Connect with us

GÜNCEL

Aşırı Düşünmenin 3 Türü ve Mücadele Yöntemleri

Yayınlanma:

|

Günümüzün iş dünyasında aşırı düşünmeye neden olan pek çok durum var. İster yeni bir piyasa trendinin sonuçları üzerinde düşünmek, ister büyük bir müşteriye gönderilecek e-postanın tonu üzerinde kafa yormak, isterse de bir çalışanın geri bildirime vereceği tepki yüzünden uykusuz kalmak olsun, liderlerin aşırı düşünme döngüsüne girmesi için sayısız neden vardır.

Her zamankinden daha fazla bilgiye erişebildiğimiz ve daha fazla talebe maruz kaldığımızdan dolayı, yetişkinlerin neredeyse dörtte üçünün çok fazla düşündüğünü itiraf etmesi şaşırtıcı değil. On yılı aşkın bir süredir dünyanın en iyi şirketlerinden profesyonellere koçluk yaptıktan sonra, ortak bir örüntü gözlemledim: Dışarıdan başarılı görünen bazı insanlar her şeyi aşırı karmaşıklaştırma, karar verme süreçlerine katmanlar ekleme ve gerekenden çok daha uzun süre düşünme eğilimindedir. Bu eğilim özellikle Hassas Mücadeleciler olarak adlandırdığım bir grupta daha belirgindir. Bu grup, çevrelerindeki dünya üzerine daha derinlemesine düşünmek için yaratılmıştır ve genellikle kendilerini en sert şekilde eleştirenler yine kendileridir.

Sürekli düşünmek yorucu olabilir ve kontrol edilmezse, aşırı düşünmek kaygıya ve tükenmişliğe katkıda bulunabilir. Bunun kuruluşlar için de geniş kapsamlı sonuçları vardır. Bireyler – veya bütün olarak ekipler – alışkanlık olarak aşırı düşündüklerinde bir darboğaz yaratırlar. Karar alma süreci yavaşlar, fırsatlar kaçırılır ve riskten kaçınma kültürü yerleşerek işlerin büyümesini engelleyebilir.

İşyerinde aşırı düşünmenin üstesinden gelmek için daha etkili çözümlere acil bir ihtiyaç var. Ancak bu sorunla gerçekten başa çıkabilmek için öncelikle aşırı düşünmenin aslında üç şekli olduğunu kabul etmeli ve anlamalısınız: ruminasyon, geleceğe takılmak ve aşırı analiz. Bu bilgiyi edindikten sonra, çalışanlar ve kuruluşlar için anlamlı ve kalıcı bir değişim sağlayacak, hedefe yönelik stratejiler geliştirebileceksiniz.

İşte üç aşırı düşünme türünün her birinin nasıl tespit edileceği ve ele alınacağı.

Ruminasyon

Ruminasyon geçmişe takılıp kalmak veya olumsuz, üzücü olan geçmiş olaylar üzerinde durduğunuz zihinsel bir döngü olarak tanımlanır. Geçmişe takılıp kalan insanlar genellikle pişmanlık, suçluluk ve “yapsaydım, yapmalıydım, yapabilirdim” senaryolarından oluşan bir girdaba sürüklenirler. Neyin yanlış gittiğini anlamaya çalışırlar fakat, genellikle kendilerini suçlarlar. Burada aşırı düşünmenin odağı geçmiştir ve zihin geçmişte takılıp kalır.

Dikkat edilmesi gereken işaretler:

  • Olumsuz geri bildirimlere takılmak.
  • Başkalarıyla konuşurken sık sık geçmişteki başarısızlıkları, aksilikleri veya hataları gündeme getirmek.
  • Hatalardan kaçınmak istediğiniz için aşırı temkinli davranmak ve bir işi iki veya üç kez kontrol etmek.

Nasıl ele alınmalı? 

