BANKA HABERLERİ
AKTİF RASYOSU Formülü nasıl geldi niçin gitti
AKTİF RASYOSU ( AR ) formülünün iki temel amacı vardı. Birincisi, Dolarizasyonu önlemek. İkincisi, TL Kredileri artırarak, Bankaları Piyasaya çekmek. Başarılı olup olmadığını Deneyimli Bankacı Erol TAŞDELEN yazdı

Yayınlanma:
5 yıl önce|
Yazan:
Erol Taşdelen
Kamu adına Bankacılık işlemlerini Denetleyen ve Düzenleyen Kurum olan BDDK, günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak banka verilerini topluyor, yayınlıyor ve değerlendiriyor.
Kredilerde durum
Aslında 2020 Ocak – Şubat ayı çok iyi başlamıştır. 2018 Kriz koşullarına göre olumlu bir hava oluşmuştu. 2020 Mart ayında “Covid-19 ve sürecin Pandemiye dönüşmesi” dillendirilmeye başlayınca Nisan 2020’den itibaren Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar 2018 / 2. çeyreğinde başlayan sert fren sistemine tekrar bastı. 2019 yıl sonu verileri kesinleştiğinde 2020 Nisan ayı gelmişti. 2019 yıllık bazda sektör Kredilerde 6,6 milyar USD küçülmüştü. Aslında sektörü Kamu Bankaları kurtarmıştı. Kamu Bankaları 9,5 milyar USD Kredilerde büyürken; Yabancı bankalardaki küçülme 6,1 milyar USD; Yerli Özellerdeki küçülme ise 10 milyar USD’yi bulmuştur. Aktif Rasyo da nereden çıktı diyenler bu tablonun farkında olmayanlardı.

2019’da Mevduat da mı küçüldü
“Bankalar kredi vermediler ise para toplamamışlardır” diyenler için Mevduat gelişimine de bakalım. Sonuçlar, 2019 için ilginçti. Kredilerde 6,6 milyar USD küçülen bankalar mevduatı 46,6 milyar USD büyütmüşlerdi. Bu noktada ortada cevaplanması gereken sorular kendiliğinden çıkıyor ortaya. 46,6 milyar USD Mevduat topluyorsun, üzerine 6,6 milyar USD Kredi kapatıyorsun yani ortada 53,2 milyar USD’lik bir fazlalık oluşuyor. Nisan ayında “Bankalar 50 milyar USD’yi ne yaptı” diye yazmış, BDDK’nın bunu üzerine gitmesi gerektiğini savunanlardan olmuştum. O dönemde bizden başka yazan da olmadı zaten. Yerli yabancı raporları hem 25 yıllık Bankacılık deneyimi hem de 4 yıllık Özel Sektör deneyimi ile işim gereği takip ederim bu tablo hiçbir raporda yer almadı ama “Bankalara AKTİF RASYO sopası” cümlelerinden bol bol yazıldı. Raportörler para ile hizmet verdikleri bankaların gözü ile olaya bakarken benim tek ölçüm içinde bulunduğum Türkiye’nin de geleceği olan “Sanayicinin durumu” idi.

