ŞİRKETLER
Diginak.com 2024 yol haritasını açıkladı
Lojistik Teknolojisi alanında Fintek dikeyinde pazar liderliğini hedefleyen Diginak.com, son 3 yılda toplam 25 katın üzerinde birleşik büyüme gerçekleştirdi. Diginak.com, 2024 yılında şirket değerini 50 milyon dolara çıkartmayı hedefliyor.

Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
BankaVitrini
Finansal teknoloji pazarı tüm dünyada hızla büyüyor. Global ölçekte 150 milyar dolar büyüklüğünü geçen fintek pazarının, 2027 yılına kadar yüzde 13 büyüme göstermesi bekleniyor. Küresel fintek şirketlerinin yaklaşık yüzde 90’ının yapay zekâ ve makine öğrenimine dayalı olarak çalıştığını hatırlatan Diginak.com CEO’su Oğuzhan Karaca,
“2024 yılında dijital nakliye platformumuza yapay zeka alanında yatırım yapmaya devam edeceğiz. Teknoloji alanında yenilikler ve iklim dostu düzenlemelerle lojistiğin daha da sofistike bir hal alacağını düşünüyoruz” dedi.
Lojistik teknoloji pazarında Fintek dikeyinde teknoloji şirketiyiz
Odağımızda sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik alanında projeler var
“Diginak.com’u pazarda hem bir ‘Fintek Şirketi’ hem de ‘Lojistik Teknolojisi’ (Freight Tech) alanında lider bir şirket olarak konumlandırdık. 2024 yılında ajandamızda; sürdürülebilirlik, yeşil ve dijital dönüşüm projeleri de bulunmakta. Önümüzdeki sene sürdürülebilirlik raporlama yapan şirketlerin çözüm ortağı olmayı ve yeşil lojistik alanında da yatırım yapmayı hedefliyoruz. Diginak.com olarak; bünyemizdeki Türk mühendisler tarafından geliştirdiğimiz teknoloji ve çözümlerle sadece hizmet sunduğumuz kişi ve kurumların değil, sektörümüzün de dijitalleşmesine öncülük etme misyonu ile hareket ediyoruz. Türkiye ile birlikte, Ortadoğu ve Asya’da Lojistik Teknolojisi odaklı Fintek alanında lider bir şirket olma misyonu ile çalışmalarımıza yön veriyoruz” şeklinde konuşan Karaca
2024 yılında dijital nakliye alanında öne çıkacak teknolojilere dair şu bilgileri verdi:
“Dünya Ekonomik Forumu’na göre, 2025 yılına kadar global kamyon pazarının yüzde 15’inin dijital nakliye platformlarını kullanacağı tahmin ediliyor. Bu veriden yola çıkarak ülkemizde de gelecek yıl dijital lojistik uygulamalarının daha çok öne çıkacağına inanıyoruz.
2024 yılında dijital lojistik, daha akıllı, daha çevresel olarak sürdürülebilir ve daha verimli bir geleceğe doğru evrilecek gibi görünüyor. Bu trendler, tedarik zinciri profesyonelleri için yeni fırsatlar yaratırken, sektördeki rekabeti artırmak için çeşitli firmaları ve teknoloji şirketlerini bir araya getirecek. Dijital lojistik, müşterilere daha hızlı teslimat, izleme ve yönetim imkanı sunarak; e-ticaretin büyümesine önemli bir katkı sağlıyor. 2024 yılında; Akıllı ve Otomatize Depolama Sistemleri, Blockchain Tabanlı Tedarik Zinciri İzleme alanında yeni yatırımlar yapılacağını öngörüyoruz. Çevre Dostu ve Sürdürülebilir Lojistik Çözümleri ise daha çok öne çıkacak. Sürdürülebilirliği artırma, elektrikli araçlar, enerji verimliliği ve karbon ayak izi azaltma stratejileri, dijital lojistik çözümlerinin temelini oluşturacak. Tedarik zinciri paydaşları arasındaki dijital işbirliği, açık platformlar ve uçtan uca entegrasyon, lojistik operasyonlarını daha verimli ve esnek hale getirecek. Büyük veri analitiği, yapay zeka ve makine öğrenimi, tedarik zinciri profesyonellerine gelecekteki talepleri daha doğru bir şekilde tahmin etme konusunda yardımcı olacak. Bu sayede stok yönetimi optimize edilecek ve tedarik zinciri maliyetleri azaltılacak.”
Diginak.com’un son 3 yılda toplamda 25 katın üzerinde birleşik büyüme kaydettiğine dikkat çeken Oğzhaan Karaca “2024 yılında da 5 kat daha büyüme ile toplamda 500 milyon TL ciro hedefimiz bulunmakta” diye konuştu.
Diginak.com’un, navlun satın almasındaki finansal sorunları azaltarak taşımacılık sektöründeki tarafların birbiri ile olan ticaretini kolaylaştırdığını hatırlatan Oğuzhan Karaca Türkiye’nin lojistik ve ulaştırma alanında yıllık cirosunun 100 Milyar USD seviyesinde olduğunun altını çizdi.
Lojistik sektörü daha çok ilgi ve desteği hak ediyor!
