Kısaca, Vatandaş kendi parası yerine yabancı USD, EURO, Altın gibi parayı tercih ediyor ise buna Dolarizasyon denir. İçinde bulunduğumuz günlerde Türkiye Piyasalarında dolarizasyon yaşanıyor mu? Kesinlikle evet. Dolarizasyon kanıtımız var mı ? Ülkede “Dolarizasyon var ise bunun kanıtı var mı?” diye soranlara hemen cevap verelim : Var ! BDDK her hafta Bankaların bilanço verilerini yayınlıyor. 2018 sonu veriler ile 03. Mayıs. 2019 verileri ile karşılaştırmamız Piyasanın en öneli Dolarizasyon göstergesi.
2018’de durum Nasıldı ? 2018 yıl sonu banka verilerine baktığımızda Türk Parası (TP ) mevduat, Yabancı Para ( YP ) mevduattan daha fazla. 2017 Ocak ayında 944 milyar TL Türk Parası var iken 752 milyar TL Yabancı Para var idi. 2018 sonuna gelindiğinde 1.051 milyar TP, 993 milyar TL Yabancı Para mevduat bulunmakta. 2018 sonunda mevduatın yüzde 51,4’lük kısmı Türk Parası. 2018 sonunda Bankalarda 189,4 milyar USD mevduat bulunmaktaydı.
2019 Mayısta Durum Ne ? 2019 Mayısına geldiğimizde 1.037 Milyar TL Türk Parası mevduatına karşılık 1.237 milyar TL Yabancı Para Mevduat oluşmuş durumda. Uzun yılladır ilk defa Yabancı Para Mevduat, Türk Parasından daha fazla olmuş durumda. 2019 Mayısında Toplam Mevduatın yüzde 46,6’lık kısmı Türk Parası kalmış durumda. Yabancı Paranın oranı yüzde 53,4’e çıkmış durumda. 2018 sonunu 189,4 milyar USD Yabancı Para mevduat ile kapatan bankalar 2019 Mayıs başına geldiğinde Yabancı Para tutarı 208,7 milyar USD çıkmış durumda. 2019 yılında Yabancı Para Mevduat 19,3 milyar USD artmış durumda. 2018 sonunda 668,9 milyar TL olan Türk Parası Mevduat 2019 Mayıs başında 653,2 milyar TL’ye düşmüş durumda. Türk Parası mevduat 2019’da 15,7 milyar TL düşmüş durumda.
Yıllar İtibarı ile Bankalardaki Mevduat Oranı Nasıl Değişti ? Uzak değil 2014 yılında Bankalardaki Mevduatların yüzde 62,7’lik kısmı Türk Parası iken Yabancı Paranın oranı sadece yüzde 37,3 idi. 2018 sonuna kadar Türk Parasından kaçış Yabancı Paraya yöneliş artarak devam etti. 2019 yılı içinde uzun yıllardır ilk defa Toplam Mevduat içinde Türk Parası yüzde 50’nşn altında kalarak Mayıs başında yüzde 46,6’ya kadar düşmüş durumda. Piyasanın Dolarizasyon olup olmadığının fotoğrafı artık daha net.
İthalatçıların ve Sanayicilerin zaten dövize olan rutin bir talepleri sürekli var idi. Fakat vatandaşın Yabancı Parayı tercih etmesinde hiç kuşkusuz Bankaların günahı büyük. Dolarizasyonda; -Banka müdürlerine “müşterilerinize 5.000’de olsa USD aldırın, size dua edecekler” diyen GMY’lerin günahı var ( BDDK nasıl buna göz yumuyor ise artık ). –Pazarlama ekibine, “komisyon gelirlerimiz artacak, kredi satıp bir şey kazanamıyoruz o nedenle DCD yapın, Forward yapın, Swap yapın” diye Türev ürünlere yönlendiren Bankacıların günahı var. -Memura zamanında Döviz olarak Konut kredisi kullandıran Bankacıların günahı var. –Hastane Projesine bile Döviz Kredisi kullandıran Banka Pazarlama ve Tahsis biriminin günahı var. -BES, FON gibi birikimlerde vatandaşı Yabancı Paraya yönlendiren bankacıların günahı var. Listeyi uzatmak mümkün Piyasalardaki kredin hangi sektöre ve para cinsi olarak verileceği stratejisini belirleyen kuşkusuz bankalar. Son 15 yılda Banka sektörünü yönlendiren McKinsey Prens ve Prenslerinin paniklemesine, ağladıklarına bakmayın Günahlarının timsah gözyaşları onlar. Kurguladıkları sistem pimi çekilmiş halde ellerinde bekliyor. Erol TAŞDELEN [email protected]
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, yasa dışı bahis ve dolandırıcılık gibi suçlardan elde edilen gelirlerin kripto varlıklar aracılığıyla aklanmasını önlemeye yönelik aldığı yeni önlemler şu şekilde özetlenebilir:
İşlem Açıklaması Zorunluluğu:
Kripto varlık transferlerinde işlem yapan kullanıcılardan en az 20 karakterlik işlem açıklaması alınması zorunlu hale getirilecek.
Platformlar, kullanıcıların fon kaynakları ve transfer amaçları hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışacak.
Seyahat Kuralı Uygulanmayan Çekimlere Zaman Sınırlaması:
Suç gelirlerinin hızlıca sistem dışına çıkarılmasını engellemek amacıyla:
İlk defa yapılacak çekimlerde 72 saatlik bir bekleme süresi uygulanacak.
Diğer işlemlerde ise en erken 48 saat sonra çekim yapılabilecek.
Stabil Kripto Paralara Limit Getirilmesi:
Sabit değere sahip stabil coin’ler için yeni kısıtlamalar uygulanacak:
Günlük transfer limiti 3.000 dolar,
Aylık transfer limiti 50.000 dolar olacak.
Seyahat kuralı uygulayan platformlarda bu limitler iki katına kadar artırılabilecek.
Meşru Kullanıcılar İçin Esneklik:
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, düzenlemelerin kripto varlık ekosistemini zorlamadan suç gelirlerine karşı mücadeleyi güçlendireceğini vurguladı.
Likidite sağlayıcıları, piyasa yapıcıları ve işlem kaynaklarını belgeleyen kullanıcılar için transfer limitleri uygulanmayacak.
Uyum Sağlamayan Platformlara Yaptırımlar:
Yeni kurallara uymayan platformlar için ciddi idari yaptırımlar, lisans iptali ve mali cezalar uygulanabilecek.
Bakan, platformların yükümlülüklerini yerine getirmesinin hem kullanıcıların korunması hem de finansal sistemin güvenliği açısından hayati önem taşıdığını belirtti.
Bu önlemler, kripto varlıklarla yapılan suç gelirlerinin aklanmasını engellemeye yönelik adımlar olup, yasal çerçeveye uyan kullanıcılar için esneklik sağlarken, düzenlemelere uymayan platformlar için ciddi yaptırımlar öngörülmektedir.
21 Haziran 2025 tarihli Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) basın duyurusu ile makroihtiyati çerçevede yapılan değişiklikleri ve bunların Türk lirasına geçişi destekleme amacı ile değişikliğe gitti:
Düzenlemelerin anlamını madde madde şöyle açıklayabiliriz:
1. TL Mevduat Payı Hedefleri
Gerçek kişi TL mevduat oranı %60’ın altında olan bankalar için hedef artırıldı.
%60-%65 arasında olan bankalara ise aylık %0,4 puan artış hedefi getirildi.
Bu düzenleme, bankaların TL mevduat toplamını artırmalarını teşvik ediyor. TL’ye geçiş hızlandırılmak isteniyor.
2. KKM Zorunlu Karşılık Oranı Arttırıldı
Kur Korumalı Mevduat (KKM) için zorunlu karşılık oranı %33’ten %40’a çıkarıldı.
Yani bankalar artık daha fazla karşılık ayırmak zorunda, bu da KKM’yi daha maliyetli hale getiriyor.
Dolayısıyla KKM’den çıkış teşvik ediliyor, TL vadeli mevduata geçiş isteniyor.
3. KKM Faiz Sınırlaması Gevşetildi
KKM hesaplarında uygulanabilecek asgari faiz oranı, politika faizinin %50’si yerine %40’ı olarak belirlendi.
Bankaların KKM’ye uygulayacağı faiz düşürülebilecek. Yine KKM’nin cazibesi azaltılıyor.
4. KKM’den TL’ye Geçiş
KKM’den TL mevduata geçişi teşvik için hedef korunurken, KKM’nin yenilenmesi sınırlandırılıyor.
Bu, KKM’den TL’ye dönüşü zorunlu ve sürekli hale getirmeye yönelik bir adım.
5. TL Mevduata Geçişi Kolaylaştırıcı Adım
1 aydan uzun vadeli ve değişken faizli TL mevduat açılmasına izin verildi.
Günümüz finans dünyasında yatırımcılar adeta birer kriz savaşçısı haline geldi. Son 30 yılda yaşanan ekonomik, jeopolitik ve finansal sarsıntılar, yatırımcıların reflekslerini keskinleştirdi, risk algılarını yeniden şekillendirdi. Ancak bu “alışma” hali bir bağışıklık mı yoksa rehavet mi, tartışmaya açık.
Şoklara bağışıklık mı kazandık?
Yatırımcılar artık krizleri sadece endişe verici gelişmeler olarak değil, fırsat alanları olarak da görebiliyor. Bunun başlıca nedenleri:
Merkez bankalarının krize müdahale refleksleri güçlendi. “FED put” olarak adlandırılan politika sayesinde yatırımcılar diplerde alım yapma cesaretini artırdı.
Davranışsal finans bilgisi yayıldı; sürü psikolojisi daha bilinçli değerlendiriliyor.
Portföy çeşitliliği arttı: Hisse senetleri, altın, kripto, emtia gibi alternatif yatırım alanlarına yönelim yükseldi.
Ancak bu bağışıklık yanıltıcı olabilir. Tarih defalarca gösterdi ki her yeni kriz kendi doğasını taşır ve eski çözümler her zaman işe yaramaz.
Yakın tarihteki büyük piyasa şokları
Aşağıdaki tablo, son 35 yılda yatırımcıların karşı karşıya kaldığı önemli piyasa şoklarını özetliyor:
Yıl
Olay
Etkisi
1987
Kara Pazartesi
Dow Jones %22 düştü. Panik satışlar algoritmik işlemleri tetikledi.
1997
Asya Krizi
Tayland’dan başlayan kriz Asya borsalarını çökertti.
1998
Rusya Krizi – LTCM
Hedge fonların sistemik riski ortaya çıktı. FED müdahale etti.
2000
Dot-com Balonu
Teknoloji hisseleri %70’ten fazla düştü. Nasdaq çakıldı.
2008
Küresel Finansal Kriz
Lehman Brothers battı, dünya resesyona girdi.
2010–2012
Avrupa Borç Krizi
Yunanistan ve Güney Avrupa ekonomileri sarsıldı.
2016
Brexit
Sterlin tarihi düşüş yaşadı. Avrupa’da birlik tartışıldı.
2020
COVID-19
Piyasalar çöktü. Petrol negatife indi. Genişlemeci politikalar devreye girdi.
2022
Ukrayna-Rusya Savaşı
Enerji ve tarım fiyatları patladı, küresel enflasyon başladı.
2023
Bankacılık Krizi (SVB, Credit Suisse)
Bankacılık sistemine güven sorgulandı. Risk iştahı azaldı.
2024–2025
İran-İsrail Gerginliği
Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risk yeniden fiyatlandı.
Yatırımcının yeni refleksleri
Günümüz yatırımcısı geçmişe kıyasla daha stratejik davranıyor:
“Buy the dip” (düşüşte al) mantığı benimsendi.
Hızlı portföy rotasyonu ve likiditeye yönelim arttı.
Algoritmik işlemler sayesinde tepkiler daha hızlı ancak daha volatil.
Tehlike: krizlere alışmak
Yatırımcılar krizlere alıştıkça, bazı tehlikeli eğilimler de doğuyor:
Rehavet: “Nasıl olsa merkez bankaları kurtarır” düşüncesi hâkim olabilir.
Aşırı risk alma: Kriz sonrası sert yükselişler beklentisiyle riskli varlıklara aşırı yönelim.
Gerçek risklerin göz ardı edilmesi: Jeopolitik ya da yapısal riskler yeterince fiyatlanmıyor olabilir.
Bağışıklık mı, körlük mü?
Yatırımcılar şoklara karşı daha hazırlıklı olabilir ancak bu hazırlık, rehavete dönüşmemeli. Finansal sistem her zaman yeni riskler üretmeye devam eder. Bugün yaşanabilecek bir jeopolitik kriz, iklim krizi, siber saldırı veya küresel borç sorunu, piyasaları yeniden sarsabilir.
Bu nedenle yatırımcı için en önemli kural hâlâ geçerli:
“Geçmişteki krizleri hatırla, ama bir sonrakinin farklı olacağını unutma.”