Connect with us

GÜNDEM

Yasaklar kültürel hegemonya için

İktidarın müziğe yönelik baskıcı ve yasakçı tutumu, bu yıl zirve yaptı. Mayıs ayından beri çeşitli gerekçelerle çok sayıda etkinlik iptal edildi. Uzmanlar iktidarın müzik politikasını, 20 yıllık siyasal iktidara rağmen kurulamayan kültürel iktidar arzusu için çabalamasıyla açıklıyor.

Yayınlanma:

|

İktidarın kültür ve sanat üzerinde baskısı, her geçen gün yoğunluğunu artırmaya devam ediyor. 2016 yılındaki OHAL döneminden itibaren zaman zaman baskı altına alınıp, yönetmelikler ve genelgelerle uygulanan festival ve konser yasakları, pandemiden sonraki süreçte artış göstermeye başladı. Koronavirüs önlemleri kapsamında önce gece 00.00, daha sonra da gece 01.00’e kadar canlı müziğe izin verilecek şekilde uygulanan düzenleme zaten müzik endüstrisini ve emekçilerini zor durumda bırakırken 2022 yılında sayısı artan konser yasakları, sektör için yarattığı problemlerin yanı sıra iktidarın bir kültür politikası olarak da tepkilere yol açıyor. Mayıs ayından itibaren sürekli hale gelen konser yasakları ve sanatçılara yönelik hedef gösterici tutumlar, kamuoyunda kimi zaman yoğun tepkilerle karşılanırken bir yandan da bu durum ne yazık ki ‘kanıksanma’ noktasına doğru ilerliyor.

SANATÇILAR VE YURTTAŞLAR TEPKİLİ

Ayrıca Haziran 2021’den itibaren gece müzik yasağı uygulanıyor. İlk olarak pandemi döneminde uygulanan bu karar daha sonra kalıcı hale gelmişti. Geçtiğimiz mayıs ayında müzik yasağının kapsamı gece 01.00’e kadar genişletilirken Türk Tabipleri Birliği (TTB), bu kararı “Kapalı ortamda maske takmamak SARS-CoV-2 bulaşını önemli ölçüde artırmaktadır; ancak saat 01.00’den sonra müzikli ortamda bulaş riskinin arttığı yönünde bilimsel bir veri yoktur. Salgın bilimsel gerçeklikle yönetilir, pandemiyi bahane edip yaşam tarzı dayatmak bilim dışıdır” açıklamasıyla eleştirmişti.

Mayıs ayı itibariyla sayısı artan konser iptallerinin ardından en dikkat çekici tepki ise haziran ayında Müzik Susmayacak adlı oluşum tarafından yayımlanan, 1134 sanatçının imzasını taşıyan ortak açıklama ile geldi. Sözkonusu açıklamanın son cümleleri “Sanat hepimiz için. Müzik hepimiz için. Gözünüze, kalbinize, vicdanınıza indirilmiş perdeyi kaldırın. Şarkıların, dünü bugüne, bugünü yarına bağladığını; bizleri ayrıştırmadığını, aksine birleştirdiğini göreceksiniz” şeklindeydi.

Kültür ve sanat dünyasının en önemli ve güncel sorunlarından biri haline gelen müzik yasaklarını; Müzik Sosyolojisi üzerine çalışan Akademisyen Onur Güneş Ayas, Kültür Emeği Platformu’ndan Özge Çiğdem Denizci ve MÜYORBİR Başkanı, Sanatçı Burhan Şeşen’e sorduk.

KENDİ SANATÇILARINI YARATAMADILAR

Müzik politikalarının doğru yönetilmediğini ve müziğin geri plana atıldığını savunan sanatçılar, iktidara karşı tepkili. MÜYORBİR’in yönetim kurulu başkanlığını sürdüren sanatçı Burhan Şeşen, “müzik sektörünün acil önlem paketinde yer almayan tek sektör olduğunu” ifade ediyor. Sanatçı, müzik yasaklarının devamlılığı konusunda “Müzik yasakları başladığı zaman ben bunu yaşam tarzımıza müdahale olarak algılamama taraftarıydım ama sonrasında gördük ki iktidar susturmayı başaramadığı ve saraydan uzak duran müzisyenleri yasaklarla ve dava açarak, ev hapsine alarak susturmaya çalıştı. İktidarın yanında yandaş birkaç ünlü dışında kimse yok. Kendi sermayelerini yaratabildiler ama ‘halkın sevdiği ve güvendiği’ biçimde kendi sanatçılarını yaratamadılar. Bu yüzden de sanatçılarla kavga etme yolunu seçtiler” sözleriyle eleştiriyor.

