Connect with us

GÜNCEL

MURAT YETKİN yadı: Akşener’i masadan derin devlet mi kaldırdı

Yayınlanma:

|

Geçen hafta bugünlerde, gözler 27 Şubat Pazartesi günü yapılacak Kılıçdaroğlu-Akşener görüşmesi ve 2 Mart Çarşamba günü yapılacak Altılı Masa toplantısına çevrilmişti. 2 Mart’ta Masanın Cumhurbaşkanı adayı çıkmadı ama iş bununla kalmadı. Ertesi gün İYİ Parti lideri Meral Akşener müttefiklerine ağır suçlamalarla masadan kalktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın (can kaybı 45 bini geçen) deprem felaketi ardından tarihini değiştirmediği 14 Mayıs seçimine -bugün itibarıyla 70 gün kala muhalefetin adayı yok. Akşener’in masadan neden kalktığı, ya da “kaldırıldığı” üzerine görünen ve görünmeyen pek çok senaryo dolaşıyor siyasi kuliste; ülkücü abilerden derin devlet aklına kadar.
Görünen neden(ler)
Görünen neden, Altılı Masada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz eden tek liderin Akşener olması.
Akşener ve partisi öteden beri Kılıçdaroğlu’nun “kazanabilecek” aday görmüyor, CHP’nin anketlerde önde görünen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ya da ABB Başkanı Mansur Yavaş’ı aday göstermesini istiyor. Geçmişte Kılıçdaroğlu’nun Alevi olması nedeniyle İYİ Parti içinden -Akşener’in o zaman şiddetle karşı çıktığı yakışıksız itirazlar dahi gündeme getirilmişti.
Kılıçdaroğlu’ysa da daha Altılı Masa kurulmadan önce iki belediye başkanının da görevlerinde kalması gerektiğini, aksi halde seçimle kazanılan iki büyükşehir yönetiminin AK Parti eline geçeceğini söylemişti. Toplantıda Kılıçdaroğlu’nun adaylığı önerilince Akşener’in yeniden ya İmamoğlu ya Yavaş demesi iki lider arasında restleşme anlamına geliyordu. Kılıçdaroğlu’nun da “O zaman beşimiz imzalarız” yolundaki sözlerinin ipleri kopardığı anlaşılıyor.
Akşener’in o gün “yetkili kurulların bilgilendirilmesini” öngören bildiriye imza atıp Masayı neden ertesi güne bıraktığını anlayabilmek için İYİ Parti’nin içine bakmamız gerekiyor.

İYİ Parti üç parça olmuştu

İYİ Parti 2017’de temel olarak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin muhalefet çizgisini terk ederek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a destek vermesine tepki duyan ülkücülerce kurulmuştu. Kuruluş aşamasında daha önce DYP ve ANAP’ta, hatta Aytun Çıray gibi hem DYP hem CHP’de siyaset yapan isimler katılmıştı. Örneğin siyasete DYP’de başlayıp AK Parti kusurusu olmuş, ordan MHP’ye geçip şimdi İYİ Parti Grup Başkanı olan İsmail Tatlıoğlu gibi isimler vardı. Buna Akşener’in İYİ Partiyi “Demirel’in Adalet Partisi” gibi merkez sağın güçlü ve Türkiye’nin birinci partisi yapma hedefiyle partiye aldığı akademi, sivil toplum ve piyasa kökenli isimler eklenmişti.
Altılı Masa sürecinde Akşener “ülkücü abiler” yerine diğer iki kanadı öne çıkarmaya başladı. Mart 2022’de Başkanlık Divanında değişikliğe gitti. “Kazanacak aday” vurgusuyla Kılıçdaroğlu’na itiraz eden Koray Aydın’ı Teşkilat Başkanlığından, Yavuz Ağıralioğlu’nu Dış Türkler Başkanlığından, Nuri Okutan’ı Milli Güvenlik Başkanlığından aldı. Ülkü Ocakları’nın önceki başkanlarından Müsavat Dervişoğlu ise TBMM Grup Başkan Vekilliğini korudu. Aynı süreçte Akşener İstanbul’da CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’yla iş birliği içinde İmamoğlu’nun seçilmesi için çalışmış olan İstanbul İl başkanı Buğra Kavuncu’yu Genel Merkeze, yakın ekibine çekti.

Ülkücü abiler rahatsız

Ancak iç gerilim 2023 Ocak ayında Ankara İl Başkanlığı seçiminde su yüzüne çıktı. Koray Aydın ve Genel Sekreter Uğur Poyraz’ın desteklediği adaylar nedeniyle parti kurullarında sert tartışmalar yaşandı.
Bu tartışmaların biri ardından -zaten sert bir diyet uygulayan- Akşener bir kalp sıkışması nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Sonunda Akşener’in ağırlığını koymasıyla merkez-sağ kanattan, İsmail Hakkı Köylüoğlu’nun oğlu Faruk Köylüoğlu Ankara İl Başkanı oldu ama sorunlar devam etti. Ülkücü kanadın merkez-sağ ve piyasacı-teknokrat-akademik ekibe tepkisi büyüyordu.

İç gerilim ülkücü abilerin belki de en kıdemlisi olan, MHP’nin önceki genel sekreterlerinden Cihan Paçacı’nın Kurumsal İlişkiler başkanlığından “Akşener’i koruyup kollama” gerekçeli istifasıyla arttı. O gün, 26 Ocak Altılı Masa toplanıyordu ve Paçacı Habertürk’ten Nagehan Alçı’ya “Sokakta Kılıçdaroğlu’na itiraz var” demeci vermişti. Oysa CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu daha 2022 Eylül’ünde Hürriyet’ten Hande Fırat’a “Kılıçdaroğlu olmazsa masa dağılır” demişti ve hala işinin başındaydı; Akşener de partisi de rahatsızdı.

İpler nasıl koptu?

6 Şubat depremi hem İYİ Parti hem Altılı Masa içindeki sorunları geri plana atmış göründü ama ortadan kaldırmadı. Akşener’e deprem bölgesi gözlemlerinde artık Siyasi İşler Başkanı olan ve aralarında sadece 1 yaş farka rağmen ara sıra “abi” olarak hitap ettiği Koray Aydın eşlik ediyordu.
Akşener, 2 Mart toplantısından işte böyle bir Genel Merkez’e dönmüştü. Akşener’in Masadan “Kalkmadığı, kaldırıldığı” söylemi, aslında ağırlığı Altılı Masanın devamından yana olan TBMM Grubunda da yankı buldu ama Genel İdare Kurulunda hava zaten ülkücü abilerden (ve ablalardan) yanaydı.
Daha düne kadar Erdoğan’ın “ucube tek adam yönetimini” devirmenin yegâne yöntemi olarak Altılı Masa ittifakını gören Akşener’in “Kılıçdaroğlu dayatmasına hayır” diyerek Masadan ayrılması böyle oldu. Burada Kılıçdaroğlu’nun da yapabilecekken yapmadığı bir hamleden söz etmek mümkün: bildiri imzalatmak yerine “O zaman 6 Mart’ta yeniden toplanalım” diyebilirdi. Seçmen zaten aday açıklaması beklemiyordu ama tartışmanın epey tırmandığı anlaşılıyor.
Siyasette birleşme de ayrılma da olabilir ama Akşener’in yine de ayrılırken CHP ve diğer ortaklara sert hakaretler yağdırması genel olarak yanlış bulundu. İmamoğlu ve Yavaş’a adeta Atatürk’ün “100 yıl önce olduğu gibi” vatanın istiklâli ve bütünlüğü söylemiyle CHP saflarından kopma çağrısında bulunmasıysa işin içinde başka iş olabileceği iddialarını alevlendirdi.

Nedir bu iddialar?

Bu iddialara, ya da tezlere Erdoğan’ın iş başında kalmasını isteyen iç ve dış çevrelerin bu “operasyon” için yüz milyonlarca bütçe ayırdığı gibi, Atlantik-ötesi aktörlerin işin içine karıştığı gibi hayli spekülatif olanları katmayacağım. Siyaset kulisinde az çok zemin bulan, ipuçları bulunabilecek olanları aktarmaya çalışacağım.
1- Ülkücü abiler kumpası: Bu iddialara göre Akşener partiyi merkeze çekmeye çalışmasında, güçlendikçe kendilerini tasfiye etme riski gören abilerin aslın amacı MHP’ye dönüp Bahçeli sonrası partiyi yönetmekti. İYİ Partiyi kurarken “Merak etmeyin Türkiye’yi biz yöneteceğiz” iddiasındaki Akşener’in, CHP taban ve örgütünün Kılıçdaroğlu’na karşı İmamoğlu’nu tercih edebileceği hesabında yanılmasını fırsat bildiler. Özellikle GİK toplantısında, HDP ile ilişkiler dahil “Bize haksızlık yapıldı” söylemini tırmandırdılar. Çoğu siyasette deneyimsiz olan akademi-piyasa kökenli ekip de bu söylemle heyecanlanıp koroya katılınca bazı merkez-sağ isimlerin uyarıları geri planda kaldı ve Akşener’i tasfiye etme niyetiyle o çıkışı yaptırdılar.

Kürt ve Alevi alerjisi

2- Derin devlet refleksi: Bu iddiaya göre, siyaset yasağı davasıyla İmamoğlu’nun adaylığı geriye düşüp Altılı Masa adaylığı -HDP’nin karşı olduğu- Yavaş ile Kılıçdaroğlu arasında kalınca derin devlet refleksi devreye girdi. Erdoğan’ın ilk turda seçimi almasının riskli olduğu görülüyordu ve ikinci turda HDP, ya da genel olarak Kürt seçmenin desteğini alan tarafın kazanacağı anlaşılıyordu. Anayasa Mahkemesinin HDP’yi kapatması ise kendiliğinden HDP seçmenini Erdoğan karşısında dikecekti. Böylece güvenlik bürokrasisi ve yargıdaki Kürt ve Alevi alerjisi alevlendi. Akşener’in DYP’nin İçişleri Bakanı, MHP’nin TBMM Başkan Vekilliği görevlerinde bulunmuş güvenlik bürokrasisini tanıyan bir siyasetçi olması bu çevrelerin işini kolaylaştırdı. İkisi de eski MHP’li olan Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi, Yaşar Okuyan’ın da (on gün önce ihraç edilene dek) CHP bünyesinden söylemleri bu alerjiyi güçlendirdi. Kılıçdaroğlu’nun önünü kesmek için hem AK Parti hem İYİ Parti bünyesindeki mekanizmalar harekete geçirildi.

Sondan bir önceki hamle mi?

3- Deprem etkisi: Kahramanmaraş depremi bir yandan ekonomik kriz ve yönetim sıkıntılarından kurtulmaya çalışan Erdoğan üzerindeki baskıyı artırmış, Kılıçdaroğlu’nu aktif hale getirmişti. Deprem bölgesini Akşener’le turlayan Koray Aydın’ın Erdoğan’ın deprem nedeniyle seçmenden “şamar yiyeceği” sözleri basına yansımıştı. Bu durum İYİ Parti’de o zamana dek mevcut olan Kılıçdaroğlu’nu hafife alma eğilimini değiştirdi. İlk defa Kılıçdaroğlu’nun aday olursa kazanabileceği konuşulmaya başladı. Ülkücü abiler, eskiden MHP’de birlikte çalıştıkları Yavaş’ı istiyorlardı ama diğer yandan “eski hiyerarşide” Yavaş’ın Akşener’den kıdemli olduğu da konuşuluyordu. Akşener’in o nedenle bastırdığı İmamoğlu seçeneği tutmayınca Kılıçdaroğlu’nu engellemek için Masadan çekilmek dışında yol kalmamıştı.
Böylece Akşener 2018’de seçime girmek için 15 milletvekili ödünç istediği (ve aldığı), yüzde 10 barajı altında kalmasına rağmen Millet İttifakı üzerinden TBMM’de grup kurduğu, bazen “abi” diye hitap ettiği Kılıçdaroğlu’na tepkisel bir cephe aldı.
Gerçek hangisi? Belki hiçbiri, belki bunların bir karışımı. Ama Akşener’in seçime beş kala yaptığı -belki de sondan bir önceki hamle ile Erdoğan’ın bir moral avantaj kazandığı da bir gerçek. Bundan sonra belki bir hamleye daha zaman kaldı. O hamle ne olacak? Önümüzdeki sayılı günde yeni sürprizlere hazır olmalı.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

AKBANK’TA ŞOK AYRILIK, ING’YE GEÇİYOR

Yayınlanma:

|

Yazan:

AKBANK’ta şok ayrılık:

Banka “Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler İş Birimi’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Burcu Civelek Yüce, bu görevinden, 04.07.2025 tarihinden geçerli olmak üzere ayrılacaktır” açıklaması yaptı.