AKTİF RASYO ( AR ) Formülü nasıl çıktı, amaç neydi
2020 Mart ayında Pandemi süreci ile başlayan kredilerde Bankacılık Sektörünü yakından takip eden BDDK ve TCMB, önce şikayetlerin yoğunlaştığı “Ücret ve Komisyonlarda” 10.02.2020 tarihinde 34035 sayılı Resmi Gazete yayınlanan Yönetmelik ve Tebliğ ile düzenlemeleri ve tarifeleri 1 Mart – 1 Nisan 2020’de yürürlüğe koydu. BDDK 9000 ve 90003 sayılı Kurul Kararı ile Aktif Rasyoyu ( AR ) ilan etti ve 1 Mayıs 2020 ve 1 Nisan’da uygulamaya koydu. Ücret ve Komisyonlar ile ilgili uygulamayı tahmin eden bankalar Aktif Rasyo ( AR ) uygulamasında ilk bir iki ay uyum sağlamada zorlansalar da ceza ağır olunca mecburen uymak zorunda kaldılar. AR Formül ile BDDK Bankalara “size Bankacılık Lisansını sadece para toplayın diye vermedim, kredi de verin” mesajının formüle edilmiş haliydi aslında. AKTİF RASYO ( AR )‘nin iki amacı vardı. Birincisi, Dolarizasyonu önlemek. Zira bankalar müşterilerini döviz almaya yönlendiriyor, Gerçek Kişilerin Yabancı Para cinsinden mevduatları her geçen gün artıyordu. Formülde Yabancı Mevduatta yoğunluk yaşayan bankalar cezalandırılıyordu zira. Bu durumda karşısında; Yabancı Mevduatta yoğunluk yaşayan bankalar vadeli mevduat yapmamaya, hatta mevduat çıkışlarına izin verdi. Zira, hızlı kredi artırılamaz ama mevduat düşürülebilirdi. Özel yerli ve yabancı bankalar o dönemde Yabancı Mevduata en fazla %0,5 /ay faiz verirken, Kamu Bankaları YP Mevduata % 1,5-2 faiz verince önemli sayılabilecek bir hacim Yabancı Mevduat Kamu Bankalarına kaydı. Kamu Bankalarındaki geçmişte YP Mevduat kaybının önemli bir kısmı buradan telafi edilmiş oldu. Formülde amaçlanan ilk hedefe ulaşılmıştı. İkincisi, Kredilerin artması ama “Türk Parası” şeklinde artması idi. Bankaların ilk tepkisi “Yabancı Para kredileri TL’ye çevirmek” için müşterilerini ikna etmeye çalışılması oldu. O dönemde toplam krediler artmadı ama TP Krediler düşerken, TP Krediler arttığından anlamış olduk ve yazdık. Kredi artış amacına ulaşıldı mı 2020’ye daha yakından bakalım.
2020 Kredilerde neler oldu
BDDK aylık bazda 2020 Eylül ayı verilerini yayınladı. 2020 ilk dokuz ayına baktığımızda krediler sektörde sadece 11,6 milyar USD % 2,6 büyümüş durumda. Ufak da olsa bu büyüme yine Kamu Bankaları sayesinde oldu. Zira Kamu Bankaları 11,6 milyar TL, % 8,8 Kredilerde büyürken; Yabancı Sermayeli Bankalar mevcudu korudular. 110 milyar USD Kredi hacimleri nerede ise sabit kaldı. Yerli Özel Bankalar ise 6,5 milyar USD % 4,7 küçüldüğü görüldü. Yerli özeller, 2019’da da 10 milyar USD küçülürken toplamda 2 yıl bitmeden 15 milyar USD küçülmüş oldu.

2020’de Mevduat nasıl gidiyor
Bankacılık Sektörü USD bazlı Mevduatta 2020 ilk 9 ayında 12,4 milyar USD Mevduatını artırdığını görüyoruz. Artış oranının % 2,9‘da kalması sektöre beklenen yeni mevduat girmediğini gösteriyor. AKTİR RASYO ( AR ) Formülünün de etkisi ile Kamu Bankası Toplam Mevduatını 27,1 milyar USD artırırken; Yabancı Sermayeli bankalar 4,8 milyar USD; Yerli Özeller de 9,9 milyar USD Mevduat kaybı yaşadı.

AKTİF RASYOSU ( AR ) işe yaradı mı
Kapalı kapılar arkasından bankalar TBB – Türkiye Bankalar Birliği ortamında formülden rahatsızlığını BDDK’ya ulaştırmaya çalışsalar da fazla etkili olamadılar. Özellikle Yabancı Sermayeli bir bankanın eski CEO’su aracılığı ile cılız bir muhalefet ses çıksa da sektör Aktif Rasyo ( AR ) formülünü kabullenir görüldü. Ta ki 2020 Kasım ayına kadar. 2020 Kasım ayında Hazine ve Maliye Bakanının ve TCMB Başkanının değişmesi ile Bankalar TCMB yeni Başkanı ile yaptıkları toplantıda ve Yabancı Rapor hazırlayan Rating kurumları hızlıca Aktif Rasyosu’nun bankalar önünde engel olduğunu yüksek ses ile dillendirir oldular. TCMB yeni yönetimin de bunu desteklemesi ile BDDK gelen baskılara dayanamayarak sanki Pandemi bitmiş gibi Covid-19 Sürecinde yapılan formülün 31.12.2020 tarihinde yürürlükten kaldırılacağını 24.11.2020’de açıkladı. Yapılan açıklamada; “COVID-19 salgını nedeniyle küresel piyasalardaki belirsizliklerin ve risklerin yüksek olduğu bir dönemde, pandemi sürecinin ekonomimize, piyasaya, üretime ve istihdama olumsuz etkisini mümkün olan en az seviyeye indirmek ve bankaların ellerinde bulundurduğu kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla” konan uygulamanın kaldırılacağını duyurdu. Demek ki BDDK önümüzdeki dönemde Pandemi sürecini aşılacağını öngörüyor.
Neyse! Sonuca bakalım AKTİF RASYO ( AR ) formülü işe yaradı mı?
Yukarıda ikinci amacın yani “kredilerde artışın” amacına ulaşmadığını rakamlar ile ortaya koyduk. Örneğin, Yerli Sermayeli bankalar krediyi büyüterek değil, mevduatı küçülterek formülü tutturmuş. Kamu Bankaları Devletin imkanları ile yaratılan Parayı dağıtırken altı ayda %50 Aktif büyüme sağladılar. Bir o kadar da kredileri arttı. 70-80 yılda geldikleri kredi hacminin % 50’sini altı ayda dağıttılar. Yabancılar sermayeli bankalar seyretmiş ( krediler sabit kaldı ); Yerli özeller de kredi vermekten kaçınıp mevcudu dahi koruyamamışlar.
Peki Dolarizasyona bakalım işe yaramış mı?

Gerçek Kişilerde Dolarizasyon 2020 Kasım ayına %60‘i geçerek girdi. Görüldüğü gibi Aktif Rasyo ( AR ) formülü bunda da işe yaramamış. Bu güne kadar AKTİF RASYO’ya uyma şartlarını yerine getiremediği için kaç banka ne kadar ceza yedi BDDK açıklar ise iyi olur. Tabi bu süreçte uygulamadan korkup kaçan mevduatlar ne kadar çıktı hesaplamak çok zor.
Kısaca, bizden ana tablo bu kadar, “Atılan taş ürkütülen kurbağaya değdi mi” onu da Formülü bulup ortaya atanlar hesaplayıp açıklasın.
Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Siyaset Bilimci, www.bankavitrini.com yazarı
İlginizi Çekebilir
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 SON ÇEYREĞİNE NASIL GİRDİ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKA DOLANDIRICILIĞINDA GÜVENLİK AÇIĞI BÜYÜK, MAĞDURLAR ÇARESİZ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKACILIK SEKTÖRÜ 2024 İLK YARI PERFORMANSI
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 İLK ÇEYREK PERFORMANSLARI
-
HEPİMİZ DİJİTAL DOLANDICI OLARAK SUÇLANIP YARGILANABİLİRİZ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA ÇIRPINIYOR, BORÇ STRESİ BİRİKİYOR!
-
Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?
BANKA HABERLERİ
Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:
2 saat önce|
24/06/2025Yazan:
Onur Çelik
Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?
Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller
Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:
-
Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.
-
Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.
-
Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.
Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği
Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.
Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları
Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:
-
Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.
-
Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.
-
Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.
Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart
Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:
-
Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,
-
Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,
-
Hukuki güven ortamının sağlanması,
-
Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.
Onur ÇELİK-CFO/YMM