Şeşen, 5846 sayılı Kanun gereğince meslek birliklerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın denetimine tabi, yarı özerk kuruluşlar olduğunu ve bu nedenle tepki göstermekte sınırlı bir özgürlük alanına sahip olduklarını söylüyor. Bu şartlar altında bile sınırlı oranda da olsa tepkilerini ifade ettiklerini söyleyen Şeşen, “Devletle bu konuda oturup bir pazarlık yapma şansına sahip değiliz. Zira asli işimiz lisanslama ve tahsilat yapıp bunun sonucu doğan telif gelirlerini, dağıtım yönergemize göre üyelerimize dağıtmak. Bu konuda müzisyenlere olduğu kadar kamuoyuna da çok iş düşüyor. Zira bu yasaklamalar ve iptaller karşısında sadece biz değil dinleyici ve izleyici de cezalandırılıyor. Düşünün ki gençler bir sene boyunca Zeytinli Rock Festivali için aylar öncesinden programlar yapıyor, para biriktiriyor ama bir anda İlim Yayma Cemiyeti gibi ne olduğu belirsiz ama yobaz olduğu kesin bir dernek tarafından yasaklanabiliyor. Bunun için hep birlikte hareket edip bir kamuoyu oluşturmak zorundayız” diyor.

Yasaklardan en çok mağdur olan sanatçıların MÜYORBİR çatısı altında olduğunu ve meslek birlikleri arasında en güçlü tepkiyi MÜYORBİR’in gösterdiğini ifade eden sanatçı, müzisyenlerin örgütlü mücadele anlamındaki genel tutumunu yetersiz bulduğunu “Müzisyenler birlikte hareket etmeyi ne yazık ki pek beceremiyor. Kişisel hesaplarından paylaşımlar yapmayı seviyorlar. Bir bildirinin, manifestonun altına imza koymaktan çekiniyorlar. Bu ürkekliğin kimseye faydası yok. Umarım geç olmadan bu bireysel tepkileri toplumsal bir dayanışmaya çevirebiliriz” sözleriyle dile getiriyor.

EMEKÇİLERE ETKİ GÖZARDI EDİLMEMELİ

Bu yıl ‘Türkiye’de Müzik Emeğinin Durumu’ başlıklı raporu yayımlayan ve müzik emekçilerinin sorunları üzerine tespitler ortaya koyan Kültür Emeği Platformu’ndan Özge Çiğdem Denizci, yasakların ideolojik boyutlarının yanı sıra emek boyutuna da vurgu yapılması gerektiğini savunuyor. Denizci, “Bizim yayımladığımız çalışma, aslında pandemi öncesindeki durumun bir tezahürü. Pandemi ve sonrasındaki sürece yönelik tespitler yapılması gerekiyor. Biz de zaten bunun üzerinde çalışıyoruz. Yasakların da etkileri araştırılmalı. Müzik yasakları yalnızca sahnedeki müzisyenleri ve ön plana çıkan isimleri değil, sahne arkasında çalışan geniş bir kesimi de etkiliyor. Hatta yalnızca ses, ışık ve prodüksiyon kısmı değil, konserdeki yeme-içme servislerinde emek sarf eden insanlar bile zarar görüyor” diyor. Müzik emekçilerinin yasaklarla ilgili olarak meslek birlikleri ve ilgili kurumlardan beklentilerini değerlendiren Denizci, “Bugün müzisyenler için sendika var ama üye olmak kolay değil. Müzik sektöründe müzisyenlerin yanı sıra güvencesiz çalışan birçok insan var ve onların problemleri üzerine tespitler yapılmalı. En son Onur Şener olayında gördüğümüz üzere müzisyenlerin yasaklarla birlikte iş güvenliği gibi sorunları var” cümlelerini kullanıyor.

Kadın sanatçıların ve LGBTİ+ bireylerin kimlikleri üzerinden olumsuz tutumlarla karşılaştığına da vurgu yapan Denizci, “Kadınların ne giyindiği veya ne giyinip giyinmemesi gerektiği, bugün ülkenin gündeminde yer alıyorsa bu bir sorundur. Sahnedeki kadın müzisyenlere yönelik de benzer tutumları görüyoruz. Bu, tabii ki yalnızca müzisyenler özelinde değil, genel olarak toplumsal karşılığı olan bir sorun” diyor.

***

BEYHUDE BİR ‘KÜLTÜREL HEGEMONYA’ ARZUSU

Müzik sosyolojisi üzerine çalışmalarıyla bilinen Doç. Dr. Onur Güneş Ayas, iktidarın müzik politikalarının otoriterleşmesini, 20 yıldır devam eden siyasal iktidarlarına rağmen kültürel iktidara sahip olamamaları ile açıklıyor. İktidarın bu konudaki memnuniyetsizliğini kendilerinin de dile getirdiğini ifade eden Ayas, “Önceleri bunu “Batıcı-seküler elitler”in Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana kültür-sanat alanındaki sahip oldukları güçlü konuma bağladılar ve anti-elitist bir kültürel demokrasi söylemiyle hegemonya alanlarını genişletmeye çalıştılar. Ancak geniş kitlelerin, özellikle de gençliğin rızasını kazanacak bir yeni kültür atılımı gerçekleştiremeyince kültürel iktidarı zorla ele geçirmeye çalıştılar” diyor.

Ayas, müzik alanındaki uygulamaları, kültürel hegemonyayı güzellikle olmuyorsa zorla inşa etme anlayışının bir tezahürü olarak tanımlıyor. İktidarın baskılarının sosyolojik olarak olumsuz etkileri olsa da uzun vadede ters tepeceğini ifade eden Ayas, “Daha önce farklı dönemlerde alaturka müziğe, arabeske vb. karşı izlenen dışlayıcı politikalar nasıl ters teptiyse, kültürel hayata bu hoyratça müdahale de geri tepiyor. Tarkan ve Gülşen gibi apolitik pop müziği sanatçılarının bile şaşırtıcı bir şekilde politikleşmeleri ve normal şartlarda yanından bile geçmeyecekleri bir protest kimlik edinmeleri, kültürel hegemonya mücadelesindeki yenilginin bir işareti değilse nedir?” diyor. Güneş Ayas son olarak Bulutsuzluk Özlemi’ne atıfta bulunarak “Çelişkiler keskinleşsin diye böyle mi geçsin ömrüm. Acil demokrasi!” cümlelerini kullanıyor.

***

2022 YAZINDA 10’DAN FAZLA KONSER İPTAL EDİLDİ

Mayıs ayında Eskişehir Anadolu Fest’in iptaliyle başlayan ve son olarak Şırnak Üniversitesi’ndeki Erkan Oğur & İsmail Hakkı Demircioğlu konserine salon verilmemesi ve konserin iptali ile devam eden festival ve konser yasaklarının bazıları şöyle:

•Eskişehir Anadolu Fest: Eskişehir’de 12-15 Mayıs’ta düzenlenmesi planlanan Anadolu Fest, gericilerin ‘alkol alınıyor, kızlı erkekli kalınıyor’ diyerek hedef göstermesiyle valilik tarafından yasaklanmıştı.

•Kazdağı Ekoloji Festivali: Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin düzenlediği Kazdağı Ekoloji Festivali, Balıkesir Valiliği’nin ‘orman yangınları’ gerekçeli kararı nedeniyle gerçekleştirilememişti.

•Zeytinli Rock Festivali: Balıkesir Burhaniye Kaymakamlığı, Zeytinli Rock Festivali’ni ‘kamu güvenliği ve sağlığı, toplumun huzuru, çevrenin korunması’ bahanesiyle yasaklamıştı.

•ODTÜ Bahar Şenliği: Devrim Stadyumu’nda Gülinler, Tuğçe Şenoğul, Flört ve Gazapizm’in sahne alması planlanan 34. ODTÜ Bahar Şenliği, Rektörlük tarafından yasaklanmıştı.

•Aynur Doğan Kocaeli Konseri: AKP’li Derince Belediyesi Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın 20 Mayıs’ta düzenlenmesi planlanan konserini iptal etmişti.

•Milyonfest Fethiye: Muğla Valiliği tarafından iptal edilen Milyonfest Fethiye’nin iptal gerekçesi olarak ‘İl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü’nün festivalin yapılacağı bölgedeki ekolojik dengeye olumsuz etki edeceği yönündeki görüşü ve bu yöndeki şikayetleri’ öne sürülmüştü.

•İrem Derici Elazığ Konseri: HÜDA-PAR, Saadet ve Yeniden Refah partilerinin hedef gösterdiği İrem Derici’nin Elazığ’da vereceği konser iptal edilmişti.

•İlkay Akkaya Konseri: Ceyhan Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilecek olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndaki İlkay Akkaya konseri, Ceyhan Kaymakamlığı tarafından iptal edilmişti.

•Erkan Oğur & İsmail Hakkı Demircioğlu Şırnak Konseri: Son olarak Müzisyen Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu ile birlikte 10 Ekim tarihinde Şırnak Üniversitesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirecekleri konserin, kendilerine salon taleplerinin reddedilmesi sebebiyle iptal edildiğini açıklamıştı.

Erkin Can SEYHAN – BİRGÜN

Okumaya devam et

GÜNCEL

Faizde geri sayım: Rezervler güçleniyor, TL ilgisi artarken gözler TÜFE’de

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasalarında CHP davası sonrası olumlu hava dün de korundu. TL ve TL cinsi finansal varlıkların büyük bir kısmı, Türkiye’de siyasi iklimin değiştiği 19 Mart öncesi döneme geri döndü. Borsa İstanbul haftanın ilk üç gününde %8,4 yükselirken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi de %39,3 seviyesine kadar geriledi. TCMB’nin yaklaşık iki hafta sonra düzenleyeceği olağan PPK toplantısında anlamlı bir faiz indirimine soyunacağı yönünde beklenti -bizler 350 baz puan indirimle politika faizinin %42,50 seviyesine geleceğini ve koridorun daha simetrik bir görünüm kazanacağını düşünüyoruz- hisse senetlerine de alım getirdi. Faizin gerilemesinin sanıldığının aksine bankacılık sektörü için iyi bir şey olmasının da yardımı ile, Borsa İstanbul bankacılık endeksi geride bıraktığımız haftayı da dikkate alırsak %20 yükseldi.

Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan CDS primi 285 baz puan ile 20 Mart’tan bu yana en düşük seviyeye gerilerken, USDTRY kuru da dün 39,80 seviyesinin altına gerileyerek TL ilgisini teyit etti. Her ne kadar siyasi cepheden gelen kafa karıştırıcı minvalde haberler gündemde yer tutsa da, genel hatları ile yurt içi siyasi risklerin azalmaya meyil tutması ile TCMB’nin de net yabancı para pozisyonu ciddi anlamda iyileşti. Sayıların dili ile konuşursak, 1 Temmuz valörlü işlemlerde, net yabancı para pozisyonu 7,6 milyar dolar artarken, manşet rakam da 28,1 milyar dolar seviyesine yükselerek son dönemlerin zirvesini test etti. Hatırlanacağı üzere, 19 Mart’tan hemen önce 61 milyar doları aşan manşet rakam, 28 Nisan tarihinde, TL’den uzaklaşan yatırımcıların döviz talebi ile 7,6 milyar dolar seviyesine kadar gerilemişti. TCMB’nin döviz rezervlerini güçlendirmesini, tıpkı bir ordunun silah envanterini güçlendirmesi olarak yorumlayabiliriz. Pazartesi günü TCMB’nin olumlu hava ile birlikte döviz alımına aniden başlaması, piyasada TL fazlalığına da sebebiyet verdi. Bankalar bir hafta vadeli %46 faizle repoya yüklendikleri bir ortamda, döviz satışı sonrasında ellerinde fazla TL kalınca, TL REF geçici de olsa %46 seviyesinin altına indi!

