Erol Taşdelen
2020 : Bankalar anormal olan bu yılı unutamaz
Erol TAŞDELEN, Bankacılık Sektörü açısından kabus gibi geçen 2020 yılını ve 2021 yılına taşınan sorunların kaynağı ile Normalleşme sürecinin başarı şansı için dikkat edilmesi gereken konuları ele aldı.

Yayınlanma:
4 yıl önce|
Yazan:
Erol Taşdelen
2020 yılının son çeyreğinde Piyasalarda özellikle de Bankacılık sektöründe “NORMALLEŞME” kelimesi sık kullanan oldu da kimse ANORMAL olan neydi ki diye sorma gereği duymadı. O zaman Bankacılık açısında 2020 yılında ANORMAL olan neydi, Normalleşme ne anlama geliyor bir bakalım.
2020 Bankacılık Sektörü normal olmayan uygulamaların başlamasına hiçbir bankacının itiraz edeceğini düşünmüyorum. Anormal olması yaşanılan olağan üstü ortam yanında Banka ve Para Piyasasında Kamu otoritesinin yeni uygulamalardan da kaynaklandı. Sektörde 2020’yi anormal uygulamaları sıralayalım.
1. Kamu otoritesi uzun yıllardır arka planda kalırken 2020’de daha fazla ön plana çıktı.
Resmi Gazetenin 10 Şubat 2020’de 31035 sayılında yayınlanan Bankacılık Sektörünü direkt etkileyen BDDK Yönetmelik değişikliği ve TCMB Tebliğ ile birlikte Ücret ve Komisyonlardan Kredi masraflarına kadar bir takım düzenlemeler geldi. Bankaların aldığı 2400 adet olan Ücret ve Komisyon masrafları 51 adet ile sınırlandı. Ücret ve Komisyonlara sınırlamalar getirilerek üst sınırlar kondu. Sık sık benim de yazdığım önemli bir konu hakkında ilk defa ciddi bir düzenlemeler yapılarak şikayetlerin de önü alınmış oldu. Artık bankaya giren müşteri hangi hizmet için hangi masrafı ödeyeceği netleşti. Bu durum; Vatandaştan, Esnaftan, Sanayiciden bankaların aldığı keyfi Ücret ve Komisyonun da önünü almış oldu. Artık, bankalar için de lokantaya girdiğinde ne ödeyeceğini bilmeden yemek yeme devri kapanmış oldu. Yeni düzenlemede bankaların ciddi ücret ve komisyon kaybı yaşayacağı tahmin edilmekle birlikte 2. Çeyreğe somut olarak yansıdığı ve yılın ilk yarısında 4 milyar TL ücret ve komisyonlarda kayıp görüldü. 2019 yılındaki 106 milyar TL Ücret ve Komisyon gelirini yakalamaları çok zor. 2020 yıl sonu verileri yayınlandığında kaybın büyüklüğü de ortaya çıkacak. Normalleşme sürecinde bankaların baskısına rağmen bu alanda Kamu otoritesi henüz geri adım atmadı.
2. Kredi Takip süreleri 90 günden 180 güne çıktı, kredi yapılandırmalar teşvik edildi
Bankalar üç ay boyunca taksit ya da kredi ödeme tutarını ödemeyen Tüketici, Esnaf ve Sanayisi kredilerini yasal olarak takibe atıyorlardı. Fiili durumda Esnaf ve Sanayici kredilerini yapılandıran bankalar genelde Vatandaşın kredilerini takibe atıyorlardı. Covid-19 tedbirleri kapsamında Kredi Takip sürelerinin uzaması bankalara ciddi bir yük oluşturduğu gibi bu sürenin bitmesi ile takip rasyolarının da arttığını göreceğiz. BDDK verilerine göre 2020 Kasım ayında Takip Oranı % 3,97’ye kadar geriledi ama bu oranı sektörde bulunan hiç kimse gerçekçi bulmuyor. Zira, Takibe atılan Krediler 2020 yılı boyunca 150 milyar TL düzeyinde tutulurken, TBB – Türkiye Bankalar Birliği 2019 Ekim – 2020 Ekim arası 19,8 milyar TL Kredinin yapılandırdığını açıkladı. Hazine ve Maliye Bakanı 2021 Bütçe görüşmelerinde Bankaların sorunlu kredilerinin 533 milyar TL olduğunu açıkladı. Kısaca, Takibe atılan 150 milyar dışında sürekli yapılandırılarak yüzdürülen 383 milyar TL Tahsilat kabiliyeti düşük kredi var demektir. Toplam Bankalardaki Nakit Kredi 3,6 trilyon TL olduğu düşünüldüğünde tablo daha vahim oluyor; Banka kredilerinin % 14,50’si Sorunlu kredi demektir. Takibe atılan kredilerde Kamu Bankalarının Aralık ayında % 2,6 olarak açıklıyor. Yabancı Sermayeli bankalar % 5,8; Yerli Sermayeliler % 5,3 olduğu düşünüldüğünde Kamu bankalarının rasyolarının inandırıcılığı iyice azalıyor. Bazı sektörlerde batık kredi oranı kontrolden çıktı. Örneğin İnşaat sektöründe bir ara % 11’lere kadar çıktı neyse ki 2020 yazında zararına verilen konut kredileri ile % 9 düzeye indirilebildi.
