Connect with us

EKONOMİ

YANLIŞ KARARLAR YATIRIMCIYI VURDU

Yayınlanma:

|

KOBİ dışı Ticari firmaların, Sanayicinin finansal araçlara ulaşmasındaki zorlukları sık sık yazıyorum. Yatırım kararı alan Sanayici, Leasing yapan firmalar, alınan yanlış kararlar sonucu şaşkınlık yaşıyor. Resmen yatırım kararı aldığına pişman olmuş durumda; nasıl mı? Sıralayalım o zaman birlikte karar verelim. Siz olsanız bu koşullarda yatırım yapar mısınız?

TEŞVİK KOŞULLARI AĞIRLAŞTI

Sık sık Ekonomi Kurmayların da dile getirdiği gibi yatırım teşvikleri hacimsel artışlar yaşanıyor. Normalde, ana kural şudur. Yatırım Teşvik talep eden firmaya genelde 2 yıl gibi bir süre verirsin; yatırımlardan Vergi İndirimi ve kullanacağı kredilerden Faiz Desteği gibi avantajlar alır firma yatırımını desteklemiş olursunuz. Ciddi ve olması gereken destek de budur zaten. Ama son zamanlarda Fabrika İnşaat Yatırımların Teşvik tutarları çok yetersiz oluyor. “Yetersiz” diyoruz zira OSB’ye yerimi almış, yatırım yapacak firmalara bile fabrika inşaatı için yüzde yüz teşvik verilmediği gibi firmaya “en az yatırımın yüzde 20’lik kısmı özkaynaklardan karşıla” deniyor. İyide firma finansal kaynağını %100 sağlayabiliyor ise niçin işletme sermayesini yatırıma kaydırmasını istiyorsunuz? Bu yetmiyor daha büyük sorun “Teşviki kademeli vereceğim şimdilik %10-20’lik teşvik veriyorum” deniyor. Tabi bunu veren otorite bir noktayı kaçırıyor, firma Yatırım için Bankaya kredi başvurusu yaptığında ve Teşvikten de yararlanmak istediğinde “Teşvik alınan tutar üzerinden” Kredi oluşuyor. 100 milyon TL’lik fabrika yapacaksınız firmaya 10 milyon TL Teşvik veriliyor. Banka size 100 milyon lira ya da 80 milyon lira kredi onaylamıyor; en fazla 10 milyon TL kredi veriyor. Sanayici bu para ile fabrika inşaatı nasıl yapılacak? Cevabı yok!

Çözüm: Yatırımın tamamına teşvik, 1-2 yıl süre ile Teşvik ver, o süre içinde fabrika yapılmadı, makina yatırımı yapılmadı ise Teşviki iptal et. Zaten çoğu teşvik böyle idi, “üretim, üretim” denilen dönemden niçin sınırlamalar geldi anlayan yok!

MERKEZ BANKASI VE BDDK KARARLARI YATIRIMCIYI MAĞDUR ETTİ

Bankalar uzun süredir kullanılan Kredileri ile ilgili firmalardan “Döviz almayacaklarına dair Taahhütname” alıyordu. Daha sonra Merkez Bankası ve BDDK TL Krediler ile Döviz alınmaması için ek yaptırımlar yetirdi. Banka Kredisi ile döviz alımı durdu. Dövizli çeklerin döviz olarak hesaba geçilmesi engellendi. Var sayalım TL Yatırım kredisi kullandınız. Yurt dışından Makine alacaksınız. Ödemeyi döviz yapacaksınız ama makine için kullandığınız TL Kredi ile döviz alıp ödeme vadesini bekleyemiyorsunuz. Niçin? Çünkü kredi ile döviz alımı yasak! Altı ay sonra ödeme vadesi geldiğinde kur artışı ek maliyet olarak firmaya yansıyacak. Makine gelip fatura kesilene kadar firma diken üzerinde! Bu riske firmaları nasıl sokarsınız; bu belirsizlik ortamında, makine yatırım kararını firma nasıl alır? Emtia fiyat artışı yanında; İnşaat maliyetleri dövize endeksli hale gelmiş. Fabrika yaptıracaksınız TL Kredi kullandınız, banka “hak edişe göre inşaat yapıldıkça ödeyeceğim” diyor. Yine döviz alamazsınız, inşaat firmasına ödeme de yapamıyorsunuz; dövize endeksli inşaat maliyeti gün ve gün artar ama finans akışını ayarlayamaz inşaat maliyeti iki katına çıkar. Bu ortamda hangi sanayici Fabrika inşaatı kararı alır?

Çözüm: Makine ve Fabrika gibi Yatırım kredileri döviz alım yasağının dışında tutulmalı.

LEASING YATIRMLARI DA ZORA GİRDİ, ESKİ SÖZLEŞMELER İPTAL EDİLEBİLİR

Banka kredileri ile ilgili Merkez Bankası kararları Leasing Firmalarını ve Leasing yatırım sözleşmelerini de kapsıyor. Leasing firmaları iki aydır harıl harıl eski sözleşme yaptığı firmalardan ek Taahhütname topluyor? Niçin! Çünkü, 1 yıl önceye kadar giden ve henüz makinası gelip faturaya bağlanmayan Leasing Sözleşmeleri yasaklara takıldı.  Leasing şirketleri de kendini güvenceye alıp sorumluluktan kurtulmak için firmalardan Taahhütname alınıyor. Taahhütnameler neyi kapsıyor. Finansal Kiralama ( Leasing ) yöntemi ile sağlanan finansmanın; vadeli mevduat, Hisse Senedi, Repo işlemleri; altın alım satım ya da BDDK’nın 24.06.2022 ve  10250 sayılı kararı ile 07.07.2022 tarihli 10265 kararında yer alan istisna dışında “döviz alım/satım işlemleri yapmayacağına” yönelik firmalardan Taahhütname alınıyor. Buradaki saçmalıklardan biri Leasing firmaları kullanılan krediyi leasing yapan firmaya değil makine aldığı firmaya / karşı tarafa ödemesi. Leasing yapan firma kredi parasını görmüyor bile, kendi kontrolünde değil ki. Leasing kredisi Leasing firması hesaplarında. Olsun yine de Taahhütname alalım! Taahhütname alan da veren de niçin bunu yaptığını bilmiyor aslında! Döviz varlıkları Aktif Büyüklüğün ya da Cirosundan yüksek olanın %10’ondan fazla olan firmaların Leasing yapması da engellendiği gibi henüz sözleşmesi tamamlanmamış eski sözleşmeler de bu yasak kapsamına alındı iyimi!

Çözüm: Leasing sözleşmeleri genelde makine alımına yönelik olduğu için kredi kısıtlamasını kapsayan Merkez Bankası ve BDDK düzenlemelerin kapsam dışına alınmalı. En azından düzenleme öncesi eski sözleşmeler kapsam dışına çıkarılmalı. Yoksa şuan Leasing Yatırımları tıkanmış, sanayici şaşkın durumda, biline! Kimse eski sözleşmeler yeni uygulamalara ve yasaklara nasıl tabi oldu anlam veremedi! Bu kadarını tahmin de edemezdi zaten!

MERKEZ BANKASI KAYNAKLI YATIRIM KREDİLERİ KULLANILAMAZ HALE GELDİ

Kamu bankaları aracılığı ile; Merkez Bankası kaynaklı 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli yatırımcılara, “TCMB Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi” verileceği duyuruldu. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Yatırımın %20’lik kısmının özkaynaklar ile firmadan sağlanması koşuluna rağmen; kredi gayet de uygun koşullar içeriyordu. Zira yatırım OSB’de olur ise ek faiz indirimi, İstihdam yaratıyor ise ek faiz indirimi; İhracat amaçlı ise ek faiz indirimi gibi teşvikleri de kapsıyordu. Şartları sağlamanı halinde; Faiz oranı %10’lara iniyor. Özellikle OSB’lerde yatırım yapacak sanayiciler için gayet de ihtiyaca cevap verecek, piyasada yatırımları canlandıracak koşullarda. Eylül’de kredi kullanım koşulları değiştirildi. Yatırım Kredisinin “İki yıl ödemesiz dönem” demiştik, bunu unutmayın. Yatırımın %20’lik kısmının firma özkaynaklar ile yapılması koşulu yanında kredinin %20’lik dilimler halinde kullandırılacağı, ilk %20’lik dilimden sonra “ikinci %20lik dilimin verilmesi için ilk taksitin ödenmesi” koşulu getirildi. Eee bu kredi “iki yıl ödemesiz” değil miydi? Bu durumda 100 milyon TL’lik yatırım kredisi kullanacak firma  20 milyon TL ilk dilim Krediyi alacak; ilk taksit iki yıl sonra olacağı için ikinci dilim 20 milyon TL’lik krediyi ilk taksidi ödediği iki yıl sonra alacak. Ne kadar mantıklı değil mi! Abi, direkt “ödemesiz dönem yok” deseydiniz ya! Pratikte uygulanamayacak kredi koşullarını sadece “iki yıl ödemesiz” diye reklamını yaparsınız bu durumda! Fiiliyatta uygulanamayacak kredi!

Çözüm : Fiiliyatta uygulanamayacak kredileri varmış gibi sunmanın anlamı yok. Yatırımcıya şeffaf, uygulanabilir, gerçekten yatırımları destekleyecek kredi koşul ve ortam ve koşullar yaratılmalı.

Yukarıda özetlediğim ortamda kim yatırım kararı alır, yatırım kararı almış olanlar da mağdur edilmiş durumda. Yatırım, Üretimi, İhracatı, İstihdamı diye yola çıkılan bir fotoğraf bu değil. Acilen bu tür mağduriyetler giderilmeli, yatırımcının önü açılmalı. Yoksa, tribünlere şov yamakla kalır; maçı kaybederiz. KOBİ firmalarının banka Krediler içindeki payı tarihi rekora gitmiş. Gayet normal, KOBİ dışı Ticari firmalar kredi kullanacak hali kalmadı ki! İthalatın %50’ni hammadde iken; İSO 500’de kaç sanayici kredi koşulu olarak getirilen NET İHRACATÇI konumda. Bu koşullarda yatırım yapan Sanayicinin heykeli dikilmeli!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacılık Uzman

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

İsrail-İran Savaşının Türkiye’ye Etkileri

Yayınlanma:

|

İsrail ile İran arasında çıkabilecek uzun süreli bir savaş, sadece çatışmanın merkezindeki ülkeleri değil, çevre ülkeleri ve küresel sistemi de etkileme potansiyeline sahiptir. Türkiye, jeopolitik konumu, enerji bağımlılığı, ekonomik yapısı ve diplomatik ağı nedeniyle bu savaşın en çok etkilenecek ülkelerinden biri olacaktır.

Bu analiz, savaşın Türkiye’ye olası etkilerini altı temel başlık altında ele almaktadır:

1. 🛢️ Enerji ve Ekonomi Üzerindeki Etkiler

İran’ın enerji üretimi ve Hürmüz Boğazı’nın kontrolü, küresel petrol ve doğal gaz arzı için kritik önemdedir. Savaşın bu hattı etkilemesi durumunda:

  • Enerji fiyatlarında sert artış yaşanacaktır. Türkiye’nin petrol ve doğal gazda yüksek dışa bağımlılığı, enerji ithalat faturasını şişirecek, cari açık büyüyecektir.

  • Enflasyonist baskı artar. Akaryakıt ve üretim maliyetlerinin yükselmesi, gıda ve temel tüketim ürünlerinde zincirleme fiyat artışına neden olur.

  • Sanayi ve ulaşım sektörlerinde maliyet artışıyla birlikte tüketici harcamalarında daralma görülebilir.

2. ⚖️ Jeopolitik Denge ve Dış Politika Baskısı

Türkiye, Batı bloku (NATO-ABD) ile İslam dünyası arasında denge kurmaya çalışan bir dış politika izlemektedir. Savaş derinleşirse:

  • Çift yönlü baskı oluşur. ABD, Türkiye’den İsrail lehine daha net bir pozisyon almasını bekleyebilirken; iç kamuoyu ve İslam ülkeleri Filistin-İran eksenine daha yakın bir tavır talep edebilir.

  • Denge politikası zorlaşır. Türkiye, arabulucu rolünü korumak isterken tarafsızlığını da kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.

3. 🤝 Diplomasi ve Göç Yönetimi

Savaş bölgesine yakın olan Türkiye, bölgedeki göç hareketlerinden doğrudan etkilenebilir.

  • Yeni mülteci dalgası riski doğar. İran, Irak ve Suriye’deki çatışma ve insani krizler nedeniyle Türkiye sınırlarına yeni göç baskıları oluşabilir.

  • İç politikada göç tartışmaları artar. Halihazırda Suriyeli göçmenler konusunda hassas olan kamuoyunda yeni bir göç dalgası sosyal ve siyasi gerilimlere yol açabilir.

4. 🛡️ Güvenlik ve Askeri Riskler

Savaş, bölgedeki tüm askeri dengeleri etkileyebilir ve Türkiye’nin güvenlik ortamını doğrudan sarsabilir.

  • Sınır ötesi gerginlikler: Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki operasyon bölgelerinde İran yanlısı milis gruplarla sıcak temas ihtimali artar.

  • Terör riski ve iç güvenlik tehditleri: İran destekli yapıların Türkiye içinde veya sınır hattında provokatif eylemlere yönelmesi riski oluşur.

5. 📉 Finansal Piyasalara Etkisi

Savaş ortamı, küresel finansal piyasalarda risk algısını artırır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler bu dalgalanmalardan doğrudan etkilenir.

  • Borsa İstanbul’da dalgalanma görülür. Yabancı yatırımcıların riskten kaçışı, Borsa İstanbul’da satış baskısını artırabilir.

  • Döviz kurları ve altın fiyatları artabilir. TL üzerindeki baskı artar; bireyler ve yatırımcılar güvenli liman olarak döviz ve altına yönelir.

6. 🚢 Ticaret ve Sanayiye Etkisi

Türkiye’nin Orta Doğu ve Orta Asya’ya olan ticareti, savaş nedeniyle sekteye uğrayabilir.

  • Dış ticaret yollarında sorun: İran ve Irak güzergâhlarında güvenlik riskleri, lojistik maliyetleri artırır.

  • İhracatçı üreticiler zarar görür. Özellikle makine, inşaat, tekstil ve otomotiv yan sanayi sektörleri sipariş iptalleri ve pazar kaybı riskiyle karşı karşıya kalır.

Sonuç: Türkiye Çok Boyutlu Riskle Karşı Karşıya

İsrail-İran savaşının uzun sürmesi; ekonomi, dış politika, güvenlik, diplomasi ve toplumsal alanlarda zincirleme etkiler yaratır. Türkiye bu süreci, enerji stratejilerini gözden geçirerek, iç güvenlik politikalarını güçlendirerek ve diplomatik dengesini koruyarak yönetmek zorunda kalacaktır.

www.bankavitrini.com


Yayın Notu: Bu analiz www.bankavitrini.com için hazırlanmıştır.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Kriz Yönetiminde Yeni Yöntemler: Dijital Çağın Dinamikleriyle Uyumlu Stratejiler

Yayınlanma:

|

Kriz, bir şirketin itibarını, finansal yapısını ve operasyonel devamlılığını tehdit eden olağanüstü bir durumdur. Ancak artık krizler sadece doğal afet, ürün hatası ya da skandallardan ibaret değil; dijital linçler, sosyal medya kampanyaları ve siber saldırılar da modern kriz tanımının bir parçası haline gelmiştir.

Bu bağlamda kriz yönetimi, geleneksel yöntemlerin ötesine geçerek çok boyutlu, hızlı ve veri odaklı bir yapıya dönüşmüştür. İşte yeni nesil kriz yönetimi yaklaşımları:

1. Gerçek Zamanlı İzleme ve Erken Uyarı Sistemleri

Artık krizleri tahmin etmek ve erken müdahale etmek mümkündür. Sosyal medya dinleme araçları sayesinde olası bir krizin sinyalleri önceden yakalanabilir. Bu araçlar kullanıcı şikayetlerini, anahtar kelimeleri ve duygu analizlerini anlık olarak takip ederek alarm verir.

2. Senaryo Tabanlı Simülasyonlar ile Hazırlık

Başarılı kurumlar, olası kriz senaryolarını önceden simüle ederek kriz anında hangi adımları atacaklarını netleştiriyor. Ürün geri çağırma, siber saldırı veya itibar krizleri gibi olaylara karşı önceden denenmiş çözümler hazır tutuluyor.

3. Çok Paydaşlı İletişim Yönetimi

Krizler yalnızca kamuoyu ile değil, çalışanlar, yatırımcılar, müşteriler ve resmi kurumlar gibi çok sayıda paydaşla da doğru iletişimi gerektirir. Her paydaş grubu için özel mesajlar, farklı iletişim kanallarıyla sunulmalıdır.

4. Veri Odaklı Karar Verme Süreçleri

Kriz anında refleksle değil, veriye dayalı stratejiyle hareket etmek hayati önem taşır. Sosyal medya verileri, müşteri geri bildirimleri, kriz yayılma analitiği gibi göstergelerle doğru adımlar belirlenebilir.

5. Dijital Kriz Müdahale Ekipleri

Geleneksel kriz masaları yerini artık dijital kriz ekiplerine bırakıyor. Özellikle sosyal medya krizlerinde, deneyimli ekipler anında devreye girerek içerik üretimi, yorum yönetimi ve doğru bilgilendirme ile süreci kontrol altında tutuyor.

6. Şeffaflık ve Samimi İletişim Dili

Geleneksel kriz iletişimi genellikle soğuk, resmi bir dille yürütülürdü. Ancak günümüzde tüketici daha empatik, samimi ve içten bir yaklaşım bekliyor. CEO açıklamaları, kısa videolar ve açıklayıcı infografikler daha fazla etki yaratıyor.

7. Kurum İçi Kriz Eğitimleri

Kriz yönetimi sadece yönetime değil, tüm çalışanlara aittir. Bu nedenle özellikle ön cephede görev yapan çalışanlara kriz anında nasıl davranmaları gerektiği eğitilmelidir. Kriz bilinci, kurum kültürünün bir parçası haline getirilmelidir.

8. Kriz Sonrası Rehabilitasyon Planları

Kriz atlansa bile etkisi devam eder. İtibar kaybı, müşteri güveni ve çalışan motivasyonu gibi konularda kriz sonrası rehabilitasyon süreci başlatılmalı; iletişim kampanyaları, itibar onarma projeleri ve iç iletişim aksiyonları devreye alınmalıdır.

9. Siber Güvenlik Odağında Kriz Hazırlığı

Dijitalleşmenin getirdiği en büyük risklerden biri de siber saldırılardır. Kurumlar, sadece BT birimlerinin değil tüm organizasyonun siber krizlere hazırlıklı olması için yeni stratejiler geliştiriyor.

10. Kurumsal Hafıza ve Öğrenen Organizasyon Yaklaşımı

Her kriz, gelecekteki krizler için bir öğrenme fırsatıdır. Kriz sonrasında detaylı analiz yapılmalı, neyin işe yaradığı ve neyin işe yaramadığı kayıt altına alınmalı ve bu bilgiler kurumsal hafızaya entegre edilmelidir.

Krizler Kaçınılmaz, Yönetim Şekli Tercih Meselesidir

Krizlerin ne zaman çıkacağını kestirmek zor olabilir; ancak nasıl yönetileceği tamamen kurumsal hazırlıkla ilgilidir. Yeni nesil kriz yönetimi; çevik, şeffaf, veri temelli ve insan merkezli bir yaklaşımla ilerlemektedir. Bu yöntemleri benimseyen kurumlar, sadece krizleri aşmakla kalmaz, aynı zamanda krizlerden güçlenerek çıkar.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

ABD’den GVA Capital’e 216 Milyon Dolarlık Yaptırım Cezası: OFAC’tan Sert Mesaj

Yayınlanma:

|

ABD Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi (OFAC), yaptırımların uygulanması konusundaki kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. OFAC, Rusya’ya yönelik yaptırımların ihlali nedeniyle San Francisco merkezli yatırım firması GVA Capital Ltd.’ye tam 215.988.868 dolarlık  ceza verdi.

Ceza Gerekçesi Ne?

OFAC, GVA Capital’in, yaptırım uygulanan Rus oligark Süleyman Kerimov adına bilerek yatırım yönettiğini tespit etti. Daha da dikkat çekici olan, şirketin Kerimov’un yaptırım statüsünden haberdar olmasına rağmen bu işlemleri yürütmüş olması.

GVA Capital’in ayrıca, OFAC tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gönderilen resmi celbe yanıt vermemesi, cezanın bu denli yüksek belirlenmesinde etkili oldu.

OFAC Değerlendirmesi

Yetkililer, GVA Capital’in davranışını “kötü niyetli ve ağır ihlal” olarak nitelendirirken, şirketin bu süreci kendi rızasıyla ve gönüllü bir şekilde açıklamamış olmasını da cezayı artırıcı faktör olarak değerlendirdi.

Bu karar, ABD makamlarının yaptırım kurallarına uymayan finansal aktörlere karşı hoşgörüsüz bir yaklaşım sergilemeye devam edeceğinin açık bir göstergesi olarak yorumlandı.

OFAC SDN Listesine Yeni Eklemeler

Aynı gün OFAC, terörle mücadele çerçevesinde Özel Olarak Belirlenmiş Kişiler ve Kuruluşlar Listesi’ni (SDN Listesi) de güncelledi.

Yeni Eklenen Şahıs:

  • Adı: Nasr Mohsen Ali Huthele

  • Lakabı: Al-Shammari, Nasr

  • Uyruğu: Irak

  • Bağlantısı: İran destekli Şii milis örgütü Harakat al-Nujaba

  • Yaptırım Nedeni: Küresel terör faaliyetleri (EO 13224 & 13886 kapsamında SDGT statüsü)

Yeni Eklenen Kuruluş:

  • Adı: Kata’ib al-İmam Ali

  • Alternatif Adlar:

    • İmam Ali Tugayları

    • Kataib Ruh Allah Issa Ibn Miriyam

  • Kuruluş Yılı: 2014

  • Konumu: Irak & Suriye

  • Yaptırım Nedeni: Terörizmle bağlantılı faaliyetler (SDGT)

Ne Anlama Geliyor?

Bu gelişmeler, özellikle yatırım ve finans sektöründe faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar için net bir uyarı niteliği taşıyor. OFAC’ın bu kararı:

  • Yaptırım listesinde yer alan kişi ve kurumlarla bağlantılı her tür finansal faaliyetin ağır sonuçları olacağını,

  • Şirketlerin yalnızca yaptırım uygulanan varlıklarla değil, uyum süreçleriyle ilgili yükümlülüklere de dikkat etmeleri gerektiğini,

  • Ve en önemlisi, ihlal sürecinde iş birliği yapılmamasının ceza miktarını katlayabileceğini göstermektedir.

Finans sektöründe faaliyet gösteren şirketler için yaptırım uyumu, artık yalnızca bir hukuk meselesi değil; aynı zamanda kurumsal itibarı ve geleceği doğrudan etkileyen stratejik bir sorumluluk haline gelmiştir.

GVA Capital örneği, bu sorumluluğun ihmal edilmesi durumunda yıkıcı sonuçların kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.