Connect with us

EKONOMİ

TİCARET SAVAŞINDA KAZANAN VE KAYBEDEN ÜLKELER

Yayınlanma:

|

Günümüzde küresel ekonomi, sadece serbest ticaretin rüzgarlarıyla değil; aynı zamanda korumacılığın sert rüzgarlarıyla da şekilleniyor. Ülkeler arasındaki ticaret savaşları, sadece iki tarafı değil, tüm dünyayı etkileyen ekonomik sarsıntılara yol açıyor. Peki bu savaşta kimler kazanır, kimler kaybeder?

Ticaret Savaşı Nedir?

Ticaret savaşı, ülkelerin ithalata ek vergiler koyarak veya ihracat kısıtlamaları uygulayarak karşılıklı olarak ekonomik baskı kurmasıdır. Genellikle jeopolitik, ekonomik üstünlük ve stratejik sektörlerde kontrol sağlama amacıyla başlatılır.

Özellikle ABD ile Çin arasında son yıllarda yaşanan ticaret savaşları, küresel tedarik zincirlerini sarsmış, birçok ülkeyi pozitif ya da negatif yönde etkilemiştir.

Kimler Kazanır?

1. Büyük ve Kendi Kendine Yeten Ekonomiler

  • ABD, geniş iç pazarı sayesinde ithalat yerine yerli üretimi teşvik ederek korumacı politikaların kazananı olabilir.

  • Çin, teknolojide kendi kendine yetebilirse ve bölgesel etkisini artırabilirse, uzun vadede avantaj sağlayabilir.

2. Alternatif Üretici Ülkeler

  • Vietnam, Bangladeş, Endonezya, Meksika gibi ülkeler, Çin’e uygulanan ambargolardan faydalanarak yeni üretim ve yatırım akışlarını kendilerine çekmektedir.

3. Stratejik Kaynak Sahipleri

  • Avustralya, Şili, Kongo gibi ülkeler, nadir toprak elementleri, lityum gibi kritik madenlere sahip olmaları sayesinde öne çıkıyor.

Kimler Kaybeder?

1. İhracata Bağımlı Küçük Ekonomiler

  • Tayvan, Güney Kore, Singapur gibi ülkeler, ABD-Çin hattındaki gerilimde arada sıkışarak hem tedarik hem pazar kaybı yaşayabiliyor.

2. Gelişmekte Olan Ülkeler

  • Türkiye, Brezilya, Arjantin gibi ülkeler, küresel sermaye akışlarındaki daralmadan etkilenerek döviz baskısı, yatırım düşüşü gibi sorunlarla karşı karşıya kalabilir.

3. Avrupa Birliği Ülkeleri

  • Almanya, Fransa, İtalya gibi ihracat odaklı sanayi ülkeleri, özellikle Çin ve ABD’ye olan bağımlılıkları sebebiyle dış ticaret şoklarından zarar görebilir.

Kazanacak ve Kaybedecek Sektörler

Kazanan Sektörler Kaybeden Sektörler
Yerli Tarım ve Gıda Otomotiv (global üretim zincirleri)
Savunma ve Enerji Elektronik ve Çip sektörü
Lojistik ve Alternatif Rotalar Telekomünikasyon ve Bilişim

Uzun Vadeli Bakış: Kazanmak Ne Demek?

Ticaret savaşlarında kısa vadeli kazançlar yanıltıcı olabilir. Gerçek kazananlar, stratejik sektörlerde bağımsız üretim gücünü geliştiren, yenilikçilik sağlayan ve dijital dönüşümü başaran ülkeler olacaktır.

ABD, yarı iletken ve yapay zeka alanlarını içeride güçlendirirse; Çin, dışa bağımlılığını azaltırsa; gelişmekte olan ülkeler tedarik zincirlerini kendine çekerse, bu savaşta avantajlı konuma geçebilir.

Ticaret savaşları, küresel ekonomiyi yeniden şekillendiriyor. Bu dönüşüm sürecinde yalnızca büyüklük değil, esneklik, strateji ve inovasyon kazandırıyor. Yeni ekonomik düzenin şekillendiği bu savaşta, kazanmak sadece güçlü olmakla değil; akıllı, hızlı ve dirençli olmakla mümkün.

Okumaya devam et

EKONOMİ

Prof.Dr.KORKMAZ: Maliye kümesteki kazı bağırtarak yoluyor!..

Yayınlanma:

|

Yazan:

2023 yılı ortasında yeni ekonomi yönetimi geldi, öncelikle mali disiplin dedi ve fakat kamu harcamalarında tasarruf lafta kalınca be defa tersine bütçe açıkları arttı. Hazine ve Maliye Bakanlığı vergi oranlarını artırdı ve fakat yine de bütçe açıkları devam etti.

2023 yılında KDV genel oranları yüzde 18’den yüzde 20’ye, indirimli KDV oranları yüzde 8’den yüzde 10’a çıkarıldı.

Daha önce 2020 yılında gelir vergisinde yüzde 35 olan üst dilim yüzde 40’a çıkarılmıştı. Şimdi Maliye’nin vergi reform planında yüzde 25’e çıkarılacağı önerilmektedir.

Temettü (kar payı) gelirlerinde stopaj oranı yüzde 10’dan yüzde 15’e çıkarıldı. Uluslararası şirketlere yüzde 15 kurumlar vergisi uygulaması getirildi.

2022 yılında yüzde 23 oranı olarak uygulanan Kurumlar vergisi oranı 2023’te yüzde 25’e çıkarıldı.

KURUMLAR VERGİSİ ORANLARI (YÜZDE)

dd.png

1- Bu yapılanlara vergi reformu denildi.

Bazı vergilerde artış gerekli olabilir ama vergi reformu değildir. Zira vergi reformu kümesteki kazları yolmak değildir. Vergi reformu; ekonomide kaynakların özel sektör elinde veya devlet elinde daha verimli ve daha etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak ve atıl üretim faktörlerinin üretime katılmasını destekleyecek şekilde vergilerin yeniden organize edilmesidir.

Öte yandan, geçmiş iki yıl için servet vergisi alınmalıydı diyenler de var … Bunlar da çok yanlıştır; zira, servet gelir ve kurumlar vergisi ödenmiş tasarruftur. Ayrıca aynı tasarruftan servet vergisi almak, mükerrer vergi almak demektir. Dahası böyle bir servet vergisi daralma döneminde tasarrufların azalmasına ve yurt dışına çıkmasına neden olur. Yatırımları engeller.

2- Ekonomik kriz ve daralma dönemlerinde vergileri artırmak, daralmayı hızlandırır ve krizin ömrünü uzatır.

Aşırı vergi yükü teknik anlamda hesaplanan vergi yükünden daha farklı bir anlam taşır. Vergi sadece kamu harcamalarının finansman aracı değildir. Aynı zamanda iktisadi ve sosyal yapı üzerinde de etkileri vardır. Üretim ve tüketim kararlarını etkiler. Üretim ve tüketimde veya üretim ve tüketim arasında, marjinal ikame oranlarını değiştirir. Yani, vergiler aynı zamanda maliye politikasının bir aracıdır.

Verginin ortaya çıkardığı olumsuz etkiler nedeniyle, verginin ekonomi üzerindeki yükü, mükelleflerin yaptıkları vergi ödemesini aşıyorsa, o zaman aşırı bir yük var demektir.

Söz gelimi; gelir ve kurumlar vergisi büyük oranda tasarruflardan ödenir. Vergi artışı daha fazla tasarrufu, daha çok kamu harcamasına dönüştürmek demektir. Türkiye’de etkin kullanılmayan, yatırımlara gitmeyen, kamu harcamalarının talep artırıcı etkisi yüksektir. Bu nedenle enflasyonla mücadele zorlaşmıştır.

Gerek enflasyonla mücadele ve gerekse güven sorunu nedeni ile ekonomi daralma trendindedir. GSYH büyüme düştü. Sanayi sektörü daraldı. Tasarrufu vergilemek özel sektörde yatırımları engelledi ve bu nedenle 2024 ikinci çeyrek çeyrekte sabit sermaye yatırımlarında büyüme yüzde 0,8 ve üçüncü çeyrekte eksi 0,1 oldu.

3- Vergi mükellefi verdiği vergilere karşılık kamu hizmeti alamıyorsa, neden vergi vereyim diyecektir.

Anayasamıza göre vatandaşın vergi ödevi var… Buna karşılık devletin de kamu hizmeti yapmak görevi var… Falan vergi falan hizmetin karşılığı değildir… Harçlar ise bir hizmet karşılığıdır… Ancak genel anlamda toplum vergi verir… Devlet de topladığı vergi ile hizmet yapar…

Eğer vergi mükellefi, kamu hizmetlerinin doğru yapılmadığını, bütçe kaynaklarının, lüks ve şatafata gittiğini, devlet imkânlarının seçim popülizminde kullanıldığını görürse, hastahanelerde aylarca sıra beklerse, vergiye tepkili olur. Vergi bilinci zedelenir. Vergi kayıp ve kaçağı artar.

4- Kayıt dışı ve vergi dışı ekonomi yaygın ise, haksız rekabete karşı tepki oluşacaktır.

AB Komisyonunun raporunda, Türkiye’nin yolsuzlukla mücadele konusunda hazırlıkların erken bir aşamasında kaldığı, yolsuzluk davalarının kovuşturulması ve karara bağlanmasında yasal çerçevenin yanı sıra kamu kurumlarının hesap verebilirliği ve şeffaflığının iyileştirilmesi gerektiği savunuldu.

Merkez Bankası ödemeler bilançosunda yüksek miktarda kaynağı belirsiz döviz çıkışı, kayıt dışı ekonominin yüksek olduğunu gösterir.

Kayıt dışı ekonomi ile vergi kaçağı farklıdır. Kayıt dışı ekonomide hiç kayıt olmadığı için, vergi kaçırmak ta söz konusu olmaz. Devletin işi Kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırmaktır.

Kaldı ki; Maliye vergi kayıp ve kaçağını yanlış yerlerde arıyor.

Milyonlarca sığınmacı kaçak çalışıyor. Devlet te buna göz yumuyor. Bu uygulama vergi mükellefi nezdinde yanlışa çanak tutmak olarak algılanıyor.

Odalar Birliği Başkanı ‘’kayıt dışılıkla mücadele, her fabrikanın kapısına bir vergi memuru koymak değildir.’’ diye tepki gösterdi.

Kamu harcamalarında tasarruf yerine, maliyenin elinin altındaki mükelleflerin üstüne gitmesi, vergi kayıp ve kaçağını daha çok artırır. Yükümlüleri vergi dışılığa iter.

Prof. Dr. Esfender KORKMAZ – esfenderkorkmaz.com

Okumaya devam et

EKONOMİ

Enflasyonun Gizli Aktörleri: Kimler Tüketiyor?

Talep nereden geliyor, Enflasyon kimi besliyor? Tüketim dar gelirlinin değil, getiri sahiplerinin oyunu! Enflasyonu Fakir mi, Zengin mi Yaratıyor?

Yayınlanma:

|

Türkiye’de talep yoluyla enflasyonu artıran kesimleri anlamak için hanehalkı harcamaları, yatırım eğilimleri, devletin mali politikaları ve finansal sistemdeki sermaye hareketlerine bakmak gerekir. Enflasyonu artıran “talep” esasen satın alma gücüyle harekete geçen toplam harcama düzeyidir. Aşağıda Türkiye’de talep yönlü enflasyona katkı sunan başlıca kesimler açıklanmıştır:

1. Yüksek gelir grubu ve varlık sahipleri

  • Sebep: Mevduat faizlerinden yüksek getiri elde edenler, kur artışından kazanç sağlayanlar, konut, arsa, lüks tüketim mallarına talep gösteriyor.

  • Etkisi: Arzın sınırlı olduğu alanlarda (örneğin konut, otomobil) bu kesimin talebi fiyatları yukarı çekiyor.

2. Kur Korumalı Mevduat (KKM) sahipleri

  • Sebep: Devletten hem faiz hem kur farkı alarak gelir elde eden bu grup, oluşan ekstra kazançla tüketim talebini artırabiliyor.

  • Etkisi: Tüketim veya yatırım harcamalarında artışa neden olarak talep enflasyonunu körüklüyor.

3. Devletin kendisi (maliye politikası aracılığıyla)

  • Sebep: Kamu harcamalarının yüksek düzeyde seyretmesi, özellikle seçim dönemlerinde artan sosyal transferler ve altyapı yatırımları.

  • Etkisi: Devletin talep yaratması piyasadaki genel harcamaları artırır, bu da fiyat artışlarına neden olur.

4. Kredi ile tüketim yapan hanehalkları

  • Sebep: Uygun faizli tüketici kredileri, kredi kartı harcamalarının yükselmesi.

  • Etkisi: Krediyle finanse edilen tüketim artışı, özellikle gıda, giyim, dayanıklı tüketim ürünlerinde fiyatları artırabilir.

5. Yüksek kâr marjı hedefleyen firmalar (fiyatlama davranışı)

  • Sebep: Bazı sektörlerde artan talebi fırsata çevirerek maliyet artışının çok üzerinde fiyat artışına giden firmalar.

  • Etkisi: Enflasyonist ortamda fiyatlama davranışı talep yönlü baskıyı daha da artırabilir.

6. İthal ürün talebine bağımlı tüketici grubu

  • Sebep: Elektronik, otomobil, ithal gıda gibi kalemlerde yüksek talep döviz talebini artırır.

  • Etkisi: Kur artışıyla ithalat maliyeti yükselir, bu da iç fiyatlara yansır.

7. Finansal yatırımcılar / spekülatif hareket eden yatırımcılar

  • Sebep: TL’den kaçıp altın, döviz, borsa gibi varlıklara yönelen yatırımcılar hem döviz talebi yaratıyor hem de “servet etkisi” ile daha fazla harcama eğiliminde bulunabiliyor.

  • Etkisi: Bu durum hem kur üzerinden hem de iç talep üzerinden enflasyonu besler.

Talep Enflasyonu olarak sadece Hanehalkını suçlama büyük insafsızlık ya da bilinçli çarpıtma:

Enflasyonu artıran talep dar gelirli kesimden değil, yüksek faiz ve varlık geliri elde edenlerden, kamu harcamalarıyla genişleyen maliye politikasından, KKM sahiplerinden, finansal piyasadaki spekülatif hareketlerden ve krediyle genişleyen tüketimden geliyor. Talep Enflasyonunu sadece Hanehalkı gibi göstermek, hanehalkının alım gücünü düşürerek enflasyona çözüm aramak ve hanehalkını günah keçisi yapmak büyük insafsızlık, büyük hata, halka büyük fatura çıkarılmasıdır. Enflasyon ile mücadele edilecek ise Talep enflasyonu yaratan tüm kesimlerden fedakarlık istenmeli yoksa küfeyi sadece halkın üzerine yüklemek sürdürülebilir bir çözüm değil!

Erol TAŞDELEN-Ekonomist       www.bankavitrini.com

**********

Faizle Enflasyon Düşmez: Çözüm Üretimde!

Okumaya devam et

EKONOMİ

Sistemi Anlayanın Şirketi Büyür: Termodinamik Gibi Yönetin

Termodinamik yasaları birebir değil, ama metaforik ve sistemsel bir bakış açısıyla iş dünyasına uyarlanabilir. Şirketlerin canlı bir organizma gibi enerji alışverişi içinde olması, entropiyi azaltma çabası ve kaynakları etkili kullanma hedefi, termodinamiğin temel ilkeleriyle örtüşür.

Yayınlanma:

|

Termodinamik yasaları genelde fiziksel sistemleri anlamak için kullanılır, fakat bu yasaların temel prensipleri iş hayatına metaforik ve stratejik katkılar da sağlayabilir. Aşağıda her bir yasanın iş dünyasına olası katkılarını açıklayalım:

1. Birinci Yasa (Enerjinin Korunumu): Enerji yoktan var edilemez, vardan da yok edilemez; sadece dönüşür.

🔹 İş hayatındaki karşılığı:
Hiçbir kaynak (insan gücü, zaman, sermaye) boşa gitmez; her yatırım, çaba ya dönüşür ya da başka bir çıktıya evrilir.
🔹 Uygulama örneği:
Yapılan bir Ar-Ge yatırımı doğrudan başarı getirmese bile, bilgi birikimi veya başka bir projeye zemin hazırlayabilir.

2. İkinci Yasa (Entropi Yasası): Kapalı sistemlerde düzensizlik (entropi) zamanla artar.

🔹 İş hayatındaki karşılığı:
Düzenli yönetilmezse her iş sistemi zamanla karmaşıklaşır ve verimsiz hale gelir.
🔹 Uygulama örneği:
Bir şirkette süreçler sürekli iyileştirilmezse bürokrasi artar, verim düşer. Süreç yönetimi, otomasyon ve düzenli denetim, entropiyi düşürmeye yardımcı olur.

3. Üçüncü Yasa (Mutlak Sıfırda Entropi Yoktur): Mutlak sıfır sıcaklığa yaklaşıldıkça entropi minimuma iner.

🔹 İş hayatındaki karşılığı (soyut):
Tam düzen, ancak mutlak durağanlıkla mümkündür – ki bu da iş dünyasında ölümdür.
🔹 Uygulama örneği:
Hiç hata olmayan bir sistem muhtemelen hareketsizdir. Yani durağanlık, inovasyonun yokluğunu gösterir.

4. Sıfırıncı Yasa (Termal Denge): İki sistem üçüncü bir sistemle dengedeyse, birbirleriyle de dengededir.

🔹 İş hayatındaki karşılığı:
Ortak çalışma, iş birlikleri ve eşgüdüm gereklidir.
🔹 Uygulama örneği:
Departmanlar veya şirketler arası denge ve iletişim sağlanmadan organizasyonel sinerji sağlanamaz.

Genel İş Hayatı Katkıları:

  • Kaynakların daha verimli kullanılması (Enerji – Zaman – Sermaye)

  • Süreçlerde sürekli iyileştirme ihtiyacı (entropi artışına karşı)

  • Sürdürülebilirlik ve inovasyon farkındalığı

  • Veri, iletişim ve iş akışı dengesinin önemi

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.