Connect with us

BANKA HABERLERİ

Erol TAŞDELEN yazdı: Firma çöplüğüne hazır mıyız?

Yayınlanma:

|

İyi şeyler yazmak isterdim ama üzgünüm, bu sefer farklı! Diğer Krizleri, durgunlukları unutun!

Borsaya doldurulan/doldurulacak, tek umudu gelen paralar ile borç kapatacak, hammadde alacak firmalar dökülecek! Vebali Borsada işlem görmesi için izin veren BİST birimlerinde. Yok öyle, “biz onay verdiğimizde firmanın durumu iyiydi” savunması ile kenara çekilmek, sorumluluk baki. Milyonlarca insan sizin yüzünüzden paralar kaptıracak, kredi çekip borsaya girenler çektikleri kredi ile baş başa kalacak; Borsa için sattıkları ev arabayı yerine koyamayacak, yılların birikimi gidecek. Nedeni BİST firma çöplüğünü yaşayacağız! Bu enkaza zemin hazırlayıp algı yaratan besleme basını ayrıca konuşuruz…

Borsa küçük yatırımcısı çok savunmasız kaldı. Son yıllarda Borsa’ya açılan firmalardan bazıları bırakın faaliyetini sürdürmeyi bankalardan kredi alamaz hale gelmiş. Kapı kilit borsada işlem yapan firmalar var. Bedellik sermaye kararı alıp bir hafta sonra konkordato alan firmanın BİST’te ne işi var. Küçük ortak A imtiyazlı hisseyi alında tutaran küçük yatırımcıyı mağdur ettiği gibi firmaların için boşaltarak gerçek değerini bulmasını da önlüyor. Borsada işlem gören firmaların hakim ortağı en az %51 hisseye sahip olması sağlanmalı, yoksa çok yatırımcının canı yanar… Borsayı maliyetsiz finans kaynağı olarak gören koca koca firmalar var… Bu konuyu ayrıca detaylandıracağız…

KOBİ çöplüğü kaçınılmaz

Esnaf  2024 kışı nasıl çıkaracak merak ediyorum. Yer kira ise, yanında aile bireyleri çalışmıyor ise esnafın 2025 yazını görmesi çok zor. Niçin! Bu sefer krize çözüm bulunan yöntem farklı da ondan. 1991 yılında bankacılık sektörüne adım attım 1993 krizinden sonraki tüm krizleri yaşayarak deneyimledim. 2000, 2008, 2018 krizleri yaşayacağımız yanında meltem rüzgarı gibi kalıyor farkında mısınız? Diğer tüm krizlerde çözüm sloganlarını hatırlayın; hepsinde, “alışveriş yapın”, “al sat can ver”, “can suyu kredisi”, “kredilerde İstanbul yaklaşımı” gibi çözümler vardı. Kısaca çözüm talebi canlandırma ve firma kredilerini yapılandırarak orta uzun vadeye yayılması üzerineydi. İlk defa “krize çözüm kriz yaratılması” ile karşı karşıya kalınıyor. Ne demek kriz yaratılması, o kadar çaresiz kalındı ki yapay yağmur gibi yapay kriz yaratarak ekonominin geldiği noktaya çözüm olarak sunuluyor. Birbirimizi kandırmayalım, bulunan tek çözüm yöntemi belli: TALEBİ DARALTMA!

TALEP DARALTILARAK KRİZ ÇÖZÜLÜR MÜ?

Bulunan yöntem “talebi daraltma” olunca sürecin şu şekilde oluşacağı var sayılıyor. Bir defa son yıllarda temel amacı Enflasyon ile mücadele etmesi gereken TCMB bunu başaramadı. Rasyonel olmayan politikalar çözümün de daha yıkıcı olmasını sağladı. Bulunan çözümde enflasyonu düşürmek için talebi daraltma oldu. Bu ne anlama geliyor, “vatandaş birşey almaz ise o malın fiyatı düşer”,  bu doğru mantık ama burada eksik olan bir bacak var, enflasyon talep enflasyonundan patlamadı ki. Talebi kısmak malların satılmaması demek, üretici sanayinin, esnafın mal satmaması demek, mal satmadan esnaf nasıl ticari hayatını sürdürecek. Kiralar kat ve kat artmışken, elektrik-işçilik maliyetleri artmışken, satışı düşecek esnafın ayakta kalması mümkün değil. Mümkün de olmuyor zaten. Bir ay önce gittiğiniz caddeden tekrar geçin yenilenen tabelalar dikkatinizi çekecektir. Talep daralmasını desteklemek için bulunan çözüm ise vatandaşın paraya ulaşımını engellemek için reel geliri düşürülmesi oldu. Bir Profesör 2002 yılında 9 kattan fazla Asgari ücret alırken 2024’de 3 Asgari ücretin altına düşmüş durumda. Gelir düşürülerek talep düşecek, kriz aşılacak şaşarım bu çözümü bulana! Üstüne, “banka kredi ve Kredi Kart kullanımını da engellersek talep düşer” dediler. Başarıyorlar! Ufak bir sorun var: Krizi çıkaranlar ile kriz bedelini ödeyenler aynı taraf değil sadece!

TATİL YERLERİNDEKİ SU KRİZİ İLE EKONOMİ KRİZİ VE ÇÖZÜMÜ AYNI

Vatandaş Yunanistan’a gitti de tatil yerleri dolmadı” lafı tamamen şehir efsanesi haberiniz olsun. İstanbul’un dibindeki çoğu insanın yer bulamadığı için araç içinde yattığı Bozcaada gibi bir yerde bile oteller bayram dahil dolmaması herkesin Yunanistan’a gitmesinden değil orta kesimin tatile çıkamamasından kaynaklanıyor. Algı böyle birşey işte. Bodrum, Çeşme, Kuşadası esnafı Yunan esnafına küfür etsin dursun… Bulunan çözüm, çözüm değil; mağduriyetleri artırır sadece. Tıpkı yazım nüfusu 10 katına çıkan turistlik yerlerdeki suyun yetmeyip halka tankerle su dağıtılması gibi. Hiç bir belediye ya da kamu kurumunun aklına bu bölgelerde içme suyu ile villa ve otel havuzlarının doldurulmasının yasaklanması; bahçe sulamada içme suyunun kullanılmasının yasaklanması gelmiyor. Havuzu tanker ile dolduracaklarına tanker ile vatandaşa su dağıtıyorlar. Krize buluna çözümler de tıpkı içme suyu gibi krizi yaratanlar bedel ödemezken mağdur olanlar bedel ödüyor. Demet Akalın gelen 18.000 liralık su faturasını paylaşarak mağduru oynuyor, Muğla Büyükşehir Belediyesi de kamuoyunu aydınlatıyor,  “su sayacını kontrol ettik sorun yok, geçmiş yıllarda da benzer şekilde tüketim ve fatura tutarı artmış; artışın asıl nedeni villadaki havuz ve otomatik bahçe sulama nedeni ile su tüketimin artması” diye açıklama yapıyor. Hiç kimsenin aklına, “kardeşim vatandaşın içeceği suyu bulamazken, böyle nasıl kullanırsın, bir da mağdur rolü oynuyorsun” demek gelmiyor. Yaşanılan kriz ve bulunan çözüme nasıl benziyor değil mi!

GERÇEKÇİ ANALİZ VATANDAŞ İLE PAYLAŞILMADAN ENFLASYON DÜZELMEZ

Bir defa ithalatın %80’ni hammadde olan bir ülkede enflasyonun ana nedenlerinden biri olan “maliyet enflasyonu” ile ilgili bir yazı okuyor musunuz, tartışmalarda hiç dile getiriliyor mu, duydunuz mu? Döviz kurunun yükselmesi, daha doğru cümle “Türk Lirasının değer kaybetmesi” endişesi ile bazı harcamalar öne çekilerek ek talep yaratılmış olabilir, fakat bunun enflasyona etkisi maliyetlerdeki artış kadar olmamıştır. Zira son 3-4 yıla bakın ÜFE, TÜFE’nin nerde ise bazı dönelerde iki katı oldu. Hiç bir imalatçı “ürün fiyatını artırayım da satışlarım artsın” demez, bu rekabette diyemez de zaten. TL’nin değer yitirmesi, işçilik maliyetinin artması, elektirik, doğalgaz maliyetlerinin artması, hammadde giriş maliyetlerinin artması demek, bu da her üretilenin, her ithal edilem ürünün fiyatının artarak piyasaya sunulması anlamanı gelir. Bazı dönemlerde tüccar sattığı mali aynı fiyattan yerine koyamadı, bu gerçekleri görmeden enflasyon düşecek beklentisi boş yeredir. Hukukun üstünlüğünü sağlamadan; Eğitim, Sağlık, Kamu işe alımlarında Liyakat reformu yapmadan bu çabalarda başarı sağlama şansınız yok! Gri listeden çıktık diye seviniyoruz ama hala “yatırım yapılabilir ülke” konumunda değiliz farkında mısınız?

BÜYÜK FİRMALARDA DA STRES KATSAYISI YÜKSELİYOR

Esnaf böyle de büyükler rahat mı? İSO ilk 500, ikinci 500 gibi büyük firmaların da rahat olduğunu sanmayın. TL Kredi maliyetlerinin %50-60 olduğu bir ortamda bu firmaların da rahat olması mümkün değil. Bu ortamda istihdam artırıcı Yatırım yapılabilir mi? TL kredi faiz maliyetinin arışına paralel İhracatı olan firmalar döviz kredisine yöneldi. 2024 Mayıs ayına kadar aylık ortalama %4’den fazla büyüyen bankaların döviz krediler büyümesine TCMB Mayıs sonunda %2 sınır getirdi; bu da yetmedi geçen ay %1,5 seviyesine çekti. Döviz Kredisi de vermeyin diyor. Yakında döviz kredi büyüme sınırı %1 olur ise şaşırmayın. Bu firmalar için iki uygun yurt içi kaynak var. Biri TCMB Reeskont kredileri ki bu kredilerin faizi peşin kesildiği için maliyeti %35-36‘lara gelmekte, diğeri de Döviz Krediler. Bir yıl vadeli TCMB Reeskont kredisi kullanan firmalar, ithal ve bazı sektörel ödeme (sigorta, navlum..vb) hariç döviz alması yasak. Alır ise kullandığı tüm Reeskont kredilerin ANA PARASININ %3’ü+BSMV kadar ek ceza ödüyor. TCMB 3 aydır bankalara liste göndererek bunları tespit etmeye çalışıyor. Reeskont kredi kullanan bu firmaların ana sorunlarından biri de ihracat bedellerinin %30’unu mecburen bozdurdukları için kalan %70’i kadar tutar ile vadesi gelen döviz kredileri ödeyememesi şeklinde karşımıza çıktı. Gelen İhracat bedeli döviz kredisini ödemeye yetmiyor, döviz alsa ceza. Firmaların içinde düştüğü girdaba bakar mısın? Hiç olmazsa ihracat taahhüt kapamak için ek süre verin veya vadesi  gelen döviz kredisinin ödenmesi için döviz almanın önünü açın. Kontrolsüz kredinin sonuçlarına bakar mısınız! Kısaca, Maliyetlerin artması dışında döviz kredisine boğulan büyük firmalardaki stres katsayısı KOBİ’lerden az değil. Asıl ihracatçıların sık sık dile getirdiği gibi ya da kriz yönetilemez hale gelip TL değer kaybı patlar ise o zaman koca koca firmaların Döviz Kredileri nedeni ile nasıl patladığına şahit olacağız. Umarım yaşanma! Bu firmaların kredi vadesini uzatması dışında bir seçenekleri yok, tabi doğru dürüst liyakatlı Finansçıları var ise ve söyledikleri dikkate alınıyor ise. Bazı şeyler yaşanmadan deneyimlenmiyor. Deneyleyip birlikte göreceğiz. Kısaca, diğer krizlerin tersine bu sefer vatandaş da firmalar da boğazına kadar borç batağına sürüklenmiş halde. Ortada yönetilmesi gereken ciddi bir kredi borç stok problemi söz konusu.

Sonuç: Diğer krizleri unutun, yaşanılanların tespiti de, çözümü de her hali ile “BU SEFER FARKLI” diyor. “Diğer krizleri aştık bunu da aşarız” iyimser bakışların haklı çıkmasını çok isterdim ama şimdiden öyle olmayacağını söylemek kahinlik olmayacak, biline!

Bankalar da rahat değil not düşelim….

Erol TAŞDELEN – Ekonomist       www.bankavitrini.com

EK OKUMALAR: Bir çok şey bağıra bağıra geldiğinin özet arşivi

VATANDAŞIN BANKA BORCU 3 TRİLYON LİRAYI AŞTI

 

Erol TAŞDELEN yazdı: VATANDAŞ BORÇ BATAĞINDA ÇIRPINIYOR, BORÇ STRESİ BİRİKİYOR!

FAİZLER YÜKSELİRKEN REEL PİYASA NE DURUMDA

FAİZ ARTARKEN KAZANANLAR VE KAYBEDENLER

KEŞKE YANILSAYDIK: KREDİLER DURDU, ÇEKLER ÖDENMİYOR, REEL PİYASA ŞAŞKIN

MERKEZ BANKASI DÖVİZ KURUNUN REEL PİYASADA KARŞILIĞI YOK!

TCMB, MALİYE BAKANLIĞI VE REEL PİYASADA SORUNLAR YUMAĞI

TİCARİ YASAKLAR FİRMALARI ‘ŞAK’ DİYE DURDURABİLİR

BANKALARDA KOBİ DIŞI TİCARİ KREDİLER NİÇİN DURDU?

 

 

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Bankalara Zorunlu karşılıklar yeni ayarı

Yayınlanma:

|

Yazan:

ürkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 25 Mayıs 2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yeni tebliğ ile zorunlu karşılık oranlarında önemli değişikliklere gitti.

2013/15 sayılı tebliğde yapılan değişiklikleri içeren 2025/13 sayılı düzenleme, bankaların Merkez Bankası’na yatırmakla yükümlü oldukları zorunlu karşılık miktarlarını yeniden belirledi.

Yeni düzenlemeye göre, Türk lirası yükümlülükler için belirlenen zorunlu karşılık oranları, vadeye göre farklılık gösteriyor. Örneğin, vadesiz ve 3 aya kadar olan mevduatlarda oran yüzde 17 olarak belirlendi. 6 aya kadar vadeli mevduatlarda ise bu oran yüzde 10 oldu.

Ayrıca Merkez Bankası, yurt dışı kaynaklı fonlar ve repo işlemlerine dayalı krediler için de özel oranlar belirledi. Bankaların yurt dışı repo işlemleri ve kredileri için zorunlu karşılık oranı yüzde 12 olarak açıklandı.

Tebliğ aynı zamanda Merkez Bankası’na bazı esneklikler de tanıyor. Buna göre, Merkez Bankası belirli yükümlülükler için farklı hesaplama yöntemleri uygulayabilecek.

Yeni düzenlemeye zorunlu karşılık oranları şöyle:

🔹 Mevduat / Katılım Fonu (Yurt Dışı Bankalar Hariç)

Vadeye Göre Türü Zorunlu Karşılık Oranı (%)
Vadesiz, ihbarlı, 1 aya kadar ve 3 aya kadar (3 ay dahil) vadeli 17
6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli 10
1 yıla kadar vadeli 10
1 yıl ve daha uzun vadeli 10
Kur/fiyat koruma destekli 6 aya kadar (6 ay dahil) vadeli hesaplar 33
Kur/fiyat koruma destekli 1 yıla kadar ve daha uzun vadeli hesaplar 22
Müstakrizlerin fonları 0

🔹 Diğer Yükümlülükler (Yurt Dışı Bankalara Ait Mevduat / Katılım Fonu Dahil)

Vadeye Göre Türü Zorunlu Karşılık Oranı (%)
1 yıla kadar (1 yıl dahil) vadeli 8
3 yıla kadar (3 yıl dahil) vadeli 5,5
3 yıldan uzun vadeli 3
Kalkınma ve yatırım bankalarının 1 yıldan uzun vadeli menkul kıymet ihracı 0

🔹 Yurt Dışından Sağlanan Fonlar / Repo Kaynaklı Yükümlülükler

Vadeye Göre Türü Zorunlu Karşılık Oranı (%)
1 aya kadar (1 ay dahil) yurt dışı repo ve kredi fonları 18
3 aya kadar (3 ay dahil) yurt dışı repo ve kredi fonları 14
1 yıla kadar (1 yıl dahil) yurt dışı banka mevduat/katılım fonu, repo/kredi 12

AMAÇ NE OLABİLİR

  • TCMB, yeni düzenlemeyle vadeye göre farklılaştırılmış ve kaynak türlerine göre ayrıntılandırılmış zorunlu karşılık oranları ile likidite yönetimi, kur istikrarı ve kredi kontrolü gibi alanlarda daha esnek müdahalelerde bulunma yetkisi kazanıyor.

  • Kur korumalı mevduatlara getirilen yüksek oranlar, bu enstrümanların kullanımını azaltmayı amaçlıyor olabilir.

  • Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 25 Mayıs 2025 tarihli zorunlu karşılık oranlarında yaptığı bu düzenlemenin piyasa, bankacılık sektörü ve genel ekonomi üzerindeki olası etkilerini başlıklar halinde analiz edebiliriz:

    1. Likidite Daralması ve Bankacılık Sektörü Üzerindeki Etki

    🔺 Artan zorunlu karşılık oranları, özellikle kısa vadeli Türk lirası mevduatlar için (%17) bankaların Merkez Bankası’nda daha fazla kaynak tutması anlamına gelir.
    Bu da:

    • Bankaların kredi verme kapasitesini düşürür.

    • Mevduat faizlerinde rekabeti artırabilir (müşterileri daha uzun vadeye çekmek için).

    • Bankaların kaynak maliyeti yükselir, bu da kredi faizlerine yansıyabilir.

    2. Kur Korumalı Mevduatlara (KKM) Darbe

    🔻 Kur/fiyat koruma destekli mevduatlar için %33 (6 ay) ve %22 (1 yıl+) gibi yüksek zorunlu karşılık oranları, bu ürünlerin bankalar açısından caydırıcı olmasına yol açar.

    • TCMB, böylece KKM’yi piyasadan çıkarmaya veya azaltmaya çalışıyor.

    • Bu durum, dövize yönelimi artırabilir veya TL mevduata geçişi zorlaştırabilir.

    • KKM’nin daralması, kur üzerindeki baskıyı artırabilir.

    3. Yabancı Kaynaklı Fonlara Karşı Önlem

    Yurt dışı repo ve kredi işlemlerine %18’e varan zorunlu karşılık getirilmesi, şu anlama gelir:

    • Bankaların yurt dışından kısa vadeli fon sağlama iştahı düşer.

    • Bu durum dışa bağımlılığı azaltabilir ancak dış kaynaklı fon girişinde yavaşlamaya yol açar.

    • Türkiye CDS’i yüksek olduğu için bu kaynaklar pahalı; Merkez Bankası bunun spekülatif sermaye akımlarına karşı önlem aldığını gösteriyor.

    4. TL Vadeli Mevduatlara Teşvik

    Vadeye bağlı zorunlu karşılık farklılaşması:

    • 6 ay ve üzeri vadeli TL mevduatlarda oranlar %10 ile daha düşük tutulmuş.

    • Bu da bankaları daha uzun vadeli TL mevduat toplamaya teşvik ediyor.

    • Amaç: Kısa vadeli dalgalanmaları azaltmak, paranın vadesini uzatmak.

    5. Enflasyonla Mücadeleye Dolaylı Katkı

    • Kredi daralması, talebin baskılanması anlamına gelir.

    • Bu da enflasyonla mücadele çerçevesine hizmet eder.

    • Ancak reel sektör için fonlama sıkıntısı artabilir, özellikle KOBİ’ler zorlanabilir.

    6. Kalkınma ve Yatırım Bankalarına Pozitif Ayrımcılık

    • 1 yıldan uzun vadeli menkul kıymet ihraçlarında %0 oran uygulanması, bu bankaların uzun vadeli projelere daha rahat kaynak bulmasını teşvik eder.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

KMH hesaplarda Vatandaşa tuzaklar

Yayınlanma:

|

Kredimi Mevduat Hesaplarda (KMH), yani halk arasında daha çok bilinen adıyla “ek hesap” ya da “artı para”, vatandaş için acil nakit ihtiyaçlarında kolay bir çözüm gibi görünse de içinde dikkat edilmesi gereken pek çok tuzak barındırır. İşte bu tuzaklar ve riskler:

1. Yüksek Faiz Oranları

  • KMH’lerde uygulanan faiz oranları genellikle ihtiyaç kredilerinden daha yüksektir.

  • Aylık faiz oranı %4 ila %5 arasında değişebilir.

  • Ayrıca gecikme durumunda gecikme faizi + vergiler de devreye girer.

Örnek: 10.000 TL’lik bir KMH bakiyesi 3 ay kapatılmazsa 1.500 TL’ye kadar faiz yükü oluşabilir.

2. Günlük İşleyen Faiz

  • KMH faizi, kullanılan gün kadar işler.

  • Parayı 1 gün bile çekseniz faiz hesaplanır.

  • Hesaba para girdiğinde otomatik tahsilat yapılır, bu da maaşlara direkt el koyma etkisi yaratır.

3. Psikolojik Rahatlık ve Sürekli Kullanım Riski

  • “Nasıl olsa açık hesap var” rahatlığı, kişiyi sürekli borçla yaşamaya iter.

  • Borç döngüsüne girilmesine neden olur.

  • KMH, finansal disiplini bozar.

4. Kredi Notuna Olumsuz Etki

  • KMH limitinin sürekli kullanılması ya da limit aşımı, kredi notunu düşürür.

  • Bu da ileride daha uygun faizli kredilere ulaşma şansını azaltır.

5. Vergi ve Masraflar

  • KMH faizinin yanında BSMV (Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi) ve KKDF (Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu) gibi ek yükler de alınır.

  • Bu oranlar toplamda faiz yükünü %30’a kadar çıkarabilir.

6. Mevduat Hesabı Sanılıyor

  • Vatandaş bazen KMH’yi “kendi parası” sanabiliyor.

  • Oysa bu banka tarafından verilen kısa vadeli kredidir ve iadesi zorunludur.

7. Bankalar İçin Karlı, Vatandaş İçin Tuzaklı

  • Bankalar için KMH, düşük maliyetli ve yüksek getirili bir ürün.

  • Vatandaş için ise kontrolsüz kullanıldığında “borç tuzağı” halini alabilir.

Vatandaş Ne Yapmalı?

✅ KMH limiti açtırmadan önce ihtiyacın gerçekten acil olup olmadığını düşün.
✅ KMH’yi sürekli değil sadece acil durumlar için kullan.
✅ Maaş yatınca hemen kapat.
✅ Mümkünse düşük faizli bireysel kredi alternatiflerini değerlendir.
✅ KMH limitlerini sınırla ya da tamamen kapattır.

KMH, doğru ve dikkatli kullanılırsa işe yarar bir araç olabilir. Ancak bilinçsiz kullanıldığında, vatandaş için sessiz bir borç kapanı haline gelir.

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

KGF KREDİLERİ ÖNCEKİLER GİBİ BANKALARIN ZOMBİ FİRMALARINA GİTMESİN

Yayınlanma:

|

KGF Desteği Görünümlü Risk Devrinin Yeniden Sahne Almaması Umuduyla

Yakında açıklanması beklenen yeni KGF kefaletli kredi paketi, reel sektör için umut olsa da, geçmiş deneyimler ciddi bir temkin gerektiriyor. Çünkü daha önceki KGF uygulamaları, amacından sapmış, gerçek bir destek yerine bankalar için bir “risk tahliye operasyonuna” dönüşmüştü.

O dönemde birçok banka, daha önce teminatsız ya da düşük teminatla verdiği mevcut kredileri, yeni açılan KGF paketleriyle kapatmıştı. Yani şirketlerin kasasına yeni bir para girmemiş, sadece mevcut krediler kapatılarak yerlerine KGF destekli krediler kullandırılmıştı. Bu yolla bankalar kendi risklerini kamuya devretmiş, reel sektöre ise sadece kâğıt üzerinde bir “kredi desteği” sunulmuştu.

Sonuç olarak kamu eliyle verilen destek, ekonomiye yeni bir kaynak olarak değil, bankaların bilançosundaki sorunlu kredilerin güvenceye alınması için kullanılmıştı.

Şimdi yeni bir KGF dönemi başlarken, aynı oyunun yeniden sahneye konmaması için dikkatli olunmalı. Gerçek destek, yeni kaynağın reel sektöre ulaşmasıdır. Kredi destekleri, bankaların teminat oyunlarına değil, üretim ve istihdama can suyu olacak projelere yönelmelidir.

Bankalar kurnaz olabilir, ama kamunun görevi uyanık olmaktır.

Yokse geçmiş deneyimlerdeki gibi Zombi firmaların Zombi kredilerini finans edilerek yükü KGF üstüne yüklemek için kullanılmaması dileğiyle…

Erol TAŞDELEN-Ekonomist       www.bankavitrini.com

Okumaya devam et

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

KATEGORİ

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

BORSA

KRIPTO PARA PİYASASI

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKA VİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKA VİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.bankavitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.