3. 2019 Ekim ayında Kararname ile kurulan ve 2020’de yapılanmasını tamamlayan SEDDK – Sigortacılık, Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu kuruldu.
Yıllardır bankaların şikayet konusu olan keyfi sigorta şikayetleri BDDK tarafından banka ürünü olmadığı, Sigortaya Hazine’nin baktığı; nedeni ile şikayetler ortada kalıyordu. Bizin de sık sık gündeme getirdiğimiz bu tür şikayetler için artık bir muhatap oluşturuldu. Bu sayede Bankaların keyfi ( Kredi Limit Sigortası, Kredi Sigortası, Emekliye İşsizlik Sigortası, aracı olmayana geçici plaka uydurup taşıt sigortası gibi ) uygulamaları da kontrol altına alınacak. SEDDK’nın öncelikli olarak gurbetçi hesaplarından müşteri imzaları taklit edilerek yapılan yüklü miktarda BES sigortaların gerçekçi olup olmadığı ile işe başlar ise iyi olur. Özellikle kredi kullanan çiftçilere yapılan sigortaların haddi hesabı yok.
4. Aktif Rasyosu ( AR ) uygulaması başladı
2019 yılında Bankalar kredilerde sert frene basarak durma noktasına geldi. Zira, USD bazında 2019 yılında özellikle Yerli ve Yabancı sermayeli bankalar küçülme trendine girdi açığı Kamu Bankaları kapamaya çalışsa da Piyasaya kredilerde durma noktasına geldi. 2019 yılında Bankalar 46,6 milyar USD Mevduat artışına karşılık; Kredilerde sadece 6,6 milyar USD küçüldüğü ortaya çıkması şikayetlerin yersiz olmadığını ortaya çıkardığı gibi; Kamu otoritesini de ciddi rahatsız etti. Bankalar 2020 ilk iki ayında Piyasaya hızlı başlamasına rağmen özellikle 2020 Mart ayında Covid-19 sürecinin başlaması ile birlikte kredilerde tekrar sert bir fren yaptı. İlk şokun atlatılması ile birlikte TCMB diğer Merkez Bankaları gibi “Genişleyici Para Politikası” uygulamasına geçmesi ile birlikte Hazine’nin de desteği ile Kamu Bankaları aracılığı ile hızlı bir kredi genişleme stratejisine geçti. Özel ve Yabancı bankaların bu kredi büyüme sürecine uzak durunca Kamu Otoritesi de Aktif Rasyo (AR) formülü ile karşı hamle yaptı ve bu rasyonun altında kalan bankalara ceza uygulaması getirdi. Gönülsüz de olsa Yabancı ve Yerli Bankalar bu rasyoyu tutturmak için Piyasaya dönerek özellikle TL Kredi verme süreci yaşandı. Bu süreçte kredi faiz oranları da hızla düştüğü görüldü. Kamu otoritesi bu ortamda Karşılık Oranları ile de oynayarak bankların Piyasada tekrar zor ile de olsa aktif oyuncu olmaya teşvik etti. 2020 ile birlikte Aktif Rasyo (AR) da tarih oldu. Bankalar yeni Normalde Kredi verme iştahlarının artacağını düşünenler yılın ilk çeyreğinde yanıldıklarını görecek. Bankaların bol para dağıtmaları sona ereceği gibi kredilerde küçüleceğini tahmin temek zor değil. Hoş kredi faiz oranları %20-25 bandında yıla başlarken bu orandan kredi kullanan kaç firma krediyi geri ödeyebilir? Üstelik enflasyonist sürece girmişken ve Covid-19 sürecinin henüz kontrol altına alınmamışken.
5- Swap işlemlere sınırlamalar geldi
BDDK tarafından Şubat, Nisan ve Ağustos aylarında sık sık SWAP işlemler ile ilgili düzenlemeler uygulamaya kondu. Genelde spekülatif işlemler ve piyasa bozucu işlemler ile ilgili kısıtlamaya yönelik girişimleri bazı bankaları rahatsız etmesine rağmen kamu otoritesi geri adım atmadan kararlılık ile kararının arkasında durması bu alandaki işlemleri daralttığı gibi benzer mesajlar İngiltere merkezli finans kuruluşlarına da verildi. Hazine işlemlerinde engeller ile karşılaşan bankalar gönülsüz de olsa piyasaya dönmek zorunda kaldı. Sonuç mu; TCMB ve Kamu Bankalarının piyasaya döviz pompalayarak ellerindeki stokları bitirmeleri, kuru bastıracağım diye yabancıların düşük kurdan kaçmalarını sağlayan bir süreç izledik. Bunu gören Halkta elinde avucunda ne varsa olmayan da bankalardan kredi kullanarak 23 milyar USD’lık Altın aldı; 2019 sonunda vatandaşların mevduatındaki 139 milyar USD olan döviz tutarı da 28,2 milyar USD artarak 167,2 milyar USD seviyesine geldi. Bunlar bankalardaki tutarlar yastık altına alınan veya kasalara kaldırılan altın ve dövizler bu rakamlara dahil değil. Vatandaşım Dolarizasyon oranı tarihi rekor kırarak % 60’ları geçti.