Burcu Civelek YÜCE, bankanın Dijitalleşme sürecinde ekibi ile dizayn etmiş ana yönetici konumundaydı. Banka sistemlerinin sık sık çökmesinde eleştirilerin hedefinde olan isimlerin başında yer alıyordu.

ING BANK’a geçiyor

ING BANK Burcu Civelek Yüce’nin kendi bünyelerinde geçeceğini duyurdu. Uzun yıllar AKBANK’ta görev yapan ve mental olarak yıpranan Yüce bu şekilde kendini yeniden kanıtlama fırsatı da yakalamış olacak.

 

 

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Türkiye ile Çin Arasında Yeni Dönem: ICBC Turkey, Resmi RMB Takas Bankası Oldu

Yayınlanma:

|

Yazan: Erol TAŞDELEN | bankavitrini.com

Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik iş birliği, önemli bir finansal adımla daha da derinleşti. Çin Halk Bankası (People’s Bank of China – PBoC), ICBC Turkey Bank Anonim Şirketi’ni Türkiye’deki resmi Renminbi (RMB – Çin Yuanı) Takas Bankası olarak yetkilendirdiğini resmen duyurdu. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Çin Halk Bankası arasında imzalanan İş Birliği Mutabakat Muhtırası kapsamında hayata geçirildi.

Gelişme, Çin’in devlet televizyonu CCTV ile birlikte Hong Kong özerk bölgesinde yayın yapan Phoenix Channel tarafından da geniş şekilde duyuruldu. Bu durum, sadece Türkiye için değil, Çin için de stratejik öneme sahip bir açılım olarak görülüyor.

Kararın Ekonomik ve Stratejik Önemi

Türkiye, dış ticaretinde Çin ile olan parasal işlemlerde artık Çin Yuanı (RMB) kullanımını kolaylaştıracak bir altyapıya kavuşmuş oldu. ICBC Turkey üzerinden yürütülecek takas işlemleri sayesinde; bankacılık sisteminde Çin Yuanı cinsinden hesap açılması, ödeme yapılması ve finansal işlemlerin doğrudan gerçekleştirilmesi mümkün hale gelecek.

Bu durum, hem firmaların döviz kuru riskini azaltacak hem de dolar gibi üçüncü para birimlerine olan bağımlılığı ortadan kaldıracak.

Neler Değişecek?

  • Dış Ticaret Kolaylaşacak: Türkiye ile Çin arasında yapılan ithalat ve ihracatta, doğrudan Yuan kullanımı devreye girecek. Bu da işlemlerde zaman ve maliyet avantajı sağlayacak.

  • Kur Riski Azalacak: İşletmeler, dolar ya da euro üzerinden kur farkı riskine maruz kalmadan RMB üzerinden işlem yapabilecek.

  • Bankacılıkta Yeni Dönem: Türk bankacılık sektörü için Çin finans sistemiyle daha entegre bir yapı oluşacak. RMB cinsinden kredi, mevduat ve yatırım ürünleri sunulabilecek.

  • TCMB’nin Rezerv Çeşitlenmesi: TCMB’nin rezervlerinde Çin Yuanı’nın daha aktif kullanımı söz konusu olabilecek.

Türkiye’nin Çok Kutuplu Ekonomik Politikalarına Uyumlu Adım

Türkiye’nin son yıllarda sürdürdüğü çok yönlü dış ticaret ve para politikası kapsamında, dolar ve euro dışında alternatif rezerv para birimleriyle işlem yapabilme kapasitesi önemli bir hedef olarak öne çıkıyor. Bu gelişme, Çin’in “Kuşak ve Yol” (Belt and Road) projesiyle uyumlu şekilde, Türkiye’yi Asya merkezli finansal sistemlere daha yakın konuma getiriyor.

