Connect with us

Erol Taşdelen

Kur Korumalı Vadeli hesaplarda hesaplar şaşabilir!

Yayınlanma:

|

20 Aralık Pazartesi gizemi ile Türk Bankacılık/Finans tarihinde unutulmayacak bir gün olarak yerini alacağı ve tartışmaları uzun süreceği şimdiden kesinleşti. Tartışmanın ana unsurlarından birini Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan’da itiraf ettiği gibi “Kur kendini buraya atmadan önce daha erken müdahale edilebilirdi. Orada geç kalmışlık var mı, elbette olabilir ” cümlesi özetler niteliğinde.

Kura müdahalenin ben 20 Aralık Pazartesinden öncesi 16-17 Perşembe ve Cuma günü en kötü ihtimalle Pazar gecesi bekliyordum. Bu günlerde müdahale edilse USD/TL kuru 18’leri geçmeyecek alev harlanmadan söndürülebilecekti. Bırakın söndürme girişimi söylemler ile daha da artması sağlandı maalesef. 1-20 Aralık arası evini arabasını satandan tutun da bankalarda kredi alıp USD / EURO alan vatandaşlar oldu. Bazı bankalar kredi kart nakit çekme limitlerine engeller koymak zorunda kaldı. Zira vatandaş o hale getirildi ki USD 20-22 TL olacak algısı yaratıldı. Bu algının yaratılmasında “Merkez Bankası faiz indirme politikasından vaz geçmeyeceği” söylemleri yanında; yayılan iki haberin etkisi oldu. Birincisi; Gazeteci Cüneyt Özdemir‘in programında dolardaki hareketliliği değerlendiren Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı gazeteci, ekonomist Şeref Oğuz‘un Katar ile uzatılan SWAP anlaşmasında 1 doların 22 Türk lirası olarak sabitlendiğini öne sürmesi sosyal medyada gündem oldu. İkinci haber de; iphone’un sürekli yeni kurlara göre fiyat güncelleme haberleri. Kur yükselmesinde algının oluşmasında yukarıda bahsettiğim bu iki haberin USD/TL kurunun 18 TL’yi aşmasında etkisi büyük oldu.

20 Aralık öncesi neler yaşandı, şampanya patlatanlar nasıl iflas etti!

20 Aralık Pazartesi’nden önce kurun depara kalktığı 17 Aralık Cuma sabahı borsada çoğu hisse senedi +%5 artışta iken akşam 16:00’dan sonra yarım saatte %-10’lara geriledi; 20 Aralık sabahı +%5’lerde açılan bir çok hisse senedi yatırımcıları çekerken akşam üzeri bir önceki gün gibi kısa sürede aynı saatlerde -%10’larda olmasını kimse bana normal diye anlatmasın! Borsa tarihimizde böyle iki gün yoktur. Belli ki birileri artı eksi dalgalanmada %20-30 arasında ciddi Kar elde etti. 20 Aralık gecesi olacaklardan haberdar olanlar(!), tahmin edenler ciddi karlar yaptı. İleride bu dönem incelendiğinde ciddi araştırılması gereken olay da bu aslında. Borsa’da bu spekülatif işlemleri kim ateşledi, ana alıcı / satıcılar kimlerdi ortaya çıkarılmalı. İş o kadar ciddi ki pek dillendirilmedi ama Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası – VİOP piyasası 20 Aralık geldiğinde 4 milyar TL teminat açığına düştü. Aralık ayı kümülatif teminat açığı 6 milyar TL’yi aştı. Böyle bir durum Türk Borsa tarihinde yok. Hala açığı kapatamayan müşteri ve aracı kurumlar var. Bazı aracı kurumlar yakında patlar ise şaşırmayın. İş o kadar vahim. 20 Aralık gecesine kadar kur üzerinde yukarıya opsiyon işlemi yapan ve o gece şampanyalar patlatıp sızanlar sabah bütün varlığını kaybettiği gibi borçlu şeklinde uyandı. Birileri için iyi operasyondu açıkçası!

Maliye Bakanının sözlerine kimse inanmadı!

Her ne kadar çiçeği burnunda Maliye Bakanı Nurettin Nebati “gözümün içine bak” diye rahat davranıp; durumu anlattığı o gece için “… dövizin düşüşünü gördüğümde kıpır kıpır oldum, ama bu kadar hızlı beklemiyordum. Arkadaşlara sordum biz bir şey yaptık mı? Yok efendim. Lan nasıl? Harika, muhteşem bir şey. Çünkü orada kurumlar yok. 20 Aralık hayatımın gecesiydi” diye açıklayıp “kurun düşmesinde kurumların müdahalesi olmadığını” söyleyip  “vatandaşlar internet üzerinde döviz bozarak kuru indirdi” diye açıklama yapsa da durumun tam tersi olduğu daha sonra ortaya net olarak çıktı. Zira Merkez Bankası rezervlerinde ciddi azalma olduğu açıklanan rakamlarla da ispatlanmasına rağmen Maliye Bankanı söylemleri için özür dilemedi. Zaten bankacılığın nasıl işlediğini bilenler, vatandaşın döviz bozdurmasından kaynaklı kur düşmediğini algıladı, hatta bakanın sözlerine inanan da olmadı. Zira gece bankalar bir defa kur makasını iyice açıyor, çoğu banka o gece zaten işlemlere izin vermedi. Üstelik internet işlemlerinde işlem limiti sınırlı olduğu için vatandaş ya da firma istese de “hesaplarındaki dövizi bozayım” dese de bozamazdı. Bakan belli ki bankaların internet işlemlerinde döviz alım satım kurallarını bilmiyor. Banak ne olup bittiğini bilmediği söylemesine rağmen nasıl olduğunu kendi mantığına göre inanarak söylüyor!

Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesaplar amacına ulaştı mı?

Resmi söylemde “Kur Korumalı Vadeli Hesap” olarak geçse de bu hesaplar aslında KUR GARANTİLİ vadeli hesaplar. Bu hesaplarda amaçlanan, “dövize dönmüş vatandaşların veya korkudan yastık altına evine; bankaların kiralık kasalarına kaçırmış dövizlerin sisteme geri kazandırılarak dövizdeki talebi durdurulması ve dolarizasyonun engellenmesi” idi. “KUR GARANTİLİ HESAP” söylemi dövize olan talebi durdurmakta başarılı olurken Dolarizasyonun düşmesini engelleyemedi. Nereden biliyoruz bunu Merkez Bankası ve BDDK’nın yayınladığı bankalardaki mevduat hesap bakiye bilgilerinden. Merkez Banaksı ve BDDK resmi verilere göre;  Gerçek Kişilerin 17 Aralık’ta Banka hesaplarında 163,8 milyar USD mevduatı varken 24 Aralık rakamları 163,3 milyar USD olarak açıklandı. Azalış 373 milyon USD olmuş. Merkez Bankası net rezervleri ise 30 Kasımda -47,9 milyar USD iken 24 Aralıkta -64,6 milyar USD’ye gerilediği ortaya çıktı. Aradaki fark öyle böyle değil tam 16,7 milyar USD. Kısaca, dövizini TL’ye dönen vatandaş değil Merkez Bankası imiş; halktv.com yazarlarından Barış Soydan durumu güzel bir yazı ile özetledi. Piyasalardaki Yangın, Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesap söylemi ve vergi avantajları ile  söndürüldü ama kur hala yüksek. 2021 başında USD/TL kuru 7,43 idi unutmayalım; Merkez Bankası 31 Aralık USD kurunu 13,35 kapadı.

Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesaplar yanlış ürün mü?

Kamu benzer hesaplar geçmişte de denemiş başarıya ulaşamamış ve vaz geçilmişti. Hesaplarda asıl golün nereden yendiğini açıklayayım :

  1. Bu hesaplar gerçek anlamda “dövizini bozup bankaya getiren ya da bankadaki dövizini bozan müşterilere yapılmalı” idi. Söylem ve hukuki düzenlemeler de bunun üzerine ama fiiliyatta durum böyle olmadı. Bankalarda benim gördüğüm döviz bozulmasından çok mevcut vadeli TL hesaplar Kur Korumalı ( Kur Garantili ) hesaplara dönüştürüldü. İşte asıl gol de bu nokta da yendi. Bu basit durumu kanun koyucu atlamış ve bunu açıkça belirtmemişti çünkü. İki gün sonra kur farkını ödeyecek Hazine çıkıp “döviz bozdurduğunu ispatlamayana ben ödeme yapmayacağım“ derse haklı çıkar. Zira kimse “ben dışarda döviz bürosunda bozdurup bankaya getirdim” de diyemez zira kısa bir süre önce döviz bürolarına “kimlik tespit” zorunluluğu getirilmişti. O zaman Hazine “kanıtla” dediğinde elinde bunu kanıtlayacak evraklar olmalı. Ya banka dekontu ya da   döviz bürosu makbuzu. Bu evrakları  göstermeyene Hazine ödeme yapmasa haklı ve açılacak davaları da kazanır. Hatta çoğu hesabın döviz alım satım olmadan bankalarda olan mevcut TL vadeli hesapların dönüştürülmesinden kaynaklandığı ortaya çıkar.  Resmi rakamlar da bu tezimi destekliyor zaten.
  2. Hazine Vatandaşın Vergileri ile parası olanın kur farkını ödeyemez. Zaten kısa bir süre önce Meclisten geçen 2022 bütçesinde böyle bir ödenek de yok. Ve bu öyle böyle ufak bir tutar değil, milyarlarca lira ödenekten bahsediyoruz. İyimser ihtimal, “ödeme tarihinde kur açılan kurdan düşük kalır” ise ödemeden de kurtulmuş olması. Üstelik Kur Garanti ödeme Anayasanın vergi ile ilgili 73. Maddesi ve 5018 sayılı yasanın Kamu Giderini tanımlayan 3. Maddesine de aykırılığı açık. Ödenecek bu kaynağı siz milletin vergisine yükleyemezsiniz. Devlet Gelir elde edenden vergi alması gerekirken; burada gelir elde edene ek ödeme yapıyor, üstelik toplanan vergilerden ödeme durumu söz konusu. Sosyal devlet parası olana değil olmayana kaynak aktarır. Maliye Bakanlığı Kur Korumalı ( Kur Garantili ) ödemenin hangi kaynaktan ödeyeceğini en kısa sürede açıklaması gerekli. Bu sorunu ilk dile getiren İ.Ü. İktisat Fakültesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Binhan Elif YILMAZ oldu. Elif hoca 27 Aralık’ta Habertürk’deki Teketek programında bunu söylediğinde Fatih Altaylı’nın yüzündeki şaşkınlığı tüm Türkiye izledi.
  3. Uygulama apar topar başladı, düzenlemeler sonradan geldi. USD kuru 18 lirayı görünce gecikmeli de olan uygulama açıklandı ama o kadar hazırlıksız ve acele ile alındığı belli idi ki; kurallar bile net değildi; iki gün sonra vadelide uygulanacak faiz oranı %14-17 aralığında olacağı açıklandı, ki özel bankalardan %19-20’den vadeli hesap açanlar oldu. Sonra Merkez Bankası’nın 11:00’de açıklayacak döviz kuru esas alınacağı açıklandı. Yılın son günü bundan da vaz geçilip “özel dönüşüm kuru” kaldırıldı yerine; “Merkez Bankası tarafından saat 10:00, 11:00, 12:00, 13:00, 14:00 ve 15:00’de ilan edilen ve döviz tevdiat hesapları ile döviz cinsinden katılım fonu hesaplarında bulunan dövizin Türk lirasına çevrildiği saat itibarıyla en son açıklanmış olan döviz alış kuru” uygulanacağı açıklandı.
  4. Döviz hesaplarına kur garantisi verilirken ALTIN (XAU ) unutulmuş olmalı ki toplam Döviz hesaplar içinde %4’ler gibi az payına rağmen Altın Hesaplardan dönüşler de kur garantisi kapsamına alındı. Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğe göre 28 Aralık tarihinde mevcut olan altın hesapları ile bu tarihten sonra açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesapları, talep edilmesi halinde dönüşüm fiyatı üzerinden TL’ye çevrilerek Merkez Bankası tarafından satın alınacak ve karşılığı TL ilgili bankaya aktarılacak olarak düzenlendi. Amaç altın hesapların sisteme sokulması ise ilk başta niçin Altın açıklanan döviz türleri içinde yoktu?
  5. Ürün ile ilgili ortada başta Maliye Bakanının kendisinden kaynaklanan güveni sarsıcı, farklı, kafa karıştırıcı  bilgiler bu ürüne olan inancı azalttığı gibi hedefe ulaşmasını da zorlaştırıyor. Örneğin, Kamu TL vergi gelirlerine karşılık Döviz borçlanmasını artırarak ciddi risk alıyor. Döviz üzerinden kamu garantileri, taahhütleri ve ihaleleri ayrı muamma.
  6. Merkez Bankası faiz indiriyor ama piyasa kredi mevduat faiz oranları olanın iki katına çıkmış durumda. Hazinenin borçlanma faiz oranları artmış durumda. Merkez Bankasının gösterge faiz indiriminden kim Kar ediyor bilinmiyor ama zarar eden önemli bir kesim var. Piyasalarda vadeli satışlar durmuş durumda, dolarizasyon piyasada ticarete de sıçramış halde. Vadeli satışlar bittiği için; Firmalar ya bulabilir ise “yüksek faizli” banka kredilerine ya da sınırlı olan özkaynakları ile ticaret arasında sıkışmış durumda.

