Connect with us

EKONOMİ

ZİNCİR MARKETLER ÇOK MU KAR EDİYOR?

Yayınlanma:

|

✅ Zincir Marketler niçin Günah keçisi ilan edildi?
✅ Zincir Marketler Enflasyonun nedeni mi?
✅ Fahiş fiyat uyguluyorlarsa karları da fahiş olması gerekmiyor mu?
✅ Zincir Marketler çok mu kar ediyor?
✅ Zincir Marketler mağaza başına ne kadar kar ediyor?
✅ Zincir Marketler çalışan başına ne kadar kazanıyor?
✅ Zincir Marketlerin kaç mağazası var, kaç çalışanı var?

 

Fahiş fiyat uyguladıkları suçlamaları ile karşı karşıya kalıp; Enflasyon ve fiyat artışların baş düşmanı ilan edilen Zincir Marketlerde karlılık ne durumda. Öyle ya fahiş fiyat uyguladıklarına göre çok kar elde etmeliler. Günah Keçisi ilan edilen Zincir Marketlerin bilançolarını  yakından incelediğimizde işin renginin o kadar olmadığı, haksızlık yapıldığı ortaya çıkıyor. En azından rakamlar ile söylemler örtüşmediği gibi ciddi sapmalar var. Bu market işi çok karlı biz de bu işi yapalım; “eşim 2 çocuğumla bu işi başkasını çalıştırmadan da yaparım” diyenler bu yazıyı okumadan paralarını yatırmasın bence! İşin aslı uzaktan görüldüğü gibi değil.

ÇALIŞAN VE MAĞAZA SAYISI NE KADAR?

Değerlendirmeye alınan 5 mağaza zincirinin 2021 sonunda toplamda 23.228 mağazası; 162.226 çalışanı istihdam ediyordu. 2022 ilk dokuz ayında mağaza sayısı 1.948 artarak 25.176 adete ulaşırken; çalışan sayısı da 19.948 artarak 182.174‘e ulaşmış durumda.

Bilanço ve rakamlar ile dikkat dağıtmayacağım. Bu sefer herkesin anlayacağı şekilde basite indirgeyerek durumu anlatacağım. Zincir Market denince iki veriden karlılığa bakalım. Birincisi; inceleyeceğimiz 5 market zincirinin 2022’deki toplam 25.179 mağaza sayısına göre bu marketler ne kadar kazanıyor! İkincisi; yine 5 market zincirinin toplam istihdam ettiği 182.174 çalışan başına ne kadar kar ettiği!

MAĞAZA VE ÇALIŞAN BAŞINA ORTALAMA NE KADAR KAR EDİLİYOR

A101 Yeni Mağazacılık A.Ş Borsa’da işlem görmediği için, KAP’da mali verileri yer almıyor. Firmanın sitesinde de yayınlanmıyor. Bu nedenle 11.000′den fazla mağazası 61.000′den fazla çalışanı olan A101’i değerlendiremiyoruz. Karlılığını bilmediğimiz için de mağaza ve çalışan başına karlılığı da hesaplayamıyoruz. Paylaşırlarsa seve seve değerlendiririz. Açık kaynaklardan ( KAP bildirimleri )  elde ettiğimiz bilgiler ile BİZİM TOPTAN, BİM, MİGROS, ŞOK MARKETLER ve CarrefourSA‘nın verileri bize sektör hakkında net bilgiler veriyor. O zaman değerlendirmeye aldığımız beş zincir market firmalarına bakalım.

BİZİM TOPTAN

2021 sonuna göre; BİZİM TOPTAN‘ın 173 mağazası; 1.726 çalışanı var. Toplam Karlılığı da 82,2 milyon TL.  BİZİM TOPTAN 2021 yılında mağaza başına 475 bin TL kazanmış; yuvarlarsak aylık ortalama 40 bin TL yapar. Çalışan başına da yıllık 48 bin TL kazanmış. Aylık çalışa başın sadece 4 bin TL yani. 2021’de Mağaza başına en çok kazanan BİZİM TOPTAN olduğu düşünüldüğünde bir yatırımcı için aylık 48 bin TL gelir ve çalışan başına sadece 4 bin TL aylık gelir ne kadar yatırımcıyı mutlu eder tartışılır.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; BİZİM TOPTAN’ın 178 mağazası; 2.206 çalışanı ile 92 milyon TL karlılığı yakaladı. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 517 bin TL karlılık yaptı. Mağaza başına Aylık ortalama 57 bin TL kazandı. Çalışan başına yıllık karlılık da 42 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama çalışan başına 4 bin 666 TL kazandı yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

MİGROS

2021 sonuna göre; MİGROS‘un  2.565 mağazası; 40.470 çalışanı var. 20221 yıllık Karlılığı da 358,9 milyon TL.  MİGROS 2021 yılında mağaza başına 140 bin TL kazanmış; yuvarlarsak aylık ortalama 12.666 TL yapar. Çalışan başına da 9 bin TL kazanmış. Aylık firmanın kazancı da 750 TL demektir. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; MİGROS’un 2.750 mağazası; 44.142 çalışanı ve 1,4 milyar TL karlılık açıkladı. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 514 bin TL karlılık yakalamış durumda. Aylık ortalama 57 bin TL demektir. Çalışan başına karlılık da 32 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama personel başına 3.555 TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

BİM – BİRLEŞİK MAĞAZACILIK

2021 sonuna göre; BİM‘in  10.489 mağazası; 70.197 çalışanı var. Toplam Karlılığı da 2,9 milyar TL.  BİM 2021 yılında mağaza başına 281 bin TL kazanmış; aylık ortalama 23 bin TL yapar. Çalışan başına da yıllık 42 bin TL kazanmış. Aylık çalışa başın sadece 3.500 TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; BİM’in 11.274 mağazası; 79.817 çalışanı var. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 426 bin TL karlılık yakalamış durumda. Aylık ortalama 47 bin TL demektir. Çalışan başına karlılık da 60 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama çalışan başına 6.666 TL kazanmış yani.

ŞOK MARKETLER

2021 sonuna göre; ŞOK‘un 9.247 mağazası; 39.659 çalışanı var. Toplam Karlılığı da 318,9 milyon TL.  ŞOK 2021 yılında mağaza başına 34 bin TL kazanmış; aylık ortalama 2.833 TL yapar. Çalışan başına da yıllık 8 bin TL kazanmış. Aylık çalışa başın sadece 666 TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; ŞOK’un 10.141 mağazası; 45.264 çalışanı var. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 178 bin TL karlılık yakalamış durumda. Mağaza başına Aylık ortalama 19.777 TL demektir. Çalışan başına karlılık da 40 bin TL olarak gerçekleşmiş durumda. Aylık ortalama 4.444  TL yani. Çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış durumda.

CarrefourSA

Değerlendirilen zincir mağazalardan Zarar sarmalından kurtulamayan tek firma CarrefourSA. Firma son 5 yıldır karlılığı yakalayamadı.

2021 sonuna göre; CarrefourSA‘un 754 mağazası; 10.174 çalışanı var.  2021 yıl sonunda 430 milyon TL zarar etti.  CarrefourSA 2021 yılında mağaza başına 571 bin TL zarar etti. Çalışan başına da yıllık 42 bin TL zarar etti.

2022 3. çeyrek ( Eylül sonu ) mali verilerine göre baktığımızda; CarrefourSA’nın 836 mağazası; 10.745 çalışanı var. Mağaza başına yılın ilk dokuz ayında 221 bin TL zarar etti. Çalışan başına yıllık zararı 17 bin TL oldu.

BU İŞ YAPILIR MI?

Yukarıda bilinen ve fahiş fiyat suçlaması ile karşı karşıya kalan zincir marketlerin mağaza başına ve çalışan başına ne kadar kar elde edildiğini düşündüğümüzde; “eşim ve 2 çocuğum ile bu işi yaparım” derseniz; 7 gün ortalama 12 saat çalışıp; kişi başı 4 bin TL’den 4 kişi ailece ortalama aylık 16 bin TL kazanacaksınız! Karar sizin! Kişi başı asgari ücret altında geliri kabul ettiniz demektir.

Firmalar açısından baktığımızda hemen hemen hepsinde aylık bazda çalışan firmadan aylık daha fazla kazanmış!

ZİNCİR MARKETLERİN MALİYETLERİ NASIL ARTTI!

Zincir marketlerde fiyatların artmasında hiç kuşkusuz girdi maliyetlerin artışının etkisi oldu. Başka bir ifade ile zincir marketler ürünlerin fiyatlarını aynı maliyet ile alıp karlılıklarını kat ve kat artırmadı. Bir defa Elektrik, İşçilik, Nakliye, Kira gibi giderler özellikle son 2 yılda arttığı için ister istemez aynı ürünü aynı fiyata satamadılar. Üstelik yüklü miktarda alımlarda uygun fiyata mal almalarına rağmen, girdi maliyetlerindeki artışa göre karlılık düzenlediğinde ister istemez fiyatlar da kendiliğinden arttı. Genel ya da Gıda Enflasyon artışını zincir marketler üzerine yüklemek işin kolay tarafı, o zaman akaryakıt, enerji, işçilik maliyetleri nasıl arttı? Zincir Marketler bu girdilerin fiyatını artıramadıklarına göre Enflasyona göre, maliyete artışına göre satış fiyatını ayarlayan Zincir Marketlere yüklenmek “algı operasyonundan” başka bir şey olmadığı yönünde şüpheleri de artırmış durumda. Enflasyonu Zincir Marketler yaratıyor suçlamasının toplumdaki karşılığı her geçen gün azalıyor, inandırıcılığı azalıyor. Zira son seçimlerde marketlere alternatif kurulan market çadırlar seçimin ertesi günü kapatılması nasıl açıklanacak? Vatandaş soruyor; Zincir Marketler neden Enflasyon sonuç ise; Tarım Kredi Kooperatiflerinde hangi ürün yarı fiyatına? BİM CEO’sunun açıklamalarına karşı çıkan Ülker Grubuna bağlı ŞOK Marketler ürünleri yarı fiyatına satsın da o zaman görelim! Demek ki Fahiş Fiyat söyleminin altı dolu değil, gerçekliği de! Raf ömrü, alternatif maliyet, serbest piyasa ekonomi koşulları dikkate alınmadan sadece zabıta tedbirler ile denetimler yapılıp cezalar kesilmesi Enflasyonu ve Fiyat artışını engellemiyor, alakası da yok zaten. Fiyat artışının ve Enflasyonun kontrol altına alınması için buna neden olan koşulların ve nedenlerinin ortadan kaldırılması gerekir. Sonuca değil, nedene odaklanmadan yapılan girişimlerin inandırıcılığı olmuyor! Enflasyon sorununa Çözüm de olmaz zaten! Enflasyon düşse de görünen o ki fiyat artışları uzun bir süre daha devam edecek…

Enflasyon ile mücadele Market fiyatları kontrolü ile değil; Tarım Politikasına odaklanmayla, girdi maliyetlerini düşürmekle; Planlı Kalkınma Stratejileri ile Sanayi girdilerinin üretilmesiyle, liyakat sahibi ekiplerle, en önemlisi GÜVEN ortamı sağlamayla olur! Geleceğini göremeyen hiç bir toplum geleceğini de planlayamaz! Bazı şeyleri belli ki yaşayarak öğreneceğiz!

Erol TAŞDELEN – Ekonomist    www.bankavitrini.com

EKONOMİ

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dünya enerji güvenliğinin kalbinde yer alan Hürmüz Boğazı, küresel ticaretin ve petrol taşımacılığının en kritik geçitlerinden biridir. Ancak bu boğazın geçici dahi olsa kapanması, sadece bölgeyi değil, tüm dünya ekonomisini derinden etkileyebilecek bir kriz senaryosudur. Bu yazıda, Hürmüz Boğazı’nın önemi ve kapanmasının olası sonuçları detaylı bir şekilde incelenmektedir.

HÜRMÜZ BOĞAZI’NIN STRATEJİK ÖNEMİ

Hürmüz Boğazı, İran ile Umman arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni Umman Denizi’ne bağlar.
Bu dar geçit, dünyanın en büyük petrol üreticilerinden olan Suudi Arabistan, Irak, Kuveyt, İran, BAE ve Katar’ın deniz yoluyla petrol ve doğalgaz ihracatında tek çıkış kapısı niteliğindedir.

  • Günlük yaklaşık 17-20 milyon varil petrol bu boğazdan taşınmaktadır.

  • Bu miktar, küresel petrol ticaretinin yaklaşık %20’sine denk gelir.

  • Ayrıca Katar’ın sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatının da büyük bölümü bu yoldan geçer.

ENERJİ VE EKONOMİK SONUÇLARI

1. Petrol Fiyatlarında Şok Artış

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, arz şokuna yol açar.

  • Petrol fiyatları birkaç gün içinde 150-200 dolar/varil seviyelerine çıkabilir.

  • Enerji ithalatçısı ülkelerde enflasyonist baskılar oluşur.

  • Üretim maliyetleri artar, ekonomiler yavaşlar, stagflasyon riski doğar.

2. Küresel Tedarik Zincirinin Bozulması

  • Asya, Avrupa ve ABD’ye enerji taşıyan petrol tankerleri seferlerini durdurmak zorunda kalır.

  • Enerjiye bağımlı endüstriler (otomotiv, plastik, gübre vb.) ağır darbe alır.

  • Alternatif boru hatları kapasite olarak yetersizdir.

JEOPOLİTİK VE ASKERİ SONUÇLARI

1. ABD-İran Gerilimi Zirveye Çıkar

İran’ın boğazı kapatma tehdidi veya fiilî kapatma girişimi, ABD ve müttefiklerinin askerî karşılık verme ihtimalini doğurur.
Bölgedeki ABD Donanması’nın varlığı bu senaryo için hazırdır.

2. İsrail, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri Tetikte Olur

İran’ın bu hamlesi bölge ülkeleri tarafından ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirilir.
Silahlanma hızlanır, bölgesel çatışma riski artar.

3. Askerî Müdahale ve Savaş Riski

Deniz yolunun açık tutulması için ABD önderliğinde çok uluslu bir askerî müdahale gündeme gelebilir.
Bu durum petrol bölgelerinde bombalamalara, deniz trafiğinin askıya alınmasına neden olabilir.

Irak Dışişleri Bakanı'ndan “Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel enerji  piyasasında kriz çıkar” uyarısı

ALTERNATİF ENERJİ ROTALARI VAR MI?

  • Suudi Arabistan ve BAE, bazı petrolünü Hürmüz dışındaki boru hatlarıyla taşıyabilir.
    Ancak bu yolların kapasitesi sınırlı ve tüm ihracatı karşılamaktan uzaktır.

  • Katar LNG’si içinse alternatif güzergâh neredeyse yoktur.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ NE OLUR?

  • Türkiye enerji ithalatının büyük kısmını bu bölgelerden sağlamaktadır.

  • Fiyatlar arttığında Türkiye’nin enerji faturası büyür → cari açık artar.

  • Bu durum TL üzerinde baskı oluşturur, enflasyon hızlanır.

Hürmüz Boğazı’nın kapanması, sadece bölgesel değil, küresel bir kriz anlamına gelir. Petrol ve gaz piyasasında arz şoku yaratır, küresel ekonomiyi durma noktasına getirebilir. Jeopolitik gerilimlerin zirveye çıktığı bir ortamda bu boğazın güvenliği, dünya düzeni açısından kırılma noktasıdır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Limonlar Kredi Aldığında: Asimetrik Bilginin Finansal Sistemdeki Yankısı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankaların kredi sistemlerinde giderek daha sık karşılaştığımız bir tablo var: Gerçek kredi değerliliği taşımayan birey veya işletmelere, sistemsel boşluklar nedeniyle kredi limitleri açılıyor. Kredi puanı iyi görünüyor, limit mevcut—ama geri ödeme kabiliyeti yok. Neye benziyor, biliyor musunuz? George Akerlof’un 1970’te yazdığı kendisine Nobel iktisat ödülü aldıran “limon piyasası”na.

Asimetrik Bilgi Sorunu:

Akerlof’un teorisinde, alıcı ve satıcı arasındaki bilgi dengesizliği nedeniyle kaliteli ürünler (iyi arabalar) piyasadan çekilir, yerine “limonlar” (kötü arabalar) kalır. Bugünün kredi sisteminde ise:

  • Banka, müşterinin gerçek riskini göremiyor (ya da görmek istemiyor).
  • Müşteri, sistemin sunduğu limitlere ulaşıyor, kredi kullanıyor.
  • Böylece finansal piyasada “limon” krediler çoğalıyor: riskli, sürdürülemez, görünürde aktif.

Sonuç Ne Olur?

  • Gerçek değerliliğe sahip kullanıcılar daha pahalı krediye ulaşır.
  • Sistem, kendi içindeki çürüklüğü fark edemez.
  • Uzun vadede bu asimetrik bilgi, toplu bir güven krizine dönüşür. Tıpkı Akerlof’un uyardığı gibi…
  • Finansal sistemler gelişiyor, algoritmalar daha sofistike hale geliyor—ama hâlâ “insanı” göremeyen modellerle çalışıyoruz. Kredi vermek sadece matematik değil; güvenin, bağlamın ve davranışsal içgörünün birleşimidir.
  • “Kredi sadece bir limit değil, bir güven oyudur.”

Kredi sistemleri giderek daha sofistike hale geliyor. Algoritmalar, puanlama sistemleri, dijitalleştirilmiş değerlendirme modelleri… Peki ama hâlâ “insanı” göremeyen bu sistemler gerçekten güvenli mi?

George Akerlof, 1970’te “limon piyasası” teorisini ortaya attığında otomobil piyasasını örnek gösteriyordu. Bugün ise aynı teoriyi bizzat kredi piyasasının içinde yaşıyoruz: asimetrik bilgi, yani tarafların eşit derecede bilgi sahibi olmaması, sistemi yavaş yavaş çürütüyor.

Gözlemlerimden İki Sessiz Hikâye

Firma kârlı göründü, konkordatoya girdi. Bir yıl önce denetimini yaptığım bir firmayla denetim sırasında yaşadığımız bir anlaşmazlık yüzünden yollarımız ayrılmıştı. Geçtiğimiz günlerde konkordato ilan ettiklerini öğrendim. İlginçtir: Banka kredileri denetim sonrası son bir yılda ciddi oranda artmıştı. Bilanço ise temizdi—görünürde. Ama içini bilen biri olarak şunu söylemeliyim: stoklar şişirilmişti. Sayım tutanakları arasındaki fark 3 milyon dolar kadardı.

Stoklar yalansa, bilanço da yalandır. En kolay oynanan kalem de budur çünkü. “Stoklarda 3 milyon dolarlık yapay bir değerleme vardı—bu, bilanço üzerinde kar gibi görünse de gerçekte zarardı.” Bankalar ne yaptı? Kağıt üstündeki görüntüye bakıp kredi verdiler. Mali analizlerin yapamadığı tek şey stok denetimidir, stoklarda ne yazıyorsa kabul edilir. Şu sorularla meşgul olduklarını da hiç zannetmiyorum: Stok sayım tutanak raporu mevcut stoklarla karşılaştırıldı mı? Stok sayım tutanağını kim hazırlamış? Bağımsız denetim mi yoksa şirket personeli mi? Firma son yıllarda matrah artırmış mı? Tedarikçi bakiye hareketleri stok değer hareketleriyle uyumlu mu? Stoklarda dikkat çekici bir durum var mı? Hammadde stoğu mamül stoğundan fazla mı? Şirket ERP sisteminden stok değerleme raporu alındı mı? Sorular çoğaltılabilir.

Çalışanlarına maaşlarını ödemeyen firma, kredi kullanıyor.

Geçenlerde eski bir öğrencim aradı: Çalıştığı firma 3 aydır maaş ödemiyormuş ama aynı zamanda bankalardan kredi kullanmaya devam ediyormuş. Hatta patronunun yeni bir konut satın aldığını duymuş. Bana sorduğu soruya gelirsek: “İş davası açarsam banka hesaplarına bloke konulur mu?

Banka sistemleri SGK kayıtlarını kontrol etse, firmanın 3 aydır sigorta ödemediğini görecekti. Ama görmedi. Çünkü sistem, sadece rakama ve geçmiş skora bakıyor—insan hikâyesine değil.

Sonuç: Algoritmalar Belki Zekidir, Ama Kördür

Bugünün kredi algoritmaları geçmiş veriye dayanır, davranışı anlamaz, öyküyü okumaz. Böylece sistem, Akerlof’un tarif ettiği gibi, limonlarla doluyor: Gerçekte riskli olan ama kâğıt üstünde sorunsuz gözüken kredilerle. Sonuç? Gerçekten sağlıklı, krediye erişimi hak eden işletmeler bu gölgelerin altında kalıyor.

Serhat CAN

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof. Dr. YILMAZ: Bütçe açıkları dizginlenebilir mi?

Bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak

Yayınlanma:

|

Mayıs ayına ait merkezi yönetim bütçe gerçekleşmelerine göre bütçe fazlası 235,2 milyar TL, kümülatif (Ocak-Mayıs) bütçe açığı da 650,3 milyar TL oldu. Mayıs ayı bütçe fazlası, giderlerdeki önemli bir azalış kaynaklı değil, tersine kurumlar vergisi hasılatının beklendiği gibi mayıs ayında vergi gelirlerini beslemesiyle gerçekleşti.

Rakamla ifade etmek gerekirse; nisan ayına göre mayıs ayında bütçe giderlerinde 43 milyar TL’lik azalışa karşılık bütçe gelirleri 368 milyar TL arttı. Bu artışın hemen hemen tamamı kurumlar vergisi hasılatı kaynaklı.

Önce vergi hasılatındaki değişime bakalım, ardından bütçe giderlerinde azalış olmuş mu, ona bakarız:

Kurumlar vergisi yıllık beyana tabi bir vergi. Aynı zamanda cari vergilendirme döneminin kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere, GVK’da belirtilen esaslara göre ve cari dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödenir. Ocak – Şubat – Mart geçici vergi dönemi beyanname verilme ve ödeme günü 17 mayıs’tı. Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı, 30 Nisan’a kadar verilecek kurumlar vergisi beyannameleri ve bunlara tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 5 Mayıs’a kadar uzattı.

Böylelikle nisan ayında 29,7 milyar olan kurumlar vergisi tahsilatı da mayıs ayında 470,1 milyar TL’ye yükseldi. Hatta mayıs ayında kurumlar vergisi hasılatı vergi gelirleri içindeki payı yüzde 39,4’e ulaştı ki bu oran KDV gibi dolaylı bir verginin payından da yüksekti. Sonuçta bu hasılat bütçede bir rahatlama yarattı.

Mayıs ayında kurumlar vergisi tahsilatı bütçenin imdadına yetişmiş oldu ama yukarıda anlattığım gibi “geçici vergi dönemiydi, geldi ve geçti”.

Bütçenin gelir tarafını temmuz ayında gelir vergisi ikinci taksiti ile ağustos ve kasım aylarında geçici vergi taksitleri bir miktar rahatlatabilir. Ancak aylık olarak artmaya devam eden enflasyon, sıkı para politikasıyla kredi imkanları kısıtlanan firmalar ve artan konkordatolar, hedeflenen vergi gelirlerinden uzaklaşılmasına neden olacak ana faktörler. Ayrıca bütçenin gelir tarafının, borç faizleriyle büyüyen bütçenin gider tarafını telafi etmesi zor görünüyor. O nedenle bütçe açığını dizginlemek hiç de kolay olmayacak.

Bütçe giderlerine şimdi kamuda tasarruf üzerinden bakalım:

Tüm kamu kurumlarının kendi bütçelerindeki kaynaklardan yapacakları harcamalar için tasarruf tedbirlerine uymaları uzun zamandır merakla bekleniyor.

Aşağıdaki hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın mayıs aylarında tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:

Tabloda görüldüğü gibi bir yıl içinde taşıt alım giderleri yaklaşık 2 katına çıkmışHaberleşme ve enerji giderleri de enflasyon oranına yakın bir artış göstermiş. Kırtasiye-baskı giderleri ile temsil-tanıtma giderlerinde ise bir yılda kısmen frene basılmış gibi.

Ancak temsil-tanıtma giderleri bu yılın ilk dört ayında ortalama 65 milyon TL civarındayken, mayıs ayında birden yaklaşık beş katına (316 milyon TL) çıkmış. Yine de bu haliyle geçen yılın mayıs ayındaki 418 milyon TL’nin oldukça altında kalıyor. Umarım ülkemiz en iyi şekilde temsil ediliyordur. 2024’te bu alanda daha fazla gider yapılıyordu, yoksa geçen yıl daha mı iyi temsil ediliyordu?

Bütçe giderlerinde sorunlu kalem: borç faiz giderleri:

Borç faiz giderleri bütçede büyümeye devam ediyor. Özellikle iç borçlanmanın maliyeti bütçeye yansıyor.

Mayıs ayında borç faiz giderleri 111,2 milyar TL, kümülatif olarak 835,8 milyar TL’ye ulaştı. Dahası Haziran ayında yaklaşık 240 milyar TL’lik borç faiz gideri gerçekleştirilecek.

2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 15,7 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 20,9’a yükselmiş durumda. Bu göstergeler ile bütçe hedeflerinden uzaklaşıldığı anlaşılıyor.

Bütçe açıklarını kontrol altında tutmak, pek çok alanda katkı sağlayacak. Öncelikle devletten beklenen görevlerin ve kamu hizmetlerinin hem kalitesinin artmasına hem de zamanında sunulmasına katkı sağlayacak.

Aksine bütçe açığı ve mali disiplinsizlik önemli bir risk göstergesi olduğundan finanse edilmesi aşaması da sorun yaratacak. Bir yandan iç ya da dış borçlanmayla açık finansmanının kendine has riskleri artarken, bir yandan da bütçe açığının doğrudan ya da dolaylı maliyeti topluma yansıyacak.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ – T24

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.