Connect with us

GÜNCEL

Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti

Türkiye’nin en büyük tekstil firmalarından biri olan BR Berteks, yaşadığı mali darboğazı aşamayınca konkordato talep etti. Mahkeme, üç aylık tedbir verdi şirketi hacizlere karşı korumaya aldı. Bir dönem 1000 kadar çalışanı olan şirket, dünya moda devleri Zara ve Mango’nun da tedarikçileri arasındaydı.

Yayınlanma:

|

Tekstil sektöründeki geçmişi yarım asrı bulan BR Berteks (Berteks Uluslararası Dış Tic. AŞ ve Berteks Konfeksiyon Ürünleri San. Dış Tic. Limited Şti) bir süredir yaşadığı mali darboğazı aşmak için yoğun bir çaba gösterdi. Ancak şirket sıkıntıları aşamadı. Piyasaya yüklü miktarda çek verdiği bilinen BR Berteks, şirketlerin yeniden toparlanmasına imkân veren konkordatoya başvurma kararı verdi.

3 aylık geçici mühlet istedi

Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne şirketler adına yapılan başvuruda, 3 aylık geçici mühlet talep edildi. Dava dilekçesinde, şirketlerin borçlarına şahsi kefaleti olan Bülent Aydın ve İbrahim Aydın’ın da konkordato kapsamına alınması talep edildi.

Hacizlere karşı korumaya alındı

Başvuruyu ve konkordato projesini değerlendiren mahkeme, üç aylık geçici mühlet verdi. Mahkeme, üç kişilik de geçici konkordato komiseri görevlendirmesi yaptı. Bu kararla birlikte her iki şirket ile hissedarları, hacizlere karşı korumaya alınmış oldu.

Dünya devlerine üretim yapıyordu

Bir dönem 1000 kadar çalışanı bulunan BR Berteks, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları listesine de girmişti. Şirket üretiminin önemli bir bölümünü uluslararası markaların talebi doğrultusunda üretiyordu. BR Berteks’in Sinop’ta büyük bir üretim tesisi bulunuyor. Şirketin Sırbistan’da da bir üretim tesisi bulunuyordu.

KAYNAK: halktv.com.tr

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ADIM ADIM DÜNYA KRİZİNE HAZIR OLUN

Yayınlanma:

|

ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı gümrük vergileri, küresel piyasalarda adeta şok etkisi yarattı.

Çin’in Trump’a sert misillemede bulunmasıyla ABD borsalarında iki günlük değer kaybı 5,4 trilyon dolara ulaşırken, ABD ve dünya ekonomisi için resesyon beklentisi arttı.

FED BAŞKANI DA KARAMSAR

ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell’ın tarifelerle ilgili “muhtemelen daha yüksek enflasyon ve daha düşük büyüme olacak” açıklaması, finansal piyasalardaki depremi büyüttü.

Powell, “tarifelerin beklenenden belirgin ölçüde yüksek olduğunu ve etkilerinin de muhtemelen yüksek olacağını” söyledi.

BORSALARDA SERT KAYIPLAR

New York Borsası’nda S&P 500 endeksi, perşembe günkü yüzde 4,8’lik düşüşün ardından dün de yüzde 6 geriledi.

Nasdaq Bileşik endeksinde düşüş, aralık ortasında gördüğü zirveye göre yüzde 20’yi aştı ve endeks “ayı piyasası” bölgesine girdi.

Bu hafta Avrupa borsaları da sert kayıplar yaşarken gösterge Stoxx 600 endeksinde yüzde 8,4’lük düşüş yaşandı. Bu hafta İngiliz FTSE 100 endeksinde yüzde 7, MSCI Asya endeksinde yüzde 4,5 düşüş görüldü.

TRUMP GERİ ADIM ATMAZSA…

Trump’ın geri adım atmaması durumunda ABD ve Avrupa Birliği ekonomilerinin resesyon yaşamasının muhtemeldir . Trump’ın geri adım atmasını da beklemiyorum .

Eğer bu küresel ticaret savaşı çok kısa zamanda sona ermezse, ABD’nin bu yıl resesyona gireceğini düşünüyorum.

Resesyon, bir ekonomide çeyreklik büyümenin iki çeyrek üst üste negatif olması anlamına geliyor.

