Connect with us

BANKA HABERLERİ

BDDK : Sorunlu Kredilere el attı

Yayınlanma:

|

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu – BDDK, kredi sisteminin etkin çalışmasına daha fazla katkıda bulunacak kararlar aldı.

Ekonomi Reform Paketi’nde yer alan bankacılık sektörünün aktif kalitesinin artırılmasına yönelik eylemler kapsamında “Kredilerin Sınıflandırılması ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”i takiben “Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Öte yandan BDDK, “Sorunlu Alacakların Çözümlenmesine İlişkin Rehber” ile “Kredi Tahsis ve İzleme Süreçlerine İlişkin Rehber” olmak üzere 2 yeni rehber de bugün itibarıyla yürürlüğe alındı.

Bankaların uygun kredi tahsis, izleme, rehabilitasyon ve sorunlu alacak çözümleme süreç ve politikalarını oluşturan ilgili yönetmelikler ve rehberler, yaşama şansı olan şirketlerin finansal ve/veya operasyonel yeniden yapılandırma yoluyla yaşatıldığı ancak zombi şirketler olarak tanımlanabilecek borç ödeme kapasitesi çok zayıf olan ya da hiç olmayan borçlulardan olan alacakların aktiften silme, varlık yönetim şirketleri, özel fon ya da özel amaçlı şirketlere devir gibi yöntemlerle banka bilançolarından etkin şekilde temizlendiği proaktif bir yapının oluşturulması için hazırlandı.

Kredi sınıflamaya ilişkin Yönetmelik

Hafta başında, “Kredilerin Sınıflandırılması ve Bunlar İçin Ayrılacak Karşılıklara İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”te yapılan değişiklikle bankaların kredi sınıfı değişikliklerine dair kriterlerini yazılı hale getirerek denetime hazır bulundurma zorunluluğu getirildi.

Bankalarca yeniden yapılandırma öncesinde borçlunun geri ödeyebilme kapasitesine ilişkin bir değerlendirme yapmaya yönelik hüküm yönetmeliğe eklendi.

Yönetmelik değişiklikleri kapsamında bankacılık sisteminde kaynakların verimli kullanımı amacıyla kayıttan düşme uygulamasına yönelik hükümler de geliştirildi.

Alacakların türü, borçluya özgü koşullar, makroekonomik ortam gibi belirleyiciler makul kayıttan düşme süresini tanımlamak açısından güçlük yarattığından, kayıttan düşme zamanının uygunluğu gerekçelerini denetime hazır bulundurma şartıyla bankalara bırakıldı.

Yönetmelikteki bir diğer değişiklik ise KOBİ’lerin finansmana erişiminde karşılaştıkları teminat sorununun azaltılması için Devlet Destekli Ticari Alacak Sigorta Poliçelerinin ikinci grup teminat olarak sayılmasına yönelik oldu.

Böylelikle ekonomi reform eylem adımlarından biri olan KOBİ’lerin alacak sigortası sistemi ile güvence altına alınan alacaklarının bankalar nezdinde teminat olarak kabul edilmesinin sağlanması suretiyle KOBİ’lerin finansa erişimin kolaylaştırılması adımının desteklenmesi hedeflendi.

Ayrıca, lisanslı depoculuk ile çiftçiye ve tarımsal üretimin gelişimini sağlayan elektronik ürün senetlerinin (ELÜS) daha yüksek teminat oranı ile dikkate alınması da getirilen diğer bir yenilik olarak öne çıktı.

ELÜS’lerin teminat olarak kabul edilebilirliğinin kolaylaştırılmasını teminen yüksek teminat oranı ile dikkate alınması ile Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından hazırlanan İstanbul Finans Merkezi (İFM) Eylem Planının bileşenlerinden biri olan elektronik ürün senetlerine (ELÜS) ilişkin piyasanın işlerliğinin ve derinliğinin artırılmasına da katkı sağlanması bekleniyor.

Kredi işlemlerine ilişkin Yönetmelik

BDDK’nın bugünkü Resmi Gazete’de “Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik“i yayımlandı.

Buna göre, bankaların sorunlu alacaklarının yönetim ve azaltım faaliyetleri olarak tanımlanan çözümleme süreci ile ilgili olarak kredi tahsis biriminden bağımsız bir çözümleme biriminin kurulması, üç yıllık sorunlu alacak yönetim stratejisi ve yıllık operasyonel planlarının hazırlanması zorunlu tutuldu.

Ayrıca, bankacılık sektöründeki toplam riski Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca (Kurul) belirlenen tutarın üzerinde olan kredi müşterilerinden bankalarca alınması zorunlu belgeleri toplama yükümlülüğünün yalnızca canlı alacak olarak izlenen müşterilerden isteneceği ve bu kapsama ilk defa giren müşterilerin bağımsız denetim sürecinin başlatıldığının belgelendirilmesi kaydıyla kendilerine kredi tahsisi yapılabileceği netleştirildi.

Söz konusu yükümlülük I Ocak 2022 tarihine ötelenerek yükümlülük kapsamına giren kredi müşterilerine ve bankalara kolaylık sağlandı.

Rehberlerin yönetim kültürüne dönüşmesi amaçlanıyor

Rehberlerle bankaların, kredi yaşam döngüsü içindeki uygulamalarına ilişkin kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesi, geliştirilmiş tahsis süreçleri ve etkinliği artırılmış izleme uygulamaları, bankaların sorunlu alacak yönetiminin iyileştirilmesi amaçlanıyor.

Dolayısıyla banka aktif kalitesinin artırılması açısından rehberlerle yönlendirme yapılmakta olup, orta ve uzun vadede bir yönetim kültürüne dönüşmesi bekleniyor.

Sorunlu Alacak Çözümleme Rehberi

Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik’te belirtilen sorunlu alacak yönetim stratejisi yıllık operasyonel planlar ve çözümleme birimlerinin kaynaklar, süreç, performans ve faaliyetleri açısından daha etkili bir yapıya kavuşturulması amacıyla hazırlanan “Sorunlu Alacak Çözümleme Rehberi“nde sorunlu alacakların çözümlenmesi kavramı tanıtılarak; bunun gerektirdiği organizasyonel yapı, hazırlık süreci ve faaliyetlere ilişkin bir çerçeve çiziliyor.

Sorunlu alacak stratejisinin bankalarca yapılacak bir öz değerlendirmeye dayandırılması, üç yıllık bir zaman öngörüsüne sahip olması, asgari olarak sorunlu alacakların çözümlenmesine ve alacaklardan dolayı edinilen varlıkların yönetilmesine ilişkin, takvime bağlı niceliksel hedefleri içermesi ve bir operasyonel plan çerçevesinde uygulanması gerekiyor.

Kredi Tahsis Ve İzleme Süreçlerine İlişkin Rehber

“Kredi Tahsis ve İzleme Süreçlerine İlişkin Rehber” ile bankaların tahsis ve izleme süreçlerinin uluslararası iyi uygulamalardakine denk kalitede bir düzeye erişmesinin temini hedefleniyor.

Rehberde öncelikle tahsis ve izleme süreçlerine ilişkin tesis edilmesi gereken kurumsal çerçeveden ne beklenildiği açıklanırken, söz konusu çerçevenin etkinliğinin temini için oluşturulması gereken uygulamalardan bahsediliyor.

Rehberin ilerleyen bölümlerinde tahsis süreçlerine, fiyatlamaya ve teminat değerlemesine ilişkin bankaların uygulaması beklenen yenilikler ve geliştirmelere ilişkin hükümler sıralanıyor.

Son bölümde ise izleme süreçlerinin kalitesinin artırılması için bankalardan tesis etmesi beklenen sistem ve altyapıya ilişkin hükümler yer alıyor. Rehberin ekler kısmında bankalara yol gösterici olması bakımından birtakım kriterler ve toplamasında fayda görülen veriler yer alıyor.

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA’dan 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman taahhüdü

Garanti BBVA belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını yeni hedefinin ise 2029 yılının sonuna kadar 3,5 milyar dolar olarak açıkladı.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Garanti BBVA, 2018–2025 dönemi için belirlediği 400 milyar TL’lik sürdürülebilir finansman hedefini, 2025’in ilk yarısında tamamladığını açıkladı. Bu başarının ardından banka, 2018–2029 yıllarını kapsayan yeni hedefini 3,5 trilyon TL olarak paylaştı.

Garanti BBVA bu taahhütle; iklim değişikliğiyle mücadele, doğal sermayenin korunması, döngüsel ekonomi, sosyal kalkınma ve finansal kapsayıcılık alanlarında güçlü etki yaratmayı amaçlıyor.

Bu rakam, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalar arasında en yüksek sürdürülebilir finans taahhüdü oldu.

Garanti BBVA, 2029 yıl sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğini taahhüt ediyor

Garanti BBVA Genel Müdürü Mahmut Akten, bu performansta, sürdürülebilirliği stratejik öncelik haline getirmelerinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. Akten, yeşil/sosyal kredilerden çevreci taşıt kredilerine, sürdürülebilir tahvillerden, çevresel ve sosyal yatırımlarda aktif danışmanlık hizmetlerine ve su verimliliğiyle ilgili projelere yönelik “mavi finans” gibi sürdürülebilir finansman ürünü sunduklarını söyledi.

Mahmut Akten, yeni hedefi ise şu sözlerle değerlendirdi: “Şimdi, bu başarıyı daha ileri taşıyarak 2029 yılı sonuna kadar 3,5 trilyon TL’lik sürdürülebilir finansman sağlamayı taahhüt ediyoruz. Bu yeni hedef, yalnızca hacim açısından değil, sürdürülebilir finansman hızımız açısından da çarpıcı bir sıçrama anlamına geliyor. 2025’in ikinci yarısından 2029 sonuna kadar yaklaşık 3,1 trilyon TL’lik yeni kaynağı sürdürülebilir yatırımlara yönlendireceğiz. Bu taahhüdün büyüklüğü, Türkiye’nin düşük karbonlu ve kapsayıcı bir geleceğe geçişinde Garanti BBVA’nın giderek daha da etkin bir rol üstleneceğini gösteriyor.”

BBVA Grubu’nun küresel taahhüdü 1 trilyon euro

Garanti BBVA’nın ana hissedarı BBVA Grubu, 2018-2025 yılları için ilk etapta 100 milyar euro sürdürülebilir finansman hedefi koymuştu. Hedef önce 300 milyar euroya çıkarıldı ve 2024 yılı sonunda tamamlandı. Grup şimdi, 2025–2029 dönemi için 700 milyar euroluk yeni taahhütle toplam hedefini 1 trilyon euroya yükseltti.

BBVA’da Türkiye’nin Payı yüzde 9’a yükseldi

2025’in ilk dört ayında BBVA Grubu’nun sağladığı toplam sürdürülebilir finansmanın yaklaşık 140 milyar TL’si Garanti BBVA tarafından sağlandı. Bu rakamla Türkiye’nin BBVA Grubu içindeki payı sürdürülebilir finansman rakamların raporlanmaya başlandığı 2018 yıllarındaki yüzde 3 seviyesinden bugün yüzde 9’a yükselmiş durumda.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Tahvil Yerine Kredi: Türk Şirketlerinin Finansman Kaderi

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de reel sektörün finansman ihtiyacını karşılamak için en çok başvurduğu yöntem banka kredileridir. Oysa gelişmiş finansal sistemlerde şirketler, uzun vadeli ve daha uygun maliyetli fon sağlamak için sermaye piyasalarında borçlanma araçlarına, özellikle tahvil ihraçlarına yönelmektedir. Peki Türkiye’de reel sektör neden bu imkândan yeterince yararlanamıyor?

Tahvil İhracının Önündeki Ekonomik Engeller

Tahvil piyasasının gelişmesi; makroekonomik istikrar, faiz oranlarının öngörülebilirliği, düşük enflasyon, istikrarlı döviz kuru, düşük kamu borçlanma ihtiyacı ve yüksek kredi notu gibi birçok değişkene bağlıdır. Ancak:

  • Türkiye’nin ülke kredi notu düşüktür ve bu doğrudan özel sektörün notunu da sınırlamaktadır.

  • Yüksek enflasyon ve faiz oranları, borçlanma maliyetlerini tahvil piyasasında da yükseltmektedir.

  • Kamu kesiminin sürekli yüksek borçlanma ihtiyacı, özel sektörün tahvil ihraçlarını piyasadan dışlama etkisi (crowding out) ile sınırlamaktadır.

Hukuki ve Kurumsal Güven Eksikliği

Sadece ekonomik değil, hukuki ve politik güvensizlik de yabancı ve yerli yatırımcıların özel sektör tahvillerine ilgi göstermemesine yol açıyor. Güçlü bir ikinci el tahvil piyasası oluşmadığı için yatırımcılar uzun vadeli bağlayıcı enstrümanlara mesafeli durmaktadır.

Banka Kredilerine Bağımlılığın Sonuçları

Bu nedenlerle reel sektör, finansmana erişimde tek kanal olarak bankaları kullanmak zorunda kalıyor:

  • Yüksek maliyetli ve kısa vadeli kaynaklara mahkûm olunuyor.

  • Kredi sınırlamaları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işletmeleri zorluyor.

  • Kredi vadelerinin kısalığı ve esneklik eksikliği, uzun vadeli yatırım planlarını zorlaştırıyor.

Finansman Araçlarında Çeşitlilik Şart

Türkiye’de reel sektörün daha güçlü, sağlıklı ve uzun vadeli kaynaklara erişebilmesi için:

  • Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesi,

  • Sermaye piyasalarının derinleştirilmesi,

  • Hukuki güven ortamının sağlanması,

  • Tahvil piyasası için ikincil piyasa likiditesinin artırılması büyük önem taşımaktadır.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

 

Okumaya devam et

Ali Coşkun

YÜKSEK BANKA KREDİLERİ

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bankalar ekonomik sistemin en önemli finansal aktörleri olarak faaliyet gösterir. Her banka özünde kâr amacı güden bir ticari kuruluştur.

Kredi verirken öncelikle kendi risklerini ve menfaatlerini gözetmek zorundadır. Kullandırdıkları kredilerin faiz oranı veya kar payı, komisyon yapısı, vade şartları da bu doğrultuda belirlenmektedir.

Bugün piyasada bileşik faiz oranları TL cinsi kredilerde %60-65, döviz cinsi kredilerde ise %14-16 bandındadır.

Ayrıca bankaların sigorta, dosya masrafı, kredi tahsis ücreti ve banka ürün satışları gibi birçok kalemi kredi paketine dahil ettiği görülüyor.

Yani faiz veya kar payı dışında çok sayıda gizli maliyetle karşı karşıya kalınıyor.

Firmalar bu şartlar altında yalnızca finansmana erişmekle kalmıyor aynı zamanda ağır bir maliyet yükünü de sırtlanıyorlar.

Bankalar, firmalara kredi limitleri oluştururken sektörel karlılık oranlarına azami dikkat ederler. Ancak burada ciddi bir çelişki var. Bankalar kredi tahsisinde sektörün brüt kâr marjlarını esas alırken, mevcut kredi maliyetleri bu oranları çoktan aşmış durumdadır.

Brüt kâr marjı sektörlere göre ortalama %25-30 arasında değişirken, firmalar %65’in üzerinde bileşik faizle TL borçlanıyor.

Bu koşullarda, kâr eden değil borcunu çevirebilen firma başarılı kabul ediliyor. Bu ne finansal sürdürülebilirliğe ne de sağlıklı bir ekonomiye hizmet eder.

Şu an firmalar yalnızca yüksek faizle değil aynı zamanda yüksek enflasyon, düşük iç talep, yüksek maliyetler, düşük kâr, kur baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralma, krediye erişim ve jeopolitik risklerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İhracatçı firmalar için döviz kuru reel anlamda destekleyici olmaktan çıkmış, rekabet gücünü zayıflatıcı bir unsura dönüşmüştür.

Bu koşullar altında firmaların ayakta kalması tesadüf değil direnç ve stratejik yönetimin bir sonucudur. Ama bu direncin ne kadar sürdürülebileceği ise meçhuldür.

Bugün konkordato alan, iflas eden şirketlere şaşırmak yerine bu ortamda hâlâ üretmeye, istihdam yaratmaya, ihracat yapmaya devam eden firmalara hayranlık duymalıyız.

Asıl konuşulması gereken, bu firmaların nasıl hayatta kaldığı ve ne tür stratejiler geliştirdiğidir. Zira bu firmalar sadece kendi faaliyetlerini değil aynı zamanda ekonominin can damarlarını da ayakta tutmaktadır.

Enflasyonla mücadele elbette gereklidir.Ancak bunu yaparken reel sektörü göz ardı etmek hastayı tedavi ederken organlarını iflas ettirmek gibidir.

Faiz politikaları ve sıkılaşma adımları kısa vadede enflasyonu aşağı çekebilir ama ardında üretim yapamayan, borç yükü altında ezilen ve finansmana erişemeyen bir özel sektör kalırsa bu başarı neye yarar?

Bugün geldiğimiz noktada reel sektörün sesine daha fazla kulak verilmesi gerekiyor.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve firmaların üzerindeki dolaylı maliyetlerin azaltılması şarttır.

Aksi takdirde sadece bugünü değil yarının üretim kapasitesini ve ekonomik bağımsızlığını tehlikeye atmış oluruz.

Ali COŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.