TCMB Reel Piaysalar iel ilgili ana teşhisi, direkt Başkanı Kavcıoğlu tarafından da dillendirildiği gibi; “Firmalar kredi kullanıyor, gidip döviz alıyor” diye koydu ki, aynı söylem Hazine ve Maliye Bakanı Nebati tarafından sık sık dillendirildi. Çözüm olarak da, “kredileri durdurun, firmalar Döviz almasın, dövize talep dursun” şeklinde bir seri tedbir/tedavi ile kendini gösterdi. Kısaca Ekonomi kurmaylar bu konuda hemfikir oldu. Reel sektörde karşılığı olmayan amaç böyle belirlenince, “Liralaşma Stratejisi” olarak alınan tedbirler de kendi içinde yeni sorunlar yumağını doğurdu. Dillendiremeseler de görüştüğümüz bankacılar da bir konuda hemfikir: Bu durum sürdürülebilir ve Reel Piyasa koşullarına uygun değil!
Çoğu uygulamayı bankacılar da anlamakta zorlanıyor!
Döviz çeklerin döviz olarak tahsilatının yasaklanması, faturalara dahi döviz kurunun yazılmasının yasaklanması, İhracat Bedellerinin %40’ını, Reeskont Kredisi kullanmışsanız MB’ye %80’nini bozdurma zorunluluğu; Reeskont Kredi kullandıysanız kredi vadesi boyunca ( 1 yıl ) döviz alma yasağı; günlük 250 bin USD üzerinde döviz alınma kısıtlaması; Bankalara döviz satış limitleri konulması; İthalat Transferleri ( Akreditif ödemeleri ) için transfer gününden önce döviz alamama; Döviz ile ticaretin yasaklanması; Bankalara krediler için Tahvil alma zorunluluğu konması; Kredi kullanımların Fatura karşılığı dışında kısıtlanarak sektörün Katılım Bankası formatına dönüşmesi; Ticari Firmaların yıllık ödeyecekleri krediler 2 trilyon TL iken bu ödemeler için kredi kullanılamaması; Leasing ödemeleri için kredi kullanılamaması; Firma Yabancı Para kaynaklarının Aktir büyüklük ya da Cirodan büyük olanın %5’ini geçememesi, bunun için beyan formu zorunluluğu; Firma Kaynaklarının yatırıma değil KKM’ye yönlendirilmesi için vergi istisnası gibi teşvikler verilmesi; Firmaların online Döviz alımlarının FX işlemlerinin durdurulması; Döviz işlemlerinde mesai süresinin kısılması; Forward İşlemlerinin durma noktasına gelmesi; Bağımsız Denetim Rapor Zorunluluğu; en son da döviz alım kuru farkını bankalara açılması için talimatlar verilmesi… yan yana yazınca kabus gibi. Ortada tam anlamı ile KONTROLLÜ KAMBİYO REJİMİ söz konusu.
Avantajlı kur söylemi fos çıktı
Devalüasyon olunca söylem; “İhracatta Avantajlı Kur” söylemine dönülmesine rağmen, ortaya çıkan sonuç hiç de iç açıcı olmadı. Bu söylem üzerine strateji kuranların atladığı bir konu vardı; ülke İthalarının %80’ninin Hammadde olduğu! Tohum, Fide, Gübre ithal ama avantajlı ihracat yapılacak! Direkt iç piyasada üretim İhracat yaptığımız ürün yok gibi. Montaj sanayi ile nereye kadar. “Avantajlı Kur” söylemi firmalarda stoklar bitince hüsran ile sonuçlandı. Üzerine beşe katlayan Enerji maliyeti; Enflasyon belası gelince iş içinden çıkılamaz hal aldı. Herkes TÜFE’yi konuşuyor ama Maliyet Enflasyonu (ÜFE) bunun iki katı. Piyasalarda Vadeli Satış bitme noktasına geldi. Bu belirsizlikte ne yatırım olur, ne vadeli satış! Nisan sonunda TCMB net Döviz Pozisyonu -65 milyar Dolar! Üstelik Cari açık da sürekli artıyor, yetmemiş gibi maliyeti 250-300 milyar USD olan Deprem de geldi! Firmaların EYT Prim ödemeleri için uygun faizli Kredi verilecekti en oldu? YOK! Laf çok icraat yok!
TCMB Faizinin de Döviz Kurunun da Reel Piyasada Karşılığı yok!
2023’de gelinen noktada Üçlü Kur ortaya çıktı. 1970’leri tekrar yaşıyoruz sanki! Döviz alım/satım arasınıdaki makas Merkez Bankasının yönlendirmesi ile 1 TL‘ye çıktı. Zaten TCMB gösterge faizi olan %8,50’nin ne %30-35’lere çıkan Mevduat tarafında; ne de durma noktasına gelen Kredi tarafında bir karşılığı kalmadı. Cumhuriyet Bankacılık tarihinde MB ile Reel Piyasa arasında bu kadar faiz farklı oluştuğu bir dönem olmamıştı. Aynı durum Döviz Kurlarında da yaşanıyor. MB satış kurunu yükselttirerek dövize talebin önünü kesme gibi bir mantıksızlık yürütüyor ama bu da reel piyasadaki düşen güveni iyice düşürerek dövize talebi iyice artırmış durumda. Döviz büroları önünde döviz alım kuyruklarını Z Kuşağına kızan orta yaşlı kuşak iyi hatırlar, nostalji gibi yine kuyruktalar!
Kapalıçarşı da tıkanmak üzere
İstanbul’daki Kapalıçarşı ülkenin Altın Merkezlerinden biri değil aynı zamanda Döviz hareketlilik merkezlerinden biri. Bankalar döviz satış kurunu USD/TL’de 20,20 ile 20,50′ lere kadar çıkarmış durumda. Gösterge USD/TL Kur sözde 19,40’larda. Bankalar da müşteri serbest işleme farklı kur; İhracat bedeline farklı kur, İthalat işlemine farklı kur uygulamaya başaldı. İthalatı zorlaştırmak için normalde İthalatçıya yüksek kurdan döviz satmanız; İhracatı teşvik içinde İhracatçıdan yüksek kurdan döviz alınması gerekirken tersi yapılıyor iyi mi! İtracatçı USD bozdurduğunda 19,40’dan alan MB, aynı firmanın döviz alması halinde 20:20, 20,40’dan döviz almasını seyrediyor. Böyle mi İhracat artacak! İthalatçı ise 19,40-19,50’den USD alabiliyor: Akıl alır gibi değil! Ne mantık, var ne Akıl! Reel sektör de Bankalar da uygulanan kur politikasını anlamış değil! Firmalar bankalardaki tıkanıklığı görünce Kapalıçarşı’ya illerdeki Döviz Bürolarına yöneldi ama orada da havuzda su bitmek üzere, biline! Sadece dövizde değil, dövize ulaşma maliyeti artınca Altına yönelenler için kötü haber: Altın’da da makas açılmış durumda. Tasarruf sahiplerine TL’de kar enflasyonda paran erisin gibi bir seçenek dayatması ne kadar gerçekçi! MB Altın satışına başlamasına dikkat çekerim. Alınan tedbirler Piyasalardaki Güveni artırıcı değil tam tersine Piyasayı geren ve kaygılandıran boyutta. Reel Piyasanın algılar ile yönetilemeyeceğini yaşayarak öğreneceğiz belli ki! Tasarruf sahibinin derdi spekülatif işlem değil, parasının ve alım gücünün değerini koruma!
Satıcı firmalar MB kurunu uygulamayacaklarını alıcılarına bildirmeye başladı
İthal ağırlıklı çalışan Toptan satıcı firmalar alıcılarına mal satışında TCMB kurunu dikkate almayacağını bildirmeye başladı. Gerekçe olarak da yukarıda bahsettiğim gibi “TCMB kuru ile Banka kurları arasında makasın açılmasını” öne sürüyorlar ki, haklılar. Bunu yerine TCMB kur değil piyasa çalıştıkları bankanın ya da 3-4 bankanın ortalama kurunu uygulayacaklarını alıcılarına bildirmeye başladı. Zira; TCMB kuru üzerinden mal satışalarında zarar ettiklerini farkında ki 1 TL kur farkı kurda %5 sapma demek! Başka türlü firmalar döviz pozisyonlarını ayarlamaları mümkün değil. Bu firmaların keyfi uygulamaları değil; yeni piyasa koşullarında zarar etmemeleri için şimdilik aldıkları bir tedbir!
Bütün firmalar potansyel Döviz Spekülatörü sayıldı
Döviz kontrolü o seviyeye geldi ki tüm firmalar aynı kazanın içine atılarak spekülatif döviz alma potansiyeli olan firma var sayıldı. Firmaların, nakit akışın, sektörel yapısı, faaliyetini sürdürmek için dövize ihtiyacı olup olmadığı göz ardı edildi. Amaç süpekülatif döviz almayı önlemek ise o zaman “İthalatı-İhracatı olmayan firma döviz alamaz” deseydiniz. Veya döviz alıp aylarca hesaplarda tutan firmaya ek vergi koysaydınız. Varsayımlar üzerinde tüm firmaların dövize ulaşımını engellemek tam anlamı ile Reel Sektörden kopma anlamına gelir. Tekrar ediyorum, “İthalatınızın %80’ni Hammadde ise Sanayiciye nasıl döviz alma” dersiniz! Yıllardır İthalat ağırlıklı bri politika izlenmesinde Sanayicinin ne suçu var. O zaman “paramız var alıyoruz” söylemi yerine, İthal ürünlerin iç piyasada üretimini destekleseydiniz. Hiç olmazsa sanayimizin bel kemiği olan ve İhracatımızn itici gücü İSO-1000 firmaları bu yaptırımlardan muaf tutsaydınız. Bunların hiçbiri yapılmadan “firmalar kredi kullanıyor, döviz alıyor” söylemi ile tüm firmaları spekülatör yerine nasıl koydunuz? İSO-1000 dahil çoğu firmanın Finans Servisleri yokken bu tür yaptırımlar yerine firmaların Finans yapılarını yönlendirici; örneğin “Rusya-Ukrayna Savaşı”ndan sonra Avrupa’ya İhracat yapan firmaları “parite düşecek ona göre tedbir alın” diye uyarsaydınız reel piyasaya daha fazla katkı sağlamış olurdunuz. Avrupaya İhracat yapan kaç firmamız partite forwardı yaptı! Ekonomi krumaylardan bu yönde bir uyarı açıklaması duyduk mu: Hayır! Firmalardan Bağımsız Denetim Raporu zorunluluğu yerine keşke Finans Servisi zorunluluğu getirseydiniz de piyasayı yakından takip edip, erken pozisyon alabilselerdi; bankalar karşısında savunmasız kalmasalardı! Reel Piaysada binlerce Zombi Firma oluştu biline! Başlı başına kredleri durdurmak hastaya verilen oksijeni kesmek ile eş anlamlı olduğu bilinmiyor mu? İşletme sermayesi ile faaliyetini sürdürebilecek kaç firmamız var? TCMB’nin uygulamaları Reel Piyasalardan ciddi kopukluklar ve sapmalar içeriyor, biline! Reel Piyasa bloke olmuş durumda!
Reel Piyasa Seçim Sonuçlarını bekliyor!
Bazı sektörüler “ya tamam ya devam noktasına” gelmiş durumda. İhracatçı TCMB’nin uyguladığı Para Politikası’ndan oldukça şikayetçi. Maliyetlerin artması; paritedeki oynaklık; banka kredilerinin durma noktasına gelmesi ürt üste gelince bazı sektörlerin ayakta kalması nerede ise imkansız hale geldi. Döviz makasındaki %5’lik bir fark da zaten ulaşımı zor olan Döviz üzerindeki baskıyı artırmış durumda; Dövizdeki stres birikmesi her geçen gün artıyor biline! Bazı şeyler “bekle gör” ile olurken dövizdeki durum “göz göre göre geliyor” durumu söz konusu! İş öyle “şak diye 10 milyar Dolar satacaksın” demekle olmuyormuş demek ki! Poker oynadık arkada aynada elimiz gözüküyor, MB elindeki döviz tutarı belli, Reel Piyasaya blöf çektik. Bu oyunun sonunda Piyasa da Kasa da kazanamayacak gibi! Süreç seçim sonrası değişmez ise, neden sonuç ilişkisi net: Faiz ve Kur şoku kapıda!
Piyasaya acil muhalefetin dillendirdiği gibi 300 milyar USD lazım! O da hemen lazım!
Erol TAŞDELEN – Ekonomist www.banakvitrini.com
Meraklısına Ek okumalar:
TCMB, MALİYE BAKANLIĞI VE REEL PİYASADA SORUNLAR YUMAĞI – BankaVitrini
DEPREM BÖLGESİ ÇEK PANİĞİ, AYLIK 30 MİLYAR LİRALIK ÇEKLER NASIL ÖDENECEK? – BankaVitrini
KAHRAMANMARAŞ DEPREMİNİN BANKACILIK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ – BankaVitrini
BANKACILIK SEKTÖRÜ KATILIM BANKASI FORMATINA DÖNÜŞTÜ, PİYASALAR KİLİT – BankaVitrini
TİCARİ YASAKLAR FİRMALARI ‘ŞAK’ DİYE DURDURABİLİR – BankaVitrini
BANKALARDA KOBİ DIŞI TİCARİ KREDİLER NİÇİN DURDU? – BankaVitrini