Bahsedeceğim bu yöntem size mantıksız gelebilir ama endişelenmek için belirli bir zaman aralığı planlamanız faydalı olabilir. Tüm gün geçmişe takılıp kalmak yerine bu aşırı düşünme dürtüsünü yönetilebilir bir aralıkla sınırlayın (ör. 15 ila 30 dakika). Günün sizin için uygun olan bir saatini seçin (yatmadan hemen önce olmasın) ve endişe zamanınız için belirli bir yer seçin. Bu belirli bir sandalye, oda veya hatta parkta bir yer olabilir. Endişelerinizi iki kategoriye ayırın: kontrol edebilecekleriniz ve edemeyecekleriniz. Kontrolünüz altındaki endişeler için olası eylemler veya çözümler hakkında beyin fırtınası yapın. Örneğin, bir teslim tarihine yetişme konusunda endişeleniyorsanız, eylem adımlarınız başka bir teklife hayır demeyi içerebilir. Kontrol edilemeyen bir endişe ortaya çıktığında, görselleştirmeyi deneyin. Endişeyi bir balonun içine koyduğunuzu ve gökyüzüne bıraktığınızı hayal edin.

Bu düşünceleri ele almak için belirli bir zaman ayırdığınızda, onları uzaklaştırmak için sürekli bir savaş içinde olmazsınız. Sadece onları daha uygun bir zamana ertelemiş olursunuz. Belirlediğiniz endişe zamanının dışında ruminasyona düşerseniz, kendinize nazikçe “Şimdi değil, bunu daha sonra ele alacağım” diye hatırlatın. Böylelikle düşünce kalıplarınızın daha iyi farkına varabilir, onları daha iyi kontrol edebilirsiniz.

Geleceğe takılmak

Geleceğe takılıp kaldığınızda ileride olabileceklerden endişe duyarsınız. Öngörülü davranmak bir dereceye kadar faydalı olsa da her olasılık üzerine düşünmek sizi geride bırakabilir. Ne olacağının belirsizliği, başarısızlık potansiyeli ve bilinmeyenden duyulan korku, aşırı düşünmenin zorlu bir biçimi haline gelebilir.

Dikkat edilmesi gereken işaretler:

  • Her türlü olasılığa karşı hazırlıklı hissetmek adına olası her senaryoyu planlamak için aşırı enerji harcamak.
  • Her zaman bir sonraki adımı düşünmekten dolayı başarıları kutlamakta zorlanmak.
  • Fazla iddialı yapılacaklar listeleri yüzünden sık sık huzursuz ya da tedirgin hissetmek.

Nasıl ele alınmalı?

İleriye bakma yeteneğinizi kendi avantajınıza kullanın. Gelecekte mevcut endişelerinizin artık geçerli olmayacağı bir zamanda olduğunuzu hayal edin.

Örneğin, bir pazarlama müdürü olan Caelin, yeni bir ürünün lansmanı nedeniyle bunalmış durumda. Son teslim tarihi yakın, beklentiler yüksek ve ekibi büyük bir baskı altında. Caelin kampanya stratejisi, ekibin iş yükü ve potansiyel müşteri tepkileriyle ilgili endişe duyuyor.

Caelin öğle yemeği molası sırasında sessiz bir konferans odası bulur. Gözlerini kapatır ve beş yıl sonrasında olduğunu hayal eder. Kariyer yolunu düşündüğünde daha üst düzey bir görevde çalıştığını gözünde canlandırır. Bu gelecek perspektifinden bakıldığında Caelin, ürün lansmanının başarıyla bitirdiği pek çok projeden yalnızca biri olduğunu fark eder. Yani bu bakış açısı sayesinde ürün lansmanının önemli olsa da, kariyerinin belirleyici bir anı olmadığını fark eder. Bazı hususların planlandığı gibi gitmediğini ama aynı zamanda ekibin bu deneyime nasıl uyum sağladığını ve bu deneyimden nasıl ders çıkardığını hatırlar.

Zamansal mesafe koymak olarak bilinen bu strateji, endişelerinizin aciliyetini ve yoğunluğunu azaltarak daha sakin, daha dengeli bir zihniyetle bugüne odaklanmanıza yardımcı olabilir.