6- Konut Kredi Faiz olanları % 0,64 oldu
İnşaat sektöründeki sıkışıklığa ve batık kredi oranının % 11‘lere çıkmasına çözüm bastırılan faiz oranları ile birlikte uzun vadeli konut kredi faiz oranlarının da düşürülerek zararına da olsa konut kredi faiz oranlarının aylık % 0,64 düzeye çekilmesi oldu. Uzun süreli stratejiler kısa süreli zararına taktiklere yenik düştü. Kamu bankaları Konuk kredi faiz oranlarını aylık % 0,64’e indirince yerli ve yabancı sermayeli bankalar da bu süreçten pay almaya çalıştı. Konut Piyasasına yaratılan psikolojik ortamda gelen ciddi bir hareketlilik geldi ve ilk altı ayda Konut Kredilerinin ivmesi ile zirveye ulaştığı Haziran ayında 190 bin konut satıldı. 2020 ilk altı ayda ise 624 bin konut satıldığı görüldü. Ortada satışlar iyi idi fakat ufak bir sorun vardı. Vatandaş 2. El konutu tercih ediyordu. Hoş bunda fırsatçı müteahhitlerin hızlı bir şekilde stok konut fiyatlarının da artırmasının etkisi vardı ama 2020 Haziran ayı sonunda görüldü ki satılan 624 bin konutun sadece 197 bini sıfır konuttu. Kampanya olmayan 2019 yılının ilk yarısında 206 bin sıfır konut satılırken; 2020 ilk yarısındaki faiz dopingine rağmen 197 bin konut satışı geçmiş yılların ilk yarı ortalamasının altında kaldığı görülünce 2. El konut faiz oranları artırıldı ama geç kalınmış konutu alan almıştı. Daha sonra da zaten bankaların konut kredilerine ayırdığı kaynak tükendi ve bir konut macerası da böylece son buldu. 2021 yılında maliyetlerden dolayı ucuz konutları da ucuz konut kredisini de unutun.
7. Banka ve Sigorta şirketlerine milyonlarca liralık Cezalar
2020 Ocak ayında QNBFinansbank Rekabet Kurulu’ndan 7.8 milyon TL’lık ceza yedi. Uzlaşma ile 5.8 milyon TL cezada el sıkıştılar. Temmuz ayı bankalara cezalar yaz yağmuru gibi geldi. AKBANK Korona Virüs kapsamında alınan tedbirlere aykırı işlemler yapması nedeni ile BDDK tarafından 155,5 milyon TL para cezası yedi. Temmuz ayında BDDK tarafından müşterilerden gelen şikayetler nedeni ile 7 bankaya toplam 204,6 milyon TL ceza verdi. Yine Temmuz sonunda BDDK tarafından 2 bankaya Aktif Rasyosu (AR) tutmadığı gerekçesi ile HSBC’ye 180 milyon TL; Albaraka Türk’e 20,6 milyon TL ceza verildi. Cezalar Bankalar ile sınırlı kalmadı. 2020 Ocak ayında Hazine ve Maliye Bakanlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğü Sigortacılık Kanununa aykırılık nedeni ile bir Bankaya 15 gün sigorta aracılık faaliyetini durdurup, 94 milyon TL ceza verdi. Başka bir bankaya sigortacılık faaliyetlerindeki uygunsuz işlemler nedeni ile 187,1 milyon TL ceza uygulandı. Bu cezalardan başka 2020 yılında 5 sigorta şirketine 2020 yılı içince çeşitli cezalar verildi. Neyse Normalleşme süreci ile birlikte bankalar da derin bir nefes aldı.
8. Rekabet Kurulu Baskını
2020 Ocak ayında Rekabet Kurumu Denetçileri yaklaşık 20 Banka Genel Müdürlüklerinde Üst Yöneticilere ait bilgisayarlar dataların yedeklerini aldı. Ne aradıklarını tahmin etmek zor değil. Piyasa bozucu yazışmalar; bankalar arası üst yönetici transferlerinde data hırsızlığı olup olmadığı ve mail hareketleri hiç kuşkusuz. İş Etik kuralları çerçevesinde çalışması gereken kurumların başında Bankalar geliyor. Benzer bir çalışmayı daha önce 12 bankaya yapmış ve milyonlarca lira cezalar kesmişti. Bu sefer işin para cezası ile sınırlı kalmayıp “basiretsiz tüccar” sıfatı ile üst yönetime yaptırımlar gelir ise şaşırmam. Rekabet Kurulu 19 aylık inceleme sonunda 2017’de 13 banka hakkında benzer suçlar ile inceleme yapmış, 8 bankaya ciddi para cezaları kesmişti. 2017 cezasındaki karar galen Rekabet Kurulunun sitesinde mevcut olup banka GMY’lerin “akşam buluşup bir kahve içelim, şu faizleri konuşalım” şeklinde Rekabet Bozucu diyalogları raporda yer almıştı. 2020’de bankalar bu tür muhabbetlere girdiğini sanmıyorum ama elinde banka dataları olan bazı kritik personelin karşılıklı transfer eden bankaların başları baya ağrıyacak gibi, yakında kokusu çıkar.
9. TCMB ve Kamu Bankaları Türev Piyasalarında daha fazla yer aldı.