Kur Korumalı ( Kur Garantili ) vadeli hesapların ömürlerinin uzun olmayacağı kanaatindeyim. Temel kaygılarımı ve yapılan hatalardan bazılarını yukarıda özetledim. Bu hesaplar yangını söndürdü ama asıl hedeflenen vatandaşın % 70’leri bulan Dolarizasyon pozisyonunu hiç etkisi olmadı. Görünen o ki; Dövize endeksli özel bono/tahviller; enflasyona endeksli vadeli hesaplar başta olmak üzere yeni ürünler yolda. Bankalar da bir şekilde oyunun içine dahil olması gerekiyor. Tabi başta GÜVEN ortamı sağlanmadan, ENFLASYONU kontrol altına almadan tüm ürünlerin etkisinin sınırlı olacağı unutulmamalı.       

Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.bankavitrini.com

Erol Taşdelen

İsrail-İran Savaşı: Tezler, Stratejiler, Dersler ve Uluslararası Kurumların Sınavı

Yayınlanma:

|

Orta Doğu’da uzun süredir devam eden gerilimin adı haline gelen İsrail ve İran arasındaki çatışma, son dönemlerde doğrudan askeri karşılaşmalara evrilecek kadar tehlikeli bir boyut kazandı. Şam’daki İran diplomatik temsilciliğine düzenlenen İsrail saldırısı ve ardından İran’ın doğrudan misillemesiyle taraflar ilk kez bu kadar açık şekilde birbirini hedef aldı. Bu makalede, tarafların öne sürdüğü tezler, uyguladıkları stratejiler, bu çatışmalardan çıkarılması gereken dersler ve uluslararası kurumların bu süreçteki performansı değerlendirilmektedir.

1. Tarafların Tezleri

İsrail’in Tezleri

  • Meşru Müdafaa Hakkı: İsrail, İran’ın vekil unsurlar (Hizbullah, Hamas, Husiler) aracılığıyla İsrail’e saldırdığını savunmakta ve buna karşı doğrudan İran hedeflerine müdahaleyi meşru görüyor.

  • Nükleer Tehdit: İran’ın nükleer silah elde etme çabası, İsrail açısından kırmızı çizgi olarak görülüyor.

  • Bölgesel Kuşatma Algısı: İran’ın Suriye, Lübnan ve Gazze üzerinden İsrail’i kuşatma stratejisine karşı refleks geliştirildiği belirtiliyor.

İran’ın Tezleri

  • Filistin’e Destek: İsrail’in Filistin topraklarındaki uygulamalarını “işgal” olarak niteleyen İran, direniş hareketlerini desteklemenin meşru bir hak olduğunu savunuyor.

  • Bölgesel Savunma: İsrail ve ABD’nin kendisine karşı ittifaklar kurduğunu, bu durumun İran’ı savunmaya ittiğini öne sürüyor.

  • Diplomatik Saldırıya Misilleme: Şam’daki konsolosluğun vurulmasını doğrudan İran’a savaş ilanı olarak kabul ederek, misilleme hakkını kullandığını iddia etti.

2. Uygulanan Stratejiler

İsrail’in Stratejisi

  • Hedef Odaklı Operasyonlar: Vekil aktörler yerine İran’ın askeri ve nükleer altyapısına nokta operasyonlar yapıldı.

  • İstihbarat Gücü: Mossad ve askeri istihbaratla hedef tespiti konusunda üstünlük sağlandı.

  • ABD ile Koordinasyon: ABD’nin koşulsuz desteği ile uluslararası arenada yalnız kalmama stratejisi benimsendi.

İran’ın Stratejisi

  • Kontrollü Misilleme: 300’e yakın füze ve İHA ile doğrudan saldırı yapılmasına rağmen, geniş çaplı savaştan kaçınıldı.

  • Vekil Güçler Üzerinden Baskı: Hizbullah, Hamas ve Husiler vasıtasıyla İsrail’in farklı cephelerde meşgul edilmesi sağlandı.

  • Uluslararası Mesaj Verme: Sınırlı saldırıyla, caydırıcılık oluşturulmaya çalışıldı; ancak kriz büyümesin diye ölçülü kalındı.

3. Alınacak Dersler

Askeri ve Teknolojik Perspektiften

  • Hibrit Savaş Gerçekliği: Modern savaşlar, doğrudan değil, vekil aktörler ve teknolojik araçlar üzerinden yürütülüyor.

  • İHA ve Füze Savaşları: İran’ın İHA kullanımı, İsrail hava savunmasının sınırlarını gösterdi.

  • Caydırıcılığın Yeni Ölçütleri: Artık caydırıcılık sadece askeri üstünlükle değil, teknolojik ve diplomatik uyumla sağlanıyor.

Bölgesel ve Küresel Perspektiften

  • İttifaklar Yeni Döneme Giriyor: Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler açık pozisyon almaktan kaçındı, bu da bölgesel kartların yeniden karıldığını gösteriyor.

  • Enerji Güvenliği Riski: Hürmüz Boğazı gibi stratejik geçişlerin riski, küresel enerji piyasasını etkiledi.

  • Nükleer Tehdit Gündemde: İran’ın nükleer programı, yeniden diplomatik ve askeri çözüm arayışlarını tetikledi.

4. Uluslararası Kurumların Rolü

Birleşmiş Milletler (BM)

  • Yetersiz Kaldı. Güvenlik Konseyi tarafları sadece itidale çağırabildi; bağlayıcı adımlar atılamadı. ABD’nin vetosu İsrail lehine oldu.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)

  • Sessizliğe Büründü. Konsolosluk saldırısı ve sivil kayıplar gibi ciddi meselelerde somut bir inceleme başlatılmadı.

Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları

  • Raporlar Yayınlandı ama Etkisizdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Af Örgütü gibi kurumlar çağrılar yaptı ancak diplomatik etki oluşturamadı.

İsrail ile İran arasındaki bu çatışma, klasik savaş paradigmasının dışına çıkan, hibrit ve vekil unsurlarla örülmüş yeni nesil çatışmalara örnek teşkil etmektedir. Teknolojinin, istihbaratın ve diplomatik koordinasyonun öne çıktığı bu yeni dönemde, uluslararası kurumlar mevcut refleksleriyle yetersiz kalmaktadır. Bu kriz, sadece İsrail ve İran için değil, tüm bölge ve dünya barışı açısından çok yönlü derslerle doludur.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Türkiye’de Ekmek Üretimi: Katkı Maddeleri, Genetik Müdahaleler ve Kimyasal İşlemler

Yayınlanma:

|

Ekmek, binlerce yıldır sofraların temel besin kaynağıdır. Ancak günümüzde tüketilen ekmeklerin içeriği, üretim yöntemi ve hammaddeleri geçmişe kıyasla oldukça değişmiştir. Türkiye’de ekmek üretimi Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde yapılsa da, bazı katkı maddeleri ve endüstriyel yöntemler nedeniyle halk sağlığı açısından endişeler gündeme gelmektedir. Bu yazıda, Türkiye’deki ekmeklerde kullanılan katkı maddeleri, buğdayın genetik yapısıyla ilgili gelişmeler ve ekmek üretiminde uygulanan kimyasal işlemler ele alınacaktır.

1. Ekmeklere Katılan Maddeler Nelerdir?

Türkiye’de satılan ekmeklerin büyük bölümü, sadece un, su, maya ve tuzdan ibaret değildir. Özellikle endüstriyel üretimde yaygın şekilde katkı maddelerine başvurulmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Askorbik Asit (E300): Hamurun dayanıklılığını artırmak için kullanılır.

  • Emülgatörler (E471, E472): Hacim artırıcı ve yumuşatıcı etki sağlar.

  • Enzimler: (amilaz, proteaz gibi) Ekmek içi yumuşaklığını ve raf ömrünü artırır.

  • Şeker ve Glikoz Şurubu: Renk ve tat verici olarak kullanılır.

