Connect with us

SİGORTA

Zorunlu Deprem Sigortasında azami teminat tutarı 28 bin TL arttı

Yayınlanma:

|

Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında, bir mesken için yapı tarzı ayrılmaksızın verilebilecek azami teminat tutarı 240 bin TL’den 268 bin TL‘ye çıkarıldı.

Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan ve Zorunlu Deprem Sigortası tarife ve talimat tebliğinde değişiklikler yapan tebliğe göre, sigorta bedelinin belirlenmesine esas metrekare bedelleri; betonarme yapılar için 1,134 TL’den 1,268 TL’ye, diğer yapılar için ise 782 TL’den 874 TL’ye çıkarıldı.

Tebliğe eklenen geçici maddelere göre, teminat başlangıç tarihi 1 Ocak- 31 Aralık 2021 tarihleri arasındaki sigorta sözleşmeleri için tarife fiyatı üzerinden yüzde 10 oranında indirim uygulanması hüküm altına alındı.

Okumaya devam et

GÜNCEL

Afet bölgesinde sigortalılık oranı yüzde 10

TSB Genel Sekreteri Obalı, sigorta sektörünün depremin ardından artan farkındalıkla yeni uygulamalar hazırladığını; afet sigortalarının en önemli gündem maddesi olduğunu söyledi. Obalı, afet bölgesinde yıkılan varlıkların sigorta oranının yüzde 10’lar seviyesinde olduğunu belirterek, bunun yüzde 43 civarında olan dünya ortalamasına çıkarılması gerektiğine dikkat çekti.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Genel Sekreteri Özgür Obalı, sigorta sektörünün prim üretiminin 2022’de beklentilerin üzerinde arttığını belirterek, bundan sonraki süreçte artan deprem farkındalığı ile birlikte önleyici çalışmalara odaklanacaklarını, özellikle afet teminatlarının Türkiye’nin bir numaralı gündemi olması gerektiğini söyledi.

Obalı, Reuters ile yaptığı söyleşide, afet bölgesinde yıkılan varlıkların sigorta oranının yüzde 10’lar seviyesinde olduğunu belirterek, bunun yüzde 43 civarında olan dünya ortalamasına çıkarılması gerektiğine dikkat çekti.

Obalı, bundan sonraki süreçte, depremin ardından sigorta sektöründe yeni yaklaşımlar olacağını belirterek, yaşanan yıkıcı depremlerin ardından, deprem riski göz önüne alınarak önleyici bir adım atma yönünde çalışmaları olduğunu ifade etti.

Dünyadaki örnekler inceleniyor

Depremle ilgili olarak sigorta sektörünün atacağı adımlar konusunda dünyadaki iyi örneklerin incelendiğini belirten Obalı, düzenleyici otorite SEDDK (Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu) ile de konu üzerine görüşüldüğünü söyledi.

Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli ve şiddeti 7’nin üzerindeki depremlerde 11 il ağır yıkım yaşamıştı. Depremlerde 46,104 kişi hayatını kaybederken, milyonlarca kişi de deprem nedeniyle yer değiştirmiş durumda.

Obalı, Türkiye’nin katastrofik riskler konusunda hazır olması gerektiğinin altını çizdi ve “Şu anda farkındalığın çok yükseldiği bu dönemde de ortak akıl ve sağduyu çerçevesinde sigortaların ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için birtakım çalışmalar yapıyoruz” dedi.

Dünyada riski doğru yönetebilenlere bir takım teşviklerin verilmesi gibi bazı mekanizmalar olduğunu söyleyen Obalı, sigorta yapılmadan önce denetimlerin yapılmasının önemine ve primlerin buna göre hesaplanmasına dikkat çekti.

Sigortacılığın ana unsuru olarak tüm dünyada kabul görmüş kuralların Türkiye’de de uygulandığını söyleyen Obalı, “Ancak sigorta sektörü olarak biz de bunu daha farkında olarak uygulamaya başlamak için net bir tavır sergileyeceğiz” dedi.

Obalı, depremle ilgili önleyici düzenlemeler arasında prim farkılaştırması olması gerektiğine dikkat çekerek, “Önlemini almış kişiye daha uygun primler, önlemini almamış kişilere de daha yüksek primlerle sigorta sunulması bu anlamda sistemin ve insanların risk algısının yönetilmesi, yönlendirmesi konusunda son derece önemli bir rol oynayacaktır diye düşünüyoruz” dedi.

 Afet teminatları dünya ortalamalarına çıkmalı

Türkiye’nin depremin yaşandığı bölgede afet açısından sigortalanmış varlıkların toplam kayıpların yalnızca %10’unu oluşturduğunu söyleyen Obalı, “2021 sonu itibarıyla toplamda afetlerin sigortalanma oranı tüm dünya genelinde %43’ler mertebesinde. Afete maruz kalan varlıkların %43’ü sigortalanmış. Türkiye’de bu hâlâ deprem bölgesi özelinde konuşacak olursak %10’lar mertebesinde” dedi.

“Bunun hızlıca artması lazım” diyen Obalı, afet teminatlarının da hızlı bir şekilde dünya ortalamalarını çıkartılmasının Türkiye’nin bir numaralı gündemlerinden bir tanesi olması gerektiğini söyledi.

Sektörün tek başına deprem konusundaki adımlarda yeterli olmayacağını söyleyen Obalı, devletle, kamu otoritesiyle, kanun koyucuyla sektörün birlikte hareket etmesinin çok büyük önem taşıdığını belirtti.

Obalı, deprem sonrasında sıkça gündeme gelen İstanbul ile ilgili, şehirde sağlam konut ihtiyacı olduğunu ve bir an önce nüfus yoğunluğunun dağıtılması gibi makro projeler üzerine çalışılması gerektiğini söyledi.

BES’e ilgi arttı

Obalı’nın verdiği bilgiye göre, sektör prim üretimi 2022’de bir önceki yıla göre beklentilerin üzerinde bir artışla yüzde 123 büyüyerek 235 milyar TL’ye yükseldi.

Sağlık ve trafik branşının desteğiyle olan bu büyümenin yılın ilk aylarından gelen sonuçlar değerlendirildiğinde 2023’te artarak devam etmesini beklediklerini kaydeden Obalı, sigorta branşlarındaki performansı ise şöyle özetledi:

“Hem trafik tarafında, hem de özellikle sağlık branşında ciddi bir büyüme ivmesi oldu… Sağlık branşı yüzde 130 büyüdü, 30 milyar TL diyebiliriz. Yangın ve doğal afet branşları ylüzde 100’e yakın bir büyümeyle 27 milyar TL’nin üzerinde bir gerçekleşme yaşadı.. Otomobil satışlarında arz sorunu olmasına rağmen kasko satışları arttı”

Prim artışlarında enflasyonun artmasının etkili olduğunu söyleyen Obalı, ayrıca geçen sene bireysel emeklilikte 1.5 milyona yakın yeni bireysel emeklilik sözleşmesi yapıldığını kaydetti.

Obalı, “Alternatif yatırım ürünlerindeki getiri performansları hem döviz tarafında, hem TL tarafında göreceli olarak oldukça limitli kaldığı için bireysel emeklilik fonlarına teveccühü bu da artırdı” dedi.

Okumaya devam et

SİGORTA

İçki yasakçılığı yine hortladı

Ekşisözlük’ü bile kapatan iktidar, büyük şarap şişelerini toplatmaktan etiketleri sansürlemeye yeni içki yasaklarına da imza attı…

Yayınlanma:

|

Yazan:

13 Nisan günü Paris’in banliyölerinden Porte de Versailles’daki fuar merkezinin kalabalığı görülmeye değerdi. Dünyanın en büyük şarap fuarı Vinexpo, yeryüzünün dört yanından gelmiş şarap profesyonelleriyle dolup taşıyordu. Çoğu ithalatçı, kav sahibi, şarap yazarı ya da someliye olan fuar izleyicileri adeta şarap avındaydılar. Ancak stantlardan biri tuhaftı; herkes şaraplarını albeniyle teşhir etmeye, stantların tepesine markasını en şık grafiklerle yazmaya çalışırken, burada şarapların marka ve üreticileri görünmüyordu. Her bir şişenin etiketine “Turkish Wine” yazılı dev bir sticker yapıştırılmış, üreticilerin adları gizlenmişti. Sadece üzümlerin isimleri okunuyordu. Standın üzerinde de, “İstanbul Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği” yazıyordu. Yasalara göre ihracatı desteklemek zorunda olan bu kurum standı açmış ama “Türk yasalarına göre şarapların tanıtımı yasak. Biz üzümleri tanıtıyoruz“ gibi akıllara ziyan bir bahaneyle etiketlere sansür uygulayıp Türk şarapçılığını dünyaya rezil etmişti. Zaten stanttaki görevlinin şaraplardan ve şarapçılığımızdan da pek haberi yoktu…

Paris’teki dünyanın en büyük şarap fuarında Türk şaraplarının markalarının sansür edilmesi de bir başka yasakçılık örneği oldu.
RTÜK’le sık sık ekranları karartan, özgür basını reklam ambargosuyla boğmaya çalışan, son olarak da ekşisözlük’ü yuvarlak bir gerekçeyle kapatan iktidar, son günlerde içki sektörüne de üst üste gelen yasak ve engellemelerle darbe üstüne darbe vurdu. Vinexpo’daki sansür skandalı, bunların sadece biriydi.

Büyük şişeler yasaklandı

İçkilerin denetiminden sorumlu olan Tarım Bakanlığı, bir sabah Resmî Gazete’de yayınladığı bir yönetmelikle 3 litrenin üzerindeki şişelere şarap konulmasını ve satılmasını yasakladı. Bu boyutlarda şişeleri olan üreticilere de ürünlerini eritmeleri için 3 ay süre verdi. Ne oluyordu? Dünyanın tüm önemli şarap ülkelerinde en değerli şarapların uzun süre yıllandırılmak üzere konulduğu 4.5 litrelik Jeroboam, 6 litrelik Imperial, 9 litrelik Salmanazar, 12 litrelik Balthazar gibi şişelerden ne isteniyordu? İddialı kavlarda koleksiyonu yapılan, müzayedelerde el değiştiren bu “büyük format” şaraplar şişeyi açıp lıkır lıkır içmeyi, alkolizmi ve suç işlemeyi mi teşvik ediyordu? Tek parti bürokrasimiz uygulamalarıyla ilgili gerekçe bildirmeye tenezzül etmediğinden, nedeni resmen öğrenilemedi. “Perde gerisinden” sızan bilgilere göre ise Anadolu’nun bir yerlerinde bazı merdivenaltı şarap üreticileri büyük şişelere şarap doldurmuş, kapsülüne de küçük şişe bandrolü yapıştırarak vergi kaçırmışlardı. Devlet, denetleyemediğini hemen yasaklıyordu. Oysa 3 litrenin üzerinde şişeler satış noktalarında hemen dikkat çekeceği için gözden kaçmaları kolay değildi, rastlandığı yerde bakanlık görevlilerinin bandrol okuyucu kalemlerle kontrol etmeleri mümkündü.

İçkiye dönük yasakçılığın son kurbanı, 5 litrelik Imperial şarap şişeleri oldu.
Olan en iddialı şaraplarını -biraz da prestij için- bu boyda şişelere koyan tek üreticimize, Chamlija’ya olmuştu. Firmanın sahibi Mustafa Çamlıca, “Yüzlerce dev şişe elimde kaldı. Bu şişelerin servisi için Almanya’da tanesi 2 bin avroya özel kaideler yaptırmıştım, o masraflar da boşa gitti…” diye dövünüyordu. Bu sürpriz darbe yüzünden, aynı günlerde Drinks Business dergisinde girdiği “Yılın en iyi 10 şarabı” seçkisine bile doğru dürüst sevinememişti.

Napolyon’a bile sansür

İçki yasakçılığında etiketlerin her zaman ayrı bir yeri olmuştu. Daha 2000’lerin başlarında Tarım Bakanlığı şarap isimlerine karışmaya başlamış, Kavaklıdere’nin Özel Beyaz ve Özel Kırmızı şarapları ile Doluca’nın Özel Kav’ları “Etikette ürününüzü övemez ve içkiyi özendirici kelime kullanamazsınız” denilerek yasaklanmıştı. Kavaklıdere bu şaraplarında üzüm isimlerini öne çıkarmış, Doluca ise şarabının adını ünlü kibrite benzeme pahasına “Kav” olarak değiştirmişti. 2010’lar da ithal bira etiketlerindeki cin figürlerinin ve bazı manastır likörlerindeki haç işaretlerinin siyah bantlarla kapatılmasıyla geçmişti.

Alkolsüz biranın bile etiketindeki eğlence kelimesi de özendirici olacağı gerekçesiyle sansürlendi.
Geçen haftaların icraatı ise, Fransa İmparatoru Napolyon’un Elba Adası’nda sürgüne giderken yanında götürdüğü konyağa ve ünlü bir Alman birasının alkolsüzüne sansür konulmasıydı. Asırlardır “Napolyon’un konyağı” olarak bilinen ve sloganlarında da bunu kullanan Courvoisier’nin etiketlerindeki bu ifade beyaz bir bantla kapatıldı. Sansür heyeti nasıl olduysa şişelerin boynundaki Napolyon çizimini fark etmemişti. Gerekçe, “Ünlü bir kişinin adının geçmesinin içkiyi özendirici olduğu”ydu. Almanların ünlü birası Jever’ın alkolsüz versiyonundaki “Fun”, yani “Eğlence” kelimesi de, gençliği içkiden korumak adına sansürden nasibini aldı. Maazallah gençliğimiz eğlenceli diye hemen alkolsüz bira içer, sonra da gerçek biraya geçerek alkolik olurdu.
Tüm dünyada Napolyon’un konyağı olarak bilinen markanın etiketi de sansüre uğradı.
İşin tuhaf yanı, bu kadar baskı altında tutulan şarap ve içki sektörünün hazinenin de can damarı olmasıydı. Geçen yıl içkiden alınan vergi, toplam vergi gelirlerinin yüzde 5’ine ulaşmıştı.

Deprem yaralarının önemli bir bölümü de büyük ihtimalle içkiye konulacak yeni vergilerle sarılacaktı…

Mehmet YALÇIN-T24

Okumaya devam et

GÜNCEL

Aksigorta 2022 yılını büyük zararla kapattı

Borsa İstanbul’da 4. çeyrek bilançoları açıklanmaya devam ediyor. Finansal tablolarını yayınlayan Aksigorta ise 2022 yılında kardan zarara geçen şirketlerden biri oldu

Yayınlanma:

|

Yazan:

Aksigorta’nın, son çeyrekteki yüksek kar rakamına rağmen 2022 yılını büyük zarar rakamıyla tamamladı. Şirketin yaptığı açıklamaya göre 2022 yılını 127,3 milyon lira zarar oluştu. Sigorta şirketi 2021 yılında 189,4 milyon lira kar açıklamıştı.

Şirketin, 4. çeyrekteki net dönem karı ise (konsolide) 267,6 milyon lira olarak gerçekleşti. Şirket 2021 yılının son çeyreğinde 63,9 milyon lira zarar yazmıştı.

Ortalama piyasa beklentisi 110 milyon lira seviyesindeydi. Şirketin genel teknik bölüm dengesi ise dördüncü çeyrekte 340 milyon lira (2021: -61,2mn TL) olarak gerçekleşti.

Diğer yandan, net yatırım giderleri yıllık 8,6 milyon lira artarak 20 milyona çıktı.

Okumaya devam et

KATEGORİLER

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www paravitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 - Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.