Piyasaları kontrol altında tutmaya kararlı olan Kamu otoritesi TCMB ve Kamu Bankaları aracılığı ile Piyasa İşlemlerinde daha fazla rol oynamaya başladığı görüldü. Alışılmışın dışındaki bu durum bankaların da Kamu otoritesine karşı ters pozisyon alma ihtimaline karşı geri adım atmalarına neden oldu ve Türev ve Piyasa işlemlerinde işlem hacmini ister istemez daralmasına neden oldu.
2021 : Normalleşme Süreci Nasıl gidiyor
2020 yılının daha 3. Çeyreği bitmeden tüm bu yaşananları alt alta konduğunda bile 2020’nin diğer yıllardan farklı bir yıl olma, sektörde anormal bir durum olma özelliği taşıyordu. “Genişleme Para Politikasının” sonlanması ile birlikte 2020 son çeyreğinde sorunların üstüne gidilerek gerçekler ile yüzleşme dönemi geçirildi. Hazine ve Maliye Bakanı ile TCMB Başkanının değişmesi bu sürecin başlangıcı oldu. TÜİK Rakamlarının daha gerçekçi açıklanmaya başlaması ile birlikte enflasyon gibi rasyonlar kabullenilmiş oldu. TCMB Gösterge faizi % 15‘e sonra da %17‘ye çıkararak piyasaya göre gerçekçi politika izleyeceği sinyalini somutlaştırdı. Aktif Rasyo ( AR ) oranını önce düşürdü 2020 yıl sonunda da resmen kaldırılacağını açıkladı. SWAP işlemlerindeki sınırlamalarda gevşeme yaşandı. Piyasaya kısmen verilen Güven ve Swap işlemlerini etkisi ile döviz kurlarında düşme yaşandı ama vatandaş hala ikna olmuş değil ki dövizini bozmadığı gibi alma yönünde irade göstermeye başladı. Vatandaşa 2021 yılında bu Güven’i vermeden TL’ye dönmesini beklemeyin. Bu durum 2021’e sorun olarak kendini taşıdı. Vatandaşın bankalara borcu; 2019 sonunda 580 milyar TL iken % 40 artarak 2020 Aralık sonunda 816 milyar TL düzeyine çıktı. Pandemi sürecinde vatandaşın borcu katlanmıştı kısaca. Üstelik; 816 milyar TL’lık borcun, 384,9 milyar TL’lık kısmı İhtiyaç Kredisi, 141 milyar TL’lık kısmı Kredi Kart borcu. 2021’de bu borcun nasıl döneceği ise ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor. Kısaca Firmalar gibi Vatandaş da 2020 yılını borcu borç ile kapamış durumda. 2021 yılında ucuz kredi de yok; kredinin kendisi de yok. Bankaların 2021’de en önemli konusu Risk Yönetimi olacağı şimdiden belli oldu. 2000 ve 2008’deki gibi riskli gördükleri firmalardan ilk biz çıkalım salgını başlar ise piyasalarda domino etkisi yaparak kendi sonlarını hazırlarlar. Bu süreci nasıl yöneteceklerini hep birlikte göreceğiz.
Piyasalara “Güven” vermeden çözülemeyeceği de biliniyor. Önümüzdeki dönemde durgunluk, enflasyon, işsizlik, dolarizasyon, TCMB eksi rezervi, cari açık, bütçe açığı gibi ana sorunlarını Covid-19 tehdidi altında çözmemiz gereken sorunların başında geliyor ki bu bankalar için de ileriye yönelik ana stratejilerini oluşmasında belirleyici ana unsurlar olacaktır. Hangi bankanın bu süreci daha iyi yöneteceği ise Üst Yönetimin deneyim ve stratejisine bağlı olacaktır.
2021’in en önemli konusu hiç kuşkusuz; döviz satarak düşüremediğimiz kurları faiz artırarak belli bir istikrarda tutturabilecek miyiz? Dünyadaki ciddi para bolluğundan pay alabilecek koşulları sağlayabilecek miyiz? Ekonomi stratejisi kadar Siyasi, Askeri, Jeopolitik, Ekolojik Stratejiyi de yakından takip etmek gerekiyor.
Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Siyaset Bilimci
İlginizi Çekebilir
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 SON ÇEYREĞİNE NASIL GİRDİ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKA DOLANDIRICILIĞINDA GÜVENLİK AÇIĞI BÜYÜK, MAĞDURLAR ÇARESİZ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: BANKACILIK SEKTÖRÜ 2024 İLK YARI PERFORMANSI
-
Erol TAŞDELEN yazdı: AKBANK, GARANTİ BBVA, İŞBANK, YKB 2024 İLK ÇEYREK PERFORMANSLARI
-
HEPİMİZ DİJİTAL DOLANDICI OLARAK SUÇLANIP YARGILANABİLİRİZ
-
Erol TAŞDELEN yazdı: VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA ÇIRPINIYOR, BORÇ STRESİ BİRİKİYOR!
-
Erol TAŞDELEN yazdı: YILIN SON ÇEREĞİNE BANKACILIK SEKTÖRÜ VE 4 BÜYÜKLER NASIL GİRDİ?
Erol Taşdelen
İsrail-İran Savaşı: Tezler, Stratejiler, Dersler ve Uluslararası Kurumların Sınavı

