ADALET VE SAĞLIK: Sağlık Ormanları, Sağlık Parkları
Abbas Karakaya İstanbul’daki çarpık kentleşme sonucu elde kalan bir avuç yeşil alanın korunması için mücadelesine devam ediyor. Karakaya’nın önerileri İnsan odaklı : Sağlık Ormanları, Sağlık Parkları.
kamu kaynaklarının yanlış kullanılarak kamunun zarara uğratıldığını projede sorumluluğu, imzası bulunanlardan bu zararın bedelinin yasal yollardan alınması gerek olduğunu yazdıydım. Projesi ve şişirilmiş ihalesi Kadir Topbaş zamanında yapılmış bu çılgın proje mahkemelik olmuş, kapsadığı 370 dönümlük nitelikli ormana zarar da vermiştir. Projenin her metrekaresi rant gözetilerek kurgulanmış, aynı havzada daha geniş bir rantçı müdahaleler manzumesinin başlangıç ayağıdır. Halkın ihtiyaçlarından, taleplerinden doğmuş bir proje değildir.
Doğal seyir tepesinde Seyir Kulesi olmaz
İstanbul’un çok bilinen, bir sürü seyir tepesi vardır. Mesela, Çamlıca, Piyer (Pierre) Loti, Dragos, Aydos tepeleri gibi. Ancak hiçbirinde Çekmekule projesinde olduğu gibi, zaten tepe olan, insanın görüşünü artıran bir alanda, yani seyir tepesinin üstüne dikilmiş bir kule yoktur. Evet, bu örnek verdiğim tepelerde bir takım tesisler vardır. Ancak hiçbirinde, anlaşılması ve anlamlandırılması bu denli güç olan, adına seyir kulesi denilen garip yapı yoktur. Ağaçlar kesilip altına beton dökülerek Çekmeköy Seyir tepesinin üstüne dikilmiş 50 metre boyunda, 15 metre çapındaki bu kule, çelik kafes rantçı bir uyanıklığın ürünü değilse, neyin ürünüdür? Olayın saçmalığını ve israfın boyutlarını anlamak için yerinde görmeli, projedeki mevzubahis tepenin kaos hali özellikle görülmeli.
Çekmeköylü doğal yapısı bozularak çocuklarımıza bırakılmamalı
Peki, Çekmeköylü için burasının anlamı nedir? Çekmeköy’ü için burası fiziksel ve ruhsal sağlığı için geldiği bir yerdir. Burada aradığı ve bulduğu temiz havadır, sessizliktir, doğadır, doğallıktır. Araba gürültüsünden uzak oluşudur. Ve Çekmeköylü buranın böyle kalmasını, ormanın korunmasını istemektedir ( şüphesiz ormanın derlenip toparlanması, çöp, güvenlik gibi el atılması gereken sorunları vardır ). Ormanların böyle kullanılmasının -yani en alt düzeyde müdahale, tesislere boğmadan, tesislerle bozmadan- önemi, değeri gittikçe anlaşılmaktadır. İnsanlar ranta dayalı, kötü, plansız kent hayatından; betondan, asfalttan, araba dumanı ve gürültüsünden bıkmışlardır. Kent içinde kalmış böyle vahalara ihtiyaç duymaktadırlar. Çocuklarımızın doğayla tanışması ancak böyle, doğallığı korunmuş ortamlarda olabilir. Plastik oyun gruplarıyla doldurulmuş ormanlarda değil.
Pandemi süreci doğanın önemini daha da ortaya çıkardı
Covid-19 salgını ormanlar gibi temiz hava deposu yerlerin kıymetini, sağlığımız için ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Dahası, Türkiye’deki obezite ve diyabet hastalıklarının yaygınlığı düşünülünce insanlarımız daha çok harekete ihtiyacı olduğu da ortadır. Dolayısıyla, insanlarımız artık daha fazla, hareket etmenin, yürümenin, koşmanın özendirildiği, örneğin Polonezköy Tabiat Parkı gibi parklara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu örnekten yola çıkarak, adını koymak gerekirse, insanlarımızın ihtiyacı olan Sağlık Ormanları, Sağlık Parklarıdır.
Ormanlar Ticarileştirilemez
Ormanı bir ticarethane olarak göre zihniyetin ürünü tesislere, otoparklara, piknik platformlarına, orman manzaralı pide, et lokantalarına ihtiyacı yoktur. Eti, pideyi, pastayı her yerde bulabilir, yiyebilirsiniz. Ama orman ve temiz havada yürüyüşü, sağlığı değil. Bu tür rant tesislerini savunanlar, e canım, ne zararı var, insanlar bu alana gezmek, dolaşmak için de gelebilirler, diyebilir. Ancak bir yeri nasıl kurguladığınız, bir yere verdiğiniz isim insanlardaki beklentileri, oradaki davranışlarını da şekillendirir. Lokanta, kafe, otoparklarla doldurulmuş bir alana gelirken insanın aklında en çok yeme, içme olacaktır; yürüyüş, hareket çok daha sonra, belki de hiç gelmeyecektir.
Çekmeköylü isteklerinde hemfikir
Aslında, 10 Kasım 2020’de açılışı yapılan Atatürk Kent Ormanı hakkındaki belgesel;
Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB yönetiminin ormanların kullanımında insanlar için hareket etmeyi özendiren, ormanın başka canlıların da yaşadığını unutmayan bir anlayıştan hareket ettiklerini gösteriyor. Semt sakinlerinin görüşleriyle olgunlaştırılmış bu anlayışı Çekmeköy Ormanlarının bu kısmında da hayata geçirmekte sıra şimdi. Hangi siyasi görüşten olursa olsun Çekmeköylü bunu istiyor. Yaptığımız saha çalışmaları ve gözlemlerimiz Çekmeköylü buranın ranta açılıp yok edilerek değil, doğallığı korunarak gelecek nesillere de aktarılmasından yana.
“Ben yaptım oldu” dönemi bitmeye mahkum
Ancak bu iş, tepedeki seyir kulesi saçmalığından kurtulmakla başlamalı. Uzaktan bakınca, ağaçlarının üstünden de görünen bu çirkin çıkıntının kaldırılmasının çok önemli mesajı da olacaktır: “Ben yaptım oldu” anlayışı, halkın parasını hortumlayan rantçı zihniyet bitiyor, bu zihniyeti İstanbul’da da, Çekmeköy’de de bitiriyoruz. O çelik yığını oradan kaldırıldığında insanlar Türkiye’de gerçekten bir şeylerin değiştiğini inanmaya başlayacaklar. Bunun siyasi getirisi de büyük olacaktır. Çünkü insanlar hazır. Çünkü insanlar nefes almak istiyorlar.
Dönüş hazırlıkları içindeyiz
Geldiğimizde aldıklarımızı
Elden çıkarma derdinde
Su, gaz, elektrik,
Kapatma, son kira, depozito
Banka hesapları, kaç bavul...
Havaalanına nasıl gideriz
...
Ulaş hiç oralı değil
Aklı fikri hala oyunda
Anlamıyor çocuklar
Büyüklerin telaşını
Bugün tıraş oldu
Sanki saçı burada uzayacak
Ülkesine yakışıklı gitsinmiş
Annesinin açıklaması bu
Ne çok şeyi düşünüyor aynı anda
Bunca işin arasında anneler, kadınlar
Onun için mi ayaklarının altına
Serdik diyorlar da cenneti
Cehennemi neden yaşatırlar bu dünyada
Ulaş da bilmiyor bunu, ben de
Abbas K. Çölgeçici23 Haziran 2023, Cuma, Bloomington
Bırakıp gitmek zor Ağaçları, denizi Sabahı, yıldızları Bir de sessizliği (ölünce o da kalmayacak) O zaman neden her gün Güneşi görmeden madenlerde Kim için çalışıyoruz otuz üç kuruşa
DEVRİME
Yürüyünce yollar kısalıyor Ama yürüyünce, Arabayla değil. Yürüyebileceğini hatırlıyor insan Yollardan, sokaklardan gidiliyor Yürüyerek ama arabayla değil Devrime
ÖZTANITIM
İyi derecede yalnızca bilirim Ağaçlarla konuşurum Sevmek dokunmak değil, sarılmaktır Sarılırım suya ve ağaçlara
KÖTÜ
İyilerin yanında durduğun söylenirdi, Çaldık kapını, ırmaklar yükseldi Toprak yarıldı, deniz çekildi Deprem yerle bir etti evlerimizi Şimdi biz depremde ölenler, tanrım Hepimiz mi kötüydük?
Notice: date_default_timezone_set(): Timezone ID 'UTC+3' is invalid in /home/maviatlas/public_html/wp-content/plugins/notice-bar-old/inc/frontend/front-notice-bar.php on line 27