Connect with us

EKONOMİ

TCMB, MALİYE BAKANLIĞI VE REEL PİYASADA SORUNLAR YUMAĞI

Erol TAŞDELEN, Sosyal sorumluluk gereği misyon edindiği Reel Piyasa sorunlarını ısrarla yazmaya devam ediyor. Maliye Bakanlığı ve TCMB’nin aldığı kararların reel piyasalarda yaşattığı ortamın resmini çekiyor. Okuyun göreceksiniz…

Yayınlanma:

|

TCMB ile Hazine ve Maliye Bakanlığı başta Reel Piyasalar ile ilgili Teşhis ve tespitleri yanlış koyunca; yanlış tedavilerin yeni reel piyasada yeni hastalıkların ortaya çıkmasına şaşırmamak lazım! FAİZ BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR gibi iddialı bir ana ilke belirlersen otomatikman TCMB elindeki FAİZ silahını da almış oluyorsun! Üstelik bunu FAİZ üzerine kurulu Kan kokusunu önceden alan Köpekbalıkların bulunduğu ortamda, Kapitalist Sistem’de yapıyorsunuz! Anında karşılığını alırsınız! Aldık da! Son aylarda dikkat edim TCMB’nin faiz kararı merak edilmiyor, tartışılmıyor bile! Herkes gardını almış durumda!

Bazı şeyler yaşayarak öğrenilir. Reel Piyasa da yaşayarak öğreniyor!

O zaman başlayalım; ekonomi kurmayları ne kararlar aldı; beklenti neydi; Reel Piyasada ne etkisi oldu. Naçizane gözlemlerimizi paylaşalım:

Damat Bakan olarak bilinen eski maliye bakanımız Berat Albayrak üç kamu Bankası Genel Müdürünü de yanına alarak Anadolu’da turlara başlamıştı. İş Dünyasına mesaj netti. Birincisi, “Kamu Kurumları ortak hareket ediyor”; ikincisi Bakan beyin ileride karar alıcı ana unsur kendisi olacağı, mesajı vererek siyasi kariyerini sağlamlaştırmaktı. Ne zaman ki COVİD-19 süreci başladı; hızlı başlayan bu turlar da son buldu! Sonrası malum; istifasını merkez medya iki gün haber dahi yapamadı! Bankacılık Sektörünü takip eden biri olarak hakkını da vermek gerekir, o dönemde doğru şeyler de yapıldı. “Bankaların uyduruk isimler ile aldığı binlerde çeşit ücret ve komisyonların sadeleştirilmesi; 51 adete indirilmesi ve üst ücret/komisyon limit tarifenin belirlenmesi” bunlardan biri. Sonra bankalar yaratıcılığını kullanarak dolaylı yollardan yeni yöntemler bulsa da firmaların ve vatandaşın cebinden o dönemde milyonlarca liranın çıkması engellendi. Bu katkıdır!

Faiz düşmeye başladı ama yeni sorunları ortaya çıktı

TCMB ve Maliye Bakanlığının ortak söylemi ile dünya ülkelerinin tersine Faize savaş açılınca, Türkiye uluslararası alanda da ayrışmaya başladı. Dünya Mersin’e, biz tersine uygulaması! Bir defa son yıllarda Yabancı Sıcak paraya savaş açılmış, başta Borsa olmak üzere yabancı payı yarı yarıya düşürülmüştü. 2019 yılında Bankalar ciddi kredi daralmasına giderek para istiflemeye başladı. Bankalar ilk uyanan oldu! O dönemde yazmıştım; 2019’da Dolar bazında bankalardaki Mevduat 50,9 milyar USD artarken, Krediler sadece ve sadece 1 milyar USD artmıştı! 2019 kırılma yılıydı!

Peki FAİZ ile savaşta aldığımız kararlar, Reel Piyasada nelere neden oldu : Başlayalım!

Faiz neden enflasyon sonuç” söylemi ile özetlenen dönemde; Faizin düşmesi Faiz üzerinden Paradan Para kazanmak için Piyasada olan para simsarlarının hoşuna gitmez ve o ortamı terk etmeye başlar.  Tabi gelirlerini koruyarak! Son yıllarda dikkat edin 2000 krizi öncesi gibi  Parlatılan Borsada yerliler arabasını, evini satıp; bankadan kredi çekerek, Borsa’ya koşarken; %70’lere yaklaşan Yabancıların payı %30’ların altına düştü. Üstelik kalan yabancıların çoğu bıyıklı yabancılar. Bizimkilerin parası yani!

FAİZ cephesinde bunlar yaşanırken; diğer bir ana cephe de DÖVİZ üzerinden oldu. TCMB’nin buradaki TEŞHİSİ de “Ticari Firmalara Kredi veriyoruz, onlar da gidip döviz alıyor; Dövize Talebi durduramıyoruz” teşhisi koyup çözüm olarak da “Ticari Kredilerde sert fren yapmalı” çözümünü ortaya koyunca yaralı Reel Piyasa bir de teşhisten ve çözümden darbe yedi! Bu teşhis doğru muydu! Kesinlikle yanlış! Yanlışlığı anlatmak için yazdığım yazı sayısını unuttum! Zaten yanlış olduğunu zaman da gösterdi. Dövize talebi kısacağız sözde bankalar Döviz Kredisi veriyor TL Kredi vermiyor, çelişkiye bakar mısın!  Bu yanlıştan bugün için dönüldü mü: HAYIR! Peki örnekleyelim; bu teşhisin sonucu uygulanan tedavide neler yapıldı Reel Piyasada ne etkisi oldu bakalım.

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu’nun İSO ziyaretini hatırlayın, hani şu sanayicilere; “firmaların 24 Şubat’tan haziran ayına kadar 55 milyar dolar bankacılık kesiminden kredi kullandığını belirterek; Başkanımdan da rica ediyorum, lütfen açıklayın. Bu dövizleri bozsunlar. Bir kısmını da bozsalar kur başka bir yere gelir” dedi. Bu cümle yetmedi ortam gerilince; MB Başkanı, “faizler %20’lerde yüksek değil, kullanmayın; siz de stokçuluk yapıyorsunuz” çıkışını yaptığı toplantı gergin ortamda bitti. Tepkiler üzerine TCMB Başkanı iki gün sonra, “yanlış anlaşıldı öyle demek istemedim” demek zorunda kaldı. Tepkiler normaldi çünkü; TCMB Başkanının, “krediler %20’lerde” dediği günlerde bankalardaki Ticari kredi faizleri  %40’lardaydı”. Üstelik hiçbir sanayici “stokta beklesin, satılmasın” diye imalat yapmaz! Üstelik; Sanayicinin stoklarının artması “stokçuluk” değil malların satılmamasındandı!

Faiz düşürmek için yaptırımlar devreye girdi

Merkez Bankası kendi dediği %20’lere kredi faizlerini düşürmek için iki formülü uygulamaya koydu. Birincisi; kredilerde karşılıkları artırdı, kredi faiz ortalamasının üzerinde kredi faiz veren bankalara karşılıkları artırdı; ikincisi; verilen krediler için Bankalara orta uzun vadeli Tahvil alma zorunluluğu getirdi. Sonuç mu? Krediler durdu tabi. Faiz denildiği gibi %20 daha sonra bunun da altına düşmesine rağmen Ticari banka kredileri bıçak gibi kesildi. Bazı ekonomistler “öyle diyorsun ama banka verileri Ticari kredilerin arttığını söylüyor” dese de bunların kaçırdığı bir şey vardı, ben üst segment yani cirosu 250 milyon ve çalışan sayısı 250’i aşan Ticari firmalardan bahsediyorum, Kurumsal Firmaları; yaptırımlar da bu gruba geldi. Üstelik arttı dediği krediler içinde firmalara KKM yapmaları için verilen Nakit Karşılıklı Reel Sektöre girmeyen krediler de var! Ticari Kredilere fren  için yaptırımlar zincirleme geldi;  Yok TL kredi verilecek firma “Net İhracatçı” olacaksın (ihracatı ithalattan %10 fazla olacak); yok Bağımsız denetin Raporunuz olacak (ki 20-25 bin TL olan Rapor ücretleri anında 250-300 bine çıktı), yok sadece fatura karşılığı krediler kullandırılacak (ki bu uygulama ile tüm sektör sessiz sedasız KATILIM BANKASI formatına sokuldu). Tabi koşullar ağırlaşınca Ticari Firmalarda patinaj da başladı. Piyasalardaki nakit akışın yapısı da değişti! Para bulamayan firma malını peşin satmak dışında ne yapacak ki!

TİCARİ KREDİ YASAKLARI YENİ SORUNLAR DOĞURDU!    

Yazıyı uzatmamak için özetin özetini yapacağım. Ama sorunlar tahmin ötesi büyük! Ticari Kredilerdeki ağırlaştırılan koşullar sonucu ne mi oldu. En basiti Piyasada Vadeli satışlar durdu! Bazı ürünlerde aynı gün bile fiyat değişir oldu. Önünü geremeyen sanayici nasıl yatırım yapsın. Reel Piyasalarda ciddi likidite sıkışıklığı başladı, haberiniz olsun! Kredi politikası değişmez ise; nakit sıkışıklık artarak devam eder! Katılım Bankası formatına dönüştürülen Bankacılık sektöründe; bunu kurgulayanlar aşağıdaki sorunun cevabını da vermeli:

Ticari Şirketler Fatura karşılığı dışında kredi kullanamıyor: Şirketlerin Kısa vadeli kredi borçları 2023 Ocak sonu itibarıyla  %116,5 artarak 3 triyon 447 milyar TL‘ye yükseldi. Toplam Kredilerin %44’ü Kısa vadeli hale geldi. Orta Uzun vadeli borçları ise %30,5 artarak 4,4 trilyon TL’ye yükseldi. Kısaca Firmalar bir yıl içinde ödeyecekleri para tekrar ediyorum 3 trilyon 447 milyar TL. Hangi ekonomi kurmayı bu borcun kredi kullanmadan ödeyeceğini öngördü, aklına ve bilgisine şaşarım. TCMB bunun cevabını vermeli! TCMB uzmanları kredi, leasing, akreditif kredisi ödemesi için bankaların kredi vermesini engellediğine göre  bunun özkaynaklardan veya yapılan ticaretten ödeneceğini öngörmüş demek ki. TCMB’nin Reel Piyasa takibi bu kadar işte! Piyasada çarklar ani durur derken temel gözlemlerimden biri de buydu benim! Bunu görmek için uzun analizler bile gerekmiyor; iki sanayiciyi dinleseniz sonucu çıkarırsınız.

Bu krediler kredi kullanmadan: Ö-DEN-MEZ!   Ö-DE-NE-MEZ!

Tablo : ekonomim.com, Şebnem TURHAN’dan alınmıştır.

Son 1 yıldır bankalarda 6 aydan uzun kredi fiili olarak açılmadı, bu ortamda bankalar da haklı! 2023’de 4 büyük özel bankadan İŞBANK dışında 3’ünde krediler fiili olarak durmuş durumda farkında mısınız? Kredilere karşılık, kredi vadesi buyunca %25-30 vadesiz isteyen bankalara TCMB sadece uyarı ile geçti, ortada kesilmiş ceza yok! İŞBANK dışında kredilere karşılık vadesiz %25-30 vadesiz isteyen banka nerede ise kalmadı!

Deprem Bölgesi çekleri nasıl ödenecek?

Deprem sonrası TCMB, Maliye Bakanlığı ve BDDK’nın çözmesi gereken bir sorun daha ortaya çıktı. Depremin etkilendiği 11 il aylık ortalama 30 milyar TL çek ödemesi yapıyordu. Önceden de yazdım, bu çeklerin deprem sonrası ödenmeye devam etmesi çok zor. İplik üretiminin nerde ise yarısının yapıldığı Kahramanmaraş gibi illerde üstelik sanayi ciddi zarar gördü. Reel Piyasadan uzak olanlar 30 milyar TL çek ne ki diyebilir. İyi de ödenmeyen bu çekler domino etkisi ile reel piyasaya kat ve kat zarar verir. Altı ay çek yazılmasını yasaklamak ile bu iş çözülmez. Benim önerim KGF Kaynakların önemli bir kısmı bu çeklerin ödenmesinde kullanılsın!