“Bu rakamın içerisinde kara, hava, deniz, demiryolu ve depolama işleri mevcut. Türkiye’nin GSMH sının 1 Trilyon USD’ye dayandığını öngörür isek, lojistik sektörünün cirosu; GSMH’ nın %10 una tekabül ediyor. Bu oran takdir edersiniz ki çok büyük bir pay. Her türlü ilgiyi ve desteği hak ediyor ” şeklinde konuşan Karaca lojistik sektörüne dair şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de toplam 1 milyon adet TIR, kamyon, kamyonet, panelvan vb. ticari araç bulunmakta. Ülkemizin sahip olduğu lojistik araç filosu, Avrupa’nın araç altyapısının toplam %20’si büyüklüğünde oldukça güçlü bir filo. Ülkemizde günde 450 bin adet araç nakliye hizmetini ifa etmek için yola çıkıyor. İç pazarda günde 170 milyon USD Navlun ödemesi yapılıyor. Türkiye’nin karayolu taşımasında yılda 40 milyar USD navlun cirosu mevcut. Öte yandan Türkiye’de irili ufaklı 8 bin adet lojistik firması var. Bu şirketler, ülkemizdeki taşımacılık ihtiyacının ancak %20’sini karşılayabiliyor. Pazarın geriye kalan % 80’ini ise Bireysel Nakliyeci karşılıyor. Kamyoncu, yani bireysel nakliyeci; hem kamyonun sahibi, hem de sürücüsü demek. Türkiye’nin yükünü onlar taşıyor. ”
(Match Making) yerine pazarın tüm oyuncularını kucakladık ve başarılı olduk!
Tüm lojistik sektörü paydaşlarını aynı çatı altında toplayan tek dijital platform olan, Diginak.com, lojistik sektörünün tüm oyuncularına hitap ediyor ve kimseyi dışarıda bırakmıyor. Müşteri, forwarder, acente, lojistik firması, kamyoncu, aracı; hepsi için birer dijital kapıyı bünyemizde barındırıyoruz” yorumunda bulunan Oğuzhan Karaca, Diginak.com’un elde ettiği başarının nedenini şu sözlerle açıkladı:
“Başarımızın anahtarı; yıkıcı (disruptive) değil, yapıcı iş modelimizde saklı… Herkes oyuna dahil. Bu nedenle Diginak.com, her yıl 5 kat büyüyor. Sektördeki rakiplerimizin aksine yük sahibi ile taşıyanı buluşturmak (Match Making) gibi bir amacımız hiçbir zaman olmadı. Bizim düşüncemize göre süreç; taraflar birbirini bulduktan sonra başlıyor, dijital enstrümanlara asıl o zaman ihtiyaç oluşuyor. Taksi ile yolcuyu buluşturmanın katma değeri, taşımacılık sektöründe yok. Asıl iş, kamyoncu yükü sırtına aldıktan sonraki sürece müdahil olmak. Diginak.com; teslimat sürecine kadar, hizmeti alan ile veren arasında yaşanacak sorunların çözümünde standartları koyuyor. Olası sorunlarda kendimizi garantör olarak konumluyoruz. Kullanıcı dostu bir ara yüze sahip olan dijital nakliye platformumuzda tüm süreçleri, ulaştırma bakanlığının mevzuat ve yönetmeliklerine %100 uyumlu bir şekilde uçtan uca online olarak yönetiyoruz. Sorun mu çıktı, taraflar birbirini dahi aramıyor. Diginak.com, tüm taraflar adına insiyatif alarak süreci yönetiyor ve varsa sorunları çözüyor. Sonuç olarak; KOBİ imalatına, kamyoncu da yoluna devam ediyor.
Yapay zeka teknolojisine yatırım yaptık, navlun ödemelerini hızlandırdık
B2B’de bankalar ve finans kuruluşları yeteri kadar çevik değil. Kredilerdeki sıkılaşma ve prosedür KOBİ’leri yıldırıyor. İşte burada Diginak.com, yapay zeka teknolojisi destekli navlun ödeme bilgi işlem altyapısı ile öne çıkıyor. Diginak.com’un en güçlü kası; navlun ödemesindeki hızı. Kamyoncuya haftada 3 gün ödeme yapıyoruz, bu da bizi en çok tercih edilen dijital nakliye platformlardan birisi yapıyor.”
Yılın fintech girişimi olduk!
Oğuzhan Karaca, Diginak.com’un , in4startups’ın her yıl yerli ve yabancı yatırımcıların yatırım yapacakları girişimleri bulmalarına destek olmak amacıyla düzenlediği “Gelecek Vadeden Girişimler” Yarışması’nda bu sene fintech girişimi kategorisinin birincisi olarak ödül almaya hak kazandığını sözlerine ekledi.
“Güçlü rakiplerimizin arasından sıyrılarak bu değerli ödülü almanın ve fintech kategorisinde birinci olmanın haklı gururunu yaşıyoruz” açıklamasını yapan Karaca sözlerine şöyle son verdi:
“2023 yılında, yapay zeka teknolojilerine ve insan kaynağına yaptığımız yatırımlarla büyümemizi 5 kat attırdık. Yatımcı firmamız olan İdaCapital’in güvenini haklı çıkardık. Aldığımız bu ödül başarımızı taçlandırdı.”
İlginizi Çekebilir
GÜNCEL
Yes, Chef!” ile Yönetmek: Bir Diziden Alınan Liderlik Dersleri

Yayınlanma:
10 saat önce|
04/07/2025Yazan:
Serhat Can
“The Bear” dizisi yalnızca mutfakta değil, işletme yönetiminin en karmaşık noktalarında da bize çok şey söylüyor.
Bu yazımda; liderlik, örgütsel sessizlik, kişisel gelişim ve fine dining gibi kavramları bu olağanüstü dizinin sahneleri üzerinden yeniden okudum.
Mutfakta pişen sadece yemek değil; dönüşen kültürler, büyüyen insanlar ve yeniden yazılan yönetim tarifleri…
‘‘The Bear’ Üzerinden İşletme Yönetimi: Mutfakta Pişen Liderlik ve Örgütsel Sessizlikle Mücadele”
Bazı diziler yalnızca hikâye anlatmaz; hayatın karmaşık sistemlerini bir mikroskop altına yatırır. “The Bear”, bu tür yapımların en parlak örneklerinden biri. Chicago’da bir sandviç dükkânının kalıntıları üzerinde yükselmeye çalışan bir ekip… geçmişin yüküyle, geleceğin hayaliyle ve şimdinin kaosuyla baş etmeye çalışan insanlar… Ama aslında her şeyin özünde bir soru saklı: Bir işletmeyi gerçekten ne işler hâle getirir?
Carmy’nin mükemmeliyetçiliği, Richie’nin içsel dönüşümü, Sydney’in vizyoner tutumu ve Marcus’un sessiz gelişimi sadece bir restoranın değil; herhangi bir organizasyonun iç dinamiklerini sorgulatıyor. Bu yazıda; liderlik, örgütsel sessizlik, dayanışma kültürü, kişisel gelişim, eğitimin yatırımlara dönüşü ve elbette gastronomiyle iç içe geçmiş işletme zorluklarını birlikte analiz edeceğiz. Bir mutfak dolusu dersle başlayalım…
Küçük Düşünmek Büyümek İçindir: Stratejik Sadelik ve Odaklanma
The Bear’ın ilk sezonunda Richie’nin dile getirdiği bir ifade hafızalara kazınır: “Bence daha küçük hedefler koymamız gerekiyor. Daha küçük düşünmeliyiz.” İlk bakışta bu söylem, başarısızlığın bahanesi gibi algılanabilir. Oysa burada yatan fikir, aslında yalın yönetim ve odaklanma stratejisinin temelidir.
Dizinin kaotik ilk dönemlerinde, ekip her alana yetişmeye çalışırken verimsizleşir. Fazlalıklar, iş süreçlerini yavaşlatır; her gün yangın söndürme modunda geçen operasyonlar sürdürülebilirliği tehdit eder. Richie’nin küçük hedefler konusundaki sezgisel tepkisi, aslında büyük resmin küçük parçalarla şekillendiğini kavrayan bir içgörüye dayanır.
Geleneksel işletmecilikte “büyümek” genellikle hacimle, daha büyük alanlarla, daha çok masayla ölçülür. Oysa “The Bear” farklı bir yolu önerir:
Menü sadeleşir
Masa sayısı azalır
Fiyatlar artar ama deneyim derinleşir
Ekip küçülür ama bağ kuvvetlenir
Bu dönüşüm, minimalizmin stratejik bir araç olarak kullanılabileceğini gösterir.
İhtişamdan değil, derinlikten gelen bir başarıdır bu.
Günümüz iş dünyasında da benzer bir dönüşüm yaşanıyor:
Start-up kültürü, yalın yapılarla büyük firmalara kafa tutuyor
“Az ama öz” ekiplerle inovasyon üretiliyor
Odaklanmış değer önerileri, geniş ürün yelpazelerinden daha etkili olabiliyor
Carmy, Richie ve Sydney arasındaki dinamik, bu stratejik yön değişiminin zihinlerde nasıl yankı bulduğunu ortaya koyar. Artık amaç sadece hayatta kalmak değil; az ile çok yapabilmek.
Örgütsel Sessizlik ve İletişimin Gücü: Mutfağın Konuşmayan Kahramanları
Başarının arkasında çoğu zaman yüksek sesle dile getirilmeyen bir şey saklıdır: sessizlik. “The Bear”ın ilk sezonu, tam da bu kavramın ne kadar tehlikeli olabileceğini gösterir. Mutfakta herkes kendi işini yapar, ama kimse duygularını ifade etmez. Endişeler, stres, fikirler — hepsi içe gömülüdür. Bu durum yalnızca çalışanların psikolojisini değil, işletmenin performansını da tehdit eder.
Örgütsel sessizlik, çalışanların fikirlerini, sorunlarını ve önerilerini dile getirmemesi hâlidir.
Sebepleri arasında:
Misilleme korkusu
Liderin otoriter yapısı
“Zaten bir şey değişmez”; algısı
Güvensizlik ortamı
Mutfakta bu sessizlik en çok Carmy’nin yönetim tarzında ortaya çıkar. Teknik olarak usta olsa da, duygu yönetimi ve iletişimde zorlandığı için çalışanlar onunla açıkça konuşamaz.
Fakat bu atmosfer, Sydney gibi bir karakterin gelişiyle değişmeye başlar. O, sorular sorar, öneriler getirir, tartışır — ve bu, ekibin yavaş yavaş ses bulmasını sağlar.
Liderlik burada devreye girer:
Psikolojik güvenlik, ekibin “yanlış yaparsam dışlanmam” diyebildiği bir iklimdir.
Açık iletişim, inovasyonun ve öğrenmenin temelidir.
Bir ekip ancak birbirinin sesi olduğunda gerçek anlamda birlikte çalışabilir.
