Connect with us

BANKA ANALİZLERİ

2020: 9 Maddede Türk Bankacılığında Milat

Yılın daha 3. çeyreği bitmeden tüm bu yaşananları alt alta konduğunda bile 2020’nin diğer yıllardan farklı bir yıl olma sektörde milat olma özelliği taşıyor

Yayınlanma:

|

Yılın daha 3. çeyreği bitmeden tüm bu yaşananları alt alta konduğunda bile 2020’nin diğer yıllardan farklı bir yıl olma sektörde milat olma özelliği taşıyor

Her alanda olduğu gibi 2020 bankacılık sektörü için de yeni bir milat olduğunda kimsenin itirazı edeceğini sanmıyorum. Milat olması yaşanılan olağanüstü ortam yanında banka ve para piyasasında kamu otoritesinin yeni uygulamalardan da kaynaklandı. Sektörde 2020’yi olağanüstü ve milat yapan ne gibi durumlar olduğuna bakalım.

1. Kamu otoritesi uzun yıllardır arka planda kalırken 2020’de daha fazla ön plana çıktı. 10 Şubat 2020’de 31035 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Bankacılık Sektörünü direkt etkileyen BDDK Yönetmelik değişikliği ve TCMB Tebliğ ile birlikte Ücret ve Komisyonlardan Kredi masraflarına kadar bir takım düzenlemeler geldi. Bankaların aldığı 2.400 adet olan ücret ve komisyon masrafları 51 adet ile sınırlandı. Ücret ve komisyonlara sınırlamalar getirilerek üst sınırlar kondu. Sık sık benim de yazdığım önemli bir konu hakkında ilk defa ciddi düzenlemeler yapılarak şikâyetlerin de önü alınmış oldu. Artık bankaya giren müşteri hangi hizmet için hangi masrafı ödeyeceği netleşti. Bu durum; vatandaştan, esnaftan, sanayiciden bankaların aldığı keyfi ücret ve komisyonun da önünü almış oldu. Artık, bankalar için de lokantaya girdiğinde ne ödeyeceğini bilmeden yemek yeme devri kapanmış oldu. Yeni düzenlemede bankaların ciddi ücret ve komisyon kaybı yaşayacağı tahmin edilmekle birlikte 2. Çeyreğe somut olarak yansıdığı ve yılın ilk yarısında 4 milyar TL ücret ve komisyonlarda kayıp görüldü. 2019 yılındaki 106 milyar TL ücret ve komisyon gelirini yakalamaları çok zor. Asıl yansıma 3. ve 4. Çeyrekte olacağını yıl sonuna kadar 2019’a göre bankaların 15-20 milyar TL bu alanda kar kaybı yaşayacaklarını düşünüyorum.

2. Kredi takip süreleri 90 günden 180 güne çıktı. Bankalar üç ay boyunca taksit ya da kredi ödeme tutarını ödemeyen tüketici, esnaf ve sanayisi kredilerini yasal olarak takibe atıyorlardı. Fiili durumda esnaf ve sanayici kredilerini yapılandıran bankalar genelde vatandaşın kredilerini takibe atıyorlardı. Covid-19 tedbirleri kapsamında kredi takip sürelerinin uzaması bankalara ciddi bir yük oluşturduğu gibi bu sürenin bitmesi ile takip rasyolarının da arttığını göreceğiz. Halen bankaların takip tutarı 150 milyar TL ve % 4,35 seviyesinde olmasına rağmen bu oranın düşmesinde son çeyrekte kredi hacmin artmasını ve takip sürelerinin 180 güne çıkarılmasının ciddi etkisi oldu.

3. 2019 Ekim ayında kararname ile kurulan ve 2020’de yapılanmasını tamamlayan SEDDK – Sigortacılık, Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu kuruldu. Yıllardır bankaların şikâyet konusu olan keyfi sigorta şikâyetleri BDDK tarafından banka ürünü olmadığı, Hazine’nin baktığı nedeni ile şikâyetler ortada kalıyordu. Bizim de sık sık gündeme getirdiğimiz bu tür şikâyetler için artık bir muhatap oluşturuldu. Bu sayede Bankaların keyfi (Kredi Limit Sigortası, Kredi Sigortası, Emekliye İşsizlik Sigortası gibi) uygulamaları da kontrol altına alınacak.

