Connect with us

BANKA HABERLERİ

Banka Takip Dosyalarında Süreçler Kısalabilir

Banka takip dosya sayısında adeta patlama var. Süreçin uzaması ise adaletin gecikmesine neden oluyor.

Yayınlanma:

|

Banka Takip dosyalarında süreçler kısalabilir
Türkiye genelinde, İcra dosyaları 21 milyon adeti geçti. Bankaların takipteki kredileri 15 Kasım 2019 itibarıyla % 5,45’i bulmuş durumda ve toplam Takip tutarı 140,6 milyar TL’ye ulaştı. Dolar karşılığı 24,5 milyar USD düzeyinde. Bunun 20,6 milyar TL’lık kısmı Bireysel Krediler ve Bireysel Kredi Kartları. Zaman zaman bu dataları paylaşıyoruz, Bankaların, TBB’nin, BDDK’nın Kamuya açık bilgileri bunlar gizli değil. Bunlara Bankaların sadece 2019 yılı içinde Varlık Şirketlerine sattığı 6 milyar TL’ye yakın batık krediler dahil değil.
Batık Kredilerin Varlık Şirketlerine veya Fona devri çözüm mü?
Takipteki Kredilerin buralara ulaşması hali ile Mahkemelerin de iş yükünü ciddi artırıyor. Bankalar kendi İş Süreçlerini hızlandırdı ama dosyalar Takibe atılıp Mahkeme sürecine geçince işler o kadar da umdukları gibi hızlı yürümüyor maalesef. O nedenle yıllarca uğraşıp üzerine karşılık ayırmaktansa özellikle teminatsız olan Bireysel Kredi dosyaları başta olmak üzere Varlık Şirketlerine Problemli kredilerin ortalama % 5 değerine devir yapılıyor. Varlık Şirketlerine dosyanın devir edilmesi  veya Büyük Şirketlerin batıklarını Fonda toplamak, Mahkemelerin iş yükünü azaltmıyor maalesef. Davalar aynen devam ediyor.
Mahkemelerdeki İş süreçlerini kısaltmak için “Bankacı Bilirkişi” olarak kendi gözlem, deneyimlerimi ve önerilerimi paylaşmak isterim :
İcra Dosyaları çok eksik

İstisnasız Bankaların takip kararı verip İcra takibi başlattıkları hemen hemen tüm dosyalar  sanki  Mahkemeler evrak tamamlama memurluğuymuş gibi eksik evrak dolu.  Oysa davayı açıyorsan “alacaklı olduğunu kanıtlayacak” tüm evrakları koymaz zorundasın. Çoğu İcra Dosyalarında sadece ihbarname ve Dava Ödeme Emri başvurusu var. “Nasılsa karşı taraf itiraz edecek İcra Müdürlükleri İcra talebini durdurup yargılama süreci Tüketici, Ticari ya da Asliye Hukuk Mahkemelerine gidecek” diye bir önyargı oturmuş durumda Türkiye’de. İcra Müdürlükleri de bu borç neye göre, hangi koşullarda verilmiş icra talebi doğru mu diye sorgulamıyor ve direkt İcra işlemlerini başlatıyor ta ki borçlu gözüken taraf itiraz edene kadar. İtiraz ettiğinde İcra otomatik duruyor nasılsa. Borçlunun, “borcum yok ya da borç hesaplamaya itiraz ediyorum” diye adi bir dilekçe beyanı vermesi İcrayı durdurmak için yeterli.
İcra Dosyaları eksik de Dava dosyaları çok mu tam
İcra Dosyalarına itiraz ile asıl dava sürecine borç kanıtlama sürecine geçiliyor. Burada kısmen evraklar tam olmasına rağmen ciddi eksiklikler var. En önemli eksiklikler.
Özellikle Ticari Kredilerde, Genel Kredi Sözleşmesi ( GKS / GKT ) gibi evraklar ya yok ya da sadece son imzalı sayfalar var. Bunu böyle koyan Banka avukatlarında demek ki  sözleşmenin maddelerinin hiç önemi yok. Oysa her banka da ciddi farklıklar olduğu gibi aynı bankanın farklı zamanlarda alınmış sözleşmeler bile farklı çoğu zaman.
Ödeme Planı ve Kredileri detaylı gösteren evraklar yok ( Kredi ana para, ödeme planı, kredi kullanım faiz oranı, kredi gecikme / temerrüt faiz oranı .. vs ). Mahkeme o borcu nasıl kontrol edecek o evraklar olmadan, borç miktarını ve faiz oranlarını nasıl belirleyecek davacının hiç düşündüğü yok. O davalar ilk dosya ile devam etse ömür boyu sürer kimse içinden çıkamaz.
Tabi dosyada ihtarname başvuru süreçlerini gösteren ne zaman tebliğ edildiği ile ilgili evrak da eksik çoğu dosyada. Karar verici Mahkeme üyeleri işin içinden çıkmaları çok zor. Hali ile iş Bilirkişilere geliyor.
Bilirkişiler süreci hızlandıracak ama dosyayı evrakları tam olsa
Mahkeme üyeleri tabi işin içinden çıkması mümkün değil. Bir defa yeni yeni krediler çıkıyor. Bankacılar bile o kredi koşullarını takip edemezken Mahkeme üyeleri nasıl takip etsin. KGF Kredileri, KOSGEB Kredileri, İvme Kredileri, Teşvikli Krediler, EXİMBANK Kredileri derken say da say. Örnek mi verelim; Banka KGF Kredisi vermiş firma ödememiş takip sonrası KGF  kefil olduğu için borcu kapanmış, Davalı Firma vekili Borçlu müşteri mahkemeye dilekçe veriyor “Bankaya borcum kalmadı ki dava kapansın bankanın menfaati kalmadı” diye. Kendine göre haklı. Oysa bilmiyor ki , KGF Protokolünde Borcu KGF Kapasa bile Kredi takip işlemlerini krediyi Borçlu ödeyene kadar dava sürecini Banka takip edecek” diye madde var. KGF’nın binlerce dava dosyasını takip edecek altyapısı yok ki, haklı olarak o görevi Bankalara vermiş. Batık kredilerini KGF’ye çakan bankaların çoğu bile bu durumdan haberi yoktu herhalde. Türkiye’de bazı işler başa gelince anlaşılır.  Tabi kimse imzaladığı sözleşmeyi okumadığı için düz mantık ile hareket ediyor sonra da komik duruma düşüyorlar. Bireysel Kredilerde bile onlarca çeşit var. Evraklar bir şekilde tamamlanıyor. En önemli evraklar tabi ki takibe konu olan kredilerin kullanım koşulları ile ilgili. Bilirkişi sadece takip sonrası (Kredinin Kat sonrası ) değil, Bankanın doğru faiz hesaplama yapıp yapmadığını da kontrol ediyor. Durum bu iken “kredi ile ilgili evrak olmadan” nasıl kontrol yapacak. Demek ki neymiş Bankalar / Banka vekilleri avukatlar bir defa dava dosyası evraklarını tam ve eksiksiz vermeleri gerekiyormuş. Tabi başta banka ile Banka Avukatlık bürosu arasında ciddi bir kopukluk var. Ya Banka evrakları eksik iletiyor ya da Avukatlık büroları iş yoğunluğundan evrakları  eksik dosyaya ekliyor. Yoksa Kredi Sözleşmelerin tamamını koymak yerine sadece son sayfayı koymalarını nasıl açıklayacağız. Evraklar tam olur ise en az 6 ay önce biter dava. Yoksa evrak tamamlamak için uğraşıp durursunuz. Mevcut durumda her kredinin ayrı bir hikayesi var.
Bilirkişiler ne yapıyor
Bilirkişiler normalde kendine gelen Dava dosyasındaki evraklara bakıp inceleyip raporu hazırlaması lazım ama iş öyle olmuyor, zira dosya evraklar o kadar eksik ki normalde o dosyaları “evraklar tamamlansın” diye mahkemeye iade edilmesi gerekir.  Zaman zaman da ediliyor zaten. Ama Bilirkişiler iyi niyetlerinden dolayı  banka şubelerine gidip eksik evrak tamamlamakla geçiriyor zamanının önemli bir kısmı. İşin hoş kısmı, bir şubeye gidip “Mahkeme Tarafından Bilirkişi atandığınızı” söyleyip evrak istediğinizde özellikle yeni acemi personelin panik hali sanki o krediyi kendileri vermemiş sanki siz gizli bir şey istiyorsunuz. Arkadaş “bilirkişi sizin evrak tamamlama memurunuz” değil ki keyfine istemiyor zaten kredi ile ilgili o evrakları dosyaya Davacı taraf olmanız nedeni ile koymanız gerekirdi zamanında. “Yok bir Banka Avukatına soralım, yok Genel Müdürlükten isteyelim” gibi bir şeyler mırıldanıp duruluyor genelde. Bilirkişinin o anda Mahkemeyi Temsil ettiğinin bile bilincinde değil çoğu Bankacı. Çözüm mü : Basit! “Banka davalarında Davacı taraf dosyada olması gereken tüm evrakları dosyaya koyma zorunluluğu sistemi getirilmeli ve bazı evraklar olmadan dava mahkemece kabul dahi edilmemeli”. Belki mahkemelerde “DAVA ÖN BAŞVURU KABUL MEKANİZMASI” oluşturulmalı. Bizdeki sistem davayı açalım “belgeleri zamanla nasılsa tamamlarız” üzerine kurulu bu durumda dava dosyalarında iş süreçlerinin uzamasına ve kısa sürede sonuçlanmaması önünde en büyük engel gördüğüm kadar. Bu cinayet davası değil ki delilleri sonra koyasın İş Davası “Borç / Alacak davası” sonuçta evraklar nasıl eksik olur. Bir Standart olmaz ise olur. Yani Türkiye’de İş Davaları açılma evrak talebinde bir standart yok. Düz bir dilekçe ile davayı açıyorsunuz, sonrada “dava niye bitmiyor” diye dövünüyorsunuz.
Fazla gereksiz evrak da başa bela
Özellikle Ticari Kredilerde BDDK henüz net ve açık bir şekilde bazı Standartları belirlemiş değil ve bu durum Mahkeme aşamasında ciddi sorunlara neden oluyor. Örnekleyelim: Bizdeki Ticari Genel Kredi Sözleşmeler “doğmuş doğacak borçları” kapsıyor. Ticari Kredi Kefillerin yarısından çoğu imza anında kullanılan kredi ile sorumluluğunun sınırlı olduğunu sanıyor. Öyle davalar var ki : Vatandaş devrettiği firması beş yıl sonra  yeni ortaklar tarafından batırılmış, kendisine önceden imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine dayanarak ihtarname gelince “ne oluyor” diyor ve ”yeni kredilerden de sorumlu olduğunu”  o zaman anlıyor. Zira hiçbir bankacı “Ticari Kredilerde kefaletinin bitmesi için bankaya bir dilekçe veya Noterden Bir ihtar göndereceksin” diye kendinin uyarmamış.  Çözüm çok basıt son yıllarda el yazısı ile “müşterek borçlu müteselsil kefil olarak şu kadar TL veya USD’ye kefilim” diye yazdırıyor ya bankalar devamında ”Bankaya aksini bildirmediğim sürece doğmuş, doğacak borçlardan da sorumluluğum devam eder” ibaresini ekleme zorunlu olsun ki en azından kefillik imzası atan vatandaşın aklında kalsın veya bildirmediği sürece kefaletinin devam ettiğini bilsin. BDDK mutlaka bu konuyu da zorunlu hale getirmesi gerekir. Firmaya devre sonunda 3 ayda bir ekstre gidiyor ise mutlaka kefillere de gitmeli. Zaten kefil olan birini banka niçin uyarmaz veya BDDK bununla ilgili düzenleme yapmaz akıl alır gibi değil.
Temerrüt Faiz hesabı başa bela
Sorunlar çok ve uzun ama asıl yazının amacı olan Temerrüt Faiz hesaplama konusu. Konu o kadar önemli ki hemen hemen tüm banka kredi dosyalarında sorun çıkıyor. Karışıklık nereden kaynaklanıyor denince ilk başta Bankadan kaynaklanıyor. Zira banka takip dosyası yaratırken, Canlı kredilerde kullanılan Akdi faiz oranımız şu, gecikme / temerrüt faiz oranımız bu diye oran belirtmesi gerekirken hiçbir dosyada bu ayrıntıyı belirtmiyor. Öyle olunca da Avukatlık büroları kendi tecrübelerine göre hesaplamalar yapıyor. Genel de en çok yapılan hata Akdi / cari faizi dikkate almadan Temerrüt faizlerin Genel Kredi Sözleşmesine göre hesaplanması.  Hemen hemen tüm Genel Kredi Sözleşmelerinde Temerrüt Faiz Hesaplama başlığı altında, ”Temerrüt Faiz Bankanın o yıl içinde TCMB’ye bildirdiği en yüksek faiz oranının % 30 ( bazen % 50 ) fazlası ile hesaplanması ile bulunur” gibi bir madde vardır. Veya müşteriye o yıl içinde uygulanan faiz oranlarından en yüksek olanın % 30 ( bazen % 50, bazen % 100 ) fazlası ile hesaplanmasından bulunur” yazar.   Bazen öyle dosyalar var ki müşteriden 2-3 adet Genel Kredi sözleşmesi alınmış birinde % 30 birinde % 50 yazıyor.  Mahkeme ya da Bilirkişi hangisini esas alacak “en son alınan veya kredi aşamasında alınan Genel Kredi Sözleşmesi”  esas alınsın diyemeyiz zira tüm banka ticari sözleşmeler “doğmuş doğacak borçları kapsıyor” maddesi var. Buyurun çıkın işin içinden, hangisine göre hesaplarsanız hesaplayın illa ki bir tarafı mağdur yapıyorsunuz. Standart yok çünkü. Bu durumda Serbest Piyasa Koşulları ile belirlenir mantığı yürütülmemeli ve acil standart belirlenmeli.
Her Kredide Genel Kredi Sözleşmesindeki temerrüt Faiz uygulanmaz
Genel Kredi Sözleşmesini Temerrüt Faiz ile ilgili sık yapılan hata bunun ne zaman uygulanacağının net olmaması. Normalde bu madde, tabi ki kullanılacak, Dava konusu olan Kredide akde bağlanmış bir kredi yok ise o zaman kullanılmalı. Örneğin. Teminat mektubu nakde dönmüş burada başta nakdi kredi faiz sözleşmesi yok belli değil, o zaman Temerrüt Faiz oranın Genel Kredi Sözleşmesindeki işletilebilir. Veya dava konusu ücret, komisyon, sigorta prim alacağı gibi direkt kredinin kendisi olmadığı davalarda bu uygulanır. Yoksa “Nakdi Kredi kullanımda oran belli ile artık hesaplamalar o oran üzerinden yapılmalıdır” diye netleşmeli konu.  BDDK’nın acilen bu konuya da açıklık getirmesi gerekir.
Ortada akit edilmiş bir sözleşme varken nasıl Genel Kredi Sözleşmesine bakarız
Bazı Bilirkişiler ve Mahkemeler ortada hiç Banka ile borçlu ( müşteri ) arasında  akdi sözleşme yokmuş gibi Genel Kredi Sözleşmesindeki  TCMB’ye bildirilen en yüksek kredi faizden gecikme / Temerrüt faiz hesabı yapıyor”. Oysa bu hem yanlış hem de eksik. Zira o zaman bir standart belirlenmeli. BDDK’nın acil çözmesi gereken konulardan biri budur. Ortada Taksitli, Spor, BCH, Kredi Kartı, KMH  vb  faiz oranları belli bir kredi var ise takip durumda buradaki faiz oranları belli. Genel Kredi Sözleşmesine dönülemez ortada uzlaşılan sözleşmeye bağlanmış bir faiz oranı var çünkü. Gecikme / Temerrüt faiz de bu oran üzerinden olmalı. BDDK da tam bunun altını çizmeli tekrar ki davalar uzamasın bilirkişi ve Mahkemelerde iş süreçleri kısalsın. Hatta bu kredilerde gecikme /  Temerrüt  durumda Bankanın hangi faiz oranını uygulayacağı tam olarak kredi kullanımında belli olması gerekir. Çoğu dosyada bu belli iken bile Banka vekilleri Kredi Sözleşmesi üzerinden hesaplamalar yapıyor maalesef. Kredi Kartlarında ve KMH hesaplarda bu oturdu artık her ekstrede nerede ise yazıyor. Ticari Kredilerin diğerlerinde de aynı uygulama olmalı. Dijital çağdayız. Her ay mail ile Bankaların firmaya kredilerinin durumu ekstre ve akit faiz oranları ile temerrüt durumda uygulanacak faiz oranın bildirme zorunluluğu getirilmeli. BDDK’nın bu basıl uygulama kuralı getirmesi davalarda süreçleri yarı yarıya azaltır.
Düzeltilmesi gereken iş süreçleri çok fazla ama dava sürelerinin hızlanması için yukarıda altını çizdiği 2-3 konuda iş süreçlerinin çok acil çözülmesi gerekiyor. Bu basit düzenlemeler ile davaları uzatan karışıklıklar ortadan kalkacaktır.
Sorunları tespit edip ortada bırakmıyoruz, çözümleri de öneriyoruz. Ne kadar az mağdur yaratılırsa süreçler ne kadar hızlanır ise sistem de o kadar hızlı ilerler yoksa bu dijital çağda tozlu dosyaların tozunu yutmaya davam ederiz.

Erol TAŞDELEN
Siyaset Bilimci, Ekonomist
İzmir Bölge Bankacı Bilirkişi

BANKA HABERLERİ

Garanti BBVA CEO Baştuğ: “Kredi kartlarına sınırlama getirilmeli”

Geçen yıl krediler yüzde 50 artarken, kredi kartlarında bunun üç katına varan artışlar olduğunu dile getiren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, tüketimin sakinleşmesi için kredi kartlarına ilişkin adım atılması gerektiğini söyledi. Yıl sonunda enflasyonun baz etkisiyle yüzde 45’e gerileyeceğini belirten Baştuğ, asıl mücadelenin bundan sonra başlayacağını ifade etti.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Ülkedeki en büyük sorunun enflasyon olduğunu söyleyen Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, enflasyonun dizginlenmesi ve tüketimin yavaşlaması için kredi kartlarına sınırlama getirilmesi gerektiğini savundu.

Geçen yıl krediler yüzde 50 artarken, kredi kartlarında bunun üç katına varan artışlar olduğuna da değinen Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, kredi kartı faizlerinin çok düşük kaldığını ve herkesin bu kanala yüklendiğini söyledi. Bu yıl ise 2023’e göre büyüme hızının yavaşladığını ancak yine de kredi kartlarıyla alakalı büyümenin önüne geçecek bir şeylerin yapılması gerektiğini belirten Baştuğ, “Geçen yılın büyümesi tüketimden geldi. Çılgınca bir tüketim yapıldı. Bunun baskılanması, düşmesi lazım. Ülke olarak tüketimle ilgili olarak sakinleşmemiz lazım, daha az tüketmemiz ve büyümeyi başka kaynaklardan elde etmemiz lazım” dedi.

Parasal sıkılaşma politikaları gereği bireysel kredilerde bankaların yüzde 2 büyüme sınırı olduğunu hatırlatan Baştuğ, “Bankalar bireysel kredilerde bu sınırı aşmaları halinde ciddi cezalar ödüyorlar, bu nedenle de aşmamaya özen gösteriyorlar. Bu yıl kredi talebi artsa bile yükselmiş faizle bu baskılanacaktır bireysel taraf için. Tüzel taraf için de benzer bir dünya var, orada da belli sınırlar var. Ortalama enflasyonun yüzde 54-55 seviyesinde biteceğini düşünürsek onun çok altında bir kredi büyümesiyle yılı tamamlarız diye düşünüyorum. Buradan herkes nasibini alacak. Ama hâlâ kredi kartlarıyla alakalı büyümenin önüne geçecek bir şeylerin yapılması gerektiği düşünüyor ve bekliyoruz” dedi.

“Kredi talebi Döviz cinsine kaydı”

Kurda öngörülebilirlik artınca kredi talebinin döviz cinsinden kredilere doğru kaydığını belirten Recep Baştuğ, “Bu talebin kayma nedenlerinden birisi de TL kredilerdeki yüksek faiz oranları. Türk bankaları döviz cinsinden kredi vermeyi, Türk şirketleri de döviz cinsinden kredi kullanmayı öğrendiler. Şu an verilen kredilerin doğru yerlere gittiğini düşünüyorum. Eskisi gibi kurun artışıyla herhangi bir sıkıntı yaratacak bir durum yok. Banka sermayeleri çok güçlü. Topladığımız para sattığımız paradan daha az. Bu trend devam ederse TL miktarı artacaktır. Bankalar kazandıkları parayla eleştirirler. Bankanın amacı kârı ile sermayesini enflasyona ezdirmemektir. Bankaların üzerindeki yük şu anda kârlılıkta kendini gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

20 milyar dolarlık döviz girişi oldu

Seçimden sonra dışarıdan 20 milyar doları bulan bir döviz girişi olduğunu, bireylerin yatırım tercihlerinde de artan oranda TL’leşme gözlemlediklerini söyleyen Recep Baştuğ, “Şu anda gelen paralar yatırım için gelen paralar değil. Onun biraz daha vakti var. En büyük miktar swapla gelen para, ikinci büyük para Türk eurobondlarına geldi. Sonrasında TL Hazine bonolarına ve Borsaya geldi. Rakam her geçen gün artıyor” dedi.

bloomberght

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Akbank ve İGE işbirliğiyle “İhracatçı Kadın KOBİ”lere destek

Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, “Kadın girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştırarak sürdürülebilir büyümelerini desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Akbank, çözümleriyle kadın KOBİ’lerin yanında olmaya devam ediyor.

Bankadan yapılan açıklamaya göre, Akbank, İhracatı Geliştirme AŞ (İGE) işbirliğiyle hayata geçirdiği ‘İGE-Akbank İhracatta Kadını Destekleme Paketi’yle teminat yaratmakta zorluk yaşayan ‘İhracatçı Kadın KOBİ’lere, yüzde 80 İGE kefalet desteğiyle ihracat taahhütlü 7.5 milyon liraya kadar vadeli kredi sunuyor.

Paketten ortaklık paylarının asgari yüzde 51’i kadınlara ait olan firmalar, yönetim kurulu tarafından atanan genel müdürün kadın olduğu veya yönetim kurulu üyelerinin asgari yüzde 20’si kadınlardan oluşan anonim şirketler, temsil ve yönetme yetkisine sahip ortaklardan birinin kadın olduğu veya genel kurul tarafından atanan genel müdürü kadın olan limited şirketler veya başvuru tarihi itibarıyla geçerli işletmenin kadın girişimci olduğunu gösterir TSE onaylı TSE K 645 belgesine sahip firmalar yararlanabiliyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Akbank KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Bülent Oğuz, banka olarak kadın KOBİ’lerin finansal sağlığını desteklemek ve büyüme potansiyellerini artırmak için birçok ürün ve hizmet sunduklarını belirterek, kadın KOBİ’lerin işlerini geleceğe taşımalarında yanlarında yer aldıklarını aktardı.

Son 2 yılda finansal ve finansal olmayan ürün ve hizmetleriyle kadın KOBİ müşteri sayısını yüzde 50 artırdıklarını kaydeden Oğuz, ‘Kadın girişimcilere sunduğumuz kredi bakiyesini 4 katına çıkardık. İGE iş birliğinde sunduğumuz ‘İGE-Akbank İhracatta Kadını Destekleme Paketi’ de ihracatçı Kadın KOBİ’lerimizin teminat sıkıntılarına çözüm sunarak büyümelerine, uluslararası pazarda rekabet güçlerinin artmasına ve aynı zamanda ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlamalarına olanak tanıyacak. Akbank olarak, kadın girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştırarak sürdürülebilir büyümelerini desteklemeye devam edeceğiz.’ ifadelerini kullandı.

İhracatı Geliştirme AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Kasım Akdeniz ise öz kaynaklarıyla ihracatçılara verdikleri kefaletler sayesinde bankaların ihracata daha fazla kredi kullandırmasını sağladıklarını kaydederek, ”İGE-Akbank İhracatta Kadını Destekleme Paketi’ ile de emeğiyle ekonomiye ve yarınlara değer katan kadın ihracatçılarımızın finansmana erişimini kolaylaştırma yolunda attığımız kararlı adımlara bir yenisini ekliyoruz. Kadın ihracatçıların ekonomik kalkınma ve üretime olan katkılarının artırılması için Akbank ile yaptığımız bu iş birliğinin önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğine inanıyoruz.’ açıklamasında bulundu.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

QNB Finansbank’tan 500 milyon dolarlık ilk sürdürülebilir eurobond ihracı

QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, “İlk sürdürülebilir eurobond ihracımız olma özelliğini taşıyan 500 milyon dolar tutarındaki ihracımızı başarıyla gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

QNB Finansbank, uluslararası piyasalarda 500 milyon dolarlık ilk sürdürülebilir eurobond ihracını gerçekleştirdi.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, yurt dışı yerleşik yatırımcılara yönelik 5 yıl vadeli yapılan ihraca dünyanın farklı bölgelerindeki 100’ün üzerinde yatırımcıdan, ihraç tutarının 3,5 katından fazla talep geldi. 1,8 milyar doları aşan taleple işlemin getiri oranı yüzde 7,375, kupon oranı ise yüzde 7,250 olarak belirlendi.

Gerçekleştirilen ihraçla QNB Finansbank, Türk bankaları arasında 2015’den bu yana 5 yıl vadeli, ABD hazine bonosuna en yakın getiri oranıyla borçlanan banka oldu. Aynı zamanda banka, Eylül 2021’den bu yana Türk bankacılık sektöründe gerçekleştirilen ihraçlar arasında en düşük borçlanma oranına sahip ihraca da imza attı.

Eurobond ihracından elde edilecek kaynağın ‘QNB Grup Sürdürülebilir Finans ve Ürün Çerçevesi’ kapsamında yer alan ve uygunluk kriterlerini karşılayan Yenilenebilir Enerji, Temiz Ulaşım ve Temel Hizmetlere Erişim başta olmak üzere yeşil ve sosyal projelerde kullanılması hedefleniyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen QNB Finansbank Genel Müdürü Ömür Tan, ihracın kendi içinde birçok başarıları ve ilkleri kapsadığının altını çizerek, ilk sürdürülebilir eurobond ihraçları ile dünyanın geleceğini korumaya olan taahhütlerini güçlendirdiklerini belirtti.

Tan, elde edilen bu kaynağı, düşük karbonlu ekonomiye geçişi ve sosyal kalkınmayı destekleyecek projelerin finansmanına yönlendireceklerini vurgulayarak, ‘Bu işlem özelinde gelen yoğun ilgi ile beraber son dönemlerdeki en düşük borçlanma oranına sahip eurobond ihracını gerçekleştirdik. İşlemde gerçekleşen borçlanma faiz marjı Türkiye’nin uluslararası derecelendirme kuruluşlarınca yatırım yapılabilir seviyede olduğu zamanlardaki oranlar seviyesinde. Bu sonuç, global piyasalarda Türkiye ekonomisine ve QNB Finansbank’a duyulan güvenin önemli bir göstergesi.’ ifadelerini kullandı.

Bankacılık faaliyetlerinde sürdürülebilirlik konusunda öncü olmayı ilke edinen bir banka olduklarını ve bu kapsamda tüm iş süreçlerini ve stratejilerini ‘Dünyayla1’ vizyonu altında bütünleştirerek, sürdürülebilirlik odaklı, güçlü ve kapsayıcı bir yapı oluşturduklarını vurgulayan Tan, şunları kaydetti:

‘İlk sürdürülebilir eurobond ihracımız olma özelliğini taşıyan 500 milyon dolar tutarındaki ihracımızı başarıyla gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz. QNB Finansbank olarak bankacılıktan doğan etki alanımız ve dönüştürücü gücümüzün farkındalığıyla hareket ediyoruz. Bu doğrultuda sürdürülebilir eurobond ihracımızla elde edilen kaynağı, çevreci ve sosyal yatırımlara yönlendirerek, öncelikle kendimizden başlattığımız değişim ve dönüşüm yolculuğunda müşterilerimiz ve tüm paydaşlarımızı destekleyerek uzun vadede sürdürülebilir kalkınma amaçlarının ulaşılmasına katkı sağlamayı hedefliyoruz.’

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.