TCMB’nin LİRALAŞMA STRATEJİSİ yeni sorunlar doğurdu

Reel Piyasada diğer sorunlar yumağı da TCMB’nin LİRALAŞMA STRATEJİSİ sonucu ortaya konulan uygulamalardan oluştu. Bunu da bazı örnekler ile özettin özeti yapalım:

  • TCMB Döviz talebini daraltmak için daha sonra adını “Liralaşma Stratejisi” verdiği uygulamaları seri şekilde yürürlüğe koydu. İlk önemli adımı hatırlanacağı gibi Kur Korumalı Mevduat -KKM uygulaması ile atılmıştı. Kısaca önce vatandaşa sonra firmalara “yeter ki döviz alma ben sana yüksek gelir sağlayacağım” dendi. Üstelik bu ödeme milletin vergi gelirlerinden HAZİNE aracılığı ile karşılandı. Son bir yılda Hazine KKM için 94,7 milyar TL ödedi iyi mi! Zenginden alıp fakire vermesi gereken Devlet, resmen fakirden alıp Zengine verdi! Sorumluluğu da Vebali de karar alıcılara! Hazine’nin ödediği TL’den KKM yapanlara; Dövizden KKM Yapanların maliyetine TCMB ödeme yaptı! Vatandaşın cebinden çıkan paraya bakar mısın!
  • Döviz çeklerin döviz olarak ödenmesi yasaklandı: Dövize talebi kısmak gerekçesi ile “Dövizli sözleşme yapabilirsiniz, dövizli çek yazabilirsiniz ama bankalar bunu TL ödeyecek” dendi. Döviz ödeyenlere çek başına ciddi de cezalar geldi ama “sorumluluk da, ceza da müşteride” diye bu çekleri hala Döviz ödeyen bankalar var iyi mi. Üstelik Kamu bankaları da var bunu yapan! Tam Türk işi! Hadi Döviz ödemeyi yasakladınız 10 ay oldu hala bu çeklerde hangi kur uygulanacağı belli değil, TCMB onu bile belirlemedi! Bunda ne var diyenlerin aklına şaşar, Reel Piyasa bilgilerini sorgularım. Birincisi; Kimya, Plastik, Tekstil, Seramik, İnşaat gibi ana sektörlerde fiyatlama döviz üzerinden yapılıyor. İnadına değil, girdiler İthal olduğu için! İkincisi; Türkiye genelinde Döviz çeklerinde aynı kur uygulanmadığı için TL ödenen bu çeklerde firmalar arası kur farkı oluştu milyonlarca hesap muhasebe kayıtlarında test durumda şu an firmalarda! Firmalar ortada bir neden yokken bu kur farkından dolayı davalık olmaya başladı! Aynı sorun Faturalarda döviz kuru belirtilmemesi ve kur bilgisi dahi yasaklanması ile de ortaya çıkmış durumda. Benim önerim madem yasak koydunuz, o zaman; “bu çeklere ya TCMB’nin bir gün önceki kapanış kuru; ya da ödeme  günüdeki açılış kuru uygulanır” deseydiniz de tüm ülkede bu çeklerde tek kur olsaydı!
  • Firmaların Yabancı Para varlıkları Aktif Büyülük ya da Ciro’dan büyük olanın %5’ini geçene TL kredi yok, yasaklandı: TCMB bu yasak ile başta koyduğu “Ticari firmalar  kredi kullanıp döviz alıyor” tezine uygun gibi dursa da bu da doğru tespit değil. Bir defa 250 milyon TL büyüklüğü olan firma ile milyarlarca lira büyüklüğe sahip firmaları bir torbaya koymuş oldu. Firmalardaki mevsimsellik nakit ihtiyacını göz ardı etmiş oldu. Toplam İthalatın %80’ni hammadde iken firmalara “döviz alma” demenin mantığı ne? O zaman kalkıp “ithalatı-ihracatı olmayan firma döviz alamaz” deseydiniz! TCMB ve Maliye Bakanlığı Ağustos ayında önündeki kışın çok yumuşak geçeceğinin, kar yağmayacağının, yolların kapanmayacağının yazılı garantisini verebilir mi? Firmaların çoğu kış şartlarını düşünerek fazladan stok hammadde tutar bu da ek ithalat ve döviz talebi demek. %5 Yabancı Para yasağı koyarken bu durumu, mevsimsellik durumunu düşündünüz mü? Reel Piyasada çoğu firmanın Döviz pozisyonu almak spekülatif değil yaptığı işin gereğidir. Yoksa hiçbir sanayici spekülatif döviz almaz! İlla ki az sayıda da olsa vardır; onun da kolayı var. İhtiyacı için döviz alan firmalar zaten bu dövizi 3-4 ayda kullanır. Bu süreden fazla dövizi elinde tutan firmaya ek vergi koyun o zaman! %5 yasak ile tüm firmaları, özellikle sanayiciyi spekülatif döviz alıp satan konumuna koyup, aynı torbanın içine attınız biline! Bari, İSO ilk 500, ilk 1000 firmayı bu tür yaptırımlar dışında tutsaydınız!

Sorunlar çok, yazılacak çok şey var. Ama yukarıda verdiğim örnekler bile “Reel Piyasayı nasıl kitlendiğini” anlamak için yeterli diye düşünüyorum. Piyasa ekonomisi çoktan bitti. Kontrollü Ekonomi Modeli uygulanıyor! Sürdürülebilir olması da çok zor! Maliye Bakanlığı ve TCMB uzmanlardan ricam  Piyasada olunuz; ülkedeki sanayi kuruluşları aynı zamanda milli servet olduğunu unutmayınız.

Bir söz de Ticaret ve Sanayi Odası ve OSB Başkanlarına; sorunları dillendirilmeyince çözülmüş olmuyor.  Ülkede; hep aynı başkanlar konuşuyor. Üyelerinizin hakkını koruyunuz ve sorunları cesurca paylaşınız; yoksa oturduğunuz koltuk size “nüfuz sağlayın, siyah plakalar kullanın” diye verilmedi. Üyelerinize yardımcı olmaları için Odalarınızda Finans Danışmanlık birimleri kurmakla işe başlayın derim. Bankalar karşısında üyeleriniz çok korumasız unutmayın.

Erol TAŞDELEN – Ekonomist, Bankacılık Uzmanı      www.bankavitrini.com

 

MERAKLISIAN EK MAKALELER:

DEPREM BÖLGESİ ÇEK PANİĞİ, AYLIK 30 MİLYAR LİRALIK ÇEKLER NASIL ÖDENECEK? – BankaVitrini

KAHRAMANMARAŞ DEPREMİNİN BANKACILIK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ – BankaVitrini

BANKACILIK SEKTÖRÜ KATILIM BANKASI FORMATINA DÖNÜŞTÜ, PİYASALAR KİLİT – BankaVitrini

TİCARİ YASAKLAR FİRMALARI ‘ŞAK’ DİYE DURDURABİLİR – BankaVitrini

BANKALARDA KOBİ DIŞI TİCARİ KREDİLER NİÇİN DURDU? – BankaVitrini

BANKALAR 50 BİN USD ÜSTÜ YURTDIŞI TRANSFERLERDE BELGE İSTEYECEK – BankaVitrini

DÖVİZ MEVDUAT BANKALARIN KABUSU OLDU – BankaVitrini

TİCARİ KREDİLERDE FATURA KAOSU – BankaVitrini

MERKEZ BANKASI BANKALARI 4 KONUDA NİÇİN UYARDI? – BankaVitrini

YANLIŞ KARARLAR YATIRIMCIYI VURDU – BankaVitrini

BANKALARDA ‘KREDİ BLOKELİ KREDİ’ DÖNEMİ BAŞLADI – BankaVitrini

SANAYİCİ BANKALAR KARŞISINDA SAVUNMASIZ BIRAKILDI – BankaVitrini

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

Mehmet Şimşek gündemi değerlendirdi: Kur, Vergi, Seçim sonu beklentiler

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, doların 40 lira olacağı iddialarını yalanlayarak, “Belli kesimler bu yalanları üretmekten hala yorulmadılar. Bu seçim döneminde de bunun dozu arttı. Çünkü amaç seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak.” dedi. Enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, katma değer vergisi genel oranını, kurumlar vergisini ve gelir vergisini artırmayacaklarını vurgulayan Şimşek, “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz.” dedi.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Mehmet Şimşek, Kanal 7’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Enflasyonun yılın ikinci yarısından itibaren yıllık bazda düşmeye başlayacağına işaret eden Şimşek, “Bir program var. Sabırla ve kararlılıkla uygulayacağız ve bu program sonuç verecektir.” diye konuştu.

Şimşek, “Dolar 15 gün sonra 40 lira olacak” ve “Merkez Bankasının raporu sızdı” iddialarına ilişkin soru üzerine, haberler ve sosyal medyadan yapılan paylaşımlarla karamsarlık pompalandığını söyledi.

Muhalefetin, projeleriyle seçim yarışını sürdürmek yerine toplumun geleceğine ilişkin ümitlerini olumsuz etkileyecek yaklaşımlarla seçimi götürmeye çalıştığına işaret eden Şimşek, “Eylül ayında açıklanan program çalışıyor. Mart ayının ortasındayız. Dolayısıyla kötümser zemin yok. Dedik ki ‘Bu program uygulamaya geçtikten sonra büyümede bir dengelenme olacak’. Yani enflasyonu, cari açığı bir şekilde kontrol altına alacak yeni bir kompozisyon çıkacak. Yani büyümenin yapısı değişecek.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, başından beri kur hedeflerinin olmadığını aktararak, “Ama kur hedefimizin olmaması, spekülatif amaçlı piyasadaki dalgalanmalara Merkez Bankasının kayıtsız kalacağı anlamına gelmiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın hiçbir ülkesinde düşük taleple kurlarda yüksek oynamaya izin verilmeyeceğini bildiren Şimşek, Merkez Bankasının fiyat istikrarını tehlikeye atacak bir dalgalanmayı engelleyeceğini söyledi.

Kur iddiaları

Şimşek, kura ilişkin iddiaları anımsatarak, “Geçen hazirandan bu yana benim söylemediğim ama bana atfen ‘Söyledi’ dedikleri en az 40 haberi yalanladık. Bu spekülatif tarzı masa başında uydurulan haberleri biz yalanlamaktan yorulduk. Belli kesimler bu yalanları üretmekten hala yorulmadılar. Bu seçim döneminde de bunun dozu arttı. Çünkü amaç seçim öncesi güvensizlik, belirsizlik yaratmak.” dedi.

Türkiye’nin, ihtiyacı olan dış kaynağı bulmada iyi noktada olduğuna işaret eden Şimşek, geçen yılın ikinci yarısından itibaren uzun vadeli ve uygun koşullarda gelen kaynağın, bu yıl artacağını söyledi. Hazine’nin de dış kaynak bulmada sorunu olmadığını bildiren Şimşek, Hazine’nin avro cinsinden 2017’den bu yana en düşük spread (faiz farkıyla) ile borçlandığını anımsattı.

“İlave döviz talebinin ekonomik temeli yok”

“Hazine yüksek faizle mi borçlanıyor?” iddialarına da cevap veren Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faiz neye göre yüksek? Neye göre düşük? Nominal faiz tabii ki bundan 10-15 yıl öncesine göre yüksek. Fakat şu anda bütün dünyada faizler yüksek. ABD hazinesinin 10 yıllık kağıtları yüzde 4-5 arasında işlem gördü son bir yıl içerisinde. Yani şu anda yüzde 4’ün üzerinde. ABD hazinesi yüzde 4’ün üzerinde borçlanıyor. Genelde sizin risk priminizi (CDS) buna ekiyorlar ve o sizin spreadiniz oluyor.”

Şimşek, seçime 2 hafta kaldığına işaret ederek, “Seçime kadar bu spekülatif amaçlı pozisyon alma, bunu teşvik etme, bunu telkin etme çabaları devam edecek. Şu anda ilave döviz talebinin ekonomik temeli yok. Ama ‘seçim sonrası geçen sene olduğu gibi kur yükselir, para kazanırım’ beklentisiyle yönlendirilen bir kesim var. İhracatçı bizim ucuz verdiğimiz reeskont kredisi ile gidip döviz alıyor ve bekliyor. İhracat gelirinin yüzde 40’ını bozdurması kuralı var. Onu da şu anda geciktiriyor. Çünkü ‘ben seçim sonrası biraz daha fazla kazanabilir miyim’ diye. Biz kuru tutmuyoruz ki kazanasın.” diye konuştu.