Tablo: Bu Adımın Türkiye’ye Etkileri

Etki Alanı Olası Sonuçlar
Dış Ticaret Yuan ile ödeme imkânı, daha düşük işlem maliyetleri
Bankacılık RMB bazlı finansal ürünlerin önü açıldı
Kur Riski Üçüncü para birimi riskleri azalıyor
Rezerv Politikası TCMB’nin rezerv çeşitliliği artabilir
Strateji Çin ile ekonomik yakınlaşma güçleniyor

Sadece Bankacılık Adımı Değil, Jeoekonomik Pozisyon

ICBC Turkey’nin resmi takas bankası olarak yetkilendirilmesi, sadece teknik bir bankacılık kararı değil; aynı zamanda jeoekonomik bir tercih olarak da okunmalıdır. Türkiye’nin, Batı finans sisteminin dışında Çin gibi alternatif sistemlerle iş birliğini artırması, küresel ekonomik sistemdeki denge arayışının bir parçasıdır.

Bu gelişme, yalnızca dış ticaretin kolaylaşmasına değil, aynı zamanda Çin ile stratejik iş birliğinin yeni bir seviyeye taşınmasına da olanak sağlayacaktır.

📌 Yayın Notu:
Bu makale bankavitrini.com için hazırlanmıştır. Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.

www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

GÜNCEL

Faizde geri sayım: Rezervler güçleniyor, TL ilgisi artarken gözler TÜFE’de

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türk mali piyasalarında CHP davası sonrası olumlu hava dün de korundu. TL ve TL cinsi finansal varlıkların büyük bir kısmı, Türkiye’de siyasi iklimin değiştiği 19 Mart öncesi döneme geri döndü. Borsa İstanbul haftanın ilk üç gününde %8,4 yükselirken, iki yıl vadeli gösterge tahvilin bileşik faizi de %39,3 seviyesine kadar geriledi. TCMB’nin yaklaşık iki hafta sonra düzenleyeceği olağan PPK toplantısında anlamlı bir faiz indirimine soyunacağı yönünde beklenti -bizler 350 baz puan indirimle politika faizinin %42,50 seviyesine geleceğini ve koridorun daha simetrik bir görünüm kazanacağını düşünüyoruz- hisse senetlerine de alım getirdi. Faizin gerilemesinin sanıldığının aksine bankacılık sektörü için iyi bir şey olmasının da yardımı ile, Borsa İstanbul bankacılık endeksi geride bıraktığımız haftayı da dikkate alırsak %20 yükseldi.

Türkiye’nin yabancı indinde risklerini yansıtan CDS primi 285 baz puan ile 20 Mart’tan bu yana en düşük seviyeye gerilerken, USDTRY kuru da dün 39,80 seviyesinin altına gerileyerek TL ilgisini teyit etti. Her ne kadar siyasi cepheden gelen kafa karıştırıcı minvalde haberler gündemde yer tutsa da, genel hatları ile yurt içi siyasi risklerin azalmaya meyil tutması ile TCMB’nin de net yabancı para pozisyonu ciddi anlamda iyileşti. Sayıların dili ile konuşursak, 1 Temmuz valörlü işlemlerde, net yabancı para pozisyonu 7,6 milyar dolar artarken, manşet rakam da 28,1 milyar dolar seviyesine yükselerek son dönemlerin zirvesini test etti. Hatırlanacağı üzere, 19 Mart’tan hemen önce 61 milyar doları aşan manşet rakam, 28 Nisan tarihinde, TL’den uzaklaşan yatırımcıların döviz talebi ile 7,6 milyar dolar seviyesine kadar gerilemişti. TCMB’nin döviz rezervlerini güçlendirmesini, tıpkı bir ordunun silah envanterini güçlendirmesi olarak yorumlayabiliriz. Pazartesi günü TCMB’nin olumlu hava ile birlikte döviz alımına aniden başlaması, piyasada TL fazlalığına da sebebiyet verdi. Bankalar bir hafta vadeli %46 faizle repoya yüklendikleri bir ortamda, döviz satışı sonrasında ellerinde fazla TL kalınca, TL REF geçici de olsa %46 seviyesinin altına indi!

Büyük resmi konuşmak gerekirse, her ne kadar siyasi cephede belirsizlikler hâkim olsa da, 8 Eylül tarihine kadar önümüzde yaz dönemi ve büyük bir zaman dilimi olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. TCMB’den yıl sonuna kadar düzenlenecek dört olağan toplantıdan beklenen 1100 baz puan faiz indirimi, enflasyonun %30 seviyesinin hemen altına inme ihtimali, TL tahvillere yönelik alım iştahını desteklerken, uzun bir süredir oldukça negatif ayrışan hisse senetlerine de alım getirdi. Türk Lirası faizin (USDTRY kuru ile karşılaştırıldığında) yatırımcısına reel getiri sunmaya yaz ayları boyunca devam edeceğini düşünüyoruz. Lâkin, dün Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı öncü verilere göre, Haziran ayında dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre %38,8 artarak 8,2 milyar dolar oldu. Bu bozulmada yaşanan jeopolitik gelişmelerin enerji fiyatları üzerinden rol oynadığını düşünüyoruz. Reel değerlenme politikası ile dezenflasyon sürecine destek verilmek istense de, son üç ayın ortalaması 9 milyar dolar açığa işaret ederek rekabet gücünde ciddi bir aşınma yaratarak dış ticaret açığını da anlamlı düzeyde artırdığını göz ardı etmemek gerekiyor!

TL ve TL cinsi varlıklara yönelik olumlu tonumuzu yine de korumaya devam ediyoruz. Hisse senetlerinde pozisyon artırılabileceğini düşünüyoruz. Bankacılık hisseleri ve inşaat sektörü ile ilintili hisselere alıcı gözle bakılması gerektiğini düşünüyoruz. CHP davası sonrası olumlu havanın yarattığı iyimserliğe dem vurarak salı günü bültenimizin manşetini  “Ankara’dan abim geldi evde bir ‘bayram’ havası” diyerek hisse senetlerinde var olan coşkuya işaret etmek suretiyle piyasaların Ankara’yı yani TCMB’ye beklediğinin altını çizmiştik. Bugün TL faizlerin geleceğine yönelik önemli bir veriyi birazdan hep birlikte göreceğiz. TÜİK, saat 10.00’da Haziran ayı enflasyon oranları açıklanacak. Piyasaların medyan tahmini TÜFE’nin aylık bazda %1,6 artış kaydetmesi, yıllık rakamın da %35,4 seviyelerinde yatay kalması yönünde. Olumlu bir sürpriz ihtimalini de göz ardı etmiyoruz.

Dönelim yurt dışına… ABD Başkanı Trump, 9 Temmuz tarihinde tarifelerin devreye girmesinden önce Vietnam ile ticaret anlaşması yapıldığını duyurarak, Vietnam menşeli birçok ürüne uygulanacak gümrüğü %46 yerine %20 olarak belirledi. Çin menşeli ürünlerin Vietnam üzerinden geçişi ise %40 vergiye tabi tutulacak. Anlaşma kapsamında ABD, Vietnam’a sıfır gümrükle ihracat yapabilecek ve özellikle büyük motorlu araçlara öncelik tanınacak. Ancak detaylar belirsizliğini koruyor. Bu adımın Vietnam’ın Çin’e karşı denge arayışında ABD ile ilişkilerini sürdürme stratejisine de katkı sağladığını düşünüyoruz.

Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler, Trump’ın kapsamlı vergi indirimi ve harcama paketini 4 Temmuz’a kadar yasalaştırmak amacıyla son oylamaya yaklaşıyor. Yaklaşık 3,4 trilyon dolarlık maliyetiyle borcu büyütecek yasa tasarısı, Cumhuriyetçiler içindeki bazı muhafazakâr isimlerin itirazlarına rağmen, Trump’ın baskısıyla kritik önemdeki prosedürel oylama 220-212 ile geçti. Yasa tasarısı, Trump’ın 2017’de başlattığı vergi indirimlerini uzatıyor, göçmenlik denetimlerini sıkılaştırıyor ve yeşil enerji teşviklerini kaldırıyor. Tasarının geçmesi Trump için büyük bir iç politika zaferi anlamına gelecek.

Trump ile Elon Musk arasında kılıçların yeniden çekilmesi sonrasında, dün Tesla’nın ikinci çeyrek sonuçların farklı bir gözle takip edildi. Teslimatlarının %13,5 düşerek analist beklentilerinin altında kaldığını ve şirketin üst üste ikinci yılda da satış düşüşü yaşama ihtimalini artırdığını gördük. Yılın ikinci yarısında büyüme hedefini tutturmak için 1 milyondan fazla araç teslim etmesi gereken Tesla, Çin’de yenilenen Model Y ile toparlanma sinyalleri verse de, Trump’ın vergi reformu kapsamında elektrikli araç teşviklerinin kaldırılması riski ve Elon Musk’ın sağ eğilimli siyasi duruşu, özellikle ABD ve Avrupa’daki talebi olumsuz etkiliyor. Hisseler yılbaşından bu yana %20 düşüş kaydetti.

