GÜNCEL

İFLAS EŞİĞİNDEN NASIL DÖNDÜ, YAŞANMIŞ ÖRNEK…

Yayınlanma:

9 ay önce

15/08/2024

Yazan:

Mustafa Akpınar

Yıllar önce, Merter’de bir tekstil firması ile yönetim danışmanı ve iş akış planlaması için anlaştım.

Finansal olarak detaylı inceleme yaptığımda firmanın iflas noktasına geldiğini gördüm. ( ben hangi görevde işe başlarsam başlayayım mutlaka finansal inceleme yapar ve planlama yaparım )

Bu işin danışmanlık ile düzelmeyeceğini hatta daha kötü olacağını yönetime ilettim.

Tam yetkili ,sınırsız yetkili Genel Müdür olarak yetkilendirirseniz bir faydam olacağını dile getirdim.

Kabul ettiler …

Göreve başladım ..

Piyasada çekleri; ama nasıl çekler; 150.000 $, 250.000 $

Limitler ağzına kadar dolmuş ,bankalar tek kuruş kredi vermiyor…

Ankara firmalarına ithal edilen kumaşları yada Bursa’da yaptırdığı kumaşları depoya indirmeden 6/7/8/9 Ay vadeli satışlar…

Tam bir facia…

İlk işim Ankara firmalarına vadeli satışı kestim. Yönetim köpürdü, aldırmadım.

Depoda yaptırdığım sayımda o zamanın değeri ile 20.000.000 TL stok vardı.

Cari hesaplarda tahsil edilmemiş şişkin hesaplar, hepsi vadeli, çek bile alınmamış.

Ankara firmalarından alınan çekleri bankalar almamış bile yoğunlaşma var diye. Kasada 6.000.000 TL çek babalar gibi yatıyordu.

Satış temsilcilerini topladım; stok listesini çıkardım ve bu malları maliyetine nakit satacaksınız dedim . Hatta zararına bile olsa satın nakit satın dedim . Nakitin gücünü biliyordum. Nakit en büyük ekonomi profesörüdür.

Yönetim köpürdü, aldrmadım…

Sermayemiz gidiyor, bitiriyor bizi…

Siz bitmişsiniz zaten ,uzatmanın son saniyeleri. Dışarda baba gibi dolar çekleri varken depodaki mala sermayem diyen bir yönetim ile uğraştım.

6 satış temsilcisi piyasaya dağıldı, her gün biri ile bende çıkardım.

Merter, Zeytinburnu, Unkapanı, Osmanbey …..

O 20.000.000 TL stoktan 14.000.000 TL nakit sattık bir kaç ayda .

Kredi kullanamıyordum, taksitleri ödedikçe limitler açılıyordu.

O satılan raf ömrü bitmiş stokları, açılan limitler ile mevsimine uygun daha yeni stıoklarla doldurdum. (Bir kısmını )

Caride bekleyen hesapları ise iskonto yaparak tahsil ettim nakit olarak.

Hesabın şu kadar ,bana nakit öde sana %25 iskonto yapayım diye müşteriler ile pazarlığa oturdum ve çoğunu nakite çevirdim.

Baba çekler arka arkaya yazılmış dolar çekleri de ödendi…

Firma kurtuldu kurtuldu ama mücade ede ede. Yönetim ile kavga ede ede, hele bir Ymmm vardı; maliyetine hatta zararına mal satılırsa firma batarmış olmaz mış böyle şey…

Odamdayız yakasından tuttum; s…senin gibi ymmm ‘ye ..s…git lan…

Gidiş o gidiş… değişti ymmm.

Firma düzlüğe çıktı kendilerine güvenleri geldi, yüzlerine renk geldi yönetimin…

İntikam çanları çalıyordu

Ezildiler, dinlenmediler…bedel ödeme zamanım gelmişti

Bir gün odaya çağırdılar; teşekkür ettiler, Allah Razı olsun dediler ama buraya kadar dediler

Eyvallah….

Ben bana düşen görevi yerine getirmiştim.

Koltuk sevdası ,yönetim yalakası olmadım…

Çeketim ve ben inanılmaz keyifli

Eyvallah

Mustafa AKPINAR

Görüntülenme: 4.347

İlgili Etiketler:

Erol TAŞDELEN: Bireysel Krediler ve Kart Borçları Kontrolden Çıkıyor

Ekonomist Erol Taşdelen BİST’teki firma çöplüğünü anlattı

Okumaya devam et

BORSA

Yatırımcılar ve şirketlerin gözünden HALKA ARZLARIN zamanlaması doğru mu ?

Yayınlanma:

3 saat önce

14/05/2025

Yazan:

Onur Çelik

Yatırımcı açısından bakıldığında bir tarafta TL varlıklar için verilen % 50 mevduat faizi, diğer tarafta ise halka arz edilmiş şirketlerin hisseleri ve dip fiyata yaklaşan gayrimenkul yatırımları var.

Şirketler bakımından ise yüksek borçluluk ve döviz açığına bağlı olarak ortada duran büyük finansman ihtiyacı, finansman kaynaklarına erişememe problemi ve hemen hemen zarar etmeyen şirketin nerdeyse var olmayışı..

Halka arzın zamanlamasını etkileyen faktörler de göz önünde bulundurulduğunda, 2025 yılının bu süreç için doğru bir yıl olup olmadığı ve yatırımcıların ne düzeyde yeni halka arzlara veya mevcut hisselere ilgi göstereceğinin yorumunu ise siz değerli okuyucularımıza bırakıyorum.

Son söz: Deve bir pula, pulu getir; deve bin pula, deveyi getir.

Onur ÇELİK

Görüntülenme: 3.693

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

3 saat önce

14/05/2025

Yazan:

BankaVitrini

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Görüntülenme: 2.372

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

İDEAL ÇALIŞMA NEDİR?

Yayınlanma:

10 saat önce

14/05/2025

Yazan:

Erol Taşdelen

İşverenler çok çalışmayı yüceltirken, çok çalışmak nedir, çok çalışmak insana ne kaybettirir ne kazandırır? Çok çalışmak başarı getirir mi?

Hayır, çok çalışmak başarılı olmanın garantisi değildir — ama genellikle gerekli bir şarttır.

Neden çok çalışmak tek başına yeterli değildir?

Yanlış Yönelim: Çok çalışmak, yanlış strateji ya da hedefler için harcandığında sizi sadece daha hızlı yanlış yola götürür.
Verimsizlik: Plansız, dağınık ya da sadece yoğun bir şekilde çalışmak üretkenlik anlamına gelmez.
Ağ ve Fırsatlar: Bazı başarılar, sadece emekle değil; doğru insanlarla bağlantı kurmak, zamanlama ve şans faktörleriyle de ilgilidir.
Bilgi ve Yetenek: Başarı için sadece emek değil; bilgi, beceri, yaratıcılık ve sürekli gelişim gerekir.
Psikolojik ve Fiziksel Sınırlar: Sürekli çok çalışmak tükenmişlik yaratabilir. Bu da başarı şansını azaltır.

Peki çok çalışmak neden önemli?

Disiplin ve istikrar olmadan kalıcı başarı zor gelir.
Hatalardan ders çıkarma, gelişim sürecini hızlandırır — ve bu ancak emekle olur.
Çalışkan insanlar fırsat geldiğinde hazır olurlar; şans, hazırlıklı olanı sever.

En sağlıklı formül:

Akıllıca çalışmak + Stratejik düşünmek + Disiplinli olmak + Doğru ağlar + Sürekli öğrenme = Başarıya en yakın yol

İş hayatında en ideal çalışma yöntemi nedir?

İş hayatında en ideal çalışma yöntemi, kişisel verimliliği en üst düzeye çıkarırken tükenmişliği önleyen, hedef odaklı ve stratejik bir yaklaşımdır. Bu yöntem herkes için aynı olmasa da, başarılı insanların ortak noktalarından yola çıkarak aşağıdaki çerçevede özetlenebilir:

1. Amaç Odaklı Çalışmak

Ne için çalıştığını bilmeyen, sadece meşgul olur.
Hedef belirle: Kısa, orta ve uzun vadeli net hedefler koy.
OKR / KPI gibi ölçülebilir sistemlerle hedef takibi yap.

2. Zamanı Akıllıca Yönetmek

80/20 Kuralı (Pareto): Sonuçların %80’i, işlerin %20’sinden gelir. Öncelikleri belirle.
Zaman bloklama: Her güne belli görevler için zaman dilimi ayır.
“Hayır” demeyi öğren: Her toplantıya katılmak, her e-postayı hemen cevaplamak zorunda değilsin.

3. Derin Çalışma (Deep Work) Alışkanlığı

Gürültüden ve dikkat dağıtıcı unsurlardan uzak, kesintisiz çalışma süresi yarat.
Her gün 2–4 saatlik yoğun odak zamanı oluşturmak, haftalarca dağınık çalışmaktan daha etkilidir.

4. Sürekli Öğrenme ve Gelişim

Yeni beceriler edinmek ve sektörel gelişmeleri takip etmek sizi yenilikçi kılar.
Haftada en az birkaç saati okuma, eğitim veya mentorluk gibi gelişime ayır.

5. Takım Çalışmasına Değer Vermek

Bilgi paylaşmak, yetki devretmek ve birlikte üretmek verimliliği artırır.
Mikro yönetimden kaçın, güvene dayalı iş birlikleri kur.

6. İş – Yaşam Dengesi

Uzun vadeli başarı, sürekli çalışma değil, sürdürülebilir çalışma ile gelir.
Molalar, tatiller, egzersiz ve uyku; işin bir parçası kadar önemlidir.