“İlave tedbir alırız”

Kur iddialarının doğru olmadığını vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

“Geçen sene mayısta Türk lirası mevduat faizleri yüzde 30’lar civarında. Şu andan yüzde 53-54 civarı. O gün itibariyle beklenen enflasyona göre eksi reel faiz var. Politika faizi zaten yüzde 8,5’tu. Şu anda piyasa diyor ki ’12 ay sonra enflasyon yüzde 36,7 olacak.’ Bunu ben söylemiyorum. 70 reel ve finans sektörü uzmanı söylüyor. Bunu dün bir gazete istismar etmiş: ‘Gizli rapor ifşa oldu. İşte kur şuraya çıkacak.’ Yalanlardan biri bu. Halbuki ‘gizli raporlardan ifşa oldu’ yalanı Merkez Bankasının 70 finans ve reel sektörü uzmanına ‘Siz 2024’ün sonunda veya bir yıl sonra kuru nerede bekliyorsunuz?’ sorusuna cevabı, sanki seçim sonrası olacakmış gibi paketlenmiş. Bakın bunlar iyi niyetli olamaz.

Lira şu anda cazip. Niye? Eğer yüzde 50’nin üzerinde faiz alıyorsanız, eğer piyasa önümüzdeki 12 ay enflasyonu yüzde 40’ın altında görüyorsa bu ‘reel getiri var’ demektir. Enflasyon konusunda kafalar karışık. Mart ayında Enflasyon Raporu açıklanacak, mayısa kadar yükselmeye devam edecek. Yükselen yıllık enflasyon, düşen aylık enflasyon. Peki önemli önemli olan 12 aylık enflasyon değil mi? Geçmiş 12 aylık enflasyonun yatırım kararlarında bir anlamı yok. Önemli olan gelecek 12 ay. Şimdi gelecek 12 ay piyasa yüzde 36,7 görüyor. Gelecek 24 ayda ise yüzde 20’li rakamları konuşuyoruz. Piyasadan bahsediyorum. İlave maliye politikasıyla birlikte belirsizlik bandı içerisinde olacağımıza inanıyorum. Olmayacağımıza inanırsak ilave tedbirler alırız. Bu da Merkez Bankasının uhdesinde olan bir konu.”

“Güçlü siyasi temeli olan bir ekonomik program inşa ettik”

Güçlü siyasi temeli olan bir ekonomik program inşa ettiklerini ve öngörülebilirliği arttırmayı amaçladıklarını bildiren Şimşek, “Orta Vadeli Program’ın (OVP) özü dezenflasyon. Yani enflasyonu tek haneye düşürmek, milletimizi hayat pahalılığından kurtarmak.” diye konuştu.

Şimşek, programla 3 yıllık perspektif sunduklarına ve bir yıllık geçiş süreci öngördüklerine işaret ederek, “Türkiye’nin kendine özgü şartları var. Geçen yıl mayısa kadar para politikası çok fonksiyonel değildi. Bunu işlevsel hale getirecek bir süreç öngördük. Ani şok tedavilerin yan etkileri büyük olabiliyor. Bankacılık sektörünün yapısını, reel sektörün bilançolarını dikkate aldık. Çalışmaların tamamı hassasiyetle götürüldü. Bu programı okumayanlar ahkam kesiyor.” ifadelerini kullandı.

Enflasyonu tekrar tek haneye, daha sonra da düşük tek haneye indirmek için hesaplar yaptıklarını anlatan Şimşek, “Programın özünde para politikasında normalleşme var. Türk lirasını güçlendirecek, destekleyecek, pozitif getiri sağlayacak, kredi genişlemesini yavaşlatacak, enflasyon beklentilerini çıpalayacak para politikası uygulamaya başladık. Merkez Bankasında birikimiyle, tecrübesiyle çok değerli arkadaşlarımız var. Karamsarlık pompalayanlar, piyasada belirsizlik, tedirginlik yaratmaya çalışanlar, bu arkadaşların çalıştıkları kurumların kapısından geçemezler.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Merkez Bankasının elinin son derece serbest olduğunu, enflasyonu düşürmek için ne gerekiyorsa onu yapacağını söyledi. Geçen sene meydana gelen depremlerin etkisinin devam ettiğini, inşaat girdilerinin ve işçilik maliyetlerinin arttığını, yapı stokunun azalmasıyla birlikte kiraların arttığını anlatan Şimşek, bu yıl enflasyonda deprem ve seçim etkisinin sistemden çıkacağına işaret etti. Şimşek, tek seferlik etkilerin çıkarılması durumunda bu yıl enflasyonun düşeceğini belirterek, “Enflasyon niye düşecek? Çünkü para politikası sıkılaştı, sıkılaşacak. Gelirler politikası bu paralelde belirlenecek. Enflasyon temmuzun 3’ünden itibaren düşmeye başlayacak. Çünkü çıktı açığı öngörümüze göre temmuzda eksiye dönüyor. Para politikası gecikmeli etkiye sahip olacak. Maliye politikası daha hızlı etkili.” diye konuştu.

“Vergileri artırmayacağız”

Enflasyonist yeni vergi getirilmeyeceğini, katma değer vergisi genel oranını, kurumlar vergisini ve gelir vergisini artırmayacaklarını vurgulayan Şimşek, “Bu konuda çok netiz. Ama istisnaları, muafiyetleri, indirim oranlarını gözden geçireceğiz.” ifadelerini kullandı. Şimşek, maliye politikasıyla enflasyonun düşüşü için ne gerekiyorsa yapacaklarını aktardı.

Şimşek, muhalefetin ekonomi programına ilişkin eleştirilerine de yanıt vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Program nerede diyenler, bir zahmet programı okusunlar. Önerileri varsa getirsinler. Muhalefetin sıkıntısı bu. Hiçbiri katkı vermiyor. OVP’de sıkı para, maliye ve gelirler politikası ile yapısal dönüşüm var. Dijital ve yeşil dönüşüm var. Yatırım ortamını iyileştirecek yüzlerce eylem var. Programımızın temeli sağlamdır. Temel siyasi istikrardır. Cumhurbaşkanımız programı sahiplenmiştir.”

Kredi politikasına yönelik de değerlendirmede bulunan Şimşek, “Kaynakları tüketime değil, üretken alanlara, yatırıma, istihdama ve ihracata yönlendireceğiz. Bunu kredi politikasıyla yapacağız. Müdahaleci olacağız. Biz kredi politikasında kaynağın tüketime değil, arz yönlü üretime gitmesini sağlayacağız. Bunun için ilave tedbirler gerekiyorsa alacağız.” dedi.

“Yönlendirmelere itibar edilmesin”

Şimşek, vatandaşın portföy tercihlerine saygılı olduklarını, bu tercihleri de makro ekonomik koşulların belirlediğini dile getirdi.

Türk lirasını cazip hale getireceklerini belirten Şimşek, “TL cazip hale geldikçe dezenflasyon programı uygulandıkça, kur korumalı mevduatta (KKM) ve dolar hesaplarında çözülme öngördüğümüzü söyledik. Bu, kademeli ve piyasa koşulları el verdiği ölçüde olacak. Geçen sene ağustosta KKM zirveyi bulmuş. Yaklaşık 3,4 trilyon lira, bugün 1,1 trilyon lira azalmış. 3’te 1 oranına yakın azalma var. KKM’de 29 haftadır kesintisiz azalma var. Şu anda TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 42’ye ulaştı. Dolar cinsinden KKM yaklaşık 141 milyar dolardan 75 milyar dolar civarına kadar indi. Bizim program çalışır.” değerlendirmesinde bulundu.

Şimşek, Türkiye’nin risk priminin düştüğüne işaret ederek, KKM’den çıkışın olduğunu, cari açığın daraldığını, büyümenin yeniden dengelendiğini ve ülkenin kredi notunun arttığını söyledi.

Son dönemde spekülatif amaçlı yönlendirmeler olduğuna dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Vatandaşların, spekülatif amaçlı yönlendirmelere itibar etmemesinin kendi menfaatlerine olacağını düşünüyorum. Şu anda oturup nerede iki kuruşu varsa gidip verimli olmayan alanlarda yatırıma yönlendiren bir kesim var. Bunu siyasi saiklerle ya da gerçekten de öyle düşünüp de yapan da var. Milletin düşüncelerine, değerlendirmelerine, yorumlarına, eleştirilerine saygı duyuyoruz. Fakat makro ekonomik temeli olmayan bir portföye doğru yönlendirmeyi biz çok net şekilde görüyoruz. Bunun seçim arifesinde yapılmasının siyasi amaçla olduğunu düşünüyoruz.”

“Sonuna kadar gideceğiz”

Şimşek, piyasanın, ABD ve Avrupa merkez bankalarının bu yılın ikinci yarısında 100’er baz puan faiz indireceğini beklediğini aktararak, “Bunlar da risk iştahını olumlu etkileyecek. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yılın ikinci yarısında daha çok kaynak getirecek. Seçim belirsizliği ortadan kalkacak. O kadar çok dedikodu üretiliyor ki. Sadece kurla ve Türk lirasıyla ilgili değil, benimle ilgili dedikodu üretiyorlar. Ben bu ülkeyi seviyorum. Makro ekonomik sorunların farkındayız. Programı kararlılıkla uygulayacağız, sonuna kadar gideceğiz.” dedi.

Türkiye’nin zayıf liradan bir kazancı olmadığına işaret eden Şimşek, “Biz sırf birileri istiyor diye spekülatif amaçlı pozisyon aldı diye, TL’nin, programı bozucu düzeylerde, aşırı değersizleşmesine izin vermeyiz. Buna nasıl izin vermeyiz? TL’yi cazip hale getirerek, para politikasını ve kredi politikasını daha sıkı tutarak. Çünkü TL’de likidite olması lazım ki döviz talebi olsun. Biz TL likiditesini de çok daha güçlü şekilde Hazine ve Merkez Bankası işbirliğinde yöneteceğiz.” ifadelerini kullandı.

Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri’yle yapılan 50 milyar dolarlık anlaşmanın 8,5 milyar dolarlık sukuk anlaşması kısmının askıya alınmasına ilişkin soru üzerine, “Askıya alınmış bir şey yok. Türkiye’nin ihtiyacı olursa 8,5 milyar dolarlık uzun vadeli borçlanma imkanı var. Şu anda piyasada elverişli koşullarda borçlanmada sıkıntımız yok. Hazine bu sene iki borçlanma yaptı. İkisi de Türkiye kredi notunun sanki iki kademe üzerindeymiş gibi fiyatlandı. Türkiye çok elverişli koşullarda yurt dışından kaynak bulabiliyor.” diye konuştu.

Okumaya devam et

ALTIN - DÖVİZ - KRIPTO PARA

ABD enflasyonu inatçı. İçeride ise döviz piyasasında yaşanan türbülans geçici

Yayınlanma:

|

Yazan:

  • Küresel mali piyasaların gözü kulağı dün ABD’de açıklanan enflasyon rakamlarına çevrilmişti. Tüketici fiyatları, artan benzin ve barınma maliyetleri nedeniyle Şubat ayında beklentilerin bir tık üzerinde artarken, bu da enflasyonda bir miktar yapışkanlığın olduğunu ve FED’in Haziran ayından önce faiz indirimi yapma şansının da azalttığını gösterdi. Sayıların dili ile konuşursak, manşet TÜFE enflasyonu yıllık bazda %3,2 artarken (beklenti %3,1) çekirdek TÜFE ise %3,7 olan beklentinin ötesinde %3,8 artış kaydetti. Vadeli piyasalar Haziran ayı faiz indirimine bu sabah itibariyle %68 şans tanıyor.
  • ABD enflasyon rakamlarının piyasa beklentisinin bir tık da olsun üzerinde gelmesi ardından ilk nazarda bir nebze de olsun yön tayin etmekte zorlandık. Doların eli ilk nazarda hafif de olsa kuvvetlenirken, son günlerde güçlü bir görünüm sergileyen riskli varlıklar hafif de olsa satış baskısına boyun eğdi. Detaylandırmak gerekirse, 10 yıllık ABD tahvil faiz getirisinin %4,05 – 4,10 aralığından %4,15 seviyesine yükselmesi ile faiz getirisi olmayan altının ve bitcoinin biraz canını sıkılsa da, yukarıda da değindiğim üzere, piyasada var olan satıcılı seyir uzun boylu olamadı.
  • ABD borsalarının özellikle de risk iştahı denince aklan gelen teknoloji hisselerinin işlem gördüğü Nasdaq endeksinin geceyi %1,5 yükselişle tamamladı. Bir iki günlük kesinti ardından Nvidia hisselerinin geceyi %7’in üzerinde artışla tamamlaması ardından altının ons fiyatı da 2,160 dolar seviyesine toparlanırken, bitcoin ise 72bin dolar seviyesinin üzerinde yerini korumaya devam etti. Teknik bir bakış açısıyla, altının geçen hafta kaydettiği tarihi haftalık kapanış ardından ciddi bir yükseliş potansiyelini taşıdığının altını bir kez daha çizelim. Yukarıda 2,550 dolar/ons seviyesini ön plana çıkarken, Bitcoin cephesinde ise ilk etapta 75bin dolar seviyelerini hedefliyoruz. Pariteler cephesine ise EURUSD günü önemli bir değişim kaydetmeden 1,0930 seviyesinde yatay tamamladı.
  • Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluş Fitch’den 12 yıl sonra gelen not artırım kararına rağmen Türk mali piyasalarında TCMB’nin miktarsal sıkılaştırma adımının ön plana çıktığını söyleyebilirim. Şöyle ki, yaklaşan seçimler öncesinde Mayıs ayı Cumhurbaşkanlığı seçim dönemini hatırlayan ve tarih tekerrürden ibarettir diyen Türk insanı döviz piyasasına adeta son haftalarda hucûm edince, TCMB topyekûn teyakkuza geçerek piyasa faizlerinin üstü kapalı da olsa artmasına neden olan önlemleri almakta tereddüt etmemişti.
  • Piyasa faizlerinin yukarıya gitmesi, tüketicinin kredi alma ve tüketme kapasitesini hırpalarken, benzer bir şekilde üreticinin de (sanayicinin) krediye ulaşımını zorlu kılacağı beklentisini iskonto eden BIST100 ana endeksi, ağırlıklı olarak sanayi tarafına kümelenen satışlarlar gölgesinde, Fitch kararı ardından ikinci günü de düşüşle tamamladı. Son iki günde ana endeks %1 gerilerken, bankacılık endeksinin ise dün %2’ye yakın artış kaydettiğini not edelim. Faiz hadlerinin yükselişe geçmesi hisse senetleri için iyi bir haber olmasa da, seçim belirsizliğinin geride kalması ardından teknik bir bakış açısı ile (elbette yabancının da desteği ile) 11,500 seviyesini hedefleyeceğiz.
  • USDTRY kuru 31 seviyesindeki enerjisini çok hızlı ‘boşaltırken’ bir sonraki basamak olan 32 seviyesine TCMB’nin almış olduğu proaktif önlemler ile daha sakin bir başlangıç yaptığını not edelim. Belki biraz tekrar olacak ama, TCMB’nin ne yaptığını ‘bildiğini’ düşünüyoruz ve döviz piyasasında yaşanan türbülansın geçici olduğuna inanıyoruz. Yılın ilk iki ayında %11 artan TÜFE enflasyonunun seçim sonrasında fiyat ayarlamalarının da yardımı ile seneyi kabaca %45 civarına yükselerek tamamlayacağını, TL’nin nominal olarak değer kaybedip reel olarak değerlenmesi beklentisiyle -enflasyondan daha az değer kaybedecek- yıl sonu USDTRY kurunun 41 civarında olabileceğini hesaplıyoruz. Son günlerde TL’de ivme kazanan değer kaybına rağmen, görüşümüz arkasında durmaya devam ettiğimizin de altını çizmek isteriz. Seçim belirsizliğin bitmesi ile erkene çekilen döviz talebinin de durulacağını; durma noktasına gelen yabancı girişlerinin yeniden başlaması ile rezervlerde görülen kan kaybının da telafi edileceğini düşünüyoruz. USDTRY kurunun yeni güne 32,1 seviyesinden başladığını da not edelim.
  • Dün TCMB tarafından açıklanan cari işlemler dengesinin Ocak ayında 2,6 milyar dolar açık verdiğini gördük (Ocak 2023 = 10,4 milyar dolar açık). Ocak verilerini karşılaştırdığımızda, cari dengede iyileşme olduğunu ve bunun da olumlu olduğunu not edelim. Öte yandan, Türk insanının güvenli limanı olarak gördüğü altın ithalatını da hariç tutarsak, altın hariç cari işlemler dengesi Ocak ayında 1,6 milyar dolar açık verdi. Benzer bir şekilde geçen yılın Ocak ayında bu rakamın da 5,6 milyar dolar açık düzeyinde olduğunu not edelim. Çekirdek verinin de olumlu yönde bir gelişme sergilediğini mutlulukla görüyoruz. Net hata ve noksan kalemi (uyarlama hesabı) ise Ocak ayında 1,9 milyar dolar açık verirken, havanın olumlu olmasına rağmen, son 5 aydır açık rakamının devamlılık arz etmesini ise tam olarak anlamlandıramadık.
  • Dün açıklanan sanayi üretim endeksi Ocak ayında, aylık bazda herhangi bir artış kaydetmezken, yıllık olarak ise %1,1 artış kaydetti. Sanayi üretimi yani grafiğin ‘arz’ tarafı ile perakende satış rakamları grafiğin ‘talep’ tarafı arasında uzun bir süredir ciddi bir ayrışmanın olduğunu görüyoruz. Enflasyonu düşürmek kapsamında hâlâ canlı iç talebi soğutmak ve bu kapsamda kredi büyümesini sınırlamak için kredi kartları cephesine yönelik uzun bir süredir bazı önlemler beklediğimizi belirtmiştik. Kredi kartlarının, toplam kredilerin üç katı büyüdüğü bir ortamda, otoritenin son dönemde miktarsal sıkılaştırma adımları ile talebi sınırlandırarak tüketimi yavaşlatmak isteğinin de ötesinde, dün basında yer alan bir habere göre, Reuters’a konuşan kaynaklar, kredi kartlarına sınırlandırma geldiğini, nakit avans limitlerinin de düşürüldüğünü, taksit sayısının ise azaltıldığını okuyoruz.
  • ABD borsalarının geceyi yükselişle tamamlaması ardından yeni gün başlangıcında Asya piyasalarında bir nebze de olsun kararsız bir seyir görülüyor. Gösterge endeks Tokyo borsası, yatırımcıların Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) yaklaşan para politikası toplantısında politika değişikliği olasılığını değerlendirmesiyle art arda üçüncü gün de düşüş eğilimli bir seyir izliyor. BoJ’un kısa vadeli faiz oranlarını gelecek hafta ya da en geç Nisan ayına kadar negatif bölgeden çıkarmasını bekliyoruz.
  • ABD enflasyon verisi sonrasında dikkatler, tüketici harcamalarının şimdiye kadar dirençli olduğunun bir göstergesi olan ABD perakende satışlarına (yarın) ve bu Cuma günü açıklanacak olan üretici fiyatlarına çevrildi.

Emre Değirmencioğlu

Okumaya devam et

BANKA HABERLERİ

Kredi kartında korkutan tablo

BDDK verilerine göre kredi kartı harcamaları bir yılda yüzde 155 artarak tehlike sinyali verdi. Veriler, seçimlerden sonra kredi kartlarına sınırlama gelebileceğini işaret ediyor.

Yayınlanma:

|

Yazan:

Hayat pahalılığıyla mücadele etmekte zorlanan vatandaş karta yüklendi, seçim sonrasında kartlı harcamalara sınırlama gelme riski arttı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, kredi kartıyla yapılan alışverişler son bir yılda yüzde 155.2, son 3 ay içinde de yüzde 11.8 oranında artarak tüm tüketici kredilerini solladı. Özellikle son 3 ayda kredi kartıyla yapılan taksitli alışverişlerin peşin harcamaları aşması da Merkez Bankası’nın (MB) enflasyon endişesini artırdı. Merkez’in en son ticari kredilere sınırlama getirmesinde de şirketlerin krediyi yatırım yerine taşıt alımında kullanmalarının etkili olduğu anlaşıldı.

1.3 TRİLYONA TIRMANDI

BDDK verilerine göre bireylerin ihtiyaç, konut ve taşıt kredilerinden oluşan kredi kullanımları geçtiğimiz son bir yılda yüzde 31.2, yıl başından bu yana da yüzde 4.1 düzeyinde artarak normal seviyede kaldı. Bu grupta yıllık artışı taşıt kredileri sürüklese de son 3 ayda bu kredilerin de eksiye düşmesi bu alanda bir sınırlama ihtiyacını ortadan kaldırdı. Buna karşılık veriler, aylık düzenli geliri ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen dar gelirlilerin ağırlıklı olarak kredi kartına yüklendiklerini gösterdi. Geçen yılın mart ayında 514 milyar lira olan kartlı harcamalar bu yılın başında 1 trilyon 173 milyara, mart başı itibarıyla da 1 trilyon 311 milyar liraya tırmandı. Üstelik son dönemde kredi kartında taksitli harcamalar peşin alışverişleri de geçmeye başladı. Yıllık artışın yüzde 155’i aşması, yıl başından bu yana da artış trendinin artarak devam etmesi Merkez Bankası’nın kredi kartlarına yeni sınırlamalar getirebileceğinin işareti olarak görülüyor.

Şirketler krediyi taşıta yatırdı

Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde ticari kredileri frenleyecek yönde yeni adımlar atmıştı. BDDK verileri, firmaların banka kredilerini işyerini büyütmek yerine taşıt alımlarıyla çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmaları nedeniyle Merkez’in önlem alma yoluna gittiğini gösteriyor. Firmaların son bir yılda işyerini ve işlerini büyütmek için bankalardan aldığı kredi miktarı yüzde 4.3 azalırken taşıt almak için kullandıkları krediler yüzde 29.3 arttı. Aynı şekilde genel ifadesiyle ‘ihtiyaç’ için firmaların kullandığı ticari kredilerdeki
artış da yüzde 59’a dayandı.

Kartla 263 milyar harcadık

Merkez Bankası (TCMB) verileri kredi kartlarında yeni rekorların kaydedildiğini gösterdi. Buna göre, banka kartı ve kredi kartı işlemleri tutarı 1 Mart ile biten haftada önceki haftaya göre yüzde 15 artışla 262.6 milyar TL seviyesine yükseldi. Böylelikle kartlı harcamalarda yeni rekor kaydedildi. Bu dönemdeki artışa vergi ve BES ödemelerinin 9.6 milyar TL artış ile belirgin yukarı yönlü etkide bulunduğu izlendi.

Erdoğan SÜZER – Sözcü

Okumaya devam et

KATEGORİ

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

FARK YARATANLAR

ALTIN – DÖVİZ

Altın Fiyatları

KRIPTO PARA PİYASASI

BORSA

TANITIM

FACEBOOK

Popüler

www bankavitrini com © "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan, BANKAVİTRİNİ'nde yer alan yazar ve çevirmenlerine ait herhangi bir yazı, çeviri, makale ve haber izin alınmadan basılı olarak ya da internet ortamında kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayınlanamaz. İzinsiz kullananlar hakkında hukuki yollara başvurulacaktır. "BANKAVİTRİNİ Portal"da yayımlanan tüm özgün yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. www.bankavitrini.com'da yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Yer alan yazılarda herhangi bir yatırım aracı; Hisse Senedi, kripto para biriminin veya dijital varlığın alım veya satımını önermiyor. Bu nedenle sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Lütfen transferlerinizin ve işlemlerinizin kendi sorumluluğunuzda olduğunu ve uğrayabileceğiniz herhangi bir kaybın sizin sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın. © www.paravitrini.com Copyright © 2020 -UŞAK- Tüm hakları saklıdır. Özgün haber ve makaleler 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındadır.