Connect with us

GÜNCEL

Gümrük Tarifeleri: Harekete Geçmemenin Maliyeti

Yayınlanma:

|

Dış ticaret vergileri/harçları bir haber başlığından daha fazlasına işaret eder. Söz konusu tarifelerin küresel ticaret üzerindeki kontrolünü sıkılaştırması şirketlerin riskleri hafifletme ve fırsatları yakalama konusunda kararlı hareket etmelerini zorunlu kılar.

Birçok iş kolunu etkileyen bu tarifeler, uzak bir politika meselesi olmaktan çıkmış; hemen çözüm üretilmesi gereken karmaşık ve zorlu bir hal almıştır. Şirketlerin yönetim kadrolarının parçalanmış küresel ekonominin yıkıcı zemininde yol almak için kararlı olmaları ve daha geniş etkiler yaratmak için plan yapmaları gerekmektedir. Bu bağlamda, hem kısa vadeli kararlar hem de uzun vadeli stratejiler, riskleri hafifletmek ve değişen koşulları kendi avantajlarına dönüştürmek için gereklidir.

Dış ticaret tarifelerini bir bağlama yerleştirip oradan değerlendirmek, onları arkasında daha büyük bir jeopolitik değişimin ve trendin belirtileri olarak görmeyi de mümkün kılar. Bununla birlikte, küreselleşmiş dünyadan küresel sonrası (post-global) dünyaya bir kapı açılır.

Dünya ekonomisini daha çok birbirine bağlı kılan uzun bir piyasa entegrasyonunun ardından, halk veya seçmen kitlesi ekonomik entegrasyon politikalarına karşı direnç göstermeye başladı. Bu durum, birçok ülkenin ihracata dayalı ekonomiler için zararlı olabilecek daha fazla korumacı politika uygulamayı veya düşünmeyi tercih etmesiyle sonuçlandı. Bu korumacı politakaların doğal bir sonucu olan parçalanmış piyasalar, dış ticaret yapan işletmeler için daha maliyetli olmasına, herhangi bir tahmin veya öngürü hatasında daha sert sorunlarla karşılaşmalarına sebep oldu.

BASİT VE YÜZEYSEL CEVAPLARIN CAZİBESİNE KAPILMAYIN

Gümrük tarifelerinin, piyasalar, ekonomi veya belirli bir sektör üzerindeki tam ve net etkisini tahmin etmek zor ve riskli bir iştir. Döviz ayarlamaları, karşılıklı tarifeler ve değişen ticaret akışları, doğrusal hesaplamaları zorlayan yankı etkileri yaratır. Bu etkileri nicel olarak ölçme çabaları bazen doğru olduğu yanılgısına kapılabilir ve işletmeleri önlerindeki karmaşıklıklara karşı hazırlıksız bırakabilir. Stratejik hamleler, belirsizliğin dengeli bir şekilde anlaşılmasını gerektirir; modellere veya varsayımlara körü körüne güvenmek değildir.

Genel olarak, uygulanan dış ticaret tarifesi devletin tasarruflarını artıran (devletin geliri ile harcaması arasındaki fark) bir devlet vergisinin somut örneğidir, ancak bu gelirin karşılığında ülke ekonomisinin farklı sektörleri zarar görür:  Tüketiciler  daha yüksek fiyatlarla karşılaşabilir, ithal ürünün maliyeti işletmelerin kar marjını daraltabilir ve yabancı ticaret ortaklarının dış ticaret dengeleri bozulabilir. Böylece, bir hükümetin ekonomik veya ticaret politikalarında yaptığı değişikliklerin hangi sektörü zarara uğratacağı, arz ve talep dengelerinin karmaşık bir etkileşimi tarafından belirlenir. Bu denge, sadece belirli bir ürünle ilgili değil, aynı zamanda ürünün üretim sürecindeki her aşaması ve buna bağlı diğer sektörler için de geçerlidir. Kısacası, politika değişikliğinin etkileri ürünlerin arz-talep dengelerine ve bu ürünlerin üretim süreçlerine göre farklılık gösterir.

Vergilerin geniş çapta arttırılması durumunda ise, bu durumun politikaya genel etkisini (ekonomiye, sektörlere ve bireylere) tam olarak öngörmek neredeyse imkânsızdır.  Aynı zamanda, vergilerden kaynaklanan maliyetin tamamının yabancı ticaret ortakları ya da tüketiciler tarafından karşılanması da olası değildir. Küresel ekonomi 2017’de olduğundan çok farklı bir noktada olsa da, o dönemde vergilerin ABD tüketici fiyat enflasyonu üzerinde görmezden gelinebilir bir etkisi vardı; ancak ürün bazında etkiler farklılık gösterdi ve bu etkilerin sonuçları zaman içerisinde değişti.

Bunun ötesinde, ABD vergi politikasındaki herhangi bir değişiklik, hem ABD ekonomisi içinde (örneğin, yerli ikamelerin yaratılması) hem de ABD ekonomisi dışında (örneğin, gümrük tarifesi olan ülkelerden tarifesiz ülkelere ticaret akışının yön değiştirmesi) birçok etki ve karşı etki yaratacaktır. Şüphesiz bu etkiler işletmelerin  iş planlarını ve operasyonlarını aksatacaktır fakat makroekonik etkileri de hafifletmeye yardımcı olacaktır.

Daha geniş bir açıdan bakıldığında, vergilerden kaynaklanan enflasyonist baskılar, yöneticilerin düşündüğünden daha düşük olabilir. (Bkz. Şekil1) Çok yıkıcı bir senaryo örneği vermek gerekirse—Çin’e uygulanan %100 ithalat tarifelerinin aniden yürürlüğe girmesi—net enflasyon şokunun, arzın küresel ölçekte kısıtlandığı ve talebin ise artırıldığı pandemi sonrası enflasyon şokundan çok daha az şiddetli olduğu görülebilir.

  • Genel fiyat etkisi, pandemi sonrası enflasyondan daha düşük olabilir.

Şekil 1

Varsayımlar

Sonuç

Konservatif Varsayım No. 1: Çin’den ABD’ye ithal edilen tüm ürünlere %100 gümrük vergisi uygulanması Sonuç, reel GSYH üzerinde hiçbir etkisi olmadan nominal GSYH’de ABD için 540 milyar $ artış olur.
Konservatif Varsayım No. 2: Gümrük vergisinin toplam yıllık maliyetinin (540 milyar $) tamamen yurtiçinde karşılanması Bu, ABD’nin 29 trilyon $ GSYH’sine 540 milyar $ eklenmesine eşdeğer olur ve fiyat seviyelerinde %1,6’lık bir kaymaya neden olur.
Kaynak: Bain & Company

Ek olarak, mevcut %2,6’lık enflasyon seviyelerine eklendiğinde, ortaya çıkan %4,2’lik tek yıllık enflasyon oranı, Haziran 2022’deki %9,1’lik zirvenin yarısından daha azdır.

Şimdi harekete geçin, plan yapın: İki taraflı bir zorunluluk

Bu yeni dünya düzeninde başarılı olabilmek için iki cephede harekete geçmek gerekmektedir: kısa ve uzun vadeli.

Şimdi harekete geçin

İşletmeler üç ana sorumluluğu alarak harekete geçebilir:

  • Değer zincirinizi üretime ve satışa dönük yukarı ve aşağı akış süreçlerini anlayın ve bu süreçlerin sınırları nasıl geçtiğini tespit edin.
  • Etkileri test etmek için senaryolar geliştirin.
  • Nerede pazarlık ve fiyatlandırma gücünüz olduğunu ve nerede bu gücü geliştirmeniz gerektiğini belirleyin.

