Bankacılığın herkes gülen yüzünü görür. O takım elbisenin altındaki çaresizliği; topuklu ayakkabının çıkardığı ses dışındaki iç sesi duymaz.
Ne diyordu Büyük Ozan Can Yücel, “Ne yaman, zor imiş yonca yolması bizim memlekette adam olması”. Yazın işine başladıktan sonra, “bunları da yaz kardeşim” diye yüzlerce telefon ve mail aldım. Bunların çoğu özeldi ve bende kalacak, bazılarını gözlerim dolarak okudum. Bir kez daha anladım ki özellikle Şubede çalışanlar dolu, burunlarından soluyor. İçlerinde haksızlığa uğramanın, aşağılanmanın, temel insanı ilişkileri bile beceremeyen yöneticiler tarafında yönetilmenin, istismara, tacize uğramanın verdiği bunalma ve bastırılmış öfke seli var. Umarım bir gün bu birikmiş öfke dışarı taşmaz. Dikkat çeken bir durum bazı rezilliklerin özellikle bazı bankalarda yoğunlaşması ve kurumsallaşması, kurumsallaşması diyorum zira bazı şeyler bilinmesine rağmen üst yönetimin de hiç harekete geçmeyip, tam tersine yapanları ödüllendirerek cesaretlendirmesi. Bazı bankalarda balık baştan kokmuş o kadar net ki ! Ne ara bu sektör bu hale geldi insan şaşıyor. Şimdilik, bazılarını Banka ve isim vermeden paylaşalım. Anlayan anlayacaktır zaten, camia sonuçta bir avuç insan ! Sektörü ve sektörde çalışan güzelim insanları bitiren “Kartvizit Ağaları” eseriniz ile övünebilirsiniz !
Yaz Kardeşim;
Ege’de Bölge Müdürü olarak çalışıyordum. Bayan Genel Müdür elime bir liste uzattı bu müdürleri işten çıkar dedi. Oysa hepsi başarılı idi. Yapılan haksızlığa dayanamayıp iş kariyerime son verip, Bankadan ayrıldım. Bu haksızlığa imza atamazdım. Kul hakkı yemekten ise işsiz kalmayı tercih ettim.
Yaz Kardeşim;
Katılım bankasında çalışıyoruz. Operasyon servisinden pazarlama servisine geçirildik ama ayrımcılık yapılıyor yıllardır terfi ettirilmediğimiz gibi maaş zammı da alamıyoruz. Ayrıca, vatandaşın Dini duyguları o kadar sömürülüyor ki.
Yaz Kardeşim;
Körfez sermayeli bankada Şube müdürüydüm, Bölgeye çağrıldım. Gittiğimde, Bölge müdürünü odasında bir personel ile uygunsuz vaziyette gördüm. Ahlaksızlıkları yetmiyormuş gibi, kısa süre sonra ben kapı önüne kondum.
Yaz Kardeşim,
Körfez sermayeli bankanın İstanbul Asya tarafına bakan Bölge Müdürlerinden birinin tacizine uğramayan bayan kalmadı, rezilliklerini üst yönetim dahil duymayan kalmadı ama hala görevine devam ediyor. Bu nedenle bankadan istifa eden arkadaşlar oldu. Sadece Türk filmlerinde olur sanırdım ama bunların senaryoları filmleri aştı. Bu bankada yöneticilerin özel hayatı Sosyal medya hesaplarına kadar düştü, mesajları okumayan kalmadı. Patron değişince sakallar bırakıldı, göstermelik Cuma namazlarına başlandı, “Hayırlı Cumalar” mesajları havada uçuşmaya başladı ama huylar ve yaşam tarzları yerli ve milli, değişmedi yani.
Yaz Kardeşim,
Bankanın üst yönetimine kendi akrabalarını atayıp bankayı aile çiftliğine çeviren Bankacıları da yaz. Batık kredilerde bu insanların ihmali var mı onu da araştırsınlar.
Yaz Kardeşim,
Özel bankacılık satış müdürü iken banka içinde sürekli alkollü dolaştığından şube müdürü yapılanları, odasına kendini kapatıp viski, puro, müzik eşliğinde sürekli bilgisayarda oyun oynayıp yan gelip yatanları da yazın, bu tiplere göz yumanları da yaz.
Yaz Kardeşim,
“Senin hedeflerini şişirir neye uğradığını anlamaz üç ayda kapı önüne konursun” diye tehdit eden bölge ekibini de yaz. “Bölge Müdürü de kimmiş bu bölgeyi ben yönetiyorum” diyen Bölge Satış Müdürlerinin ukalalıklarını da yaz.
Yaz Kardeşim,
Yerli sermayeli bankanın gecenin 22:00’de “oteldeyim gel” diye WhatsApp mesajı çekebilecek kadar gözü dönmüş sapık Bölge Müdürlerini de yaz ( gerçi kendisi artık aynı bankada şube müdürü, bölgesi de kapandı ama abartı yok yazışmalar elimizde ). Ayrıca, onun bununla gönül ilişkisine girip hızlı terfiler alıp bizim önümüzü kesen bayan bankacıları da yaz.
Yaz Kardeşim,
Yabancı ortaklı bankada 17 yıldır çalışırken, bağlı olduğumuz Konya Bölge Müdürü Şubeye gelip odaya kapadı, “istifa dilekçesi” yaz diye baskı yaptı. İstifa etmeyince, “atıldın o zaman, bir daha iş bulamazsın kötü referans veririz”, diye tehdit edip, “işe iade davası açmayacaksın” diye taahhütname imzalatmak için baskı yaptı. O şaşkınlık ile unvanının da verdiği baskı altında neler imzaladığımı bile hatırlamıyorum ( en son söz konusu bölge müdürünün Uşak’ta benzer davranışı yaptı, bu tür davranışlar yabancı sermayeli bankada da sık rastlanır oldu niye acaba ? ).
Yaz Kardeşim,
Bölgeye sabahın köründe “toplantı var” diye çağırıp, “sen yoldayken çıkarılma yazın” geldi deme yalanını söyleyebilen Bölge Müdürleri var. O yetmiyormuş gibi bölgeden ayrıldığında, 1 saat öncesine kadar şubeyi teslim ettiğin adama telefon açtırıp, “geri gel cep telefonunu alacaktık” deme yüzsüzlüğünü gösterdiklerini de yaz ( tesadüf aynısını ben de yaşadım, Akbabaların kurum kültüründe var demek ki, yazıklar olsun ).
Yaz kardeşim,
Sabah sistem açılmadı. Bilgi işlemi aradığımda “artık personel gözükmüyorsunuz” lafını duyunca işten atıldığımı anladım. ( bankaların eski huyu çıkarılan personeli potansiyeli anında dolandırıcı yerine koyup bilgisayarını bloke etme ). İşten ayrıldıktan bir gün sonra yıllarımı verdiğim bankam tüm işlemlerimden masraf almaya başladığını yaz.
Yaz Kardeşim,
“Arkanda ben varım, dedikodulara kulak asmadan, dikkatini dağıtmadan aynı verimlilik ile çalış” diyen Bölge Müdürü 2 hafta sonra işten çıkarılınca telefonlarıma dahi çıkmadığını yaz.
Yaz Kardeşim,
İş arkadaşlarımız birer birer işten çıkarılırken, bizim başımıza gelmez dedim ertesi gün ben de çıkarıldım. Tüm arkadaşlarım “sıra ne zaman bana gelecek” diye beklemekten çalışamaz hale geldi.
Yaz Kardeşim,
“Şubeniz çok iyi gidiyor, bölgemizin yıldız şubesi” dendi. Bir ay sonra “şubenizi kapatıyoruz” dendiğini yaz.
Yaz Kardeşim,
Bölgenin en karlı şubesiydim. Bütün hedeflerin tutuyordu. Yurt dışı tatillerine gönderildim. Bir şube müdürü olarak niçin çıkarıldığımı hala anlayamadım. Eşimin kanser masraflarını banka sigortası karşılamıştı ondan olabilir mi ? ( İnsanları ne hale getirdiklerini anladınız mı? )
Yaz Kardeşim,
Genel Müdürlükte çalışıp kendini, ABD orjinli çakma “Alfa Takımı” ismini veren Bankacıların yarı Türkçe, yarı İngilizce mail ve konuşmalarından, insanlara tepeden bakan rüküş tiplerin patavatsızlıklarından bıktık. Aynı hava işe gelince yerlerde, istediğimiz işi bile nasıl yapacaklarını tarif etmekten, iş öğretmekten bıktığımızı da yaz. ( Bu tür ayakları yere değmeyen yeni yetmeler “Beta – Gama” Işıklarını da bilselerdi içlerinde en zayıf ışığın Alfa olduğunu bilirlerdi kendilerine bu ismi verirler miydi acaba ).
Yaz Kardeşim,
“Müşteri odaklı çalışmaktan Ürün odaklı çalışmaya” geçildi. Önceden müşterinin hangi ürünlere ihtiyacı var ise o satışı yapılırdı, şimdi ihtiyacı var mı yok mu “ürün” satıyoruz. Emekli adama işsizlik sigortası, arsaya deprem teminatlı, yangın, su basma teminatlı sigortası, aracı olmayan adama kasko satar hale getirdiler bizi. ( Abartma aracı yok ise nasıl kasko yapılır demeyin geçici plaka uydurup yapıyorlar, teftiş, iç kontrol vs ortaya çıkınca da müşteri almaktan vazgeçti kaskoyu iptal etmeyi unutmuşuz diyorlar. Yalanlar bile sistematik oldu artık ) Bu konu ile ilgili ayrıntılı bir yazı hazır, yakında yayınlanacak.
Yaz Kardeşim,
Konut projesi yapan birimlerde bazı yöneticiler o konutlarda göstermelik fiyatlar ile ev sahibi oluyor. Araştırılsın ! ( 2 derece akrabaları dahil tabi ). Bodrum’da, Çeşme’de havuzlu villa sahibi olan bankacılardan tut da Müteahhitliğe soyunan 5-10 milyon dolarlık villalar yapan Bankacıları da yaz. Bir müdürün 2-3 yıl içinde 8-10 dairesi nasıl olur arkadaş hiç mi sorgulanmaz. Fona devir olan veya yabancılara satılan bankalarda banka yöneticilerin son anda kullandığı şaibeli konut kredilerine hala el atılmadı neden acaba ? BDDK ne yapıyor bu konuda merak ediyoruz.
Yaz Kardeşim,
Çalışan arkadaşlarımız Tavuk gibi boğazlanıp kapı önüne konarken hiç tepki vermeyen Sarı Lale Sendikaların ne iş yaptığını da yaz. ( Grev kararı bekleyen yok, iş yavaşlatma, kuleler önünde oturma eylemi, basın açıklaması, mobbing yapan yöneticiyi teşhir etme gibi pasif eylemleri de mi organize edemezler acaba ).
Listeyi uzatmak mümkün, yaz yaz bitmiyor. Sektördeki ayyuka çıkmış söylentiler kurumsal kimliğe hiç yakışmıyor. Özellikle bazı ahlaksız yapılanmanın yoğunlaştığı bazı bankaların üst yönetimi şimdi değil ise ne zaman harekete geçecek, birlikte takip edeceğiz. Gerçi başta dedik ya bazı bankalarda balık baştan kokmuş. Ülkesine yabancılaşmış, kendilerini banka / finansın lejyoneri ( ! ) olarak gören devşirme, misyoner mantığı ile çalışan, beceriksiz, iş ahlakından yoksun yöneticiler iş başında olduğu sürece bu rezilliklerin bitmeyeceği, bizim de yazmaya devam edeceğimiz şimdiden belli. Merak edilmesin, Bankavitrini sayesinde yazılmayacak bir şey kalmayacak. Ne demişti Can Yücel ozanımız;
Can baba ile başladık onunla bitirelim.
Kuzu gibi olun diyorlar:
büyüyüp ortaya çıkınca,
koyun gibi gütmek için sizi.
Erol TAŞDELEN
tasdelen34@gmail.com