BORSA
Teknoloji şirketleri bir haftada yaklaşık 1 trilyon dolar değer kaybetti
Yıllarca Amazon, Alphabet, Apple, Microsoft ve diğer teknoloji şirketleri borsa fiyatlarını artırdı. Şimdi işler yokuş aşağı gidiyor.
Yayınlanma:
2 yıl önce|
Yazan:
Gülbeyaz GergünAmerika Birleşik Devletleri’ndeki büyük teknoloji şirketleri için iyi bir hafta olmadı. Amazon, Alphabet, Apple, Microsoft ve Meta’nın açıklanan bilançoları bile yatırımcılar heyecanlanmadı. Borsadaki hisselerin fiyatları muazzam bir şekilde düştü: 950 milyar dolardan fazla piyasa değeri yok edildi. Şirketler için altın çağ, bitmese bile en azından bir mola vermiş gibi görünüyor.
Şimdi tam tersi yönde gelişiyor: küresel ekonomik iklim gözle görülür şekilde soğuyor. Faiz oranları gibi maliyet baskısı da artıyor. Şirketler, yabancı gelirleri azaltan güçlü dolardan muzdarip. Mevcut rakamlar iyi olsa da, yatırımcılar daha fazlasını bekliyor – ve her şeyden önce önümüzdeki aylar için görünüm hayal kırıklığı yaratıyor. Teknoloji şirketlerinin enflasyona ve zayıf büyümeye daha iyi direnebileceği umutları suya düştü. Her ikisi de sağlam olarak kabul edilen bulut işi ve dijital reklamcılık işi bile önemli ölçüde etkilendi. Bu, bilançolara verilen tepkilerden kaynaklanmaktadır.
Microsoft’ta rakamlar beklenenden daha iyiydi: Gelirler yüzde on bir artışla 50,1 milyar dolar oldu ve bu nedenle analistlerin beklediğinden daha iyiydi. Bununla birlikte, mevcut çeyrek için daha zayıf bir büyüme bekleniyor ve birçok iş alanı durgun geçti. Hisse fiyatı daha sonra 250 dolardan yaklaşık 225’lere düştü.
Google’ın ana şirketi Alphabet de benzer miktarda kaybetti. Fiyat yaklaşık 105 dolardan 92 dolara düştü. Hem 17,14 milyar dolarlık faaliyet karı hem de 69,09 milyar dolarlık gelir piyasa beklentilerinin altında kaldı. Özellikle, reklam geliri son zamanlarda olduğu kadar cömertçe akmadı. Analistler, Alphabet’in para biriktirmek için büyük bir çaba sarf etmediğini, tam tersini eleştiriyor. Son üç ayda, Alphabet CEO’su Sundar Pichai’nin şirketin harcamalarında daha “odaklanması” gerektiğine dair yakın tarihli bir iç çağrısına rağmen, şimdiye kadarki en büyük işe alım saldırılarından biri olan 13.000 çalışan işe alındı.
İlginizi Çekebilir
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
Trump’ın koltuğa oturmasına beş kala çanlar piyasalar için çalıyor!
Yayınlanma:
1 gün önce|
13/01/2025Yazan:
BankaVitriniGeride kalan ve belki de yılın fiili olarak başladığı ilk haftaya küresel mali piyasalar pek de iyimser bir başlangıç yapamadı. Sizin de takdir edeceğiniz üzere, Trump’ın yaklaşan ayak sesleri piyasalar üzerinde var olan baskıyı daha da artırdı. Şöyle ki, İngiltere’de 30 yıl vadeli tahvil faizi son 27 yılın zirvesine yükselirken, kraliyet aslanı Sterlin 1,21 seviyesini test ederek bir yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi. FED’den 2025 yılına yönelik seri faiz indirim beklentisi topyekûn rafa kalarken, senenin ikinci yarısına yönelik sınırlı da olsa faiz indirim beklentisinin ise korunduğunu görüyoruz. Trump’ın ikinci döneminde uygulayacağı politikaların enflasyonist olacağı beklentisinin yanı sıra, Kanada’nın eyalet olarak ABD’ye katılması, Meksika Körfezinin isminin Amerika Körfezi olarak değiştirilmesi yönünde çıkış, Panama kanalı ve Grönland için askeri güç kullanımının tartışılması derken, piyasaların da kafasının iyice karıştığını söylemeliyiz.
Trump’ın yanında devamlı yer alan Elon Musk’ın, yaklaşan Almanya seçimleri için de yön gösterici olduğunu görüyoruz. X ortamında, Make Europe Great Again (MEGA) başlığı ile aşırı sağcı AFD Başkanına destek beyan ettiğini de görüyoruz. Fransa’nın Avrupa’nın güvenliğini tartışmaya açması, Rusya riski yanı sıra ABD riskini de gündeme getirirken, tahvil piyasalarının kafasının karışık olmasını pekâlâ anlayabiliyoruz. Öte yandan, geçen seneyi oldukça iyimser bir şekilde kapatan ABD borsalarının (S&P %23 , Nasdaq %29) Trump politikaları netleşen kadar satış baskısı ile karşı karşıya kalabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor.