4. Aktif Rasyosu (AR) uygulaması başladı. 2019 yılında bankalar kredilerde sert frene basarak durma noktasına geldi. Zira dolar bazında 2019 yılında özellikle yerli ve yabancı sermayeli bankalar küçülme trendine girdi açığı kamu bankaları kapamaya çalışsa da piyasaya kredilerde durma noktasına geldi. 2019 yılında bankalar 50,9 milyar dolar mevduat artışına karşılık; kredilerde sadece 1 milyar dolar büyüdüğü ortaya çıkması şikâyetlerin yersiz olmadığını ortaya çıkardığı gibi; kamu otoritesini de ciddi rahatsız etti. Bankalar 2020 ilk iki ayında piyasaya hızlı başlamasına rağmen özellikle 2020 Mart ayında Covid-19 sürecinin başlaması ile birlikte kredilerde tekrar sert bir fren yaptı. İlk şokun atlatılması ile birlikte TCMB diğer Merkez Bankaları gibi “Genişleyici Para Politikası” uygulamasına geçmesi ile birlikte Hazine’nin de desteği ile Kamu Bankaları aracılığı ile hızlı bir kredi genişleme stratejisine geçti. Özel ve yabancı bankaların bu kredi büyüme sürecine uzak durunca Kamu Otoritesi de Aktif Rasyo (AR) formülü ile karşı hamle yaptı ve bu rasyonun altında kalan bankalara ceza uygulaması getirdi. Gönülsüz de olsa Yabancı ve Yerli Bankalar bu rasyoyu tutturmak için Piyasaya dönerek özellikle TL Kredi verme süreci yaşandı. Bu süreçte kredi faiz oranları da hızla düştüğü görüldü. Kamu otoritesi bu ortamda zorunlu karşılık oranları ile de oynayarak bankların piyasada tekrar aktif oyuncu olmaya teşvik etti.

5- Swap işlemlere sınırlamalar geldi. BDDK tarafından Şubat, Nisan ve Ağustos aylarında sık sık SWAP işlemler ile ilgili düzenlemeler uygulamaya kondu. Genelde spekülatif işlemler ve piyasa bozucu işlemler ile ilgili kısıtlamaya yönelik girişimleri bazı bankaları rahatsız etmesine rağmen kamu otoritesi geri adım atmadan kararlılık ile kararının arkasında durması bu alandaki işlemleri daralttığı gibi benzer mesajlar İngiltere merkezli finans kuruluşlarına da verildi. Hazine işlemlerinde engeller ile karşılaşan bankalar gönülsüz de olsa piyasaya dönmek zorunda kaldı.

6- Konut Kredi Faiz oranları % 0,64 oldu. Kamu bankaları Konuk kredi faiz oranlarını aylık % 0,64’e indirince yerli ve yabancı sermayeli bankalar da bu süreçten pay almaya çalıştı. Konut piyasasına yaratılan psikolojik ortamda gelen ciddi bir hareketlilik geldi ve ilk altı ayda konut kredilerinin ivmesi ile zirveye ulaştığı Haziran ayında 190 bin konut satıldı. 2019 Haziranında bu sayı üçte biri sadece 61 bindi adetti. 2020 ilk altı ayda ise 624 bin konut satıldığı görüldü. Ortada satışlar iyi idi fakat ufak bir sorun vardı. Vatandaş 2. el konutu tercih ediyordu. Hoş bunda fırsatçı müteahhitlerin hızlı bir şekilde stok konut fiyatlarının da artırmasının etkisi vardı ama Haziran ayı sonunda görüldü ki, satılan 624 bin konutun sadece 197 bini sıfır konuttu. 197 konut bile geçmiş yılların ilk yarı ortalamasının altında kaldığı görülünce 2. el konut faiz oranları artırıldı ama geç kalınmış konutu alan almıştı. Daha sonra da zaten bankaların ayrıldığı kaynak tükendi ve bir konut macerası da böylece son buldu.

7.Cezalar. 2020 Ocak ayında QNBFinansbank Rekabet Kurulu’ndan 7,8 milyon TL’lık ceza yedi. Uzlaşma ile 5,8 milyon TL cezada el sıkıştılar. Temmuz ayı bankalara cezalar yaz yağmuru gibi geldi. Akbank Koronavirüs kapsamında alınan tedbirlere aykırı işlemler yapması nedeni ile BDDK tarafından 155,5 milyon TL para cezası yedi. Temmuz ayında BDDK tarafından müşterilerden gelen şikâyetler nedeni ile 7 bankaya toplam 204,6 milyon TL ceza verdi. Yine Temmuz sonunda BDDK tarafından 2 bankaya Aktif Rasyosu (AR) tutmadığı gerekçesi ile HSBC’ye 180 milyon TL; Albaraka Türk’e 20,6 milyon TL ceza verildi. Cezalar bankalar ile sınırlı kalmadı. 2020 Ocak ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü Sigortacılık Kanununa aykırılık nedeni ile bir Bankaya 15 gün sigorta aracılık faaliyetini durdurup, 94 milyon TL ceza verdi. Başka bir bankaya sigortacılık faaliyetlerindeki uygunsuz işlemler nedeni ile 187,1 milyon TL ceza uygulandı. Bu cezalardan başka 2020 yılında 5 sigorta şirketine 2020 yılı içince çeşitli cezalar verildi.

8. Rekabet Kurulu baskını: 2020 Ocak ayında Rekabet Kurumu denetçileri yaklaşık 20 banka genel müdürlüklerinde üst yöneticilere ait bilgisayarlar dataların yedeklerini aldı. Ne aradıklarını tahmin etmek zor değil. Piyasa bozucu yazışmalar; bankalar arası üst yönetici transferlerinde data hırsızlığı olup olmadığı ve mail hareketleri hiç kuşkusuz. Etik kuralları çerçevesinde çalışması gereken kurumların başında Bankalar geliyor. Benzer bir çalışmayı daha önce 12 bankaya yapmış ve milyonlarca lira cezalar kesmişti. Bu sefer işin para cezası ile sınırlı kalmayıp “basiretsiz tüccar” sıfatı ile üst yönetime yaptırımlar gelir ise şaşırmam. Rekabet Kurulu 19 aylık inceleme sonunda 2017’de 13 banka hakkında benzer suçlar ile inceleme yapmış 8 bankaya ciddi para cezaları kesmişti. 2017 cezasındaki karar galen Rekabet Kurulunun sitesinde mevcut olup banka GMY’lerin “akşam buluşup bir kahve içelim, şu faizleri konuşalım” şeklinde rekabet bozucu diyalogları raporda yer almıştı.

9. TCMB ve kamu bankaları türev piyasalarında daha fazla yer aldı. Piyasaları kontrol altında tutmaya kararlı olan Kamu otoritesi TCMB ve kamu bankaları aracılığı ile piyasa işlemlerinde daha fazla rol oynamaya başladığı görüldü. Alışılmışın dışındaki bu durum bankaların da kamu otoritesine karşı ters pozisyon alma ihtimaline karşı geri adım atmalarına neden oldu ve türev ve piyasa işlemlerinde işlem hacmini ister istemez daralmasına neden oldu.

Yılın daha 3. çeyreği bitmeden tüm bu yaşananları alt alta konduğunda bile 2020’nin diğer yıllardan farklı bir yıl olma sektörde milat olma özelliği taşıyor. Genişlemeci para politikasının sonlanması ile birlikte önümüzdeki dönemde sektör açısında ciddi sorunlar da içinde kendini saklıyor. Zira ertelenen kredi takip dosyalarının ne kadar olduğu, ne kadarının kanuni takibe gideceği, kısa sürede özensizce dağıtıldığını düşündüğüm bazı kredilerin nasıl tahsil edileceği; konut kredilerinde tekrar durgunluğun başlaması ile bu alandaki hareketliliğin de durması etkisi ile yeni sorunlar sektörü bekliyor. Konut projesi yapıp yasal olarak sorumlu olmalarına rağmen bugüne kadar bankalara yansıtılmayıp dondurulan “yarım kalmış projelerde” bankalara maliyetleri henüz dillendirilmiyor. Diğer taraftan işsizlik oranlarının artma olasılığı, hane halkı gelirinin düşmesi ile tüketici kredileri ve kredi kartlarındaki şişme bankaların çözmesi gereken alanların başında geliyor. Zira vatandaşın 2019 sonunda 580 milyar TL olan tüketici kredileri ve kredi kartı borcu 21 Ağustos 2020 itibarıyla 200 milyar TL artarak 777 milyar TL düzeyine gelmiş durumda. Üstelik bunun 124 milyar TL’lik kısmı kredi kartı borçlarından oluşuyor. Mevduat tarafında 2018 başında yüzde 37 olan dolarizasyonun yüzde 52-55 arasında dolaşması da bankaları rahatsız eden alanlardan biri. Bu durumun piyasalara “Güven” vermeden çözülemeyeceği de biliniyor. Önümüzdeki dönemde durgunluk, enflasyon, işsizlik sorunlarını Covid-19 tehdidi altında çözmemiz gereken sorunların başında geliyor ki bu bankalar için de ileriye yönelik belirleyici ana unsurlar olacaktır. Hangi bankanın bu süreci daha iyi yöneteceği ise üst yönetimin deneyim ve stratejisine bağlı olacaktır.

Erol TAŞDELEN

Ekonomist

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

QNB Finansbank Emekli Promosyonunu artırdı

Maaş Promosyon kampanyaları hızlanırken; QNB Finansbank Kmau Bankalarına alternatif olacak şekilde yeni bir Emekli Maaş Promosyon Kampanyası başlattı…

Yayınlanma:

|

Yazan:

Emekli Müşterilerimize Sunulan Ayrıcalıklar

  • 12.000 TL ‘ye varan nakit promosyon ve CardFinans Emekli kredi kartından yıllık 1.200 TL indirim olmak üzere toplamda  13.200 TL’ye varan emeklilik ödülü !
  • Emeklilikte Yaşa Takılanlar’a özel kredi QNB Finansbank’ta! Emeklilere özel avantajlı oranlardan yararlanmak ve detaylı bilgi için tıklayınız.
  • Yurtiçi diğer tüm banka ATM’lerinden Para Çekme, Para Yatırma veya Bakiye Sorgulama işlemlerini toplamda ayda iki defa ücretsiz gerçekleştirebilirler. (günlük para çekme – yatırma limitleri dahilinde)
  • Bireysel İnternet Şube ve QNB Mobil’den yapılacak EFT saatlerinde ve TL havale işlemlerinde işlem ücreti muafiyeti ( haftasonu ve resmi tatil günleri dışında 09:00-16:00 saatleri arasında)
  • QNB Finansbank şubelerinde yapacağınız işlemlerde sıra önceliği
  • Emekli Bankacılığı müşterilerimize özel 0850 222 11 00 numaralı QNB Finansbank Emekli Bankacılığı Hattı’ndan faydalanma imkanı
  • CardFinans Emekli kredi kartına sahip olunması durumunda; ilk yıl, yıllık üyelik ücreti tahsil edilmemektedir. Bu bir yılın sonunda, CardFinans Emekli kredi kartına bağlı ve düzenli ödenen en az bir otomatik fatura ödeme talimatı olduğu ve bu talimatların düzenli ödendiği sürece, bu kredi kartı için yıllık üyelik ücreti alınmamaya devam edecektir.
  • Emekli maaşını Bankamızdan alan CardFinans Emekli kredi kartı sahipleri, market ve eczane harcamalarında yılda 1200 TL’ye varan indirimlerden faydalanabilir. Detaylı bilgi için tıklayınız.

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

Google Consent Mode V2: Dijital Pazarlamada Gizlilik Odaklı Bir Çağın Başlangıcı

Yayınlanma:

|

Yazan:

Dijital pazarlama dünyası, Google Consent Mode V2‘nin getirdiği yeniliklerle birlikte yeni bir döneme adım atıyor. Bu gelişme, reklamverenlerin kullanıcı gizliliği ve veri koruması konularında yeni bir sayfa açmalarını sağlıyor ve dijital reklamcılıkta bir devrim yaratıyor.

Avrupa’da Kişiselleştirilmiş Reklamlar İçin Yeni Kurallar

Google’ın Mart ayında Avrupa’da uygulamaya koyduğu yeni gereksinimler, reklamverenlerin hedefleme yeteneklerini sürdürmeleri için Consent Mode’u güncellemelerini şart koşuyor. Bu yeni düzenlemeler, kullanıcıların gizlilik haklarına duyulan saygının arttığını ve dijital pazarlamanın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini gösteriyor.

Türkiye’de KVKK Kapsamında Çerezler Kişisel Veri Sayılıyor

Bu sürecin, dijital reklamcılıkta dönüm noktası olduğunu belirten Sirkhet Danışmanlık Kurucusu Efecan Başöz, konuya ilişkin önemli görüşlerini paylaştı. Başöz, “Google İzin Modu V2, reklamverenlere kullanıcı verilerini daha bilinçli ve gizliliğe saygı duyan bir şekilde kullanma fırsatı sunuyor. Bu değişim, tüketicilerin gizlilik endişelerine cevap verirken reklamverenlere daha güvenilir bir pazarlama ortamı sunacak. Ülkemizde de KVKK ile çerezler kişisel veri sayıldı; bu sebeple Google İzin Modu sayesinde hem KVKK uyumlu veri toplama süreci daha kolay yönetilecek hem de reklam ve analiz için toplanan veriler şeffaf bir hale gelecek.’’ ifadelerini kullandı.

Google İzin Modu’nun sunduğu yeniliklere uyum sağlamak ve değişiklikleri anlamak için işletmelerin halen güncelleme yapmadı ise hızlıca adım atması gerekiyor. Bu sürecin başarılı bir şekilde tamamlanması, reklamverenler ve tüketiciler arasındaki ilişkileri güçlendirecek.

AB ve Türkiye’deki Firmalar İçin Uyumun Önemi

“Avrupa Birliği veya Avrupa Ekonomik Bölgesi üyesi ülkelerde dijital reklam yayınlayan ve ülkemizde yerleşik olan tüm firmaların bu geçişi yapması gerekiyor. Aksi halde GDPR sebebi ile büyük cezalar ile karşılaşabilirler.” şeklinde sürecin ciddiyetine dikkat çeken Efecan Başöz sözlerini şöyle sürdürdü; “Google Ads, Instagram, TikTok gibi reklam yayıncıları veya Google Analytics gibi analitik araçları kullanan firmaların hem iç pazarda hem de AB bölgesinde faaliyet gösterirken bu değişikliklere hızla uyum sağlamalarını öneriyoruz”.

Sirkhet Danışmanlık Kurucusu Efecan Başöz, Google İzin Modu V2’nin dijital pazarlama alanında önemli bir adım olduğunu vurgulayarak “Kullanıcıların veri gizliliğine daha fazla önem vermesiyle birlikte, reklamverenlerin de bu konuda daha şeffaf ve kullanıcı odaklı bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor. Bu gelişme hem kullanıcıların gizliliğini korumayı hem de reklam etkinliğini artırmayı amaçlıyor ve bu yönde önemli bir adım.” şeklinde konuştu.

Bu gelişmelerle birlikte, dijital pazarlama dünyasının geleceği daha şeffaf, kullanıcı odaklı ve güvenilir bir zemin üzerinde şekilleniyor. Google İzin Modu V2, bu yönde atılmış önemli bir adım olarak sektörde büyük yankı uyandırıyor.

Okumaya devam et

BANKA ANALİZLERİ

KREDİ KART KISITLAMALARINA VATANDAŞ DA FİRMALAR DA TEPKİLİ

Bankalar kredi kartlarında bir dizi yeni düzenlemeyi hayata geçirdi. Seçim sonrasında ise yeni kısıtlamalar gelmesi bekleniyor. Ay sonunu kartla getiren vatandaş da ticarette kredi kartı kullanan şirketler de rahatsız. kredi kartları Tüketiciler kredi kartı kullanmadan ay sonunu getirmenin mümkün olmayacağını söylüyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Türkiye’de bir süredir konuşulan kredi kartlarına kısıtlama getirilmesine ilişkin ilk adım geçen hafta bankalardan geldi. 31 Mart seçimlerinden sonra ekonomi yönetiminin de enflasyonla mücadele kapsamında yeni kısıtlamaları yürürlüğe koyması bekleniyor. Ancak kart kullanımı konusundaki kısıtlamalara hem tüketiciler hem de şirket sahipleri tepkili.

DW Türkçe’ye konuşan tüketiciler kredi kartı kullanmadan ay sonunu getirmenin mümkün olmayacağını söylerken, şirket sahipleri ise kredi kartlarının yalnızca alışverişlerde değil mal ticaretinde de kullanıldığına işaret ederek, iş hayatının ciddi zarar göreceğine dikkat çekiyor.

İlk adım bankalardan geldi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) Resmî Gazete’de dün yayımlanan kararına göre kredi kartlarından yapılan nakit avans işlemleri ve kredili mevduat hesaplarında uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı yüzde 4,42’den yüzde 5’e yükseldi.

Bankalar da 12 Mart’ta kredi kartı kullanımına ilişkin bir dizi kısıtlamayı yürürlüğe soktu. Bu kapsamda kredi kartına nakit avansta taksit sınırı 12’den 3’e indirilirken, nakit avansta limit oranları düşürüldü. İlk müşterilere verilen faizsiz kredilerin vadesi 6 aydan 3 aya indirilirken, ihtiyaç ve kredi faizlerinde yıllık faiz oranı da artırıldı. Bankaların düzenlemesi şimdilik kredi kartı ile taksitli alışverişleri kapsamıyor.

DW Türkçe’ye konuşan Tüketici Örgütleri Konfederasyonu (TÖK) Fuat Engin, bankaların hükümetten herhangi resmi bir talimat olmaksızın kendilerini korumak için tüketici haklarını ihlal ettiğini savunuyor.

Fuat Engin: Tek çaremizi elimizden alıyorlar

Türkiye’deki tüketicilerin zaten dünyanın en yüksek dolaylı vergilerini ödediğine dikkat çeken Engin, “Çok kazanandan çok, az kazanandan az alınması gereken vergiler tamamen tüketicinin sırtına yüklenmiş durumda. Akaryakıta her gün zam geliyor ve bu da dolaylı olarak bütün ürünlere zam olarak yansıyor. Bu konuda vatandaşın tek çaresi kredi kartıyla geleceğe borçlanarak ihtiyaçlarını karşılaması. Şimdi bunu da elimizden alıyorlar” diye konuşuyor.

Seçimden sonra getirilmesi beklenen yeni düzenlemelerle hem kredi kartı kullanımının daha da zorlaşacağını hem de yeni bir zam dalgası yaşanacağını dile getiren TÖK Başkanı, “Bunca yükü tüketicilerin nasıl kaldıracağını açıkçası bilemiyorum. Bu bizim için artık bir zulme dönüştü” diyor.

Kart borcundan takibe düşen kişi sayısı 1,4 milyonu aştı

Ülke çapında 11 dernek ve 3 federasyonun çatı örgütü olan Tüketici Örgütleri Konfederasyonunun (TÖK) hazırladığı “Tüketicinin Korunması Alanında Finansal Tüketici İşlemleri Raporu”na göre, 2023 yılında krediler ve kredi kartlarından kaynaklı icra takipleri önceki yıllara göre ciddi bir artış gösterdi.

Raporda, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi tarafından açıklanan verilere göre bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe alınmış kişi sayısının bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 45 artışla 1,4 milyonu bulduğuna dikkat çekildi.

Türkiye’de kredi kartsız yaşam mümkün mü?

Takibe düşme oranının 2006 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıktığına işaret eden TÖK Başkanı Fuat Engin, “Bu nedenle sosyal patlamaların artan oranda yaşandığı gerçeği yanında, konut satış ve kiralardaki orantısız artışların yarattığı sorunlardan dolayı tüketicinin yaşamı alt üst oldu” diye konuşuyor.

Şirketler de kaygılı

Kredi kartı düzenlemeleri yalnızca tüketicilerin değil, şirket sahiplerinin de tepkisine neden oluyor.

Türkiye’nin en büyük yaklaşık 200 markasını temsil eden Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, enflasyonu düşürmek için yalnızca tüketimi kısmanın yeterli olmadığını, fiyatların düşmesi için üretimin teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor.

Sinan Öncel: Üretime radikal teşvikler verilmeli

Üretici şirketlerin ham madde maliyetlerinde çok büyük artışlar yaşandığını ve yaşanmaya devam ettiğini dile getiren Sinan Öncel, “Biz dünyanın belki en yüksek ham madde koruma duvarlarıyla çevrilmiş vaziyetteyiz. Referans fiyat ve gümrük vergileriyle beraber ara mal ve ham maddede çok yüksek vergiler ödüyoruz. Bu yüzden hükümetten ham madde fabrika yatırımlarını daha fazla teşvik etmesini bekliyoruz” şeklinde konuşuyor.

Öncel, üreticilere radikal teşvikler verilmeden hammadde maliyetlerinin düşürülemeyeceğini, dolayısıyla ürün fiyatlarının da yüksek kalmaya devam edeceğini kaydediyor.

“Şirketler de artık çek yerine kredi kartı kullanıyor”

Kredi kartı kısıtlamalarının özellikle perakende sektörünü çok olumsuz etkileyeceğini, ancak sorunun daha derin olduğunu ifade eden Sinan Öncel, şöyle konuşuyor:

“Kredi kartını sadece mağazadan ceket alırken kullanmıyorsunuz. Ticari işletmeler, özellikle KOBİ düzeyindeki ticari işletmeler artık çek yerine kredi kartı kullanıyorlar. Yani sadece 3-5 bin liralık alışverişler değil, milyon liralık mal ticaretleri kredi kartıyla yapılıyor. Çünkü kredi kartı ödeme garantisi getiriyor. İşletmeler artık toptan satışlarını kredi kartıyla yapıyor. Bu yüzden kredi kartlarındaki kısıtlamalar sadece alışverişi değil, ticari hayatı da olumsuz etkileyecek.”

Tüketici kredileri ve kart harcamaları artıyor

Öte yandan hükümetin ve bankaların kredi kullanımını azaltma amacı taşıyan adımlarına rağmen, tüketici kredilerine talep her geçen gün artmaya devam ediyor.

Merkez Bankası verilerine göre, kur etkisinden arındırılmış 13 haftalık yıllıklandırılmış kredi büyümesi 16 Şubat haftası itibarıyla yüzde 28’e ulaştı. Tüketici kredilerindeki büyüme ise yüzde 24,74 ile Ağustos ayından bu yana en hızlı büyüme oldu.

Ticari kredi büyümesi de aynı dönemde yüzde 16,43 olarak kaydedildi. Sektörün kredi hacmi 16 Şubat itibarıyla 43 milyar 179 milyon lira artış gösterdi. Aynı dönemde, toplam kredi hacmi 12 trilyon 8 milyar 987 milyon TL’den 12 trilyon 52 milyar 166 milyon TL’ye çıktı.

Aynı şekilde, bireysel kredi kartı harcamalarında da artış devam ediyor. Merkez Bankası verilerine göre, banka kartı ve kredi kartı işlemleri tutarı 1 Mart ile biten haftada önceki haftaya göre yüzde 15 artışla 262,6 milyar TL seviyesine yükselerek rekor kırdı. Bu işlemlerden ayrı olarak açıklanan internet üzerinden kredi kartı ile yapılan alışverişler de haftalık 15,6 milyar TL artış ile 83,4 milyar TL’ye yükselerek rekor kaydetti.

Peki seçim sonrası dönemde, kredi kartı kullanımına ilişkin yeni kısıtlamalar gelecek mi?

Evren Bolgün: Mutlaka yeni kısıtlamalar gelecek

DW Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Evren Bolgün, bu soruya “Bu kısıtlamalar burada bitmeyecek, mutlaka devam edecek” yanıtını veriyor.

Merkez Bankası’nın son birkaç aydır faiz artışlarını kredi kart faizlerine yansıtmadığına işaret eden Prof. Bolgün, “Böyle olunca bankalar da Şubat ve Mart döneminde kredi kartı limitlerinde bonkörce artışlar yaptılar. Aslında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) resmi yönetmeliğine göre, bir kişi kartını aldığı ilk yıl aylık gelirinin iki katından, sonraki yıllarda ise dört katından fazla kredi kartı limitine sahip olamaz. Ancak uzun süredir bunun çok üstünde limitler var. Çünkü hükümet büyümek için tüketime göz yumdu” diye konuşuyor.

“Taksit sayısı düşürülür, temel gıdada KDV artırılır”

Seçim sonrasında başta elektronik ürünler olmak üzere ithal ürünlerde kredi kartı kullanımının tamamen kaldırılabileceğini ya da taksit imkanına son verilebileceğini ifade eden Evren Bolgün, şu görüşleri dile getiriyor:

“Mobilya ve beyaz eşyada da taksit sınırını üçe çekebilirler. En kritik düzenleme ise bahsettiğim kart limitlerinin aşağıya çekilmesi olur. Kredi kartlarına bu tür yeni sınırlar getirilirse, şirketlerin cirosu da vatandaşların harcaması da yarı yarıya düşer. Ayrıca KDV oranlarında, örneğin temel gıda maddelerinde Şubat 2022’de Cumhurbaşkanlığı kararıyla yüzde 1’e indirilen KDV oranı tekrar yüzde 8’e çıkarılabilir.”

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.