Senaryolar, iş dünyasını test etmek için gereklidir, ancak günümüzün dinamikleri çok fazla değişkenlik gösterirken bu senaryoların birçoğu kaçınılmaz olarak yanlış olacaktır. Bu uygulama, belirli sonuçlar üretmekle ilgili değildir; senaryolar, kesin olmaktan çok, olasılıkları dikkate alarak güvenlik açıklarını ortaya çıkarmak için faydalı araçlardır. Örneğin, üreticiler, maruz kalabilecekleri risklerin nasıl ve nerede gelişeceğini anlamak için bir dizi senaryoyu test edebilir. Bu senaryolar, (1) düşük şiddette küçük yapısal tarife değişikliklerinden, (2) bölgelere veya (3) sektörlere özgü olabilecek kademeli artışlarla orta düzey tarifelere ve (4) belirli ülkeler üzerindeki aniden ve sert bir şekilde artan tarifelere ve bazı sektörler için ek tarifelere kadar uzanabilir.”

İşletmeyi test etmek için potansiyel vergi senaryolarının bazı örnekleri:

Şekil 2

Senaryolar kapsam ve zaman dilimine göre değişir

Bölgeye Özel Tarifeler Sektöre Özel Tarifeler

Evrensel Tarifeler

Tarifelerde küçük veya hiç değişiklik olmadığı durumlarda Senaryo 1: “Müzakere Sanatı” Tarifeler, belirli konularda (göç, uyuşturucu, ulusal güvenlik) jeopolitik müzakereleri ilerletmek için tehdit olarak kullanılır; düşük risk
Orta Düzey Tarifeler: kademeli artış Senaryo 2: “Çin ve USMCA Politika Çatışmaları” Belirli ticaret ortaklarını hedef alan tarifeler (özellikle Çin, Meksika, Kanada), muhtemelen AB ve İngiltere dışındaki ülkeler Senaryo 3: “Önce Amerika Üretimi”

10-40% tarifeler; teknoloji, otomotiv, çelik veya enerji gibi sektörleri hedefler; üreticileri küresel çapta doğrudan etkiler

Hızlı ve sert tarife artışları Senaryo 4: “Seçim Vaatleri Gerçekleşiyor” Evrensel tarifeler: %10–20 ve %60–100 arasında değişen oranlar; hedef sektörlere ek tarifeler; ticaret ortaklarından misilleme tarifeleri; uzun süreli ticaret savaşına yol açabilir

Bu bağlamda, şirket düzeyinde tarife engellerine maruz kalma derecesini değerlendirmek çok önemlidir. Çünkü bu etkiler, aynı sektördeki şirketler arasında bile önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Örneğin, otomobil üreticileri, tedarik zincirlerinin kurulumu farklı olduğundan dolayı birbirlerinden farklı yollar izleyebilirler. Mevcut ayak izlerini optimize etmek için, ABD üretim tesislerinde yerel pazar için üretim yaparak ve ABD’deki tesislerde maksimum kapasite ile montaj yaparak hacimlerini yeniden düzenleyebilirler. Ayrıca, mevcut üretim tesislerinin esnekliğini artırmak için yatırım yapabilirler, böylece koşullara göre hacimleri artırıp azaltabilirler. Ve mevcut tesislerinde, özellikle Meksika’daki tesisler için, gelecekteki büyük ölçekli yatırımları yeniden değerlendirebilirler.

Şimdi Plan Yapın

Parçalanmış ve dağılmış bir ticaret dünyasında uzun vadeli başarı elde etmek için öngörü, uyum sağlama ve dayanıklılığı vurgulayan stratejileri benimsemek gerekir. Bir diğer önemli husus ise, manevra yapacak alan yaratmak için riskleri sınırlama ve opsiyonlar geliştirmektir.

Şimdi hareket et” kısmında değer zincirlerini haritalandıran şirketler, maruz kaldıkları engelleri daha geniş bir şekilde anlamaya yönelik daha disiplinli bir yaklaşım benimseyebilirler. Örneğin, tedarik zincirlerinde karşılaştığı riskleri ve bu risklere maruz kalma seviyelerini anlamak, potansiyel kesintilerin ortaya çıkaracağı zorlukları izlemeye ve analiz etmeye yönlendirebilir ve  bu volatilite ile başa çıkabilmek için bir refleks oluşturabilir.

İlk adım, şirketinizin dünya görüşü etrafında şekillenmektedir. Küresel olarak yeniden yapılanma göz önüne alındığında, şirketinizi bir aktivist yatırımcı gibi analiz edin. Bu pazar için değer yaratan faktörleri tanımlayan iki sayfalık bir yatırım tezi nasıl yazılır? Şirketin değerlemesi için gerekli ve temel olan kritik pazarlar, ürünler ve tedarikçiler nelerdir? Bu yatırım tezini incelediğinizde, şirketinizin kritik riskleri nelerdir?

Öngörme:

Bu yetenek, sektörünüzün geleceği hakkında, rekabet avantajı yaratabilecek kadar güçlü inançlar oluşturmayı içerir. Gerçekçi olarak, gümrük vergileri tarafından tetiklenen yan etkileri ön görmek zordur ve bu tarz dinamiklere aşırı güven duygusuyla yaklaşmak büyük bir risktir Bunun yerine, işinize etki eden faktörlere odaklanın. Fazlaca uç ama olası bir sonuçta geliriniz ve kar marjlarınız üzerindeki potansiyel etki ne kadar büyüktür?

  • Yeni bir vergi/maliyet engeliyle karşılaşacak mıyız, ve eğer öyleyse, bunun büyüklüğü nedir ve ne kadar sürecek?

Uyum Sağlama

Uyum sağlamak, işinizi rakiplerinizden daha hızlı bir şekilde değiştirebilmek anlamına gelir. En başarılı şirketler,  politika ortamındaki değişim hızına uyum sağlayacaklardır ki bunun da sürekli değişim gösterdiğini unutmayın.

  • Yurtdışındaki rakiplerimiz, fiyatları düşürüp mevcut pazarlarımızda bize karşı daha hızlı hareket ederek rekabet ederler mi? Eğer öyleyse, başka pazarlar bulabilir miyiz? Bu pazarlar yeterli olur mu?

Dayanıklılık

Üstün dayanıklılığa sahip şirketler, şoklara rakiplerinden daha iyi dayanırlar. Şirketler yeterince hızlı uyum sağlayamazlarsa, dayanıklılıklarını inşa etme yetenekleri hayati önem taşır. Bu, acıyı ne kadar süre dayanabilecekleri ve bunu hafifletmek için geliştirdikleri stratejilere bağlı olacaktır. Bu aynı zamanda zaman ufkuna da bağlıdır: Acıyı absorbe etme kapasitesi sonunda tükenir.

  • Eğer işler ters giderse ana değer kaynağına sahip bir işi satın almalı mıyız?

Karmaşıklığı Yönetmek, Fırsatları Güvence Altına Almak

Tarifeler, daha geniş bir ekonomik yeniden yapılanmanın belirtisidir; bu yeniden yapılanma, işletmelerin nasıl faaliyet göstereceğini yeniden şekillendirecektir. Hızlı bir şekilde ve sofistike bir yaklaşımla tepki veren şirketler, sadece dayanıklılık gösterip kalkınmakla kalmayacak, aynı zamanda post-global dönemde lider olarak kendilerini konumlandıracaklardır. Tereddüt edenler içinse maliyetler büyük ve geri döndürülemez olabilir.

Kaynak: https://www.bain.com/insights/tariffs-the-costs-of-inaction/

Yazarlar: Karen Harris, François Faelli, Hugo Parkinson ve Dunigan O’Keeffe

Çeviren: Hilal Şeyma Süren

Okumaya devam et

GÜNCEL

Squid Game Dizisinden Şirket Hayatına 13 Kritik Ders

Yayınlanma:

|

Yazan:

Netflix’in global fenomene dönüşen dizisi Squid Game, sadece bir hayatta kalma yarışması değil, aynı zamanda modern iş hayatı, finansal sistemler ve insan doğası üzerine güçlü metaforlar barındırıyor. Dizi, bir oyun üzerinden sistemin acımasız yüzünü gösterirken, çalışanlar ve yöneticiler için de önemli dersler içeriyor.

ÇALIŞANLAR İÇİN 7 HAYATİ DERS

1. Sistem Sorgulanmalı

Karakterlerin büyük kısmı, sistemin onları sürüklediği borç ve çaresizlik girdabında kayboluyor. Şirket çalışanları da kurumsal düzenin içinde ezilmeden önce, bu sistemin kendilerine nasıl hizmet ettiğini sorgulamalı.

2. Finansal Okuryazarlık Şart

Dizide birçok karakterin borç batağına düşmesi, temel finansal okuryazarlık eksikliğini gözler önüne seriyor. Gelir-gider yönetimi, borç kontrolü ve tasarruf alışkanlığı, iş hayatında ayakta kalmanın anahtarı.

3. Takım Ruhu ve Bireysellik Dengesi

Oyunların bazılarında ekip çalışması, bazılarında bireysel yetenek öne çıkıyor. Çalışanlar da iş hayatında bu iki beceri arasında denge kurmalı.

4. İtibar, Pozisyondan Değerlidir

Kazanmak uğruna etik dışı davranışlarda bulunan karakterler, insanlıklarını kaybediyor. Kurumsal hayatta da pozisyon değil, etik duruş uzun vadede kazandırır.

5. Başarı Tanımı Gözden Geçirilmeli

Para ve mevki, başarıyı tek başına tanımlayamaz. Anlamlı bir iş, aidiyet hissi ve kişisel gelişim de başarının parçasıdır.

6. Belirsizlik Altında Karar Alma Becerisi Geliştirilmeli

Dizide karakterler bilinmezlikle dolu kararlar alırken zorluk yaşıyor. Çalışanlar da stres altında sağlıklı karar verme yetilerini geliştirmeli.

7. Her Zaman Bir Seçeneğiniz Vardır

Oyunculara oyundan çıkma hakkı verilmesi gibi, iş hayatında da sizi yıpratan ortamlardan çıkmak bir tercihtir. Alternatifler her zaman mevcuttur.

YÖNETİCİLER İÇİN 6 STRATEJİK DERS

1. Korku ile Değil, Saygı ile Yönetin

Dizide organizatörler korku ile düzen kuruyor ama bu sistem sürdürülemiyor. Kurumlarda da çalışanı korkutarak değil, güven vererek liderlik yapılmalı.

2. Adaletli Rekabet Kültürü Oluşturun

Adaletsiz rekabet, çalışanlar arasında yıkıcı bir etki yaratır. Terfi ve ödüllendirme sistemleri şeffaf ve liyakate dayalı olmalıdır.

3. Kriz Anlarında Gerçek Liderlik Ortaya Çıkar

Dizide kriz anlarında kim gerçek lider kim değil açıkça görülüyor. Yöneticiler de zor zamanlarda çalışanlarının yanında olmalı, yol göstermelidir.

4. Çalışanlar Rakip Değil, Ortağınızdır

Karakterler birbirine karşı oynatıldığında güven duygusu kaybolur. İş hayatında da çalışanlar arasında rekabet yerine iş birliği teşvik edilmelidir.

5. Empatiyi Elden Bırakmayın

Merhametli ve anlayışlı karakterlerin dizi boyunca öne çıkması, empati yetisinin liderlikteki önemini gösteriyor. Yöneticiler sadece yön veren değil, dinleyen ve anlayan olmalıdır.