Gereksiz stres faktörlerine maruz kalmanızı azaltarak “seçici cehalet” uygulamayı da seçebilirsiniz. Özellikle haber kaynaklarında ve sosyal medyada tükettiğiniz bilgiler konusunda bilinçli olun. Piyasa dalgalanmaları, sektör tahminleriyle ilgili güncellemeler, KPI gösterge tabloları veya finansal hesapları sürekli kontrol etmek geleceğe takılma dürtüsünü tetikleyebilir. Belirli güncellemeler veya veriler günlük işlerinizi veya karar verme sürecinizi etkilemiyorsa, gerekli olmayabilir. Hakkında bir şeyler yapabileceğiniz bilgileri almayı önceliklendirin.

Aşırı analiz

Ruminasyon ve geleceğe takılmak zamana bağlıdır. Aşırı analiz ise düşüncelerin derinliğiyle ilgilidir. Bir konunun, düşüncenin veya durumun inanılmaz derecede derinine dalmayı ve bunu yaparken aşırıya kaçmayı içerir. Bu bazen derin içgörülere yol açabilse de, çoğu zaman konuyla pek de ilgili olmayan ayrıntılarda boğulmakla sonuçlanır.

Dikkat edilmesi gereken işaretler:

  • Daha fazla araştırma yapmak için harekete geçmeyi ertelemek.
  • Kendi analizinize güvenmediğiniz için sık sık başkalarından onay istemek.
  • Yüksek öncelikli ve düşük öncelikli görevler arasında ayrım yapmakta zorlanmak ve bu nedenle verilecek karar sayısının artması.

Nasıl ele alınmalı?

Mükemmel bir karar vermek için çabalamak yerine, tatmin edici olabilecek “yeterince iyi” olan bir karar verin. Bir karar, belirlediğiniz kriterleri karşıladığında ve tatmin edici olduğunda, potansiyel olarak daha iyi başka bir seçenek olsa bile, bu kararla devam etmelisiniz. Her seçeneği incelemek ve bir karara varamayıp fırsatlar veya sonuçlar aramaya devam ederek zarar etmek gibi bir maksimizasyon hatasına düşmeyin. Bu hataya düşen kişiler aşırı analiz yapmaya daha yatkındır, kararlarının sonuçlarından mutlu olma olasılıkları daha düşüktür ve kendilerini başkalarıyla olumsuz bir şekilde kıyaslama olasılıkları daha yüksektir.

Temel karar kriterleri – ilkeler, yönergeler veya gereklilikler – bir kararda en önemli değişkenlere öncelik vermenize yardımcı olur. Karar kriterleriniz profesyonel veya kişisel olabilir. Örneğin, ürününüz veya hizmetiniz için yeni bir özellik sunup sunmama konusunda analiz felcine yakalandığınızı varsayalım. Karar kriterleriniz şunları içerebilir: maliyet, kârlılık, çaba, risk seviyesi veya etki. Diyelim ki yeni bir iş için taşınıp taşınmama gibi kişisel bir karar vermeye çalışıyorsunuz. Rolün güçlü yönlerinize ne kadar uyduğu, maaş veya rolün gelecekteki hedeflerinizle uyumlu olup olmadığı gibi kriterleri göz önünde bulundurabilirsiniz. En fazla üç kriter seçin, bunlardan biri diğerlerinden daha üstün olsun. Grup halinde karar verecekseniz, herkesin beyin fırtınası yapmasını ve kriterler üzerinde birlikte anlaşmasını sağlayın.

. . .

Burada amaç tüm derin düşünceleri ortadan kaldırmak değildir. Aksine bunların verimsiz düşünce türlerine dönüşmesini engellemektir. Sizin ya da ekibinizin nasıl bir aşırı düşünme türünden mustarip olduğunu belirlemek, aşırı düşünmenin pençesinden kurtulmanın ilk adımıdır. Bu beceri, hızlı ama iyi düşünülmüş karar alma ihtiyacının yüksek olduğu bu dönemde her zamankinden daha önemlidir.

HBR

Okumaya devam et

GÜNCEL

TEKSTİLDE İFLASLAR DEVAM EDİYOR

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bursa merkezli Byr Sw Bilişim Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, küresel ekonomik krizin etkileri nedeniyle iflasını açıkladı. Borç yükü altında ezilen şirket, Nilüfer’deki merkezinden konkordato talep etmiş, ancak Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından reddedilerek iflas kararı verilmişti. Mahkemenin 16 Nisan 2024 tarihli kararı ile resmi olarak iflası tescil edildi ve işlemler aynı gün başladı.