Yayınlanma:
21 saat önce|
22/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Orta Doğu’da uzun süredir devam eden gerilimin adı haline gelen İsrail ve İran arasındaki çatışma, son dönemlerde doğrudan askeri karşılaşmalara evrilecek kadar tehlikeli bir boyut kazandı. Şam’daki İran diplomatik temsilciliğine düzenlenen İsrail saldırısı ve ardından İran’ın doğrudan misillemesiyle taraflar ilk kez bu kadar açık şekilde birbirini hedef aldı. Bu makalede, tarafların öne sürdüğü tezler, uyguladıkları stratejiler, bu çatışmalardan çıkarılması gereken dersler ve uluslararası kurumların bu süreçteki performansı değerlendirilmektedir.
1. Tarafların Tezleri
İsrail’in Tezleri
-
Meşru Müdafaa Hakkı: İsrail, İran’ın vekil unsurlar (Hizbullah, Hamas, Husiler) aracılığıyla İsrail’e saldırdığını savunmakta ve buna karşı doğrudan İran hedeflerine müdahaleyi meşru görüyor.
-
Nükleer Tehdit: İran’ın nükleer silah elde etme çabası, İsrail açısından kırmızı çizgi olarak görülüyor.
-
Bölgesel Kuşatma Algısı: İran’ın Suriye, Lübnan ve Gazze üzerinden İsrail’i kuşatma stratejisine karşı refleks geliştirildiği belirtiliyor.
İran’ın Tezleri
-
Filistin’e Destek: İsrail’in Filistin topraklarındaki uygulamalarını “işgal” olarak niteleyen İran, direniş hareketlerini desteklemenin meşru bir hak olduğunu savunuyor.
-
Bölgesel Savunma: İsrail ve ABD’nin kendisine karşı ittifaklar kurduğunu, bu durumun İran’ı savunmaya ittiğini öne sürüyor.
-
Diplomatik Saldırıya Misilleme: Şam’daki konsolosluğun vurulmasını doğrudan İran’a savaş ilanı olarak kabul ederek, misilleme hakkını kullandığını iddia etti.
2. Uygulanan Stratejiler
İsrail’in Stratejisi
-
Hedef Odaklı Operasyonlar: Vekil aktörler yerine İran’ın askeri ve nükleer altyapısına nokta operasyonlar yapıldı.
-
İstihbarat Gücü: Mossad ve askeri istihbaratla hedef tespiti konusunda üstünlük sağlandı.
-
ABD ile Koordinasyon: ABD’nin koşulsuz desteği ile uluslararası arenada yalnız kalmama stratejisi benimsendi.
İran’ın Stratejisi
-
Kontrollü Misilleme: 300’e yakın füze ve İHA ile doğrudan saldırı yapılmasına rağmen, geniş çaplı savaştan kaçınıldı.
-
Vekil Güçler Üzerinden Baskı: Hizbullah, Hamas ve Husiler vasıtasıyla İsrail’in farklı cephelerde meşgul edilmesi sağlandı.
-
Uluslararası Mesaj Verme: Sınırlı saldırıyla, caydırıcılık oluşturulmaya çalışıldı; ancak kriz büyümesin diye ölçülü kalındı.
3. Alınacak Dersler
Askeri ve Teknolojik Perspektiften
-
Hibrit Savaş Gerçekliği: Modern savaşlar, doğrudan değil, vekil aktörler ve teknolojik araçlar üzerinden yürütülüyor.
-
İHA ve Füze Savaşları: İran’ın İHA kullanımı, İsrail hava savunmasının sınırlarını gösterdi.
-
Caydırıcılığın Yeni Ölçütleri: Artık caydırıcılık sadece askeri üstünlükle değil, teknolojik ve diplomatik uyumla sağlanıyor.
Bölgesel ve Küresel Perspektiften
-
İttifaklar Yeni Döneme Giriyor: Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkeler açık pozisyon almaktan kaçındı, bu da bölgesel kartların yeniden karıldığını gösteriyor.
-
Enerji Güvenliği Riski: Hürmüz Boğazı gibi stratejik geçişlerin riski, küresel enerji piyasasını etkiledi.
-
Nükleer Tehdit Gündemde: İran’ın nükleer programı, yeniden diplomatik ve askeri çözüm arayışlarını tetikledi.
4. Uluslararası Kurumların Rolü
Birleşmiş Milletler (BM)
-
Yetersiz Kaldı. Güvenlik Konseyi tarafları sadece itidale çağırabildi; bağlayıcı adımlar atılamadı. ABD’nin vetosu İsrail lehine oldu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)
-
Sessizliğe Büründü. Konsolosluk saldırısı ve sivil kayıplar gibi ciddi meselelerde somut bir inceleme başlatılmadı.
Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları
-
Raporlar Yayınlandı ama Etkisizdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Af Örgütü gibi kurumlar çağrılar yaptı ancak diplomatik etki oluşturamadı.
İsrail ile İran arasındaki bu çatışma, klasik savaş paradigmasının dışına çıkan, hibrit ve vekil unsurlarla örülmüş yeni nesil çatışmalara örnek teşkil etmektedir. Teknolojinin, istihbaratın ve diplomatik koordinasyonun öne çıktığı bu yeni dönemde, uluslararası kurumlar mevcut refleksleriyle yetersiz kalmaktadır. Bu kriz, sadece İsrail ve İran için değil, tüm bölge ve dünya barışı açısından çok yönlü derslerle doludur.
Erol Taşdelen
Türkiye’de Ekmek Üretimi: Katkı Maddeleri, Genetik Müdahaleler ve Kimyasal İşlemler

Yayınlanma:
2 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Ekmek, binlerce yıldır sofraların temel besin kaynağıdır. Ancak günümüzde tüketilen ekmeklerin içeriği, üretim yöntemi ve hammaddeleri geçmişe kıyasla oldukça değişmiştir. Türkiye’de ekmek üretimi Tarım ve Orman Bakanlığı denetiminde yapılsa da, bazı katkı maddeleri ve endüstriyel yöntemler nedeniyle halk sağlığı açısından endişeler gündeme gelmektedir. Bu yazıda, Türkiye’deki ekmeklerde kullanılan katkı maddeleri, buğdayın genetik yapısıyla ilgili gelişmeler ve ekmek üretiminde uygulanan kimyasal işlemler ele alınacaktır.
1. Ekmeklere Katılan Maddeler Nelerdir?
Türkiye’de satılan ekmeklerin büyük bölümü, sadece un, su, maya ve tuzdan ibaret değildir. Özellikle endüstriyel üretimde yaygın şekilde katkı maddelerine başvurulmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:
-
Askorbik Asit (E300): Hamurun dayanıklılığını artırmak için kullanılır.
-
Emülgatörler (E471, E472): Hacim artırıcı ve yumuşatıcı etki sağlar.
-
Enzimler: (amilaz, proteaz gibi) Ekmek içi yumuşaklığını ve raf ömrünü artırır.
-
Şeker ve Glikoz Şurubu: Renk ve tat verici olarak kullanılır.
-
Soya Unu ve Süt Tozu: Kıvam ve besin değeri açısından katkı sağlar.
Bu katkılar sayesinde daha hacimli, daha parlak ve uzun süre bayatlamayan ekmekler üretilmektedir. Ancak bunların sürekli tüketimi, özellikle hassas bireylerde sindirim sorunlarına neden olabilir.
2. Buğdayın Genetiği ile Oynandı mı?
Türkiye’de GDO’lu (genetiği değiştirilmiş organizma) buğday üretimi yasaktır. Ancak bu, buğdayın tamamen doğal olduğu anlamına gelmez. Modern tarımda yaygın olan hibrit ve ıslah edilmiş buğday türleri, genetik müdahale olmaksızın yüksek verimli ve dayanıklı çeşitler oluşturmak amacıyla laboratuvar ortamında seçilmiştir.
Özellikle 1950 sonrası yaygınlaşan “cüce buğday” türleri, geleneksel buğdaylara göre daha kısa boylu, verimli ve glüten oranı yüksek çeşitlerdir. Bu tür buğdaylar, özellikle ekmeklik un üretiminde yaygın olarak kullanılmakta, ancak yüksek glüten içeriği nedeniyle sindirim sorunları ve gluten intoleransı gibi sağlık şikayetlerinde artışa neden olmaktadır.
3. Kimyasal İşlemler ve Endüstriyel Teknikler
Modern ekmek üretimi, geçmişin geleneksel yöntemlerinden oldukça uzaktır. Endüstriyel üretim süreçlerinde uygulanan bazı işlemler şunlardır:
-
Unun Beyazlatılması: Bazı ülkelerde (ve geçmişte Türkiye’de de) benzoil peroksit gibi kimyasallar kullanılmıştır. Günümüzde Türkiye’de bu tür kimyasalların kullanımı kısıtlıdır.
-
Hızlandırılmış Fermantasyon: Geleneksel ekmeklerde maya 6-8 saatlik uzun fermantasyonla çalışırken, fabrikasyon ekmeklerde bu süre 30-60 dakikaya kadar indirilebilmektedir. Bu da sindirimi zorlaştırabilir.
-
Yüksek Isı ve Kısa Süreli Pişirme: Raf ömrünü uzatmak ve üretimi hızlandırmak için yüksek ısıda kısa sürede pişirme yöntemleri tercih edilir. Bu, besin değerini azaltabilir.
-
Yumuşaklık İçin Katkılar: Raf ömrünü uzatmak ve bayatlamayı geciktirmek için kimyasal yumuşatıcılar, enzim karışımları ve katkı maddeleri kullanılır.
4. Halk Sağlığı ve Eleştiriler
-
Halk ekmek gibi kamu kurumlarının ürettiği ekmekler daha güvenli kabul edilse de, katkı maddesiz değildir.
-
Ucuz ekmek üretiminde kalitesiz un, fazla katkı maddesi ve hızlı üretim döngüsü nedeniyle sindirim sorunları ve sağlık riskleri artabilir.
-
Özellikle çocuklar, yaşlılar ve hassas bünyeli bireyler için bu katkıların uzun vadeli etkileri dikkatle incelenmelidir.
5. Daha Sağlıklı Ekmek Tüketimi İçin Öneriler
-
Ekşi mayalı ve uzun süre fermente edilmiş ekmekler tercih edilmelidir.
-
Tam buğday unu veya taş değirmende öğütülmüş un kullanılarak yapılan ürünler besin değeri açısından daha zengindir.
-
Katkı maddesi içermeyen, güvenilir butik fırınlardan ya da köy fırınlarından alışveriş yapılabilir.
-
Etiket okuma alışkanlığı geliştirilmelidir. “Un, su, maya, tuz” dışında çok sayıda içerik varsa uzak durulmalıdır.
Ekmek, basit bir besin gibi görünse de üretim sürecinde kullanılan maddeler ve buğdayın yapısal değişimleri nedeniyle sağlık üzerinde önemli etkiler oluşturabilir. Türkiye’de GDO’lu buğday kullanılmıyor olsa da, modern tarım ve endüstriyel üretim süreçleri buğdayın doğallığını tartışmalı hale getirmiştir. Katkı maddeleriyle raf ömrü uzatılmış, hacim artırılmış, estetik olarak cazip hale getirilmiş ekmekler, besin değerinden ve sindirim kolaylığından uzaklaşabilmektedir. Bu nedenle, bilinçli tüketici tercihi her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
Erol Taşdelen
Eşler Arasında Finansal İhanet: Aileyi Sessizce Yıkan Tehlike

Yayınlanma:
2 gün önce|
21/06/2025Yazan:
Erol Taşdelen
Aile içinde güven sadece duygusal sadakate değil, maddi şeffaflığa da dayanır. Ancak bazı çiftler arasında, dışarıdan görünmeyen ama ilişkinin temelini sarsan bir ihanet türü yaşanır: Finansal ihanet.
Bu yazıda finansal ihanetin ne olduğu, hangi biçimlerde ortaya çıktığı, aile üzerinde nasıl etkiler yarattığı ve nasıl önlenebileceği üzerinde duracağız.
Finansal İhanet Nedir?
Finansal ihanet, eşlerden birinin diğerinden gelir, borç, harcama ya da yatırım bilgilerini saklaması, mali kararlarda tek taraflı ve gizli hareket etmesi anlamına gelir. Bu davranış biçimi, evlilikteki güven bağını derinden sarsar ve duygusal sadakatsizlik kadar yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Finansal İhanetin Biçimleri
Finansal ihanet farklı şekillerde kendini gösterebilir:
-
Gizli kredi kartları: Eşten habersiz alınan ve yüksek harcamalara neden olan kartlar.
-
Gizli gelirler: Ek gelirlerin ya da primlerin gizlenmesi.
-
Gizli borçlar: Krediler, kefaletler ya da riskli borçların saklanması.
-
Kontrol dışı harcamalar: Pahalı alışverişlerin, kumar veya bağımlılık harcamalarının gizlenmesi.
-
Varlık saklama: Altın, döviz, borsa yatırımları gibi varlıkların eşten gizlenmesi.
Neden Yapılır?
Finansal ihanetin arkasında genellikle şu motivasyonlar yatar:
-
Güvensizlik: Eşin para yönetme becerisine güvenmeme.
-
Kontrol arzusu: Ekonomik gücü elinde tutma isteği.
-
Bireysel özgürlük arayışı: Bağımsız maddi hareket alanı oluşturma çabası.
-
Kötü alışkanlıklar: Kumar, alışveriş bağımlılığı gibi bağımlılıklar.
-
İletişim eksikliği: Maddi konularda yeterince konuşmama ve ortak dil kuramama.
Aile Üzerindeki Etkileri
Finansal ihanet sadece iki eş arasında değil, tüm aile üzerinde olumsuz etkilere neden olur:
1. Güven Krizi
Eşlerin birbirine olan güveni zedelenir. Duygusal uzaklaşma başlar.
2. Sürekli Tartışmalar
Harcamalar ve borçlar üzerine bitmeyen tartışmalar ortaya çıkar. İletişim bozulur.
3. Ekonomik Sarsıntı
Gizli borçlar ya da savurgan harcamalar aile bütçesini çökertir. Kredi notları düşebilir, icra süreçleri başlayabilir.
4. Çocukların Psikolojisi
Evdeki stresli ortam çocuklara da yansır. Güvensizlik ve kaygı gelişebilir.
5. Boşanma Riski
Finansal ihanet birçok boşanma davasında gerekçe olarak gösterilir. Özellikle tekrar eden vakalar ilişkiyi kurtarılamaz hale getirebilir.
Nasıl Önlenir?
✅ Şeffaf Finansal İletişim Kurun
Harcamalar, gelirler ve borçlar hakkında açık konuşulmalı. Aile bütçesi birlikte yapılmalı.
✅ Ortak Hesap ve Bilgilendirme
Erişimi her iki tarafın da sağladığı ortak hesaplar kullanılmalı. Gizli işlem yapılmamalı.
✅ Finansal Danışmanlık
Profesyonel destekle aile bütçesi yeniden düzenlenebilir.
✅ Evlilik Terapisi
Güven kaybı büyükse, ilişkisel destek alınmalı.
✅ Finansal Eğitim
İki taraf da bütçe yapmayı, tasarrufu ve yatırım bilincini geliştirmeli.
Finansal ihanet, evliliklerde görünmeyen ama en yıkıcı krizlerden biridir. Güveni ve ekonomik düzeni sarsarak aile birliğini tehdit eder. Bu nedenle çiftler, maddi konularda dürüstlük ve açıklık ilkesini temel prensip haline getirmelidir.
Unutulmamalı ki, bir evliliği sadece aşk değil; ekonomik sadakat de ayakta tutar.
FARK YARATANLAR
FARK YARATANLAR
KATEGORİ
- ALTIN – DÖVİZ – KRIPTO PARA (844)
- BANKA ANALİZLERİ (139)
- BANKA HABERLERİ (3.141)
- BASINDA BİZ (60)
- BORSA (450)
- CEO PERFORMANSLARI (36)
- EKONOMİ (2.852)
- GÜNCEL (3.217)
- GÜNDEM (3.194)
- RÖPORTAJLAR (48)
- SİGORTA (133)
- ŞİRKETLER (2.245)
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK (475)
- VİDEO Vitrini (19)
- YAZARLAR (1.054)
- Ali Coşkun (23)
- Arif Öztan (7)
- Ayşe Muzaffer Sunguroğlu (7)
- ChatGPT (26)
- Dr. Abbas Karakaya (64)
- Erden Armağan Er (45)
- Erol Taşdelen (569)
- Gizem Taşdelen (7)
- Gülbeyaz Gergün (63)
- Kemal Emirhan Mendi (1)
- Murat Şenol (26)
- Mustafa Akpınar (41)
- Onur ÇELİK (34)
- Prof. Dr. Binhan Elif Yılmaz (80)
- Serhat Can (7)
- Süleyman Çembertaş (16)
- Tungay Dere (18)
- Uğur Durak (33)
- Zuhal KARABULUT (5)
YAZARLAR

Aşırı Düşünmenin Zararları: Zihni Tutsak Eden Sessiz Tehlike

Yapay Zekâ Müşteri Temsilcileri Şivenizle Konuşacak

Yapı Kredi emeklilere 27 bin liraya varan nakit promosyon sunuyor

GAZİANTEP OSB’de 5 günde 7 firma Konkordato aldı

HÜRMÜZ BOĞAZI KAPANIRSA NE OLUR?

İsrail-İran Savaşı: Tezler, Stratejiler, Dersler ve Uluslararası Kurumların Sınavı

Trump: ABD’nin saldırıları İran’ın nükleer tesislerini yok etti

UŞAK’ın en köklü Market Zinciri EGEŞOK Konkordato aldı

Siyasi Gerginlik Ekonomiyi Geriyor: Reel Sektör Nefes Alamıyor!

Dolandırıcılık Davasında Şok Rapor: Banka Kusurlu!

KİL VE BENTONİT TESİSLER NE İŞE YARAR?

Tennis Istanbul Open 2025 Şirketler Arası Tenis Turnuvası başladı

DENİZBANK: Bir GMY istifası daha!

Kriz mi Dediniz? Yeni Başlangıçlar İçin En Doğru Zaman!
- Son dakika: Süper Loto çekilişi sonuçları belli oldu! 22 Haziran 2025 Pazar akşamı Süper Loto bilet sonucu sorgulama ekranı! 22/06/2025
- Son dakika: Bugünkü Şans Topu çekilişi sonuçları belli oldu! 22 Haziran 2025 Şans Topu bilet sonucu sorgulama ekranı! 22/06/2025
- ASGARİ ÜCRET ZAMMI SON DAKİKA: Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Asgari ücret ara zammı ne kadar olacak? 22/06/2025
- SON DAKİKA ÇILGIN SAYISAL LOTO SONUÇLARI 21 HAZİRAN 2025 | 377.594.169 TL büyük ikramiyeli Çılgın Sayısal Loto sonuçları nasıl öğrenilir? 22/06/2025
- Bakan Kurum açıkladı: Deprem konutları teslimatında 250 bini aştık, asrın imar seferberliği hızla sürüyor 21/06/2025
- Bakan Bayraktar: Enerji sektörümüz oldukça güçlü ve dayanıklı durumda 21/06/2025
- Borsada en çok kazandıran ve kaybettiren hisseler belli oldu 21/06/2025
- Altın ABD-İran gerilimiyle yükseldi 23/06/2025
- Trump: Rejim İran'ı tekrar büyük yapmıyorsa neden rejim değişikliği olmasın? 23/06/2025
- Ekonomi ve siyaset gündemi - 23 Haziran 2025 23/06/2025
- Resmi Gazete'de bugün (23.06.2025) 22/06/2025
- Rusya’nın BM Temsilcisi: ABD Pandora’nın kutusunu açtı 22/06/2025
- BM: ABD’nin saldırısı bölge için tehlikeli bir dönüm noktası 22/06/2025
- İran’dan ABD’ye misilleme kararı 22/06/2025
ALTIN – DÖVİZ
BORSA
KRIPTO PARA PİYASASI
Popüler
-
GÜNDEM4 yıl önce
Sedat Peker’in bahsettiği otel: Günlüğü 106 bin TL
-
GÜNCEL2 yıl önce
Zara Ve Mango’ya Üretim Yapın Tekstil Devi Konkordato Talep Etti
-
BANKA HABERLERİ2 yıl önce
TCMB Başkanı için ismi geçen GAYE ERKAN First Republic Bank’tan ayrılma süreci
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
AKBANK çöktü : Dijital Bankacılık sorumlusu GMY CİVELEK ortada yok!
-
BANKA HABERLERİ4 yıl önce
HSBC terbiyesizliği : “Sabancı alana “AKBANK bedava”
-
BANKA ANALİZLERİ3 yıl önce
YILIN İLK YARISINDA İŞBANK RAKİPSİZ LİDER AKBANK SONUNCU SIRADAN KURTULAMIYOR
-
GÜNDEM2 yıl önce
Bankacılığı bırakıp eskortluk yapmaya başladı: Haftalık kazancı dudak uçuklattı