  • Soya Unu ve Süt Tozu: Kıvam ve besin değeri açısından katkı sağlar.

Bu katkılar sayesinde daha hacimli, daha parlak ve uzun süre bayatlamayan ekmekler üretilmektedir. Ancak bunların sürekli tüketimi, özellikle hassas bireylerde sindirim sorunlarına neden olabilir.

2. Buğdayın Genetiği ile Oynandı mı?

Türkiye’de GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) buğday üretimi yasaktır. Ancak bu, buğdayın tamamen doğal olduğu anlamına gelmez. Modern tarımda yaygın olan hibrit ve ıslah edilmiş buğday türleri, genetik müdahale olmaksızın yüksek verimli ve dayanıklı çeşitler oluşturmak amacıyla laboratuvar ortamında seçilmiştir.

Özellikle 1950 sonrası yaygınlaşan “cüce buğday” türleri, geleneksel buğdaylara göre daha kısa boylu, verimli ve glüten oranı yüksek çeşitlerdir. Bu tür buğdaylar, özellikle ekmeklik un üretiminde yaygın olarak kullanılmakta, ancak yüksek glüten içeriği nedeniyle sindirim sorunları ve gluten intoleransı gibi sağlık şikayetlerinde artışa neden olmaktadır.

3. Kimyasal İşlemler ve Endüstriyel Teknikler

Modern ekmek üretimi, geçmişin geleneksel yöntemlerinden oldukça uzaktır. Endüstriyel üretim süreçlerinde uygulanan bazı işlemler şunlardır:

  • Unun Beyazlatılması: Bazı ülkelerde (ve geçmişte Türkiye’de de) benzoil peroksit gibi kimyasallar kullanılmıştır. Günümüzde Türkiye’de bu tür kimyasalların kullanımı kısıtlıdır.

  • Hızlandırılmış Fermantasyon: Geleneksel ekmeklerde maya 6-8 saatlik uzun fermantasyonla çalışırken, fabrikasyon ekmeklerde bu süre 30-60 dakikaya kadar indirilebilmektedir. Bu da sindirimi zorlaştırabilir.

  • Yüksek Isı ve Kısa Süreli Pişirme: Raf ömrünü uzatmak ve üretimi hızlandırmak için yüksek ısıda kısa sürede pişirme yöntemleri tercih edilir. Bu, besin değerini azaltabilir.

  • Yumuşaklık İçin Katkılar: Raf ömrünü uzatmak ve bayatlamayı geciktirmek için kimyasal yumuşatıcılar, enzim karışımları ve katkı maddeleri kullanılır.

4. Halk Sağlığı ve Eleştiriler

  • Halk ekmek gibi kamu kurumlarının ürettiği ekmekler daha güvenli kabul edilse de, katkı maddesiz değildir.

  • Ucuz ekmek üretiminde kalitesiz un, fazla katkı maddesi ve hızlı üretim döngüsü nedeniyle sindirim sorunları ve sağlık riskleri artabilir.

  • Özellikle çocuklar, yaşlılar ve hassas bünyeli bireyler için bu katkıların uzun vadeli etkileri dikkatle incelenmelidir.

5. Daha Sağlıklı Ekmek Tüketimi İçin Öneriler

  • Ekşi mayalı ve uzun süre fermente edilmiş ekmekler tercih edilmelidir.

  • Tam buğday unu veya taş değirmende öğütülmüş un kullanılarak yapılan ürünler besin değeri açısından daha zengindir.

  • Katkı maddesi içermeyen, güvenilir butik fırınlardan ya da köy fırınlarından alışveriş yapılabilir.

  • Etiket okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. “Un, su, maya, tuz” dışında çok sayıda içerik varsa uzak durulmalıdır.

Ekmek, basit bir besin gibi görünse de üretim sürecinde kullanılan maddeler ve buğdayın yapısal değişimleri nedeniyle sağlık üzerinde önemli etkiler oluşturabilir. Türkiye’de GDO’lu buğday kullanılmıyor olsa da, modern tarım ve endüstriyel üretim süreçleri buğdayın doğallığını tartışmalı hale getirmiştir. Katkı maddeleriyle raf ömrü uzatılmış, hacim artırılmış, estetik olarak cazip hale getirilmiş ekmekler, besin değerinden ve sindirim kolaylığından uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle, bilinçli tüketici tercihi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

Erol Taşdelen

Eşler Arasında Finansal İhanet: Aileyi Sessizce Yıkan Tehlike

Yayınlanma:

|

Aile içinde güven sadece duygusal sadakate değil, maddi şeffaflığa da dayanır. Ancak bazı çiftler arasında, dışarıdan görünmeyen ama ilişkinin temelini sarsan bir ihanet türü yaşanır: Finansal ihanet.

