Connect with us

EKONOMİ

Türkiye Ekonomide 90’lara Geri Döndü: Nasıl mı?

Yayınlanma:

|

Türkiye adı konmamış bir ekonomik krizin içinde. Dünyada da artan enflasyonun etkisi ile Türkiye negatif ayrışırken, son olarak mart ayında TÜİK yüzde 61,14 oranında enflasyon açıklarken, 2021 yılı kişi başına GSYH (gayrisafi milli hasıla) cari fiyatlarla 85.672 TL, ABD doları cinsinden 9.539 olarak hesaplandı. Bu oranlar aslında Türkiye’nin dünyanın neresinde olduğunu gösteriyor. Birçok açıdan ekonomistler açıklıyor. Türkiye dünyanın neresinde?

Sefalet endeksinde gruptan lider çıkıyoruz.

Sefalet endeksinde gruptan lider çıkıyoruz.
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, hissedilen enflasyon oranı ile ilgili yazısında sefalet endeksine şöyle dikkat çekiyor: Sefalet endeksi ülkelerin enflasyon ve işsizlik rakamlarının toplamından hesaplanır.  Bu iki veri tüketici güvenini ve algısını son derece etkileyen veriler. Son aylarda füze gibi yukarı çıkıyor. Bizdeki son rakam 72,6.(Enflasyon 61,2+ İşsizlik 11,4)  seviyesine gelmiş durumda. Bu rakam Arjantin’de 60, Brezilya’da 22, Rusya’da 18,5 (ilk tahminlere göre yüzde 5 civarı olan Mart ayı enflasyonu ile), Euro bölgesinde 14 şeklinde. Maalesef açık ara öndeyiz ve fark artıyor.

IMF’den Türkiye’ye uyarı👇

IMF Uyardı: Türkiye En Büyük 10 Ekonomi Arasına Girmek İsterken Kaçıncı Sıraya Geriledi?
IMF Uyardı: Türkiye En Büyük 10 Ekonomi Arasına Girmek İsterken Kaçıncı Sıraya Geriledi?

Türkiye ekonomisinin dünyadaki ilk 10 ekonomi arasına girme hedefimizde neredeyiz?

Türkiye ekonomisinin dünyadaki ilk 10 ekonomi arasına girme hedefimizde neredeyiz?
Merkez Bankası eski Başekonomisti Hakan Kara, yaptığı paylaşımda Türkiye’nin dünya ekonomileri içinde yerini gösteren bir grafik paylaştı.

Türkiye’nin bu grafikte, yokluk olduğu iddia edilen 2000’ler öncesi dönemin sıralamalarına gerilediği görüldü.

Türkiye'nin bu grafikte, yokluk olduğu iddia edilen 2000'ler öncesi dönemin sıralamalarına gerilediği görüldü.
Özellikle 1994-1996 ve 2000-2002 gibi kriz süreçlerindeki sıralama ile aynı olduğunu gördük.

Kara, daha sonrasında da milli gelir sıralamasındaki yerimizi gösteren bir grafik daha paylaştı

Kara, daha sonrasında da milli gelir sıralamasındaki yerimizi gösteren bir grafik daha paylaştı

“Genç arkadaşlar, size “cep telefonunu çıkar bakalım” diyenlere bu grafiği gösterebilirsiniz.” dediği grafik burada!

"Genç arkadaşlar, size "cep telefonunu çıkar bakalım" diyenlere bu grafiği gösterebilirsiniz." dediği grafik burada!

Yine Ekonomist Özcan Kadıoğlu’nun paylaşımında ise grafik eşliğinde şöyle deniliyor: “Dünya ve Gelişmekte olan ülke ekonomileri büyürken biz küçülmeye devam ediyoruz”

Yine Ekonomist Özcan Kadıoğlu'nun paylaşımında ise grafik eşliğinde şöyle deniliyor: "Dünya ve Gelişmekte olan ülke ekonomileri büyürken biz küçülmeye devam ediyoruz"
IMF Nisan 2022 raporuna göre son 5 yıl içinde ekonomilerde $ cinsinden ne oldu. (Partili Cumhur başkanlığı sistemi dönemi) Dünya ve Gelişmekte olan ülke ekonomileri büyürken biz küçülmeye devam ediyoruz. Yeni ekonomi modeline birde bu açıdan bakalım.Dünya % 28,3

TÜRKİYE % – 19,8

Grafik burada👇

Grafik burada👇

Ekonomist Gazeteci Uğur Gürses de milli gelir bazında IMF verilerinde Türkiye’nin bulunduğu yeri paylaşıyor

Ekonomist Gazeteci Uğur Gürses de milli gelir bazında IMF verilerinde Türkiye'nin bulunduğu yeri paylaşıyor
IMF‘nin dün yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm verilerine göre, Türkiye toplam GYSH’da 21.sıraya yerleşti.

Tablo burada👇

Tablo burada👇

Uğur Gürses, satın alma paritesi verilerini de paylaştı

Uğur Gürses, satın alma paritesi verilerini de paylaştı
Cari dolara göre zemin kaybedince, Ankara PPP’yi öne çıkarmıştı.

Satın alma gücü paritesine göre (PPP) sıralamada durum bu: Özeti, bu kafayla PPP sıralamasında bile ilk 10’a giremiyoruz. (2027 tahmin)

(Satın alma gücü paritesi düşük gelirli ülkelerin ‘züğürt tesellisi’ ölçümüdür)

Satın alma paritesi tablosu da burada👇

Satın alma paritesi tablosu da burada👇

Merkes Bankası eski Başkan Yardımcılarından ve Borsa İstanbul eski Başkanı İbrahim Turhan da Hakan Kara’ya bu grafikle cevap veriyor

Merkes Bankası eski Başkan Yardımcılarından ve Borsa İstanbul eski Başkanı İbrahim Turhan da Hakan Kara'ya bu grafikle cevap veriyor
Türkiye’nin GSYH’sının küresel çıktıya oranı (yüzde). Bu yıl sonunda 1970’ler ortalamasına gelecek.

Grafik burada👇

Grafik burada👇

Ekonomist Atilla Çifter de kredi tarafından bakıyor duruma

Ekonomist Atilla Çifter de kredi tarafından bakıyor duruma
Kredi derecelendirmesinde ise 90’ların gerisindeyiz.

👇

👇

Yorumların bir kısmı da şöyleydi👇

Yorumların bir kısmı da şöyleydi👇

Aslında kısaca hepimiz soruyoruz👇

Aslında kısaca hepimiz soruyoruz👇

Qnedia

Okumaya devam et

EKONOMİ

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Yayınlanma:

|

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı iştiraklerde çalışan yaklaşık 23 bin temizlik işçisi “eşit işe eşit ücret” taleplerinin yerine gerilmediği gerekçe gösterilerek Sekdikanın kararı ile greve gitmesi ile birlikte “eşit işe eşit ücret” talebini sorgulama gerekçesi de kendiliğinden tekrar gündeme geldi.

Eşit İşe Eşit Ücret: Adalet mi, Safsata mı?

Eşit işe eşit ücret” ilkesi, uzun süredir özellikle sendikal söylemlerde, insan hakları belgelerinde ve politik manifestolarda sıkça yer bulan bir kavram. İlk bakışta son derece adil ve insani bir uygulama gibi görünse de, uygulamaya döküldüğünde birçok sakıncayı beraberinde getirebilir. Bu yazıda bu ilkenin artılarını, eksilerini ve çalışanlar üzerindeki etkilerini objektif bir şekilde ele alacağız.

“Eşit İşe Eşit Ücret” Ne Anlama Geliyor?

Bu ilkeye göre, aynı işi yapan kişilere –cinsiyet, yaş, etnik köken, inanç gibi unsurlara bakılmaksızın– aynı ücretin verilmesi gerekir. Amaç, ayrımcılığı önlemek ve çalışma hayatında fırsat eşitliğini güçlendirmektir.

Ancak “aynı iş” tanımı, yüzeyde benzer olsa da çoğu zaman içerik, sorumluluk, nitelik, performans ve katkı açısından farklılıklar gösterir. Bu noktada “eşit ücret” anlayışı, yüzeysel bir adalet anlayışına dönüşebilir.

Sakıncalar ve Uygulamadaki Zorluklar

1. Performansın Göz Ardı Edilmesi

Aynı pozisyonda çalışan iki kişi düşünün: Biri sorumluluk alıyor, inisiyatif kullanıyor, üretken ve çözüm odaklı; diğeri ise sadece görev tanımı kadar çalışıyor. Ancak ikisine de aynı ücret veriliyor. Bu durum, yüksek performanslı çalışanı demotive eder.

2. Vasatlık Teşviki

Ücretlendirme performansa dayalı değilse, çalışanlar “fazla çalışsam da maaşım değişmeyecek” düşüncesiyle vasat bir çizgiye razı olur. Zamanla iş yerinde genel verimlilik düşer.

3. Yetenekli Çalışanları Kaybetme Riski

Kendini geliştiren, daha fazla katkı sunan çalışanlar, farklılıklarının karşılık bulmadığını fark ettiğinde kuruma olan bağlılıkları zayıflar. Bu da yetenekli çalışanların başka firmalara geçmesine neden olabilir.

4. Adalet Algısının Bozulması

Eşitlik, her zaman adaletle eş anlamlı değildir. Aynı işi yapan kişiler, katkı açısından eşit olmayabilir. Katkıya değil de sadece iş tanımına dayalı ücretlendirme, çalışanlar arasında huzursuzluk yaratır.

Çalışan Üzerinde Psikolojik Etkiler

  • Motivasyon Kaybı: Başarılı çalışan kendini değersiz hisseder.

  • Aidiyet Zayıflar: Kuruma bağlılık azalır.

  • Gizli Tepkiler: Çalışanlar “nasıl olsa bir şey değişmeyecek” düşüncesiyle üretkenliğini bilinçli olarak düşürebilir.

Pozitif  Yanı Var mı?

Elbette var. Özellikle işe yeni başlayanlar veya dezavantajlı gruplar için “eşit işe eşit ücret” ilkesi koruyucu bir çerçeve oluşturabilir. Ancak bu ilke sabit ve katı bir kural haline gelirse, zamanla faydadan çok zarar doğurur.

Alternatif  Yaklaşım: Eşit Fırsat + Adil Ücret

Çözüm, “eşit işe eşit ücret” yerine “eşit fırsat, adil ücret” anlayışında yatıyor. Yani işe alımda, terfide ve gelişimde herkes için fırsat eşitliği sağlanmalı; ancak ücretlendirme nitelik, performans, deneyim, katkı ve sorumluluk gibi kriterlere göre şekillenmeli.

Eşitlik mi, Adalet mi?

“Eşit işe eşit ücret” ilkesi, kulağa hoş gelen bir slogandan ibaret olabilir. Çünkü aynı unvana sahip olmak, aynı katkıyı sağladığınız anlamına gelmez. Gerçek adalet, herkesin katkısı kadar karşılık bulduğu bir sistemle mümkündür.

Bu nedenle şirketler, adalet duygusunu zedelemeyecek şekilde; şeffaf, ölçülebilir ve performansa dayalı ücretlendirme sistemleri kurmalıdır.

Erol TAŞDELEN-Ekonomist    www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Mevcut Enflasyon ve Faiz Oranlarıyla Yatırımcı Yeni Yatırım Yapar mı?

Yayınlanma:

|

Yazan:

Yüksek enflasyon oranının getirdiği yüksek faiz politikası haliyle başta ticari krediler olmak üzere tüm kredi türlerinde de faiz oranlarının artmasına neden oluyor.Şu an kredibilitesi yüksek ve ekonomik olarak büyük hacimlere sahip şirketler dahi piyasadan % 50 TL faiz oranları ile borçlanabiliyor. KOBİ vb. gibi diğer işletmelerin kullanabildikleri kredilerin faiz oranları ise % 60 bandını aşmış durumda.

Peki kredi piyasası açısından tek kötü haber faiz oranlarının yükselmiş olması mı? Maalesef hayır, bankaların kredi verme iştahı da azalmış durumda ve haliyle eskiye nazaran parasal olarak da verilen kredilerin büyüme hızında da ciddi bir yavaşlama görülmekte.Nitekim kredilerin mevduata oranı (KMO)% 80-90 bandına gerilemiş durumda..

Yeterince kredi bulunsa dahi mevcut faiz oranları düşünüldüğünde yatırımcının yatırım yapması da sanıldığı kadar kolay görünmemekte. Malumunuz yatırımcının işletmesine koyduğu sermayenin getirisi asgari olarak risksiz faiz oranı olan hazine kağıtlarının ya da banka mevduat getirisinden fazla olmalı ki yatırımcı risk alarak yatırım yapsın. Üstelik gelir kaybı nedeniyle tüketici talebinin azaldığı hem de yüksek işsizlik sebebiyle kişilerin gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri elde edip edemeyeceklerinden emin olmamaları da onları harcama bakımından daha da muhafazakar hale getirmişken bunu başarmak gerçekten daha da zorlaşıyor.

Onur ÇELİK-CFO/YMM

Okumaya devam et

EKONOMİ

Geleceğin Uzun Tarihi: Hayaller, Teknoloji ve Gerçeklik Arasında Bir Yolculuk

Yayınlanma:

|

İnsanlık tarihi, geçmişin izlerini taşırken geleceğe dair umutlar, korkular ve öngörülerle şekillenmiştir. Teknoloji ilerledikçe bu gelecek tahayyülleri daha somut, daha ulaşılabilir ve bir o kadar da kontrol edilebilir hale geldi. Nicole Kobie’nin kaleme aldığı The Long History of the Future” (Geleceğin Uzun Tarihi), tam da bu noktada devreye giriyor: Geleceğin ne olduğuna, kim tarafından kurgulandığına ve nasıl yönlendirildiğine ışık tutuyor.

Gelecek Fikri Yeni Değil, Ama Daha Güçlü

Kobie, geleceğe dair düşünmenin yeni bir refleks olmadığını vurguluyor. Antik çağlardan bugüne kehanetler, ütopyalar, distopyalar ve bilimkurgu eserleri aracılığıyla insanlar kendi zamanlarını aşan kurgular üretmişlerdir. Ancak asıl dikkat çekici olan, bu kurguların bireylerin değil; hükümetlerin, şirketlerin ve teknoloji elitlerinin elinde birer araç haline gelmesidir.

Silikon Vadisi’nin “Geleceği” Satın Alması

Günümüzde geleceği tanımlayan en güçlü aktörler teknoloji şirketleri. Silikon Vadisi merkezli bu yapılar, yalnızca yeni teknolojiler üretmekle kalmıyor; bu teknolojilerin hayal ettirdiği geleceği de pazarlıyor. Nicole Kobie’ye göre bu “gelecek satışı”, kapitalist sistemin en sofistike manipülasyonlarından biri. Çünkü artık insanlar, daha iyi bir geleceği hayal etmek yerine, sunulan vizyonlara razı olmayı tercih ediyor.

Bilimkurgu ve Politik Gerçeklik

Kobie, bilimkurgu edebiyatının ve filmlerinin yalnızca eğlence değil, politik bir arka plana sahip olduğunu savunuyor. 1984, Brave New World, Black Mirror gibi eserler birer uyarı değil, zamanla “olası senaryolara” dönüşüyor. Bu da gelecek tahayyüllerinin aslında günümüz karar vericileri tarafından birer araç olarak nasıl kullanıldığını ortaya koyuyor.

Teknoloji Tarafsız Değildir

Yazar, teknolojinin asla tarafsız olmadığını açıkça ifade ediyor. Hangi teknolojinin geliştirileceği, kimler için geliştirileceği ve hangi ihtiyaçlara cevap vereceği tamamen ideolojik kararlarla belirleniyor. Yapay zeka, gözetim sistemleri, uzay yolculukları veya dijital ekonomi: Hepsi birer gelecek inşasıdır. Ancak bu gelecek, herkes için eşit derecede ulaşılabilir değil.

Hayal Edilen Gelecek mi, Dayatılan Gelecek mi?

Kitabın temel sorusu şu: Gelecek gerçekten insanlığın ortak aklıyla mı belirleniyor, yoksa güçlülerin çıkarına göre mi kurgulanıyor?

Nicole Kobie’nin cevabı net: Bugün bize “ilerleme” adı altında sunulan çoğu şey, belirli çevrelerin çıkarlarına hizmet eden bir gelecek tasarımıdır. Bu tasarım, medya yoluyla yaygınlaştırılır, teknolojiyle pazarlanır ve politikalarla meşrulaştırılır.

Nicole Kobie The Long History of the Future – Narrative Species

Geleceği Kimin İçin Tasarlıyoruz?

“Geleceğin Uzun Tarihi”, sadece teknolojiye veya inovasyona değil, bu olguların arkasındaki güç ilişkilerine dikkat çeken önemli bir eser. Nicole Kobie, okura şu çağrıyı yapıyor:

“Geleceği başkalarının kurgulamasına izin vermeyin.”

Çünkü bir toplumun geleceği, ancak kolektif akıl ve etik bir vizyonla kurgulandığında adil ve sürdürülebilir olabilir. Aksi halde geleceğimiz, geçmişin hatalarına benzeyen ama daha sofistike bir kabusa dönüşebilir.

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.