ABD’nin en büyük bankası JPMorgan, ABD ekonomisi için 2025 yılı büyüme beklentisini yüzde 1,3’ten yüzde 0,3’e çekti. Banka, ABD ekonomisinde bu yıl yaşanacak bir resesyonun işsizlik oranını yüzde 4,2’den yüzde 5,3’e yükseltebileceğini öngördü.

Küresel ekonomi için resesyon olasılığını yüzde 40’tan yüzde 60’a yükseldi.

1968 yılından bu yana ABD haneleri ve şirketleri için en büyük vergi artışı dünyadan gelecek misillemelerle birlikte ABD iş dünyasında güvenin düşmesinin ve tedarik zincirlerinin bozulmasının tarifelerin etkisini büyütecek.

BÖYLESİ GÖRÜLMEDİ

ABD’nin önde gelen bankası Citibank da 2025 yılı için ABD ekonomisi büyüme tahminini yüzde 0,6’dan yüzde 0,1’e düşürdü.

Citibank analistleri, ABD’nin ekonomik görünümünde belirsizliklerin, Kovid salgını sonrasındaki en yüksek seviyede olduğuna işaret ederek “Şimdiye kadar hiçbir gelişmiş ülke, gümrük tarifelerinin böylesine belirgin ve hızlı şekilde yükseltmedi” yorumunda bulundu.

KORKU ZİRVEDE, PETROL VE BAKIR ÇAKILDI

ABD borsalarındaki beklenen oynaklığı ölçen ve korku endeksi olarak bilinen Vix endeksi de 45,1 puanla, son beş yılın zirvesine yükseldi.
Resesyon korkusu, dün Brent petrolde yüzde 6,5, Batı Teksas petrolünde yüzde 7,4, bakırda yüzde 9’luk fiyat düşüşlerini beraberinde getirdi.
Güvenli liman olarak görülen ABD’nin 10 yıllık hazine tahvili dün yüzde 3,86 seviyesine kadar gerileyerek beş ayın dibini gördü.

Mustafa AKPINAR

Okumaya devam et

EKONOMİ

GÜMRÜK BİRLİĞİNİN GÜNCELLENMESİ YILAN HİKAYESİNE DÖNMÜŞ DURUMDA

Yayınlanma:

|

Yazan:

Peki, Türkiye’nin Gümrük Birliği sürecinde yasadığı sorunlar neler diye kısaca bakacak olur isek;

Türkiye’nin AB ile imzaladığı Gümrük Birliği Anlaşmasında 30 yıl geride bırakmak üzere iken Türkiye tarafı olarak yaşadığımız sorunlara kısaca değinecek olur isek;

· GB esasen sanayi sektörünü kapsamakta, tarım (işlenmiş tarım ürünleri hariç), hizmet sektörlerini, e-ticareti ve kamu alımlarını ise kapsamamaktadır. Türkiye’nin sanayileşme sürecini tam olarak tamamlayamamış, bu nedenle de rekabet gücü sanayileşmiş ülkeler karşısında oldukça düşük seviyede olan ve henüz gelişmekte olan bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle kapsam dışı bırakılan alanların Türkiye aleyhine ekonomik kayıplar yarattığı ortadadır.

· Gümrük Birliği’ne taraf olmanın bir diğer dezavantajı ise, AB’nin üçüncü ülkeler ile yaptığı serbest ticaret anlaşmaları (STA) nedeniyle Türkiye’nin ilave yükümlülükler altına girmesidir. Örnek vermek gerekirse, Şili ile AB arasındaki imzalanan STA gümrük vergilerinin sıfırlanmasını gerektirsin. Bu sayede Şili Türkiye’ye ihracat yaparken, Türkiye gümrük vergisiz bu malı ithal etmek zorunda kalacaktır. Türkiye, Şili’ye aynı ürünü ihraç etmek istese, Türkiye Gümrük Birliği üyesi olmasına rağmen AB üyesi olmadığı için Şili, Türkiye’ye gümrük vergisi uygulayacaktır! Türkiye’nin buna engel olması için tek şansı ise, Şili ile ayrı bir STA imzalamasıdır. Ancak birçok ülke, böyle bir avantajı yakalamışken avantajını kaybetmemek adına yıllarca Türkiye ile ayrı bir STA imzalamaya yanaşmamıştır. Hali hazırda AB’nin imzaladığı 77 STA yürürlükte olup, Türkiye’nin bu ülkelerle eş-zamanlı & otomatik STA yapamaması çok ciddi ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Ülkemizin, üyesi olmadığı ya da olamayacağı bir sisteme, ekonomik pazarını tıpkı üye ülkeler gibi açması, buna mukabil üye ülkelerin AB pazarında sahip olduğu haklardan Türkiye’nin tümüyle yararlanamaması ne iktisaden ne de politik olarak kabul edilebilir bir durum değildir.

· Ulaştırma kotaları ve TIR sürücülerine getirilen vize zorunluluğu uygulamaları.

· Gümrük Birliği içerisinde, süreçlerle alakalı olarak ortaya çıkan sorunların çözümü adına tam anlamıyla etkin bir çözüm sistemi & mekanizmasının olmayışı ticari sorunların derinleşmesine neden olmaktadır.

Gümrük Birliği’nin güncellenmesi sürecinde haliyle Avrupa Yeşil Mutabakatına da uyum sağlaması gerekiyor. Yeşil Mutabakat çerçevesinde AB, ticaret ve yatırım yaparken yeşil ürünlere ve hizmetlere ağırlık vermeyi ve iklim dostu kamu alımlarını teşvik etmeyi hedefliyor. Bu planlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin karbon salınım miktarını düşürmemesi ve yeşil düzenlemeleri takip etmemesi, tüm sorunlarına rağmen Gümrük Birliği’nin getirdiği mevcut avantajların da kaybolmasına ve ülkemizin rekabetçiliğinin azalmasına yol açabilecek niteliktedir.

Sonuç olarak, gerek karbon vergilemesi tedbirlerinin, gerekse gümrük birliği güncellenmesi sürecinin acilen tamamlanması gerekli.

Onur ÇELİK

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Likidasyon ve panik: Ne var ne yok sat!

Yayınlanma:

|

Yazan:

Geride bıraktığımız hafta, küresel mali piyasalar, tarife savaşlarının gölgesinde adeta likidasyon eğilimine sahne oldu. Teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq 100 endeksi, Perşembe günü %5,5 gerilemesi ardında Cuma günü de %6 gerileyerek (Mart 2020’den bu yana en sert düşüş) tepeden %20’den fazla düşmek suretiyle resmen ayı piyasasına girdi. ABD borsalarında Şubat 19’dan bu yana toplamda 11 trilyon dolar büyüklüğünde bir değer silindi. Ekonomik büyüme ve şirket kârlılık beklentileri aşağı yönlü revize edilirken, JPMorgan analistleri küresel resesyon olasılığını %40’tan %60’a yükseltti.

Bu gelişme, piyasalardaki karamsarlığın derinleştiğini ve ekonomik çalkantı riskinin artık daha ciddiye alındığını gösteriyor. Kötümserliğin çarpıcı bir göstergesi olan Cboe Volatilite Endeksi (VIX), Nisan 2020’den bu yana en yüksek seviyesine ulaşarak piyasalarda belirsizlik ve korkunun zirveye tırmandığını ortaya koyuyor. En büyük 500 şirketin işlem gördüğü S&P500 endeksi sadece iki günde %10’dan fazla değer kaybederek tarih boyunca yedinci kez bu tür bir çöküş yaşadı. Bu tür sert düşüşler en son Lehman Brothers çöküşünde (2008) ve pandemide (2020) yıllarında görülmüştü. Yatırımcı duyarlılığını ölçen Korku ve Açgözlülük Endeksi aşırı korku seviyesine gerilerken, küresel belirsizlik endeksi de pandemi döneminin de üzerine çıktı.

Hisse senedi piyasalarında yaşanan sert düşüşler, kıymetli madenleri baskı altına alırken, her gün yeni rekorlar kırmasına alıştığımız altın haftanın son iş gününde %2,5 düşerek Kasım ayından bu yana en büyük kaybını yaşadı. Satış baskısı o kadar güçlü bir şekilde yaşandı ki, yatırımcılar zarardaki pozisyonlarına karşı kârdaki pozisyonlarını da satmaya başladı. Gümüş son üç ayda biriken kazanımlar yalnızca iki günde silerek %14’e yakın geriledi. Ancak buna rağmen, fiziki altın ve gümüş talebinin durmadığını görüyoruz. COMEX (New York merkezli emtia borsası) üzerindeki fiziki altın stoku rekor kırarken, fiziki gümüş biriktirme de olağanüstü seviyelere çıkmış durumda! Daha basit bir anlatımla, piyasada satış dalgası güvenli liman altına da sıçramış olsa bile, yatırımcılar fiziki altın ve gümüş toplamaya hız kesmeden devam ediyor. Bu da yatırımcıların uzun vadeli risklere karşı korunma amaçlı pozisyon aldığını gösteriyor.