Bu yazıda finansal ihanetin ne olduğu, hangi biçimlerde ortaya çıktığı, aile üzerinde nasıl etkiler yarattığı ve nasıl önlenebileceği üzerinde duracağız.

Finansal İhanet Nedir?

Finansal ihanet, eşlerden birinin diğerinden gelir, borç, harcama ya da yatırım bilgilerini saklaması, mali kararlarda tek taraflı ve gizli hareket etmesi anlamına gelir. Bu davranış biçimi, evlilikteki güven bağını derinden sarsar ve duygusal sadakatsizlik kadar yıkıcı sonuçlar doğurabilir.

Finansal İhanetin Biçimleri

Finansal ihanet farklı şekillerde kendini gösterebilir:

  • Gizli kredi kartları: Eşten habersiz alınan ve yüksek harcamalara neden olan kartlar.

  • Gizli gelirler: Ek gelirlerin ya da primlerin gizlenmesi.

  • Gizli borçlar: Krediler, kefaletler ya da riskli borçların saklanması.

  • Kontrol dışı harcamalar: Pahalı alışverişlerin, kumar veya bağımlılık harcamalarının gizlenmesi.

  • Varlık saklama: Altın, döviz, borsa yatırımları gibi varlıkların eşten gizlenmesi.

Neden Yapılır?

Finansal ihanetin arkasında genellikle şu motivasyonlar yatar:

  • Güvensizlik: Eşin para yönetme becerisine güvenmeme.

  • Kontrol arzusu: Ekonomik gücü elinde tutma isteği.

  • Bireysel özgürlük arayışı: Bağımsız maddi hareket alanı oluşturma çabası.

  • Kötü alışkanlıklar: Kumar, alışveriş bağımlılığı gibi bağımlılıklar.

  • İletişim eksikliği: Maddi konularda yeterince konuşmama ve ortak dil kuramama.

Aile Üzerindeki Etkileri

Finansal ihanet sadece iki eş arasında değil, tüm aile üzerinde olumsuz etkilere neden olur:

1. Güven Krizi

Eşlerin birbirine olan güveni zedelenir. Duygusal uzaklaşma başlar.

2. Sürekli Tartışmalar

Harcamalar ve borçlar üzerine bitmeyen tartışmalar ortaya çıkar. İletişim bozulur.

3. Ekonomik Sarsıntı

Gizli borçlar ya da savurgan harcamalar aile bütçesini çökertir. Kredi notları düşebilir, icra süreçleri başlayabilir.

4. Çocukların Psikolojisi

Evdeki stresli ortam çocuklara da yansır. Güvensizlik ve kaygı gelişebilir.

5. Boşanma Riski

Finansal ihanet birçok boşanma davasında gerekçe olarak gösterilir. Özellikle tekrar eden vakalar ilişkiyi kurtarılamaz hale getirebilir.

Nasıl Önlenir?

✅ Şeffaf Finansal İletişim Kurun

Harcamalar, gelirler ve borçlar hakkında açık konuşulmalı. Aile bütçesi birlikte yapılmalı.

✅ Ortak Hesap ve Bilgilendirme

Erişimi her iki tarafın da sağladığı ortak hesaplar kullanılmalı. Gizli işlem yapılmamalı.

✅ Finansal Danışmanlık

Profesyonel destekle aile bütçesi yeniden düzenlenebilir.

✅ Evlilik Terapisi

Güven kaybı büyükse, ilişkisel destek alınmalı.

✅ Finansal Eğitim

İki taraf da bütçe yapmayı, tasarrufu ve yatırım bilincini geliştirmeli.

Finansal ihanet, evliliklerde görünmeyen ama en yıkıcı krizlerden biridir. Güveni ve ekonomik düzeni sarsarak aile birliğini tehdit eder. Bu nedenle çiftler, maddi konularda dürüstlük ve açıklık ilkesini temel prensip haline getirmelidir.

Unutulmamalı ki, bir evliliği sadece aşk değil; ekonomik sadakat de ayakta tutar.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.