Connect with us

EKONOMİ

EPDK, Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nde değişikliğe giderek yeni bir dönem başlatıyor

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), tüketici haklarının güçlendirilmesi, kaçak elektrikle etkin mücadele ve enerji piyasasında dijitalleşme hedefiyle aldığı yeni kararlarla sektörde önemli bir dönüşüm başlatıyor.

Yayınlanma:

|

Bu kapsamda, enerji piyasasında hem tüketici haklarını koruyacak hem de sürdürülebilir bir yapı oluşturacak yeni düzenlemeler hayata geçiriliyor.

AA muhabirinin EPDK yetkililerinden edindiği bilgiye göre, tüketicilerin korunması ve enerji piyasasında daha sürdürülebilir bir yapının oluşturulması amacıyla EPDK’nin son kurul toplantısında onaylanan “Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği” ile yeni bir dönem başlıyor. Alınan kararla, kaçak elektrikle mücadelede daha etkin bir yapı oluşturulması hedefleniyor.

Yeni düzenlemelerle kaçak elektrik tespiti, tahakkuku, faturalandırılması ve tahsilat süreçlerinde etkinliğin artırılması sağlanacak.

Kaçak tüketim miktarları ve süreleri yeniden tanımlanarak gerçek tüketim değerlerine ulaşmayı hedefleyen mevzuat iyileştirmeleri hayata geçirildi. Kaçak elektrik tüketimiyle mücadelede daha etkili sonuçlar elde etmek isteyen EPDK, bu kapsamda faturalandırma sistemine yönelik önemli bir düzenlemeyi devreye aldı.

Kaçak elektrikle mücadele kapsamında, faturalandırmada kullanılan katsayının yükseltilmesi ve mevzuat iyileştirmeleriyle caydırıcılığın artırılması hedefleniyor. Alınan bu önlemlerle, kaçak kullanım oranlarının düşürülmesi ve tahsilat süreçlerinin hızlandırılması sağlanacak.

Bunun yanı sıra kaçak elektrik faturalarına dair borçlar için borç sahibine bildirim yapılmadan yasal takip işlemlerinin başlatılmasının engellenmesi kararlaştırıldı. Böylece, kaçak faturalarının yasal takip aşamasına ulaşmadan önce tahsil edilmesi sağlanarak tahsilat süreçlerinin daha hızlı ve etkili hale getirilmesi amaçlanıyor.

Kaçak elektrik kullanım oranının yüksek olduğu bölgelerde, yasal tüketicilerin mağduriyetini önlemek amacıyla kapsamlı düzenlemeler de devreye alındı. Bu çerçevede, kaçak elektrikle aktif ve topyekun mücadeleyi güçlendirmek için mükerrer kaçak tüketimlere yönelik yeni adımlar atıldı.

Tarımsal sulama amaçlı müşterek su kullanımından kaynaklanan elektrik kullanımının ödeme sorunlarının bertaraf edilmesi ve söz konusu bölgelerdeki tahsilat oranının yükseltilmesi de karara konu olan hususlardan birini oluşturdu.

Kurumun aldığı kararlar, kaçak elektrik tüketimini azaltarak ülke ekonomisine olan maliyetini hafifletecek ve enerji sektöründe daha sürdürülebilir bir yapı oluşturulmasına katkı sağlayacak.

Düzenli ödeme yapan tüketicilerden güvence bedeli alınmayacak

EPDK, borçların ödenmemesi riskine karşı alınan güvence bedelinde düzenli ödeme yapan tüketicilere yönelik yeni bir düzenlemeye gitti. Alınan kararla, ödemelerini düzenli olarak gerçekleştirdiği tespit edilen tüketiciler, aynı bölgede yapacakları yeni sözleşmelerde güvence bedeli ödemeyecek. Bu adım, tüketicileri düzenli ödeme yapmaya teşvik edecek.

Ayrıca, düzenli ödeme yapan tüketicilerin herhangi bir güvence bedeli ödemeden abonelik işlemlerini tamamlamasına imkan tanınacak. Bu düzenlemenin, risksiz ve düzenli ödeme alışkanlığına sahip olan tüketicilere kolaylık sağlayarak abonelik süreçlerini hızlandırması bekleniyor.

Tüketici haklarını güçlendiren bu adımlara ek olarak, dijitalleşme süreçlerini destekleyecek yenilikler de hayata geçirildi. EPDK, dijitalleşen dünyaya uyum sağlamak ve kağıt ile zaman israfını önlemek amacıyla Perakende Satış Sözleşmelerinde (PSS) önemli bir değişikliğe gitti. Alınan kararla, yüz yüze kurulan sözleşmelerde, tüm sözleşme metninin tüketiciye imzalatılması yerine, temel bilgileri içeren özet bir sayfanın imzalanması yeterli olacak.

Bu düzenlemeyle birlikte, özet sayfa tüketiciye fiziki olarak teslim edilecek, tam sözleşme ise Kalıcı Veri Sağlayıcı üzerinden tüketiciye iletilecek. Böylece süreçler hızlandırılarak tüketicilerin daha pratik bir şekilde bilgilendirilmesi sağlanacak.

Tüketicilere fiyat karşılaştırma ve bilgilendirme kolaylığı

EPDK, Son Kaynak Tedarik Tarifesi kapsamında olan tüketicilerin tedarik şirketlerinden gelen teklifleri daha kolay karşılaştırabilmesi için fiyat karşılaştırma tabloları hazırladı.

Bu kapsamda, EPDK’nin internet sitesindeki fatura hesaplama modülüne, ikili anlaşma yapılmaması halinde uygulanacak olan fiyatı gösteren tablolar eklendi. Böylece, tüketicilerin daha bilinçli tercihler yapabilmesi sağlanacak.

Ayrıca, Enerji Piyasaları İşletme AŞ (EPİAŞ) tarafından, tüketici ve tedarikçilerin teklif ve anlaşmalarını yapabileceği yeni bir sistem oluşturuldu. Bu sistemin, enerji piyasasında şeffaflık ve rekabetin artırılmasına önemli katkılar sağlaması hedefleniyor.

Mesken tüketicilerinin serbest piyasaya geçişini kolaylaştıracak ve tedarik şirketleri arasındaki fiyat farklarını azaltacak önemli bir düzenleme ile son kaynak tedarik tarifesinde belirlenen oran yeniden revize edilecek. Daha önce yüzde 9,38 olarak uygulanan bu oran, mesken tüketicileri için yüzde 5 olarak uygulanacak.

Bu düzenleme ile serbest piyasaya geçişin özendirileceği ve tüketicilerin daha rekabetçi fiyatlardan yararlanabileceği öngörülüyor. Alınan kararın, tedarik süreçlerini hem daha şeffaf hem de daha cazip hale getireceği belirtiliyor.

Son olarak, son kaynak tedarik tarifesi kapsamındaki tüketicilerin daha iyi bilgilendirilmesi amacıyla EPDK, internet sitesinde soru-cevap bölümleri hazırladı. Bu yenilik, tüketicilerin tarifelerle ilgili merak ettikleri konulara daha hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmasını sağlayacak.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Finansal Çöküşe Giden Yol: Bu 5 Riski Tanıyor musunuz?

Riskleri yok etmek mümkün değildir ama yönetilebilir.
Her kurumun bir risk yönetimi politikası olmalıdır.
Riskler arasında etkileşim olabilir: Örn. likidite krizi sistemik krize dönüşebilir.
Finansal tablolarla ve rasyolarla bu riskler düzenli izlenmelidir.

Yayınlanma:

|

Finans dünyası büyük kazançlar kadar büyük tehlikeleri de içinde barındırır. Bu tehlikeler çoğu zaman görünmezdir ve çoğu yatırımcı, girişimci ya da yönetici fark ettiğinde çok geç olabilir. Oysa bu riskleri önceden tanımak, finansal krizlerden korunmak için en büyük silahtır.

İşte bilmeniz gereken 5 temel finansal risk türü:

1. Kredi Riski: Güvendiğiniz Dağlara Kar Yağabilir

Bir kişi, kurum ya da devlet, size olan borcunu geri ödemezse ne olur? İşte bu durum kredi riskidir.
Bankaların kredi verirken uyguladığı uzun analizler, tahvil alan yatırımcıların yaptığı araştırmalar hep bu riski azaltmak içindir.

📌 Örnek: Bir şirketin vadeli satış yaptığı müşteri iflas ederse, o satış doğrudan zarara dönüşür.

2. Piyasa Riski: Dalgalı Denizde Sabit Duramazsınız

Döviz kurları, faiz oranları, hisse senedi fiyatları ve emtia değerleri sürekli değişir. Bu değişimler, yatırımcılar için kazanç fırsatı olduğu kadar büyük kayıplar da yaratabilir.
İşte bu dalgalanmalardan kaynaklanan zarar riski, piyasa riski olarak adlandırılır.

📌 Örnek: Dolar borcu olan bir şirket, kurun hızla artmasıyla maliyetlerini karşılayamaz hale gelir.

3. Likidite Riski: Elinizde Varlık Var Ama Nakit Yok

Bazı varlıklar vardır ki elinizde olsa bile, anında satılamaz. Satılsa da ciddi değer kaybı yaşanabilir.
Bu durumda karşımıza çıkan risk “likidite riski”dir.
Likidite, bir varlığın ya da şirketin nakde kolay çevrilebilmesiyle ilgilidir.

📌 Örnek: Elinizde milyonluk bir gayrimenkul vardır ama kısa vadede borç ödemeniz gerekiyordur. Satmaya kalktığınızda alıcı bulamazsanız, likidite sorunu yaşarsınız.

4. Sistemik Risk: Zincirleme Çöküş Riski

Finansal sistem iç içe geçmiş bir yapıya sahiptir. Bir kurumun batması, diğerlerini de sürükleyebilir. Bu yayılma etkisi sistemik risk olarak adlandırılır.

📌 Örnek: 2008’de ABD’deki Lehman Brothers’ın iflası, tüm dünyadaki bankacılık sistemini etkiledi ve küresel krizi tetikledi.

5. Temerrüt Riski: Gecikme, Belki de Hiç Ödeme Yok

Kredi riskiyle yakın olan bu kavram, özellikle sabit vadeli ödemelerde ortaya çıkar. Bir borcun vadesinde ödenmemesi ya da hiç ödenmeyeceği endişesi temerrüt riskidir.

📌 Örnek: Bir devlet, ekonomik kriz nedeniyle dış borç faizini ödeyemeyeceğini ilan ederse, yatırımcılar için bu ciddi bir temerrüt riskidir.

Risk Kaçınılmaz Ama Yönetilebilir

Risk olmadan kazanç olmaz. Ancak riskleri tanımadan yapılan her yatırım bir kumardır.
Kurumsal finans, bireysel yatırım ve şirket yönetimi gibi tüm alanlarda, bu 5 riski yönetebilmek hayati önem taşır.

Unutmayın:
🔹 Her risk ölçülebilir.
🔹 Her risk kontrol altına alınabilir.
🔹 Riskin farkında olan, kayıplarını azaltır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.