Büyük resmi konuşmak gerekirse, her ne kadar siyasi cephede belirsizlikler hâkim olsa da, 8 Eylül tarihine kadar önümüzde yaz dönemi ve büyük bir zaman dilimi olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. TCMB’den yıl sonuna kadar düzenlenecek dört olağan toplantıdan beklenen 1100 baz puan faiz indirimi, enflasyonun %30 seviyesinin hemen altına inme ihtimali, TL tahvillere yönelik alım iştahını desteklerken, uzun bir süredir oldukça negatif ayrışan hisse senetlerine de alım getirdi. Türk Lirası faizin (USDTRY kuru ile karşılaştırıldığında) yatırımcısına reel getiri sunmaya yaz ayları boyunca devam edeceğini düşünüyoruz. Lâkin, dün Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı öncü verilere göre, Haziran ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre %38,8 artarak 8,2 milyar dolar oldu. Bu bozulmada yaşanan jeopolitik gelişmelerin enerji fiyatları üzerinden rol oynadığını düşünüyoruz. Reel değerlenme politikası ile dezenflasyon sürecine destek verilmek istense de, son üç ayın ortalaması 9 milyar dolar açığa işaret ederek rekabet gücünde ciddi bir aşınma yaratarak dış ticaret açığını da anlamlı düzeyde artırdığını göz ardı etmemek gerekiyor!

TL ve TL cinsi varlıklara yönelik olumlu tonumuzu yine de korumaya devam ediyoruz. Hisse senetlerinde pozisyon artırılabileceğini düşünüyoruz. Bankacılık hisseleri ve inşaat sektörü ile ilintili hisselere alıcı gözle bakılması gerektiğini düşünüyoruz. CHP davası sonrası olumlu havanın yarattığı iyimserliğe dem vurarak salı günü bültenimizin manşetini  “Ankara’dan abim geldi evde bir ‘bayram’ havası” diyerek hisse senetlerinde var olan coşkuya işaret etmek suretiyle piyasaların Ankara’yı yani TCMB’ye beklediğinin altını çizmiştik. Bugün TL faizlerin geleceğine yönelik önemli bir veriyi birazdan hep birlikte göreceğiz. TÜİK, saat 10.00’da Haziran ayı enflasyon oranları açıklanacak. Piyasaların medyan tahmini TÜFE’nin aylık bazda %1,6 artış kaydetmesi, yıllık rakamın da %35,4 seviyelerinde yatay kalması yönünde. Olumlu bir sürpriz ihtimalini de göz ardı etmiyoruz.

Dönelim yurt dışına… ABD Başkanı Trump, 9 Temmuz tarihinde tarifelerin devreye girmesinden önce Vietnam ile ticaret anlaşması yapıldığını duyurarak, Vietnam menşeli birçok ürüne uygulanacak gümrüğü %46 yerine %20 olarak belirledi. Çin menşeli ürünlerin Vietnam üzerinden geçişi ise %40 vergiye tabi tutulacak. Anlaşma kapsamında ABD, Vietnam’a sıfır gümrükle ihracat yapabilecek ve özellikle büyük motorlu araçlara öncelik tanınacak. Ancak detaylar belirsizliğini koruyor. Bu adımın Vietnam’ın Çin’e karşı denge arayışında ABD ile ilişkilerini sürdürme stratejisine de katkı sağladığını düşünüyoruz.

Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler, Trump’ın kapsamlı vergi indirimi ve harcama paketini 4 Temmuz’a kadar yasalaştırmak amacıyla son oylamaya yaklaşıyor. Yaklaşık 3,4 trilyon dolarlık maliyetiyle borcu büyütecek yasa tasarısı, Cumhuriyetçiler içindeki bazı muhafazakâr isimlerin itirazlarına rağmen, Trump’ın baskısıyla kritik önemdeki prosedürel oylama 220-212 ile geçti. Yasa tasarısı, Trump’ın 2017’de başlattığı vergi indirimlerini uzatıyor, göçmenlik denetimlerini sıkılaştırıyor ve yeşil enerji teşviklerini kaldırıyor. Tasarının geçmesi Trump için büyük bir iç politika zaferi anlamına gelecek.

Trump ile Elon Musk arasında kılıçların yeniden çekilmesi sonrasında, dün Tesla’nın ikinci çeyrek sonuçların farklı bir gözle takip edildi. Teslimatlarının %13,5 düşerek analist beklentilerinin altında kaldığını ve şirketin üst üste ikinci yılda da satış düşüşü yaşama ihtimalini artırdığını gördük. Yılın ikinci yarısında büyüme hedefini tutturmak için 1 milyondan fazla araç teslim etmesi gereken Tesla, Çin’de yenilenen Model Y ile toparlanma sinyalleri verse de, Trump’ın vergi reformu kapsamında elektrikli araç teşviklerinin kaldırılması riski ve Elon Musk’ın sağ eğilimli siyasi duruşu, özellikle ABD ve Avrupa’daki talebi olumsuz etkiliyor. Hisseler yılbaşından bu yana %20 düşüş kaydetti.

Trump politikaları nedeniyle doların değer kaybı özellikle EUR’ya karşı devam ederken, dün İngiltere Maliye Bakanı Reeves’in parlamento oturumunda gözyaşlarını tutamaması, kraliyet aslanı Sterlin üzerinde baskı yarattı. Başbakan Starmer, Reeves’e tam destek verirken, Reeves’in duygusal tepkisi, bir gün önce hükûmetin sosyal yardım reformlarında geri adım atmasıyla bütçede oluşan açık nedeniyle yaşanan siyasi gerilimin ardından geldi. Piyasalar, Reeves’in görevden alınabileceği endişesiyle sterlini ve tahvilleri sert şekilde sattı. Bir önceki gün dolar karşısında 1,38 seviyesine dayanarak son dört yılın zirvesini test eden GBPUSD paritesi, 1,36 seviyesinin altına gerilerken, uzun vadeli tahviller sert sayılabilecek bir satış baskısı ile karşı karşıya kaldı. Mali disiplin vurgusuyla tanınan Reeves, bütçedeki açığın alternatif vergi artışı veya harcama kesintileriyle kapatılmak zorunda kalabileceği eleştirileriyle karşı karşıya kalırken, Reeves’in görevine devam edeceği vurguladı. İngiltere Maliye Bakanı Liz Truss benzeri yaşanan dünkü gelişmeleri yakından takip edeceğiz. GBPUSD paritesinde sert geri çekilme ile GBPTRY kuru da dün 54 seviyesinin hemen altını test etti.

ABD borsaları geceyi yükselişle tamamlarken, yeni günün veri takvimi oldukça yoğun görünüyor. ABD piyasalarının yarın tatil nedeniyle kapalı konumda olmasına paralel, her ayın ilk cuması açıklanan ve ABD ekonomisinin gidişatı hakkında en önemli bilgileri sunduğuna inanılan tarım dışı istihdam verisi bugün KKTC saati ile 15.30’da açıklanacak. Öncesinde dün açıklanan özel sektör istihdamı pandemiden sonra sonra ilk kez azalma kaydetti! FED’in görev tanımında fiyat istikrarının yanı sıra tam istihdam görevi de olduğunu düşünürsek, bugün açıklanacak verinin önem arz edeceğini düşünüyoruz. Vadeli kontratlara göre, yıl sonuna kadar FED’den beklenen faiz indirimi 67 baz puan. FED’in bu ay faiz indirimi yapma ihtimali piyasa fiyatlamalarında %25 seviyesinde kalırken, zayıf bir istihdam verisi ile bu oran hızla yükselebilir!

ABD istihdam raporunun yanı sıra, gözler yukarıda da değindiğim üzere Trump’ın büyük vergi indirimi ve harcama paketinin Temsilciler Meclisinden geçip geçmeyeceğinde olacak. Çin’in hizmet sektörü aktivitesi, Haziran ayında zayıflayan talep ve ihracat siparişlerindeki düşüşle birlikte son dokuz ayın en yavaş büyümesini kaydetti. ABD ile geçici ticaret ateşkesi sürse de yüksek tarifelerin Çin’in ihracat baskısını artırdığını ve iç talep yetersizliğinin büyüme üzerinde temel bir engel olmaya devam ettiğini görüyoruz. Asya borsaları da yoğun gündem nedeniyle bu sabah karışık bir seyir izliyor. Hong Kong borsası zayıf verilerin gölgesinde %1 gerilerken, YEN’in değer kazanıma paralel Tokyo borsası Nikkei önemli bir değişim kaydedemedi. Altının ons fiyatı 3,350 dolar seviyelerinde yatay bir seyir izlerken, gümüş 36,50 dolar seviyesine toparlandı. Direnişin parası bitcoin ise yeniden 109bin dolar seviyesine yaklaştığını görüyoruz. Bitcoin cephesinde ilk nazarda 109bin dolar üzerinde haftalık kapanış, akabinde de 113bin doların aşılması ile asıl hareketin başlayacağını düşünüyoruz. Fiat para sistemine yönelik güven bunalımı ile arzı sabit fiziki enstrümanlara yönelik olumlu tonumuzu koruyoruz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

GÜNCEL

Hazır Beton Sektöründe Sarsıntı: Teknik Beton Konkordato İlan Etti

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’nin hazır beton, çimento, alçı ve kireç üretiminde faaliyet gösteren önemli oyuncularından biri olan TEKNİK BETON TURİZM İNŞAAT MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş., yaşadığı mali darboğaz nedeniyle konkordato talebinde bulundu. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 30 Haziran 2025 tarihli kararıyla şirkete 3 aylık geçici mühlet tanıdı.

Mahkeme Kararı ve Sürecin Özeti

  • Mahkeme: Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

  • Esas No: 2025/782

  • Karar Tarihi: 30/06/2025

  • Geçici Mühlet Süresi: 3 Ay

  • Konkordato Komiserleri:

    • Engin Dinçeli (mali konular uzmanı)

    • Deniz Çalışkan

    • Av. Şeyma Nur Kıhtır

Karar kapsamında, borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıklarının üçüncü kişilere devri yasaklandı. Mahkeme izni olmaksızın rehin tesis edilemeyecek, kefil olunamayacak ve ücretsiz tasarruf işlemleri yapılamayacak.

Geçici Mühletin Hukuki Sonuçları

İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 288. maddesi gereğince, geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Bu kapsamda:

  • 6183 sayılı yasa kapsamında yapılan takipler dahil olmak üzere tüm takip işlemleri durduruldu.

  • Yeni icra ve iflas takipleri başlatılamayacak.

  • Bu tedbirler, yalnızca rehinli ve İİK 206/1 kapsamındaki imtiyazlı alacakları kapsamaz.

Sektörün Genel Görünümü

İnşaat sektöründeki durgunluk, artan hammadde maliyetleri, yüksek faiz oranları ve kamu ihalelerinde yaşanan yavaşlama; özellikle hazır beton ve yapı malzemeleri üreten firmalar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Enerji maliyetlerindeki artışlar ve kur dalgalanmaları da finansal yükü artırmıştır. Bu nedenlerle Teknik Beton’un konkordato süreci, sektör geneline dair önemli bir işarettir.

Alacaklılara Duyuru

Şirketten alacaklı olduğunu iddia eden kişi ve kuruluşlar, ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz dilekçesiyle birlikte mahkemeye başvurabilir. Bu süre zarfında konkordato koşullarının oluşmadığı yönündeki deliller de sunulabilir.

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

İklim Değişikliği Kanunu Meclis’ten Geçti: Hayatımız Nasıl Değişecek?

Yayınlanma:

|

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen İklim Değişikliği Kanunu, çevre politikalarında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Kanun; sanayiden tarıma, enerji üretiminden günlük yaşama kadar çok geniş bir etki alanına sahip. Peki, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra hayatımızda neler değişecek?

1. Karbon Yönetimi ve Emisyon Ticaret Sistemi Geliyor

Yeni kanun ile birlikte artık sanayi ve enerji gibi yüksek emisyon üreten sektörler için karbon emisyonu izni alma zorunluluğu getirildi. İzin almadan faaliyet gösteren işletmelere ağır para cezaları uygulanacak.

Ayrıca Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak. Bu sistem sayesinde işletmeler karbon salım haklarını alıp satabilecek, “karbon piyasası” resmen doğmuş olacak. Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile uyumlu bu sistem, ihracat yapan firmaların rekabet gücünü koruması açısından da kritik.

2. Yeni Kurumsal Yapılar ve Yetkiler

Kanunla birlikte İklim Değişikliği Başkanlığı daha güçlü bir yapıya kavuştu. Başkanlık artık doğrudan veri toplayacak, denetim yapacak, raporlama zorunluluğu getirebilecek. Her yıl güncellenen Ulusal İklim Eylem Planı, Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefine yönelik yol haritasını oluşturacak.

Yerel düzeyde ise valilerin başkanlığında kurulacak İl İklim Koordinasyon Kurulları, iklim değişikliğiyle mücadeleyi sahaya indirecek.

3. Yeni Bir Fon Kaynağı: Karbon Gelirleri

Emisyon izinlerinden, cezai yaptırımlardan ve karbon ticaretinden elde edilecek gelirler, doğrudan “iklim projeleri” için kullanılacak. Bu amaçla döner sermaye işletmesi kurulacak ve yeşil dönüşüm, yenilenebilir enerji, enerji verimliliği gibi projeler desteklenecek.

Bu sayede devlet, çevresel politikalarını sadece bütçeden değil, aynı zamanda karbon piyasasından fonlayabilecek.

4. Tüm Sektörlerde Dönüşüm Zorunluluğu

İklim Kanunu yalnızca çevre politikalarını değil; enerji, tarım, sanayi, ulaştırma, ormancılık ve atık yönetimi gibi tüm sektörleri etkiliyor. Örneğin:

  • Tarımda: İklime dirençli ürün desenleri ve kuraklık riskine göre planlama yapılacak.

  • Sanayide: Temiz teknolojiye geçmeyen işletmeler hem cezai hem ticari kayıplarla karşılaşacak.

  • Ulaştırmada: Emisyonsuz araçlar, elektrikli ulaşım sistemleri teşvik edilecek.

5. İşletmelere Yeni Yükümlülükler

Tüm firmalar, emisyon verilerini kayıt altına almak, raporlamak ve belirli eylem planlarına uymak zorunda olacak. Bu yükümlülüklere uymayanlara idari para cezaları, faaliyet izni iptali gibi yaptırımlar uygulanabilecek.

Bu durum, özellikle ihracat yapan firmalar için hayati önemde. Zira Avrupa Birliği, karbon vergilendirmesi uygulayan firmaları “düşük riskli” kabul edecek.

6. Sosyal Etki ve “Adil Geçiş” Politikası

Yasa kapsamında “adil geçiş” kavramı da hukuk sistemine girdi. Fosil yakıtlardan vazgeçerken, bu sektörlerde çalışan işçilerin mağdur olmaması, istihdam kaybı yaşanmaması için sosyal destek ve eğitim politikaları uygulanacak.

Hayatımızda Neler Değişecek?

  • Enerji ve ulaşım maliyetleri artabilir, çünkü karbon fiyatlaması ürünlere yansıtılacak.

  • Yeni iş kolları doğacak: karbon denetçiliği, iklim danışmanlığı, yeşil enerji üretimi gibi alanlarda istihdam artacak.

  • Tüketiciler, daha çevreci ürünlere yönelmek zorunda kalacak.

  • Belediyeler, yerel iklim uyum projeleri yürütmekle sorumlu olacak.

  • Firmalar, çevreye duyarlı üretim modellerine geçmek zorunda kalacak.

İklim Değişikliği Kanunu, Türkiye’nin çevre ve enerji politikasında bir dönüm noktasıdır. Bu yasa ile birlikte hem kamu hem özel sektör, çevresel sorumluluklarını daha sistematik ve yasal çerçevede yerine getirmek zorunda kalacak. Bu süreç ilk etapta maliyetli ve zorlayıcı gibi görünse de, uzun vadede Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme vizyonuna katkı sunacak köklü bir değişimi beraberinde getirecektir.

Resim

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.