Erol TAŞDELEN, bankacılık sektörünün sanal dünyasından yola çıkarak, açıklanan karlılıklarının ne kadar gerçekçi olduğunu, Sendikasyon kredilerinin niçin 15-20 ülkeden 30-40 bankadan zar zor denkleştirildiğini yazdı. Sektörü “GERÇEKLER ile yüzleşmeye” davet etti.
Erol TAŞDELEN, bankacılık sektörünün sanal dünyasından yola çıkarak, açıklanan karlılıklarının ne kadar gerçekçi olduğunu, Sendikasyon kredilerinin niçin 15-20 ülkeden 30-40 bankadan zar zor denkleştirildiğini yazdı. Sektörü “GERÇEKLER ile yüzleşmeye” davet etti.
Son on yılda bankaların ana reklam konusu “sanal ürünler” üzerinden oldu. Müşteri datalarını çaldırmaları, bilgileri taşeron firmalara elleri ile vermeleri, POS ve Kredi Kartı aracılığı ile dolandırılmaları bile Sanal ortam söylemlerini, Dijitalleşme vurgusunu durdurmadı. Eski tecrübeli kadrolarını “maliyeti yüksek” diye bozuk para gibi harcama gerekçelerindeki ( kapı arkasındaki ) söylem buydu. Pandemi sürecinde bile reklamlara dikkat edin hepsi Dijitalleşme üzerine. Personel çıkarma yasağı kalksın abartısız 10 bin bankacı işsiz kalacak. Başta Körfez sermayeli büyük banka personeli İKALE yöntemi ile “biz çıkarmadık kendisi istifa etti” desinler diye istifayı nasıl cazip hale getirelim diye büyük çaba içindeler. Şark kurnazlığı lafı rafa kalktı. Bazıları mahkemede kazanacakları tazminatı peşin veriyor, bazıları ek bir yıl sigorta vaat ediyor. Üst yönetim ödemeleri havalarda uçuşurken, bazı bankaların Net Kardan daha fazla üst yöneticilerine ödeme yaparken, tasarruf denince ilk akıllarına gelen şube kapama ve personel çıkarma oluyor.
Sendikasyon Kredilerinde “Gerçekler” ile yüzleşmeye var mısınız ?
Sermeye yeterlilik rasyosu, Aktif Karlılk, Özkaynak karlılığı kağıt üzerinde hepsi yerli yerinde. Olması gerekenin üzerinde. Ya gerçekler? Son yıllarda Sekdikasyon kredilerde bir noktaya dikkat ediyor musunuz? Çok değil 4-5 yıl önce bankalar açıklama yapılıyordu. “Bir saat dolmadan 1 milyar USD Sendikasyon kredisi bulduk” diye. Ya 2018-20 döneminde? Bankaların Sendikasyon Kredi açıklamasına dikkat edin! Borç bulsunlar diye 5-10 bankaya yetki veriyorlar. O bankalar 20-30 ülke dolaşıyor, 30-40 yatırımcıdan zor parayı denkleştiriyor. O da eski vadesi gelmiş Sendikasyon Kredileri. Düşünün önceden 2-3 arkadaşınızdan borç alıp ay sonunu getiren memur şimdi aynı parayı 30-40 arkadaşında zar zor denkleştiriyor. Üstelik para bulduğuna seviniyor. Bunu bile reklam haline getirip övünüyorlar ya “helal olsun” ne diyeyim şapka çıkarılır.
Gelelim zurnanız zırt dediği yere : NET KARLILIK !
Bankalar, 2020 yılının Ekim sonunda yani 2020 / 10 ayda 2019 Net Karlılığını yakaladı. Ne güzel. Üstelik 2019 sonunda 150,7 milyar TL olan Takipteki alacaklar sadece 1,1 milyar TL arttı. 2020’de 10 ayda 50 milyar TL kar 7,82 TL/USD’den 6,4 milyar USD yani. Göze ve kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Peki ya gerçekler! Bir defa Kredi Takip hacim ve oranları gerçekçi değil. Gerçekçi olmaması yapay olarak bastırılmasından kaynaklı. TBB – Türkiye Bankalar Birliği, 2019 Ekim – 2020 Ekim arası bir yılda 19,8 milyar TL‘lık kredinin bankalarca yapılandırıldığını açıkladı. Yapılandırma olmasa takip tutarı 170 milyar TL‘yi aşacağının itirafıdır da bu aynı zamanda. 2019 yılında 8 milyar TL‘lık Takipteki Alacaklarını ortalama % 4,7 değerine Varlık Şirketlerine sattılar. Buradaki etik olmayan ilişkileri konuyu dağıtmamak için başka yazıya bırakalım. Takip süreleri Pandemi süreç gerekçe gösterilerek 90 günden 180 güne çıkarıldı. Kısaca, Kredi alan firma 6 ay hiç ödeme yapmaz ise veya yapılandırma olmaz ise ancak o zaman kredi takibe gidecek. Dünyada başka örneği yok ama; örneğin KGF ödeme yapmak için bankaların müşterisinden “yapılandırma istemiyorum” diye yazı alınırsa takibe atabildiler ve KGF’den paralarını alabildiler. Yani yeter ki müşteri “kredim takibe gitmesin” desin. Ne kadar Zombi Firma biriktiğini bilen yok. Şimdi anladınız mı son bir yılda nasıl olup da Takip tutarı sadece 1,1 milyar TL artışta kaldığını.
Son on yılda Net Karlılık ve Takipler ne oldu
Son on yılda Bankaların Toplam Net karlılığı 379,8 milyar TL. Buna karşılık 151,8 milyar TL Krediyi takibe atmışlar. Üstelik bu 151,8 milyar TL takip sürecinde tahsilatlar düşüldükten sonra kalan takip bakiyeleri. Yakın ve Ön İzlemede takip ettikleri yapılandırdıkları kredi ise TCMB Raporlarına göre 360 milyar TL düzeyinde. Oranlanır ise on yıldaki net karın ( 379,8 milyar TL ) % 40‘ına denk gelen kısım ( 151,8 milyar TL ) Takibe gitmiş durumda. Hadi pozitif düşünelim KARDAN ZARAR ETTİLER diyelim. Ya yüzdürülen Zombi Firmaları ne yapacağız. 360 milyar TL, on yıllık net karlılığın %95‘ine denk geliyor. 360 milyar TL’lık Öz izlemede, yakın izlemede takip edilen bir kısmı ödemesiz dönemler konularak yapılandırılıp yüzdürülen krediler ( zombi firmalar) sözde günlük, haftalık, aylık faiz geliri yaratıyor. Ortada faiz tahsilatı yok ama bilançoda bu firmalardan elde edilen faiz geliri de yazıyor. Çünkü, zombi firmalar ödeme yapmıyor ama faiz ödüyormuş gibi bilançoda faiz geliri dolayısı ile bankaya karlılık yaratıyor. Sanal ortamda yüzdürülen 360 milyon TL’lık sorunlu kredinin faiz gelirini siz hesaplayın. Yıllık gelir buhar oluyor. Bilmem anlatabildim mi. Banka üst yönetimlerine verilen primlere niçin itiraz ettiğimi anlamışsınız artık. Ortada banka üst yönetimleri primlere boğacak başarı hikayesi yok aslında. Eskilerin dediği gibi on yılda gelinen nokta EL ELDE BAŞ BAŞTA. Laf aramızda bu deyimleri Yabancı Yatırımcılar anlamasın diye kasıtlı kullanıyorum. Tabi Takipler ( 151 milyar TL ) ile yüzdürülen ( 360 milyar TL ) Toplam Sorunlu Krediler olan 510 milyar TL’yi Net Kar ile kıyaslayıp morali bozmayayım o zaman iş DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN‘e dönüyor. Toplu sorunlu kredilere girmeyelim, çünkü takip kredilerin üzerine yüzdürülen kredileri koyunca 510 milyar TL yapıyor. Bu arada sektörün şu an Toplam Nakdi kredisi 3,6 Trilyon TL.
Gözde sorun yok gözlük yanlış
Acı ama, Net Tablo bu. Bu bilgiler gizli değil. Herkesin bildiği bilgiler. Bunu normal vatandaş olarak ben görüyorum da Yabancı Yatırımcı görmüyor mu sanıyorsunuz. Bankalar bilmiyor mu sanıyorsunuz. Rating firmaları farkında değil mi? Aslında gözler görüyor da gören göze şişe dibi gibi camı olan gözlükleri takarsanız göremezsiniz. Görebilmeniz için tavsiyem önce gören gözü görünmez yapan gözlükleri çıkarıp atın. Yoksa kendiniz kandırıp durursunuz. Çözüm yerine çözümsüzlük girdabı içinde kıvranıp durursunuz. Yazıyı uzatmamak ve moralleri daha da bozmamak için bu rakamları USD’ye çevirip ya da Enflasyondan arındırıp hesaplamaya kalkmayalım, işte o zaman ortada ne Sermaye Yeterliliğiniz kalır, ne Aktif Karlılığınız ne de Özkaynak karlılığınız. Bırakın aldığınız primleri CEO’su değişmeyen banka kalmaz. Bazı bankalarda ne işe yaradığı belli olmayan yirmiden fazla GMY var mesela. Bu yazıyı banka Sermayedarlarının okumasını çok isterim. Ortada yanlış kurgulanan, yanlış giden bir hikaye var. Kafayı kuma gömenlere kolay gelsin.
Baştaki soruya dönelim Vaziyet-ı Umumiye bu durumdayken, şimdi anladınız mı bankalar niçin 2-3 bankadan değil de 30-40 bankadan zor para denkleştirdiklerini. Kapı kapı borç para arıyorlar haberleri yok. Banka özeline girip de CEO’ların uykusunu kaçırmayayım, onu da banka sermayedarları yapsın. Hazır normalleşme sürecine girmişken, gereksiz olan gözlükleri atıp sağlıklı gözler ile sektöre bakmanın zamanı gelmedi mi? Yoksa bu hikayenin sonu iyi bitmez.
Erol TAŞDELEN -Ekonomist, www.bankavitrini.com yazarı
Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik iş birliği, önemli bir finansal adımla daha da derinleşti. Çin Halk Bankası (People’s Bank of China – PBoC), ICBC Turkey Bank Anonim Şirketi’ni Türkiye’deki resmi Renminbi (RMB – Çin Yuanı) Takas Bankası olarak yetkilendirdiğini resmen duyurdu. Bu karar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Çin Halk Bankası arasında imzalanan İş Birliği Mutabakat Muhtırası kapsamında hayata geçirildi.
Gelişme, Çin’in devlet televizyonu CCTV ile birlikte Hong Kong özerk bölgesinde yayın yapan Phoenix Channel tarafından da geniş şekilde duyuruldu. Bu durum, sadece Türkiye için değil, Çin için de stratejik öneme sahip bir açılım olarak görülüyor.
Kararın Ekonomik ve Stratejik Önemi
Türkiye, dış ticaretinde Çin ile olan parasal işlemlerde artık Çin Yuanı (RMB) kullanımını kolaylaştıracak bir altyapıya kavuşmuş oldu. ICBC Turkey üzerinden yürütülecek takas işlemleri sayesinde; bankacılık sisteminde Çin Yuanı cinsinden hesap açılması, ödeme yapılması ve finansal işlemlerin doğrudan gerçekleştirilmesi mümkün hale gelecek.
Bu durum, hem firmaların döviz kuru riskini azaltacak hem de dolar gibi üçüncü para birimlerine olan bağımlılığı ortadan kaldıracak.
Neler Değişecek?
Dış Ticaret Kolaylaşacak: Türkiye ile Çin arasında yapılan ithalat ve ihracatta, doğrudan Yuan kullanımı devreye girecek. Bu da işlemlerde zaman ve maliyet avantajı sağlayacak.
Kur Riski Azalacak: İşletmeler, dolar ya da euro üzerinden kur farkı riskine maruz kalmadan RMB üzerinden işlem yapabilecek.
Bankacılıkta Yeni Dönem: Türk bankacılık sektörü için Çin finans sistemiyle daha entegre bir yapı oluşacak. RMB cinsinden kredi, mevduat ve yatırım ürünleri sunulabilecek.
TCMB’nin Rezerv Çeşitlenmesi: TCMB’nin rezervlerinde Çin Yuanı’nın daha aktif kullanımı söz konusu olabilecek.
Türkiye’nin Çok Kutuplu Ekonomik Politikalarına Uyumlu Adım
Türkiye’nin son yıllarda sürdürdüğü çok yönlü dış ticaret ve para politikası kapsamında, dolar ve euro dışında alternatif rezerv para birimleriyle işlem yapabilme kapasitesi önemli bir hedef olarak öne çıkıyor. Bu gelişme, Çin’in “Kuşak ve Yol” (Belt and Road) projesiyle uyumlu şekilde, Türkiye’yi Asya merkezli finansal sistemlere daha yakın konuma getiriyor.
Tablo: Bu Adımın Türkiye’ye Etkileri
Etki Alanı
Olası Sonuçlar
Dış Ticaret
Yuan ile ödeme imkânı, daha düşük işlem maliyetleri
Bankacılık
RMB bazlı finansal ürünlerin önü açıldı
Kur Riski
Üçüncü para birimi riskleri azalıyor
Rezerv Politikası
TCMB’nin rezerv çeşitliliği artabilir
Strateji
Çin ile ekonomik yakınlaşma güçleniyor
Sadece Bankacılık Adımı Değil, Jeoekonomik Pozisyon
ICBC Turkey’nin resmi takas bankası olarak yetkilendirilmesi, sadece teknik bir bankacılık kararı değil; aynı zamanda jeoekonomik bir tercih olarak da okunmalıdır. Türkiye’nin, Batı finans sisteminin dışında Çin gibi alternatif sistemlerle iş birliğini artırması, küresel ekonomik sistemdeki denge arayışının bir parçasıdır.
Bu gelişme, yalnızca dış ticaretin kolaylaşmasına değil, aynı zamanda Çin ile stratejik iş birliğinin yeni bir seviyeye taşınmasına da olanak sağlayacaktır.
📌 Yayın Notu: Bu makale bankavitrini.com için hazırlanmıştır. Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
Krediye verilmeyen kaynaklar devlet tahvillerine yönlendirildi.
Bu sayede:
Hazine, risksiz ve ucuz borçlanma imkânı buldu.
Ancak bankalar faiz riski taşıyan menkul kıymetleri bilançolarında tutmak zorunda kaldı.
KMO’daki düşüş, finansal istikrar için olumlu olsa da, reel sektöre verilen desteğin azalması, ekonomik büyümeyi sınırlandırmaktadır. Bu ikilem, Türkiye’nin kredi sistemi ile tasarruf yapısı arasındaki dengesizliğin yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Dezenflasyon sürecinde piyasadaki talebi azaltmak, kamu finansmanını sağlamak ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla uygulandı.
DenizBank, Dünya Çiftçiler Günü’nü Tarıma Özel Kampanyalarla Kutluyor
Tarımın finansmanı ve çiftçinin üretiminin devamlılığı için çalışan DenizBank, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü, Üretici Kart ile yapılan alışverişlerde nakit avans fırsatı ve toplamda altı aya varan vade avantajı gibi çiftçinin hayatını kolaylaştıran kampanyalarla kutluyor.
DenizBank,tarımın finansmanı için geliştirilmiş yenilikçi ürünü Üretici Kart ile MobilDeniz üzerinden 1 ay faizsiz 25.000 TL nakit avans imkânının yanı sıra, anlaşmalı iş yerlerinden yapılan alışverişlerde Mayıs sonuna kadar geçerli 5 aya varan vade avantajı sunuyor. Ayrıca çiftçiler, MobilDeniz uygulaması aracılığıyla banka şubesine gitmeden, doğrudan bayiden 4 milyon TL’ye kadar traktör kredisi başvurusunda bulunabiliyor.
“Çiftçilerimiz ülkemizin geleceğidir”
DenizBank KOBİ Bankacılığı, Tarım Bankacılığı ve Kamu Finansmanı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Engin Eskiduman, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “DenizBank olarak çiftçilerimizin ülkemiz ve geleceğimiz için taşıdığı değeri biliyor; üretim güçlerini desteklemeyi öncelikli görevimiz kabul ediyoruz. Bu özel günde de, tüm şubelerimizde onlarla bir araya geliyor, ziraat odalarımızla etkinlikler düzenleyerek Dünya Çiftçiler Günü’nü coşkuyla kutluyoruz. Bugün itibarıyla 300 tarım şubemizde, çoğunluğu ziraat mühendisi ve çiftçi ailelerinin çocuklarından oluşan 1500 kişilik ekibimizle sahadayız; tüm ihtiyaçlarında üreticilerimizin yanında olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de, ülkemizin her köşesinde, özellikle kırsal bölgelerde üretimin sürekliliğini sağlamak amacıyla gerekli finansal desteği sağlamak üzere kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz. Emekleriyle tarımı ayakta tutan tüm çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü içtenlikle kutluyor, verdikleri emek için teşekkürlerimizi sunuyoruz.”