İngiltere devlet tahvillerinde yükseliş manşet olarak ön plana çıksa da, ABD’de neredeyse üç ay gibi kısa bir dönmede, hatta FED’in de yılın son dönemine 100 baz puan faiz indirimi sıkıştırdığı bir zaman aralığında, 10 yıllık tahvil faizlerinde yaşanan 100 baz puan yükseliş piyasaların önünü görememesine neden olurken, pek çok fonu da zora soktuğunu okuyoruz. Mevcut karamsar tablo yetmezmiş gibi, her ayın ilk Cuması ABD’de açıklanan resmî enflasyon verisinin de kuvvetli gelmesi, piyasalar ahengini daha da bozdu: ABD Doları 110 seviyesine dayanarak son iki yılın zirvesine yükselirken, 10 yıllık tahvil faizi ise %4,80 seviyesine dayanarak son bir yılın en en yüksek seviyesini test etti.
Elbette, doğum oranlarının düştüğü, kalifiye eleman sıkıntısını yaşandığı hatta demografik faktörlerin ön plana çıktığı bir ekosistemde, Trump’ın göçmenleri sınır dışı edeceğini, öte yandan da gümrük vergilerini artıracağı yönünde beyan ettiği politikalara ilaveten ABD’de açıklanan güçlü istihdam verisi, yılın ikinci yarısına ait cılız olan faiz indirim beklentilerini de iyice törpüledi. Bank of America, istihdam verisi ardından 2025 yılında öngördüğü iki adet faiz indirim beklentisinden geri adım atarken, bir sonraki adımın faiz artırımı yönünde olabileceğini açıkladı. Piyasaların FED’i okumakta (tahmin etmekte) uzun bir süredir pek de başarılı olmadığını düşünürsek, revizyonlara pek de aldırış etmek istemiyoruz. Keza, beklentinin devamlı değiştiğini ve tahmincilerin de önünü göremediğini kabul etmemiz gerekiyor. Bizim görüşümüz aslında çok net. Trump 1.0 döneminden de pekâlâ bildiğimiz üzere, Trump bir işadamı ve masanın altın kuralını çok iyi uyguluyor. Kısa ve öz konuşurken, rakiplerine de korku dalgası salarak istediğini bir yere kadar kopararak sonra da uzlaşmaya çalışıyor.
Bu minvalde, Trump politikalarını yaratacağı endişelerin egemen olacağı yılın ilk çeyreğinde doların güçlü kalmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Sonrasında ise, Trump kendisinin de büyük bir sarsıntıya sebep olmak istemeyeceğini hatta doların da çok da kuvvetli olmasını arzu etmeyeceğini düşünüyoruz. Daha da basit bir anlatımla, belirsizliğin yüksek seyredeceği bir döneme girerken, piyasalarda yaşanacak türbülansa karşı da hazırlıklı olmak gerekiyor. Şöyle ki, bültenimizi okuyana yatırımcıları şu cümlelere çok aşina olduklarını biliyoruz “faiz getirisi olmaya altın, 10 yıllık tahvil faizinde yaşanan yükselişe boyun eğdi”… Gelin hep beraber altının haftayı nasıl kapattığına bakalım. ABD’de 10 yıllık tahvil getirisinin son onbeş ayın zirvesine geldiği bir haftada, altını ons fiyatı %2,5 yükselerek ons bazında 2,700 dolar seviyesine neredeyse yükseldi! ABD’nin çığ gibi büyüyen borcu, Kıta Avrupası’nın yapısal sorunları, İngiltere kamu maliyesine yönelik riskler derken, fiat (itibarlı) paralara olan güvenin sarsıldığı bir ekosistemde, altın ve bitcoin gibi arzı sınırlı alternatif enstrümanlara olan talebi güçlendireceğini düşünüyoruz.
Türkiye cephesine yönelik son sekiz aydır bültenimizin dilinden de anlaşılacağı üzere olumlu duruşumuzu koruyoruz. TCMB’nin net döviz pozisyonunun 2017 yılından bu yana en güçlü düzeye gelmesi de bu görüşümüzü destekliyor. TCMB’nin swap hâriç net döviz pozisyonunun -77 milyar dolar ile korkutucu bir tablo sergilediği yakın geçmişte yurt içi yerleşiklerin tasarruf tercihi dövize lehine dönerken ve dolarizasyon eğilimi de %70 seviyesinin üzerine yükselirken, bugünlerde ise TCMB’nin net döviz pozisyonunun +40 milyar doları aşması ile TL mevduatın toplam mevduat havuzu içindeki payı da %60 seviyesine iyice yaklaştı.
TCMB’nin enflasyon ile savaşta 2025 yılında da güçlü TL’den yana oyunu kullanacağı ve döviz kurunda büyük bir volatiliteye fırsat vermek istemeyen regulator konumu ile gerekli gördüğü yerde alım, gerekli gördüğü yerde ise satım yaparak döviz piyasasını dengede tutmaya devam ettiğini hemen hemen her gün bültenimizde işliyoruz. TCMB’nin piyasayı ‘denge’ tutan duruşuna paralel TL talebi güçlenirken, enflasyonun gerilemeye devam edeceği ve faizlerin de düşeceği görüşünden hareketle, Türkiye cephesinde var olan olumlu ‘hikâyenin’ de devam edeceğini düşünüyoruz. Eğer bir dış şok yaşanmazsa, geçen senenin Mayıs ayından bu yana sahip olduğumuz TL uzun pozisyonları korumaya devam etme gayreti içinde olacağız. Bunu yaparken, TL’nin reel anlamda getirisinin 2024’teki kadar cazip olmayabileceğini de göz ardı etmeyeceğiz. Hisse senetlerinin Cuma günün kırmızıda kapattığı günde, USDTRY kuru 35,40 seviyesine hafifçe de olsa yükseldi. Beş yıl vadeli CDS risk primi 270 baz puana yükselerek son iki ayın en yüksek seviyesine gelirken, iki yıl vadeli gösterge tahvil, TCMB’yi fiyatlamaya devam ederek son bir yılın en düşük seviyesi olan %39,88’e geriledi.
Piyasalar açısından Trump’ın koltuğa oturmasına artık beş iş günü kala, önemli makro ekonomik verilerin açıklanacağı kritik bir haftaya giriyoruz. Çarşamba günü ABD ve İngiltere’de açıklanacak enflasyon verilerinin piyasalar cephesinde dalgalanma yaratabileceğini göz ardı edilmemelidir. Avrupa’nın ortak para birimi EUR değer kaybetmeye devam ederek bu sabah 1,02 seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Kıta Avrupasında yaşanan belirsizlik ve hâliyle talep yetersizliği, ana ihracat pazarı Avrupa olan Türk ihracatçısını zorlarken, EUR cephesinde 0,95 seviyesinin de ufukta göründüğü bir ortamda, ihracat bedellerinin türev piyasalarında hedge edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Öte yandan, Sterlin bu sabah 1,21 seviyelerinin diplerine kadar gerileyerek iki yılı aşkın bir sürenin en düşük seviyesini test etti. GBPTRY kuru 43 seviyesinin altını test ederken, EURTRY kuru 36 seviyesinin diplerine kadar geriledi. TL’nin sepet bazında değer kazandığını görüyoruz.
Haftanın son iş gününde güçlü gelen ABD istihdam verisinin Trump stresine eklenmesi, ABD’de devam eden yangının maliyetinin ise sigorta maliyeti ile birlikte 150 milyar doları bulabileceği beklentisinin sigorta şirketleri üzerinde satış baskısı kurması ile ABD borsaları haftanın son iş gününü %1,5 civarında düşüşle tamamladı. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında topyekûn kırmızı bir rengin hâkim olduğunu görüyoruz. Gösterge endeks Tokyo borsası %1, Tayvan borsası %2, Hong Kong borsası ise %1,4 aşağıda işlem görürken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde de satıcı bir havanın egemen olduğunu not edelim. Kobi endeksi Russell 2000 %1 düşüşle başı çekiyor. Öte yandan, ABD’nin Rus petrolüne ve taşıyıcı gemilerine yönelik yeni yaptırımları, Rusya’nın Çin ve Hindistan’a petrol ihracatını kısıtlayacağını okuyoruz. Bu durum, elbette Çin ve Hindistan’ın Orta Doğu, Afrika ve Amerika’dan petrol tedarikine yönelmesine, petrol fiyatlarının ve nakliye maliyetlerinin artmasına neden olacağı görüşünden hareketle, petrolün varil fiyatı bu sabah 81 dolara gelerek son altı ayın zirvesine yükseldi.
Emre Değirmencioğlu
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
REEL PİYASA VE VATANDAŞ 2025’E NASIL BAŞLADI?
Yayınlanma:
3 gün önce|
11/01/2025Yazan:
Erol TaşdelenCumhuriyet tarihinde belki de ilk defa bir kriz talebi baskılayarak aşılmaya çalışıyor. Üstelik bunu sadece Maliye Politikası uygulamadan ve altını doldurmadan sadece ve sadece Para Politikası ile başaracağımıza inanıyor Ekonomi Kurmayları.
Mehmet Şimşek, Borsa’dan ve Zenginlerden vergi almayı, Servet Vergisi almayı ağız ucu ile dillendirdi o aşamada kaldı. Oysa çoğu ekonomist bu krizin sadece Para Politikası ile aşılmayacağına hemfikir.
Gri listeden çıkışımıza sevindik ama Rating notlarına hızlı yansımadı, henüz “yatırım yapılabilir ülke” not seviyesine ulaşmadık. Bu da kalıcı sıcak paranın ve Doğrudan Yatırımın gelmesini geciktiriyor. Spekülatif sıcak para kervanına son aylarda gurbetçilerden girişlerde gözüküyor. TCMB faiz indirim serisine başlasa da yoğurdu üfleyerek yemesi gerektiğini çok net biliyor. Zira, KKM’yi halletmeden ki bu yönde somut adımlar da atıldı; döviz girişinin kalıcı hale geldiğine emin olmadan; Rating notlarının yükselmesini somut olarak görmeden hızlı faiz indirmeye gideceğini düşünmüyorum. Zira, hızlı faiz düşmeden KKM’den çıkan paranın Dövize gitmeyeceğine emin olması gerekir. Yeni bir Dolarizasyon dalgayı ekonomi kaldırmayacağı gibi halkın katlandığı enflasyon ile mücadele hamlelerini de boşa çıkaracaktır. Ekonomi kurmayları Dolarizasyon yaşanmaması için sıcak paranın akacağı alternatif alanlar yaratmak zorunda ki bunun en önemli oyun alanı da BORSA veya Konut gibi Alternatif alanlar. Bu nedenle Ekonomi Kurmayların ağzından sık sık borsanın ne kadar gelecek ve fırsatlar yarattığını duymaya devam edeceğiz.
BORSADA FİRMA KALİTESİ DÜŞTÜ VEYA BİLİNÇLİ DÜŞÜRÜLDÜ!
Fakat Borsa’da önemli bir sıkıntı firma kalitesinin düştüğü net gözüküyor. Bunda son yıllarda borsaya kota firmalardaki özensizlik etkili oldu. Borsa’da faaliyet gösteren firmaların KONKORDATO aldıklarına şahit oluyoruz. Hatta hiç faaliyet göstermeden tabela halde, kağıt üzerinde kalmış ama borsada hala işlem gören firmalar biliyorum. SPK’nın önemli bir görevi de küçük yatırımcıyı korumak ama bakıyorum bu tür firmalar ile ilgili bir tedbir almıyor. Bilançosu yerlerde olup borsa değerine bakıyorsunuz çoğu firmada anormal şişkinlikler yaşanıyor. Küçük yatırımcı çok dayak yedi son yıllarda bu nedenle çoğu yatırımcı Borsa’da işlem yapmayı bıraktı. Bu iş o kadar çığırından çıktı ki tüm servetini kaybedip intihar edenler var.
KONKORDATO PATLAMASI YAŞLANIYOR
Konkordato için 2023 yılında 519 firmaya Geçici Mühlet verilirken 2024’de 3 katını aşarak 1.723 firma oldu. 2023 yılında Konkordato alıp iflas eden 65 firma iken 2024’de iki katını aşarak 132 oldu. Konkordato başvurusu yapan firmalar öyle esnaf tarzı firma değil sanayici.
2024’de Konkordato alan firmalara baktığımızda Tekstil Sektörü 96 firma, İnşaat Sektörü 91 firma ile ilk iki sırayı aldı, ki iki sektör de emek yoğun. Bu durum bile başlı başına yeni işsizlik dalgası yaratacağına işaret ediyor. Bankalardaki toplam krediler içinde Zombi firmalara ait kredilerin payı %15’leri aşmış durumda ki IMF’nin bu yöndeki raporları da bu oranlara yakındı.
FİRMALAR MECBUREN DÖVİZ KREDİSİNE SARILDI
Bankaların Ticari Kredi TL faiz oranları hala %50-60 seviyesinde. Üstelik bazı bankalar Ticari Kredilerde TCMB’nin koyduğu sınırları aşarak uygunsuz komisyon, sigorta gibi ücret ve komisyon almaya devam ediyor. Özellikle İhracatçı ve bu koşullara rağmen yatırım yapan firmalar doğal olarak Döviz Kredilerine yöneldi. Hiçbir firma talep bastırılırken önünü görmeden yatırım yapmaz. Yapanlar da daha çok GES yatırım gibi maliyetleri düşürücü yatırımlar yapıyor. Özel Sektörün Döviz Kredi yükümlülükleri 2024 yılında reel olarak 42 milyar USD’den fazla artarak 170 milyar USD’ye yaklaştı. Ki bu firmaların ya İhracatçı ya da Yatırım Teşvik kullanan firmalar.
Dövize ihtiyacımız varsa ki var, o zaman bu firmalara verdiğimiz desteği geri çekemeyiz. Döviz Kredi artışı 2024’de %2 ile sınırlanmıştı bu sınır önce %1,50’ye düşürüldü; 2025 ilk haftası da %1’e düşürüldü. Bu bankalara direkt Döviz Kredileri kısın demek zaten bu şartlarda büyümek isterlerse de büyüyemeyecekler. Bankalar da kredi hacmi kısılınca otomatikman Döviz kredi Faiz oranlarını %0,50-1 arasında artırdı. Bankalar Komisyon oranlarını da artırdı; ek olarak sigorta gibi ürünler firmalara dayatılmaya başlandı. Son kararın Döviz Kredi kullanan firmalara ek maliyeti %1-2 arasında oldu ki döviz kredilerinde yüksek bir oran bu. Ekonomi kurmaylar TL/Döviz parametresini baskılarken KKM hesaplara TCMB’nin kur fark maliyeti yanında aslında firmalardaki döviz yükümlülüklerin artmasının da etkisi var.
TİCARİ FİRMALARDAKİ SIKINTI KOBİ’LERİ BATIRIR
Zira, bu baskıyı yapmaması halinde çoğu İSO ilk 500 ve ikinci 500 içinde yer alan bu firmalar ki Türkiye Sanayisinin bel kemikleri konumunda, bunlar ciddi hasar görecek demektir. Aslında TCMB döviz kredileri kısarak bu firmaları koruma altına almayı planlasa da reel piyasada karşılığı bu sonuçlar doğurmaz. Zira, bu firmalara döviz kredisi kullanma %50-60’dan TL kredi kullan anlamına gelir ki bu süreç sanayide sudden stop-ani duruş ile sonuçlanabilir. Bu firmalar o kadar büyük ki, sıkıntı yaşadıklarında sadece kendileri değil, kendileri ile birlikte yüzlerce firmayı olumsuz etkiler. Bu firmalara iş yapan KOBİ tarzı tüm fasoncular batar. Süreç iyi yönetilmezse Ticari segment firmaların işçi çıkarmalar yüz yüz değil artık bin bin çıkardıklarına şahit olabiliriz. Ticari segment kredilerdeki sıkıntı KOBİ firmaları esnaflar gibi olmaz aşırı yıkıcı bir hal alır.
VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA, HAREKET EDEMEZ HALDE
Başa dönelim Enflasyonu düşürmek ve krizi aşmak için uygulanan Para Politikası ne yönde tamamen TALEBİ BASKILAMA yönünde. Demek ki Enflasyonun nedeni TALEP ENFLASYONU olarak bir tespit yapılmış ki çözüm de bu yönde oluyor. Bireylerin kredilerini ciddi maliyete rağmen baskılanamadı. Zira borç denizine düşen vatandaş istemeye istemeye banka kredilerine sarıldı.
Vatandaş Konut ve Taşıt kredilerini öderken ki bunların toplam takip içindeki payları %1 bile değil Tüketici ve Kredi Kart Borçlarında tamamen batmış durumda.
ASGARİ ÜCRET DÖVİZ BAZLI TARİHİ ZİRVEDE AMA KİMSEYİ MUTLU ETMEDİ
Diğer taraftan TL/USD kuru 4-5 TL’den 35 TL’ye çıkmış durumda son yıllarda çok net bir MALİYET ENFLASYONU yaşandı aslında. GIDA ENFLASYONU kontrol edilemiyor; çünkü tüm girdiler (fide, tohum, ilaç, gübre, akaryakıt…) DÖVİZE ENDEKSLİ. USD bazlı Asgari ücret Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine yükseliyor ama kimse mutlu olmuyor, nedeni Temel Tüketim Malları o kadar arttı ki döviz bazlı gelir artışını bile eritti ve alım gücünü düşürdü. Bir işçinin işverene maliyeti en az 1.000 USD seviyesine ulaştı. İşçi maliyetini sadece ücret yönünden düşünmemek gerekir; mesai, yemek, servis, kıyafet, kıdem tazminat karşılıkları düşünüldüğünde Ticari Segment Sanayici Firmalarda işçi maliyeti 1.000 USD’yi aşmış durumda. Başta konfeksiyoncular olmak üzere Mısır’a yatırımları kaydıran firmalara dikkat edin çoğu emek yoğun firmalar ana neden işçi maliyetleri. Beş ay önce Firma çöplüğüne hazır mısınız diye yazarken aslında tehlikenin boyutlarına dikkat çekmiştim ki abartı da değil. Umarım yanılırım.
Enflasyon ile mücadelede yük Vatandaşa ve çalışan emekçiler üzerine binmiş durumda. Bir sanayicimiz, “binde bir Servet Vergisi alınsın 150 milyar USD birikir” dedi ama bu ekonomi kurmaylar ve diğer sanayiciler tarafından sahiplenilmedi. 1 milyon USD paranız olsa binde biri 10 bin USD yapar, çok değil aslında ama bunu bile beceremedik. 1940’ların krizini Varlık Vergisi ile aşmıştık. Şu andaki koşullar o kadar kötü değil ama bu yönde bir vergilendirme de kendini dayatıyor. Zira iki defa alınan MTV aslında Varlık Vergisiydi. Devamı gelmedi birden fazla konutu olandan ek vergi sözleri havada kaldı. Aslında gelinen noktada bıçak sırtındayız hatanın maliyeti de yüksek olacak, ek tedbir almamanın maliyeti de!
Erol TAŞDELEN-Ekonomist www.bankavitrini.com
ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA
TCMB rezervleri sekiz yılın zirvesinde: TL varlıklara ilgi artıyor!
Yayınlanma:
4 gün önce|
10/01/2025Yazan:
BankaVitriniABD’nin eski başkanlarından Carter’ın cenaze töreni nedeniyle hisse senedi piyasasının dün kapalı konumda olması, mali piyasalarda fiyat boylarının da kısalmasına neden oldu. Yurt dışı kaynaklı sakinliğe paralel, bir önceki gün Türk mali piyasalarında, ekseriyetle de hisse senetlerinde yaşanan satış baskısı, dün yerini tepki alımlarına terk etti. BIST100 endeksi günü %1,1 artışla 10bin puan seviyesinden tamamlarken, USDTRY kuru, otoritenin kontrolünde 35,30’lu seviyelerde salınmaya ve reel mânâda değerlenmeye dün de devam etti. İki yıl vadeli gösterge tahvil, dezenflasyon süreci ve TCMB’den faiz indirim beklentilerinin yarattığı olumlu hikâye ile %40 seviyesinin altında kalmaya devam ederken, CDS risk primi ise yatay bir seyir izledi.
Her hafta Perşembe günü olduğu üzere, TCMB ve BDDK’nın haftalık verilerini enine boyuna irdeledik. Bu bağlamda, 3 Ocak ile sona eren haftada, TCMB’nin brüt döviz ve altın rezervleri, yaklaşık 3 milyar dolar yükselişle 158 milyar dolar seviyesine dayanırken, swap hariç net döviz pozisyonu ise yılın ilk beş gününde 6 milyar dolar iyileşme ile 40,3 milyar dolar seviyesine yükseldi. Söz konusu seviyenin neredeyse son sekiz yılın en güçlü seviyesi olduğunu söyleyebiliriz. Hazine’nin dövizlerini de dikkate alırsak, net rezervlerin 53 milyar dolar seviyesi ile (bakınız grafik) oldukça iyimser bir tablo sunmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. TCMB’nin güçlü döviz pozisyonu kura istikrarlı bir şekilde ‘kontrolde’ tutmaya olanak tanıyor. Bu minvalde, Mayıs 2024’den bu yana devam ettirdiğimiz TL uzun pozisyonlarımıza sıkı sıkıya sarılmaya devam ediyoruz.
Öte yandan, BDDK verisine göre, 3 Ocak ile biten haftada, yabancı para mevduatlar 0,3 milyar dolar USD düşüş kaydederek 188,3 milyar dolar seviyesine geriledi. KKM bakiyesi istikrarlı bir şekilde 21,1 milyar TL düşüş daha kaydederken, USD bazlı ana parası 0,74 milyar dolar düşüşle 31,6 milyar dolar seviyesine geriledi. TCMB’nin KKM’yi 2025 yılında bitirmekte kararlı olduğunun altını bir kez daha çizelim. KKM’nin toplam mevduat havuzunda payı %5,8 seviyesinde olduğunu da hatırlatalım.
Çin cephesinde dün sabah açıklanan enflasyon rakamlarına yeteri kadar yer veremediğimizi düşünüyoruz. Çin’in bu sene bizi oldukça fazla endişelendirdiğini itiraf etmemiz gerekiyor. Üretici enflasyonu iki yılı aşkın bir süredir gerilemeye devam ederken (!), tüketici enflasyonunun ise yıllık olarak sadece %0,1 artması, deflasyon kaygılarını canlı tutmaya devam ediyor (bakınız grafik). Borçluluk oranının da hız kesmeden tırmanmaya devam ettiğini bir ortamda, tüketmeyen ve yaşlanan nüfusu ile Çin süratle Japonyalaşma yolunda hızla ilerlediğini anlıyoruz. Bunun da adı: deflasyon ve borç sarmalı. Bu gelişmelere paralel, hisse senedi piyasasından çıkan yatırımcıların güvenli limanlara akın etmesi ile Çin’in 10 yıllık tahvil faizleri görülmemiş seviyelere gerilediğini bir kez daha not edelim. Dünyanın fabrikası konumunda Çin’de siyah kuğu riskinin her geçen gün daha da yüksek sesle dillendirilmesi, dönüp dolaşıp tüm dünyayı negatif etkileceğini unutmamak gerekiyor.
Öte yandan, kraliyet aslanı sterlin, küresel tahvil piyasalarındaki satış dalgasının etkisiyle dün dolar karşısında 1,2235 seviyesine kadar gerileyerek son 14 ayın en düşük seviyesini test etti. 10 yıllık gösterge İngiltere devlet tahvili %4,80 ile 2008 yılından bu yana, 30 yıllık tahvil getirisi ise %5,30 ile 1998 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Artan enflasyon ve faiz indirimi beklentilerinin zayıflamasıyla küresel tahvil getirileri yükselirken, İngiltere piyasası bu durumdan en sert etkilenen ülkelerden biri oldu. İngiltere ekonomisi, yavaşlayan büyüme, kalıcı enflasyon ve kötüleşen işgücü piyasasıyla mücadele ederken, yüksek borçlanma maliyetleri kamu finansmanına dair endişeleri artırıyor.
Avrupa cephesinde ise Kıtanın bir zamanların büyüme motoru konumunda Almanya’nın ‘teklemesi’, siyasi cephede yaşanan sorunlar, önümüzdeki ay yapılacak seçimler, aşırı sağın önlenemez yükselişine ilaveten Fransa’da da öne çıkan siyasi belirsizlik, Avrupa’yı zorluyor. Sanayisizleşme riski ile karşı karşıya kalan, yapısal sorunlarla boğuşan Avrupa’nın bir tarafta savaş riski, öte yanda Trump 2.0 dönemi ile elinin daha da zayıfladığını görüyoruz. EURUSD paritesinde 2022 yılının Eylül ayında test edilen 0,95 seviyelerinin ufukta göründüğünü düşünüyoruz.
Trump’ın göreve gelmesine artık sayılı günler kalmışken, kararnameler konusunda hızlı davranacağı lâkin kripto evrenine vermiş olduğu sözleri tutup tutmayacağının ise henüz tam olarak bilinmediğini hatırlatalım. Bu bağlamda, hep yukarı seviyeleri konuşurken, amiral gemi Bitcoin’in aşağıda 92 bin dolar seviyelerini test ettiğini görüyoruz. Büyük resimdeki olumlu görüşümüzü değiştirmese de, seviyenin aşağıya doğru geçilmesi beraberinde daha sert bir düzeltmeyi getirebileceğini göz ardı etmiyoruz.
Değer saklama araçları arasında kıyasıya devam eden mücadelede BTCXAU paritesi önemle takip ettiğimiz 37 seviyesinin altına doğru hareket altın lehine yeniden güç kazanmaya başladı. Sarı metalin ons fiyatı bu sabah 2,672 dolar seviyesine kadar yükseldi. Yılın ilk işlem haftasını gümüş psikolojik 30 dolar seviyesinin üzerinde tamamlamaya aday görünüyor. Sene sonu / başı kaleme aldığımız bültenlerimizde de söz ettiğimiz üzere, yılın ilk yarısında dolar, ikinci yarısında ise altının ‘sahneye’ hâkim olmasını bekliyoruz. Enflasyon korkuları ile faizlerin arttığı ve borçlanma maliyetlerinin kamu finansmanına dair endişeleri tırmandırdığı bir ortamda, doların bileğini bükecek yegane enstrümanın altın olacağını düşünmeye devam ettiğimizin altını bir kez daha çizelim. Bu nedenle portföylerde altın, ölçülü miktarda gümüş ve bitcoinin yer almaya devam etmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Her ayın ilk Cuması olduğu üzere bugünün ana gündem maddesi ABD’de açıklanacak resmî istihdam raporu. Reuters anketine göre, tarım dışı bordrolu çalışan sayısının 160bin kişi artması, işsizlik oranının %4,2’de ortalama yıllık maaş artışlarının da %4,0’de kalması bekleniyor. Beklenti setinin dışında kalan bir sonucun piyasa yansıması yaratacağını unutmamak gerekiyor. Özellikle de güçlü bir veri, doların daha da güçlenmesine neden olabilir.
Küresel mali piyasalar dün ABD hisse senetlerinin kapalı olması nedeniyle sakin bir eğilim geçirmişti. Yeni gün başlangıcında, Asya piyasalarında, ABD verisinin de ötesinde, belki de tahvil faizlerinin yüksek olması kaynaklı ‘limoni’ hava gözlerden kaçmıyor. Gösterge endeks Tokyo borsası %1 gerilerken, ABD borsalarının vadeli işlemlerinde kırmızı renk dikkatimizden kaçmadı. Yurt dışı piyasalar keyifsiz olsa da, Türk mali piyasalarında var olan iyimser havanın korunmaya devam edeceğini düşünüyoruz. TCMB’nin aşağıda göreceğiniz grafikten de anlaşılacağı üzere artan net döviz pozisyonu ve tahvil piyasasına ilgi, TL ve TL cinsi varlıkların olumlu anlamda ayrışmasına neden olabileceğini düşünmeye devam ediyoruz. USDTRY kuru hafta sonu etkisi ile Pazartesi valörlü işlemlerde 35,36 seviyesinden eşleşiyor. Herkese güzel bir hafta sonu dileriz.
TCMB Net Döviz Pozisyonu
GBPUSD
Çin Enflasyon
Emre Değirmencioğlu
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (733)
- BANKA ANALİZLERİ (132)
- BANKA HABERLERİ (2.898)
- BASINDA BİZ (55)
- BORSA (389)
- CEO PERFORMANSLARI (27)
- EKONOMİ (2.703)
- GÜNCEL (2.509)
- GÜNDEM (2.978)
- RÖPORTAJLAR (46)
- SİGORTA (123)
- ŞİRKETLER (1.929)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (395)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (781)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (6)
- Dr. Abbas Karakaya (57)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (436)
- Gizem Taşdelen (4)
- Gülbeyaz Gergün (44)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (25)
- Mustafa Akpınar (21)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (72)
- Serhat Can (6)
- Süleyman Çembertaş (12)
- Tungay Dere (17)
- Uğur Durak (33)
YAZARLAR
Kasım Ayında Türkiye’ye 1,1 milyar dolar doğrudan yatırım girişi gerçekleşti
Trump’ın koltuğa oturmasına beş kala çanlar piyasalar için çalıyor!
Göz Ardı Edemeyeceğiniz 12 Acımasız Kariyer Gerçeği
TurkishBank Moda Şube personeli Av. Saltoğlu’nun hesaplarını boşaltıp kaçtı
Maaşlar, Alım Gücü ve Enflasyon: Denizciler Kriz ile Yüzleşiyor
REEL PİYASA VE VATANDAŞ 2025’E NASIL BAŞLADI?
Koçtaş’ın Manisa GES tesisi, üretime başladı
OYAK Çimento’dan “net sıfır” adımı
FAZLA ÇALIŞMADA HER İŞVERENİN BİLMESİ GEREKENLER
Garanti BBVA Kriptoda üst düzey atama
BANKA EMEKLİLERİ: Maaşlarımız açlık sınırının altındadır
DENİZBANK YASTA: GMY vefat etti
TAŞIT KREDİLERE SINIRLAMA: 2 milyon TL üzeri araç alan kredi kullanamayacak
Şirketlerde Kriz etkisi: “Yengeç Sepeti Sendromu” yaygınlaşıyor
JPMorgan, Bank of America ve Wells Fargo’ya müşterileri dolandırıcılardan koruyamama davası
FİNANSAL DARBE NASIL ATLATILIR?
QNB Türkiye, QNB Plus sadakat programını tanıttı
Hanehalkı Enflasyon Beklentileri ve Hizmet Enflasyonu
BEYİN ÇÜRÜMESİ toplumsal soruna dönüşüyor
HSBC: Dolandırıcılığı önleyemediği için Avustralya’da şok dava
- Son dakika: Bugünkü Sayısal Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 13 Ocak 2025 Çılgın Sayısal Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 13/01/2025
- Son dakika: On Numara çekilişi sonuçları belli oldu! 13 Ocak 2025 On Numara bilet sonucu sorgulama ekranı! 13/01/2025
- 2025 yılı ehliyet ücreti kaç lira oldu? 13/01/2025
- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Bayraktar: Suriye’ye sağladığımız enerjiyi arttırmayı planlıyoruz 13/01/2025
- SON DAKİKA HABERİ: Borsa günü düşüşle tamamladı 13/01/2025
- Starbucks'tan yeni kural 13/01/2025
- Trump'a 'Grönland'ı satın alma yetkisi' tasarısı Temsilciler Meclisi'nde 13/01/2025
- Dört ile idare iki ile vergi mahkemesi kuruluyor 13/01/2025
- Resmi Gazete'de bugün (14.01.2025) 13/01/2025
- Los Angeles'taki yangınların maliyeti yükseliyor 13/01/2025
- ABD'de kısa vadeli enflasyon beklentisinde yatay seyir 13/01/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ2 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM1 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK : Tekaüt Sandığı Vakfı (Sandık) SGK devri için hazırlıklar tamam
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
AKBANK ÖZEL FİRMAYA 22.000 LİRA MAAŞ PROMOSYONU VERDİ
-
GÜNCEL2 yıl önce
Eskişehir’de zimmetine 9 milyon lira geçiren banka müdürü tutuklandı