458915-2-t.jpg

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DEV BANKA İFLAS ETTİ

Eski TCMB Başkanı Hafize Gaye ERKAN’ın yöneticileri arasında yer aldığı First Republic Bank iflas etti. 2018 ABD Krizinden çıkamayan banka uzun bir süre kriz ile boğuşmuş; uzun vadeli düşük faizli konut kredi ağırlıklı portföyü olan bankanın yüksek montanlı kısa vadeli mevduatların kısa sürede blok olarak çekilmeye başlaması nedeni ile Nakit Aktif Pasit dengesi bozulmuş, Federal Mevduat Sigorta Fonu’nun (FDIC) tarafından bankaya el konmuştu.

Yayınlanma:

|

Yazan:

ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), Philadelphia merkezli Republic First Bank‘ın kapatıldığını ve Fulton Bank’a satıldığını duyurdu. 1988 yılında kurulan ve Republic Bank olarak bilinen kurum, iflas sonrası Fulton Bank’la anlaşma sağladı.

Philadelphia merkezli Republic First Bank, ABD’de bu yıl yaşanan ilk banka iflası olarak kayıtlara geçti. Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), bankanın Pennsylvania Bankacılık ve Menkul Kıymetler Dairesi tarafından kapatıldığını ve varlıklarının büyük bir kısmının Fulton Bank tarafından satın alındığını duyurdu.

FDIC’in açıklamasına göre, Republic First Bank’ın müşterileri ve mevduatları koruma altına alındı. Bankanın neredeyse tüm mevduatları ve büyük bir kısmı varlıkları, müşterilerin mağduriyet yaşamaması amacıyla Fulton Bank tarafından devralındı. Bu süreçte bankanın mevcut müşterileri, hiçbir işlem yapmalarına gerek kalmadan doğrudan Fulton Bank müşterisi haline geldi.

MÜŞTERİ HAKLARI KORUNACAK

Republic First Bank’a ait New Jersey, Pensilvanya ve New York’ta bulunan toplam 32 şube, yeni sahibi Fulton Bank çatısı altında yeniden hizmete girecek. Bu geçiş sürecinin, müşteriler açısından sorunsuz bir şekilde yönetilmesi planlanıyor.

Republic First Bank’ın iflası, FDIC için önemli bir mali yük teşkil ediyor. Kurum, bankanın kapanması nedeniyle yaklaşık 667 milyon dolar maliyet öngörüyor. Bankanın 31 Ocak itibarıyla toplam varlıkları yaklaşık 6 milyar dolar, toplam mevduatları ise 4 milyar dolar civarında idi.

Wall Street Journal yazdı: First Republic Bank neden battı?

GÜNDEM – ABD bankacılık krizinde yeni kurban: First Republic

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Prof. Dr. YILMAZ: TCMB faiz kararını değerlendirdi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye, G20 ülkeleri arasında Arjantin’den sonra en yüksek yıllık enflasyona sahip ülke. TÜİK verilerine göre mart ayı aylık enflasyonu yüzde 3,16 ve yıllık yüzde 68,5. Enflasyon oranının önümüzdeki aylarda aylık yükselişini devam ettirerek mayıs ayında yüzde 75’e yakın bir seviyeye çıkacağını tahmin ediyorum. 

TCMB’nin nisan ayı faiz kararı oldukça kritik önem sahip. Bankanın şubat ayında politika faizini yüzde 45’te sabit tuttuktan sonra mart ayındaki toplantıda 500 baz puan arttırarak yüzde 50’ye çıkardığını hatırlayalım. Banka faiz koridoru uygulamasına devam ediyor ve şu anda piyasada gecelik faizler koridorun üstü olan yüzde 53’te.  

Son faiz artırımındaki en önemli etkenler, yerel seçim öncesinde kurda yaşanan hareketlilik ve uluslararası kuruluşların faiz artırımına ilişkin görüşleriydi. 

Ancak yerel seçimin ardından kurdaki hareketlilik yerini sakinliğe bıraktı, net döviz rezervlerinde iyileşme başladı. 

Seçimin ardından para ve maliye politikasında sıkılaşmaya yönelik açıklamalar gelmeye devam etti. TCMB tarafından para politikasının enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda sıkılaştırılacağı ve likidite arttırıcı adım atılmayacağı yönündeki açıklamalar, mevduat faizlerini yukarı çekip enflasyonla mücadeleyi daha etkin kılar. Ayrıca maliye politikasında da kamu harcamalarında tasarruf ile sıkılaşmanın devam edeceğine ilişkin açıklamalar, -geçen yılın yaz dönemindeki gibi- vergi artışlarının enflasyonist etkisinin ortaya çıkmasını engeller. O nedenle bu söylemlere bakınca da TCMB bu ay faiz arttırmayabilir.  

Tabi söylem dışında gerçekler var. Örneğin kur artışı her zaman olduğu gibi enflasyonla mücadelenin önünü kesecek bir etken. TEPAV’ın hesaplamalarına göre 2024 yıl sonu tüketici enflasyonun yüzde 40’ın altına inmesi için aylık kur artışlarının yılın kalan döneminde yaklaşık yüzde 2 ve daha az olması gerekiyor. O nedenle TCMB kontrollü kur politikasına devam edecekse politika faizini arttırma ihtiyacı hissetmeyebilir. Ancak bu politikanın sürdürülemez olduğuna daha önce de şahit olduk.  

Ayrıca kur artışını engellemek için yabancı sermayeye ihtiyaç var. Seçim öncesi hisse senedi ve DİBS piyasasından yabancı sermaye çıkışı gerçekleşirken, seçim sonrası yabancı sermaye için ortam hazırlanmaya çalışılıyor. Bunun yolu da faiz arttırımından geçiyor. Hem de Ortadoğu gerilimi ve jeopolitik risklere rağmen.

Enflasyonla mücadelenin önünde başka bazı önemli engeller var: Bunlardan biri, TL mevduat faizlerinin yükselişine rağmen dolarizasyonda arzu edilen düşüşün gelmemesi. Sıkı parasal duruş halen hem döviz dönüşümlü KKM’de hem de DTH’daki azalışı beraberinde getirmekte kısmen etkisiz. 

Çoğu banka mevduat faizlerini özellikle yüksek meblağlar söz konusu olduğunda arttırıyor. Bu da daha düşük meblağlardaki gönüllü tasarrufların artmasını engellerken iç talepteki beklenen baskıyı geciktiriyor. 

Bir diğeri ve en önemlisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanamaması. TCMB’ye göre yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 36. Oysa geçen hafta açıklanan nisan ayı piyasa katılımcıları anketine göre yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 44,19. Bir önceki anket döneminde beklenti yüzde 44,16’ydı. Dolayısıyla TCMB mart ayı PPK toplantısında politika faizini 500 baz puan arttırmasına rağmen, katılıcıların beklentileri yüzde 36’lık yıl sonu TÜFE tahminine halen yakınlaşmamış. 

Yine aynı anket verilerine göre; 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 36,7 iken, nisan ayında yüzde 35,17’ye çok sınırlı gerilemiş durumda. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi mart ayı anket döneminde yüzde 22,67 iken nisan ayında ise yüzde 22,05. 

Enflasyon beklentilerindeki bozulma, enflasyonun gelir dağılımında ortaya çıkardığı adaletsizlikleri daha önce de yazdım. Ama hafta sonundaki restoran boykotu enflasyonla başımızın ne kadar dertte olduğunun göstergelerinden biri. TCMB’nin enflasyonla mücadelede etkinliğini ortaya koyması beklenir ancak faiz kararı hizmet enflasyonuyla ilgili nasıl bir çözüm üretecek? Politika faizindeki artışın işletmelerin kredi ve finansman maliyetlerini yükselterek yeniden fiyat artışlarını besleme olasılığı yüksek. Bu durumu bertaraf edecek “yol”, maalesef emek maliyetini minimize etmekten, yani ücretlerin baskılanması, ardından işsizlik ve yoksulluktan geçecek gibi görünüyor.

Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ-T24

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.