizm sektörü, yaz aylarına yaklaşıldığında farklı bir tabloyla karşılaştı. Özellikle Haziran ayında, sahil bölgelerinin beklenenden daha düşük doluluk oranlarına sahip olması, sektör temsilcileri arasında ciddi bir sorgulama sürecini başlattı: Yerli turist nereye kayboldu?

Yerli Turist Tatil Davranışları Değişti

Pandemi sonrası toparlanma sürecini hızla tamamlayan Türkiye turizmi, yabancı turist açısından 2025’te rekor kırmaya hazırlanırken, yerli turistte belirgin bir geri çekilme gözlemlendi.

İşte bu tercihi etkileyen başlıca nedenler:

1. Yüksek Fiyatlar, Düşen Talep

Antalya, Bodrum, Çeşme gibi gözde bölgelerde şezlong kiraları 2.000–3.000 TL, tam günlük beach kullanımları 10.000 TL’ye kadar çıktı. Bu durum, asgari ücretle geçinen ya da orta gelir grubundaki vatandaş için “tatil” kavramını lüks haline getirdi.

2. Yunan Adalarına Yöneliş

Yerli turistin dikkat çeken yeni tercihi Yunan adaları oldu. Feribotla ulaşımın kolaylaşması, Schengen vizesi sürecinin hızlandırılması ve fiyatların Türkiye’ye kıyasla daha uygun olması; Kos, Midilli, Rodos gibi adaları cazip kıldı.

3. Sosyal Medya ve “Pahalı Türkiye” Algısı

Sosyal medyada yayılan “1 lahmacun 600 TL” türü paylaşımlar, tatilcilikte moral bozucu bir etki yarattı. Bu içerikler, yerli turistin Türkiye içinde tatile yönelmesini psikolojik olarak da engelledi.

4. Sınavlar ve Takvim Uyumsuzluğu

Haziran ayında üniversite sınavlarının yapılmış olması ve okulların henüz kapanmamış olması nedeniyle ailelerin büyük bölümü tatil planlarını Temmuz ayına erteledi. Bu da özellikle Haziran doluluk oranlarını düşürdü.

Rakamlarla Durumun Özeti

  • Ege ve Akdeniz kıyılarında Haziran doluluk oranı %50’nin altına geriledi.

  • Aynı dönemde Yunan adalarına yapılan seyahatlerde %40’tan fazla artış yaşandı.

  • Yerli turistin çoğu, daha uygun fiyatlı kamp, karavan ve günübirlik doğa aktivitelerini tercih etti.

Nereye Gitti Bu Tatilciler?

Yerli turistler Haziran ayında aşağıdaki destinasyonları tercih etti:

  • Kos, Midilli, Rodos

  • Kaz Dağları, Amasra, Gökçeada

  • Kamp ve karavan alanları (Bolu, Sapanca, Eğirdir gibi yerler)

  • Günübirlik doğa gezileri, yayla turizmi

Sektör Ne Yapmalı?

  • Fiyat politikaları gözden geçirilmeli. Yüksek sezon olsa da yerli turistin bütçesine hitap eden seçenekler artırılmalı.

  • Erken rezervasyon sistemleri yaygınlaştırılmalı.

  • Kültür ve doğa turizmine yatırım yapılmalı. Sahil dışındaki güzergâhlar tanıtılmalı.

  • Yerli turiste özel paketler (ulaşım+dahil her şey) oluşturulmalı.

  • Yeme-içme sektöründe şeffaflık ve denetim artırılmalı.

Türkiye 2025’te turizmde dünyada ilk 4’e oynarken, iç pazarda yerli turistin kaybı göz ardı edilmemeli. Yüksek fiyatlar, algı yönetimi eksikliği, planlama sorunları ve rekabet avantajı sunan komşu destinasyonlar, Haziran ayını “boş sahiller ayı” haline getirdi. Bu tablo, 2025 yaz sezonunun tamamı için bir uyarı niteliği taşıyor.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist   www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Döngüsel Ekonomi: Geleceğin Sürdürülebilir Modeli

Yayınlanma:

|

İklim krizinin derinleştiği, doğal kaynakların hızla tükendiği bir çağda, geleneksel “kullan-at” yaklaşımı artık sürdürülebilirliğini kaybetti. Bu noktada, işletmelerin ve toplumların geleceğini şekillendirecek model: Döngüsel Ekonomi.

Nedir Bu Döngüsel Ekonomi?

Döngüsel ekonomi, kaynakların verimli kullanıldığı, atığın minimuma indirildiği ve ürünlerin ömrünün uzatıldığı bir sistemdir. Sadece geri dönüşümle sınırlı değildir; tasarımdan tüketime, kullanımdan yeniden üretime kadar bütünsel bir dönüşüm vizyonu sunar.

Döngüsel Ekonominin 10 Temel Aşaması

1. REDDET (Refuse):

Gereksiz veya işlevsiz ürünleri üretmeyi veya satın almayı reddet.

2. YENİDEN DÜŞÜN (Rethink):

Çok işlevli ürünler geliştir, paylaşım ve ortak kullanım modellerini benimse.

3. AZALT (Reduce):

Tasarımda ve kullanımda verimlilik sağla. Az ambalaj, az tüketimle kaynakları koru.

4. YENİDEN KULLAN (Reuse):

Başkaları tarafından hâlâ işlevsel olan ürünleri yeniden değerlendir.

5. ONAR (Repair):

Bozulan ürünleri çöpe atmadan önce onararak kullanım ömrünü uzat.

6. YENİLE (Refurbish):

Eski ürünleri yenileyerek günümüz standartlarına uygun hale getir.

7. YENİDEN ÜRET (Remanufacture):

Kullanılmış ürünlerin parçalarını al, yeni bir ürün oluştur.

8. YENİDEN AMAÇLANDIR (Repurpose):

Atık ürünleri farklı işlevlerde tekrar kullan.
Örnek: Cam kavanozdan masa lambası yapmak.

9. GERİ DÖNÜŞTÜR (Recycle):

Malzemeleri işleyip yeniden üretime kazandır.

10. ENERJİ GERİ KAZANIMI (Recover):

Artık kullanılamayacak atıkları enerjiye dönüştür.

Doğrusal Ekonomiden Farkı Nedir?

Doğrusal Model:
Kaynak çıkar ➝ Üret ➝ Kullan ➝ At
(Sadece geri dönüşüm ve enerji kazanımıyla sınırlıdır)

Döngüsel Model:
Atığı en baştan önlemeyi hedefler. Tüm süreçlerde tekrar kullanımı, onarımı ve dönüşümü merkeze alır. Böylece hem çevre korunur hem de ekonomik verim artar.

İşletmeler İçin Ne Anlama Geliyor?

  • Maliyet Avantajı: Atık azaltma ve kaynak verimliliğiyle operasyonel tasarruf

  • Risk Azaltma: Tedarik zincirinde esneklik

  • Rekabet Üstünlüğü: Yatırımcı ve tüketicinin sürdürülebilirlik odaklı tercihleri

  • Uyum: AB Yeşil Mutabakatı ve diğer küresel düzenlemelere entegrasyon

Gelecek Döngüde

Döngüsel ekonomi, sadece çevreci bir model değil; aynı zamanda ekonomik büyüme ve sosyal kalkınma için stratejik bir tercihtir. Bu modele geçiş karmaşık olabilir; ancak uzun vadeli değer ve istikrar için kaçınılmazdır.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist      www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.