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.
Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.
Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.
Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.
Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.
Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.
Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.
Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.
Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.
Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.
İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.
Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.
Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.
Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.
Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.
Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?
Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.
Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.
Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.
Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]
BANKA HABERLERİ
Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yayınlanma:
2 gün önce|
22/06/2025Yazan:
BankaVitrini
Geleneksel çağrı merkezleri; uzun bekleme süreleri, karmaşık IVR menüleri ve tükenmiş müşteri temsilcileriyle karakterizedir. Müşteri temsilcileri genellikle katı senaryolara ve konuşma metinlerine bağlı kalarak iletişim kurar. Müşterilerin iletişim geçmişini yeterince değerlendirerek konuşmayı farklılaştırma imkânı yok denecek kadar azdır. Aynı problemi defalarca anlatmak zorunda kalan müşteriler ise bu durumdan oldukça yorulur. Bu gerginlik hem temsilcilere hem de müşterilere yansır.
Ancak son yıllarda gelişen yapay zekâ teknolojileriyle birlikte, çağrı merkezi deneyimi köklü biçimde değişiyor. Artık müşteriler aradıkları anda, IVR ile boğuşmadan, tüm iletişim geçmişlerini bilen, onları tanıyan bir yapay zeka müşteri temsilcisine bağlanabilecek. Kişisel bir dille karşılanıp, daha hızlı çözümler elde edebilecek.
Anında Yanıt: “Aradığınızda Karşınızda Bir Temsilci Var”
Klasik bir çağrı merkezinde kapasite kısıtları ve vardiyalar sebebiyle çağrıların cevapsız kalması sık rastlanan bir durumdur. Profit.co tarafından yayınlanan bir çalışmaya göre, müşteri temsilcisine bağlanmak için iki dakikadan fazla bekleyen müşterilerin yüzde 60’ı çağrıyı sonlandırıyor. Bir müşterinin iletişim merkezini aradığında çağrısının yanıtsız kalması sadece anlık operasyonel gecikme değildir, “önemsizim” algısı yaratır ve bu his, gelecekteki tüm temas noktalarını olumsuz etkileyerek müşteride uzun vadeli bir sadakat riski yaratıyor. Bu da sosyal medyada olumsuz yorumlar, şikâyet artışı ve marka algısında kalıcı zedelenme anlamına geliyor.
Zendesk’in 2023 tarihli Müşteri Deneyimi Raporu’na göre, müşterilerin yüzde 76’sı yalnızca bir kötü deneyim sonrasında bile markadan tamamen vazgeçebileceğini belirtiyor.
Yapay zekâ destekli temsilciler, bulut işlemcilerle desteklendikleri için arama geldiği anda devreye girebiliyorlar. İşlemci gücü dışında bir kapasite kısıtları yok. Böylece müşteri hatta hiç beklemeden, IVR’dan geçmeden, doğrudan yapay zeka müşteri temsilciyle görüşmeye başlayabiliyor. Bu iletişim merkezinin ulaşılabilirliğini maksimuma çıkarıyor ve çok önemli bir sadakat problemini çözüyor.
Ayrıca klasik çağrı merkezlerinde müşteriler her aradıklarında farklı temsilciye bağlanıp konuyu baştan anlatmak zorunda kalıyor. Invoca tarafından yayınlanan bir anket sonucuna göre, müşterilerin yüzde 53’ü bu durumu oldukça sinir bozucu buluyor. Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri ise CRM ile entegre çalışarak müşterinin geçmişini hatırlıyor, sorunların tekrar anlatılmasına gerek kalmadan bağlama uygun şekilde yanıt verebiliyor. Konuşmanın her anında, daha önce yaşananları dikkate alabiliyor.
Gerçek Kişiselleştirme: “Şivesini, Tonunu, Kelimesini Seçiyor” McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya göre, müşterilerin yüzde 71’i markalardan kişiselleştirilmiş hizmet bekliyor. HubSpot verilerine göre, yapay zekâ kullanan temsilciler yüzde 64 oranında daha fazla kişiselleştirme sağlayabiliyor.
Yakın bir gelecekte, yapay zekâ temsilciler, müşterinin geçmiş verilerini analiz ederek onun tercih ettiği kelimeler, tonlama ve hatta bölgesel şiveyle konuşabilecek. NLP (Doğal Dil İşleme) teknolojisi sayesinde konuşma tarzını anlık değiştirebilen bu sistemler, her müşteriye farklı bir deneyim yaşatacaklar.
Yapay zeka müşteri temsilcileri gerektiğinde sohbeti yumuşatıp, tonu ayarlayacak, konuşma devam ettikçe müşteriyi daha da tanıyarak süreç boyunca kişiselleştirilmeyi artırabilecekler. Yapay zeka müşteri temsilcileri konuşma devam ettikçe müşteriyi ses biyometrilerinden ve konuşmasından, cümle yapısından tanıyarak bazı güvenlik seviyelerini otomatik geçecek. Şüpheli durumlarda veya gerginliklerde insanı ne zaman devreye alması gerektiğinin ayrımını yapabilecek.
Bu gelişme için tüm teknolojiler hazır. Müşteri temsilcisinin şivesini düzenleyen programlar hayatımıza girdi bile. Sesten ve kullanılan kelimelerden duygu analizi yapıp konuşma kalitesini değerlendiren yapay zeka sistemleri var. Konuşma devam ettikçe müşteriyi sesinden ve konuşmasından tanıyan dolandırıcılık önleme programları birçok finans kuruluşunda kullanılıyor. Önümüzdeki dönemde bu teknolojileri yapay zeka asistan platformlarında birleştiren bir çok şirket göreceğiz.
Global örnekler giderek artıyor. Reuters’in haberine göre NatWest, OpenAI destekli Cora ve AskArchie sistemleriyle müşteri memnuniyetini yüzde 150 oranında artırdı. Commonwealth Bank, Microsoft ile birlikte geliştirdiği sistemle günde 50 binden fazla canlı sohbet isteğine yanıt veriyor. JPMorgan ise 2024 yıllık raporunda, yapay zekâ sayesinde işlem maliyetlerini yüzde 30 düşürdüğünü, müşteri bağlılığını ise yüzde 25 artırdığını belirtiyor.
Türkiye’de örnekler var. Fintechtime Haziran 2025 sayısında Aktifbank’ın yapay zeka ve veri analitiğini odağa taşıdığı aktarılıyor. Yapay zekâ müşteri temsilcileri üzerine araştırma geliştirme yapıldığını belirtiyor. Bu sayede müşterilere daha hızlı ve güvenli hizmet sunulacağı, dolandırıcılık analizlerinin güçleneceği vurgulanıyor. Vodafone Türkiye web sitesinde, müşteri hizmetlerinde yapay zekâ müşteri temsilcileri ve sesli chatbot’lar kullandığını ilan ediyor. Müşterilerle yüzde 80 oranında “botlarla” iyileştirilmiş deneyim sunulduğunu, yapay zekâ sistemlerinin iletişimleri takip ettiğini ve duygu analiziyle öfke ya da sorunlu geri dönüşleri tespit ederek gerçek personele yönlendirdiği anlatılıyor.
Sonuç :
Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, yalnızca çağrı merkezlerinde bir verimlilik aracı değil, aynı zamanda markaların müşterileriyle kurduğu ilişki biçimini temelden dönüştüren bir paradigma değişimini temsil ediyor. Bu yeni nesil temsilciler, anında yanıt verebilen, kişisel bağ kurabilen ve güvenli iletişimi otomatikleştiren özellikleriyle müşteri deneyimini hem hız hem de kalite açısından yeniden tanımlıyor.
Bu dönüşüm; yalnızca çağrı merkezi operasyonlarını değil, aynı zamanda marka sadakatini, itibar yönetimini ve rekabet avantajını da doğrudan etkiliyor. Artık müşteriler, bir kurumla kurdukları ilişkinin sadece fonksiyonel değil, aynı zamanda duygusal ve kişisel olmasını bekliyor. Yapay zekâ, bu beklentilere ölçeklenebilir, sürekli ve tutarlı bir şekilde yanıt verme imkânı sağlıyor.
Finans, telekomünikasyon, e-ticaret ve kamu hizmetleri gibi pek çok sektörde, yapay zekâ temelli müşteri hizmetleri sistemleri yaygınlaşıyor. Bu modeller, yapay zekânın işlem gücünü ve tutarlılığını insan temasının empatik doğasıyla birleştirerek, her müşteri temasını değerli bir deneyime dönüştürüyor.
Yakın gelecekte, bu teknolojilerin daha da entegre olduğu, müşteriyle anlık olarak duygusal bağ kurabilen ve sürekli öğrenerek gelişen yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaştığını göreceğiz. Bu sadece müşteri hizmetleri değil, tüm müşteri yolculuğu için bir dönüşüm anlamına geliyor.
Yapay zekâ destekli müşteri temsilcileri, kurumların geleceğe hazır olmasında kritik bir rol üstleniyor. Geçmişi bilen, anı anlayan ve geleceği öngörebilen temsilcilerle müşteri deneyimi artık bir maliyet kalemi değil, stratejik bir rekabet avantajı haline geliyor.
HBR-Dr. Erkut BALOĞLU
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.143)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.223)
- GÜNDEM (3.198)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.247)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.057)
- Ali Coşkun (24)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (35)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (8)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Ateşkes rüzgârı, petrolü devirdi, dolar geriledi, FED’e fırsat doğdu!