Türbülans boyutuna ulaşan satış baskısı sonrası piyasalar FED’in bir noktada devreye gireceğini ciddi bir şekilde fiyatlamaya başladı. Şöyle ki, kısa bir süre önce faiz indirimi beklemeyenlerin sayısı ciddi boyutlara ulaşırken, gelinen noktada piyasalar uçtan uca savrularak yılın geriye kalan kısmında dört kez toplam 100 baz puan indirim fiyatlamaya başladı. Bu gelişmelerin müsebbibi de Trump politikaları ve beraberinde yaşanan büyük belirsizlik olduğunu not etmek gerekiyor. Trump, FED başkanı Powell’a çağrı yaparak faiz indirmesi için doğru bir zaman olduğunu söylerken, Başkan Powell ise Cuma günü yapmış olduğu açıklamada, Trump yönetiminin beklenenden daha yüksek gümrük tarifeleri nedeniyle ekonomide kalıcı enflasyon riskinin arttığını belirtti. Powell, bu durumun hem enflasyonu yükseltip hem de büyümeyi yavaşlatabileceğini ve FED’in iki temel hedefi olan fiyat istikrarı ile tam istihdamı tehdit ettiğini vurguladı. Bu arada her ayın ilk cuması açıklanan kritik ABD istihdam raporu yaşanan piyasa çöküşünün gölgesinde kalsa da, sürpriz bir şekilde beklentilere oranla daha kuvvetli geldi. Tarım dışı bordrolu çalışan sayısı 228bin artarken işsizlik oranı hafifçe artarak %4,2 oldu. Maaş göstergesi ise yıllık bazda tahminlerin altında %3,8 olarak gerçekleşti.

Yeni gün başlangıcında, Asya cephesinde, likidasyon eğilimi ve panik işlemlerinin hız kesmeden devam ettiğini görüyoruz. Beyaz Saray’ın gümrük tarifelerinde geri adım atmaması ve ABD Başkanı Trump’ın Çin ile anlaşmaya yanaşmaması yatırımcı güvenini sarstı. Küresel durgunluk ihtimalinin artmasıyla birlikte gösterge endeks Tokyo borsası %7,5 gerilerken, Hong Kong’un Hang Seng endeksinde kayıp %10’u aştı. Pasifiğin diğer ucunda, ABD cephesinde ise geçen haftaki tarife açıklamalarının ardından trilyonlarca dolarlık piyasa değerinin silinmesi ile başlayan iki günlük satış dalgasının devam ettiğini görüyoruz: vadeli işlemlerde S&P500 %3’ün üzerinde düşerken, Nasdaq’da düşüş %4’ü aştı. Gözler ‘kurtarıcı’ olarak FED’i takip etmeye başladı. Yukarıda da değindiğim üzere, her ne kadar FED Başkanı pek oralı olmasa da, olağan Mayıs ayı FOMC toplantısına yönelik faiz indirimi sürat kazanmaya (%56) başlarken, yılın geriye kalanına yönelik faiz indirim beklentileri de yaklaşık beşe yükseldi!

Güvenli limanlara yönelişle ABD tahvil faizleri yaklaşık 10 baz puan gerileyerek %3,90 seviyesine gerilerken, Dolar, İsviçre Frangı, EUR ve YEN karşısında zayıfladı. Brent cinsi ham petrolün varil fiyatı bu sabah %2 daha düşerek 63 dolar seviyesine gerilemek suretiyle pandemi döneminden bu yana en düşük seviyesini test etti. Böylelikle son dört günlük çöküş yaklaşık %16 oldu! Okurlarımız petrole yönelik bu yıl hiç olumlu görüş vermediğimiz gibi petrolü beğenmediğimizi de hatırlayacaklardır. Güvenli liman altın sabah ilk işlemlerde 2,975 dolar seviyesine kadar gerilemesinin ardından 3,030 dolar seviyesine toparlanırken, gümüşün de ons fiyatı benzer bir şekilde 28,30 dolar seviyesine kadar gerilemesinin ardından 30,80 dolar seviyesine kadar yükseldi. Haftalardır 81bin dolar seviyesini test edip tekrar yukarıya yönelen Bitcoin, yaşanan türbülanstan payını alarak 77bin dolar seviyelerine kadar geriledi. Teknik mânâda aşağıda 72bin dolar seviyesine kadar geri çekilme bizler pek de şaşırtmayacaktır. Bir diğer büyük kripto para birimi olan Ethereum ise son iki haftada %20’den fazla geriledi.

Dönelim kısaca Türk mali piyasalarına… Brent cinsi ham petrolün varil fiyatının %13 gerilemesi, net enerji ithalatçısı ülkeler için büyük fırsatlar yaratacağını düşünüyoruz. İçinden geçtiğimiz dönemi büyük bir türbülans olarak tanımlasak da, bu karmaşık küresel ortamda, bazı gelişmelerin Türkiye için önemli fırsatlar da barındırdığını göz ardı etmiyoruz. Mesela, petrol fiyatlarının geldiği seviye, Türkiye’nin enerji maliyetlerini düşürerek cari açıkta ve enflasyonla mücadelede elini güçlendirebilir.

Yakın çevremizdeki jeopolitik gelişmelere baktığımızda, KKTC’de başlayan müzakerelerden Suriye ve Ukrayna’nın yeniden inşasına kadar geniş bir yelpazede Türk müteahhitlerine ciddi görevler düşmesi bekleniyor. ABD’nin artan askeri harcamaları karşısında Avrupa’nın savunma konusunda Türkiye’ye yönelebileceği bir dönemden geçiyoruz. Bu durum, Türkiye’nin AB sürecinin yeniden canlanmasına da zemin hazırlayabilir.

Diğer yandan, ABD ile ilişkilerde pozitif bir ivme söz konusu. Trump dönemiyle başlayan ve Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kurulan yakın diyalog sayesinde, Türkiye ABD’ye ihracatta görece düşük tarifelerle daha fazla pazar payı elde etme şansını yakalayabilir. Elbette, son haftalarda yaşanan siyasi gelişmeler olmasaydı, TCMB’nin yıl sonuna kadar her toplantıda faiz indirimine gitmesi ve rezervlerde yaklaşık 32 milyar dolarlık erime yaşanması da pek muhtemel olmayabilirdi. İvedi bir şekilde, iç siyasette tansiyonu düşürmek ve yeni dünya düzenine uygun, rasyonel ve kapsayıcı bir ekonomik hikâye yazmak gerektiğinin altını çizmek isteriz. Türkiye’nin potansiyeli, doğru yönetildiğinde bölgesel türbülansı avantaja çevirebilecek güçte olduğunu düşünüyoruz.

USDTRY kuru yeni güne, TCMB’nin defans hattını çektiği, Çanakkale geçilmez 38,00 seviyesinde salınarak başlarken, CDS risk primi ise 352 baz puan seviyesine yükselerek Kasım 2023’ten bu yana en yüksek düzeye geldi. Döviz piyasasında tansiyonun göreceli olarak düştüğünü kabul etsek de, 3 Nisan valörlü işlemlerde TCMB düşündüğümüz kadar rezerv biriktiremediğini görüyoruz. TCMB’nin net yabancı para pozisyonu 500 milyon dolar iyileşirken, yukarıda değindiğimiz üzere günler içerisinde ~ 32 milyar dolar eridi.

Elbette büyük bir belirsizliğin yaşandığı istisnai derecede olumsuz bir dönemden geçtiğimizi pekâlâ biliyoruz. Trump’ın ateşlediği tarife savaşları küresel ekonomi üzerine adeta çökerken, yaşanan likidasyon eğiliminin çok da uzun boylu olmayacağını düşünüyoruz. Olumsuz gelişmelere yeterince sert bir tepki verdiğine ikna olan piyasalarda rasyonel fiyatlama eğiliminin başlaması ile mevcut fiyatlamaların da ucuz olduğuna yönelik inancın pekişeceğini, yeni bir dengenin ve ‘hikâyenin’ başlayacağını düşünüyoruz. İşte o an gelince, trende yer almaya çalışmak gerektiğini düşünüyoruz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Kaynak: altinpiyasa.com

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.