6. Sahaya İnmeden Lider Olunmaz

Organizatörlerin uzaktan izleyici olması, onları lider değil kontrolör yapar. Günümüz yöneticileri ise sahada olmalı, çalışanlarıyla aynı havayı solumalıdır.

Oyun Değil, Gerçek Hayat

“Squid Game”, modern kapitalist sistemin aşırılıklarını distopik bir evrende kurgularken, hem çalışanlara hem de yöneticilere güçlü mesajlar veriyor.
Bu diziyi sadece bir kurgu değil, kurumsal hayatın aynası olarak okumak; iş dünyasının insan merkezli, adaletli ve sürdürülebilir bir yapıya evrilmesi açısından kıymetli bir fırsattır.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

EKONOMİ

Yerli Turist Nerede? Tatil Cennetleri Neden Boş Kaldı?

Yayınlanma:

|

2025 yılına güçlü bir başlangıç yapan Türk turizm sektörü, yaz aylarına yaklaşıldığında farklı bir tabloyla karşılaştı. Özellikle Haziran ayında, sahil bölgelerinin beklenenden daha düşük doluluk oranlarına sahip olması, sektör temsilcileri arasında ciddi bir sorgulama sürecini başlattı: Yerli turist nereye kayboldu?

Yerli Turist Tatil Davranışları Değişti

Pandemi sonrası toparlanma sürecini hızla tamamlayan Türkiye turizmi, yabancı turist açısından 2025’te rekor kırmaya hazırlanırken, yerli turistte belirgin bir geri çekilme gözlemlendi.

İşte bu tercihi etkileyen başlıca nedenler:

1. Yüksek Fiyatlar, Düşen Talep

Antalya, Bodrum, Çeşme gibi gözde bölgelerde şezlong kiraları 2.000–3.000 TL, tam günlük beach kullanımları 10.000 TL’ye kadar çıktı. Bu durum, asgari ücretle geçinen ya da orta gelir grubundaki vatandaş için “tatil” kavramını lüks haline getirdi.

2. Yunan Adalarına Yöneliş

Yerli turistin dikkat çeken yeni tercihi Yunan adaları oldu. Feribotla ulaşımın kolaylaşması, Schengen vizesi sürecinin hızlandırılması ve fiyatların Türkiye’ye kıyasla daha uygun olması; Kos, Midilli, Rodos gibi adaları cazip kıldı.

3. Sosyal Medya ve “Pahalı Türkiye” Algısı

Sosyal medyada yayılan “1 lahmacun 600 TL” türü paylaşımlar, tatilcilikte moral bozucu bir etki yarattı. Bu içerikler, yerli turistin Türkiye içinde tatile yönelmesini psikolojik olarak da engelledi.

4. Sınavlar ve Takvim Uyumsuzluğu

Haziran ayında üniversite sınavlarının yapılmış olması ve okulların henüz kapanmamış olması nedeniyle ailelerin büyük bölümü tatil planlarını Temmuz ayına erteledi. Bu da özellikle Haziran doluluk oranlarını düşürdü.

Rakamlarla Durumun Özeti

  • Ege ve Akdeniz kıyılarında Haziran doluluk oranı %50’nin altına geriledi.

  • Aynı dönemde Yunan adalarına yapılan seyahatlerde %40’tan fazla artış yaşandı.

  • Yerli turistin çoğu, daha uygun fiyatlı kamp, karavan ve günübirlik doğa aktivitelerini tercih etti.

Nereye Gitti Bu Tatilciler?

Yerli turistler Haziran ayında aşağıdaki destinasyonları tercih etti:

  • Kos, Midilli, Rodos

  • Kaz Dağları, Amasra, Gökçeada

  • Kamp ve karavan alanları (Bolu, Sapanca, Eğirdir gibi yerler)

  • Günübirlik doğa gezileri, yayla turizmi

Sektör Ne Yapmalı?

  • Fiyat politikaları gözden geçirilmeli. Yüksek sezon olsa da yerli turistin bütçesine hitap eden seçenekler artırılmalı.

  • Erken rezervasyon sistemleri yaygınlaştırılmalı.

  • Kültür ve doğa turizmine yatırım yapılmalı. Sahil dışındaki güzergâhlar tanıtılmalı.

  • Yerli turiste özel paketler (ulaşım+dahil her şey) oluşturulmalı.

  • Yeme-içme sektöründe şeffaflık ve denetim artırılmalı.

Türkiye 2025’te turizmde dünyada ilk 4’e oynarken, iç pazarda yerli turistin kaybı göz ardı edilmemeli. Yüksek fiyatlar, algı yönetimi eksikliği, planlama sorunları ve rekabet avantajı sunan komşu destinasyonlar, Haziran ayını “boş sahiller ayı” haline getirdi. Bu tablo, 2025 yaz sezonunun tamamı için bir uyarı niteliği taşıyor.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist   www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

TOBB’un “Nefes Kredisi” KOBİ’ler için yeniden başlıyor

TOBB KGF Kredisinin KOBİ’ler için başladığı yönünde açıklama yaparken açıklamada tüm detaylı bilgiler verilmesine rağmen faiz oranın %51-54 aralığında olduğu bilgisi paylaşılmadığı dikkat çekti. Bu maliyetin içinde bankaların ve KGF’nin alacağı komisyon oranı bilgisi de paylaşılmadığı görüldü.

Yayınlanma:

|

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden (TOBB) yapılan açıklamaya göre, TOBB Nefes Kredisi’ne başvurular 8-9 Temmuz itibarıyla gerçekleştirilecek. Birliğe bağlı oda-borsa üyesi şirketler, TOBB Nefes Kredisi başvurularını Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank, Akbank, Yapı Kredi, Denizbank ve Ziraat Katılım şubelerinden yapabilecek.

Kredi Garanti Fonu (KGF) kendi öz kaynak desteğiyle, bu kredilere yüzde 80 kefalet sağlayacak. TOBB Nefes Kredisi’nden bir firma, azami 2,5 milyon lira kredi kullanabilecek. Krediler 6 ay ödemesiz şekilde azami 36 ay vadeli olacak.

“KOBİ’lerin yaşadığı en büyük sıkıntı finansmana erişim”

Açıklamada, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve KGF Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Özegen’in görüşlerine de yer verildi.

KOBİ’lerin yaşadığı en büyük sıkıntının, finansmana erişim olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “KOBİ kredilerinin reel olarak artmaması, firmaların işletme sermayelerini azaltıyor. Nakit ve mal akışının yavaşlamasına, ekonominin daralmasına neden oluyor. Arzın bu şekilde kısılması da enflasyona olumsuz yansıyor ve yüksek enflasyonla mücadeleyi güçleştiriyor. Buradaki sıkıntıları hafifletmek ve ülkemiz ekonomisinin can damarı KOBİ’lere destek olmak üzere TOBB, KGF ve bankalar güç birliği yaptık. KOBİ’lere uygun koşullarda finansman desteği sağlamak amacıyla, yeni bir TOBB Nefes Kredisi’ni gelecek hafta içinde başlatıyoruz.” ifadelerini kullandı.

“558 bin firmaya, kefil olduk”

Özegen ise KGF olarak şu ana kadar 1,5 trilyon liralık krediye kefalet verdiklerini bildirdi. 558 bin firmaya kefil olduklarını aktaran Özegen, şu değerlendirmelerde bulundu:

“KGF dünyada benzeri olmayan önemli bir kuruluş. TOBB başta olmak üzere, KOSGEB ve 29 paydaş bankanın ortak olduğu bir yapıdan oluşuyor. Ülkemizin ekonomik kalkınmasına destek vermek için yeni uygulamaya alacağımız TOBB Nefes Kredisi’nde, KGF olarak öz kaynak desteğimizle kredilere kefil olacağız. Kefalet oranımız yüzde 80 olacak.”

AA

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.