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Türkiye’nin Kafkaesk Manzarasında Genç Olmak

Yapay Zekâ Beyninizi Sessizce Ele Geçiriyor Olabilir!

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

ABD İran’ı vursa da, piyasalarda panik havası yok!

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Kriz mi Dediniz? Yeni Başlangıçlar İçin En Doğru Zaman!
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 23/06/2025
- Fed'den Temmuz ayında faiz indirimi sinyali 23/06/2025
- Bugünkü On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 23 Haziran 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı... 23/06/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 23/06/2025
- 23 HAZİRAN BRENT PETROL FİYATI! Brent Petrol fiyatları ne kadar, kaç TL oldu? 23/06/2025
- EK DERS ÜCRETİ 2025: Öğretmenlerin bir saat ek ders ücreti ne kadar oldu? 23/06/2025
- Piyasalar savaş senaryosunu fiyatlıyor: PANİK SATIŞLARA DİKKAT! 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 24 Haziran 2025 24/06/2025
- Esin Güral Argat: İhracatta böyle daralma görmedim 24/06/2025
- Trump'tan ateşkes açıklaması 23/06/2025
- Trump: Tebrikler dünya şimdi barış zamanı 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (24.06.2025) 23/06/2025
- Çin: ABD ciddi sonuçları olabilecek yanlış bir emsal oluşturuyor 23/06/2025
- BM'den saldırılar sonrası istikrarsızlık uyarısı 23/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı