Erden Armağan ER, takipçileri borsalardaki “yemlemeye” karşı uyarıyor. Tıpkı daha önce dövizdeki oyunlarda uyardığı gibi. GameOVER’den yola çıkarak GÜMÜŞ üzerine kurgulanan senaryo ve “Z Kuşağını” neleri tecrübe edeceğini kaleme aldı.
Son 10 gündür dünyada ve tabii ki ülkemizde bir “Game Stop” furyasıdır esip duruyor. “Digital İsyan”, “Wall Street’e İsyan”, “Organize İsyan” gibi başlıklarla bu konu irdeleniyor, araştırılıyor ve açıkçası kanımca da pazarlanıyor. İsterseniz konunun ne olduğunu biraz detaylandırıp neler döndüğünü açıklamaya çalışalım. Olay ABD Borsalarında işlem gören ve bilgisayar oyun konsolları satan bir firma olan GAME STOP hisselerinde yaşandı. Şirketin 450 mağazasını kapatacağını ve milyonlarca dolar zarar edeceğini öngören “Hedge Fonlar” ki başta Melvin Capitalve Citron Research olmak üzere hisseyi “Açığa Satış” yaparak 6 ABD Dolarına kadar düşürmüşler. Ancak “Reddit” ve “Wall Street Beats” gibi internet forumlarında organize olan küçük yatırımcılar, hissenin olması gerekenin çok altında bir değere sahip olduğu fikrine vararak (bu fikre tek başlarına varmadıkları, asıl tespiti “Big Short” filmine ilham kaynağı olan Michael Burry’nin raporunun ve hisse alımının etkili olduğu göstermektedir ) organize bir şekilde hareket ederek hisseleri satın almışlar ve sonuçta adı geçen fonlar yaklaşık 5 Milyar Dolar zarar ederek pozisyonlarını kapatmışlar. Bu türden işlemlerle “Hedge Fonlar”ın toplamda 70 Milyar ABD Doları zarar ettikleri söyleniyor. Ancak, her ne kadar forumlarda örgütlenen küçük yatırımcıların başarısı gibi lanse edilse de, işin arkasında başta M.Burry ve Tesla’nın sahibi Elon Musk’ın olduğu ve asıl fiyat hareketinin bu oyuncuların hisseye girmesinden sonra gerçekleştiğine dair iddialar da azımsanacak cinsten değil.
Küçük Yatırımcılar YEMLENİYOR olabilir mi?.
Piyasa Regülatörü kurumların kurumsal fonları korumak amaçlı tedbirlerini ve JP Morgan gibi kuruluşların özellikle gümüş fiyatlarında gerçekleştirdiği manipülatif ( Gümüş fiyatını spot piyasada baskılamak amacıyla türev piyasada açığa sattığı ve mahkemece bu durum tespit edilmesine karşın çok cüzi bir cezaya çarptırıldığı dikkate alınacak olursa) işlemlerin hep küçük yatırımcı aleyhine işlediğini değerlendirmek gereklidir. Kanımca bu yeni hikayenin bu kadar çok abartılıp günlerce konuşulması yeni bir küçük yatırımcıyı “Yemleme” olması olasılığını güçlendiriyor. Küçük bir hisse senedinde gerçekleşen bir olayın ardından, benzer hareketin bundan sonra çok daha büyük bir enstrüman olan “Gümüşte” yaşanacağına dair söylemler bu şüpheyi (en azından şahsımda) daha da arttırıyor. Ons fiyatı 25 ABD Doları olan emtianın fiyatının aslında 1.000 USD olması gerektiği gibi uçuk fiyatlarla, önümüzdeki süreçte Bİden Yönetimi’nin vereceği kişi başı 600-2000 USD yardım alacak olan sıradan vatandaşlar hedefleniyor olabilir.
Bunu anlamanın en iyi yolu, olası bir “Gümüş” rallisinin en çok kime yarayacağını öngörmek olacaktır. Belki eski yazılarımı okuyan okurlarımız hatırlayacaklardır, yaklaşık bir yıl evvel başka bir platformda yazdığım ve Bankavitrini.com ’da da ( okumayı arzu edenler için :
yayınlanan yazımda JP Morgan adlı ABD’li Yatırım Bankası’nın o dönem itibarıyla 140 Milyon Ons Fiziki Gümüş satın aldığını ( birkaç ay önce 153 Milyon Ons’a çıktığına dair de bilgiler var ) belirtmiş ve bankanın kurucusu John Pierpont Morgan 18 Aralık 1912´de ABD Kongresi´ne ifade verirken daha sonra çok ünlenecek olan şu sözü söylediğini yazmıştım: “Sadece altın (ve gümüş) paradır, başka hiçbir şey değil”
Bu arada sevgili Atilla Yeşilada’nın Para Analiz Sitesinde yayınlanan “#SİLVERSQUEEZE” adlı (https://www.paraanaliz.com/2021/yazarlar/veri-delisi/silversqueeze-56638/) yazıda aynı JP Morgan’ın 3,3 Milyar Ons Gümüş kontratını türev piyasalarda açığa sattığı ve bu “avcı” küçük yatırımcıların gözünü bu pozisyonlara sahip bu kuruma çevirdiklerine dair iddialar gündeme geliyor. Şimdi arkamıza yaslanıp bir düşünelim, bir ihtimal organize olup bir araya gelen küçük yatırımcılar diyelim ki fiziki gümüş alarak emtianın fiyatını yukarı çıkartmayı başardılar. Yine diyelim ki, 3,3 Milyar Ons Gümüş açık pozisyona sahip JP Morgan’ı sıkıştırmayı başardılar. Bunu yapabilmeleri için çok büyük paraya ihtiyaç olduğu kesin, peki JP Morgan’ın elindeki 153 Milyon Ons fiziki Gümüşü nasıl değerlendireceğiz? Eğer banka çeşitli yollarla 3,3 Milyar ons short (kısa-açık) pozisyonunu kapatırsa, ya da gerçekte böyle bir pozisyonu başka yollardan zaten kapatmışsa aslında kim gerçekte para kazanmış olacak? Bütün bu soruların yanıtını verebilmek gerçekten çok zor. Üstelik, dünyanın yüz yıllardır değişmeyen de bir kuralı var: Büyük Balık Küçük Balığı Her Zaman Yer… Bütün bu olasılıkları düşününce yine büyük bir oyuna çekilmeye çalışılan küçük yatırımcılar zarar edecekmiş gibi düşünmekten kendimi alı koyamıyorum. Unutmadan son 5 yıldır ABD Borsalarında (Bist 100 de de benzer bir gelişme olduğunu hatırlatalım, son bir yılda 783 bin yeni hesap açıldı ve yaş ortalaması 18-35 )yatırımcı profili, çoğunluğu “Z Kuşağından” olmak üzere artmış durumda, buna mukabil “tecrübeli” olarak tanımlanan yatırımcıların hisse senedi yatırımları azalma eğiliminde Warren Buffet ilk akla gelenler arasında.
USDTRY kuru, salı gecesini çarşambaya bağlayan sessiz vakitlerde sert bir yükseliş kaydetti. Seçimden sonra kur üzerinde kamu otoritesinin var olan ‘görünmez elinin’ bir miktar da olsa gevşediğine şahit olup, kurun her gün %1 civarında kontrollü yükselişine hep birlikte tanıklık etmiştik. Akabinde, çarşamba sabahına USDTRY kurunun yaklaşık olarak %8 civarında yükselişle başlaması ve 23,30 seviyelerine yaklaşması ile piyasada bir miktar panik havası oluşurken, hareketi anlatma hatta açıklama isteğinin de arttığını görüyoruz.
Öncelikle, USDTRY kurunda yaşanan sert yükselişi “Japon ev hanımı” olarak adlandırılan Uridashi (yüksek faize yatırım yapan Japon yatırımcılar) tarafından zarar kes çalıştırarak tetiklediği konusunda irrasyonel yorumlara katılmadığımı belirtmek isteriz. Sayıların dili ile konuşursak, yurtdışı yerleşiklerin Türkiye varlıklarında pozisyonlanması çok cılız: Türk hisse senetlerinde son veriler ile 21,5 milyar ; tahvilde ise 22,6 milyar TL pozisyonları var. Yani her ikisini toplasan 2 milyar dolar bile etmiyor!
Bu minvalde, yaşanan sert harekete anlam katmaktansa, bunun bir ‘gereklilik’ olduğunu biz bültenlerimizde her gün usanmadan siz değeri okurlarımıza izah etmeye çalıştık. Bir kez daha ifade etmemiz gerekirse, sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomide, hem kur hem de faiz birlikte kontrol edilmez! Eğer Türkiye kararını faizden yana kullandıysa, kurun da artık ait olduğu yere hareketlenme zamanı çoktan gelmiştir. Neden şimdi diye sorarsanız, seçim kazanılmış, maksat hasıl olmuştur şeklinde kıssadan hisse olarak yorumlayabiliriz.
Özelinde ise, kamunun kuru baskılayacak gücünün artık kalmadığını her geçen hafta açıklanan analitik bilanço verileri ile siz değerli okurlarımız dikkatine getiriyoruz. Dönelim düne. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama yaşanan sert hareket Kabine’nin ilk toplantısından sonra gerçekleşti! Uzun bir süredir baskılanan kur ve faizin ekonomide yarattığı dengesizlikleri düzeltmek adında, ekonomide dengelenme sürecinin filizlerinin atıldığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ekonominin bir an önce soğuması gerekiyor ki, dış ticaret açığı kapansın, dövize olan talep de hızlı bir şekilde azalasın. Keza, TL’nin oldukça güçlü bir seyir izlemesi, beraberinde hem Türk sanayiciyi hem de turizmciyi çok zorlamaya başladı. Öyle ki içerde üretmek, ithal etmekten daha pahalı hâle geldiğini işitiyoruz. Bu şekilde, yılın ilk 5 ayında da dış ticaret açığının 56,1 milyar dolar ile rekor kırmasına da şaşırmamak gerekiyor!
Dengelenme sürecinde kurun çok da süratli bir rol üstleneceğini daha önce sizlerle paylaşmıştık. Mart 2024 yerel seçimlere gitmeden ekonomide var olan dengesizliklerin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Elbette sürecin yumuşak bir iniş tarzında olmayacağını da peşinen not düşelim. En basit yorum ile anomali (kural dışı) dönemde hastaya verilen bir avuç ilacın bir çırpıda kesilmesi kolay bir süreç olmasa da, uzaması da iyileşme sürecini sekteye uğratacaktır.
USDTRY kuru için “Bu âşk fazla sana” başlıklı analizimizde de dile getirdiğimiz üzere, enflasyonun doğru ölçülemedi görüşünden hareketle, kurun tam olarak denge noktasına nerede ulaşacağını bilemediğimiz gibi, 24-25 aralığını makul bir seviye olarak öngörüyoruz. Bu seviyelere yaklaşıldığı zaman, TCMB’nin de 22 Haziran’da düzenleyeceği olağan PPK toplantısını ile devreye gireceğini, faiz silahını çekerek dengelenme sürecine dâhil olacağını düşünüyoruz. Politika faizinde bir artış ihtimalini tamamen devre dışı bırakmasam da, eksi tecrübelerimden hareketle, geç likidite penceresi (ceza faizi) veya faiz koridorunun üst bandı (borç verme) faiz oranlarını piyasada iş gören faiz oranlarının seviyesine çekileceğini düşünüyorum. Böylelikle, ekonomiye yol göstermekte geride kalan TCMB, kaybettiği kredibilitesini de yavaş da olsa geri kazanacaktır.
Kurun ve faizin beraber yükselmesi, dış ticaret açığında her ay manşetleri süsleyen rekor söylemlerini otomatikman ortadan kaldıracağı gibi, TCMB’nin faizleri yükseltmesi de tıkalı kredi kanallarının açılmasına (belki biraz daha yüksek bir faiz ile) olanak sağlayacaktır. Bu denkleme yurtiçi yerleşikler ne zaman döviz satarak dâhil olur ya da Londra piyasasının için ne zaman döviz sat TL varlıklara gir yönünde ‘gıdıklanır’ bunu biraz da izlenecek yol haritası ve tesis edilecek güven ortamı sağlayacaktır. Bu noktada Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetimine büyük bir rol düştüğünü düşünüyoruz. Şimşek dün yaptığı açıklamada, “kurallara dayalı politika oluşturma sözümüzü teyit ediyoruz” diyerek kurun piyasa şartları altında belirleneceğinin altını çizerken, ekibini güçlendirilip güvenilir bir program yazılacağı vurgulandı.
Dün yaşanan sert kur hareketi ardından TCMB’nin duruş değişikliği analitik bilançosuna da hemen yansıdı. Aşağıdaki grafikte görülebileceği üzere, 2, 5 ve 6 Haziran tarihini kapsayan rakamlara göre, TCMB’nin swap hariç net pozisyonu toplamda 3,1 milyar dolar artış kaydetti. Bunu elbette TCMB döviz alıyor şeklinde okumamak gerekiyor: ihracattan gelen dövizler rezervleri yukarı itti.
Türk insanının barometresi mâlum döviz kuru. Döviz kurunun sağlıklı bir zeminde ilerleyerek olması gereken yere doğru gitmesine paralel, alternatif piyasalar da dün hareketli bir seyir izledi. Türkiye’nin 5 yıl vadeli CDS risk primi 477 baz puan seviyesine gelirken, Türkiye’nin dolar cinsi eurobondlarının getirileri dün günü dinlenerek geçirdi. Öte yandan, normalleşmeyi kutlayan hisse senedi piyasalarında ise ana endeks %3,2 ; bankacılık endeksi ise %2,4 yükseldi. Her ne kadar yükselecek olan faizler hisse senetleri için iyi bir haber olmasa da, kur artışı döviz bazında gelirleri olan ve ucuzlayan hisse senetlerine alım getirdiğini düşünüyoruz. Momentum şimdilik güçlü, biz de arıza çıkarmayarak takip edelim.
Yurtdışı cephede ise hava bir gün iyi bir gün tatsız. Önemli bir veri yokluğunda yaz sakinliğinin yaşanmasını beklerken, Rus-Ukrayna savaşında, Rusya güçlerinin Kherson yakınlarında bulunan ve Zaporijya nükleer santralini besleyen Kakhovka Hidroelektrik Santrali’ni vurduğunu ve barajın çöktüğü haberi gözlerin yeniden bölgeye çevrilmesine neden oldu. Tarımsal arazilerin su altında kalabileceği korkusu ile buğday fiyatının bu hafta oldukça dalgalı bir seyir izlediğini de not edelim.
ABD’nin sermaye piyasaları düzenleme kurumu SEC, Binance ve CEO’su Changpeng Zhao’ya “yalanlar ağı” işlettiği iddiasıyla dava açması ardından, bir diğer önemli kripto para borsası olan Coinbase’e de dava açtı. Uzun süredir düzenleme kapsamında olmayan kripto piyasasının çarpıcı şekilde değişebileceğini okuyoruz. Direnişin parası bitcoin uzun bir süre 28bin dolar teknik seviyesinde bulunan direnci aşamaması ardından son gelişmeler sonrasında 26bin dolar seviyesine kadar geriledi. 28bin dolar üzerinde güçlü bir aylık kapanış görmeden, bitcoini bir müddet unutacağız.
FED’in 13-14 Haziran tarihindeki olağan toplantısında, bir yılı aşkın bir süredir ilk kez faiz oranlarını artırmayacağı ihtimaline vadeli işlemler %71 olasılık tanırken, ekonominin dirençli kalmaya devam etmesine paralel sene bitmeden bir kez daha faiz artırımı görebileceğimiz yönünde beklenti de keyifleri kaçırıyor. Hatta, Kanada Merkez Bankası’nın dün sürpriz nitelikteki 25 baz puanlık faiz artırımı da küresel risk iştahını olumsuz etkiledi!
Bu minvalde, dolar endeksi (DXY) önemli bir değişim göstermeyerek 104 seviyelerinde yatay bir seyir izlese de, doların piyasa faizi olan 10 yıllık tahvillerde son günlerde yaşanan 25 baz puan yükseliş, faiz getirisi olmayan altın üzerinde baskı kurdu. Dün gün içerisinde altının önemli bir teknik seviye olan 1,965 doları test etmesi ardından adeta kırmızı kart görerek 1,940 dolar seviyesine kadar sert gerilediğine şahit olduk. Teknik mânâda haftalık kapanışı görmek istesek de, 1,965 dolar seviyesinin altında olası bir kapanış durumunda daha da aşağıda 1,900 dolar seviyesine varan bir geri çekilme bizleri şaşırmayacaktır (bakınız grafik). Gram altın ise USDTRY kurunun amansız yükselişi ile 1,460 TL seviyelerine yükselerek rekorunu bir adım daha kuzeye taşıdı. Gram altın ile ilgili olumlu yorumumuzu bir müddet daha korumaya devam edeceğiz.
ABD borsaları teknoloji hisseleri önderliğinde geceyi düşüşle tamamlarken, yeni gün başlangıcında Asya borsalarında da hava tatsız görünüyor. Mali piyasaların gündeminde bugün her hafta Perşembe günü olduğu üzere TCMB ve BDDK verilerini irdeleyeceğiz. Dışarıda ise ABD’de açıklanacak haftalık işsizlik maaşı başvurularına bakacağız.
>TCMB Swap Hariç Net Rezervler
Sert kur hareketi ardından TCMB’nin duruş değişikliği analitik bilançosuna da hemen yansıdı. 2, 5 ve 6 Haziran tarihini kapsayan rakamlara göre, TCMB’nin swap hariç net pozisyonu toplamda 3,1 milyar dolar artış kaydetti. Bunu TCMB döviz alıyor şeklinde okumamak gerekiyor (ihracattan gelen dövizler rezervi yukarı itti).
>XAUUSD
Dün gün içinde 1,965 doları bir kez daha test etmesi ardından adeta kırmızı kart görerek soluğu 1,940 dolar seviyesinde aldı. Teknik mânâda haftalık kapanışı görmek istesek de, 1,965 dolar seviyesinin altında olası bir kapanış durumunda daha da aşağıda 1,900 dolar seviyesi gündeme gelecektir.
>Gram Altın
Slogan yıllardır hiç değişmedi: her çeyrek daha da yukarı…
ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), kripto para borsası Coinbase’e kural ihlalleri gerekçesiyle dava açtı. SEC’ten yapılan açıklamada, platformunu kayıtsız bir menkul kıymetler borsası, broker ve takas ajansı olarak işletmesi sebebiyle Coinbase’e dava açıldığı belirtildi.
Yapılan şikayete göre, Coinbase’in en az 2009’dan bu yana kripto varlık menkul kıymetlerinin alım satımını yasa dışı bir şekilde kolaylaştırarak milyarlarca dolar kazandığına işaret edilen açıklamada, SEC’in, Coinbase’in yasaların gerektirdiği şekilde Komisyona bu işlevlerin hiçbirini kaydetmeden bir borsa, broker ve takas ajansının geleneksel hizmetlerini iç içe geçirdiğini iddia ettiği aktarıldı.
Açıklamada, SEC’in belirli kripto para birimlerini elinde tutarken ödül kazanmanın bir yolu olan “SaaS” programıyla bağlantılı olarak menkul kıymetlerin arzı ve satışını kaydetmediği için de Coinbase’i suçladığı kaydedildi.
BİNANCE’E DE DAVA AÇILMIŞTI
SEC, dün de diğer bir kripto para borsası Binance’in kuruluşları ile şirketin kurucusu Changpeng Zhao’ya 13 suçlamayla dava açtığını açıklamıştı.
Suçlamalar arasında kayıt dışı borsaların ve takas acentelerinin işletilmesi, Binance.US platformunda alım satım kontrolleri ve gözetiminin yanlış beyan edilmesi ile menkul kıymetlerin kayıt dışı arzı ve satışı gibi menkul kıymetler yasaları ihlallerinin yer aldığı kaydedilmişti.
85 milyon TL ve 1 milyon Euro’luk ‘Forex’ vurgununda ikinci dalga operasyonu: 11 gözaltı
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce ‘Forex’ yatırımı adı altında müşterilerini toplam 85 milyon TL ve 1 milyon Euro dolandıran şüphelilere yönelik ikinci dalga operasyonu gerçekleştirildi. 5 ilde eş zamanlı yürütülen operasyonda 11 şüpheli gözaltına alındı. Ocak ayındaki ilk dalga operasyonunda ise yakalanan 6 kişiden 5’i tutuklandı.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nce Ankara, Aydın, İzmir, Antalya ve Muğla illerinde ‘Forex‘ yatırımı adı altında Sermaye Piyasası Kurulu’ndan izinli faaliyet gösterdiklerini öne sürerek aylık yüzde 25-50 kar vaadiyle yatırımcılardan para topladıkları ve geri ödemedikleri belirlenen şüphelilere yönelik operasyon düzenledi. Bu şekilde yatırımcılardan toplam 85 milyon TL ve 1 milyon Euro’luk vurgun yaptığı belirlenen şüphelilere yönelik teknik ve fiziki takibin ardından ilk operasyon 25 Ocak’ta düzenlendi. Gözaltına alınan 6 şüpheliden 5’i tutuklandı.
İKİNCİ DALGA OPERASYONDA 11 GÖZALTI
Soruşturmada ikinci dalga operasyon ise bugün gerçekleştirildi. Adresleri belirlenen 11 şüpheli, eş zamanlı operasyonlarla yakalanarak gözaltına alındı. Şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürdürülüyor. Şüphelilere ait konut ve işyerlerinde yapılan aramalarda 1 yarı otomatik makinalı tabanca, 1 ruhsatsız tabanca, 2 pompalı tüfek ele geçirildi.
Şüphelilere ait şirketler hakkında yapılan incelemede; Sermaye Piyasası Kurulu’ndan yatırım izinlerinin olmadığı, yatırımcılar tarafından şirket hesaplarına gönderilen paraların büyük kısmının şüphelilerin şahıs hesaplarına gönderildiği, elde ettikleri haksız kazanç ile Antalya’da deniz manzaralı lüks bina inşa ettirerek daireleri paylaştıkları, lüks araçlar edinerek haksız zenginleştikleri, sisteme katılan kişi sayısı doygunluğa ulaştıktan sonra kar payı vermeyi bırakarak açmış oldukları ofisleri kapattıkları, ikamet adreslerini ve telefon numaralı değiştirerek mağdurların kendilerine ulaşmasını önledikleri tespit edildi.
Notice: date_default_timezone_set(): Timezone ID 'UTC+3' is invalid in /home/maviatlas/public_html/wp-content/plugins/notice-bar-old/inc/frontend/front-notice-bar.php on line 27