Sydney’in mutfağa getirdiği bu yeni ses, Carmy’nin dönüşümünü de tetikler. Artık direktif vermek yerine, dinlemek ve tartışmak zorundadır. Bu dönüşüm, tüm organizasyonlarda yaşanabilecek bir kırılma anıdır: sessizlikten diyaloğa geçiş.
Lider Eleştirilebilir mi? Evet, Edilmelidir: Güçlü Olmanın Kırılgan Yolu
“The Bear”da Carmy, mutfağa lider olarak geldiğinde herkesin gözü onda, ama kimse ona geribildirim vermiyor. Neden? Çünkü çok iyi. Çünkü “yıldız şef”. Çünkü “o bilir.” İşte tehlike tam burada başlar.
Yüksek beceri, sorgulanamazlık getirdiğinde, ekip sadece takip eder ama gelişemez.
Mutfakta sıkışmış enerjiler birikir, patlamaya hazır bir baskı oluşturur. Carmy’nin iletişimsiz, içe dönük liderlik tarzı, bu baskıyı iyice artırır. Ama bir liderin her şeyi bilmesi gerekmez — dinlemesi ve gelişmeye açık olması yeterlidir.
Sydney gibi karakterler Carmy’ye karşı çıktığında—tatlı bir tabakta değil, fikirlerde çarpışma yaşandığında—mutfak önce sarsılır, sonra nefes almaya başlar. Eleştiriye açık lider:
Carmy’nin yolculuğu, yetkinlikle liderliğin farklı şeyler olduğunu kabul etmesiyle şekillenir. Mutfağı “benim mutfağım” değil, “bizim mutfağımız” yapmaya başladığında gerçek liderliğe adım atar.
Lider:
Ekibiyle birlikte büyür
Güven oluşturur
Sessizliği iletişime çevirir
Egosunu değil, vizyonunu merkeze alır
Carmy’nin yolculuğu, yetkinlikle liderliğin farklı şeyler olduğunu kabul etmesiyle şekillenir. Mutfağı “benim mutfağım” değil, “bizim mutfağımız” yapmaya başladığında gerçek liderliğe adım atar.
Lider Eleştirilebilir mi? Evet, Edilmelidir: Güçlü Olmanın Kırılgan Yolu
“The Bear”da Carmy mutfağa lider olarak geldiğinde herkesin gözü onda, ama kimse ona geri bildirim vermeye cesaret edemez. Çünkü “o bilir.” Çünkü “o şef.” Ama yetkinlik, sorgulanamazlık getirdiğinde, organizasyonlar öğrenmeyi bırakır.
Bu sessizlik duvarını asıl yıkanlardan biri ise şaşırtıcı bir şekilde Tina olur. Sessiz, sadık, geleneksel çalışan imajından çıkar; deneyiminin getirdiği haklılıkla Carmy’ye ses yükseltir. Son sezonda bir noktada, tüm baskı altında patlar ve şöyle der (ve burada argo tonu dikkat çekicidir):
“Ain’t nobody tryna get ‘round your moody ass anymore, Chef. Fix it.”
Bu söz sadece bireysel bir patlama değildir; örgütsel sessizliğin kırıldığı andır. Tina, yıllarca baskıya, değişime ve kontrolcü liderliğe sessiz kalan ekibin kolektif sesidir artık.
Carmy, bu eleştiriyi duymak zorunda kalır. Bir lider olarak dönüşümü de tam burada başlar:
Artık sadece teknik olarak iyi olmak yetmez
Ekip dinlemiyorsa, liderlik yok demektir
Geri bildirim, mutfağın en değerli malzemesidir
Bu an, “The Bear” dizisinin en insani, en öğretici sahnelerinden biridir. Sessiz çalışanların da söz hakkı olduğunu, liderliğin sadece yön vermek değil, yön bulmak için de kulak vermek olduğunu gösterir.
İş Yeteneği ≠ Liderlik: Ustalıktan Vizyonerliğe Zor Bir Geçiş
Carmy, mutfağa geldiğinde herkes onun “usta” olduğunu bilir. Teknik becerileri olağanüstüdür — bıçak hâkimiyeti, tarif kompozisyonları, ürün seçimi… Ancak işler liderliğe gelince her şey değişir.
İş yeteneği; belirli bir alandaki ustalığı temsil eder.
Liderlik ise insanları yönlendirme, ilham verme ve karar anlarında onların yanında durabilme sanatıdır.
“The Bear” tam da bu farkın ete kemiğe büründüğü bir anlatıdır:
Carmy, teknik olarak mutfağın en iyisidir ama ekip dağınıktır
Kriz anlarında yalnızlaşır çünkü iletişimi zayıftır
Karar vermektense kaçmayı tercih eder (örnek: son sezon finalinde ansızın
kaybolması)
Yetkin ama kırılgandır; liderlik yalnızca teknikle değil, duygusal dayanıklılıkla da inşa
edilir
Sydney burada ilginç bir kontrast oluşturur:
O da teknik olarak iyidir ama asıl farkı insanlarla kurduğu bağdadır
Empati kurar, iletişim geliştirir, hata yapmaktan korkmaz
Otorite arayan değil, güven inşa eden bir liderlik modeli sunar
Bu ayrım, günümüz iş dünyasında da son derece geçerlidir:
Harika bir mühendis, kötü bir takım lideri olabilir
Muhteşem bir tasarımcı, berbat bir yöneticidir belki
Çünkü liderlik; yeteneği yönetmek değil, insanı yönetmekle başlar
Dizide Carmy’nin bu farkı yavaş yavaş fark etmesi (ve Tina gibi çalışanların ona bunu gösterebilmesi) aslında iş dünyası için müthiş bir metafor taşır:
“Lider olmak, en iyisi olmak değil; en iyileri birlikte tutabilmektir.”
En İyi Yaptığımız Şeye Odaklanmak: Kişisel Yatırımların Lezzetli Geri Dönüşü Marcus dizinin ilk sezonlarında geri planda kalan, sessiz ama dikkatli bir karakterdir.
Dikkatini mutfağın ayrıntılarına ve özellikle tatlılara verir. Ama onu farklı kılan, sahip olduğu potansiyelin farkında biri tarafından görülmesidir.
Carmy ve Sydney, Marcus’un yeteneğini keşfeder ve ona yatırım yaparlar. Onu Kopenhag’a eğitime gönderirler. Bu, sadece bir mutfak eğitimi değil; bir çalışana duyulan güvenin ve vizyonun göstergesidir.
Bu bölüm bize birkaç kritik işletme dersi sunar:
Odaklanmak, parlamanın ilk adımıdır
Marcus tatlılara odaklandığında, ortaya çıkarabildiği yaratıcılık herkesin ilgisini çeker.
Yatırım sadece makinelere değil, insanlara yapılmalıdır
Onu yurtdışına göndermek, eğitimle beraber moral ve sorumluluk duygusu da yükler.
Kişisel gelişim, organizasyonel gelişimin kaldıraç noktasıdır
Marcus’un dönüşümü, mutfakta yeni bir kalite standardı yaratır.
Sessiz çalışanlar büyük sürprizler yaratabilir
Görünmez kahramanlara yapılan yatırım, sürpriz başarılarla geri döner.
Bu noktada dizideki fine dining dönüşümünün de temel taşlarından biri haline gelir Marcus’un performansı. Kalite standardı yükselirken ekip içi güven de büyür. Bu da bize işletme dünyasının gizli malzemesini hatırlatır:
İnsan sermayesi, uzun vadeli başarının en tatlı tarifidir.
Fine Dining: Rüya mı, Kabus mu? İşletmesel Sınavların En Zoru
Fine dining restoranları estetik, emek ve yaratıcılığın zirvesidir — fakat bu kadar yüksek standart, aynı zamanda yüksek risk demektir. “The Bear”da da Carmy ve Sydney, yemek sanatını en üst düzeye taşımaya çalışırken; finansal stres, operasyonel karmaşa ve takım dengeleriyle boğuşurlar.
İşte neden bu iş modeli zor:
Düşük Kâr Marjı: Yüksek kalite ürünler, nitelikli iş gücü ve şık sunum; maliyetleri fırlatır ama fiyatları sınırsız artırmak da müşteri sayısını düşürür.
Öngörülemez Talep: “Deneyim” odaklı hizmet vermek her zaman sürdürülebilir müşteri hacmi yaratmaz.
Operasyonel Yoğunluk: Her tabak başlı başına bir “performans”tır. Bu da hata marjını sıfıra çeker.
Ekip Baskısı: Yaratıcılık isteyen menülerle, zaman baskısı altındaki servis çatışır.
Sanat vs Sürdürülebilirlik: Bir noktada hayal edilen menü ile karşılanabilir maliyet arasında ölüm kalım savaşı başlar.
The Bear’ın son sezonu, bu çatışmanın adeta anatomisi gibidir:
Sydney’in yaratıcı tutkusu ile Carmy’nin mükemmeliyetçi kontrolü çarpışır.
Richie, müşteri deneyimiyle restoranın ruhunu yakalamaya çalışırken; arka mutfakta tabaklar değil, sinirler kırılır.
Fine dining rüyası; stratejik netlik, sürdürülebilir menü planlaması ve psikolojik olarak sağlam ekip olmadan kolayca kabusa dönüşür.
İşletme Dersi:
Sanatçılık bir restoran açmak için gerekliyse de yeterli değildir. Bir fine dining işletmesinin başarılı olması için:
Operasyonel liderlik
Finansal denge becerisi
Personel motivasyonu
Net marka vaadi
bir arada çalışmalıdır.
Sonuç: ‘Yes, Chef’ Dedirten Bir Yönetim Dersi
“The Bear” sadece yemek pişirmekle ilgili bir dizi değil; aynı zamanda bir işletmenin kalbini, ruhunu ve çelişkilerini gözler önüne seren bir yönetim anlatısıdır. Mutfakta geçen bu hikâye, iş dünyasına dair şu yalın ama güçlü mesajı verir:
Bir organizasyonu ayakta tutan şey yalnızca teknik beceri değil, birlikte konuşabilen, güvenebilen ve dönüşebilen insanlardır.
Carmy’nin travmatik mükemmeliyetçiliği, Sydney’in vizyoner liderliği, Marcus’un gelişim serüveni, Richie’nin dönüşümü, Tina’nın ses bulması — her biri farklı yönetim kavramlarını bedenleştirir:
Sessizliği kırmak
Liderliği paylaşmak
Yeteneği geliştirmek
Kültür yaratmak
İşletmeler bazen bir fine dining mutfağı gibidir: her şey mükemmel görünmeli ama arkada krizler kaynar. Bu yazının da gösterdiği gibi, çözüm bazen daha küçük düşünmekte, bazen bir çalışana güvenmekte, bazen de bir lidere “kendine gel” diyebilmektedir.
Son söz?
Bir organizasyonun en değerli menüsü, birlikte pişirilen kültürdür.
Ve evet, en iyi işletmelerde sık duyulan bir şey vardır:“Yes, Chef.”
Serhat CAN
GÜNCEL
Hazır Beton Sektöründe Sarsıntı: Teknik Beton Konkordato İlan Etti

Yayınlanma:
2 gün önce|
03/07/2025Yazan:
BankaVitrini
Türkiye’nin hazır beton, çimento, alçı ve kireç üretiminde faaliyet gösteren önemli oyuncularından biri olan TEKNİK BETON TURİZM İNŞAAT MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş., yaşadığı mali darboğaz nedeniyle konkordato talebinde bulundu. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 30 Haziran 2025 tarihli kararıyla şirkete 3 aylık geçici mühlet tanıdı.
Mahkeme Kararı ve Sürecin Özeti
-
Mahkeme: Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
-
Esas No: 2025/782
-
Karar Tarihi: 30/06/2025
-
Geçici Mühlet Süresi: 3 Ay
-
Konkordato Komiserleri:
-
Engin Dinçeli (mali konular uzmanı)
-
Deniz Çalışkan
-
Av. Şeyma Nur Kıhtır
-
Karar kapsamında, borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz tüm mal varlıklarının üçüncü kişilere devri yasaklandı. Mahkeme izni olmaksızın rehin tesis edilemeyecek, kefil olunamayacak ve ücretsiz tasarruf işlemleri yapılamayacak.
Geçici Mühletin Hukuki Sonuçları
İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 288. maddesi gereğince, geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Bu kapsamda:
-
6183 sayılı yasa kapsamında yapılan takipler dahil olmak üzere tüm takip işlemleri durduruldu.
-
Yeni icra ve iflas takipleri başlatılamayacak.
-
Bu tedbirler, yalnızca rehinli ve İİK 206/1 kapsamındaki imtiyazlı alacakları kapsamaz.
Sektörün Genel Görünümü
İnşaat sektöründeki durgunluk, artan hammadde maliyetleri, yüksek faiz oranları ve kamu ihalelerinde yaşanan yavaşlama; özellikle hazır beton ve yapı malzemeleri üreten firmalar üzerinde baskı oluşturmaktadır. Enerji maliyetlerindeki artışlar ve kur dalgalanmaları da finansal yükü artırmıştır. Bu nedenlerle Teknik Beton’un konkordato süreci, sektör geneline dair önemli bir işarettir.
Alacaklılara Duyuru
Şirketten alacaklı olduğunu iddia eden kişi ve kuruluşlar, ilan tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz dilekçesiyle birlikte mahkemeye başvurabilir. Bu süre zarfında konkordato koşullarının oluşmadığı yönündeki deliller de sunulabilir.
GÜNCEL
Tunahan Solar Enerji Konkordato İlan Etti: Sektörde Şok Etkisi

Yayınlanma:
2 gün önce|
03/07/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründe en çok bilinen firmalarından biri olan Tunahan Solar Enerji Tarım Gıda İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., 26 Haziran 2025 tarihinde konkordato başvurusunda bulundu. Firma, 500’den fazla GES projesi ile sektörde önemli bir paya sahipti. Mahkeme, şirkete 3 ay süreyle geçici mühlet verilmesine karar verdi.
Mahkeme Kararı ve Süreç
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, 2025/411 Esas numaralı dosya kapsamında, İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 286. maddesi gereğince gerekli belgelerin eksiksiz sunulduğunu tespit ederek geçici mühlet kararını verdi. Karar, 26/06/2025 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde 3 aylık mühlet süresi ile yürürlüğe girdi.
Konkordato Komiserleri Atandı
Mahkeme, şirketin mali yapısını ve ticari faaliyetlerini denetlemek üzere üç kişilik konkordato komiseri kurulu görevlendirdi:
-
Av. Sinan YAZICI (Hukukçu)
-
Yalçın KOTANOĞLU (Bağımsız denetçi)
-
Eda ÖZDEMİR (İşletmeci)
Komiserler, şirketin tüm ticari kararlarını ve işlemlerini denetleyecek; şirket yönetiminin yaptığı her işlem komiserlerin iznine tabi olacak.
Geçici Mühletin Hukuki Sonuçları
Geçici mühlet süresi içinde:
-
Şirketin taşınmazlarını devretmesi, rehin vermesi, kefil olması yasaklandı.
-
Yönetim organının tüm kararları geçici konkordato komiserlerinin onayına bağlandı.
-
Rehinli alacaklılar, sözleşme tarafları ve borç ilişkisi içindeki tüm taraflar açısından İİK 294-297. maddeleri uyarınca özel düzenlemeler yürürlüğe girdi.
Alacaklılara Yasal Uyarı
Mahkeme ilanına göre, konkordato talebine karşı çıkmak isteyen alacaklıların, ilanın yayımlandığı tarihten itibaren 7 gün içinde itiraz dilekçesi vermeleri gerekiyor. Aksi halde, konkordato süreci kaldığı yerden devam edecek.
Enerji Sektöründe Bir Alarm Daha
Tunahan Solar Enerji’nin konkordato ilanı, yenilenebilir enerji sektöründe yaşanan finansal baskıların bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Artan kur maliyetleri, yüksek faizler, yatırım finansmanına erişim sıkıntısı ve tedarik zincirindeki belirsizlikler, son yıllarda sektördeki birçok firmayı benzer şekilde zor durumda bıraktı.
Sektör İçin Ne Anlama Geliyor?
GES yatırımları Türkiye’nin enerji dönüşüm politikaları açısından stratejik öneme sahip. Ancak bu konkordato, yalnızca bir şirketin mali sıkıntısı değil; genel sektör yapısındaki kırılganlıkların da bir göstergesi.
Tunahan Solar Enerji gibi büyük portföy sahibi bir firmanın konkordato ilan etmesi, diğer yatırımcı ve tedarikçileri de tedirgin edebilir.
📌 bankavitrini.com Yorumu:
“Tunahan Solar Enerji, Türkiye’de güneş enerjisi yatırımının öncülerindendi. Konkordato kararı, hem sektördeki finansal dalgalanmaların hem de regülasyonlara bağlı belirsizliklerin geldiği noktayı gösteriyor. Yenilenebilir enerji yatırımları desteklenmeye devam etmezse, sektörde daha fazla mali yapı bozulması yaşanabilir.”
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (853)
- BANKA ANALİZLERİ (141)
- BANKA HABERLERİ (3.155)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (456)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.858)
- GÜNCEL (3.280)
- GÜNDEM (3.216)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (134)
- ŞİRKETLER (2.271)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (480)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.078)
- Ali Coşkun (28)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (27)
- Dr. Abbas Karakaya (66)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (577)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (64)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (42)
- Onur ÇELİK (37)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (9)
- Süleyman Çembertaş (17)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Yes, Chef!” ile Yönetmek: Bir Diziden Alınan Liderlik Dersleri

Tribünler TCMB’yi çağırıyor: Enflasyonda kırılmamın ilk işaretleri…

SURİYELİLER DÖNMÜYOR ÇÜNKÜ…

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Türkiye ile Çin Arasında Yeni Dönem: ICBC Turkey, Resmi RMB Takas Bankası Oldu

Faizde geri sayım: Rezervler güçleniyor, TL ilgisi artarken gözler TÜFE’de

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

İsrail İran’a Neden Saldırdı?

Firmanızı Kurtaracak Bilmeniz Gereken 10 Finansal Formül

Enflasyon Kaygısına Göre Gelir Gruplarının Harcama Davranışları

AKBANK 3,4 milyar TL Takipteki Alacaklarını sattı

Emre ALKİN: Program çalışıyor mu? Faiz düşecek mi?

İsrail-İran Savaşının Türkiye’ye Etkileri
- ON NUMARA SONUÇLARI 4 TEMMUZ 2025: Milli Piyango Online ile On Numara sonuçları açıklandı mı, nasıl öğrenilir? 04/07/2025
- SON DAKİKA | Borsa günü yükselişle tamamladı 04/07/2025
- YENİ TEKNİSYEN MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Teknisyen Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 04/07/2025
- YENİ HEMŞİRE MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Hemşire Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 04/07/2025
- TEMMUZ AYI PROFESÖR MAAŞI NE KADAR? 6 Aylık Enflasyon Farkı Sonrası Profesör Maaşı Ne Kadar Oldu? İşte Zamlı Maaş Tablosu 04/07/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI: Temmuz'da Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 04/07/2025
- Zeren Group Holding, Alfemo’yu satın aldı 04/07/2025
- Çin ile AB elektrikli araç anlaşmasına yakın 04/07/2025
- Mevsim etkisinden arındırılmış TÜFE aylık yüzde 2,04 arttı 04/07/2025
- Kalyon İnşaat, doğalgaz boru hattı projesinde Tuna Nehri geçişini tamamladı 04/07/2025
- AB'de konut ve kira fiyatları yükselmeye devam ediyor 04/07/2025
- AB'den ilaç üreticisi Alchem'e ceza 04/07/2025
- TL'nin reel değeri Haziran'da geriledi 04/07/2025
- OYAK, İsken-Sugözü Enerji Santralinde tam kontrol sahibi olacak 04/07/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı