Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

Yemişim sizin Yeni Nesil Bankacılığınızı

Bankacılığı işte böyle bitirdiler. Müşteri odaklı çalışma sisteminden ürün odaklı sisteme geçildi. Buna da yeni nesil bankacılık diyorlar. Bankacıyı ve bankacılığı bitirdiler haberleri yok!

Yayınlanma:

|

Daha önce de yazdık. Son yıllarda bankacılıkta adı konmamış bir çalışma şekline yönelik işbaşı savaşı yaşandı. Bu savaş” müşteri odaklı” çalışanlar ile “Ürün odaklı” çalışanlar arasında oldu ve müşteri odaklı çalışanlar görünen o ki kaybetmiş durumda. Her savaşın bir faturası vardır. Bazen kazanan gibi gözüken kaybeder aslında nasıl mı ?
Eski yöneticiler Müşteri Odaklı idi
Bankacılık hayatımda çok kaliteli Genel Müdürler ile çalışmak nasip oldu. İlk Bankamın Bayramoğlu Eğitim Tesislerinde 1 ay yatılı eğitim alıp sertifikayı vermeye Genel Müdürümüz Burhan Karaçam gelmişti, yıl 1991. Söylediği,  “kolunuza altın bilezik taktık gerisi size kaldı, sizlerin sayesinde sektörde birçok alanda 1 numara olacağız yeniliklere yelken açacağız, müşterilerimiz en kıymetli hazinemizdir, hazinemize en kaliteli hizmeti vereceğiz” şeklindeydi. Öyle de oldu.
Askerden sonra Toprakbank Uzman Yard. Sınavını kazandım, yıl 1996. Uzun ve yorucu bir eğitimden sonra Genel Müdürümüz Mevlüt Aslanoğlu ( Nur içinde yatsın ) ilk söylediği şey “müşteri her şeyimiz, biz onların ekmeğini yiyoruz, yüzünüz hep gülecek, yüzü gülmeyen personel istemiyorum” şeklinde oldu. Mevlüt Arslanoğlu bir süre sonra Kentbank’a Genel Müdür olduğunda bizzat kendisi arayarak bize  Zeytinburnu şubesini açtırdı. Bir MİY’i Genel Müdür arayıp tebrik eder mi, ediyordu. gülmeyen, asık suratlı personel istemezdi. Her üç ayda bir yaptığı performans toplantıları çok öğretici idi. O zaman çalışana değer veriliyordu ve bunu hissediyordunuz. Toplantılar fırça toplantıları değil, yol gösterici şeklinde geçerdi.
2000’ler geldiğinde kendimi şimdiki Körfez sermayeli bankada Finansbank’ta buldum. Başta Hüsnü Özyeğin var. Tek söylediği:  “müşteri, müşteri, müşteri”. Müşteri memnuniyeti onun için olmaz ise olmazıdır. Çayını içmediğiniz müşteri kalmayacaktı. Müdürler dışında Pazarlamacı MİY’lere araba veren ilk bankalardandı. Karşılığını da fazlası ile aldı. 2000’ler krizinde gerçek bir “Lider” olduğunu kanıtladı ve Banka o krizden büyüyerek çıktı. Diğer bankalar müşterilerden çıkarken biz destek verdik ve inanılmaz bir ivme kazandık hak ettiğini de fazlası ile aldı. Kriz bittiğinde diğer şubelerin de olduğu gibi bölgenin ana firmaları, banka müşterisi idi ve diğer bankalara randevu dahi vermiyorlardı.
Müşteri Odaklıdan, Ürün Odaklıya geçiş
2008’de kendimi 4 büyüklerden olan yerli sermayeli bankalardan birinde buldum. Gerçi koşullar çok yeterli değildi. Şubelerde müdürler dahil  araba, telefon, yemek kartı vs. yoktu. ( diğer bankaların yıllardır sağladığı bu koşullar daha sonra bir lütufmuş gibi sunuldu ). Koşullar kötü idi ama inanılmaz kurumuna bağlı bir ekip buldum karşımda. İşim kolaylaşmıştı. Ekibi yönetmek, liderlik yapmak yeterli idi. Onu yaptım. Kısa sürede çok başarılı işlere imza attık. 2008 krizini batık vermeden kapatan nadir şubelerden olduğumuz gibi örneğin  bir sigorta kampanyası yapılıyordu 6 ay sürdü 5 ay Türkiye 1.liği 1 ay Türkiye 2. liği aldık. Şube beyaz eşya dükkanına dönmüştü hediyelerden. Hepsi de gerçek satıştı. Kısa sürede şube 1. Sınıf şube oldu. Eski yöneticiler dahil, Emeği geçenlere minnettardım. Övünerek söylüyorum şubeden 4 şube müdürü çıkardık. Şubeyi Bireysel Segmentte bir çok alanda Türkiye Genelinde ilk 3’e taşıdık. Yöntemimiz “Müşteri Odaklı” çalışmaktı. Engellere rağmen diyorum. Çünkü,  Bölge yapılandırmada Pazarlama segmentinde bir ( hala elebaşı Edirne’de görev yapan ) “Trakyalılar Çeteleşmesi”  vardı. Sürekli, “Trakya’da Müdürler Trakyalı olmalı” deyip duruyorlar, dışardan gelenlere yapmadıklarını bırakmıyorlardı. Üstelik Karadeniz’den gelen yetersiz Bölge müdürü de ellerinde oyuncak.  Ödül olarak kendimizi Uşak’ta bulduk iyi mi ?
İşleyen çarklar nasıl paslandı
Bankaların yabancılara satılması bu sürecin altyapısını hazırladı. Bankalar hak edilmeyen paralar verilmişti ve bankalardan verdikleri paraları çıkarması bekleniyordu. Amaç ürün odaklı olunca müşterinin ve personelin değerlendirmesi de ona göre şekillendi. Çok iyi ürün satan personel en iyi, en çok ürün kullanan müşteri en iyi müşteri idi. Kopma noktası da oradan başladı. Yıllardır bankaya ömrünü vermiş personel satışı düşük ise hiç kıymeti yoktu artık. Personelin yetkinliği, deneyimi, müşteri portföyü, etik kurallar ile çalışıp çalışmadığı hiç önemli değildi artık yeter ki ne yapıp edip ürün satsın.
2008 Krizi kırılma yılı oldu
2008 krizinden sonra bankalara bir hal oldu. BDDK’nın yayınladığı verilerden her ilin Pazar payı ürün rakamları yayınlaması ile bankalar inanılmaz bir yarışa girdi. Krizin de etkisi ile artık müşteri odaklı satış tamamen ürün odaklı satışa döndü. Aslında başta şubelerde anlamadı durumu. Çünkü iş oyun haline getirilmişti. Bütün şubeler yarışın içine çekildi. Renkli renkli raporlar göz kamaştırır oldu. O noktadan sonra  iş iyice “Müşteri odaklı, müşterinin ihtiyacına göre satış terk edilip Ürün  odaklı satışa” dönüştü. Ürün sat da nasıl satarsan sat. Her ürün ücret ve komisyon geliri demekti. Çalışma şekli ürün odaklıya dönüşünce gülen suratlara da gerek kalmadı kimse de sorgulamaz oldu zaten. Evet müşteri şikayet servisleri daha aktifti ama marifet de buradaydı. Müşteriye ihtiyacı olmayan ürünü satacaksın ama şikayet de almayacaksın. Türk insanı yaratıcı ve pratik çözümlüdür aslında çözümü de buldu. Müşteri konut kredisi mi kullanacaktı elini vermişti bir kez yanına kredi kartı, taksitin yetişmez  geçilmeye girme diye KMH, yıllık işletim ücreti  alınmasın diye otomatik ödemeler, sigortalar zaten olmaz ise olmazdı, konutta normalde DASK ve Konut sigortası yeterli olurdu ama olur ya başına bir şey gelir diye Ferdi Kaza sigortası ve BES’de eklenince paket tamamdı. Adam konut kredisi almaya girmişti Yılbaşı sepeti gibi bankadan kolunda her şey dolu sepet ile çıktı. Soyunduğunu anlamadı zaten. Konutu, taşıtı almıştı nasılsa.
 Bankalarda ucuz ve uzun vadeli fonlar varken, satılması gerekirken ürün  kampanyaları havada uçuşurken hop 2018. Bağıra bağıra gelen ve adı konmamış kriz sinyallerinin hepsi vardı. 2018 Ağustos’unda Kur, Enflasyon, Faiz oranı ilk defa aynı anda depara kalkmıştı. Her şeyi bilen abiler / ablalar neye uğradığını şaşırdılar. Yıl sonu mali veriler açıklanıyor. Üşenmiyorum hepsini okuyorum, 1-2 banka hariç ekonomik koşullara atıf yapıp yedek fon ayıran yok. Geçen bir arkadaşım “2019 nasıl geçecek” diye sorduğunda, “nasıl geçecek bilmiyorum ama 2020’den iyi geçecek” dedim.  Aslında son 4-5 yıl her yıl bir öncekini aratır olmuştu ama bu sefer farklı idi. Bir defa ucuz ve uzun vadeli fonlar yoktu. Takip oranları artıyor karşılık ayrılan bütçeler fazlalaşıyordu. Milyarlık krediler için bankalar verirken iyi de sonra bu kadar krediyi biz nasıl verdik moduna geldiler. Her zamanki gibi şubeler suçlamak işin kolayı idi öyle ya şubecilerin sesi de çıkamazdı çözüm de bunun üzerine kuruldu.  Bankalar maliyetleri düşürmeli idi, görünen çözüm de şube kapatıp, personel  azaltma üzerinden kurguladılar. Kendi Banka yönetici prim ve ödenekleri 25-100 milyon TL’yi bulurken üstelik. Oysa çözüm; “Ürün Odaklı çalışma terk edilip, Müşteri Odaklı çalışmaya geri dönmek” olması gerekir , bunu becerebilecekler mi yaşayıp göreceğiz.
Erol TAŞDELEN
[email protected]

BANKA ANALİZLERİ

DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor

Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

DenizBank, tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.

“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”

DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Okumaya devam et

Ali Coşkun

Patrona Uyarı: Banka Kredileri, Özkaynak Değildir

Yayınlanma:

|

Yazan:

Bir çok şirkette hâkim olan bir anlayış var. Sipariş varsa satış vardır, satış varsa büyüme vardır, büyüme varsa işler yolundadır. Bu durum umut verici görünse de arka plandaki finansal gerçekler çoğu zaman ihmal ediliyor. Özellikle büyümenin tamamen banka kredileriyle finanse edildiği şirketlerde bu durum ilerleyen dönemlerde ciddi sorunlara yol açıyor.

Bilançoların %70’i banka borçlarından oluşmaktadır. Şirketlerin çoğu kısa vadeli banka kredileriyle günlük operasyonlarını döndürmeye, uzun vadeli yatırımları ise işletme sermayesiyle karşılamaya çalışıyor. Bu yapısal sorun, finansmana erişimin iyice kısıtlandığı, bugünkü gibi yüksek faizli bir ortamda daha da riskli hale geliyor.

Bugün TL faiz oranları basitte %55 – 60’lara dayanmış durumdadır. Bileşiği ise tefeci faizlerine gelmektedir. Bu faiz oranlarıyla mevcut kredi borçlarının çevrilmesi, ödenmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Peki, neden şirketler bu kadar fazla banka kredisi kullanıyor?

Çünkü çoğu patron için kredi bir tür “ öz sermaye ” gibi görülüyor. Oysa bu en büyük ve en tehlikeli yanılgılardan biridir.

Kredi, bir finansman aracıdır. Örneğin tedarikçiden alınan vadeli mal gibi bir gün ödenmesi gereken bir borçtur. Sermaye değildir. Ortakların koyduğu, özkaynak hiç değildir.

Kredi riski, şirkete değil bankaya aittir sanılıyor ama durum tam tersidir.

Üstelik bu kredi bağımlılığı, iş dünyasında “büyüme tutkusu” ile birleşince daha da tehlikeli hale geliyor. Patron sipariş almanın heyecanıyla yeni yatırımlara koşuyor, üretim kapasitesini artırıyor, yeni makineler alıyor ama bu harcamaların tamamı krediyle finanse ediliyor.

Satışlar artsa da kârlılık aynı oranda artmıyor. Çünkü artan faiz yükü, nakit çıkışlarını eritiyor. Firma büyüdükçe özkaynağı zayıflıyor, borç/özsermaye oranı bozuluyor ve finansal yapı kırılgan hale geliyor.

Bugün konkordato ilan eden firmaların çoğu “büyüme dönemlerinde” kontrolsüz borçlanan firmalardır. İşler iyi giderken alınan kredilerin geri ödemesi, ekonomi yavaşladığında ya da faizler bugünkü gibi yükseldiğinde imkânsız hale gelir. Aslında ortada bir krizden çok kötü yönetilen bir finansman yapısı vardır.

Büyüme ciro ile ölçülmemelidir. Karlılık, nakit akışı, özkaynak karlılığı, borç çevirme oranı gibi göstergelerde önemlidir. Aksi halde bilançosu hormonlu şişmiş, borç yükü altında ezilen firmalarla dolu bir ekonomik yapı oluşur.

Ve bunun en temel sebebi şudur:

Kredinin, özkaynak olmadığı gerçeğinin farkında olunmamasıdır.

Patronlar artık şunu net bir şekilde anlamalı ;

Kredi bir borçtur. Bir gün geri ödenmek zorundadır. Kâr etmeyen, nakit sağlamayan bir yapının borçla büyümesi sürdürülebilir değildir.

Bu yolun sonu konkordatodur, iflastır.

Finansal disiplini olmayan bir büyüme çöküşün habercisidir.

İş dünyasının yaşaması için “krediye değil, kârlılığa” odaklanan bir zihniyet değişimi şarttır.

Özkaynak olmadan büyümek temelsiz bina yapmaya benzer. İlk sarsıntıda yıkılır.

Ali ÇOŞKUN-Finans Danışmanı
0 530 787 84 39
[email protected]

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

HSBC TÜRKİYE RAPORU

Yayınlanma:

|

Yazan:

• Türkiye hisse senetleri, İBB Başkanı İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından artan iç siyasi belirsizlik nedeniyle önemli bir oynaklık yaşamıştır.
• Ekonomik reformlara olan bağlılığa dair son güvenceler, uzun vadeli tezi desteklemektedir.
• HSBC, Türkiye’ye yönelik “ağırlığını artır” tavsiyesini koruyor ve altı “en iyi fikir” hisseyi vurgulamaktadır: Türk Hava Yolları, Akbank, BİM, Turkcell, Migros ve Torunlar.
• Yakın vadeli zorluklara rağmen, Türkiye hisse senetleri için temel uzun vadeli katalizörün, geleneksel ekonomik politikaya olan güçlü bağlılık olduğuna inanılmaktadır.
• Türkiye hisse senetleri için en büyük risk, döviz çıkışlarından kaynaklanan sürekli baskılardır.
• TCMB’nin temel öncelikleri, dolar talebini kontrol altına almak ve döviz istikrarını korumaktır.
• Yabancı yatırımcı pozisyonları yılbaşından bu yana artsa da, nispeten küçüktür ve bu da daha fazla çıkışın sınırlı olabileceğini göstermektedir.
• 14 Mart’a kadar, yılbaşından bugüne Türkiye hisse senetlerine 860 milyon USD giriş olmuştur, ancak 2024 boyunca 2,6 milyar USD çıkış yaşanmıştır.
• Türkiye’nin öz sermaye piyasasındaki yabancı sahipliği, 2020 öncesindeki %65 seviyesinden %37’ye düşmüştür.
• Türk bankaları, makroekonomik gelişmelerle yakından ilişkili oldukları ve yüksek yabancı pozisyonlarına sahip oldukları için, devam eden gelişmelerden en çok etkilenen sektör olarak görülmektedir.
• Bununla birlikte, bankaların yıl sonuna kadar faiz indirimlerinin gerçekleşmesiyle olumlu etkileneceği düşünülmektedir.
• Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve 2025’in başındaki veriler, kurumsal kazançlara önemli bir destek sağlayacak şekilde ekonominin dirençli olduğunu göstermektedir.
• Yüksek enflasyon ortamında, Türk tüketicileri fiyat konusunda daha hassas hale geldikçe, temel tüketim malları ve indirimli perakendeciler iyi performans göstermektedir.
• Türkiye’de havacılık sektörü, güçlü büyüme görünümüyle öne çıkmaktadır.
• Ülke, 2024’teki 62,3 milyon ziyaretçiye kıyasla bu yıl 65 milyon ziyaretçi ağırlamayı beklemektedir.
• Türkiye, Ukrayna, Gazze, Lübnan ve Suriye gibi bölgelerdeki potansiyel yeniden yapılanma çabalarından faydalanabilecek stratejik bir konuma sahiptir.
• Savunma sektörü, AB’nin savunma bütçelerini artırma yönündeki önemli çabasından yararlanmaya hazırlanmaktadır. Aselsan tavsiye edilmektedir.
• Türk savunma ve havacılık ihracatı 2024’te %29 artarak 7,1 milyar USD’ye ulaşmıştır.

RAPORUN TAMAMI: 1743143694653

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.