Trump politikaları nedeniyle doların değer kaybı özellikle EUR’ya karşı devam ederken, dün İngiltere Maliye Bakanı Reeves’in parlamento oturumunda gözyaşlarını tutamaması, kraliyet aslanı Sterlin üzerinde baskı yarattı. Başbakan Starmer, Reeves’e tam destek verirken, Reeves’in duygusal tepkisi, bir gün önce hükûmetin sosyal yardım reformlarında geri adım atmasıyla bütçede oluşan açık nedeniyle yaşanan siyasi gerilimin ardından geldi. Piyasalar, Reeves’in görevden alınabileceği endişesiyle sterlini ve tahvilleri sert şekilde sattı. Bir önceki gün dolar karşısında 1,38 seviyesine dayanarak son dört yılın zirvesini test eden GBPUSD paritesi, 1,36 seviyesinin altına gerilerken, uzun vadeli tahviller sert sayılabilecek bir satış baskısı ile karşı karşıya kaldı. Mali disiplin vurgusuyla tanınan Reeves, bütçedeki açığın alternatif vergi artışı veya harcama kesintileriyle kapatılmak zorunda kalabileceği eleştirileriyle karşı karşıya kalırken, Reeves’in görevine devam edeceği vurguladı. İngiltere Maliye Bakanı Liz Truss benzeri yaşanan dünkü gelişmeleri yakından takip edeceğiz. GBPUSD paritesinde sert geri çekilme ile GBPTRY kuru da dün 54 seviyesinin hemen altını test etti.

ABD borsaları geceyi yükselişle tamamlarken, yeni günün veri takvimi oldukça yoğun görünüyor. ABD piyasalarının yarın tatil nedeniyle kapalı konumda olmasına paralel, her ayın ilk cuması açıklanan ve ABD ekonomisinin gidişatı hakkında en önemli bilgileri sunduğuna inanılan tarım dışı istihdam verisi bugün KKTC saati ile 15.30’da açıklanacak. Öncesinde dün açıklanan özel sektör istihdamı pandemiden sonra sonra ilk kez azalma kaydetti! FED’in görev tanımında fiyat istikrarının yanı sıra tam istihdam görevi de olduğunu düşünürsek, bugün açıklanacak verinin önem arz edeceğini düşünüyoruz. Vadeli kontratlara göre, yıl sonuna kadar FED’den beklenen faiz indirimi 67 baz puan. FED’in bu ay faiz indirimi yapma ihtimali piyasa fiyatlamalarında %25 seviyesinde kalırken, zayıf bir istihdam verisi ile bu oran hızla yükselebilir!

ABD istihdam raporunun yanı sıra, gözler yukarıda da değindiğim üzere Trump’ın büyük vergi indirimi ve harcama paketinin Temsilciler Meclisinden geçip geçmeyeceğinde olacak. Çin’in hizmet sektörü aktivitesi, Haziran ayında zayıflayan talep ve ihracat siparişlerindeki düşüşle birlikte son dokuz ayın en yavaş büyümesini kaydetti. ABD ile geçici ticaret ateşkesi sürse de yüksek tarifelerin Çin’in ihracat baskısını artırdığını ve iç talep yetersizliğinin büyüme üzerinde temel bir engel olmaya devam ettiğini görüyoruz. Asya borsaları da yoğun gündem nedeniyle bu sabah karışık bir seyir izliyor. Hong Kong borsası zayıf verilerin gölgesinde %1 gerilerken, YEN’in değer kazanıma paralel Tokyo borsası Nikkei önemli bir değişim kaydedemedi. Altının ons fiyatı 3,350 dolar seviyelerinde yatay bir seyir izlerken, gümüş 36,50 dolar seviyesine toparlandı. Direnişin parası bitcoin ise yeniden 109bin dolar seviyesine yaklaştığını görüyoruz. Bitcoin cephesinde ilk nazarda 109bin dolar üzerinde haftalık kapanış, akabinde de 113bin doların aşılması ile asıl hareketin başlayacağını düşünüyoruz. Fiat para sistemine yönelik güven bunalımı ile arzı sabit fiziki enstrümanlara yönelik olumlu tonumuzu koruyoruz.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.